TÜRK TİCARET
KANUNU
Kanun No. 6102
Kabul Tarihi: 13/1/2011
BAŞLANGIÇ
A) Kanunun uygulama
alanı
I - Ticari hükümler
MADDE 1- (1) Türk Ticaret Kanunu,
22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun
ayrılmaz bir parçasıdır. Bu Kanundaki hükümlerle, bir ticari
işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer
kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hükümlerdir.
(2) Mahkeme,
hakkında ticari bir hüküm bulunmayan ticari işlerde, ticari örf ve
âdete, bu da yoksa genel hükümlere göre karar verir.
II - Ticari örf ve âdet
MADDE 2- (1) Kanunda aksine bir hüküm
yoksa, ticari örf ve âdet olarak kabul edildiği belirlenmedikçe, teamül,
mahkemenin yargısına esas olamaz. Ancak, irade
açıklamalarının yorumunda teamüller de dikkate
alınır.
(2) Bir bölgeye veya
bir ticaret dalına özgü ticari örf ve âdetler genel olanlara üstün
tutulur. İlgililer aynı bölgede değillerse, kanunda veya
sözleşmede aksi öngörülmedikçe, ifa yerindeki ticari örf ve âdet
uygulanır.
(3) Ticari örf ve âdet,
tacir sıfatını haiz bulunmayanlar hakkında ancak onlar
tarafından bilindiği veya bilinmesi gerektiği takdirde
uygulanır.
III - Ticari işler
MADDE 3- (1) Bu Kanunda düzenlenen hususlarla
bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari
işlerdendir.
IV Ticari davalar,
çekişmesiz yargı işleri ve delilleri
1. Genel olarak
MADDE 4- (1) Her iki tarafın da
ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve
çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup
olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun,
rehin karşılığında ödünç verme işi ile
uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098
sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının
veya işletmenin devralınması ile işletmelerin
birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve
203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın
sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen
515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari
temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları
için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560,
saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna
dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır
ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel
hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi
kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme
işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan
doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri
ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi
sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen
havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan
davalar bundan istisnadır.
(2) Ticari davalarda da
deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100
sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya
değeri bir milyon Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda
basit yargılama usulü uygulanır. Bu
fıkrada belirtilen parasal sınır, 6100 sayılı
Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrasına göre
artırılır.
2. Ticari davalar ve
çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler
MADDE 5- (1) Aksine hüküm
bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına
bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile
ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla
görevlidir.
(2) Bir yerde asliye
ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4
üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca
ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde
bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye
ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli
kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı
münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz
ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına
bakmakla görevlendirilebilir.
(3) Asliye ticaret
mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri
arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve
ilişkin usul hükümleri uygulanır.
(4) Asliye ticaret
mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev
kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik
kararı verilmesini gerektirmez; asliye hukuk mahkemesi, davaya devam
eder.
3. Dava
şartı olarak arabuluculuk
MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve
diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para
olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat
davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş
olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu,
yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren
altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde
arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.
B) Çeşitli hükümler
I Zamanaşımı
MADDE 6- (1) Ticari hükümler koyan
kanunlarda öngörülen zamanaşımı süreleri, Kanunda aksine
düzenleme yoksa, sözleşme ile değiştirilemez.
II - Teselsül karinesi
MADDE 7- (1) İki veya daha fazla
kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği
haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye
karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya
sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen
sorumlu olurlar. Ancak, kefil ve
kefillere, taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya
yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemez.
(2) Ticari
borçlara kefalet hâlinde, hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller
arasındaki ilişkilerde de birinci fıkra hükmü geçerli
olur.
III - Ticari işlerde
faiz
1. Oran serbestisi ve
bileşik faizin şartları
MADDE 8- (1) Ticari işlerde faiz
oranı serbestçe belirlenir.
(2) Üç aydan
aşağı olmamak üzere, faizin anaparaya eklenerek birlikte
tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla her iki
taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç
sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla ki, bu fıkra,
sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.
(3) Tüketicinin
korunmasına ilişkin hükümler saklıdır.
(4) Bu maddenin ikinci ve
üçüncü fıkralarına aykırı olarak işletilen faiz yok
hükmündedir.
2. Uygulanacak hükümler
MADDE 9- (1) Ticari işlerde;
kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri
uygulanır.
3. Faizin
başlangıcı
MADDE 10- (1) Aksine sözleşme
yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar
gününden itibaren işlemeye başlar.
BİRİNCİ KİTAP
Ticari İşletme
BİRİNCİ KISIM
Tacir
A) Ticari işletme
1. Bütünlük ilkesi
MADDE 11- (1) Ticari işletme,
esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde
gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve
bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.
(2) Ticari işletme
ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanı
kararıyla belirlenir.
(3) Ticari
işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının
devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına
gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer
hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir
sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme
değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile
diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak
işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını
içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi
bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı
olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.
B) Tacir
I - Gerçek kişiler
1. Genel olarak
MADDE 12- (1) Bir ticari
işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten
kişiye tacir denir.
(2) Bir ticari
işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo,
televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya
işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş
olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir
sayılır.
(3) Bir ticari
işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir
şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan
diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla
işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere
karşı tacir gibi sorumlu olur.
2. Küçük ve
kısıtlılar
MADDE 13- (1) Küçük ve
kısıtlılara ait ticari işletmeyi bunların adına
işleten yasal temsilci, tacir sayılmaz. Tacir sıfatı,
temsil edilene aittir. Ancak, yasal temsilci ceza hükümlerinin
uygulanması yönünden tacir gibi sorumlu olur.
3. Ticaret yapmaktan
menedilenler
MADDE 14- (1) Kişisel durumları
ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut
meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı
kararından doğan bir yasağa aykırı bir
şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın
iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari
işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır.
(2) Birinci
fıkraya aykırı hareketin doğurduğu hukuki, cezai ve
disipline ilişkin sorumluluk saklıdır.
4. Esnaf
MADDE 15- (1) İster gezici olsun
ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit
bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî
çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci
fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen
sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan
kişi esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk
Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara da
uygulanır.
II - Tüzel kişiler
MADDE 16- (1) Ticaret
şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme
işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları
gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari
şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer
kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve
kuruluşlar da tacir sayılırlar.
(2) Devlet, il özel
idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu
yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından
fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan
vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya
ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel
kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.
III - Donatma iştiraki
MADDE 17- (1) Tacire ilişkin hükümler
donatma iştirakine de aynen uygulanır.
C) Tacir olmanın
hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 18- (1) Tacir, her türlü borcu
için iflasa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmek,
ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun
hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.
(2) Her tacirin,
ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi
hareket etmesi gerekir.
(3) Tacirler
arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye,
sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya
ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla,
telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik
posta sistemi ile yapılır.
(4) Tacir
sıfatına bağlı olan diğer hükümler
saklıdır.
II - Özel olarak
1. Ticari iş karinesi
MADDE 19- (1) Bir tacirin
borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek
kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun
ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer
tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari
sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde
borç adi sayılır.
(2) Taraflardan
yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler,
Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş
sayılır.
2. Ücret isteme
hakkı
MADDE 20- (1) Tacir olan veya olmayan
bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet
görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir,
verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme
tarihinden itibaren faize hak kazanır.
3. Fatura ve teyit mektubu
MADDE 21- (1) Ticari işletmesi
bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş
görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden,
diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise
bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2) Bir fatura alan
kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde,
faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa
bu içeriği kabul etmiş sayılır.
(3) Telefonla,
telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya
diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle
yapılan açıklamaların içeriğini doğrulayan bir
yazıyı alan kişi, bunu aldığı tarihten itibaren
sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa, söz konusu teyit mektubunun
yapılan sözleşmeye veya açıklamalara uygun olduğunu kabul
etmiş sayılır.
4. Ücret ve sözleşme
cezasının indirilmesi
MADDE 22- (1) Tacir
sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar Kanununun 121 inci
maddesinin ikinci fıkrasıyla 182 nci maddesinin üçüncü
fıkrasında ve 525 inci maddesinde yazılı hâllerde,
aşırı ücret veya ceza
kararlaştırılmış olduğu iddiasıyla ücret
veya sözleşme cezasının indirilmesini mahkemeden isteyemez.
5. Ticari satış
ve mal değişimi
MADDE 23- (1) Bu maddedeki özel
hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki
satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun
satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine
ilişkin hükümleri uygulanır.
a) Sözleşmenin
niteliğine, tarafların amacına ve malın cinsine göre,
satış sözleşmesinin kısım kısım yerine
getirilmesi mümkün ise veya bu şartların bulunmamasına
rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi teslimi
kabul etmişse; sözleşmenin bir kısmının yerine
getirilmemesi durumunda alıcı haklarını
sadece teslim edilmemiş olan
kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o
kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla sözleşmeden
beklenen yararın elde edilmesi veya izlenen amaca
ulaşılması imkânı ortadan kalkıyor veya
zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan, sözleşmenin
kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine
getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı
sözleşmeyi feshedebilir.
b) Alıcı mütemerrit
olduğu takdirde satıcı, malın satışına
izin verilmesini mahkemeden isteyebilir. Mahkeme, satışın
açık artırma yoluyla veya bu işle yetkilendirilen bir kişi
aracılığıyla yapılmasına karar verir.
Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi,
satışa çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana
tespit ettirir. Satış giderleri satış bedelinden
çıkarıldıktan sonra artan para, satıcının takas
hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı
tarafından alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı
takdirde notere bırakılır ve durum hemen alıcıya
ihbar edilir.
c) Malın ayıplı
olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı
iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli
değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün
içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın
ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak
için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer
durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci
fıkrası uygulanır.
İKİNCİ KISIM
Ticaret Sicili
A) Kuruluş
I - Genel olarak
MADDE 24- (1) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı tarafından il merkezindeki ticaret ve sanayi
odaları ile ticaret odalarında faaliyet gösterecek şekilde
ticaret sicili müdürlükleri kurulur. Bakanlık il merkezleri
dışındaki odalarda ticaret sicili müdürlükleri
kurabileceği gibi müdürlüklere bağlı şubeler de
kurabilir.
(2) Ticaret sicili,
Bakanlığın gözetim ve denetiminde ticaret sicili müdürlükleri ve
şubeleri tarafından tutulur.
(3) Ticaret sicili
kayıtlarının elektronik ortamda tutulmasına ilişkin
usul ve esaslar Kanunun 26 ncı maddesine göre çıkarılacak
yönetmelikte gösterilir. Bu kayıtlar ile tescil ve ilan edilmesi gereken
içeriklerin düzenli olarak depolandığı ve elektronik ortamda
sunulabilen merkezi ortak veri tabanı, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde
oluşturulur.
(4) Ticaret sicili
müdürlüğünün kurulmasında aranacak şartlar ve odalar
arasında sicil işlemleri ile ilgili olarak varlığı
gerekli işbirliğinin sağlanmasına ilişkin esaslar,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak bir
tebliğle düzenlenir.
(5) Ticaret sicili kayıt işlemlerinin
elektronik ortamda yapılması için toplanması ve işlenmesi
gerekli olan kişisel veriler, kişisel verilerin korunması ve
bilgi güvenliğinin sağlanmasına ilişkin mevzuata uygun
bir şekilde korunur.
II - Yönetim
MADDE 25- (1) Ticaret sicili, ticaret
sicili müdürü tarafından yönetilir. Ticaret sicili müdürü, 26 ncı
maddeye göre çıkarılan yönetmelikte belirlenen nitelikleri haiz
kişiler arasından odanın teklifi üzerine veya Gümrük ve
Ticaret Bakanlığının uyarısına rağmen otuz
gün içerisinde teklif edilmemesi halinde resen Gümrük ve Ticaret
Bakanlığınca atanır ve aynı usulle görevden
alınabilir. Aynı usulle ticaret sicili müdürlüğünün iş
hacmine göre, yeteri kadar müdür yardımcısı görevlendirilir.
Ticaret sicili müdürlüklerinde çalışacak personelin tavan ve taban
ücreti her yıl Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin görüşü
alınarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca belirlenir.
(2) Ticaret sicilinin
tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet ve ilgili oda
müteselsilen sorumludur. Devlet ve sicil görevlilerini atamaya yetkili kurum
zararın doğmasında kusuru bulunanlara rücu
eder. Ticaret sicili müdürü ve
yardımcıları ile diğer personeli,
görevleriyle ilgili suçlardan dolayı kamu görevlisi olarak
cezalandırılır ve bunlara karşı işlenmiş
suçlar kamu görevlisine karşı işlenmiş sayılır.
(3) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı, ticaret sicili müdürlüklerinin faaliyetlerini her
zaman denetlemeye ve gerekli önlemleri almaya yetkilidir. Ticaret sicili
müdürlükleri, adı geçen Bakanlıkça alınan önlemlere ve verilen
talimatlara uymakla yükümlüdür. Odalar
tarafından ticaret sicili müdürü ve müdür yardımcıları
ile ticaret sicil işlemlerinde görevli personele görevleri
dışında başka bir görev verilemez.
III Yönetmelik
MADDE 26- (1) Ticaret sicili
müdürlüğünün kurulması, sicil defterlerinin tutulması, tescil
zorunluluğunun yerine getirilmesine ilişkin usul ve esaslar, sicil
müdürlerinin kararlarına karşı itiraz yolları, sicil
müdür ve yardımcıları ile diğer personelde aranacak
nitelikler, disiplin işleri ile bu konuyla ilgili diğer esas ve
usuller Cumhurbaşkanınca çıkarılacak yönetmelikte
düzenlenir.
B) Tescil
I Şartları
1. İstem
MADDE 27- (1) Ticaret siciline tescil,
kural olarak istem üzerine yapılır. Resen veya yetkili kurum veya
kuruluşun bildirmesi üzerine yapılacak tescillere ilişkin
hükümler saklıdır. Harca tabi işlerde, tescil anının
saptanmasında harç makbuzunun tarihi belirleyicidir. 34 üncü madde
hükümleri saklıdır.
(2) Ticaret sicili
müdürlükleri, kurumlar vergisi mükellefi olup da bu madde uyarınca
tescil için başvuran mükelleflerin başvuru evrakının
birer suretini ilgili vergi dairesine intikal ettirir. Bu mükelleflerin
işe başlamayı bildirme yükümlülükleri yerine getirilmiş
sayılır.
2. İlgililer
MADDE 28- (1) Tescil istemi ilgililer,
temsilcileri veya hukuki halefleri tarafından yetkili sicil
müdürlüğüne yapılır.
(2) Bir hususun
tescilini istemeye birden çok kimse zorunlu ve yetkili olduğu takdirde,
kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bunlardan birinin talebi üzerine
yapılan tescil tümü tarafından istenmiş sayılır.
3. İstemin
şekli
MADDE 29- (1) Tescil istemi dilekçe
ile yapılır.
(2) Dilekçe sahibi
kimliğini ispat etmek zorundadır. Dilekçedeki imza
noterlikçe onaylanmışsa, ayrıca kimliğin
ispatlanmasına gerek yoktur.
4. Süre
MADDE 30- (1) Kanunda aksine hüküm
bulunmadıkça, tescili isteme süresi onbeş gündür.
(2) Bu süre, tescili
gerekli işlemin veya olgunun gerçekleştiği; tamamlanması
bir senet veya belgenin düzenlenmesine bağlı olan durumlarda, bu
senet veya belgenin düzenlendiği tarihten başlar.
(3) Ticaret sicili
müdürlüğünün yetki çevresi dışında oturanlar için bu süre
bir aydır.
5. Değişiklikler
MADDE 31- (1) Tescil edilmiş hususlarda
meydana gelen her türlü değişiklik de tescil olunur.
(2) Tescilin
dayandığı olgu veya işlemler tamamen veya kısmen
sona erer ya da ortadan kalkarsa sicildeki kayıt da kısmen yahut
tamamen silinir.
(3) Her iki hâlde 27
ilâ 30 uncu madde hükümleri geçerlidir.
II - Sicil müdürünün
görevleri
1. İnceleme görevi ve
geçici tescil
MADDE 32- (1) Sicil müdürü tescil için
aranan kanuni şartların var olup olmadığını
incelemekle yükümlüdür.
(2) Tüzel
kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici
hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu
sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak
öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelenir.
(3) Tescil edilecek
hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde
yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve
kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.
(4) Çözümü bir mahkeme
kararına bağlı bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin
olarak tescilinde duraksanan hususlar, ilgililerin istemi üzerine geçici
olarak tescil olunur. Ancak, ilgililer üç ay içinde mahkemeye
başvurduklarını veya aralarında
anlaştıklarını ispat etmezlerse geçici tescil resen
silinir. Mahkemeye başvurulduğu takdirde kesinleşmiş olan
hükmün sonucuna göre işlem yapılır.
2. Tescile davet ve
ceza
MADDE 33- (1) Tescili zorunlu olup da
kanuni şekilde ve süresi içinde tescili istenmemiş olan veya 32 nci
maddenin üçüncü fıkrasındaki şartlara uymayan bir hususu haber
alan sicil müdürü, ilgilileri, belirleyeceği uygun bir süre içinde
kanuni zorunluluklarını yerine getirmeye veya o hususun tescilini
gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye
çağırır.
(2) Sicil müdürünce
verilen süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini
de bildirmeyen kişi, sicil müdürünün teklifi üzerine mahallin en büyük
mülki amiri tarafından bin Türk Lirası idari para cezasıyla
cezalandırılır.
(3) Süresi içinde
kaçınma sebepleri bildirildiği takdirde, sicilin bulunduğu
yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi, dosya
üzerinde inceleme yaparak tescili gerekli olan bir hususun bulunduğu
sonucuna varırsa, bunun tescilini sicil müdürüne emreder, aksi takdirde
tescil istemini reddeder. Süresi içinde tescil isteminde bulunmayan veya
kaçınma sebeplerini bildirmeyen kişinin ikinci fıkradaki cezayla
cezalandırılması bu fıkra hükmünün uygulanmasına
engel oluşturmaz.
3. İtiraz
MADDE 34- (1) İlgililer, tescil,
değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil
müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden
itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara
bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.
(2) Bu itiraz mahkemece
dosya üzerinden incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün
kararı, üçüncü kişilerin sicilde
kayıtlı bulunan hususlara ilişkin
menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz edenle üçüncü
kişi de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse dosya üzerinden karar
verilir.
III Açıklık
MADDE 35- (1) Tescil işleminin
dayanakları olan dilekçe, beyanname, senetler, belgeler ve ilanları
içeren gazeteler, üzerlerine sicil defterinin tarih ve numaraları
yazılarak sicil müdürlüğünce saklanır.
(2) Herkes ticaret
sicilinin içeriğini ve müdürlükte saklanan tüm senet ve belgeleri
inceleyebileceği gibi giderini ödeyerek bunların onaylı
suretlerini de alabilir. Bir hususun sicilde kayıtlı olup
olmadığına dair onaylı belge de istenebilir.
(3) Tescil edilen
hususlar, kanun veya Kanunun 26 ncı maddesine göre çıkarılacak
yönetmelikte aksine bir hüküm bulunmadıkça ilan olunur.
(4) İlan, Türkiye
genelinde sicil kayıtlarının ilanına özgü Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesi ile yapılır.
IV Sonuçları
1. Tescil ve ilanın
üçüncü kişilere etkisi
MADDE 36- (1) Ticaret sicili
kayıtları nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üçüncü kişiler
hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan
edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada
yayımlanmamış ise, son kısmının
yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren
hukuki sonuçlarını doğurur. Bu günler, tescilin ilanı
tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan sürelere de başlangıç
olur.
(2) Bir hususun tescil
ile beraber derhâl üçüncü kişiler hakkında sonuç
doğuracağına veya sürelerin derhâl işleyeceğine
ilişkin özel hükümler saklıdır.
(3) Üçüncü
kişilerin, kendilerine karşı sonuç doğurmaya
başlayan sicil kayıtlarını bilmediklerine ilişkin
iddiaları dinlenmez.
(4) Tescili zorunlu
olduğu hâlde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı
zorunlu iken ilan olunmamış bir husus, ancak bunu bildikleri veya
bilmeleri gerektiği ispat edildiği takdirde, üçüncü kişilere
karşı ileri sürülebilir.
2. Görünüşe güven
MADDE 37- (1) Tescil kaydı ile
ilan edilen durum arasında aykırılık bulunması
hâlinde, tescil edilmiş olan gerçek durumu bildikleri ispat
edilmediği sürece, üçüncü kişilerin ilan edilen duruma güvenleri
korunur.
3. Sorumluluk
MADDE 38- (1) Tescil ve kayıt için
gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar, ikibin Türk Lirası
idari para cezasıyla cezalandırılır. Gerçeğe
aykırı tescilden dolayı zarar görenlerin tazminat hakları
saklıdır.
(2) Kayıtların
32 nci maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine
uymadığını öğrendikleri hâlde düzeltilmesini
istemeyenler ve tescil olunan bir hususun değişmesi, sona ermesi
veya kaldırılması dolayısıyla, kaydın
değiştirilmesini veya silinmesini istemeye ya da yeniden tescili
gereken bir hususu tescil ettirmeye zorunlu olup da bunu yapmayanlar, bu
kusurları nedeniyle üçüncü kişilerin uğradıkları
zararları tazmin ile yükümlüdürler.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ticaret Unvanı ve İşletme
Adı
A) Ticaret unvanı
I - Kullanma
zorunluluğu
1. Genel olarak
MADDE 39- (1) Her tacir, ticari
işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak
ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan
altında imzalamak zorundadır.
(2) Tescil edilen
ticaret unvanı, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine
okunaklı bir şekilde yazılır. Tacirin işletmesiyle
ilgili olarak düzenlediği ticari mektuplarda ve ticari defterlere
yapılan kayıtların dayandığı belgelerde tacirin
sicil numarası, ticaret unvanı, işletmesinin merkezi ile tacir
internet sitesi oluşturma yükümlülüğüne tabi ise tescil edilen
internet sitesinin adresi de gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin
internet sitesinde de yayımlanır. Bu sitede ayrıca, anonim
şirketlerde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin adları ve
soyadları ile taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı, limited
şirketlerde müdürlerin adları ve soyadları ile taahhüt edilen
ve ödenen sermaye miktarı, sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketlerde yöneticilerin adları ve soyadları ile taahhüt
edilen ve ödenen sermaye miktarı yayımlanır.
2. Tescil
MADDE 40- (1) Her tacir, ticari
işletmenin açıldığı günden itibaren onbeş gün
içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme
merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.
(2) Gerçek kişi tacir ile tüzel kişi tacir
adına imzaya yetkili olanların imzaları, kamu kurum ve kuruluşlarınca
veri tabanlarında tutulan imza verilerinden elektronik ortamda temin
edilerek merkezi ortak veri tabanındaki sicil dosyasına kaydedilir.
Kamu kurum ve kuruluşlarının veri tabanlarında imza
kaydının bulunmaması halinde, imzaya yetkili kişilerin imza
beyanlarının ticaret sicili müdürlüğüne verilmesinin usul ve
esasları ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul
ve esaslar Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak
tebliğ ile belirlenir.
(3) Merkezi Türkiyede bulunan
ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret
siciline tescil ve ilan olunur. Ticaret unvanına ve imza örneklerine
ilişkin birinci ve ikinci fıkra hükümleri bu işletmelere de
uygulanır. Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça merkezin
bağlı olduğu sicile geçirilen kayıtlar şubenin
bağlı bulunduğu sicile de tescil olunur. Ancak, bu hususta
şubenin bulunduğu yer sicil müdürlüğünün ayrı bir
inceleme zorunluluğu yoktur.
(4) Merkezleri Türkiye
dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiyedeki
şubeleri, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına
ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticari
işletmeler gibi tescil olunur. Bu şubeler için yerleşim yeri
Türkiyede bulunan tam yetkili bir ticari mümessil atanır. Ticari
işletmenin birden çok şubesi varsa, ilk şubenin tescilinden
sonra açılacak şubeler yerli ticari işletmelerin şubeleri
gibi tescil olunur.
II - Ticaret
unvanının şekli
1. Gerçek
kişiler
MADDE 41- (1) Gerçek kişi olan
tacirin ticaret unvanı 46 ncı maddeye uygun olarak
yapabileceği ekler ile kısaltılmadan yazılacak adı
ve soyadından oluşur.
2. Tüzel kişiler
a) Kollektif ve komandit
şirketler
MADDE 42- (1) Kollektif şirketin
ticaret unvanı, bütün ortakların veya ortaklardan en az birinin
adı ve soyadıyla şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi
içerir.
(2) Adi veya
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ticaret
unvanı, komandite ortaklardan en az birinin adı ve soyadıyla
şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi içerir. Bu şirketlerin
ticaret unvanlarında komanditer ortakların adları ve
soyadları veya ticaret unvanları bulunamaz.
b) Anonim, limited ve
kooperatif şirketler
MADDE 43- (1) Anonim, limited ve
kooperatif şirketler, işletme konusu gösterilmek ve 46 ncı
madde hükmü saklı kalmak şartıyla, ticaret
unvanlarını serbestçe seçebilirler.
(2) Ticaret
unvanlarında, anonim şirket, limited şirket ve
kooperatif kelimelerinin bulunması şarttır. Bu
şirketlerin ticaret unvanında, gerçek bir kişinin adı
veya soyadı yer aldığı takdirde, şirket türünü
gösteren ibareler, baş harflerle veya başka bir şekilde
kısaltma yapılarak yazılamaz.
c) Tacir sayılan
diğer tüzel kişiler ve donatma iştiraki
MADDE 44- (1) Ticari işletmeye sahip
olan dernek, vakıf ve diğer tüzel kişilerin ticaret
unvanları, adlarıdır.
(2) Donatma
iştirakinin ticaret unvanı, ortak donatanlardan en az birinin
adı ve soyadını veya deniz ticaretinde kullanılan geminin
adını içerir. Soyadları ve gemi adı
kısaltılamaz. Ticaret unvanında ayrıca donatma
iştirakini gösterecek bir ibare de bulunur.
d) Ortak hükümler
MADDE 45- (1) Bir ticaret
unvanına Türkiyenin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil
edilmiş bulunan diğer bir unvandan ayırt edilmesi için gerekli
olduğu takdirde, ek yapılır.
3. Ekler
MADDE 46- (1) Tacirin kimliği,
işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu
hakkında, üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün
oluşmasına sebep olacak nitelikte bulunmamak, gerçeğe ve kamu
düzenine aykırı olmamak şartıyla; her ticaret
unvanına, işletmenin özelliklerini belirten veya unvanda yer alan
kişilerin kimliklerini gösteren ya da hayalî adlardan ibaret olan ekler
yapılabilir.
(2) Tek
başlarına ticaret yapan gerçek kişiler ticaret
unvanlarına bir şirketin var olduğu izlenimini
uyandıracak ekler yapamazlar.
(3) Türk, Türkiye,
Cumhuriyet ve Millî kelimeleri bir ticaret unvanına ancak Cumhurbaşkanı
kararıyla konabilir.
4. Ticaret
unvanının devamı
MADDE 47- (1) Ticari işletme
sahibinin veya bir ortağın ticaret unvanında yer alan adı
kanunen değişir veya yetkili makamlar tarafından
değiştirilirse unvan olduğu gibi kalabilir.
(2) Kollektif veya
komandit şirkete ya da donatma iştirakine yeni
ortakların girmesi hâlinde ticaret unvanı
değiştirilmeksizin olduğu gibi kalabilir. Bu şirketlerden
birinin ticaret unvanına adı dâhil olan bir ortağın ölümü
üzerine mirasçıları onun yerine geçerek şirketin
devamını kabul eder veya şirkete girmemekle beraber bu hususta
izinlerini yazılı şekilde bildirirlerse şirket
unvanı olduğu gibi bırakılabilir. Şirketten
ayrılan ortağın adı da yazılı izni alınmak
şartıyla şirket unvanında kalabilir.
5. Şubeler
MADDE 48- (1) Her şube, kendi
merkezinin ticaret unvanını, şube olduğunu belirterek
kullanmak zorundadır. Bu unvana şube ile ilgili ekler
yapılabilir.
(2) 41 ve 45 inci
maddeler şubenin ticaret unvanı hakkında da uygulanır.
(3) Merkezi
yabancı ülkede bulunan bir işletmenin Türkiyedeki şubesinin
ticaret unvanında, merkezin ve şubenin bulunduğu yerlerin ve
şube olduğunun gösterilmesi şarttır.
6. Ticaret
unvanının devri
MADDE 49- (1) Ticaret unvanı
işletmeden ayrı olarak başkasına devredilemez.
(2) Bir işletmenin
devri, aksi açıkça kabul edilmiş olmadıkça, unvanın da
devri sonucunu doğurur. Devir hâlinde devralan, unvanı aynen
kullanma hakkına sahiptir.
III - Ticaret
unvanının korunması
1. İlke
MADDE 50- (1) Usulen tescil ve ilan
edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece
sahibine aittir.
2. Bildirim ve ceza
MADDE 51- (1) Bütün mahkemeler, memurlar,
ticaret ve sanayi odaları, noterler ve Türk Patent Enstitüsü görevlerini
yaparlarken bir ticaret unvanının tescil edilmediğini, kanun
hükümlerine aykırı olarak tescil edildiğini veya kullanıldığını
öğrenirlerse durumu yetkili makamlara bildirmek zorundadırlar.
(2) 39 ilâ 45 inci veya 48 inci maddeleri ihlal edenler,
ikibin Türk Lirası idari para cezasıyla
cezalandırılır.
(3) 46 ncı maddeyi ihlal
edenler veya 49 uncu maddeye aykırı olarak ticaret
unvanını devredenlerle devralan ve kullananlar, üç aydan iki
yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla
cezalandırılır.
3. Unvanına tecavüz
edilen kimsenin hakları
MADDE 52- (1) Ticaret
unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir
başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi,
bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan
ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde
değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi
durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde
araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa,
kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat
isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin
elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına
da hükmedebilir.
(2) Mahkeme,
davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm
verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile
yayımlanmasına da karar verebilir.
B) İşletme
adı
MADDE 53- (1) İşletme sahibi ile
ilgili olmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi
tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için
kullanılan adların da sahipleri tarafından tescil ettirilmesi
gerekir. Tescil edilen işletme adları hakkında da 38, 45, 47,
50, 51 ve 52 nci maddeler uygulanır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Haksız Rekabet
A) Genel olarak
I - Amaç ve ilke
MADDE 54- (1) Haksız rekabete
ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün
katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin
sağlanmasıdır.
(2) Rakipler
arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki
ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına
diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile
ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
II - Dürüstlük
kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar
MADDE 55- (1) Aşağıda
sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin
başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına
aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer
hukuka aykırı davranışlar
ve özellikle;
1. Başkalarını
veya onların mallarını, iş ürünlerini,
fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini
yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici
açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari
işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri,
faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış
kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında
gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda
bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül
almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek
müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını
uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru
olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4. Başkasının
malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile
karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
5. Kendisini,
mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini,
fiyatlarını, gerçeğe aykırı,
yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz
yere onun tanınmışlığından yararlanacak
şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya
fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi
benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı
malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik
fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları
reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde
müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında
yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı
çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer
hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında
olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine
olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını
ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle
sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme
özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile
sınırlamak,
9. Malların, iş
ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını,
kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini
gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
10. Taksitle satım
sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin
kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek,
peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle
satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık
oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine
ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça
belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif
yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine
ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici
kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda
sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme
süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu
vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış
bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
b) Sözleşmeyi
ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle
kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları
başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere
aykırı davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin
işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı
kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında
yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar
sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına
çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri,
vekilleri veya diğer yardımcı kişileri,
işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş
sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür
bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin
satış veya tüketici kredisi sözleşmesi
yapmış olan alıcının veya
kredi alan kişinin, bu sözleşmeden
caymasına veya peşin satış sözleşmesi
yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine
yöneltmek.
c) Başkalarının
iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma; özellikle;
1. Kendisine emanet
edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz
yararlanmak,
2. Üçüncü kişilere ait
teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine
yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış
olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3. Kendisinin uygun bir
katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya
hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle
devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş
sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca
hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve
üretenin iş sırlarını değerlendiren veya
başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış
olur.
e) İş
şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle,
rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede
olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe
aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına
aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle
yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
1. Doğrudan veya yorum
yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin
niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar
dağılımını öngören, önceden yazılmış
genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe
aykırı davranmış olur.
B) Hukuki sorumluluk
I - Çeşitli davalar
MADDE 56- (1) Haksız rekabet sebebiyle
müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya
diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle
karşılaşabilecek olan kimse;
a) Fiilin haksız olup
olmadığının tespitini,
b) Haksız rekabetin
menini,
c) Haksız rekabetin
sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını,
haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla
yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün
önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin
işlenmesinde etkili olan araçların ve malların
imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve
zıyanın tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58
inci maddesinde öngörülen şartların varlığında
manevi tazminat verilmesini,
isteyebilir. Davacı
lehine ve (d) bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet
sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin
karşılığına da karar verebilir.
(2) Ekonomik
çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle
karşılaşabilecek müşteriler de birinci fıkradaki
davaları açabilirler, ancak araçların ve malların
imhasını isteyemezler.
(3) Ticaret ve sanayi
odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin
ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve
ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini
koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da
birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı
davaları açabilirler.
(4) Bir kimse aleyhine
birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri gereğince verilmiş
olan hüküm, haksız rekabete konu malları, doğrudan veya
dolaylı bir şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan
kişiler hakkında da icra olunur.
II -
Çalıştıranın sorumluluğu
MADDE 57- (1) Haksız rekabet
fiili, hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada
çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş
olursa, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve
(c) bentlerinde yazılı davalar, çalıştıranlara
karşı da açılabilir.
(2) 56 ncı
maddenin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde
yazılı davalar hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri
uygulanır.
III - Basın,
yayın, iletişim ve bilişim kuruluşlarının
sorumluluğu
MADDE 58- (1) Haksız rekabet, her
türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim
işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler
sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla
işlenmişse, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının
(a), (b) ve (c) bentlerinde yazılı davalar, ancak, basında
yayımlanan şeyin, programın; ekranda, bilişim
aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin; ses olarak yayımlananın
veya herhangi bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren
kişiler aleyhine açılabilir; ancak;
a) Yazılı
basında yayımlanan şey, program, içerik, görüntü, ses veya
ileti, bunların sahiplerinin veya ilan verenin haberi
olmaksızın ya da onayına aykırı olarak
yayımlanmışsa,
b) Yazılı
basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, ses veya
iletinin sahibinin veya ilan verenin kim olduğunun bildirilmesinden
kaçınılırsa,
c) Başka sebepler
dolayısıyla yazılı basında yayımlanan
şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin sahibinin veya ilan
verenin meydana çıkarılması veya bunlara karşı bir
Türk mahkemesinde dava açılması mümkün olmazsa,
yukarıda anılan
davalar, yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, program
yapımcısı, görüntüyü, sesi, iletiyi, yayın, iletişim
ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi
şefi; bunlar gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi
aleyhine açılabilir.
(2) Birinci
fıkrada öngörülen hâller dışında, aynı fıkrada
sayılan kişilerden birinin kusuru hâlinde sıraya
bakılmaksızın dava açılabilir.
(3) 56 ncı
maddenin birinci fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde
yazılı davalarda Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
(4) Haksız rekabet
fiilinin iletimini başlatmamış, iletimin
alıcısını veya fiili oluşturan içeriği
seçmemiş veya fiili gerçekleştirecek
şekilde değiştirmemişse, bu
maddenin birinci fıkrasındaki davalar hizmet
sağlayıcısı aleyhine açılamaz; tedbir kararı
verilemez. Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz
sonuçlarının kapsamlı veya vereceği zararın büyük
olacağı durumlarda ilgili hizmet
sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet
fiilinin sona erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir
kararını hizmet sağlayıcı aleyhine de verebilir veya
içeriğin geçici olarak kaldırılması dâhil somut olaya
uyan uygulanabilir başka tedbirler alabilir.
IV - Kararın
ilanı
MADDE 59- (1) Mahkeme, davayı
kazanan tarafın istemiyle, gideri haksız çıkan taraftan
alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden sonra ilan edilmesine de
karar verebilir. İlanın şeklini ve kapsamını mahkeme
belirler.
V
Zamanaşımı
MADDE 60- (1) 56 ncı maddede
yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın bu
hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl
ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle
zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, haksız rekabet
fiili aynı zamanda 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi
olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları
için de geçerli olur.
VI - İhtiyati tedbirler
MADDE 61- (1) Dava açma hakkını haiz
bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi
korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b)
ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu
oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız
rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı
beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar
verebilir.
(2) Ayrıca, hak
sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması hâlinde cezayı
gerektiren haksız rekabet konusu mallara, ithalat veya ihracat
sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük idareleri
tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir.
(3) El koyma ile ilgili
uygulama bu konudaki mevzuata tabidir.
(4) Gümrük
idarelerindeki tedbir veya el koyma kararının tebliğinden
itibaren on gün içinde, esas hakkında ilgili mahkemede dava açılmaz
veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmazsa idarenin el
koyma kararı ortadan kalkar.
C) Ceza sorumluluğu
I - Cezayı gerektiren
fiiller
MADDE 62- (1) a) 55 inci maddede
yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten
işleyenler,
b) Kendi icap ve tekliflerinin
rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş
ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten
yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,
c) Çalışanları,
vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri,
çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret
sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,
d)
Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya
çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini
gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini
işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe
aykırı beyanları düzeltmeyenler,
fiil daha ağır
cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı
takdirde, 56 ncı madde gereğince hukuk davasını açma
hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti üzerine, her bir
bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki yıla kadar
hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
II - Tüzel kişilerin
cezai sorumluluğu
MADDE 63- (1) Tüzel kişilerin
işlerini görmeleri sırasında bir haksız rekabet fiili
işlenirse 62 nci madde hükmü, tüzel kişi adına hareket eden
veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında
uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara
özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir.
BEŞİNCİ KISIM
Ticari Defterler
A) Defter tutma ve envanter
I - Defter tutma yükümlülüğü
MADDE 64- (1) Her tacir, ticari
defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari
işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini
ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça
görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü
kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede
işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir
verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin
oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.
(2) Tacir,
işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin,
fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer
şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya
elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
(3) Fiziki ortamda
tutulan yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteri ile dördüncü
fıkrada sayılan defterlerin açılış onayları,
kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce
noter tarafından yapılır. Bu defterlerin izleyen faaliyet
dönemlerindeki açılış onayları, defterlerin
kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki
ayın sonuna kadar notere yaptırılır. Pay defteri ile
genel kurul toplantı ve müzakere defteri yeterli yaprakları
bulunmak kaydıyla izleyen faaliyet dönemlerinde de açılış
onayı yaptırılmaksızın kullanılmaya devam
edilebilir. Yevmiye defterinin kapanış onayı, izleyen faaliyet
döneminin altıncı ayının sonuna kadar, yönetim kurulu
karar defterinin kapanış onayı ise izleyen faaliyet döneminin
birinci ayının sonuna kadar notere yaptırılır.
Açılış onayının noter tarafından
yapıldığı hâllerde noter, ticaret sicili tasdiknamesini
aramak zorundadır. Ancak anonim ve limited şirketlerin ticaret
siciline tescili sırasında defterlerin açılış
onayları ticaret sicili müdürlükleri tarafından yapılır.
Ticari defterlerin elektronik ortamda tutulması hâlinde bu defterlerin
açılışlarında ve yevmiye defteri ile yönetim kurulu karar
defterinin kapanışında noter veya ticaret sicili
müdürlüğü onayı aranmaz. Fiziki ortamda veya elektronik ortamda
tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere
kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve
kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca
müştereken çıkarılan tebliğle belirlenir.
(4) Pay defteri,
yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri
gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir.
Ticaret Bakanlığı, pay defteri,
yönetim kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin
elektronik ortamda tutulmasını zorunlu kılabilir. Sermaye
Piyasası Kanunu hükümleri saklıdır.
(5) Bu Kanuna tabi
gerçek ve tüzel kişiler, 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi
Usul Kanununun defter tutma ve kayıt zamanıyla ilgili hükümleri ile
aynı Kanunun 175 inci ve mükerrer 257 nci maddelerinde yer alan yetkiye
istinaden yapılan düzenlemelere uymak zorundadır. Bu Kanunun defter
tutma, envanter, mali tabloların düzenlenmesi, aktifleştirme,
karşılıklar, hesaplar, değerleme, saklama ve ibraz
hükümleri 213 sayılı Kanun ile diğer vergi
kanunlarının aynı hususları düzenleyen hükümlerinin
uygulanmasına, vergi kanunlarına uygun olarak vergi
matrahının tespit edilmesine ve buna yönelik mali tabloların
hazırlanmasına engel teşkil etmez.
II - Defterlerin
tutulması
MADDE 65- (1) Defterler ve gerekli
diğer kayıtlar Türkçe tutulur. Kısaltmalar, rakamlar, harfler
ve semboller kullanıldığı takdirde bunların
anlamları açıkça belirtilmelidir.
(2) Defterlere
yazımlar ve diğer gerekli kayıtlar, eksiksiz, doğru,
zamanında ve düzenli olarak yapılır.
(3) Bir yazım veya
kayıt, önceki içeriği belirlenemeyecek şekilde çizilemez ve
değiştirilemez. Kayıt sırasında mı yoksa daha
sonra mı yapıldığı anlaşılmayan
değiştirmeler yasaktır.
(4) Defterler ve
gerekli diğer kayıtlar, olgu ve işlemleri saptayan belgelerin
dosyalanması şeklinde veya veri
taşıyıcıları aracılığıyla
tutulabilir. Defterlerin ve gerekli diğer kayıtların
elektronik ortamda tutulması durumunda, bilgilerin saklanma süresince
bunlara ulaşılmasının ve bu süre içinde bunların her
zaman kolaylıkla okunmasının temin edilmiş olması
şarttır. Elektronik ortamda tutulma hâlinde birinci ilâ üçüncü
fıkra hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
III Envanter
MADDE 66- (1) Her tacir, ticari
işletmesinin açılışında,
taşınmazlarını, alacaklarını,
borçlarını, nakit parasının tutarını ve
diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru bir
şekilde gösteren ve varlıkları ile borçlarının
değerlerini teker teker belirten bir envanter çıkarır.
(2) Tacir
açılıştan sonra her faaliyet döneminin sonunda da böyle bir
envanter düzenler. Faaliyet dönemi veya başka bir kanuni terimle hesap
yılı oniki ayı geçemez. Envanter, düzenli bir işletme
faaliyetinin akışına uygun düşen süre içinde
çıkarılır.
(3) Maddi duran
malvarlığına dâhil varlıklarla, ham ve yardımcı
maddeler ve işletme malzemeleri düzenli olarak ikame ediliyor ve toplam
değerleri işletme için ikinci derecede
önem taşıyorsa, değişmeyen miktar ve değerle
envantere alınırlar; şu şartla ki, bunların
mevcutları miktar, değer ve bileşim olarak sadece küçük
değişikliklere uğramış olsunlar. Ancak, kural olarak
üç yılda bir fiziksel sayım yapılması zorunludur.
(4) Aynı türdeki
stok malvarlığı kalemleri, diğer aynı nitelikteki
veya yaklaşık aynı değerdeki taşınabilir malvarlığı
unsurları ve borçlar ayrı ayrı gruplar hâlinde toplanabilir ve
ortalama ağırlıklı değer ile envantere konulabilir.
IV - Envanteri kolaylaştırıcı
yöntemler
MADDE 67- (1) Envanter
çıkarılırken, malvarlığı mevcudu, sondaj
yöntemine göre ve genel kabul gören matematiksel-istatistiksel yöntemler
yardımı ile çeşit, miktar ve değer olarak belirlenir.
Kullanılan yöntem, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun
olmalıdır. Bu şekilde düzenlenen envanterin vardığı
sonuçlar, fiziksel sayım yapılmış olsaydı elde edilecek
olan envanterin sonuçlarına eş düşmelidir.
(2) Bir faaliyet
döneminin kapanış envanteri düzenlenmesinde Türkiye Muhasebe
Standartlarına uygun başka bir yöntemin uygulanması suretiyle,
cins, miktar ve değer olarak malvarlığı mevcudunun
güvenle tespiti sağlanabiliyorsa fizikî envanter gerekli değildir.
(3) Faaliyet döneminin
kapanışında, fizikî sayım veya ikinci fıkraya göre
izin verilen diğer bir usul kullanılarak malvarlığı
kalemlerinin cins, miktar ve değerine göre faaliyet döneminin
kapanışından önceki üç veya sonraki iki ay içinde bulunan bir
gün itibarıyla düzenlenmiş özel bir envanterde gösterilmişse,
ayrıca bu özel envantere dayalı olarak ve Türkiye Muhasebe
Standartlarına uygun bir şekilde ileriye dönük tahmin yöntemiyle,
faaliyet döneminin sonunda mevcut varlıkların o faaliyet döneminin
sonu itibarıyla değerlemesi doğru yapılıyorsa,
varlıklara ilişkin envanterin yapılmasına gerek yoktur.
B) Açılış
bilançosu, yılsonu finansal tabloları
I - Genel hükümler
1. Düzenleme yükümü
MADDE 68- (1) Tacir, ticari faaliyetinin
başında ve her faaliyet döneminin sonunda, varlık ve
borçlarının tutarlarının ilişkisini gösteren
finansal tabloyu (sırasıyla açılış bilançosunu ve
yıllık bilançoyu) çıkarmak zorundadır.
Açılış bilançosunda, yılsonu finansal tablolarının,
yılsonu bilançosuna ilişkin hükümleri uygulanır.
(2) Tacir, gelir
tablosunu hazırlar.
(3) Bilanço ile gelir
tablosu, yılsonu finansal tablolarını oluşturur. 514 üncü
madde ile Türkiye Muhasebe Standartlarının bu konudaki hükümleri
saklıdır.
2. Düzenlemeye ilişkin
ilkeler
MADDE 69- (1) Yılsonu finansal
tablolar;
a) Türkiye Muhasebe
Standartlarına uyularak düzenlenmeli,
b) Açık ve
anlaşılır olmalı,
c) Düzenli bir işletme
faaliyeti akışının gerekli kıldığı
süre içinde çıkarılmalıdır.
3. Dil ve para birimi
MADDE 70- (1) Yılsonu finansal
tabloları Türkçe ve Türk Lirası ile düzenlenir. Bu konudaki
diğer kanunlarda yer alan istisnalar saklıdır.
4. İmza
MADDE 71- (1) Finansal tablolar, tacir
tarafından tarih atılarak imzalanır.
II - Kalemlere ilişkin
ilkeler
1. Tamlık ve mahsup
yasağı
MADDE 72- (1) Aksine kanuni hükümler ve
Türkiye Muhasebe Standartları saklı kalmak kaydıyla, finansal
tabloların, ticari işletmenin tüm varlıklarını,
borçlarını, peşin ödenen giderler ile peşin tahsil edilen
gelirleri, teknik terimle dönem ayırıcı hesapları, bütün
gelir ve giderleri doğru şekilde değerlendirilmiş olarak
göstermesi zorunludur. Mülkiyeti saklı tutulması kaydıyla
iktisap edilen ve işletmenin kendisinin veya üçüncü kişilerin
borçları için rehnolunan ya da başka bir şekilde teminata
verilen malvarlığı unsurları, teminat verenin
bilançosunda gösterilir. Nakdî tevdilerin söz konusu olduğu hâllerde,
bunlar teminat alanın bilançosunda yer alır. Finansal kiralamaya ilişkin
hükümler saklıdır.
(2) Aktif kalemler pasif
kalemlerle, giderler gelirlerle, taşınmazlara ilişkin haklar,
bunlarla ilgili yüklerle mahsup edilemez.
2. Bilançonun içeriği
MADDE 73- (1) Türkiye Muhasebe
Standartlarında aksi öngörülmemişse bilançoda, duran ve dönen
varlıklar, özkaynaklar, borçlar ve dönem ayırıcı hesaplar
ayrı kalemler olarak gösterilir ve yeterli ayrıntıya inilerek
şemalandırılır.
(2) Duran
varlıklar içinde işletmeye devamlı surette tahsis edilmiş
bulunan varlıklar yer alır.
3. Aktifleştirme
yasağı
MADDE 74- (1) Türkiye Muhasebe
Standartlarında aksi öngörülmemişse, işletmenin kuruluşu
ve özkaynak sağlanması amacıyla yapılan harcamalar için
bilançoya aktif kalem konulamaz.
(2) Bedelsiz olarak elde
edilmiş, maddi olmayan duran varlıklar için bilançonun aktifine
kalem konulamaz; meğerki, Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi
öngörülmüş olsun.
(3) Sigorta
sözleşmelerinin yapılması için gerekli olan giderler
aktifleştirilemez; meğerki, Türkiye Muhasebe Standartlarında
aksi öngörülmüş olsun.
4.
Karşılıklar
MADDE 75- (1) Gerçekleşmesi şüpheli
yükümlülük ve askıdaki işlemlerden doğabilecek muhtemel
kayıplar için Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen kurallara
göre karşılık ayrılır.
5. Dönem
ayırıcı hesaplar
MADDE 76- (1) Bilanço gününden sonraki
belirli bir süre içinde giderleşecek olan harcamalar ile gelir unsuru
oluşturacak tahsilatlar hakkında Türkiye Muhasebe Standartları
uygulanır.
6. Sorumluluk
ilişkileri
MADDE 77- (1) Bono düzenlenmesi ile
poliçe ve çek düzenlenmesinden, devrinden, poliçenin kabulünden,
kefaletlerden, avalden, garanti sözleşmelerinden, akreditif
teyitlerinden, üçüncü kişilerin borçları için verilen
teminatlardan, üçüncü kişiler lehine taahhütlerden doğan
sorumluluklar ile Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen diğer sorumluluklar
pasifte gösterilmemişlerse, bilançonun altında veya ekte Türkiye
Muhasebe Standartlarına göre açıklanır. Rücudan doğan
alacaklar ve borçlar ile ilgili sorumluluk ilişkileri de ekte
belirtilir.
III - Değerleme
ilkeleri
1. Genel değerleme
ilkeleri
MADDE 78- (1) Finansal tablolarında yer
alan varlıklar ile borçlarla ilgili olarak,
aşağıdakilerle sınırlı olmamak ve Türkiye
Muhasebe Standartlarında öngörülen ilkeler de dikkate alınmak üzere
şu değerleme ilkeleri geçerlidir:
a) Bir önceki dönemin
kapanış bilançosundaki değerler ile faaliyet döneminin
açılış bilançosundaki değerler birbirinin aynı
olmalıdır.
b) Fiilî veya hukuki duruma
aykırı olmadıkça, değerlemelerde işletme
faaliyetinin sürekliliğinden hareket edilir.
c) Bilanço kapanış
gününde, varlıklar ve borçlar teker teker değerlendirilir.
d) Değerleme ihtiyatla
yapılmalıdır; özellikle de bilanço gününe kadar
doğmuş bulunan bütün muhtemel riskler ve zararlar, bunlar bilanço
günü ile yılsonu finansal tablolarının düzenlenme tarihi
arasında öğrenilmiş olsalar bile, dikkate alınır;
kazançlar bilanço günü itibarıyla gerçekleşmişlerse hesaba
katılır. Değerlemeye ilişkin olumlu ve olumsuz
farkların dönem sonuçlarıyla ilişkilendirilmesinde Türkiye
Muhasebe Standartlarındaki esaslara uyulur.
e) Faaliyet
yılının gider ve gelirleri, ödeme ve tahsilat tarihlerine
bakılmaksızın yılsonu finansal tablolarına
alınırlar.
f) Önceki yılsonu
finansal tablolarında uygulanmış bulunan yöntemler korunur.
(2) Standartlarda
öngörülen hâllerde ve istisnai durumlarda birinci fıkradaki ilkelerden
ayrılınabilir.
2. Varlıklar ile
borçların değerleme ölçüleri
MADDE 79- (1) Duran ve dönen varlıklar
Türkiye Muhasebe Standartları uyarınca bu standartlarda gösterilen
ölçülere göre değerlenir. Borçlar ve diğer kalemler için de
aynı standartlar uygulanır.
3. İktisap ve üretim
değerleri
MADDE 80- (1) Değerlemede uygulanacak
değerlerin belirlenmesi, tanımları, kapsamları,
uygulanacak kalemlerin gösterilmesi ve değişiklikler Türkiye
Muhasebe Standartlarına tabidir.
4. Değerlemeyi
basitleştirici yöntemler
MADDE 81- (1) Şartların
gerçekleşmesi hâlinde Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen
değerlemeyi basitleştirici yöntemler uygulanır.
C) Saklama ve ibraz
I - Belgelerin
saklanması, saklama süresi
MADDE 82- (1) Her tacir;
a) Ticari defterlerini,
envanterleri, açılış bilançolarını, ara
bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık
faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve
yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin
anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak
çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini,
b) Alınan ticari
mektupları,
c) Gönderilen ticari
mektupların suretlerini,
d) 64 üncü maddenin birinci
fıkrasına göre yapılan kayıtların
dayandığı belgeleri,
sınıflandırılmış
bir şekilde saklamakla yükümlüdür.
(2) Ticari mektuplar,
bir ticari işe ilişkin tüm yazışmalardır.
(3) Açılış
ve ara bilançoları, finansal tablolar ve topluluk finansal
tabloları hariç olmak üzere, birinci fıkrada sayılan belgeler,
Türkiye Muhasebe Standartlarına da uygun olmak kaydıyla, görüntü
veya veri taşıyıcılarda saklanabilirler; şu
şartla ki;
a) Okunur hâle
getirildiklerinde, alınmış bulunan ticari mektuplar ve defter
dayanaklarıyla görsel ve diğer belgelerle içerik olarak
örtüşsünler;
b) Saklama süresi boyunca
kayıtlara her an ulaşılabilsin ve uygun bir süre içinde
kayıtlar okunabilir hâle getirilebiliyor olsun.
(4) Kayıtlar 65
inci maddenin dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca
elektronik ortama alınıyor ise, bilgiler; bilgisayar yerine
basılı olarak da saklanabilir. Bu tür
yazdırılmış bilgiler birinci cümleye göre de
saklanabilir.
(5) Birinci
fıkranın (a) ilâ (d) bentlerinde öngörülen belgeler on yıl
saklanır.
(6) Saklama süresi,
ticari defterlere son kaydın yapıldığı, envanterin
çıkarıldığı, ara bilançonun düzenlendiği,
yılsonu finansal tablolarının hazırlandığı
ve konsolide finansal tabloların hazırlandığı,
ticari yazışmaların yapıldığı veya
muhasebe belgelerinin oluştuğu takvim yılının
bitişiyle başlar.
(7) Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve
belgeler; yangın, su baskını veya yer
sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık
sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı
öğrendiği tarihten itibaren otuz gün içinde ticari işletmesinin
bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini
isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli
gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.
(8) Gerçek kişi
olan tacirin ölümü hâlinde mirasçıları ve ticareti terk etmesi
hâlinde kendisi defter ve kâğıtları birinci fıkra
gereğince saklamakla yükümlüdür. Mirasın resmî tasfiyesi hâlinde
veya tüzel kişi sona ermişse defter ve kâğıtlar birinci
fıkra gereğince on yıl süreyle sulh mahkemesi tarafından
saklanır.
II - Hukuki
uyuşmazlıklarda ibraz
MADDE 83- (1) Ticari
uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi
bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya
taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.
(2) Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda
hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin
ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de
uygulanır.
III -
Uyuşmazlıklarda suret alınması
MADDE 84- (1) Bir hukuki
uyuşmazlıkta ticari defterler ibraz edilmişse, defterlerin
uyuşmazlıkla ilgili kısımları tarafların
katılımı ile incelenir. Gerekli görülürse, defterlerin ilgili
yapraklarından suret alınır.
IV - Defterlerin tümüyle
incelenmesi
MADDE 85- (1) Malvarlığı
hukukuna ilişkin olan, özellikle de mirasa, mal
ortaklığına ve şirket tasfiyesine ilişkin
uyuşmazlıklarda, mahkeme, ticari defterlerin teslimine ve bütün
içeriklerinin incelenmesine karar verebilir.
V - Görüntü ve veri
taşıyıcılara aktarılmış belgelerin
ibrazı
MADDE 86- (1) Saklanması zorunlu
olan belgeleri, sadece görüntü veya başkaca bir veri
taşıyıcısı aracılığıyla ibraz
edebilen kimse, giderleri kendisine ait olmak üzere, o belgelerin
okunabilmesi için gerekli olan yardımcı araçları
kullanıma hazır bulundurmakla yükümlüdür; icap ettiği takdirde
belgeleri, giderleri kendisine ait olmak üzere bastırmalı ve
yardımcı araçlara ihtiyaç duyulmadan okunabilen
kopyalarını sunabilmelidir.
VI - Ticarete yeni
başlayanlar için uygulama
MADDE 87- (1) İşletmesini
ticaret siciline tescil ettirmekle yükümlü olan işletme sahipleri için
bu Kısım hükümleri, ticaret siciline tescil ettirme
yükümlülüğünün doğduğu andan itibaren geçerlidir.
VII Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun yetkisi
MADDE 88- (1) 64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tabi gerçek ve
tüzel kişiler münferit ve konsolide finansal tablolarını
düzenlerken, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu
tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe Standartlarına,
kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine ve bunların
ayrılmaz parçası olan yorumlara uymak ve bunları uygulamak zorundadır.
514 ilâ 528 inci maddeler ile bu Kanunun ilgili diğer hükümleri
saklıdır.
(2) Bu düzenlemeler,
uygulamada birliği sağlamak ve finansal tablolara
milletlerarası pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla,
uluslararası standartlara uyumlu olacak şekilde, yalnız Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından
belirlenir ve yayımlanır.
(3) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumu, değişik işletme
büyüklükleri, sektörler ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar için özel
ve istisnai standartlar koymaya ve farklı düzenlemeler yapmaya
yetkilidir. Bu standart ve düzenlemeler, Türkiye Muhasebe
Standartlarının cüzü addolunur.
(4) Kanunlarla, belirli
alanları düzenlemek ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan kurum ve
kurullar, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmak şartıyla,
kendi alanları için geçerli olacak standartlar ile ilgili olarak
ayrıntıya ilişkin sınırlı düzenlemeleri
yapabilirler.
(5) Türkiye Muhasebe
Standartlarında hüküm bulunmayan hâllerde, ilgili oldukları alan
dikkate alınarak, dördüncü fıkrada belirtilen ayrıntıya
ilişkin düzenleme, ilgili düzenlemede de hüküm
bulunmadığı takdirde milletlerarası uygulamada genel
kabul gören muhasebe ilkeleri uygulanır.
(6) Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, belirlediği
işletmeler ve kuruluşlar için uygulamada birliği ve
sürdürülebilirliğe ilişkin raporlamaların uluslararası
alanda geçerliliğini sağlamak amacıyla uluslararası
standartlarla uyumlu olacak şekilde Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama
Standartlarını belirlemeye ve yayımlamaya yetkilidir. Belirli
alanları düzenlemek ve denetlemek üzere kanunla kurulan kurum ve
kurullar, Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarına uygun olmak
şartıyla, kendi alanları için geçerli olacak standartlarla
ilgili olarak ayrıntıya ilişkin düzenlemeler yapabilir.
ALTINCI KISIM
Cari Hesap
A) Tanım ve şekil
MADDE 89- (1) İki kişinin herhangi
bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker
teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak
vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek
hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı
isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesidir.
(2) Bu sözleşme
yazılı yapılmadıkça geçerli olmaz.
B) Hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 90- (1) Türk Borçlar
Kanununun 134 üncü maddesiyle 143 üncü maddesinin ikinci fıkrası
hükümleri saklı kalmak üzere cari hesap sözleşmesinin hükümleri
şunlardır:
a) Aksi
kararlaştırılmadıkça, cari hesaba alacak veya borç
kaydedilmesi, tarafların, alacağı veya borcu doğuran
sözleşme veya işleme ilişkin dava ve savunma
haklarını düşürmez. Sözleşme veya işlem iptal
edilirse bunlardan kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır.
b) Cari hesap
sözleşmesinin yapılmasından önce doğmuş bulunan bir
alacak, tarafların onayıyla cari hesaba kaydedilirse, aksi
kararlaştırılmamışsa bu alacak yenilenmiş
olmaz.
c) Bir ticari senedin cari
hesaba kaydı, bedelinin alınmış olması hâlinde geçerli
olmak şartıyla yapılmış sayılır.
d) Her hesap devresi sonunda
alacak ve borcu oluşturan tutarlar birbirinden
çıkarıldıktan sonra tanınan veya hükmen belirlenen
bakiye, yeni hesap devresine ait bir kalem olmak üzere hesaba geçirilir;
sözleşme sona ermiş veya artan tutar haczedilmiş ise onun
ödenmesi gerekir.
e) Cari hesabın alacak
sütununa yazılan tutarlar için, sözleşme veya ticari teamüller
gereğince, kaydolundukları tarihten itibaren faiz işler.
II - Özel durumlar
1. Ticari senetler
MADDE 91- (1) 90 ıncı maddede
öngörüldüğü şekilde cari hesaba yazılan ancak bedeli
alınamayan ticari senet sahibine geri verilerek, cari hesaptan
kaydı silinir.
2. Ücret ve giderler
MADDE 92- (1) Taraflar arasında cari
hesap sözleşmesinin bulunması, komisyon sözleşmesinden
kaynaklanan ücretin ve her türlü giderin istenmesine engel oluşturmaz.
3. Hesap
dışında kalan alacaklar
MADDE 93- (1) Takas edilemeyen alacaklarla,
belirli bir amaca harcanmak veya ayrıca emre hazır tutulmak üzere
teslim olunan para ve mallardan doğan alacaklar cari hesaba geçirilemez.
III Bakiye
1. Belirlenmesi
MADDE 94- (1) Sözleşme veya ticari
teamül uyarınca, belirli hesap devreleri sonunda devre hesabı
kapatılır ve alacak ile borç kalemleri arasındaki fark
belirlenir.
(2) Hesap devresi hakkında
sözleşme veya ticari teamül yoksa, her takvim yılının son
günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul
edilmiş sayılır. Saptanan artan tutarı gösteren cetveli
alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde, noter
aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli
elektronik imza içeren bir yazıyla itirazda bulunmamışsa,
bakiyeyi kabul etmiş sayılır.
2. Faiz
MADDE 95- (1) 8 inci maddedeki şartların
varlığı hâlinde, alacak ile borç kalemlerinin birbirinden
çıkarılması sonucunda bulunan bakiyeye, belirlenip hesaba
kaydedildiği tarihten itibaren faiz işler; bileşik faize yol
açabilecek uygulama yapılamaz; bu hükme aykırı sözleşme
öngörülemez.
3. Bileşik faiz ve
sözleşme ile belirlenebilecek hükümler
MADDE 96- (1) Taraflar, üç aydan
aşağı olmamak şartıyla, diledikleri andan
başlamak üzere faizlerin ana paraya eklenmesini
kararlaştırabilecekleri gibi hesap devreleri ile faiz ve komisyon
miktarlarını da sözleşme ile belirleyebilirler.
(2) 8 inci maddenin ikinci ve
üçüncü fıkra hükümleri saklıdır.
IV - Bütünlük ilkesi
MADDE 97- (1) Cari hesaba geçirilen alacak ve
borç kalemleri ayrılmaz bir bütün oluşturur. Cari hesabın
kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri, alacaklı veya borçlu
sayılamaz. Tarafların hukuki durumunu ancak sözleşmenin
sonundaki hesabın kesilmesi belirler.
C) Cari hesabın sona
ermesi
I - Genel olarak
MADDE 98- (1) Cari hesap sözleşmesi;
a)
Kararlaştırılan sürenin sona ermesi,
b) Bir süre
kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan
birinin fesih ihbarında bulunması,
c) Taraflardan birinin iflas
etmesi,
hâllerinde sona erer.
II - Ölüm ve
kısıtlılık hâlleri
MADDE 99- (1) Sözleşme süreli olup da
taraflardan biri bu süre içinde ölür veya kısıtlanırsa her iki
taraf ve kanuni temsilcileriyle halefleri on gün önceden haber vermek
şartıyla cari hesap sözleşmesini feshedebilir. Ancak, artan
tutarın ödenmesi, hesabın 94 üncü maddeye göre
kapatılması gereken tarihte istenebilir.
D) Bakiyenin haczi
MADDE 100- (1) Taraflardan birinin
alacaklısının ona ait artan tutarı haczettirdiği gün
hesap kapatılarak artan tutar saptanır.
(2) Bu hâlde, borcundan
dolayı haciz tebliğ edilen taraf, onbeş gün içinde haczi
kaldırtmazsa, diğer taraf sözleşmeyi feshedebilir; etmezse
haciz ettiren kimsenin durumu cari hesaba yeni kalemler geçirilmek suretiyle
ağırlaştırılamaz. Meğerki, hesaba geçirilen
kalemler haciz tarihinden önce doğmuş bulunan hukuki bir
ilişkiden kaynaklansın.
(3) Haciz ettiren
alacaklı bakiyeden, kendi alacağını karşılayan
kısmının ödenmesini ancak hesabın 94 üncü maddeye göre
kapatılması gereken anda isteyebilir.
E)
Zamanaşımı
MADDE 101- (1) Cari hesabın tasfiyesine,
kabul edilen veya mahkeme kararıyla saptanan artan tutara ya da faiz
alacaklarına, hesap hata ve yanılmalarına, cari hesabın
dışında tutulması gereken veya haksız olarak cari
hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya tekrarlanan kayıtlara
ilişkin bulunan davalar, cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden
itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına
uğrarlar.
YEDİNCİ KISIM
Acentelik
A) Genel olarak
I Tanımı
MADDE 102- (1) Ticari mümessil, ticari vekil,
satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi
işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın,
bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli
olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık
etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen
kimseye acente denir.
(2) Bu
Kısımda hüküm bulunmayan hâllerde aracılık eden
acentelere Türk Borçlar Kanununun simsarlık sözleşmesi hükümleri,
sözleşme yapan acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm
bulunmayan hâllerde vekâlet hükümleri uygulanır.
(3) Taşıma,
deniz ticareti, sigorta, turizm gibi alanlara ilişkin özel düzenlemeler
saklıdır.
II - Uygulama alanı
MADDE 103- (1) Özel kanunlardaki
hükümler saklı olmak üzere, bu Kısım hükümleri şunlar
hakkında da uygulanır:
a) Sözleşmeleri yerli
veya yabancı bir tacir hesabına ve kendi adına yapmaya sürekli
olarak yetkili bulunanlar.
b) Türkiye Cumhuriyeti içinde
merkez veya şubesi bulunmayan yabancı tacirler ad ve hesabına
ülke içinde işlemlerde bulunanlar.
III İnhisar
MADDE 104- (1) Yazılı olarak aksi
kararlaştırılmadıkça, müvekkil, aynı zamanda ve
aynı yer veya bölge içinde aynı ticaret dalı ile ilgili olarak
birden fazla acente atayamayacağı gibi, acente de aynı yer
veya bölgede, birbirleriyle rekabette bulunan birden çok ticari işletme
hesabına acentelik yapamaz.
B) Acentenin yetkileri
I - Genel olarak
MADDE 105- (1) Acente,
aracılıkta bulunduğu veya yaptığı
sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı
koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule
yetkilidir.
(2) Bu
sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı
acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine
karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı
tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer
alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir.
(3) Acentelerin ad ve
hesabına hareket ettikleri kişilere karşı Türkiyede
açılacak olan davalar sonucunda alınan kararlar acentelere
uygulanamaz.
II - Özel ve
yazılı yetki gerektiren hâller
MADDE 106- (1) Müvekkilinin özel ve
yazılı izni veya vekâleti olmadan acente, bizzat teslim
etmediği malların bedelini kabule ve bedelini bizzat ödemediği
malları teslim almaya yetkili olmadığı gibi bu
işlemlerden doğan alacağı yenileyemez veya
miktarını indiremez.
III - Sözleşme yapma
yetkisi
MADDE 107- (1) Özel ve yazılı bir
yetki almadan acente, müvekkili adına sözleşme yapmaya yetkili
değildir.
(2) Acentelere
müvekkilleri adına sözleşme yapma yetkisi veren belgelerin, acente
tarafından tescil ve ilan ettirilmesi zorunludur.
IV Yetkisizlik
MADDE 108- (1) Acente, yetkisi
olmaksızın veya yetki sınırlarını aşarak,
müvekkili adına bir sözleşme yaparsa müvekkili bunu haber alır
almaz icazet verebilir; vermediği takdirde acente sözleşmeden
kendisi sorumlu olur.
C) Acentenin borçları
I - Genel olarak
MADDE 109- (1) Acente, sözleşme
uyarınca kendisine bırakılan bölge ve ticaret dalı
içinde, müvekkilinin işlerini görmekle ve menfaatlerini korumakla
yükümlüdür.
(2) Acente, kusursuz
olduğunu ispat etmediği takdirde özellikle, müvekkili hesabına
saklamakta olduğu malın veya eşyanın
uğradığı hasarlardan sorumludur.
II - Haber verme
yükümlülüğü
MADDE 110- (1) Acente, üçüncü kişilerin
kabule yetkili olduğu beyanlarını, bölgesindeki piyasanın
ve müşterilerin finansal durumunu, şartlarını, bunlarda
meydana gelen değişiklikleri ve yapılan işlemlere
ilişkin olarak müvekkilini ilgilendiren bütün hususları ona
zamanında bildirmek zorundadır.
(2) Acente, müvekkilin
açık talimatı olmayan konularda, emir alıncaya kadar
işlemi geciktirebilir. Ancak, işin acele nitelik
taşıması nedeniyle durum müvekkilinden talimat almaya müsait
olmazsa veya acente en yararlı şartlar çerçevesinde harekete
yetkiliyse, basiretli bir tacir gibi kendi görüşüne göre işlemi yapar.
III Önlemler
MADDE 111- (1) Acente, müvekkili hesabına
teslim aldığı eşyanın taşınma
sırasında hasara uğradığına dair belirtiler
varsa, müvekkilinin taşıyıcıya karşı dava hakkını
teminat altına almak üzere, hasarı belirlettirmek ve gereken
diğer önlemleri almak, eşyayı mümkün olduğu kadar korumak
veya tamamen telef olması tehlikesi varsa, Türk Borçlar Kanununun 108
inci maddesi gereğince yetkili mahkemenin izniyle sattırmak ve
gecikmeksizin durumu müvekkiline haber vermekle yükümlüdür. Aksi takdirde,
ihmali yüzünden doğacak zararı tazmin eder.
(2) Satılmak üzere
acenteye gönderilen mallar çabuk bozulacak cinsten ise veya değerini
düşürecek değişikliklere uğrayacak nitelikteyse ve
müvekkilden talimat almaya zaman uygun değilse veya müvekkil
izin vermede gecikirse, acente yetkili mahkemenin izniyle Türk Borçlar
Kanununun 108 inci maddesi gereğince eşyayı sattırmaya
yetkili ve müvekkilin menfaatleri bunu gerektiriyorsa zorunludur.
IV - Ödeme borcu
MADDE 112- (1) Acente, müvekkiline ait olan
parayı göndermekle veya teslim etmekle yükümlü olup da bunu yapmazsa,
yükümlülüğün doğduğu tarihten itibaren faiz ödemek ve
gerekirse ayrıca tazminat vermek zorundadır.
D) Acentenin hakları
I Ücret
1. Ücrete hak
kazandıran işlemler
MADDE 113- (1) Acente, acentelik
ilişkisinin devamı süresince kendi çabasıyla veya aynı
nitelikteki işlemler için kazandırdığı üçüncü
kişilerle kurulan işlemler için ücret isteyebilir. Bu ücret
hakkı, üçüncü fıkra uyarınca önceki acenteye ait olduğu
hâlde ve ölçüde doğmaz.
(2) Acenteye belli bir
bölge veya müşteri çevresi bırakılmışsa, acente,
acentelik ilişkisinin devamı süresince bu bölgedeki veya çevredeki
müşterilerle kendi katkısı olmadan kurulan işlemler için
de ücret isteyebilir. Birinci fıkranın ikinci cümlesi burada da uygulanır.
(3) Acentelik
ilişkisinin bitmesinden sonra kurulan işlemler için acente;
a) İşleme
aracılık etmişse veya işlemin yapılmasının
kendi çabasına bağlanabileceği ölçüde işlemi
hazırlamış ve işlem de acentelik ilişkisinin
bitmesinden sonra uygun bir süre içinde kurulmuşsa,
b) Birinci veya ikinci
fıkraların birinci cümleleri uyarınca ücret istenebilecek bir
işleme ilişkin olarak üçüncü kişinin icabı,
acentelik ilişkisinin sona ermesinden önce acenteye veya
müvekkile ulaşmışsa,
ücret isteyebilir. Bu ücretin,
hâl ve şartlara göre paylaşılması hakkaniyet gereği
ise, sonraki acente de uygun bir pay alır.
(4) Acente, ayrıca,
müvekkilinin talimatına uygun olarak tahsil ettiği paralar için de
tahsil komisyonu isteyebilir.
2. Ücrete hak kazanma
zamanı
MADDE 114- (1) Acente, kurulan işlem
yerine getirildiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır. Taraflar bu
kuralı acentelik sözleşmesiyle değiştirebilir; ancak
müvekkil işlemi yerine getirince, acente, izleyen ayın son günü istenebilecek
uygun bir avansa hak kazanır. Her hâlde acente, üçüncü kişi kurulan
işlemi yerine getirdiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır.
(2) Üçüncü kişinin
işlemi yerine getirmeyeceği kesinleşirse, acentenin ücret
hakkı düşer; ödenmiş tutarlar geri verilir.
(3) Aracılık edilen
sözleşmeyi müvekkilin kısmen veya tamamen yahut öngörüldüğü
şekliyle yerine getirmeyeceği kesinleşse bile, acente ücret
isteyebilir. Müvekkile yüklenemeyen sebeplerle sözleşmenin yerine
getirilemediği hâlde ve ölçüde acentenin ücret hakkı düşer.
3. Ücretin miktarı
MADDE 115- (1) Sözleşmede hüküm
yoksa ücretin miktarı, acentenin bulunduğu yerdeki ticari teamüle,
teamül de mevcut değilse hâlin gereğine göre o yerdeki asliye
ticaret mahkemesince belirlenir.
4. Ücretin ödeme
zamanı
MADDE 116- (1) Acentenin hak
kazandığı ücretin, doğumu tarihinden itibaren en geç üç
ay içinde ve her hâlde sözleşmenin sona erdiği tarihte ödenmesi
gerekir.
(2) Ücret istemi,
muacceliyeti ve hesaplanması bakımından önemli olan
bütün konular hakkında acente bilgi istediği takdirde
müvekkil bu bilgileri vermek zorundadır. Ayrıca acente, ücrete
bağlı işlemlere ilişkin defter
kayıtlarının suretlerinin de kendisine gönderilmesini
müvekkilinden isteyebilir. Müvekkil, defter suretini vermekten kaçınırsa
ya da defterlerin doğruluğu ve tamlığı konusunda
kuşku duymayı gerektiren haklı nedenler varsa, acente,
ticari defter ve belgelerin ilgili
kısımlarını ya kendisi inceler ya da bir uzmana
inceletebilir. Müvekkil buna izin vermezse sorunu mahkeme duruma en
uygun şekilde karara bağlar.
(3) Bu hükümlerin
aksinin kararlaştırılması acentenin aleyhine olduğu
ölçüde geçersizdir.
II - Olağanüstü
giderlerin karşılanması
MADDE 117- (1) Acente, yükümlülüklerini
yerine getirmek için yaptıklarından ancak olağanüstü
giderlerin ödenmesini isteyebilir.
III - Faiz isteme
hakkı
MADDE 118- (1) Avans ve olağanüstü
giderler hakkında 20 nci maddenin birinci fıkrasının
ikinci cümlesi hükmü uygulanır.
IV - Hapis hakkı
MADDE 119- (1) Acente, müvekkilindeki bütün
alacakları ödeninceye kadar, acentelik sözleşmesi dolayısıyla
alıp da gerek kendi elinde gerek özel bir sebebe dayanarak zilyet
olmakta devam eden bir üçüncü kişinin elinde bulunan
taşınırlar ve kıymetli evrak ile herhangi bir
eşyayı temsil eden senet aracılığıyla
kullanabildiği mallar üzerinde hapis hakkına sahiptir.
(2) Müvekkile ait
mallar acente tarafından sözleşme veya kanun gereği
satıldığı takdirde, acente bu malların bedelini
ödemekten kaçınabilir.
(3) Müvekkil aciz
hâlinde bulunduğu takdirde, acentenin henüz muaccel olmamış
alacakları hakkında da birinci ve ikinci fıkra hükümleri
uygulanır.
(4) Türk Medenî
Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrasıyla, 951 ilâ 953 üncü
maddeleri hükümleri saklıdır.
E) Müvekkilin borçları
MADDE 120- (1) Müvekkil, acenteye;
a) Mallarla ilgili belgeleri
vermek,
b) Acentelik
sözleşmesinin yerine getirilmesi için gerekli olan hususları ve
özellikle iş hacminin acentenin normalde bekleyebileceğinden önemli
surette düşük olabileceğini bildirmek,
c) Acentenin
yaptığı işleri kabul edip etmediğini ya da yerine
getirilmediğini uygun bir süre içinde bildirmek,
d) Acentenin istemeye hak
kazandığı ücreti ödemek,
e) Ücret, avans ve
olağanüstü giderler hakkında 20 nci madde hükümlerine göre faiz
ödemek,
zorundadır.
(2) Bu maddeye
aykırı şartlar, acentenin aleyhine olduğu ölçüde, geçersizdir.
F) Acentelik
sözleşmesinin sona ermesi
I Sebepleri
MADDE 121- (1) Belirsiz bir süre için
yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her
biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir.
Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile
haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir.
(2) Belirli süre için
yapılan bir acentelik sözleşmesinin, süre dolduktan sonra
uygulanmaya devam edilmesi hâlinde, sözleşme belirsiz süreli hâle gelir.
(3) Müvekkilin veya
acentenin iflası, ölümü veya kısıtlanması hâlinde, Türk
Borçlar Kanununun 513 üncü maddesi hükmü uygulanır.
(4) Haklı bir
sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın
sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin
tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın
uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.
(5) Müvekkilin veya acentenin
ölümü, ehliyetini kaybetmesi veya iflası sebebiyle acentelik
sözleşmesi sona ererse, işlerin tamamlanması hâlinde acenteye
verilmesi gereken ücret miktarına oranlanarak belirlenecek uygun bir
tazminat acenteye ya da bu maddede yazılı hâllere göre onun yerine
geçenlere verilir.
II - Denkleştirme
istemi
MADDE 122- (1) Sözleşme
ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin
bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin
sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme
ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından
işletmeye kazandırılmış müşterilerle
yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan
işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş
olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik
ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete
uygun düşüyorsa,
acente müvekkilden uygun bir
tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin
son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı
yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını
aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam
etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi
haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi
feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil
tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente
denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4) Denkleştirme
isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının
sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde
ileri sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm,
hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık
ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme
ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.
III - Rekabet
yasağı anlaşması
MADDE 123- (1) Acentenin,
işletmesine ilişkin faaliyetlerini, sözleşme ilişkisinin
sona ermesinden sonrası için sınırlandıran
anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve
anlaşma hükümlerini içeren ve müvekkil tarafından
imzalanmış bulunan bir belgenin acenteye verilmesi gerekir.
Anlaşma en çok, ilişkinin bitiminden itibaren iki yıllık
süre için yapılabilir ve yalnızca acenteye
bırakılmış olan bölgeye veya müşteri çevresine ve
kurulmasına aracılık ettiği sözleşmelerin taalluk
ettiği konulara ilişkin olabilir. Müvekkilin, rekabet
sınırlaması dolayısıyla, acenteye uygun bir tazminat
ödemesi şarttır.
(2) Müvekkil,
sözleşme ilişkisinin sona ermesine kadar, rekabet
sınırlamasının uygulanmasından yazılı
olarak vazgeçebilir. Bu hâlde müvekkil, vazgeçme beyanından itibaren altı
ayın geçmesiyle tazminat ödeme borcundan kurtulur.
(3) Taraflardan biri,
diğer tarafın kusurlu davranışı nedeniyle haklı
sebeplerle sözleşme ilişkisini feshederse, fesihten itibaren bir ay
içinde rekabet sözleşmesiyle bağlı
olmadığını diğer tarafa yazılı olarak
bildirebilir.
(4) Bu maddeye
aykırı şartlar, acentenin aleyhine olduğu ölçüde
geçersizdir.
İKİNCİ KİTAP
Ticaret Şirketleri
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Türleri
MADDE 124- (1) Ticaret şirketleri;
kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden
ibarettir.
(2) Bu Kanunda,
kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi
sayılır.
B) Tüzel kişilik ve
ehliyet
MADDE 125- (1) Ticaret şirketleri tüzel
kişiliği haizdir.
(2) Ticaret
şirketleri, Türk Medenî Kanununun 48 inci maddesi çerçevesinde bütün
haklardan yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler. Bu husustaki
kanuni istisnalar saklıdır.
C) Uygulanacak kanun
hükümleri
MADDE 126- (1) Her şirket türüne özgü
hükümler saklı kalmak şartıyla, Türk Medenî Kanununun tüzel
kişilere ilişkin genel hükümleri ile bu Kısımda hüküm
bulunmayan hususlarda Türk Borçlar Kanununun adi şirkete dair hükümleri
her şirket türünün niteliğine uygun olduğu oranda, ticaret
şirketleri hakkında da uygulanır.
D) Sermaye koyma borcu
I Konusu
MADDE 127- (1) Kanunda aksine hüküm
olmadıkça ticaret şirketlerine sermaye olarak;
a) Para, alacak, kıymetli
evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar,
b) Fikrî mülkiyet
hakları,
c) Taşınırlar
ve her çeşit taşınmaz,
d) Taşınır ve
taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları,
e) Kişisel emek,
f) Ticari itibar,
g) Ticari işletmeler,
h) Haklı olarak
kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve
işaretler gibi değerler,
i) Maden ruhsatnameleri ve
bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,
j) Devrolunabilen ve nakden
değerlendirilebilen her türlü değer,
konabilir.
(2) Kanunun 307 nci maddesinin
ikinci, 342 nci maddesinin birinci ve 581 inci maddesinin birinci fıkra
hükümleri saklıdır.
II Hükmü
1. Genel olarak
MADDE 128- (1) Her ortak, usulüne göre
düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle
koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı şirkete
karşı borçludur.
(2) Şirket
sözleşmesinde veya esas sözleşmede bilirkişi tarafından
belirlenen değerleriyle yer alan taşınmazlar tapuya şerh
verildiği, fikrî mülkiyet hakları ile diğer değerler,
varsa özel sicillerine, bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve
taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri
takdirde ayni sermaye kabul olunur. Özel sicile yapılan kayıt
iyiniyeti kaldırır.
(3) Sermaye olarak
taşınmaz mülkiyeti veya taşınmaz üzerinde var olan veya
kurulacak olan ayni bir hakkın konulması borcunu içeren şirket
sözleşmesi hükümleri, resmî şekil aranmaksızın
geçerlidir.
(4) Paradan başka
ekonomik bir değer veya bir taşınırın sermaye olarak
konulmasının borçlanılması hâlinde şirket, tüzel
kişilik kazandığı andan itibaren bunlar üzerinde malik
sıfatıyla doğrudan tasarruf edebilir.
(5) Taşınmaz
mülkiyetinin veya diğer ayni bir hakkın sermaye olarak
konulması hâlinde, şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi
için tapu siciline tescil gereklidir.
(6) Mülkiyet ve
diğer ayni hakların tapu siciline tescili istemi ile diğer
sicillere yapılacak tescillerle ilgili bildirimler, ticaret sicili müdürü
tarafından, ilgili sicile resen ve hemen yapılır.
Şirketin tek taraflı istemde bulunabilme hakkı
saklıdır.
(7) Şirket, her
ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini
isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme
sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir.
Tazminat istemi için ihtar şarttır. Şahıs
şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir.
(8) Ortaklarca, sermaye
olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için,
kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir istenebilir.
Tedbir üzerine açılacak davalar için, Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununda öngörülen süre ancak şirketin tescil ve ilanı tarihinden
itibaren işlemeye başlar.
2. Temerrüt faizi
MADDE 129- (1) Zamanında ifa edilmeyen
sermaye para ise, 128 inci madde gereğince tazminat hakkına halel
gelmemek şartıyla, aksine şirket sözleşmesinde veya esas
sözleşmede hüküm yoksa, şirketin tescili anından itibaren
temerrüt faizi de ödenir.
3. Sorumlu olma
MADDE 130- (1) Sermaye olarak şirkete
alacaklarını devretmiş olan bir ortak, alacaklar şirketçe
tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma borcundan kurtulmaz.
(2) Alacak, vadesi
gelmemiş ise aksi kararlaştırılmış
olmadıkça, vade gününden, muaccel ise şirket sözleşmesi veya
esas sözleşme tarihinden itibaren bir ay içinde şirketçe tahsil
edilmelidir.
(3) Her ne sebeple
olursa olsun, bu süre içinde tahsil edilemediği takdirde, gecikmeden
dolayı şirketin tazminat hakkına halel gelmemek
şartıyla, ortak, sürenin bitiminden itibaren geçecek günlerin
temerrüt faizini de öder.
(4) Alacak kısmen
tahsil edilmişse, yukarıdaki hükümler tahsil edilmemiş olan
kısım hakkında geçerlidir.
4. Karineler
MADDE 131- (1) Sermaye olarak konulan
ayınlara, bilirkişi tarafından biçilecek değerler,
ilgililerce kabul edilmiş sayılır.
(2) Şirket
sözleşmesinde veya esas sözleşmede aksi
kararlaştırılmamışsa, sermaye olarak konan
ayınların mülkiyeti şirkete ait ve haklar şirkete
devredilmiş olur.
(3) Hizmet
karşılığı olarak verilecek ücretin kısmen veya
tamamen kâra iştirak suretiyle ifası
kararlaştırıldığı takdirde bu kayıt
çalışanlara ortak sıfatını vermez.
5. Faiz ve ücret alma
hakkı
MADDE 132- (1) Kanunlarda aksine hüküm
yoksa, şirket sözleşmesiyle ortakların, koydukları
sermayeler için faiz ve şirketteki hizmetleri sebebiyle kendilerine
ücret verilmesi kabul olunabilir.
E) Ortakların
kişisel alacaklıları
MADDE 133- (1) Bir şahıs
şirketi devam ettiği sürece ortaklardan birinin kişisel
alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu
gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket
fesholunmuşsa tasfiye payından alabilir. Henüz bilanço
düzenlenmemişse alacaklı bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya
düşecek kâr ve tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir.
(2) Sermaye
şirketlerinde alacaklılar, alacaklarını, o ortağa
düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında,
borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya
bağlanmamış payların, 9/6/1932 tarihli ve 2004
sayılı İcra ve İflas Kanununun taşınırlara
ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini
isteyebilirler. Haciz, istek üzerine, pay defterine işlenir.
(3) Bunun
dışında, alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde
alacaklarını, ortağın şirketten olan diğer
alacaklarından da alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme
yetkisini de haizdir.
(4) Yukarıdaki
hükümler borçlu ortakların şirket dışındaki
mallarına alacaklıların başvurmalarına engel olmaz.
F) Birleşme, bölünme
ve tür değiştirme
I - Uygulama alanı ve
kavramlar
1. Uygulama alanı
MADDE 134- (1) Ticaret şirketlerinin
birleşmelerine, bölünmelerine ve tür değiştirmelerine 134 ilâ
194 üncü maddeler uygulanır.
(2) Diğer
kanunların, bu Kanunun 135 ilâ 194 üncü maddelerine aykırı
olmayan hükümleri saklıdır.
2. Kavramlar
MADDE 135- (1) 134 ilâ 194 üncü maddelerin
uygulanmasında; şirket, ticaret şirketlerini; ortak,
anonim şirketlerin pay sahiplerini, limited şirketler ile
şahıs şirketlerinin ve kooperatiflerin ortaklarını;
ortaklık payı, şahıs şirketlerindeki ortaklık
payını, anonim şirketteki payı, limited şirketteki
esas sermaye payını, sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketteki ortaklık payını; genel kurul,
anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerle
kooperatiflerdeki genel kurulu, şahıs şirketlerindeki ortaklar
kurulunu ve gereğinde ortakların tümünü; yönetim organı,
anonim şirketler ve kooperatiflerde yönetim kurulunu, limited
şirketlerde müdürü veya müdürleri, şahıs şirketleriyle
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticiyi;
şirket sözleşmesi, anonim şirketlerde esas sözleşmeyi, şahıs
şirketleriyle limited şirketlerde şirket sözleşmesini ve
kooperatifte ana sözleşmeyi ifade eder.
(2) Küçük ve orta ölçekli
şirketler belirlenirken, şahıs şirketleri için 1522,
sermaye şirketleri hakkında ise 1523 üncü maddelerde öngörülen
ölçütler uygulanır.
II Birleşme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 136- (1) Şirketler;
a) Bir şirketin
diğerini devralması, teknik terimle devralma şeklinde
birleşme veya
b) Yeni bir şirket içinde
bir araya gelmeleri, teknik terimle yeni kuruluş şeklinde
birleşme,
yoluyla birleşebilirler.
(2) 136 ilâ 158 inci
maddelerin uygulamasında, kabul eden şirket devralan,
katılan şirket devrolunan diye adlandırılır.
(3) Birleşme,
devrolunan şirketin malvarlığı
karşılığında, bir değişim oranına
göre devralan şirketin paylarının, devrolunan şirketin
ortaklarınca kendiliğinden iktisap edilmesiyle gerçekleşir.
Birleşme sözleşmesi 141 inci maddenin ikinci fıkrası
anlamında ayrılma akçesini de öngörebilir.
(4) Birleşmeyle,
devralan şirket devrolunan şirketin
malvarlığını bir bütün hâlinde devralır.
Birleşmeyle devrolunan şirket sona erer ve ticaret sicilinden
silinir.
b) Geçerli birleşmeler
MADDE 137- (1) Sermaye şirketleri;
a) Sermaye şirketleriyle,
b) Kooperatiflerle ve
c) Devralan şirket
olmaları şartıyla, kollektif ve komandit şirketlerle,
birleşebilirler.
(2) Şahıs şirketleri;
a) Şahıs
şirketleriyle,
b) Devrolunan şirket
olmaları şartıyla, sermaye şirketleriyle,
c) Devrolunan şirket
olmaları şartıyla, kooperatiflerle,
birleşebilirler.
(3) Kooperatifler;
a) Kooperatiflerle,
b) Sermaye şirketleriyle
ve
c) Devralan şirket
olmaları şartıyla, şahıs şirketleriyle,
birleşebilirler.
c) Tasfiye hâlindeki bir
şirketin birleşmeye katılması
MADDE 138- (1) Tasfiye hâlindeki bir
şirket, malvarlığının
dağıtılmasına başlanmamışsa ve devrolunan
şirket olması şartıyla, birleşmeye katılabilir.
(2) Birinci
fıkradaki şartların varlığı, devralan
şirketin merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne
sunulan belgelerle ispatlanır.
d) Sermayenin kaybı
veya borca batıklık hâlinde birleşmeye katılma
MADDE 139- (1) Sermayesiyle kanuni yedek
akçeleri toplamının yarısı zararlarla kaybolan veya borca
batık durumda bulunan bir şirket, kaybolan sermayeyi veya
gerekiyorsa borca batıklık durumunu karşılayabilecek
tutarda serbestçe, tasarruf edilebilen özvarlığa sahip bulunan bir
şirket ile birleşebilir.
(2) Birinci
fıkradaki şartın gerçekleşmiş olduğunu
ispatlayan belgelerin, devralan şirketin merkezinin bulunduğu yerin
ticaret sicili müdürlüğüne sunulması şarttır.
2. Ortaklık
payları ve hakları
a) Ortaklık
payının ve haklarının korunması
MADDE 140- (1) Devrolunan şirketin
ortaklarının, mevcut ortaklık paylarını ve
haklarını karşılayacak değerde, devralan
şirketin payları ve hakları üzerinde istemde bulunma
hakları vardır. Bu istem hakkı, birleşmeye katılan
şirketlerin malvarlıklarının değeri, oy
haklarının dağılımı ve önem taşıyan
diğer hususlar dikkate alınarak hesaplanır.
(2) Ortaklık
paylarının değişim oranları belirlenirken,
devrolunan şirketin ortaklarına tahsis olunan ortaklık
paylarının gerçek değerlerinin onda birini aşmaması
şartıyla, bir denkleştirme ödenmesi öngörülebilir.
(3) Devrolunan
şirketin oydan yoksun paylarına sahip ortaklarına aynı
değerde, oydan yoksun veya oy hakkını haiz paylar verilir.
(4) Devrolunan
şirkette mevcut bulunan paylara bağlı imtiyaz hakları
karşılığında, devralan şirkette eş
değerde haklar veya uygun bir karşılık verilir.
(5) Devralan
şirket, devrolunan şirketin intifa senedi sahiplerine, eş
değerli haklar tanımak veya intifa senetlerini, birleşme
sözleşmesinin yapıldığı tarihteki gerçek
değeriyle satın almak zorundadır.
b) Ayrılma akçesi
MADDE 141- (1) Birleşmeye katılan
şirketler, birleşme sözleşmesinde, ortaklara, devralan
şirkette, pay ve ortaklık haklarının iktisabı ile
iktisap olunacak şirket paylarının gerçek değerine denk gelen
bir ayrılma akçesi arasında seçim yapma hakkı
tanıyabilirler.
(2) Birleşmeye
katılan şirketler birleşme sözleşmesinde, sadece
ayrılma akçesinin verilmesini öngörebilirler.
3. Sermaye
artırımı, yeni kuruluş ve ara bilanço
a) Sermaye
artırımı
MADDE 142- (1) Devralma yoluyla
birleşmede, devralan şirket, sermayesini, devrolunan şirketin
ortaklarının haklarının korunabilmesi için gerekli olan
düzeyde, artırmak zorundadır.
(2) Birleşmede,
ayni sermaye konulmasına ilişkin düzenlemelerle, halka açık
anonim şirketlerde, yeni payların halka arzına dair hükümler,
Sermaye Piyasası Kurulu kaydına alınmasına ilişkin
olanlar müstesna, uygulanmaz.
b) Yeni kuruluş
MADDE 143- (1) Yeni kuruluş yolu ile
birleşmede, bu Kanun ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı
Kooperatifler Kanununun, ayni sermaye konulmasına dair düzenlemeleri ve
asgari ortak sayısına ilişkin hükümleri
dışındaki maddeleri yeni şirketin kuruluşuna
uygulanır.
c) Ara bilanço
MADDE 144- (1) Birleşme
sözleşmesinin imzalandığı tarih ile bilanço günü
arasında altı aydan fazla zaman geçmişse veya son bilançonun
çıkarılmasından sonra, birleşmeye katılan
şirketlerin malvarlıklarında önemli değişiklikler
meydana gelmişse, birleşmeye katılan şirketler bir
ara bilanço çıkarmak zorundadır.
(2) Aşağıdaki
hükümler saklı olmak kaydı ile, ara bilançoya yıllık
bilançoya ilişkin hüküm ve ilkeler uygulanır. Ara bilanço için;
a) Fizikî envanter
çıkarılması gerekli değildir;
b) Son bilançoda kabul edilen
değerlemeler, sadece ticari defterdeki hareketler ölçüsünde
değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve
karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan
işletme için önemli değer değişiklikleri de dikkate
alınır.
4. Birleşme
sözleşmesi ve birleşme raporu
a) Birleşme
sözleşmesi
aa) Birleşme
sözleşmesinin yapılması
MADDE 145- (1) Birleşme
sözleşmesi yazılı şekilde yapılır.
Sözleşme, birleşmeye katılan şirketlerin, yönetim
organlarınca imzalanır ve genel kurulları tarafından
onaylanır.
bb) Birleşme
sözleşmesinin içeriği
MADDE 146- (1) Birleşme
sözleşmesinin;
a) Birleşmeye
katılan şirketlerin ticaret unvanlarını, hukuki
türlerini, merkezlerini; yeni kuruluş yolu ile birleşme hâlinde,
yeni şirketin türünü, ticaret unvanını ve merkezini,
b) Şirket
paylarının değişim oranını, öngörülmüşse
denkleştirme tutarını; devrolunan şirketin ortaklarının,
devralan şirketteki paylarına ve haklarına ilişkin
açıklamaları,
c) Devralan şirketin,
imtiyazlı ve oydan yoksun payların sahipleriyle intifa senedi
sahiplerine tanıdığı hakları,
d) Şirket
paylarının değiştirilmesinin şeklini,
e) Birleşmeyle iktisap edilen
payların, devralan veya yeni kurulan şirketin bilanço kârına
hak kazandığı tarihi ve bu isteme ilişkin bütün
özellikleri,
f) Gereğinde 141 inci
madde uyarınca ayrılma akçesini,
g) Devrolunan şirketin
işlem ve eylemlerinin devralan şirketin hesabına yapılmış
sayılacağı tarihi,
h) Yönetim organlarına ve
yönetici ortaklara tanınan özel yararları,
i) Gereğinde
sınırsız sorumlu ortakların isimlerini,
içermesi zorunludur.
b) Birleşme raporu
MADDE 147- (1) Birleşmeye
katılan şirketlerin yönetim organları, ayrı ayrı
veya birlikte, birleşme hakkında bir rapor hazırlarlar.
(2) Raporda;
a) Birleşmenin amacı
ve sonuçları,
b) Birleşme
sözleşmesi,
c) Şirket
paylarının değişim oranı ve öngörülmüşse
denkleştirme akçesi; devrolunan şirketlerin ortaklarına
devralan şirket nezdinde tanınan ortaklık hakları,
d) Gereğinde ayrılma
akçesinin tutarı ve şirket pay ve ortaklık hakları yerine
ayrılma akçesi verilmesinin sebepleri,
e) Değişim
oranının belirlenmesi yönünden payların değerlemesine
ilişkin özellikler,
f) Gereğinde devralan
şirket tarafından yapılacak artırımın
miktarı,
g) Öngörülmüşse,
devrolunan şirketin ortaklarına, birleşme
dolayısıyla yüklenecek olan, ek ödeme ve diğer kişisel
edim yükümlülükleri ile kişisel sorumluluklar hakkında bilgi,
h) Değişik türdeki
şirketlerin birleşmelerinde, yeni tür dolayısıyla
ortaklara düşen yükümlülükler,
i) Birleşmenin,
birleşmeye katılan şirketlerin işçileri üzerindeki
etkileri ile mümkünse bir sosyal planın içeriği,
j) Birleşmenin,
birleşmeye katılan şirketlerin alacaklıları üzerindeki
etkileri,
k) Gerekiyorsa, ilgili
makamlardan alınan onaylar,
hukuki ve ekonomik yönden
açıklanır ve gerekçeleri belirtilir.
(3) Yeni kuruluş
yoluyla birleşmede birleşme raporuna yeni şirketin
sözleşmesinin de eklenmesi şarttır.
(4) Tüm ortakların
onaylaması hâlinde, küçük ve orta ölçekli şirketler birleşme
raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
c) Birleşme
sözleşmesinin ve birleşme raporunun denetlenmesi
MADDE 148- (Mülga)
5. İnceleme hakkı
ve malvarlığında değişiklikler
a) İnceleme hakkı
MADDE 149- (1) Birleşmeye
katılan şirketlerden her biri, merkezleriyle şubelerinde ve
halka açık anonim şirketler ise Sermaye Piyasası Kurulunun
öngöreceği yerlerde, genel kurul kararından önceki otuz gün içinde;
a) Birleşme
sözleşmesini,
b) Birleşme raporunu,
c) (Mülga)
d) Son üç yılın
yılsonu finansal tablolarıyla yıllık faaliyet
raporlarını, gereğinde ara bilançolarını,
ortakların, intifa senedi
sahipleriyle şirket tarafından ihraç edilmiş bulunan menkul
kıymet hamillerinin, menfaati bulunan kişilerin ve diğer
ilgililerin incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bunlar ilgili sermaye
şirketlerinin internet sitelerinde de yayımlanır.
(2) Ortaklar ile
birinci fıkrada sayılan kişiler, aynı fıkrada
anılan belgelerin suretlerinin ve varsa basılı
şekillerinin kendilerine verilmesini isteyebilirler. Bunlar için,
herhangi bir bedel veya gider karşılığı istenilemez.
(3) Birleşmeye
katılan şirketlerden her biri, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
yayımlanan ve internet sitelerine de konulan ilanda,
inceleme yapma hakkına işaret eder.
(4) Birleşmeye
katılan her şirket, birinci fıkrada anılan belgelerin
nereye tevdi edildiklerini ve nerelerde incelemeye hazır
tutulduklarını, tevdiden en az üç iş günü önce, Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesi ile şirket sözleşmesinde öngörülen gazetelerde
ve sermaye şirketleri de internet sitelerinde ilan eder.
(5) Tüm ortakların
onaylaması hâlinde, küçük ve orta ölçekli şirketler inceleme
hakkının kullanılmasından vazgeçebilirler.
b)
Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 150- (1) Birleşmeye katılan
şirketlerden birinin aktif veya pasif varlıklarında,
birleşme sözleşmesinin imzası tarihiyle, bu sözleşmenin
genel kurulda onaya sunulacağı tarih arasında, önemli
değişiklik meydana gelmişse, yönetim organı, bu durumu
kendi genel kuruluna ve birleşmeye katılan diğer
şirketlerin yönetim organlarına yazılı olarak bildirir.
(2) Birleşmeye
katılan tüm şirketlerin yönetim organları, bu durumda
birleşme sözleşmesinin değiştirilmesine veya
birleşmeden vazgeçmeye gerek olup olmadığını
incelerler; böyle bir sonuca vardıkları takdirde, onaya sunma
önerisi geri çekilir. Diğer hâlde, yönetim organı genel kurulda,
birleşme sözleşmesinde uyarlamaya gerek
bulunmadığının gerekçesini açıklar.
c) Birleşme
kararı
MADDE 151- (1) Yönetim organı,
genel kurula birleşme sözleşmesini sunar. Birleşme
sözleşmesi genel kurulda;
a) Bu Kanunun 421 inci
maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi saklı olmak
üzere, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde,
esas veya çıkarılmış sermayenin çoğunluğunu
temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların
dörtte üçüyle,
b) Bir kooperatif
tarafından devralınacak sermaye şirketlerinde, sermayenin
çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut
bulunan oyların dörtte üçüyle,
c) Limited şirketlerde,
sermayenin en az dörtte üçünü temsil eden paylara sahip bulunmaları
şartıyla, tüm ortakların dörtte üçünün oylarıyla,
d) Kooperatiflerde, verilen
oyların üçte ikisinin çoğunluğuyla; ana sözleşmede ek
ödeme ve başka edim yükümlülükleri ya da sınırsız sorumluluk
kabul edilmiş veya bunlar mevcut olup da genişletilmişse
kooperatife kayıtlı tüm ortakların dörtte üçünün
kararıyla,
onaylanmalıdır.
(2) Kollektif ve
komandit şirketlerde birleşme sözleşmesinin oybirliğiyle
onaylanması gerekir. Ancak, şirket sözleşmesinde birleşme
sözleşmesinin bütün ortakların dörtte üçünün kararıyla
onaylanması öngörülebilir.
(3) Bir sermayesi
paylara bölünmüş komandit şirketin, başka bir şirketi
devralması hâlinde, birinci fıkranın (a) bendindeki nisaba ek
olarak, komanditelerin tamamının birleşmeyi yazılı
olarak onaylamaları gereklidir.
(4) Bir limited
şirket tarafından devralınan anonim ve sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirkette, devralma ile ek yükümlülük ve
kişisel edim yükümlülükleri de öngörülüyorsa veya bunlar mevcut olup da
genişletiliyorsa, bütün ortakların oybirliğine gerek
vardır.
(5) Birleşme
sözleşmesi bir ayrılma akçesini öngörüyorsa bunun, devreden
şirket şahıs şirketiyse oy hakkını haiz
ortaklarının, sermaye şirketiyse şirkette mevcut oy
haklarının yüzde doksanının olumlu oylarıyla
onaylanması şarttır.
(6) Birleşme
sözleşmesinde devrolunan şirketin işletme konusunda
değişiklik öngörülmüşse, birleşme sözleşmesinin
ayrıca, şirket sözleşmesinin değiştirilmesi için
gerekli nisapla onaylanmış olması zorunludur.
6. Kesinleşmeye
ilişkin hükümler
a) Ticaret siciline tescil
MADDE 152- (1) Birleşmeye
katılan şirketler tarafından birleşme kararı
alınır alınmaz, yönetim organları, birleşmenin
tescili için ticaret siciline başvurur.
(2) Devralan
şirket, birleşmenin gereği olarak sermayesini
artırmışsa, ek olarak esas sözleşme
değişiklikleri de ticaret siciline sunulur.
(3) Devrolunan
şirket, birleşmenin ticaret siciline tescili ile infisah eder.
b) Hukuki sonuçlar
MADDE 153- (1) Birleşme,
birleşmenin ticaret siciline tescili ile geçerlilik kazanır. Tescil
anında, devrolunan şirketin bütün aktif ve pasifi
kendiliğinden devralan şirkete geçer.
(2) Devrolunan
şirketin ortakları devralan şirketin ortağı olur.
Ancak bu sonuç, devralan şirketin kendi adına fakat bu şirket
hesabına hareket eden kişinin elinde bulunan paylar ile devrolunan
şirketin kendi adına fakat bu şirket hesabına hareket
eden kişinin elinde bulunan paylar için doğmaz.
(3) 7/12/1994 tarihli ve 4054
sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümleri
saklıdır.
c) İlan
MADDE 154- (1) Birleşme
kararı, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur.
7. Sermaye
şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde
birleşmesi
a) Uygulama alanı
MADDE 155- (1) a) Devralan sermaye
şirketi devrolunan sermaye şirketinin oy hakkı veren bütün
paylarına veya
b) Bir şirket ya da bir
gerçek kişi veya kanun yahut sözleşme dolayısıyla
bağlı bulunan kişi grupları, birleşmeye katılan
sermaye şirketlerinin oy hakkı veren tüm paylarına,
sahiplerse sermaye
şirketleri kolaylaştırılmış düzene göre
birleşebilirler.
(2) Devralan sermaye
şirketi, devrolunan sermaye şirketinin tüm paylarına
değil de oy hakkı veren paylarının en az yüzde
doksanına sahipse, azınlıkta kalan pay sahipleri için;
a) Devralan şirkette bu
payların denk karşılığı olan paylar verilmesi
şirket payları yanında, 141 inci maddeye göre, şirket
paylarının gerçek değerinin tam dengi olan nakdî bir
karşılık verilmesinin önerilmiş olması ve
b) Birleşme
dolayısıyla ek ödeme borcunun veya herhangi bir kişisel edim
yükümlülüğünün yahut kişisel sorumluluğun
doğmaması,
hâlinde birleşme
kolaylaştırılmış usulde gerçekleşebilir.
b) Kolaylıklar
MADDE 156- (1) Birleşmeye katılan ve
155 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan
sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde, 146 ncı maddenin
birinci fıkrasının (a) ve (f) ilâ (i) bentlerinde
gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu sermaye
şirketleri, 147 nci maddede öngörülen birleşme raporunu düzenlemeye
ve 149 uncu maddede düzenlenen inceleme hakkını sağlamakla
yükümlü olmadıkları gibi, birleşme sözleşmesini 151 inci
madde uyarınca genel kurulun onayına da sunmayabilirler.
(2) Birleşmeye
katılan ve 155 inci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen
şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde,
sadece, 147 nci maddenin ikinci fıkrasının (a), (b) ve (f) ilâ
(i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu
şirketler 147 nci maddede öngörülen birleşme raporunu düzenlemeye
ve birleşme sözleşmesini 151 inci madde gereğince genel kurula
sunmaya da zorunlu değildirler. 149 uncu maddede öngörülen inceleme
hakkının, birleşmenin tescili için ticaret siciline
yapılan başvurudan otuz gün önce sağlanmış
olması gerekir.
8. Alacaklıların
ve çalışanların korunması
a) Alacakların teminat
altına alınması
MADDE 157- (1) Birleşmeye katılan
şirketlerin alacaklıları birleşmenin hukuken geçerlilik
kazanmasından itibaren üç ay içinde istemde bulunurlarsa, devralan
şirket bunların alacaklarını teminat altına
alır.
(2) Birleşmeye
katılan şirketler; alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde, yedişer gün aralıklarla üç defa yapacakları
ilanla ve ayrıca internet sitelerine konulacak ilanla
haklarını bildirirler.
(3) (Mülga)
(4) Diğer
alacaklıların zarara uğramayacaklarının
anlaşılması hâlinde, yükümlü şirket teminat göstermek
yerine borcu ödeyebilir.
b) Ortakların
kişisel sorumlulukları ve iş ilişkilerinin geçmesi
MADDE 158- (1) Devrolunan şirketin
borçlarından birleşmeden önce sorumlu olan ortakların
sorumlulukları birleşmeden sonra da devam eder. Şu şartla
ki, bu borçlar birleşme kararının ilanından önce
doğmuş olmalı veya borçları doğuran sebepler bu
tarihten önce oluşmuş bulunmalıdır.
(2) Devrolunan
şirketin borçlarından doğan, ortakların kişisel
sorumluluğuna ilişkin istemler, birleşme kararının
ilanı tarihinden itibaren üç yıl geçince
zamanaşımına uğrar. Alacak ilan tarihinden sonra
muaccel olursa, zamanaşımı süresi muacceliyet tarihinden
başlar. Bu sınırlama, devralan şirketin borçları
dolayısıyla şahsen sorumlu olan ortakların
sorumluluklarına uygulanmaz.
(3) Kamuya arz edilmiş
olan tahvil ve diğer borç senetlerinde sorumluluk itfa tarihine kadar
devam eder; meğerki, izahname başka bir düzenleme içersin.
(4) İş
ilişkileri hakkında 178 inci madde hükmü uygulanır.
III Bölünme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 159- (1) Bir şirket tam veya
kısmi bölünebilir.
a) Tam bölünmede,
şirketin tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve
diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları,
devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap
ederler. Tam bölünüp devrolunan şirket sona erer ve unvanı ticaret
sicilinden silinir.
b) Kısmi bölünmede, bir
şirketin malvarlığının bir veya birden fazla bölümü
diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları,
devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap
ederler veya bölünen şirket, devredilen malvarlığı
bölümlerinin karşılığında devralan
şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru
şirketini oluşturur.
b) Geçerli bölünmeler
MADDE 160- (1) Sermaye
şirketleri ve kooperatifler sermaye şirketlerine ve kooperatiflere
bölünebilirler.
c) Şirket
paylarının ve haklarının korunması
MADDE 161- (1) Tam ve kısmi bölünmede
şirket payları ve hakları 140 ıncı madde
uyarınca korunur.
(2) Devreden
şirketin ortaklarına;
a) Bölünmeye katılan tüm
şirketlerde, mevcut payları oranında şirket payları
veya
b) Bölünmeye katılan
bazı veya tüm şirketlerde, mevcut paylarının oranına
göre değişik oranda şirket payları,
tahsis edilebilir. (a)
bendindeki bölünme oranların korunduğu, (b) bendindeki bölünme
ise oranların korunmadığı bölünmedir.
2. Bölünmenin uygulanmasına
ilişkin hükümler
a) Sermayenin
azaltılması
MADDE 162- (1) Bölünme sebebiyle
devreden şirketin sermayesinin azaltılması hâlinde 473, 474 ve
592 nci maddeler ile kooperatiflerde Kooperatifler Kanununun 98 inci
maddesine dayanılarak bu Kanunun 473 ve 474 üncü maddeleri uygulanmaz.
b) Sermaye
artırımı
MADDE 163- (1) Devralan
şirket sermayesini, devreden şirketin ortaklarının
haklarını koruyacak miktarda artırır.
(2) Bölünmede, ayni
sermaye konulmasına ilişkin hükümler uygulanmaz. Bölünme sebebiyle,
kayıtlı sermaye sisteminde müsait olmasa bile, tavan
değiştirilmeden sermaye artırılabilir.
c) Yeni kuruluş
MADDE 164- (1) Bölünme çerçevesinde
yeni bir şirketin kurulmasına bu Kanun ile Kooperatifler Kanununun
kuruluşa ilişkin hükümleri uygulanır. Sermaye
şirketlerinin kurulmasında, kurucuların asgari
sayısına ve ayni sermaye konulmasına ilişkin hükümler
uygulanmaz.
d) Ara bilanço
MADDE 165- (1) Bilanço günüyle, bölünme
sözleşmesinin imzası veya bölünme planının düzenlenmesi
tarihi arasında, altı aydan fazla bir zaman bulunduğu veya son
bilançonun çıkarılmasından itibaren, bölünmeye katılan
şirketlerin malvarlıklarında önemli değişiklikler
meydana gelmiş olduğu takdirde, bir ara bilanço çıkarılır.
(2) Bu
fıkranın (a) ve (b) bentlerinde öngörülen hükümler saklı
kalmak kaydıyla, ara bilançoya yıllık bilançoya ilişkin
hüküm ve standartlar uygulanır. Ara bilanço için;
a) Fizikî envanter
çıkarılması gerekli değildir.
b) Son bilançoda kabul
edilmiş bulunan değerlemeler, sadece ticari defterlerdeki hareketler
ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve
karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan
işletme için önemli değer değişiklikleri de dikkate
alınır.
3. Bölünme belgelerini
inceleme hakkı
a) Bölünme sözleşmesi
ve bölünme planı
aa) Genel olarak
MADDE 166- (1) Bir şirket, bölünme
yoluyla, malvarlığının bölümlerini var olan
şirketlere devredecekse, bölünmeye katılan şirketlerin yönetim
organları tarafından bir bölünme sözleşmesi yapılır.
(2) Bir şirket,
bölünme yoluyla, malvarlığının bölümlerini yeni kurulacak
şirketlere devredecekse, yönetim organı bir bölünme planı
düzenler.
(3) Hem bölünme
sözleşmesinin hem de bölünme planının yazılı
şekilde yapılması ve bunların genel kurul tarafından
173 üncü madde hükümlerine göre onaylanması şarttır.
bb) Bölünme
sözleşmesinin ve bölünme planının içeriği
MADDE 167- (1) Bölünme sözleşmesi ve
bölünme planı özellikle;
a) Bölünmeye katılan
şirketlerin ticaret unvanlarını, merkezlerini ve türlerini,
b) Aktif ve pasif
malvarlığı konularının devir amacıyla bölümlere
ayrılmasını ve tahsisini; açık tanımlamayla, bu
bölümlere ilişkin envanteri; taşınmazları, kıymetli
evrakı ve maddi olmayan malvarlığını teker teker
gösteren listeyi,
c) Payların
değişim oranını ve gereğinde ödenecek
denkleştirme tutarını ve devreden şirketin
ortaklarının, devralan şirketteki ortaklık haklarına
ilişkin açıklamaları,
d) Devralan şirketin;
intifa senedi, oydan yoksun pay ve özel hak sahiplerine tahsis ettiği
hakları,
e) Şirket
paylarının değişim tarzlarını,
f) Şirket
paylarının bilanço kârına hangi tarihten itibaren hak
kazanacaklarını ve bu istem hakkının özelliklerini,
g) Devreden şirketin
işlemlerinin hangi tarihten itibaren devralan şirketin
hesabına yapılmış kabul edildiğini,
h) Yönetim
organlarının üyelerine, müdürlere, yönetim hakkına sahip
kişilere ve denetçilere tanınan özel menfaatleri,
i) Bölünme sonucu devralan
şirketlere geçen iş ilişkilerinin listesini,
içerir.
b) Bölünmenin
dışında kalan malvarlığı
MADDE 168- (1) Bölünme sözleşmesinde veya
bölünme planında tahsisi yapılmayan malvarlığı
konuları üzerinde;
a) Tam bölünmede, devralan tüm
şirketlerin, bölünme sözleşmesi veya planına göre kendilerine
geçen net aktif malvarlığının oranına göre, devralan
tüm şirketlere paylı mülkiyet hakkı düşer.
b) Kısmi bölünmede söz konusu
malvarlığı, devreden şirkette kalır.
(2) Birinci fıkra
hükmü kıyas yoluyla alacaklara ve maddi olmayan
malvarlığı haklarına da uygulanır.
(3) Tam bölünmeye
katılan şirketler, bölünme sözleşmesi veya bölünme
planına göre herhangi bir şirkete tahsis edilmeyen borçlardan
müteselsilen sorumludurlar.
c) Bölünme raporu
aa) İçerik
MADDE 169- (1) Bölünmeye katılan
şirketlerin yönetim organları, bölünme hakkında ayrı
rapor hazırlarlar; ortak rapor da geçerlidir.
(2) Rapor;
a) Bölünmenin
amacını ve sonuçlarını,
b) Bölünme sözleşmesini
veya bölünme planını,
c) Payların
değişim oranlarını ve gereğinde ödenecek
denkleştirme tutarını, özellikle devreden şirketin
ortaklarının devralan şirketteki haklarına ilişkin
açıklamaları,
d) Değişim
oranının saptanmasında, payların değerlemesine
ilişkin özellikleri,
e) Gereğinde, bölünme
dolayısıyla ortaklar için doğacak olan ek ödeme
yükümlülüklerini, diğer kişisel edim yükümlülüklerini ve
sınırsız sorumluluğu,
f) Bölünmeye katılan
şirketlerin türlerinin farklı olması hâlinde, ortakların
yeni tür sebebiyle söz konusu olan yükümlülüklerini,
g) Bölünmenin işçiler
üzerindeki etkileri ile içeriğini; varsa sosyal planın
içeriğini,
h) Bölünmenin, bölünmeye
katılan şirketlerin alacaklıları üzerindeki etkilerini,
hukuki ve ekonomik yönleri ile
açıklar ve gerekçelerini gösterir.
(3) Yeni kuruluşun
varlığı hâlinde, bölünme planına yeni şirketin
sözleşmesi de eklenir.
(4) Tüm ortakların
onaylaması hâlinde küçük ve orta ölçekli şirketler bölünme
raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
bb) Bölünme
sözleşmesinin veya bölünme planının ve bölünme raporunun
denetlenmesi
MADDE 170- (Mülga)
d) İnceleme hakkı
MADDE 171- (1) Bölünmeye katılan
şirketlerden her biri, genel kurulun kararından iki ay önce,
merkezlerinde, halka açık anonim şirketler ayrıca Sermaye
Piyasası Kurulunun uygun gördüğü yerlerde;
a) Bölünme sözleşmesini
veya bölünme planını,
b) Bölünme raporunu,
c) (Mülga)
d) Son üç yılın
finansal tabloları ile faaliyet raporlarını ve varsa ara
bilançoları,
bölünmeye katılan
şirketlerin ortaklarının incelemesine sunar.
(2) Tüm ortakların
onaylaması hâlinde küçük ve orta ölçekli şirketler birinci
fıkrada öngörülen inceleme hakkından vazgeçebilirler.
(3) Ortaklar, bölünmeye
katılan şirketlerden, birinci fıkrada sayılan belgelerin
kopyalarının kendilerine verilmesini isteyebilirler. Suretler için
bedel veya herhangi bir gider karşılığı istenemez.
(4) Bölünmeye
katılan şirketlerden her biri, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde,
sermaye şirketleri ayrıca internet sitesinde, inceleme yapma haklarına
işaret eden bir ilan yayımlarlar.
e)
Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 172- (1) Bölünmeye katılan
şirketlerin malvarlıklarında meydana gelen
değişikliklere 150 nci madde kıyas yoluyla uygulanır.
4. Bölünme kararı
MADDE 173- (1) 175 inci maddede öngörülen
teminatın sağlanmasından sonra, bölünmeye katılan
şirketlerin yönetim organları, bölünme sözleşmesini veya
bölünme planını genel kurula sunar.
(2) Onama kararı
151 inci maddenin birinci, üçüncü, dördüncü ve altıncı
fıkralarında öngörülen nisaplara uyularak alınır.
(3) Oranın
korunmadığı bölünmede onama kararı, devreden
şirkette oy hakkını haiz ortakların en az yüzde
doksanıyla alınır.
5. Korunmaya ilişkin
hükümler
a) Alacaklıların
korunması
aa) Çağrı
MADDE 174- (1) Bölünmeye katılan
şirketlerin alacaklıları, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde,
yedişer gün aralıklarla üç defa yapılacak ilanla ve sermaye
şirketlerinde ayrıca internet sitesine de konulacak ilanla,
alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde bulunmaya
çağrılırlar.
bb) Alacakların
teminat altına alınması
MADDE 175- (1) Bölünmeye katılan
şirketler, 174 üncü maddede öngörülen ilanların yayımı
tarihinden itibaren üç ay içinde, istemde bulunan alacaklıların
alacaklarını teminat altına almak zorundadırlar.
(2) Bölünme ile,
alacaklıların alacaklarının tehlikeye
düşmediğinin, ispatı hâlinde, teminat altına almak yükümü
ortadan kalkar.
(3) Diğer
alacaklıların zarara uğramayacaklarının
anlaşılması hâlinde, şirket, teminat göstermek yerine
borcu ödeyebilir.
b) Sorumluluk
aa) Bölünmeye katılan
şirketlerin ikinci derecede sorumluluğu
MADDE 176- (1) Bölünme sözleşmesi
veya bölünme planıyla kendisine borç tahsis edilen şirket, bu
suretle birinci derecede sorumlu bulunan şirket, alacaklıların
alacaklarını ifa etmezse, bölünmeye katılan diğer
şirketler, ikinci derecede sorumlu şirketler, müteselsilen
sorumlu olurlar.
(2) İkinci
derecede sorumlu olan şirketlerin takip edilebilmeleri için,
alacağın teminat altına alınmamış ve
birinci derecede sorumlu şirketin;
a) İflas etmiş,
b) Konkordato süresi
almış,
c) Aleyhinde yapılan bir
icra takibinde kesin aciz vesikası alınmasının
şartları doğmuş,
d) Merkezi yurt
dışına taşınmış ve artık Türkiyede
takip edilemez duruma gelmiş veya
e) Yurt
dışındaki merkezinin yeri değiştirilmiş ve bu
sebeple hukuken takibi önemli derecede güçleşmiş,
olması gerekir.
bb) Ortakların
kişisel sorumluluğu
MADDE 177- (1) Ortakların kişisel
sorumlulukları hakkında 158 inci madde hükmü uygulanır.
6. İş
ilişkilerinin geçmesi
MADDE 178- (1) Tam veya kısmi bölünmede,
işçilerle yapılan hizmet sözleşmeleri, işçi itiraz
etmediği takdirde, devir gününe kadar bu sözleşmeden doğan
bütün hak ve borçlarla devralana geçer.
(2) İşçi
itiraz ederse, hizmet sözleşmesi kanuni işten çıkarma
süresinin sonunda sona erer; devralan ve işçi o tarihe kadar
sözleşmeyi yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Eski işveren
ile devralan, işçinin bölünmeden evvel muaccel olmuş
alacakları ile hizmet sözleşmesinin normal olarak sona ereceği
veya işçinin itirazı sebebiyle sona erdiği tarihe kadar geçen
sürede muaccel olacak alacaklarından müteselsilen sorumludur.
(4) Aksi
kararlaştırılmadıkça veya hâlin gereğinden
anlaşılmadıkça, işveren hizmet sözleşmesinden
doğan hakları üçüncü bir kişiye devredemez.
(5) İşçiler muaccel
olan ve birinci fıkrada öngörüldüğü şekilde muaccel olacak
alacaklarının teminat altına alınmasını
isteyebilirler.
(6) Devreden şirketin
bölünmeden önce şirket borçlarından dolayı sorumlu olan
ortakları, hizmet sözleşmesinden doğan ve intikal gününe kadar
muaccel olan borçlarla, hizmet sözleşmesi normal olarak sona ermiş
olsaydı muaccel hâle gelecek olan veya işçinin itirazı
sebebiyle hizmet sözleşmesinin sona erdiği ana kadar doğacak
olan borçlardan müteselsilen sorumlu olmakta devam ederler.
7. Ticaret siciline tescil
ve geçerlilik
MADDE 179- (1) Bölünme
onaylanınca, yönetim organı bölünmenin tescilini ister.
(2) Kısmi bölünme
sebebiyle devreden şirketin sermayesinin azaltılması
gerekiyorsa buna ilişkin esas sözleşme değişikliği
de tescil ettirilir.
(3) Tam bölünme hâlinde
devreden şirket ticaret siciline tescil ile birlikte infisah eder.
(4) Bölünme ticaret siciline
tescille geçerlilik kazanır. Tescil ile tescil anında envanterde
yer alan bütün aktifler ve pasifler devralan şirketlere geçer.
IV - Tür
değiştirme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 180- (1) Bir şirket hukuki
şeklini değiştirebilir. Yeni türe dönüştürülen
şirket eskisinin devamıdır.
b) Geçerli tür
değiştirmeler
MADDE 181- (1) a) Bir sermaye şirketi;
1. Başka türde bir
sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
b) Bir kollektif şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir komandit şirkete;
c) Bir komandit şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir kollektif şirkete;
d) Bir kooperatif bir sermaye
şirketine,
dönüşebilir.
c) Kollektif ve komandit
şirketlerin tür değiştirmelerine ilişkin özel düzenleme
MADDE 182 - (1) Bir kollektif şirket bir komandit
şirkete;
a) Kollektif şirkete bir
komanditerin girmesi,
b) Bir ortağın
komanditer olması,
hâlinde dönüşebilir.
(2) Bir komandit şirket
kollektif şirkete;
a) Tüm komanditerlerin
şirketten çıkması,
b) Tüm komanditerlerin
komandite olması,
suretiyle dönüşebilir.
(3) Bir kollektif veya
komandit şirketin tek kişi işletmesi olarak faaliyetine devam
etmesine ilişkin 257 nci madde hükmü saklıdır.
(4) Bu madde
uyarınca yapılacak tür değiştirmelerine 180 ilâ 190
ıncı madde hükümleri uygulanmaz.
2. Şirket
payının ve haklarının korunması
MADDE 183- (1) Tür değiştirmede
ortakların şirket payları ve hakları korunur. Oydan
yoksun paylar için sahiplerine eşit değerde paylar veya oy
hakkını haiz paylar verilir.
(2) İmtiyazlı
payların karşılığında aynı değerde
paylar verilir veya uygun bir tazminat ödenir.
(3) İntifa
senetleri karşılığında aynı değerde haklar
verilir veya tür değiştirme planının düzenlendiği
tarihte gerçek değer ödenir.
3. Kuruluş ve ara
bilanço
MADDE 184- (1) Tür değiştirmede,
yeni türün kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır; ancak,
sermaye şirketlerinde ortakların asgari sayısına, ayni
sermaye konulmasına ve kurucuların şirket sözleşmesini
imzalamalarına ilişkin hükümler uygulanmaz.
(2) Bilanço günüyle tür
değiştirme raporunun düzenlendiği tarih arasında
altı aydan fazla zaman geçmişse veya son bilançonun
çıkarıldığı tarihten itibaren şirketin
malvarlığında önemli değişiklikler meydana
gelmişse ara bilanço çıkarılır.
(3) Aşağıdaki
hükümler saklı olmak kaydı ile ara bilançoya yıllık
bilançoya ilişkin hüküm ve ilkeler uygulanır. Ara bilanço için;
a) Fizikî envanter
çıkarılması gerekli değildir;
b) Son bilançoda kabul edilen
değerlemeler, sadece ticari defterdeki hareketler ölçüsünde
değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve
karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan
işletme için önemli değer değişiklikleri de dikkate
alınır.
4. Tür değiştirme
planı
MADDE 185- (1) Yönetim organı bir tür
değiştirme planı düzenler. Plan yazılı şekle ve
189 uncu madde uyarınca genel kurulun onayına tabidir. Tür
değiştirme planı;
a) Şirketin tür
değiştirmeden önceki ve sonraki ticaret unvanını,
merkezini ve yeni türe ilişkin ibareyi,
b) Yeni türün şirket
sözleşmesini,
c) Ortakların tür
değiştirmeden sonra sahip olacakları payların
sayısını, cinsini ve tutarını veya tür
değiştirmeden sonra ortakların paylarına ilişkin
açıklamaları,
içerir.
5. Tür değiştirme
raporu
MADDE 186- (1) Yönetim organı tür
değiştirme hakkında yazılı bir rapor hazırlar.
(2) Raporda;
a) Tür değiştirmenin
amacı ve sonuçları,
b) Yeni türe ilişkin
kuruluş hükümlerinin yerine getirilmiş bulunduğu,
c) Yeni şirket
sözleşmesi,
d) Tür değiştirmeden
sonra ortakların sahip olacakları paylara dair değişim
oranı,
e) Varsa ortaklar ile ilgili
olarak tür değiştirmeden kaynaklanan ek ödeme ile diğer
kişisel edim yükümlülükleri ve kişisel sorumluluklar,
f) Ortaklar için yeni tür
dolayısıyla doğan yükümlülükler
hukuki ve ekonomik yönden
açıklanır ve gerekçeleri gösterilir.
(3) Tüm ortakların
onaylaması hâlinde küçük ve orta ölçekli şirketler tür
değiştirme raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
6. Tür değiştirme
planının ve tür değiştirme raporunun denetlenmesi
MADDE 187- (Mülga)
7. İnceleme hakkı
MADDE 188 - (1) Şirket;
a) Tür değiştirme
planını,
b) Tür değiştirme
raporunu,
c) (Mülga)
d) Son üç yılın
finansal tablolarını, varsa ara bilançoyu,
genel kurulda karar
alınmasından otuz gün önce merkezinde ve halka açık anonim
şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun istediği yerlerde
ortakların incelemesine sunar.
(2) İsteyen
ortaklara anılan belgelerin kopyaları bedelsiz verilir.
Şirket, ortakları, uygun bir şekilde inceleme
haklarının bulunduğu hususunda bilgilendirir.
8. Tür değiştirme
kararı ve tescil
MADDE 189- (1) Yönetim organı tür
değiştirme planı ile yeni türün şirket sözleşmesini
genel kurula sunar. Tür değiştirme kararı
aşağıdaki nisaplarla alınır:
a) Kanunun 421 inci maddesinin
beşinci fıkrasının (b) bendi hükmü saklı olmak
şartıyla anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin üçte
ikisini karşılaması şartıyla, genel kurulda mevcut
oyların üçte ikisiyle; limited şirkete dönüştürme hâlinde, ek
ödeme veya kişisel edim yükümlülüğü doğacaksa tüm
ortakların onayıyla;
b) Bir sermaye şirketinin
bir kooperatife dönüşmesi hâlinde tüm ortakların onayıyla;
c) Limited şirketlerde,
sermayenin en az dörtte üçüne sahip bulunmaları şartıyla,
ortakların dörtte üçünün kararıyla;
d) Kooperatiflerde;
1. Ortakların en az üçte
ikisinin temsil edilmeleri şartı ile, genel kurulda mevcut
oyların çoğunluğuyla,
2. Ek ödeme, diğer
kişisel edim yükümlülükleri veya kişisel sorumluluk getiriliyorsa
veya bu yükümlülükler veya sorumluluklar genişletiliyorsa, kooperatifte
kayıtlı ortaklarının üçte ikisinin olumlu oyuyla,
e) Kollektif ve komandit
şirketlerde tür değiştirme planı bütün ortakların
oybirliğiyle onanır. Ancak, şirket sözleşmesinde
ortakların tümünün üçte ikisinin olumlu oyuyla bu kararın
alınabileceği öngörülebilir.
(2) Yönetim organı tür
değiştirmeyi ve yeni şirketin sözleşmesini tescil
ettirir. Tür değiştirme tescil ile hukuki geçerlilik kazanır.
Tür değiştirme kararı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan
edilir.
9. Alacaklıların
ve çalışanların korunması
MADDE 190- (1) Ortakların
kişisel sorumlulukları hakkında 158 inci ve iş
sözleşmelerinden doğan borçlar hakkında 178 inci madde
uygulanır.
V - Ortak hükümler
1. Ortaklık
paylarının ve ortaklık haklarının incelenmesi
MADDE 191- (1) Birleşmede, bölünmede ve tür
değiştirmede ortaklık paylarının ve ortaklık
haklarının gereğince korunmamış veya ayrılma
karşılığının uygun belirlenmemiş
olması hâlinde, her ortak, birleşme, bölünme veya tür
değiştirme kararının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
ilanından itibaren iki ay içinde, söz konusu işlemlere
katılan şirketlerden birinin merkezinin bulunduğu yerdeki
asliye ticaret mahkemesinden, uygun bir denkleştirme akçesinin
saptanmasını isteyebilir. Denkleştirme akçesinin
belirlenmesinde 140 ıncı maddenin ikinci fıkrası
uygulanmaz.
(2) Davacı ile
aynı hukuki durumda bulunmaları hâlinde, mahkeme kararı,
birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan
şirketlerin tüm ortakları hakkında da hüküm doğurur.
(3) Davanın
giderleri devralan şirkete aittir. Özel durumların haklı
göstermesi hâlinde, mahkeme giderleri kısmen veya tamamen davacıya
yükletilebilir.
(4) Ortaklık
paylarının veya ortaklık haklarının
korunmasını inceleme davası birleşme, bölünme veya tür
değiştirme kararının geçerliliğini etkilemez.
2. Birleşmenin, bölünmenin
ve tür değiştirmenin iptali ve eksikliklerin sonuçları
MADDE 192- (1) 134 ilâ 190
ıncı maddelerin ihlali hâlinde, birleşme, bölünme ve tür
değiştirme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu
tutanağa geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye veya tür değiştirmeye
katılan şirketlerin ortakları; bu kararın Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde iptal davası
açabilirler. İlanın gerekmediği hâllerde süre tescil
tarihinden başlar.
(2) Kararın bir
yönetim organı tarafından verilmesi hâlinde de bu dava
açılabilir.
(3) Birleşme,
bölünme ve tür değiştirmeye ilişkin işlemlerde herhangi
bir eksikliğin varlığı hâlinde, mahkeme taraflara bunun
giderilmesi için süre verir. Hukuki sakatlık, verilen süre içinde
giderilemiyorsa veya giderilememişse mahkeme kararı iptal eder ve
gerekli önlemleri alır.
3. Sorumluluk
MADDE 193- (1) Birleşme, bölünme
veya tür değiştirme işlemlerine herhangi bir şekilde
katılmış bulunan bütün kişiler şirketlere, ortaklara
ve alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri
zararlardan sorumludurlar. Kurucuların sorumlulukları
saklıdır.
(2) (Mülga)
(3) 202 ilâ 208, 555,
557, 560 ıncı madde hükümleri saklıdır. Bir sermaye
şirketinin veya kooperatifin iflası hâlinde 556 ve 570 inci
maddeler ile Kooperatifler Kanununun 98 inci maddesi kıyas yoluyla
uygulanır.
VI Ticari işletme
ile ilgili birleşme ve tür değiştirme
MADDE 194- (1) Bir ticari işletme,
bir ticaret şirketiyle, onun tarafından devralınmak suretiyle
birleşebilir. Bu hâlde devralan ticaret şirketinin türüne göre 138
ilâ 140, 142 ilâ 158 ve ortak hükümlere ilişkin 191 ilâ 193 üncü madde
hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
(2) Bir ticari
işletmenin bir ticaret şirketine dönüşmesi hâlinde 182 ilâ 193
üncü maddeler kıyas yoluyla uygulanabilir.
(3) Bir ticaret
şirketinin bir ticari işletmeye dönüştürülebilmesi için, söz
konusu ticaret şirketinin paylarının tümü, ticari
işletmeyi işletecek kişi veya kişiler tarafından
devralınmalı ve ticari işletme bu kişi veya kişiler
adına ticaret siciline tescil ve ilan edilmelidir. Bu hâlde, ticari
işletmeye dönüştürülen ticaret şirketi, bir kollektif veya
komandit şirket ise mezkûr ticaret şirketinin borçlarından,
ticari işletmeyi işletecek kişi ve kişiler ile ticaret
şirketinin eski ortakları da 264 üncü maddedeki
zamanaşımı süresince sıfatlarına göre müteselsilen
sorumlu olurlar. Dönüştürmeye bu Kanunun 264 ilâ 266 ncı maddeleri
de uygulanır.
(4) 182 nci maddenin
üçüncü fıkrası hükmü saklıdır.
G) Şirketler
topluluğu
I - Hâkim ve
bağlı şirket
MADDE 195- (1) a) Bir ticaret şirketi,
diğer bir ticaret şirketinin, doğrudan veya dolaylı
olarak;
1. Oy haklarının
çoğunluğuna sahipse veya
2. Şirket sözleşmesi
uyarınca, yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu
oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek
hakkını haizse veya
3. Kendi oy hakları
yanında, bir sözleşmeye dayanarak, tek başına veya
diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte, oy haklarının
çoğunluğunu oluşturuyorsa,
b) Bir ticaret şirketi,
diğer bir ticaret şirketini, bir sözleşme gereğince veya
başka bir yolla hâkimiyeti altında tutabiliyorsa,
birinci şirket hâkim,
diğeri bağlı şirkettir. Bu şirketlerden en az
birinin merkezi Türkiyede ise, bu Kanundaki şirketler topluluğuna
ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Birinci fıkrada
öngörülen hâller dışında, bir ticaret şirketinin
başka bir ticaret şirketinin paylarının
çoğunluğuna veya onu yönetebilecek kararları alabilecek
miktarda paylarına sahip bulunması, birinci şirketin
hâkimiyetinin varlığına karinedir.
(3) Bir hâkim şirketin,
bir veya birkaç bağlı şirket aracılığıyla bir
diğer şirkete hâkim olması, dolaylı hâkimiyettir.
(4) Hâkim şirkete
doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan
şirketler, onunla birlikte şirketler topluluğunu
oluşturur. Hâkim şirketler ana, bağlı şirketler
yavru şirket konumundadır.
(5) Şirketler topluluğunun
hâkiminin, merkezi veya yerleşim yeri yurt içinde veya
dışında bulunan, bir teşebbüs olması hâlinde de, 195
ilâ 209 uncu maddeler ile bu Kanundaki şirketler topluluğuna
ilişkin hükümler uygulanır. Hâkim teşebbüs tacir
sayılır. Konsolide tablolar hakkındaki hükümler
saklıdır.
(6) Şirketler
topluluğuna ilişkin hükümlerin uygulanmasında yönetim kurulu
terimi limited şirketlerde müdürleri, sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketler ile şahıs şirketlerinde yöneticileri,
diğer tüzel kişilerde yönetim organını ve gerçek
kişilerde gerçek kişinin kendisini ifade eder.
II - Pay ve oy
oranlarının hesaplanması
MADDE 196- (1) Bir ticaret şirketinin bir
sermaye şirketindeki iştirakinin yüzdesi, o sermaye
şirketindeki payının veya payların itibarî değerleri
toplamının, iştirak olunan şirketin sermayesine
oranlanmasıyla bulunur. Sermaye şirketinin hem kendi hem de onun
hesabına alınmış olup da üçüncü kişilerin elindeki
kendi payları, hesaplamada o şirketin esas veya
çıkarılmış sermayesinden düşülür.
(2) Bir ticaret
şirketinin bir sermaye şirketindeki oy hakkının yüzdesi,
ticaret şirketinin o sermaye şirketinde sahip bulunduğu
paylardan doğan kullanılabilen oy haklarının
toplamının, sermaye şirketindeki kullanılabilir tüm oy
haklarının toplamına oranlanmasıyla bulunur. Hesaplamada,
sermaye şirketinin hem kendi hem de onun hesabına
alınmış olup da üçüncü kişilerin elindeki
paylarından doğan oy hakları düşülür.
(3) Bir ticaret
şirketinin bir sermaye şirketinde sahip olduğu paylar
hesaplanırken ona bağlı şirketlerin sahip oldukları
veya onun hesabına alınmış olup üçüncü kişilerin
elindeki paylar da hesaba katılır.
III -
Karşılıklı iştirak
MADDE 197- (1) Birbirlerinin
paylarının en az dörtte birine sahip bulunan sermaye
şirketleri karşılıklı iştirak durumundadır.
Bu payların yüzdelerinin hesaplanmasında 196 ncı madde
uygulanır. Anılan şirketlerden biri diğerine hâkimse,
ikincisi aynı zamanda bağlı şirket sayılır.
Karşılıklı iştirak durumundaki şirketlerin her
biri diğerine hâkimse ikisi de bağlı ve hâkim şirket kabul
olunur.
IV - Bildirim, tescil ve
ilan yükümlülükleri
MADDE 198- (1) Bir teşebbüs, bir sermaye
şirketinin sermayesinin, doğrudan veya dolaylı olarak, yüzde
beşini, onunu, yirmisini, yirmibeşini, otuzüçünü, ellisini,
altmışyedisini veya yüzde yüzünü temsil eden miktarda
paylarına sahip olduğu veya payları bu yüzdelerin altına
düştüğü takdirde; teşebbüs, durumu söz konusu işlemlerin
tamamlanmasını izleyen on gün içinde, sermaye şirketine ve bu
Kanun ile diğer kanunlarda gösterilen yetkili makamlara bildirir.
Payların yukarıda belirtilen
oranlarda kazanılması veya elden çıkarılması,
yıllık faaliyet ve denetleme
raporlarında ayrı bir
başlık altında açıklanır
ve sermaye şirketinin internet sitesinde ilan edilir.
Payların yüzdelerinin
hesaplanmasında 196 ncı madde uygulanır. Teşebbüsün ve
sermaye şirketinin yönetim kurulu üyeleriyle yöneticileri de,
kendilerinin, eşlerinin, velayetleri altındaki
çocuklarının ve bunların, sermayelerinin en az yüzde yirmisine
sahip bulundukları ticaret şirketlerinin o sermaye
şirketindeki payları ile ilgili olarak bildirimde bulunurlar.
Bildirimler yazılı şekilde yapılır, ticaret siciline
tescil ve ilan olunur.
(2) Birinci fıkrada
öngörülen bildirim ile tescil ve ilan yükümlülüğü yerine
getirilmediği sürece, ilgili paylara ait oy hakkı dâhil, diğer
haklar donar. Bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesine dair
diğer hukuki sonuçlara ilişkin hükümler saklıdır.
(3) Hâkimiyet
sözleşmesinin geçerli olabilmesi için bu sözleşmenin ticaret
siciline tescil ve ilanı şarttır. Sözleşmenin
geçersizliği, bu Kanun ile diğer kanunlardaki şirketler
topluluğuna dair yükümlülüklere ve sorumluluklara ilişkin
hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz.
V - Bağlı ve
hâkim şirketlerin raporları
MADDE 199- (1) Bağlı şirketin
yönetim kurulu, faaliyet yılının ilk üç ayı içinde,
şirketin hâkim ve bağlı şirketlerle ilişkileri
hakkında bir rapor düzenler. Raporda, şirketin geçmiş faaliyet
yılında hâkim şirketle, hâkim şirkete bağlı bir
şirketle, hâkim şirketin yönlendirmesiyle onun ya da ona
bağlı bir şirketin yararına yaptığı tüm
hukuki işlemlerin ve geçmiş faaliyet yılında hâkim
şirketin ya da ona bağlı bir şirketin yararına
alınan veya alınmasından kaçınılan tüm diğer
önlemlerin açıklaması yapılır. Hukuki işlemlerde
edimler ve karşı edimler, önlemlerde, önlemin sebebi ve şirket
yönünden yarar ve zararları belirtilir. Zarar
denkleştirilmişse, bunun faaliyet yılı içinde fiilen
nasıl gerçekleştiği veya şirketin
sağladığı hangi menfaatlere ilişkin olarak bir istem
hakkı tanındığı ayrıca bildirilir.
(2) Rapor, doğru ve
dürüst hesap verme ilkelerine uygun olmalıdır.
(3) Yönetim kurulu raporun
sonunda şirketin, hukuki işlemin yapıldığı veya
önlemin alındığı veya alınmasından
kaçınıldığı anda kendilerince bilinen hâl ve
şartlara göre, her bir hukuki işlemde uygun bir karşı
edim sağlanıp sağlanmadığını ve
alınan veya alınmasından kaçınılan önlemin
şirketi zarara uğratıp uğratmadığını
açıklar. Şirket zarara uğramışsa, yönetim kurulu
ayrıca zararın denkleştirilip denkleştirilmediğini
de belirtir. Bu açıklama sadece yıllık faaliyet raporunda yer
alır.
(4) Hâkim şirketin her
yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu başkanından; bağlı
şirketlerin finansal ve malvarlığıyla ilgili
durumları ile üç aylık hesap sonuçları, hâkim şirketin
bağlı şirketlerle, bağlı şirketlerin
birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri ve
bunların yakınlarıyla ilişkileri; yaptıkları
işlemler ve bunların sonuç ve etkileri hakkında, özenli,
gerçeği aynen ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine göre
düzenlenmiş bir rapor hazırlattırıp yönetim kuruluna
sunmasını ve bunun sonuç kısmının yıllık
rapor ile denetleme raporuna eklenmesini isteyebilir. Bağlı
şirketler, red için yoruma yer bırakmayacak açıklıkta bir
haklı sebebin varlığını ispat edemedikleri takdirde,
bu raporun hazırlanması için gerekli olan bilgi ve belgeleri hâkim
şirketin bu işle görevlendirilen uzmanlarına vermekle
yükümlüdürler. İstemde bulunan yönetim kurulu üyesi, bunu bir üçüncü
kişinin yararlanması amacıyla yapmışsa bunun
sonuçlarından sorumlu olur.
VI - Bağlı
şirketler hakkında bilgi alma
MADDE 200- (1) Hâkim şirketin her pay
sahibi genel kurulda, bağlı şirketlerin finansal ve
malvarlığıyla ilgili durumları ile hesap sonuçları,
hâkim şirketin bağlı şirketlerle, bağlı
şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay
sahipleri, yöneticileri ve bunların yakınlarıyla
ilişkileri, yaptıkları işlemler ve bunların
sonuçları hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe
yansıtan hesap verme ilkelerine uygun, doyurucu bilgi verilmesini
isteyebilir.
VII - Hakların
donması
MADDE 201- (1) Bir sermaye şirketinin
paylarını iktisap edip karşılıklı iştirak
konumuna bilerek giren diğer bir sermaye şirketi, iştirak
konusu olan paylardan doğan toplam oylarıyla diğer pay sahipliği
haklarının sadece dörtte birini kullanabilir; bedelsiz payları
edinme hakkı hariç, diğer tüm pay sahipliği hakları
donar. Söz konusu paylar toplantı ve karar nisabının
hesaplanmasında dikkate alınmaz. 389 ile 612 nci madde hükümleri
saklıdır.
(2) Birinci
fıkrada öngörülen sınırlama, bağlı şirketin
hâkim şirketin paylarını iktisap etmesi veya her iki
şirketin birbirlerine hâkim olması hâlinde uygulanmaz.
VIII Sorumluluk
1. Hâkimiyetin hukuka
aykırı kullanılması
MADDE 202- (1) a) Hâkim
şirket, hâkimiyetini bağlı şirketi kayba uğratacak
şekilde kullanamaz. Özellikle bağlı şirketi,
iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi
hukuki işlemler yapmaya; kârını azaltmaya ya da aktarmaya;
malvarlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla
sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve aval vermek gibi
sorumluluklar yüklenmeye; ödemelerde bulunmaya; haklı bir sebep
olmaksızın tesislerini yenilememek,
yatırımlarını kısıtlamak, durdurmak gibi
verimliliğini ya da faaliyetini olumsuz etkileyen kararlar veya önlemler
almaya yahut gelişmesini sağlayacak önlemleri almaktan
kaçınmaya yöneltemez; meğerki, kayıp, o faaliyet
yılı içinde fiilen denkleştirilsin veya kaybın nasıl
ve ne zaman denkleştirileceği belirtilmek suretiyle en geç o
faaliyet yılı sonuna kadar, bağlı şirkete denk
değerde bir istem hakkı tanınsın.
b) Denkleştirme, faaliyet
yılı içinde fiilen yerine getirilmez veya süresi içinde denk bir
istem hakkı tanınmazsa, bağlı şirketin her pay
sahibi, hâkim şirketten ve onun, kayba sebep olan, yönetim kurulu üyelerinden,
şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir. Hâkim istem
üzerine veya resen somut olayda hakkaniyete uygun düşecekse, tazminat
yerine bu maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre, davacı pay
sahiplerinin paylarının hâkim şirket tarafından satın
alınmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir
başka bir çözüme karar verebilir.
c) Alacaklılar da, (b)
bendi uyarınca, şirket iflas etmemiş olsa bile, şirketin
zararının şirkete ödenmesini isteyebilirler.
d) Kayba sebebiyet veren
işlemin, aynı veya benzer koşullar altında, şirket
menfaatlerini dürüstlük kuralına uygun olarak gözeten ve tedbirli bir
yöneticinin özeniyle hareket eden, bağımsız bir şirketin
yönetim kurulu üyeleri tarafından da yapılabileceği veya
yapılmasından kaçınılabileceğinin ispatı
hâlinde tazminata hükmedilemez.
e) Pay sahiplerinin ve
alacaklıların açacağı davaya, kıyas yoluyla 553, 555
ilâ 557, 560 ve 561 inci maddeler uygulanır. Hâkim teşebbüsün
merkezinin yurt dışında bulunması hâlinde tazminat
davası bağlı şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye
ticaret mahkemesinde açılır.
(2) Hâkimiyetin
uygulanması ile gerçekleştirilen ve bağlı şirket
bakımından açıkça anlaşılabilir haklı bir
sebebi bulunmayan, birleşme, bölünme, tür değiştirme, fesih,
menkul kıymet çıkarılması ve önemli esas sözleşme
değişikliği gibi işlemlerde, genel kurul kararına
red oyu verip tutanağa geçirten veya yönetim kurulunun bu ve benzeri
konulardaki kararlarına yazılı olarak itiraz eden pay
sahipleri; hâkim teşebbüsten, zararlarının tazminini veya
paylarının varsa en az borsa değeriyle, böyle bir değer
bulunmuyorsa veya borsa değeri hakkaniyete uygun düşmüyorsa, gerçek
değerle veya genel kabul gören bir yönteme göre belirlenecek bir
değerle satın alınmasını mahkemeden isteyebilirler.
Değer belirlenirken mahkeme kararına en yakın tarihteki
veriler esas alınır. Tazminat veya payların satın
alınmasını istem davası, genel kurul kararının
verildiği veya yönetim kurulu kararının ilan edildiği
tarihten başlayarak iki yılda zamanaşımına
uğrar.
(3) İkinci fıkrada
öngörülen dava açılınca, davacıların muhtemel zararlarını
veya payların satın alma değerini karşılayan
tutardaki paranın teminat olarak, mahkemece belirlenecek bir bankaya
mahkeme adına yatırılmasına karar verilir. Teminat
yatırılmadığı sürece genel kurul veya yönetim kurulu
kararına ilişkin hiçbir işlem yapılamaz. Bu maddenin
birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen davaların kötüniyetle
açılması hâlinde davalı, uğradığı
zararın müteselsilen tazmin edilmesini ve mahkemeye teminat yatırılmasını
davacılardan isteyebilir.
(4) Birleşme, bölünme ve
tür değiştirmede, pay sahiplerine ve ortaklara
tanınmış bulunan diğer haklar saklıdır.
(5) Bağlı
şirketin yöneticileri, bu madde hükümleri dolayısıyla pay
sahiplerine ve alacaklılara karşı doğabilecek
sorumluluklarının tüm hukuki sonuçlarının, bir
sözleşme ile üstlenmesini hâkim teşebbüsten isteyebilir.
2. Tam hâkimiyet hâlinde
a) Talimat
MADDE 203- (1) Bir ticaret şirketi bir
sermaye şirketinin paylarının ve oy haklarının
doğrudan veya dolaylı olarak yüzde yüzüne sahipse, hâkim
şirketin yönetim kurulu, topluluğun belirlenmiş ve somut
politikalarının gereği olmak şartıyla, kaybına
sebep verebilecek sonuçlar doğurabilecek nitelik taşısalar
bile, bağlı şirketin yönlendirilmesine ve yönetimine ilişkin
talimat verebilir. Bağlı şirketin organları talimata
uymak zorundadır.
b) İstisna
MADDE 204- (1) Bağlı şirketin
ödeme gücünü açıkça aşan, varlığını tehlikeye
düşürebilecek olan veya önemli varlıklarını kaybetmesine
yol açabilecek nitelik taşıyan talimat verilemez.
c) Bağlı
şirketin organlarının şirkete ve pay sahiplerine
karşı sorumsuzluğu
MADDE 205- (1) Bağlı şirketin
yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve sorumlu tutulabilecek ilgililer, 203
ve 204 üncü madde kapsamındaki talimatlara uymaları nedeniyle,
şirkete ve pay sahiplerine karşı sorumlu tutulamazlar.
d) Şirket
alacaklılarının dava hakkı
MADDE 206- (1) Hâkim şirket ve
yöneticilerinin, 203 üncü madde çerçevesinde verdikleri talimatlar
dolayısıyla bağlı şirkette oluşan kayıp, o
hesap yılı içinde, denkleştirilmediği veya zamanı ve
şekli de belirtilerek şirkete denk bir istem hakkı
tanınmadığı takdirde, zarara uğrayan
alacaklılar hâkim şirkete ve onun kayıptan sorumlu yönetim
kurulu üyelerine karşı tazminat davası açabilirler.
Davalılar 202 nci maddenin birinci fıkrasının (d) bendine
dayanabilir. Bu davaya 202 nci maddenin birinci fıkrasının (e)
bendi uygulanır.
(2) Davalılar, krediden ve benzeri
sebeplerden kaynaklanan alacaklarda, davacının,
denkleştirmenin yapılmadığını veya istem
hakkının tanınmadığını bilerek söz konusu
alacağı doğuran ilişkiye girdiğini veya işin
niteliği gereği bu durumu bilmesi gerektiğini ispatlayarak
sorumluluktan kurtulabilirler.
IX - Çeşitli hükümler
1. Özel denetim
MADDE 207- (1) Denetçi, özel denetçi, riskin
erken saptanması ve yönetimi komitesi; bağlı şirketin,
hâkim şirketle veya diğer bağlı bir şirketle
ilişkilerinde hilenin veya dolanın varlığını
belirtir şekilde görüş bildirmişse, bağlı
şirketin her pay sahibi, bu konunun açıklığa kavuşturulması
amacıyla, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir.
2. Satın alma
hakkı
MADDE 208- (1) Hâkim şirket,
doğrudan veya dolaylı olarak bir sermaye şirketinin
paylarının ve oy haklarının en az yüzde doksanına
sahipse, azlık şirketin çalışmasını engelliyor,
dürüstlük kuralına aykırı davranıyor, fark edilir
sıkıntı yaratıyor veya pervasızca hareket ediyorsa,
hâkim şirket azlığın paylarını varsa borsa
değeri, yoksa 202 nci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şekilde
belirlenen değer ile satın alabilir.
3. Güvenden doğan
sorumluluk
MADDE 209- (1) Hâkim şirket, topluluk
itibarının, topluma veya tüketiciye güven veren bir düzeye
ulaştığı hâllerde, bu itibarın
kullanılmasının uyandırdığı güvenden
sorumludur.
H) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının düzenleme ve denetleme yetkisi
MADDE 210- (1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bu Kanunun ticaret
şirketlerine ilişkin hükümlerinin uygulamasıyla ilgili
tebliğler yayımlamaya yetkilidir. Ticaret sicili müdürlükleri ve
şirketler bu tebliğlere uyarlar. Ticaret şirketlerinin, bu
Kanun kapsamındaki işlemleri, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı denetim elemanları tarafından denetlenir.
Bu denetimin ilkeleri ve usulü ile denetime tabi işlemler
Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle düzenlenir.
(2) Diğer bakanlık,
kurum, kurul ve kuruluşlar, ancak kendilerine kanunla tanınan yetkinin
sınırları içinde kalmak şartıyla ve öngörülen amaç,
konu ve şekle tabi olarak şirketlere ilişkin düzenlemeler
yapabilir.
(3) Kamu düzenine veya
işletme konusuna aykırı işlemlerde veya bu yönde
hazırlıklarda ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğu
belirlenen ticaret şirketleri hakkında, özel kanunlardaki hükümler
saklı kalmak kaydıyla, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığınca, bu tür işlem, hazırlık veya
faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde fesih
davası açılabilir.
İKİNCİ KISIM
Kollektif Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tanım
MADDE 211- (1) Kollektif şirket
ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek
amacıyla, gerçek kişiler arasında kurulan ve
ortaklarından hiçbirinin sorumluluğu şirket
alacaklılarına karşı sınırlanmamış
olan şirkettir.
B) Sözleşme
I Şekil
MADDE 212- (1) Kollektif şirket
sözleşmesi yazılı şekle tabidir; ayrıca,
sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması veya şirket
sözleşmesinin ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı
huzurunda imzalanması şarttır. Şirketin kuruluşunda,
şirket sözleşmesini ihtiva eden kâğıtlardan değerli
kâğıt bedeli alınmaz.
II - Zorunlu kayıtlar
MADDE 213- (1) Kollektif şirket
sözleşmesine aşağıdaki kayıtların
yazılması zorunludur:
a) Ortakların ad ve soyadlarıyla
yerleşim yerleri ve vatandaşlıkları.
b) Şirketin kollektif
olduğu.
c) Şirketin ticaret
unvanı ve merkezi.
d) Esaslı noktaları
belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde şirketin
işletme konusu.
e) Her ortağın
sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği para miktarı; para
niteliğinde olmayan sermayenin değeri ve bu değerin ne suretle
biçilmiş olduğu; sermaye olarak kişisel emek konulmuşsa
bu emeğin niteliği, kapsamı ve değeri.
f) Şirketi temsile
yetkili kimselerin ad ve soyadları, bunların yalnız
başına mı, yoksa birlikte mi imza koymaya yetkili
oldukları.
(2) Ortaklar, emredici
hükümlere aykırı olmamak şartıyla, şirket
sözleşmesine diledikleri kayıtları koyabilirler.
III Noksanlıklar
MADDE 214- (1) Sözleşmesi kanuni
şekilde yapılmamış veya sözleşmeye konması
zorunlu olan kayıtlardan biri veya bazıları eksik yahut
geçersiz olan bir kollektif şirket, adi şirket hükmünde olup,
hakkında 216 ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla,
Türk Borçlar Kanununun adi şirketlere ilişkin hükümleri
uygulanır.
(2) 12 nci madde hükmü
saklıdır.
C) Tescil
I Yükümlülük
MADDE 215- (1) Kollektif şirketi
kuranlar, şirket sözleşmesinin noterlikçe onaylı bir suretini
onay tarihinden itibaren onbeş gün içinde şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki ticaret siciline vererek şirketin tescilini
istemek zorundadır. Suret, sicil müdürlüğünce saklanır ve 213
üncü madde gereğince sözleşmeye konması zorunlu olan
kayıtlar ile kanunun emreylediği diğer hususlar tescil ve ilan
olunur. Şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü veya
yardımcısı huzurunda imzalanması hâlinde de sureti
ticaret sicili müdürlüğü tarafından saklanarak yukarıda
öngörülen tescil ve ilan sağlanır.
II - Yükümlülüğün
yerine getirilmemesi
MADDE 216- (1) Tescil yükümlülüğü yerine
getirilmeksizin şirket adına işlere başlanmışsa,
ortaklar giriştikleri işlerden dolayı üçüncü kişilere
karşı müteselsilen sorumludur.
(2) Bir kollektif şirket
sözleşmesi yapılmaksızın, şirketin türünü gösterir
bir kaydı içermese bile, ortak bir unvan altında, üçüncü
kişilerle işlem yapılması veya onlara karşı
haksız bir fiil işlenmesi hâlinde de aynı hüküm geçerlidir.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi
MADDE 217- (1) Ortakların
birbirleriyle olan ilişkilerinin düzenlenmesinde sözleşme
serbestisi geçerlidir.
B) Şirketin yönetimi
I - Yönetimin kime ait
olduğu
1. Genel olarak
MADDE 218- (1) Ortaklardan her
biri, ayrı ayrı şirketi yönetme hakkını ve görevini
haizdir. Ancak, şirket sözleşmesiyle veya ortakların
çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri ortaklardan birine,
birkaçına veya tümüne verilebilir.
(2) Ticari mümessillere ve
diğer ticari vekillere ilişkin hükümler saklıdır.
2. Görevden alma
a) Şirket
sözleşmesiyle atama
MADDE 219- (1) Yönetim işleri şirket
sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise, onun yönetim hak ve görevi
diğer ortaklar tarafından
sınırlandırılamayacağı gibi kendisi görevden de
alınamaz. Ancak, haklı sebeplerin varlığında,
ortaklardan birinin istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve
görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir.
Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya
yönetimde iktidarsızlık gibi hâller, haklı sebep
sayılır.
b) Ortaklar kararıyla
atama
MADDE 220- (1) Yönetim işleri,
şirket sözleşmesi yapıldıktan sonra alınan bir
kararla bir ortağa verilmişse o ortak, ortakların
çoğunluğunun kararıyla görevden alınabilir. Çoğunluk
elde edilemediği takdirde, yönetim işlerine bakan ortağın
şirket sözleşmesini ihlal ettiği veya olayda haklı sebep
bulunduğu iddiasıyla, her ortak ilgili yönetici ortağın
görevden alınması için mahkemeye başvurabilir.
3. Yönetim işlerinde
yalnız başına veya birlikte hareket
MADDE 221- (1) Şirket işlerinin
yönetimi, ortakların tümüne veya birkaçına verilmiş ise,
bunların her biri yalnız başına yönetim hak ve görevini
haizdir. Bununla beraber, şirketi yönetmekle yükümlü olan ortaklardan
bazısı, yapılacak bir işin, şirketin menfaatlerine
uygun olmadığını ileri sürerlerse, yönetim hak ve
görevini haiz diğer ortaklar, çoğunluk kararıyla o işi
yapabilirler.
(2) Şirket
sözleşmesinde şirket işlerinin yönetimi kendilerine
verilmiş ortakların birlikte hareket etmeleri yazılı ise,
ortakların, gecikmesinde tehlike görülen hâller istisna olmak üzere, her
işte anlaşmaları gerekir. Anlaşamadıkları takdirde
durum ortaklar kuruluna götürülür ve bu kurulca verilecek karara göre hareket
edilir.
4. Diğer
ortakların itirazı
MADDE 222- (1) Yönetim şirket
sözleşmesiyle bir ortağa verilmişse, bu ortak, diğer
ortaklar itiraz etseler ve karşı çıksalar bile, hileye
dayalı olmamak şartıyla, şirketin yönetimi için gereken
işlemleri yapabilir.
II - Yönetimin kapsamı
MADDE 223- (1) Şirketin yönetimi
kapsamındaki hususlar, şirketin amacını ve konusunu elde
etmek için yapılması gereken olağan işlem ve işler
ile sınırlıdır. Şirketi yönetenler, şirket
menfaatine uygun gördükleri işlerde, olağan işlem ve
işlerle sınırlı olmak şartıyla, sulh, feragat
ve kabul ile tahkime de yetkilidirler. Şu kadar ki,
bağışta bulunmak, kefil olmak, üçüncü kişi lehine garanti
vermek, ticari mümessil tayin etmek ve şirket konusuna girmiyorsa
taşınmazları satmak, satın almak, teminat göstermek,
şirketin özüne ilişkin üretim araçlarını elden
çıkarmak, rehnetmek veya ticari işletme rehni kurmak gibi
olağan iş ve işlemler dışında kalan hususlarda
ortakların oybirliği şarttır.
III - Faiz verme borcu
MADDE 224- (1) Ortak, yetkisiz olarak
şirketten çektiği ve şirket hesabına bir yerden tahsil
ettiği parayı, derhâl; şirketten aldığı ödüncü,
aldığı tarihten itibaren faiziyle şirkete vermek zorundadır.
C) Denetim
MADDE 225- (1) Bir ortak yönetim
hakkını ve görevini haiz olmasa da şirket işlerinin
gidişi hakkında bizzat bilgi edinmek, şirketin belgelerini ve
defterlerini incelemek, bunlara göre kendisi için şirketin finansal
durumunu gösterecek bir hesap tablosu düzenlemek hakkını haizdir.
Buna aykırı sözleşme geçersizdir.
D) Oy hakkı ve
kararlar
MADDE 226- (1) Her ortak bir oy hakkını
haizdir. Buna aykırı sözleşme geçersizdir.
(2) Şirket
sözleşmesinin her ne şekilde olursa olsun
değiştirilmesine ilişkin kararlar oybirliğiyle,
diğer kararlar ise, kanunda veya şirket sözleşmesinde aksine
hüküm yoksa, ortakların çoğunluğunun oylarıyla verilir.
(3) Oybirliği
şirketteki ortakların tümünün, çoğunluk şirketteki
ortakların salt çoğunluğunun olumlu oylarıyla
alınması gereken kararları ifade eder.
E) Kâr payı hakkı
ve zarara katılma
I - Finansal
tablolarının çıkarılması
MADDE 227- (1) Yönetici ortaklar, şirketin
faaliyet dönemi sonunda, bu Kanunun ticari defterlere ilişkin 64 ilâ 88
inci maddeleri hükümlerine uygun finansal tablolarını
hazırlayıp imzalar ve ortaklar kurulunun onayına sunarlar.
Finansal tablolar ortakların çoğunluğunun onayı ile
kesinleşir. İkinci fıkra hükmü saklı kalmak
şartıyla, aynı toplantıda kârın dağıtımı
da karara bağlanır. Ortaklar, bu kararın kanuna, şirket
sözleşmesine, şirket kararlarına veya dürüstlük kuralına
aykırı olması hâlinde, kârın kullanılması
hakkındaki karar tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası
açabilirler.
(2) Ortaklar, kâr ve zarardan
kendilerine düşen payın belirlenmesini, şirket
sözleşmesiyle veya sonradan alacakları bir kararla, içlerinden
birine veya bir üçüncü kişiye bırakabilirler. Bu ortağın
veya üçüncü kişinin vereceği kararın hakkaniyete
aykırı olmaması şarttır. Söz konusu kararın
öğrenilmesinden itibaren üç ayın geçmesi, belirlenen kâr
payının ortak tarafından tamamen veya kısmen
alınması veya başka bir kimseye devredilmesi, zararın
ödenmesine başlanması gibi açık veya zımni kabulü gösteren
durumlarda dava hakkı düşer.
(3) Kâr ve zararın
paylaşılmasına ilişkin karar hakkaniyet kurallarına
aykırı olduğu takdirde mahkemece iptal olunur. Bu hâlde kâr ve
zarar adi şirket hükümlerine göre paylaştırılır.
(4) Şirket
sözleşmesinde öngörüldüğü takdirde, faiz ve ücretler faaliyet
dönemi içinde ödenir.
II - Ortağın
istemleri
MADDE 228- (1) Her ortak, şirketten
faaliyet dönemi sonunda gerçekleşen kârdan kendisine düşen
payı, şirkete ödünç olarak verdiği paranın ve
kararlaştırılmışsa koyduğu sermayenin
faizlerini, şirket sözleşmesi gereğince hak ettiği
ücreti; kanuna veya şirket sözleşmesine göre yılsonu bilançosu
çıkarılmamışsa çıkarılmasını,
bilançoda kâr payı saptanmamışsa saptanmasını ve
alacaklarını istemek hakkına sahiptir.
(2) Bu madde ile ortağa
tanınmış olan hakları kaldırma veya daraltma
sonucunu doğuran sözleşme şartları geçersizdir.
III- Zarar payı
MADDE 229- (1) Ortaklar oybirliği ile karar
almadıkça hiçbir ortak, sermayesinden eksilen kısmı
tamamlamaya zorlanamaz.
(2) Sermayenin zararla eksilen
kısmı, aksine karar yoksa, gerçekleşecek kâr ile
kapatılır.
F) Rekabet yasağı
I Kural
MADDE 230- (1) Bir ortak, ortağı
olduğu şirketin yaptığı ticari işler türünden
bir işi, diğer ortakların izni olmaksızın kendi veya
başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür
ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu
sınırlandırılmamış ortak olarak giremez.
(2) Yeni kurulan bir
şirkete giren ortağın, daha önce kurulmuş diğer bir
şirketin de sorumluluğu
sınırlandırılmamış ortaklarından
olduğunu diğer ortaklar bildikleri hâlde önceki şirketten
ilişiğinin kesilmesini aralarında açıkça
kararlaştırmamışlarsa, bu durumu kabul ettikleri
varsayılır.
II - Aykırı
hareket
MADDE 231- (1) Bir ortak 230 uncu
maddeye aykırı hareket ederse, şirket, bu ortaktan tazminat
istemekte veya tazminat yerine bu ortağın kendi adına
yaptığı işleri şirket adına
yapılmış saymakta, üçüncü kişilerin hesabına
yapmış olduğu işlerden doğan menfaatlerin
şirkete bırakılmasını istemekte serbesttir.
(2) Bu seçeneklerden birine
diğer ortaklar çoğunlukla karar verir. Bu hak, bir işlemin
yapıldığının veya ortağın diğer bir
şirkete girdiğinin öğrenildiği tarihten başlayarak
üç ay ve her hâlde işlemin yapıldığı tarihten
itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrar.
(3) Yukarıdaki hükümler,
hakları ihlal edilen ortakların, şirketin feshini istemek
haklarını etkilemez.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü
Kişilerle İlişkileri
A) Tüzel
kişiliğin kazanılması
MADDE 232- (1) Kollektif şirket ticaret
siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır. Aksine sözleşme
üçüncü kişilere karşı geçersizdir.
B) Temsil
I Kapsam
MADDE 233- (1) Şirketi temsile yetkili olan kimse,
şirketin işletme konusuna giren her türlü işi ve hukuki
işlemleri şirket adına yapmak ve şirketin
unvanını kullanmak yetkisine sahiptir. Bu yetkiyi
sınırlayan her şart, iyiniyetli üçüncü kişilere
karşı ileri sürülemez.
(2) Ancak, şirket sözleşmesinin
tescil ve ilanı gerekli hükümlerine göre şirketin
bağlanabilmesi için birlikte imza şart
kılınmışsa, bu şart, üçüncü kişilere
karşı da geçerlidir.
II - Hükümleri
MADDE 234- (1) Şirketi temsil yetkisini
haiz olan kimseler tarafından, açık veya zımni olarak
şirket adına yapılmış olan işlemlerden
dolayı, şirket alacaklı ve borçlu olur.
(2) Bir ortağın
şirkete ait görevlerini yerine getirirken işlediği haksız
fiillerden şirket de doğrudan doğruya sorumludur.
III - Temsil yetkisinin
kaldırılması
MADDE 235- (1) Haklı sebeplerin
varlığı hâlinde temsil yetkisi, bir ortağın
başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabilir.
Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde mahkeme temsil
yetkisini ihtiyati tedbir olarak kaldırıp bu yetkiyi bir
kayyıma verebilir. Kayyımın atanmasını, görevlerini,
mahkemece verilen temsil yetkisini ve bunların
sınırlarını, mahkeme resen tescil ve ilan ettirir.
(2) Ticari mümessil, temsil
yetkisini haiz ortakların tümü tarafından üçüncü kişilere
karşı geçerli olacak şekilde görevden alınabilir.
C) Şirket
alacaklılarının durumu
I - Ortakların
kişisel sorumluluğu
MADDE 236- (1) Ortaklar, şirketin borç ve
taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve bütün malvarlığı
ile sorumludur.
(2) Şirkete yeni giren
kişi, girme tarihinden evvel doğmuş olsa bile, şirketin
borçlarından ve taahhütlerinden diğer ortaklarla birlikte
müteselsilen ve bütün malvarlığı ile sorumludur.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralara aykırı olarak sözleşmeye konan şartlar,
üçüncü kişiler hakkında geçerli olmaz.
II- Sorumluluğun derecesi
MADDE 237- (1) Şirketin borç ve
taahhütlerinden dolayı birinci derecede şirket sorumludur. Ancak,
şirkete karşı yapılan icra takibi semeresiz
kalmış veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş ise,
yalnız ortak veya ortakla birlikte şirket aleyhine dava
açılabilir ve takip yapılabilir.
(2) Yukarıdaki hükümler,
ortakların kişisel mallarına ihtiyati haciz koymaya mani
değildir. Bu fıkra hükmünce konulmuş bulunan ihtiyati hacizler
hakkında İcra ve İflas Kanununun 264 üncü maddesinin birinci
fıkrasında öngörülen süre, birinci fıkranın ikinci
cümlesi hükmünce ortağa karşı dava veya takibe başlama
yetkisinin doğduğu tarihten itibaren işlemeye başlar.
Bununla beraber, ihtiyati haciz tutanağının tebliğinden
itibaren kanuni süre içinde şirkete karşı takibe veya davaya
başlanmadığı takdirde ihtiyati haciz düşer.
III - Mahkeme kararı
MADDE 238- (1) Yalnız şirket
aleyhine alınmış olan mahkeme kararı, şirket
hakkındaki takip semeresiz kalmadıkça veya şirket herhangi bir
sebeple sona ermiş olmadıkça ortaklar hakkında icra edilemez.
(2) İcra emrinin
şirkete tebliğine rağmen borç ödenmediği takdirde,
alacaklı, şirketle birlikte ortakların veya
bazılarının da doğrudan iflasını isteyebilir.
IV- İflas
1. Şirketin
iflası
MADDE 239- (1) Şirketin iflası
hâlinde, şirket alacaklıları alacaklarını
almadıkça, ortakların kişisel alacaklıları
şirket mallarına başvuramazlar.
2. Şirketin ve
ortakların iflası
MADDE 240- (1) Şirketin iflası,
ortakların iflasını gerektirmez. Ancak, depo kararına
rağmen para yatırılmadığı takdirde
alacaklı, depo kararının ortaklara veya içlerinden
bazılarına da tebliğini ve gereğini yerine getirmedikleri
takdirde şirketle birlikte iflaslarına karar verilmesini
mahkemeden isteyebilir. Bu hakkını
kullanmamış olan alacaklının,
şirket masasından alacağını tamamen alamaması
hâlinde ortakları iflas yoluyla da ayrıca takip hakkı
saklıdır.
(2) Ortakların
mallarına adi takip veya iflas yolu ile başvurulursa bunların
kişisel alacaklıları ile şirket alacaklıları
arasında bir öncelik ve imtiyaz hakkı yoktur. Ancak, kişisel
alacaklılar arasında kanunen rüçhan hakkı bulunanların bu
hakları saklıdır.
3. Ortakların
hakları
MADDE 241- (1) Şirketin iflası hâlinde
ortaklar, koydukları sermaye ve işlemekte olan faizler için masaya
giremezler; ancak, işlemiş faizlerle ücretler ve şirket lehine
yaptıkları giderler için herhangi bir alacaklı gibi masaya
girebilirler.
V Takas
MADDE 242- (1) Şirkete borçlu olan kimse bu
borcunu ortaklardan birinden olan alacağı ile takas edemez.
(2) Bir ortak da kişisel
alacaklısına olan borcunu şirketin aynı kişideki bir
alacağı ile takas edemez.
(3) Buna
karşılık şirketin bir alacaklısı aynı
zamanda ortaklardan birinin kişisel borçlusu ise 237 ve 240
ıncı maddeler gereğince ortağın şirket
borcundan dolayı şahsen takip edilebildiği andan
itibaren hem şirket alacaklısı hem de ortak takas
hakkını haizdirler.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin
Sona Ermesi ve Ortağın Ayrılması
A) Sona erme
I - Sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 243 - (1) Kollektif şirketler, 253 üncü madde
hükmü saklı kalmak kaydıyla Türk Borçlar Kanununun 639 ve 640
ıncı maddelerinde öngörülen ve aşağıda
yazılı sebeplerden birinin gerçekleşmesiyle sona erer:
a) Konkordato ile
sonuçlanmış olsa bile şirketin iflası.
b) Şirket sermayesinin
tamamının veya üçte ikisinin kaybedilmesine rağmen, sermayenin
tamamlanmasına veya geri kalan sermaye ile yetinmeye karar
verilmemiş olması.
c) Şirketin diğer
bir şirket ile birleşmesi.
d) Kanunun 215 inci maddesinde
gösterilen süre içinde veya sonra tescil ve ilan yapılmamışsa,
aradan ne kadar süre geçmiş olursa olsun, ortaklardan herhangi birinin
istemi üzerine ve bu ortağın noter aracılığıyla
diğer ortaklara uygun bir süreyi içeren ihtar göndermiş olması
şartıyla mahkemece feshe karar verilmesi.
e) 254 üncü madde hükmü
saklı kalmak üzere ortaklardan birinin iflası.
2. İstisnalar
MADDE 244 - (1) Şirket sözleşmesinde belirli
bir veya birkaç sebep göstermeksizin hükümde infisah sebeplerinden herhangi
birinin varlığı hâlinde şirketin sona ermeyeceğinin
ifade edildiği genel nitelikteki hüküm geçerli olmaz. Ancak, kanunun
emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, bazı
belirli fesih sebeplerinin şirketin sona ermesi sonucu
doğurmayacağı şirket sözleşmesinde kabul olunabilir.
3. Haklı sebepler
MADDE 245- (1) Haklı sebep, şirketin kuruluşuna
yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme
konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek
şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle;
a) Bir ortağın,
şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının
çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması,
b) Bir ortağın
kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi,
c) Bir ortağın
kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını
veya mallarını kötüye kullanması,
d) Bir ortağın,
uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir
sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin
işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini
kaybetmesi,
gibi hâller haklı
sebeplerdendir.
(2) (a), (b) ve (c) bentleri
gereğince kendisinde fesih sebebi doğmuş olan
ortağın dava hakkı yoktur.
4. Özel durumlar
a) Sermaye koyma borcunun
yerine getirilmemesi
MADDE 246- (1) Sermaye koyma borcunun yerine
getirilmemesinden dolayı fesih davası açabilmek için önce
ortağa noter aracılığıyla uygun süreyi içeren bir
ihbar gönderilir. İhbar, verilen süre içinde borcun yerine getirilmesi
ihtarını da içerir.
b) Karine
MADDE 247- (1) Şirket sözleşmesinde
öngörülen şirket süresinin sona ermesinden sonra işlere devam etmek
suretiyle zımni biçimde uzatılmış bulunan veya süresi bir
ortağın hayatına bağlanmış olan şirketler,
belirsiz süreli şirket sayılırlar.
5. Kişisel
alacaklıların durumu
a) Şirket süresinin
uzatılması hâlinde itiraz hakkı
MADDE 248- (1) Ortaklarca alınan
şirketin süresinin uzatılmasına ilişkin karara,
ortaklardan herhangi birinin kişisel alacaklısı itiraz
edebilir.
(2) İtiraz edebilmek için
alacaklının, mahkeme kararı veya o nitelikte belgeye ya da
kesinleşmiş icra takibine dayanması ve uzatma
kararının ilanı tarihinden itibaren onbeş gün içinde
itirazın noter aracılığıyla tebliği için notere
başvurması şarttır. Süresinde yapılmamışsa
itiraz hakkı düşer.
(3) Sürenin
uzatılmasına ilişkin karar tescil ve ilan edilmemiş ise,
alacaklı her zaman bu karara itiraz edebilir.
b) Haciz ve şirketin
feshini isteme hakkı
MADDE 249- (1) Bir ortağın kişisel alacaklısı,
borçlunun kişisel mallarından ve 133 üncü madde gereğince
şirketteki kâr payından alacağını alamazsa, tasfiye
sonunda borçlu ortağa düşecek paya haciz koydurmaya ve altı ay
önce ihbarda bulunmak ve hesap yılı sonu için hüküm ifade etmek
üzere, şirketin feshini istemeye yetkilidir.
(2) Mahkemece feshe
karar verilmezden önce, şirket veya diğer ortaklar borcu öderlerse,
fesih davası düşer.
II Hükümleri
1. Tescil ve ilan
MADDE 250- (1) Şirketin sona ermesi
hâlinde ortaklar sona ermeyi tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür. İflas
sebebiyle şirketin infisahı hâlinde bu yükümlülük iflas memuruna
aittir.
(2) Şirketin feshi bir
ortağın ölümünden ileri gelmişse tescil ve ilan dilekçesi,
ölen ortağın mirasçılarıyla birlikte diğer tüm
ortaklar; mirasçıların katılması mümkün bulunmayan veya
güç olan hâllerde, sağ kalan ortaklar tarafından verilir.
2. Ortakların yönetim
haklarının sona ermesi
MADDE 251- (1) Şirketi yönetmeye yetkili
olanlar, sona ermiş şirket adına ve hesabına işlem
yapamazlar; aksi takdirde bu işlemlerinden müteselsilen ve
sınırsız sorumlu olurlar. 252 nci madde hükümleri
saklıdır.
(2) Fesih, kanuna uygun bir
şekilde tescil ve ilan edilmedikçe bütün ortakların üçüncü
kişilere karşı sorumluluğu devam eder.
3. Geçici yönetim
MADDE 252- (1) Bir ortağın
kısıtlanması veya iflasına karar verilmesi hâlinde, Türk
Borçlar Kanununun 641 inci maddesi uygulanır.
B) Ortakların
şirketten ayrılması
I - Özel durumlar
1. Ortağın ölümü
MADDE 253- (1) Şirket sözleşmesinde
şirketin ölen ortağın mirasçılarıyla devam
edeceğine ilişkin düzenleme yoksa, mirasçılarla diğer
ortakların oybirliği ile verecekleri karar üzerine şirket
bunların arasında devam edebilir. Mirasçılar veya içlerinden
biri şirkette kalmaya razı olmazlarsa, diğer ortaklar, ölen
ortağın razı olmayan mirasçılarına düşen
payları ödeyerek onları şirketten çıkarır ve
aralarında şirkete devam edebilirler. Bu durumda sağ kalan
ortaklardan birinin şirketin devamına onay vermemesi sebebiyle
oybirliği sağlanamadığı takdirde şirket sona
erer.
(2) Şirketin, ölen
ortağın mirasçılarıyla diğer ortaklar arasında
kollektif şirket olarak devam edeceği hakkında şirket
sözleşmesinde hüküm varsa, mirasçılar kollektif sıfatıyla
şirkete devam edip etmemekte serbesttirler. Mirasçılar
şirketin devam etmesini isterlerse, diğer ortaklar bu isteği
kabul etmek zorundadır. Ancak, kollektif sıfatıyla
şirkette kalmak istemeyen mirasçı varsa, ölen ortağın
payından kendisine düşen tutar ile komanditer olarak
şirkete kabul edilmesini önerebilir.
Diğer ortaklar bu öneriyi kabul etmek zorunda değildir.
Mirasçılar şirkete kollektif ortak veya komanditer olarak
girip girmeyeceklerini ortağın ölüm tarihinden itibaren üç ay
içinde şirkete ihbar etmelidir. Durumun şirkete ihbarına
kadar, mirasçılar şirkette komanditer olarak kalmış
sayılırlar. Bu süre içinde ihbarda bulunmamış olan
mirasçılar, sürenin sona ermesinden itibaren kollektif ortak
sıfatını alırlar.
2. Ortağın
iflası
MADDE 254- (1) Ortaklardan birinin iflası
hâlinde, müflis ortak şirketten çıkarılabilir. Bu takdirde
şirket diğer ortaklar arasında devam eder ve müflisin
payı, masaya ödenir. Şu kadar ki, sözleşme ile ortakların
bu hakkı kaldırılabilir.
3. Haklı sebepler
MADDE 255- (1) Bir ortağın
kendisinden kaynaklanan sebeplerden dolayı şirketin feshinin
istenebileceği durumlarda, diğer ortakların tümü o
ortağın şirketten çıkarılmasına ve
şirketin devamına karar verebilir. Şirket sözleşmesinde
bu kararın çoğunlukla alınması öngörülebilir.
(2) Çıkarılan ortak,
bu kararın noter aracılığıyla tebliğinden
itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde şirkete
karşı çıkarılmanın iptali davasını
açabilir.
(3) Birinci fıkra
uyarınca çıkarma kararı alınamadığı
takdirde, her ortak, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesinden söz konusu ortağın şirketten
çıkarılmasını ve ayrılma payının
belirlenmesini isteyebilir.
4. Fesih ihbarı
MADDE 256- (1) Süresiz şirketlerde ortaklardan
biri şirketin feshi ihbarında bulunduğu takdirde, diğer
ortaklar feshi kabul etmeyerek, o ortağı şirketten
çıkarıp şirketin kendi aralarında devam etmesine karar
verebilirler.
(2) Birinci fıkra hükmü,
bir ortağın kişisel alacaklısının 248 veya 249
uncu maddeler gereğince itiraz veya fesih hakkını
kullanması hâllerinde de geçerlidir.
(3) Bu takdirde şirketin
devam edeceğine ilişkin karar, alacaklıya tebliğ edilir
ve borçlu ortak faaliyet dönemi sonunda şirketten
çıkarılır.
5. İki kişilik
şirkette
a) Haklı sebeplerin
varlığında
MADDE 257- (1) Yalnız iki kişiden
oluşan bir kollektif şirkette, ortaklardan birinin şirketten
çıkarılmasını gerektiren haklı sebepler varsa,
diğer ortağın istemi üzerine mahkeme fesih ve tasfiyeye karar
vermeksizin şirketin bütün iş ve işlemleri,
varlıkları, alacak ve borçlarıyla davacı ortağa
bırakılmasına ve diğer ortağın şirketten
çıkarılmasına karar verebilir. Bu hâlde, çıkarılan
ortak hakkında 262 nci madde hükmü uygulanır.
b) Diğer sebeplerin
varlığında
MADDE 258- (1) İki kişiden
oluşan bir şirkette, ortaklardan birinin kişisel
alacaklısı, 248, 249 ve 256 ncı maddelere göre sahip
olduğu itiraz veya fesih hakkını kullanır veya
ortaklardan biri iflas ederse, diğer ortak, 257 nci maddeden
yararlanabilir.
II - Hükümler
1. Tescil
MADDE 259- (1) Bir ortağın şirketten
çıkması veya çıkarılması hâlinde, diğer
ortaklar bunu tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür.
(2) Bir ortağın
ölümü hâlinde 250 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.
(3) Bir ortağın
şirketten çıkması veya çıkarılması üçüncü
kişilere karşı ancak tescil ve ilan tarihinden itibaren
geçerli olur.
(4) Çıkan veya
çıkarılan ortak, bu durumun tescil ve ilan edildiği tarihe
kadar yapılan şirket işlemlerinden üçüncü kişilere
karşı sorumludur.
2. Ayrılan
ortağın payı
a) Hesaplama şekli
MADDE 260- (1) Şirketten çıkan veya
çıkarılan ortağın payı, şirket
sözleşmesinde aksine hüküm yoksa, çıkmanın istendiği veya
ortağın çıkarıldığı, uyuşmazlık
hâlinde karar tarihine en yakın tarihteki şirket
varlığı esas alınarak hesaplanır.
b) Ödeme şekli
MADDE 261- (1) Çıkarılan veya
çıkan ortak, 260 ıncı madde uyarınca hesaplanan
payını şirketten ancak nakden alabilir.
c) Ödeme zamanı
MADDE 262- (1) Çıkan veya çıkarılan
ortağın 260 ıncı maddede yazılı kurallara göre
hesaplanacak payı, şirket sözleşmesinde gösterilen tarihte ve
şirket sözleşmesinde hüküm yoksa ayrılmadan sonra
çıkarılacak ilk bilanço tarihinde ödenir.
(2) Çıkarılan veya
çıkan ortak ayrılma tarihinden önce girişilen işler
tasfiye edilmedikçe şirketteki sermaye payını alamaz.
d) Tamamlanmamış
işler
MADDE 263- (1) Çıkarılan veya
çıkan ortak, ayrılmadan önce başlamış olan
işlerin doğrudan doğruya sonuçları olan hak ve borçlara
katılır.
(2) Çıkarılan veya
çıkan ortak, evvelce başlanmış işlerin kalan
ortaklar tarafından faydalı sayılacak şekilde
tamamlanmasına ve bir sonuca bağlanmasına engel olamaz. Ancak,
söz konusu işlerin hemen tasfiyesi mümkün olamadığı
takdirde çıkan veya çıkarılan ortak, her faaliyet dönemi
sonunda, o yıl içinde bitirilen işlerin hesaplarını ve
devam etmekte olan işlemlerin o tarihteki durumu hakkında bilgi
verilmesini isteyebilir.
e)
Zamanaşımı
MADDE 264- (1) Şirketin borçları
için, şirket alacaklılarının ortaklara ileri
sürebilecekleri istem hakları, ortağın şirketten
ayrılmasının, şirketin sona erdiğinin veya
iflasının ilan edildiğinin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
yayımlanmasından itibaren üç yıl geçmesiyle
zamanaşımına uğrar; ancak, niteliği nedeniyle,
alacağın daha kısa bir zamanaşımına
bağlandığı durumlarda o zamanaşımı süresi
uygulanır.
(2) Alacak ilandan sonra
muaccel olursa, zamanaşımı muacceliyet anından itibaren
işlemeye başlar.
(3) Bu maddede öngörülen
zamanaşımı ortakların birbirlerine karşı olan
alacaklarına uygulanmaz.
f) Özel durumlar
MADDE 265- (1) Hakkını elde etmek
için sadece paylaşılmamış şirket
malvarlığına başvuran alacaklıya karşı,
264 üncü maddede yer alan üç yıllık zamanaşımı ileri
sürülemez.
(2) Bir ortak, şirketin
ticari işletmesini devralırsa, alacaklılara karşı üç
yıllık zamanaşımını ileri süremez. Buna
karşılık, devralma sebebiyle ayrılan ortaklar
hakkında borcun nakli hükümlerine göre iki yıllık
zamanaşımı uygulanır. Üçüncü kişinin ticari
işletmeyi alacak ve borçlarıyla devralması hâlinde iki
yıllık zamanaşımı geçerli olur.
g)
Zamanaşımının kesilmesi
MADDE 266- (1) Varlığını
sürdüren şirkete veya diğer bir ortağa karşı
zamanaşımının kesilmesi şirketten ayrılan
ortağa karşı zamanaşımının kesilmesi
sonucunu doğurmaz.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Tasfiye
A) Genel hükümler
I - Sözleşme
serbestisi
1. Kural
MADDE 267- (1) Şirket sözleşmesinde
farklı bir düzenleme bulunmayan durumlarda tasfiye, bu Bölümdeki
hükümlere göre yapılır.
2. Ortakların
kararlarına uyma zorunluluğu
MADDE 268- (1) Tasfiye memurları tasfiye
süresince ortakların tasfiyeye ilişkin oybirliğiyle verdikleri
kararlara göre hareket ederler.
(2) Tasfiye
memurlarının atanmaları ve görevden alınmaları veya
onlara verilecek talimatla ilgili kararlara katılma hakkı, bir
ortağın iflasında iflas idaresine, ölümünde mirasçılara
ve kısıtlanması durumunda kanuni temsilcisine aittir.
Mirasçılar kendilerini, oybirliğiyle atayacakları bir
temsilci ile temsil ettirirler. Oybirliğine
ulaşılmadığı takdirde temsilcinin atanması
mahkemeye aittir.
(3) Ortaklarla tasfiye
memurları arasında çıkan uyuşmazlıklar, basit
yargılama usulüne göre karara bağlanır. Yargılamada
tasfiye memurları ve ortaklar dinlenir. Kararın en kısa
zamanda verilmesi gerekir. Bu husustaki kararlar kesindir.
II - Tüzel
kişiliğin devamı
MADDE 269- (1) Tasfiye hâline giren
şirket, ortaklarla ilişkilerinde de, 293 üncü madde hükmü
saklı kalmak kaydıyla, ehliyeti tasfiye sonuna kadar bu amaçla
sınırlı olarak tüzel kişiliğini korur ve ticaret
unvanını buna tasfiye hâlinde ibaresini ekleyerek kullanmakta
devam eder.
III - İflas
MADDE 270- (1) Bir kollektif şirketin
tasfiye hâlinde bulunması, iflasına engel oluşturmaz.
IV - Şirket
alacaklılarının rüçhan hakkı
MADDE 271- (1) Kollektif şirket
alacaklılarının şirket malları üzerinde
ortakların kişisel alacaklarına karşı haiz
oldukları rüçhan hakları, şirketin sona ermesinden sonra da
devam eder.
B) Tasfiye memurları
I - Genel olarak
MADDE 272- (1) Kollektif şirketin
tasfiyesi, iflas dışındaki sona erme hâllerinde tasfiye
memurlarına aittir.
II - Seçim ve atama
MADDE 273- (1) Tasfiye memurları
şirket sözleşmesiyle, şirketin devamı sırasında
veya sona ermesinden sonra ortakların oybirliğiyle seçilir.
(2) Birinci fıkra
hükümlerine uygun olarak bir tasfiye memuru seçilmemişse, tüm ortaklar
veya bunların kanuni temsilcileri tasfiyeye memur sayılır.
Bununla beraber ortaklardan birinin istemi üzerine şirketin merkezinin
bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi, tasfiye hâlindeki şirket için
bir veya birkaç tasfiye memuru atar. Mahkeme gerek görürse dilekçeyi
tebliğ ederek diğer ortakları dinleyebilir.
(3) Gerek ortakların
seçecekleri gerek mahkemenin atayacağı tasfiye memurları
ortaklardan veya üçüncü kişilerden olabilir.
III - Görevden alma
1. Tasfiye memuru olan
ortaklar
a) Sona ermeden önce atanma
MADDE 274- (1) Tasfiye memurları,
şirket sözleşmesiyle veya şirketin sona ermesinden önce bir
ortaklar kararıyla, ortaklar arasından seçilmişlerse,
diğer ortakların oybirliğiyle verebilecekleri bir kararla
görevden alınabilirler. Oybirliğine
ulaşılamadığı takdirde, ortaklardan herhangi birinin
istemi üzerine, haklı sebepler varsa, mahkemece görevden
alınabilirler.
(2) Görevden alma davası
şirketin sona ermesinden önce de açılabilir.
b) Sona ermeden sonra atama
MADDE 275- (1) Şirketin sona ermesinden sonra,
ortaklar arasından seçilen tasfiye memurları, diğer
ortakların oybirliğiyle verecekleri bir kararla görevden
alınabilirler. Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde
ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine, haklı sebepler varsa,
mahkemece görevden alınabilirler.
2. Ortak olmayan tasfiye
memurları
MADDE 276- (1) Ortak olmayan tasfiye
memurları, şirket sözleşmesi veya sonradan verilen bir kararla
ya da şirketin sona ermesinden sonra seçilmiş olsalar bile, ancak ortakların
oybirliğiyle verecekleri bir kararla görevden alınabilirler.
Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde, ortaklardan
herhangi birinin istemi üzerine haklı sebeplerden dolayı mahkemece
görevden alınabilirler.
(2) Görevden alınma
davası şirketin sona ermesinden önce de açılabilir.
3. Mahkemece atanan tasfiye
memurları
MADDE 277- (1) 276 ncı madde, mahkeme
tarafından atanan tasfiye memurlarının görevden
alınmalarına da uygulanır.
IV - İşlem
biçimine ilişkin hükümler
1. Birlikte hareket
MADDE 278- (1) Şirket sözleşmesi
veya sonradan verilen bir kararla tasfiye işlerini yalnız
başına görmeye yetkili kılınmamış olan tasfiye
memurları birlikte hareket ederler.
(2) Tasfiye memuru tasfiyeye
yalnız başına yetkiliyse, bu durum kanunda öngörüldüğü
şekilde tescil ve ilan olunur.
2. Devir yasağı
ve vekil etme
MADDE 279- (1) Bir tasfiye memuru
görevini diğer bir tasfiye memuruna veya üçüncü kişilere
devredemez. Ancak, bazı belirli iş ve işlemlerin
yürütülebilmesi için tasfiye memurları içlerinden birini veya bazılarını
ya da üçüncü kişiyi vekil edebilirler.
3. Temsil
MADDE 280- (1) Tasfiye hâlinde bulunan şirketi
mahkemelerde ve dışarıda tasfiye memurları temsil eder.
(2) Tasfiye memurları
şirket için yararlı gördükleri takdirde, olağan işlem ve
işlerle sınırlı olmak koşuluyla, sulhe, feragata,
kabule, tahkime ve özellikle hakem seçmeye de yetkilidirler; gereklilik
hâlinde yeni işlemler de yapabilirler.
(3) Tasfiye hâlinde bulunan
kollektif şirket adına düzenlenen bütün belgeler ve senetlerin
tasfiye hâlinde bulunan filan şirketin tasfiye memurları ibaresi
eklenerek tasfiye memurları tarafından imzalanması
şarttır.
(4) Bir tasfiye memurunun
görevini yaparken işlediği haksız fiillerden şirket de
sorumludur.
4. Yalnız
başına hareket
MADDE 281- (1) Üçüncü kişiler
tarafından yapılacak teklif, icap, ihbar, ihtar ve tebliğ gibi
beyanların tasfiye memurlarından yalnız birine karşı
yapılması yeterlidir.
(2) Şirketin menfaatleri
için tehlike umulan durumlarda özellikle kanun yollarına
başvurulmasında tasfiye memurları tek başlarına
hareket edebilirler.
5. Yetkilerin
genişletilmesi veya daraltılması
MADDE 282- (1) Tasfiye memurlarının
kanunen haiz oldukları yetkiler, ortaklar tarafından
oybirliğiyle veya haklı sebeplerin bulunması durumunda mahkeme
kararı ile daraltılıp genişletilebilir.
(2) Tescil ve ilan
olunmadıkça yetkilerin daraltılması, iyiniyetli üçüncü
kişilere ileri sürülemez.
V - Tescil ve ilan
MADDE 283- (1) Tasfiye memurlarının
atanmalarına, değiştirilmelerine, görevden
alınmalarına ve yetkilerine ilişkin şirket
sözleşmesinin hükümleri ile ortaklar veya mahkeme tarafından
verilen tasfiyeye ilişkin kararların tescil ve ilanı
şarttır.
VI- Ücret
MADDE 284- (1) Ortaklar arasından seçilen
tasfiye memurları, sözleşmede veya sonradan verilmiş bir
kararda belirtilmediği takdirde ücret alamazlar.
(2) Ortak olmayanlardan atanan
tasfiye memurları, ücret kararlaştırılmasa bile, hâlin
gereğine göre takdir edilecek uygun bir ücret isteyebilirler,
anlaşmazlık durumunda taraflar yargı yoluna başvurabilir.
VII Sorumluluk
MADDE 285- (1) Kanuna, şirket
sözleşmesine veya iş görme şartlarını gösteren
diğer hükümlere aykırı hareket ederek, üçüncü kişileri
veya ortakları zarara uğratan tasfiye memurları, kusursuz
olduklarını ispat etmedikçe, müteselsil olarak sorumlu tutulurlar.
(2) Tasfiye memurları,
atadıkları ve hizmete aldıkları kimselerin kanuna,
şirket sözleşmesine veya diğer iş görme
şartlarını gösteren hükümlere aykırı hareketlerinden
dolayı da Türk Borçlar Kanununun 116 ncı maddesi hükmünce, gerek
üçüncü kişilere gerek ortaklara karşı müteselsil olarak
sorumludurlar.
(3) Bu davalar,
davacının, zararı ve faili öğrendiği tarihten
itibaren iki yılda ve her hâlde zararı doğuran fiilden
itibaren beş yılda zamanaşımına uğrar. Ancak,
zararı doğuran fiil bir suç oluşturduğu ve Türk
Ceza Kanununa göre süresi daha uzun bir dava zamanaşımına
bağlı olduğu takdirde tazminat davasına da o
zamanaşımı uygulanır.
C) Tasfiye işleri
I - Koruma önlemleri
MADDE 286- (1) Tasfiye memurları, tasfiye
hâlinde bulunan şirketin bütün mal ve haklarının
korunması için basiretli bir iş adamı gibi gerekli önlemleri
almakla ve tasfiyeyi olabildiğince en kısa zamanda bitirmekle
yükümlüdür.
II - Defter tutma
yükümlülüğü
1. Başlangıç
envanteri ve bilançosu
MADDE 287- (1) Tasfiye memurları, önceden
seçilmişlerse şirketin sona ermesini hemen izleyen günlerde ve
şirketin sona ermesinden sonra ortaklarca seçilmiş veya mahkemece
atanmışlarsa seçimlerinden ve atanmalarından hemen sonra
şirket işlerini gören kişileri çağırarak onlarla
birlikte, gelmedikleri takdirde yalnız başlarına,
şirketin finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço
düzenlerler. Tasfiye memurları gerek görürlerse şirket
mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurabilirler. Düzenlenen
envanter ile bilanço, tasfiye memurlarının önünde şirket
işlerini yönetenler tarafından imzalanır.
(2) Envanter ve bilançonun
imzasından sonra, tasfiye memurları sona ermiş bulunan
şirketin envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine
ve defterlerine el koyarlar.
2. Defterler
MADDE 288- (1) Tasfiye memurları tasfiye
işlemlerinin güvenliğini sağlamak için gereken defterleri
tutmakla yükümlüdür.
3. Son bilanço
MADDE 289- (1) Tasfiye sonunda, tasfiye
memurları şirket sözleşmesi veya kanun hükümlerine göre
ortakların sermaye ile kâr ve zarardaki paylarını ve
diğer haklarını gösteren bir bilanço düzenleyerek ortaklara
tebliğ ile yükümlüdürler. Ortaklar bir ay içinde mahkemeye
başvurarak itiraz etmezlerse, bilanço kesinleşir.
(2) Bundan sonra ortaklar,
kendilerine düşen payları almaktan kaçındıkları
takdirde tasfiye memurları, bu payları her ortağın
ayrı ayrı adlarına 296 ncı maddede gösterilen bankalardan
birine yatırırlar.
4. Saklama zorunluluğu
MADDE 290- (1) Tasfiyenin sonunda belgelerin
ve defterlerin saklanması hakkında 82 nci madde hükmü
uygulanır.
III - Tasfiyenin amacı
MADDE 291- (1) Tasfiye memurları,
şirketin faaliyette bulunduğu dönemde başlanmış olup
da henüz sonuçlandırılmamış olan iş ve
işlemleri tamamlamaya, şirketin borç ve taahhütlerini yerine
getirmeye, şirketin alacaklarını toplamaya, gereğinde
yargı yolu ile almaya ve varlıkları paraya çevirmeye, net
varlığı elde etmeye yönelik ve yarayan bütün iş ve
işlemleri yapmaya yetkili ve zorunludurlar.
IV - Yeni işler
1. Kural
MADDE 292- (1) Tasfiye memurları
tasfiyenin gereklerinden olmayan yeni bir işlem yapamazlar. Aksi
takdirde, bu tür işlemlerden dolayı ortaklara karşı
müteselsilen sorumlu olurlar.
2. İstisna
MADDE 293- (1) Tasfiye memurları,
şirketin işletme konusu kapsamındaki işlemlere, ancak,
ortakların oybirliğiyle; feshe mahkemece karar verilmiş olan
durumlarda, ortaklar oybirliğini sağlayamazlarsa, mahkemenin onay
kararıyla devam edebilirler.
V - Varlıkların
paraya çevrilmesi
1. Ayrı ayrı
satış
MADDE 294- (1) Tasfiye memurları
şirketin sona ermesi durumunda şirkete ait
taşınırları, durumun gereklerine göre ya artırma
yoluyla veya pazarlıkla satabilirler. Oybirliğiyle verilen bir
kararla ortaklar başka bir satış şeklini belirlemedikleri
takdirde, taşınmazlar ancak İcra ve İflas Kanunu
hükümleri uyarınca açık artırma yoluyla satılabilir.
(2) İlgililer
arasında küçük veya kısıtlanmış bir kişinin
bulunması bu hükmün uygulanmasına engel olmaz.
2. Toptan satış
MADDE 295- (1) Ortaklar oybirliğiyle
karar vermedikçe, tasfiye memurları önemli miktardaki şirket varlıklarını
toptan satamazlar; ancak oybirliğinin sağlanamadığı
hâllerde mahkeme toptan satışa karar verebilir.
3. Paranın
yatırılması
MADDE 296- (1) Tasfiye memurları, tasfiye
sırasında elde edilen paraların bin Türk lirasından
fazlasını, mahkemece belirlenecek bir bankaya, şirket
adına yatırırlar.
VI - Borçların
ödenmesi
MADDE 297- (1) Tasfiye hâlinde bulunan bir
kollektif şirketin vadesi henüz gelmemiş olan borçlarını
tasfiye memurları iskonto uygulayarak derhâl ödemeye ve alacaklılar
da bu ödeme tarzını kabule zorunludurlar.
VII - Ortakların ek
ödemeleri
MADDE 298- (1) Bir kollektif şirketin
varlığı, borçlarının tamamına yetmediği
takdirde, kalan şirket borçlarının ödenmesini sağlamak
için tasfiye memurları ortaklara başvururlar.
VIII - Tasfiyeden arta
kalanın dağıtılması
1. Geçici ödemeler
MADDE 299- (1) Tasfiye memurları,
alacaklıların ve ortakların ilerde doğması muhtemel
hak ve alacaklarına yetecek tutarı alıkoymak
şartıyla, mevcut parayı geçici olarak ortaklar arasında
dağıtabilirler.
2. Son dağıtma
MADDE 300- (1) Şirketin net
varlığı, şirket sözleşmesine veya sonradan verilecek
karara göre, tasfiye memurları tarafından
dağıtılır. Sözleşmede aksine hüküm veya
ortakların kararı bulunmadığı takdirde
dağıtma para olarak yapılır.
IX - Ortakların
denetleme hakkı
1. Bilgi isteme hakkı
MADDE 301- (1) Tasfiye memurları,
ortaklara, her zaman tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi ve
ortaklar istedikleri takdirde bu hususta imzalı bir belge vermekle
yükümlüdürler.
(2) Tasfiye memurları
tasfiyenin sonunda tasfiye iş ve işlemlerine dair ortaklara hesap
verirler.
2. Defterleri inceleme
hakkı
MADDE 302- (1) Tasfiye memurları,
istem üzerine şirkete ve tasfiyeye ilişkin bütün defterleri ve
belgeleri tasfiye işleminin yapıldığı yerde
ortaklara göstermekle yükümlüdürler. Ortakların bu defter ve belgelerden
suret almalarına tasfiye memurları engel olamazlar.
X - Tasfiyenin sonu
MADDE 303- (1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine,
şirketin ticaret unvanının sicilden silinmesi ve bunun tescil
ve ilanı için durum, tasfiye memurları tarafından ticaret
sicili müdürlüğüne bildirilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Komandit
Şirket
BİRİNCİ
BÖLÜM
Şirketin
Niteliği ve Kuruluşu
A) Tanımı
MADDE 304- (1) Ticari bir
işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek
amacıyla kurulan, şirket alacaklılarına karşı
ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu
sınırlandırılmamış ve diğer ortak veya
ortakların sorumluluğu belirli bir sermaye ile sınırlandırılmış
olan şirket komandit şirkettir.
(2) Sorumluluğu
sınırlı olmayan ortaklara komandite, sorumluluğu
sınırlı olanlara komanditer denir.
(3) Komandite ortakların
gerçek kişi olmaları gerekir. Tüzel kişiler ancak komanditer
ortak olabilirler.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 305- (1) Bu Bölümdeki özel hükümler
saklı kalmak şartıyla, kollektif şirkete dair 212 ilâ 216
ncı maddeler komandit şirketler hakkında da uygulanır.
(2) Şirket
sözleşmesinde, her komanditer ortağın sermayesinin
miktarı, cinsi ve ortak sıfatından kaynaklanan ve bir yönetim
hakkı niteliğinde olmaması gereken, komanditer ortaklara
verilen yönetim görevleri açıkça belirtilir.
C) Sözleşme
I Yorum
MADDE 306- (1) Şirketin komandit
olup olmadığı sözleşme hükümlerine göre belirlenir.
Ortaklar tarafından şirkete verilen ad ve nitelik o şirketin
türünün belirlenmesinde yalnız başına yeterli olmaz.
(2) Bir şirketin komandit
olduğu açıkça saptanamıyorsa o şirket kollektif
sayılır.
II- Komanditerlerin sermaye
koyma borcu
MADDE 307- (1) Bir komandit şirket
sözleşmesine 213 üncü maddede gösterilen kayıtlardan başka
komanditerlerin adları ve her birinin koydukları veya koymayı
taahhüt ettikleri sermayenin cins ve miktarları yazılarak tescil ve
ilan ettirilir.
(2) Bir komanditer
kişisel emeğini ve ticari itibarını sermaye olarak
koyamaz.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi
MADDE 308- (1) Komandit şirkette
ortakların birbirleriyle olan ilişkileri şirket
sözleşmesi ile düzenlenir. Şirket sözleşmesinde hüküm
bulunmayan durumlarda, bu Bölümde yazılı hükümler saklı kalmak
şartıyla, kollektif şirketlere ilişkin 217 ilâ 231 inci
maddeler uygulanır.
B) Komanditerlerin hukuki
durumu
I Yönetim
MADDE 309- (1) İster komandite ister
komanditer olsun her ortağın bir oy hakkı vardır. Bu
kurala aykırı düzenlemeler geçersizdir.
(2) Şirket, komanditeler
tarafından yönetilir.
(3) Komanditerler, şirket
işlerini görmeye görevli ve yetkili olmadıkları gibi, yönetim
hakkını haiz kişilerin yetkileri içinde yaptıkları
işlere itiraz da edemezler. Ancak, olağanüstü iş ve işlemlerde,
şirket sözleşmesinin değiştirilmesi, tür
değiştirme, birleşme ve bölünme gibi yapısal
değişikliklerde; şirkete ortak alınması,
çıkarılması ve payın devri türünden temel işlemlerde
komanditerler de oy hakkını haizdirler.
II Denetleme
MADDE 310- (1) Her komanditer, iş
yılı sonunda ve iş saatleri içinde, şirketin
envanterleriyle bilançosunun içeriğini, diğer finansal
tablolarını, bunların doğruluğunu ve
geçerliliğini incelemeye yetkilidir.
(2) Komanditer, bu incelemeyi
bizzat yapabileceği gibi bir uzmana da yaptırabilir. Uzmanın
şahsı hakkında bir itiraz ileri sürülürse komanditerin istemi
üzerine mahkeme tarafından bilirkişi atanmasına karar verilir.
Bu karar kesindir. (1)
(3) Haklı sebeplerin
bulunması hâlinde, mahkeme, komanditerin istemi üzerine şirketin
işlerinin ve varlığının bizzat veya bilirkişi
tarafından incelenmesine her zaman izin verebilir.
(4) Bu madde hükümlerine
aykırı şirket sözleşmesi hükümleri geçersizdir.
III - Rekabet
yasağı
MADDE 311- (1) Kollektif ortakların, şirket
konusunu oluşturan işlemlerin aynını yapamayacaklarına
ilişkin 230 uncu madde komanditerler hakkında uygulanmaz. Ancak,
komanditer, şirketin işletme konusunun kapsamına giren
işlerle uğraşacak bir ticari işletme açar veya böyle bir
işletme açan bir kişiyle ortak olur ya da bu nitelikte bir
şirkete girerse, komandit şirketin belgelerini ve defterlerini
incelemek hakkını kaybeder.
IV - Kâr ve zarar
1. Genel olarak
MADDE 312- (1) Komanditer, iş yılı
sonunda gerçekleşen kâr payını ve şirket
sözleşmesinde kararlaştırılmış olan faizleri
nakden alır. Ancak, koyduğu sermaye herhangi bir sebeple
azalmış ise noksanı tamamlanıncaya kadar kâr ve faizi
isteyemez. Şu kadar ki, gelecek yıllarda elde edilecek kâr
paylarından, sermayenin noksanı tamamlandıktan sonra artan
kısımdan önce geçmiş yıllara ait birikmiş faizler
ödenir.
2. Geri verilmesi zorunlu
olmayan faizler ve kâr payları
a) Usulüne göre tahakkuk
ettirilmiş olanlar
MADDE 313- (1) Komanditerler, önce
aldıkları ve usulüne göre tahakkuk ettirilmiş faizi ve kâr
paylarını, şirketin sonradan meydana gelen zararını
kapatmak için geri vermeye zorunlu tutulamazlar.
b) Usulsüz tahakkuk
ettirilmiş olanlar
MADDE 314- (1) Komanditerler, kanuna ve
şirket sözleşmesine göre düzenlenen ve kâr gösteren bir bilançoya
göre, iyiniyetle aldıkları ancak usulsüz tahakkuk etirilmiş
kâr paylarını veya şirket sözleşmesi ile kabul
edilmiş olan faizleri geri vermeye zorunlu tutulamazlar.
V -
Ortaklığın geçişi
1. Devir hâlinde
MADDE 315- (1) Komanditer, şirketteki
payını başkasına devredebilir. Ancak, devre diğer
ortaklar onay vermemişlerse Türk Borçlar Kanununun 632 nci maddesi hükmü
uygulanır.
2. Ölüm hâlinde
MADDE 316- (1) Ölen bir komanditerin yerine
mirasçıları geçer.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin
ve Ortakların Üçüncü Kişilerle Olan İlişkileri
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 317- (1) Şirket ve
ortakların üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde, bu Bölümdeki
özel hükümler saklı kalmak şartıyla, kollektif şirkete
ilişkin 232 ilâ 242 nci maddeler uygulanır.
B) Şirketin temsili
MADDE 318- (1) Komandit şirketler, kural
olarak, komandite ortaklar tarafından temsil edilir. Kollektif
şirketin temsil yetkisinin kapsamı ve
sınırlandırılmasına ilişkin hükümleri komandit
şirkete de uygulanır.
(2) Komanditer ortaklar, ortak
sıfatıyla şirketi temsile yetkili olamazlar. Ancak,
şirket sözleşmesinde aksine hüküm bulunmamak şartıyla,
komanditer ortak ticari mümessil, ticari vekil veya seyyar tacir memuru
olarak atanabilir.
C) Komanditer
ortağın sorumluluğu
I - Genel olarak
MADDE 319- (1) Bir komanditerin sorumluluğu
koyduğu veya taahhüt ettiği sermaye miktarını
aşamaz.
II - İstisnalar
1. Adı şirketin
unvanında bulunan komanditer
MADDE 320- (1) Adı şirketin
unvanında bulunan komanditer, üçüncü kişilere karşı
komandite bir ortak gibi sorumlu sayılır.
2. Şirket adına
işlemde bulunan komanditer
MADDE 321- (1) Ticari mümessil, ticari vekil
veya seyyar tacir memuru olarak hareket ettiğini açıkça
bildirmeksizin, şirket adına işlemlerde bulunan komanditer
ortak, bu işlemler nedeniyle iyiniyetli üçüncü kişilere
karşı komandite ortak gibi sorumlu olur.
(2) Şirket, ticaret
siciline tescil edilmeden önce işlemler yapılmışsa,
komanditer, bu tür şirket borçları için, üçüncü kişilere
karşı, sorumluluğunun sınırlı olduğunun
onlar tarafından bilindiğini ispat etmediği takdirde, komandite
ortak gibi sorumlu tutulur.
(3) Alacaklı,
komanditerin koyduğu sermayeye biçilen değerin, bu sermayenin
konulduğu andaki değerinin altında olduğunu ispat
edebilir. Aradaki fark tutarınca komanditer sorumludur.
(4) Komanditer ortak,
koymayı taahhüt ettiği sermaye tutarınca, kendisinin
şirkete girmesinden önce doğan borçlardan da sorumludur.
(5) Komanditerin, şirket
yönetimine karışması sonucunu doğurmayacak şekilde
öğüt vermesi, görüş açıklaması, olağanüstü iş
ve işlemler ile şirketin iş ve işlemleri üzerinde haiz
olduğu denetleme haklarını kullanması, kanunda
yazılı hâllerde yönetim işlerini gören kimselerin
atanmalarına, görevden alınmalarına katılması,
şirket içinde ikinci derecedeki hizmetlerde ve görevlerde çalıştırılması,
komanditer sıfatıyla sorumluluğunu etkilemez.
III - Alacaklıların
durumu
1. Takip imkânı
MADDE 322- (1) Komanditer, koymayı
taahhüt ettiği sermaye borcunun henüz ödemediği tutarına
kadar şirket alacaklılarına karşı sorumludur. Bu
suretle kendisine başvurulan komanditer ortak, şirket
alacaklısına ödemede bulunduğu tutarda sermaye borcundan
kurtulur. Şirket alacaklıları, şirket sona ermiş
olmadıkça veya şirket aleyhine yapılan icra takibi semeresiz
kalmadıkça, komanditere başvuramazlar.
(2) Şirketin iflası
hâlinde alacaklıların haiz oldukları haklar iflas masasına
geçer.
(3) Komanditer, şirkete
koymayı taahhüt ettiği sermayeyi aşan bir tutar ile
sorumluluğu üzerine aldığını yazı ile
bildirmiş veya ilan etmişse üçüncü kişilere veya bildirimin
muhatabına karşı bu tutar kadar sorumlu olur.
2. Sermayenin
azaltılması
MADDE 323- (1) Bir komanditer sermayesini, 313
ve 314 üncü madde hükümleri saklı kalmak şartıyla, gerek
doğrudan doğruya gerek faiz veya kâr payına sayılmak
üzere dolayısıyla tamamen veya kısmen geri alamayacağı
gibi, sermayesi herhangi bir sebeple azalmışsa noksan
tamamlanıncaya kadar, faiz veya kâr payı da isteyemez. Aksi hâlde,
komanditer aldığı para kadar şirket
alacaklılarına karşı 322 nci maddenin birinci
fıkrası gereğince sorumlu olur.
3. İflas
a) Şirketin
iflası
MADDE 324- (1) Bir komandit şirketin
iflası hâlinde, şirket alacaklıları
alacaklarını almadıkça, ortakların kişisel
alacaklıları şirket mallarına başvuramaz.
(2) Komanditerlerin
koydukları sermaye de şirket alacaklılarının birinci
fıkrada yazılı olduğu gibi öncelikle haklarını
elde edecekleri mallardan sayılır.
b) Komanditelerin
sorumluluğu
MADDE 325- (1) Şirketin
varlığı şirket alacaklılarına yetmeyecek
olursa, bu alacaklılar geri kalan alacaklarından dolayı
komanditelerin kişisel mallarına başvurabilirler.
(2) Ortakların
kişisel mallarına başvurulması hâlinde şirket
alacaklılarının, ortakların kişisel
alacaklılarına karşı rüçhan hakkı yoktur.
c) Komanditerin iflası
MADDE 326- (1) Şirket ve iflas
hâlinde masası veya şirket alacaklıları, iflas etmiş
bir komanditerin masasına başvururlarsa, bunların, müflis
komanditerin kişisel alacaklılarına karşı rüçhan
hakkı yoktur.
4. Takas
MADDE 327- (1) Şirketten
alacağı olan bir kişinin, sermaye borcunu henüz yerine
getirmemiş veya koyduğu sermayeyi geri almış bir
komanditere borcu varsa, bu kişi şirketteki
alacağını komanditere olan borcu ile takas edebilir. 242 nci
madde hükmü saklıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Tasfiyesi
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 328- (1) Kollektif şirketlerin sona
ermesine, tasfiyesine ve ortakların şirketten çıkma ve
çıkarılmasına ilişkin 243 ilâ 303 üncü madde hükümleri
komandit şirketlerde de uygulanır. Ancak, şirket
sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça komanditerin ölümü veya
kısıtlanması şirketin sona ermesi sonucunu doğurmaz.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Anonim Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler, Kuruluş ve Temel
İlkeler
A) Genel Hükümler
I - Tanım
MADDE 329- (1) Anonim şirket, sermayesi
belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı
yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan şirkettir.
(2) Pay sahipleri, sadece
taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete
karşı sorumludur.
II - Özel kanunlara
bağlı anonim şirketler
MADDE 330- (1) Özel kanunlara tabi anonim
şirketlere, özel hükümler dışında bu kısım
hükümleri uygulanır.
III - Amaç ve konu
MADDE 331- (1) Anonim şirketler, kanunen
yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabilir.
IV - En az sermaye
tutarı
MADDE 332- (1) Tamamı esas
sözleşmede taahhüt edilmiş bulunan sermayeyi ifade eden esas
sermaye ellibin Türk Lirasından ve sermayenin
artırılmasında yönetim kuruluna tanınmış yetki
tavanını gösteren kayıtlı sermaye sistemini kabul
etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerde
başlangıç sermayesi yüzbin Türk Lirasından
aşağı olamaz. Bu en az sermaye tutarı Cumhurbaşkanınca
artırılabilir.
(2) Bu Kanun anlamında
kayıtlı sermayeli anonim şirketlerde başlangıç
sermayesi, kuruluşta ve sisteme ilk geçildiğinde haiz olunması
zorunlu sermayedir; çıkarılmış sermaye ise, çıkarılmış
payların tümünün itibarî değerlerinin toplamını temsil
eder.
(3) Halka açık olmayan
anonim şirketler gerekli şartları artık haiz
olmadıkları takdirde, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığından izin alarak kayıtlı sermaye
sisteminden çıkabilecekleri gibi, bu sisteme alınırken aranan
nitelikleri kaybettiklerinde, istemleri bulunmasa bile aynı
Bakanlık tarafından sistemden çıkartılırlar.
(4) 28/7/1981 tarihli ve 2499
sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 12 nci maddesi hükmü
saklıdır.
V - Devletin gözetimi
1. İzin
MADDE 333- (1) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığınca yayımlanacak tebliğle, faaliyet
alanları belirlenip, ilan edilecek anonim şirketler Gümrük ve
Ticaret Bakanlığının izni ile kurulur. Bu
şirketlerin esas sözleşme değişiklikleri de aynı
Bakanlığın iznine bağlıdır. Bakanlık
incelemesi sadece kanunun emredici hükümlerine
aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden
yapılabilir. Bunun dışında hukuki konumu, niteliği
ve işletme konusu ne olursa olsun anonim şirketin kuruluşu ve
esas sözleşme değişiklikleri herhangi bir makamın iznine
bağlanamaz.
2. Kamu tüzel kişilerinin
yönetim kurulunda temsili
MADDE 334- (1) Devlet, il özel idaresi,
belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerinden birine, esas
sözleşmede öngörülecek bir hükümle, pay sahibi olmasalar da,
işletme konusu kamu hizmeti olan anonim şirketlerin yönetim
kurullarında temsilci bulundurmak hakkı verilebilir.
(2) Birinci fıkrada
yazılı şirketlerde pay sahibi olan kamu tüzel kişilerinin
yönetim kurulundaki temsilcileri, ancak bunlar tarafından görevden
alınabilir.
(3) Kamu tüzel
kişilerinin yönetim kurulundaki temsilcileri, genel kurul
tarafından seçilen üyelerin hak ve görevlerini haizdir. Kamu tüzel
kişileri, şirket yönetim kurulundaki temsilcilerinin bu
sıfatla işledikleri fiillerden ve yaptıkları
işlemlerden dolayı şirkete ve onun alacaklılarıyla
pay sahiplerine karşı sorumludur. Tüzel kişinin rücû
hakkı saklıdır.
B) Kuruluş
I - Kurucu işlem
MADDE 335- (1) Şirket, kurucuların,
kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını
ödemeyi, şartsız taahhüt ettikleri, imzalarının noterce
onaylandığı veya ticaret sicili müdürü yahut
yardımcısı huzurunda imzaladığı esas
sözleşmede, anonim şirket kurma iradelerini
açıklamalarıyla kurulur. Şirketin kuruluşunda, esas sözleşmeyi
ihtiva eden kâğıtlardan değerli kâğıt bedeli
alınmaz.
(2) 355 inci maddenin birinci
fıkrası hükmü saklıdır.
II - Kuruluş belgeleri
MADDE 336- (1) Esas sözleşme,
değerleme raporları, ayın ve işletme
devralınmasına ilişkin olanlar da dâhil olmak üzere,
kurulmakta olan şirketle, kurucular ve diğer kişilerle yapılan
ve kuruluşla ilgili olan sözleşmeler kuruluş belgeleridir.
Bunlar, sicil dosyasına konulur ve birer nüshaları şirket
tarafından beş yıl süreyle saklanır.
III Kurucular
1. Tanım
MADDE 337- (1) Pay taahhüt edip esas
sözleşmeyi imzalayan gerçek ve tüzel kişiler kurucudur.
(2) Kurucular, birinci
fıkrada yazılı işlemi, üçüncü bir kişinin
hesabına yaptıkları takdirde, bu kişi de kuruluştan
doğan sorumluluk bakımından kurucu sayılır. Söz
konusu üçüncü kişi, kendisi hesabına iş gören kimsenin
bildiği veya bilmesi gereken bir hususu kendisinin bilmediğini
ileri süremez.
2. Asgari sayı
MADDE 338- (1) Anonim şirketin
kurulabilmesi için pay sahibi olan bir veya daha fazla kurucunun
varlığı şarttır. 330 uncu madde hükmü
saklıdır.
(2) Pay sahibi
sayısı bire düşerse, durum, bu sonucu doğuran işlem
tarihinden itibaren yedi gün içinde yönetim kuruluna yazılı olarak
bildirilir. Yönetim kurulu bildirimi aldığı tarihten itibaren
yedi gün içinde, şirketin tek pay sahipli bir
anonim şirket olduğunu tescil ve ilan
ettirir. Ayrıca, hem şirketin tek pay sahipli olarak kurulması
hem de payların tek kişide toplanması hâlinde tek pay
sahibinin adı, yerleşim yeri ve vatandaşlığı da
tescil ve ilan edilir. Aksi hâlde doğacak zarardan, bildirimde
bulunmayan pay sahibi ve tescil ve ilanı yaptırmayan yönetim kurulu
sorumludur.
(3) Şirket, tek
pay sahibi olacak şekilde kendi payını iktisap edemez;
ettiremez.
IV - Esas sözleşme
1. İçerik
MADDE 339- (1) Esas sözleşmenin
yazılı şekilde yapılması ve bütün kurucuların
imzalarının noterce onaylanması veya esas sözleşmenin
ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda
imzalanması şarttır.
(2) Esas sözleşmeye
aşağıdaki hususlar yazılır:
a) Şirketin ticaret
unvanı ve merkezinin bulunacağı yer.
b) Esaslı noktaları
belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde şirketin
işletme konusu.
c) Şirketin sermayesi ile
her payın itibarî değeri, bunların ödenmesinin şekil ve
şartları.
d) Pay senetlerinin nama veya
hamiline yazılı olacakları; belirli paylara tanınan
imtiyazlar; devir sınırlamaları.
e) Paradan başka sermaye
olarak konan haklar ve ayınlar; bunların değerleri; bunlara
karşılık verilecek payların miktarı, bir
işletme ve ayın devir alınması söz konusu olduğu
takdirde, bunların bedeli ve şirketin kurulması için kurucular
tarafından şirket hesabına satın alınan
malların ve hakların bedelleriyle, şirketin kurulmasında
hizmetleri görülenlere verilmesi gereken ücret, ödenek veya ödülün
tutarı.
f) Kurucularla yönetim kurulu
üyelerine ve diğer kimselere şirket kârından sağlanacak
menfaatler.
g) Yönetim kurulu üyelerinin
sayıları, bunlardan şirket adına imza koymaya yetkili
olanlar.
h) Genel kurulların
toplantıya nasıl çağrılacakları; oy hakları.
ı) Şirket bir süre
ile sınırlandırılmışsa, bu süre.
i) Şirkete ait
ilanların nasıl yapılacağı.
j) Pay sahiplerinin taahhüt
ettiği sermaye paylarının türleri ve miktarları.
k) Şirketin hesap dönemi.
(3) İlk yönetim kurulu
üyeleri esas sözleşme ile atanır.
2. Emredici hükümler
MADDE 340- (1) Esas sözleşme, bu Kanunun
anonim şirketlere ilişkin hükümlerinden ancak Kanunda buna açıkça
izin verilmişse sapabilir. Diğer kanunların, öngörülmesine
izin verdiği tamamlayıcı esas sözleşme hükümleri o kanuna
özgülenmiş olarak hüküm doğururlar.
V - Taahhüdün onaylanması
MADDE 341- (Mülga)
VI - Ayni sermaye
1. Ayni sermaye
konulabilecek malvarlığı unsurları
MADDE 342- (1) Üzerlerinde
sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden
değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile
sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni
sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar
ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.
(2) 128 inci madde hükmü
saklıdır.
2. Değer biçme
MADDE 343- (1) Konulan ayni sermaye ile
kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve
ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye
ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir.
Değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut
olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun
seçim olduğu; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin,
geçerliğinin ve 342 nci maddeye uygunluğunun belirlendiği,
tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri; ayni olarak konulan her
varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay
miktarı ile Türk Lirası karşılığı, tatmin
edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre
açıklanır. Bu rapora kurucular ve menfaat sahipleri itiraz
edebilir. Mahkemenin onayladığı bilirkişi kararı
kesindir.
VII - Pay bedellerinin
ödenmesi
1. Nakdî sermaye
MADDE 344- (1) Nakden taahhüt edilen
payların itibarî değerlerinin en az yüzde yirmibeşi tescilden
önce, gerisi de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödenir.
Payların çıkarma primlerinin tamamı tescilden önce ödenir.
(2) Sermaye Piyasası
Kanununun pay bedellerinin ödenmelerine ilişkin hükümleri
saklıdır.
2. Ödeme yeri
MADDE 345- (1) Nakdî ödemeler, 19/10/2005
tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununa
bağlı bir bankada, kurulmakta olan şirket adına
açılacak özel bir hesaba, sadece şirketin kullanabileceği
şekilde yatırılır. Taahhüt edilen payların, kanunda
veya esas sözleşmede öngörülmüş bulunan ve kanunda yazılı
olandan daha yüksek olan tutarlarının ödendiği, ticaret
siciline yöneltilecek bir banka mektubu ile ispatlanır. Banka, bu
tutarı, şirketin tüzel kişilik kazandığını
bildiren bir sicil müdürlüğü yazısının sunulması
üzerine, sadece şirkete öder.
(2) Şirket, 335 inci
maddenin birinci fıkrasında öngörülen noter onayı veya
şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü yahut
yardımcısı huzurunda imzalanma tarihinden itibaren, üç ay
içinde tüzel kişilik kazanamadığı takdirde, bu hususu
doğrulayan bir sicil müdürlüğü yazısının
sunulması üzerine, bedeller banka tarafından sahiplerine geri
verilir.
3. Halka arzedilecek paylar
MADDE 346- (1) Esas sözleşmede taahhüt
edilmiş olup da taahhüt sahiplerince, şirketin tescilinden itibaren
en geç iki ay içinde halka arzedileceği esas sözleşmede
belirtilmiş ve ayrıca garanti edilmiş bulunan nakdî
payların karşılıkları satıştan elde edilen
gelirden ödenir. Pay senetlerinin halka arzedilmesi sermaye
piyasası mevzuatına göre yapılır.
Satış süresinin sonunda, payların itibarî değerlerinin,
varsa çıkarma priminin karşılığı şirkete,
giderler düştükten sonra kalan tutar ise, pay senetlerini halka arzeden
pay sahiplerine ödenir.
(2) Halka arzedilip de
süresinde satılmayan payların bedellerinin tamamı, süresinde
halka arzedilmeyen payların bedellerinin ise, yüzde yirmibeşi iki
aylık süreyi izleyen üç gün içinde ödenir.
VIII - Primli paylar
MADDE 347- (1) İtibarî değerinden
aşağı bedelle pay çıkarılamaz. Payların itibarî
değerinden yüksek bir bedelle çıkarılabilmeleri için esas
sözleşmede hüküm veya genel kurul kararı bulunmalıdır.
IX - Kurucu menfaatleri
MADDE 348- (1) Şirketi kurdukları
sırada harcadıkları emeğe karşılık olarak
kuruculara, para ve bedelsiz pay senedi vermek gibi şirket sermayesinin
azalması sonucunu doğurabilecek bir menfaat tanınamaz. Bu
hükme aykırı esas sözleşme hükümleri geçersizdir. Ancak,
dağıtılabilir kârdan 519 uncu maddenin birinci fıkrasında
yazılı yedek akçe ile pay sahipleri için yüzde beş kâr payı
ayrıldıktan sonra kalanın en çok onda biri intifa
senetleri bağlamında kuruculara ödenir.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra kurulan anonim şirketler, pay senetlerini halka arz
etmeden önce kurucu intifa senetlerini, herhangi bir bedel ödemeden iptal
ederler; aksi hâlde intifa senetleri kendiliğinden geçersiz
sayılır.
(3)
Dağıtılabilecek kâr mevcut ise şirket kârın
dağıtılmamasını kararlaştırmış
olsa bile kurucu intifa sahipleri esas sözleşmede öngörülen kâr
paylarını alırlar.
X - Kurucular beyanı
MADDE 349- (Mülga)
XI - Halka arz taahhüdü
MADDE 350- (1) 346 ncı madde
uyarınca, halka arzedilmek üzere pay taahhüdünde bulunulduğu
takdirde, halka arz, kurucular, yönetim kurulu veya yetkili herhangi bir
organ tarafından onaylanmış kabul edilir.
XII - İşlem
denetçisi raporu
MADDE 351- (Mülga)
XIII - Kuruluştan önce
pay taahhüdünün devri
MADDE 352- (1) Pay taahhüdünün, şirketin
tescilinden önce devri, şirkete karşı geçersizdir.
XIV - Fesih davası
MADDE 353- (1) Anonim şirketin
butlanına veya yokluğuna karar verilemez. Ancak, şirketin
kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek
suretiyle, alacaklıların, pay sahiplerinin veya kamunun menfaatleri
önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmüş veya ihlal
edilmiş olursa, yönetim kurulunun, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının, ilgili alacaklının veya pay
sahibinin istemi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki
asliye ticaret mahkemesince şirketin feshine karar verilir. Mahkeme
davanın açıldığı tarihte gerekli önlemleri
alır.
(2) Eksikliklerin
giderilebilmesi, esas sözleşmeye veya kanuna aykırı
hususların düzeltilebilmesi için mahkeme süre verebilir.
(3) Dava dilekçesine deliller
ile gerekli bütün bilgiler eklenir. Yargılama aşamasında delil
sunulamayacağı gibi bir davanın beklenilmesi ve bilgi
getirtmesi de mahkemeden istenemez. Ancak, somut olayın haklı
göstermesi hâlinde, mahkeme, kesin süreye bağlayarak,
davacının delil sunma ve bilgi getirtme istemini kabul edebilir.
Dava, acele işlere ilişkin usule tâbîdir.
(4) Davanın,
şirketin tescil ve ilanından itibaren üç aylık hak
düşürücü süre içinde açılması şarttır.
(5) Davanın
açıldığı ve kesinleşmiş olan mahkeme
kararı, mahkemenin bildirimi üzerine, derhâl ve resen ticaret siciline
tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur. Ayrıca,
yönetim kurulu, tescil ve ilanı yapılan hususu, internet sitesine
koyar.
XV - Şirketin tescili
ve ilanı
MADDE 354- (1) Şirket esas
sözleşmesinin tamamı, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının izniyle kurulacak olan anonim
şirketlerde izin alınmasını, diğer şirketlerde
335 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca
şirketin kuruluşunu izleyen otuz
gün içinde şirketin merkezinin bulunduğu
yer ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan
olunur. Tescil ve ilan olunan esas sözleşmeye, aşağıda
sayılanlar dışında, 36 ncı maddenin birinci
fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu hususlar şunlardır:
a) Esas sözleşmenin
tarihi.
b) Şirketin ticaret
unvanı ve merkezi.
c) Şirketin, varsa
süresi.
d) Şirketin sermayesi,
ödenmesinin şekil ve şartları ile payların itibarî
değerleri, varsa imtiyazlar.
e) Pay senetlerinin türleri,
hamiline veya nama yazılı oldukları.
f) Şirketin nasıl
temsil olunacağı.
g) Yönetim kurulu üyeleriyle
şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, unvanları,
yerleşme yerleri ve vatandaşlıkları.
h) Şirketin
yapacağı ilanların şekli; esas sözleşmede buna
ilişkin hüküm bulunduğu takdirde, yönetim kurulu
kararlarının pay sahiplerine nasıl bildirileceği.
(2) Şubeler, merkezin
sicil kaydına gönderme yapılarak bulundukları yer ticaret
siciline tescil olunurlar.
(3) 343 üncü madde
uyarınca verilen bilirkişi raporu ticaret sicili müdürlüğüne
tevdi edilir.
XVI - Tüzel
kişiliğin kazanılması
MADDE 355- (1) Şirket ticaret siciline
tescil ile tüzel kişilik kazanır.
(2) Tescilden önce şirket
adına işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem
ve taahhütlerden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar.
Ancak, işlem ve taahhütlerin, ileride kurulacak
şirket adına yapıldığı açıkça
bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç
aylık süre içinde bu taahhütler şirket tarafından kabul
olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur.
(3) Şirketçe kabul
olunmadığı takdirde kuruluş giderleri kurucular
tarafından karşılanır. Bunların pay sahiplerine rücu
hakları yoktur.
C) Kanuna karşı
hile
MADDE 356- (1) Şirketin tescilinden
itibaren iki yıl içinde bir işletme veya aynın, sermayenin
onda birini aşan bir bedel karşılığında
devralınmasına veya kiralanmasına ilişkin
sözleşmeler, genel kurulca onaylanıp ticaret siciline tescil
edilmedikçe geçerli olmaz. Bu sözleşmelerin onaylanmasından ve
tescilinden önce, bunların ifası amacıyla
yapılmış olan ödemeler dâhil, her türlü tasarruf geçersizdir.
(2) Genel kurul
kararını vermeden önce, yönetim kurulunun istemi üzerine
şirketin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesince atanacak
bilirkişi, şirket tarafından devralınacak ya da
kiralanacak işletme ve ayınlara değer biçer. Rapor resmî
nitelik taşır.
(3) Toplantı ve karar
nisabına 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları
uygulanır.
(4) Sözleşme genel
kurulun onay kararıyla birlikte tescil ve ilan olunur.
(5) Şirketin işletme
konusunu oluşturan veya cebrî icra yoluyla iktisap edilen ayın ve
işletmeler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.
D) Temel ilkeler
I - Eşit işlem
ilkesi
MADDE 357- (1) Pay sahipleri eşit
şartlarda eşit işleme tabi tutulur.
II - Pay sahiplerinin
şirkete borçlanma yasağı
MADDE 358- (1) Pay sahipleri, sermaye
taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe
ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş
yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça
şirkete borçlanamaz.
İKİNCİ BÖLÜM
Yönetim Kurulu
A) Genel olarak
I - Atama ve seçim
1. Üyelerin
sayısı ve nitelikleri
MADDE 359- (1) Anonim şirketin, esas
sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş,
bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur.
(2) Bir tüzel kişi
yönetim kuruluna üye seçildiği takdirde, tüzel kişiyle birlikte,
tüzel kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenen,
sadece bir gerçek kişi de tescil ve ilan olunur; ayrıca,
tescil ve ilanın yapılmış olduğu, şirketin internet
sitesinde hemen açıklanır. Tüzel kişi adına sadece,
bu tescil edilmiş kişi toplantılara katılıp oy
kullanabilir.
(3) Yönetim kurulu üyelerinin
ve tüzel kişi adına tescil edilecek gerçek kişinin tam
ehliyetli olmaları şarttır.
(4) Üyeliği sona erdiren
sebepler seçilmeye de engeldir.
(5) Devlet, il özel idaresi,
belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin pay sahibi
olduğu şirketlerde, sayılan tüzel kişiler veya
bunların gerçek kişi temsilcileri yönetim kuruluna seçilebilir.
Yönetim kurulu üye sayısı ikiden fazla olan şirketlerde
üyelerin tamamının aynı kamu tüzel kişisinin temsilcisi
olmaması şartıyla kamu tüzel kişisini temsilen birden fazla
gerçek kişi yönetim kuruluna seçilebilir.
2. Belirli grupların
yönetim kurulunda temsil edilmesi
MADDE 360- (1) Esas sözleşmede öngörülmek
şartı ile, belirli pay gruplarına, özellik ve nitelikleriyle
belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine ve azlığa yönetim
kurulunda temsil edilme hakkı tanınabilir. Bu amaçla, yönetim
kurulu üyelerinin, belirli bir grup oluşturan pay sahipleri, belirli
pay grupları ve azlık arasından seçileceği
esas sözleşmede öngörülebileceği gibi, esas sözleşmede
yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da tanınabilir.
Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine önerilen
adayın veya hakkın tanındığı gruba ve
azlığa mensup adayın haklı bir sebep
bulunmadığı takdirde üye seçilmesi zorunludur. Bu şekilde
tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık anonim
şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının
yarısını aşamaz. Bağımsız yönetim kurulu
üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır.
(2) Bu maddeye göre yönetim
kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar imtiyazlı
sayılır.
3. Sigorta
MADDE 361- (1) Yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini
yaparken kusurlarıyla şirkete verebilecekleri zarar, şirket
sermayesinin yüzde yirmibeşini aşan bir bedelle sigorta
ettirilmiş ve bu suretle şirket teminat altına
alınmışsa, bu husus halka açık şirketlerde Sermaye
Piyasası Kurulunun ve ayrıca pay senetleri borsada işlem
görüyorsa borsanın bülteninde duyurulur ve kurumsal yönetim ilkelerine
uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınır.
4. Görev süresi
MADDE 362- (1) Yönetim kurulu üyeleri
en çok üç yıl süreyle görev yapmak üzere seçilir. Esas sözleşmede
aksine hüküm yoksa, aynı kişi yeniden seçilebilir.
(2) 334 üncü madde
hükmü saklıdır.
II - Üyeliğin
boşalması
MADDE 363- (1) 334 üncü madde hükmü saklı
kalmak üzere, herhangi bir sebeple bir üyelik boşalırsa, yönetim
kurulu, kanuni şartları haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu
üyeliğine seçip ilk genel kurulun onayına sunar. Bu yolla seçilen
üye, onaya sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev
yapar ve onaylanması hâlinde selefinin süresini tamamlar.
(2) Yönetim kurulu üyelerinden
birinin iflasına karar verilir veya ehliyeti kısıtlanır
ya da bir üye üyelik için gerekli kanuni şartları yahut esas
sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybederse, bu kişinin
üyeliği, herhangi bir işleme gerek olmaksızın
kendiliğinden sona erer.
III - Görevden alma
MADDE 364- (1) Yönetim kurulu üyeleri,
esas sözleşmeyle atanmış olsalar dahi, gündemde ilgili bir
maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir
sebebin varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman
görevden alınabilirler. Yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişi, kendi
adına tescil edilmiş bulunan kişiyi her an
değiştirebilir.
(2) 334 üncü madde
hükmü ve görevden alınan üyenin tazminat hakkı saklıdır.
B) Yönetim ve temsil
I - Genel olarak
1. Esas
MADDE 365- (1) Anonim şirket, yönetim
kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai
hükümler saklıdır.
2. Görev
dağılımı
MADDE 366- (1) Yönetim
kurulu, üyeleri arasından bir başkan ve
bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir
başkan vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve
başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından
seçilmesi öngörülebilir.
(2) Yönetim kurulu,
işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor
hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç
denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de
bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurabilir.
3. Yönetimin devri
MADDE 367- (1) Yönetim kurulu esas
sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye
göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu
üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu
iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan
görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime
bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim
kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini
ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge
hakkında, yazılı olarak bilgilendirir.
(2) Yönetim,
devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.
4. Ticari mümessil ve
vekiller
MADDE 368- (1) Yönetim kurulu, ticari mümessil ve
ticari vekiller atayabilir.
5. Özen ve
bağlılık yükümlülüğü
MADDE 369- (1) Yönetim kurulu üyeleri ve
yönetimle görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin
özeniyle yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük
kurallarına uyarak gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.
(2) 203 ilâ 205 inci madde
hükümleri saklıdır.
II. Temsil yetkisi
1. Genel olarak
MADDE 370- (1) Esas sözleşmede aksi
öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa
temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir.
(2) Yönetim kurulu,
temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü
kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil
yetkisini haiz olması şarttır.
2. Kapsam ve
sınırlar
MADDE 371- (1) Temsile yetkili olanlar şirketin
amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukuki
işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket
unvanını kullanabilirler. Kanuna ve esas sözleşmeye
aykırı işlemler dolayısıyla şirketin rücû
hakkı saklıdır.
(2) Temsile yetkili
olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu
dışında yaptığı işlemler de şirketi
bağlar; meğerki, üçüncü kişinin, işlemin
işletme konusu dışında bulunduğunu
bildiği veya durumun gereğinden, bilebilecek durumda
bulunduğu ispat edilsin. Şirket esas sözleşmesinin ilan
edilmiş olması, bu hususun ispatı açısından, tek
başına yeterli delil değildir.
(3) Temsil yetkisinin
sınırlandırılması, iyiniyet sahibi üçüncü
kişilere karşı hüküm ifade etmez; ancak, temsil yetkisinin
sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya
birlikte kullanılmasına ilişkin tescil ve ilan edilen
sınırlamalar geçerlidir.
(4) Temsile yetkili
kişiler tarafından yapılan işlemin esas sözleşmeye
veya genel kurul kararına aykırı olması, iyiniyet sahibi
üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete
başvurmalarına engel değildir.
(5) Temsile veya
yönetime yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada
işledikleri haksız fiillerden şirket sorumludur. Şirketin
rücû hakkı saklıdır.
(6) Sözleşmenin
yapılması sırasında, şirket tek pay sahibi
tarafından ister temsil edilsin ister edilmesin, tek pay sahipli anonim
şirketlerde, bu pay sahibi ile şirket arasındaki
sözleşmenin geçerli olması sözleşmenin yazılı
şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu şart
piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan
işlemlere ilişkin sözleşmelerde uygulanmaz.
(7) Yönetim
kurulu, yukarıda belirtilen temsilciler dışında,
temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyelerini veya şirkete hizmet
akdi ile bağlı olanları sınırlı yetkiye sahip
ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak
atayabilir. Bu şekilde atanacak olanların görev ve yetkileri, 367 nci maddeye göre hazırlanacak iç yönergede
açıkça belirlenir. Bu durumda iç yönergenin tescil ve ilanı
zorunludur. İç yönerge ile ticari vekil ve diğer tacir
yardımcıları atanamaz. Bu fıkra uyarınca
yetkilendirilen ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları
da ticaret siciline tescil ve ilan edilir. Bu kişilerin, şirkete ve
üçüncü kişilere verecekleri her tür zarardan dolayı yönetim kurulu müteselsilen sorumludur.
3. İmza şekli
MADDE 372- (1) Şirket adına imza
yetkisini haiz kişiler şirketin unvanı altında imza
atarlar. 40 ıncı maddenin ikinci fıkrası hükmü saklıdır.
(2) Şirket
tarafından düzenlenecek belgelerde şirketin merkezi, sicile
kayıtlı olduğu yer ve sicil numarası gösterilir.
4. Tescil ve ilan
MADDE 373- (1) Yönetim kurulu, temsile yetkili
kişileri ve bunların temsil şekillerini gösterir
kararının noterce onaylanmış suretini, tescil ve ilan
edilmek üzere ticaret siciline verir.
(2) Temsil yetkisinin
ticaret sicilinde tescilinden sonra, ilgili kişilerin seçimine veya
atanmalarına ilişkin herhangi bir hukuki sakatlık, şirket
tarafından üçüncü kişilere, ancak sakatlığın bunlar
tarafından bilindiğinin ispat edilmesi şartıyla ileri
sürülebilir.
(3) Kamu
kurum ve kuruluşları tarafından, ticaret siciline tescil
olunan temsile yetkili kişiler ile bunların temsil şekilleri
hakkında ticaret sicili kayıtları esas alınır ve
şirketten bu kayıtlara ilişkin ticaret sicili müdürlüklerince
düzenlenen belgeler ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan
ilan dışında hiçbir belge istenemez.
III - Görevler ve yetkiler
1. Genel olarak
MADDE 374- (1) Yönetim kurulu ve kendisine
bırakılan alanda yönetim, kanun ve esas sözleşme uyarınca
genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar
dışında, şirketin işletme konusunun
gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve
işlemler hakkında karar almaya yetkilidir.
2. Devredilemez görev ve
yetkiler
MADDE 375- (1) Yönetim kurulunun devredilemez
ve vazgeçilemez görev ve yetkileri şunlardır:
a) Şirketin üst düzeyde
yönetimi ve bunlarla ilgili talimatların verilmesi.
b) Şirket yönetim
teşkilatının belirlenmesi.
c) Muhasebe, finans denetimi
ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için
gerekli düzenin kurulması.
d) Şube müdürleri hariç olmak üzere müdürlerin ve
aynı işleve sahip kişilerin atanmaları ve görevden
alınmaları.
e) Yönetimle görevli
kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve
yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun hareket edip
etmediklerinin üst gözetimi.
f) Pay, yönetim kurulu karar
ve genel kurul toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması,
yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim
açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması,
genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel
kurul kararlarının yürütülmesi.
g) Borca batıklık
durumunun varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması.
3. Sermayenin kaybı,
borca batık olma durumu
a) Çağrı ve
bildirim yükümü
MADDE 376- (1) Son yıllık
bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının
yarısının zarar sebebiyle karşılıksız
kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel
kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun
gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.
(2) Son yıllık
bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte
ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız
kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl
toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile
yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde
şirket kendiliğinden sona erer.
(3) Şirketin borca
batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran
işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin
devamlılığı esasına göre hem de muhtemel
satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır.
Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının
alacaklarını karşılamaya yetmediğinin
anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket
merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin
iflasını ister. Meğerki, iflas kararının
verilmesinden önce, şirketin açığını
karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak
tutardaki şirket borçlarının alacaklıları,
alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların
sırasından sonraki sıraya konulmasını
yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya
sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği,
yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece
atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde
mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış
başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.
b) Konkordato
MADDE 377- (1) Yönetim kurulu veya herhangi bir
alacaklı, 376 ncı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca
yapacağı iflâs talebiyle birlikte veya bu kapsamda yapılan
iflâs yargılaması sırasında 2004 sayılı Kanunun
285 inci ve devamı maddeleri uyarınca konkordato da talep edebilir.
4. Riskin erken
saptanması ve yönetimi
MADDE 378- (1) Pay senetleri borsada
işlem gören şirketlerde, yönetim kurulu, şirketin
varlığını, gelişmesini ve devamını
tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli
önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla,
uzman bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve
geliştirmekle yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite
denetçinin gerekli görüp bunu yönetim kuruluna yazılı olarak
bildirmesi hâlinde derhâl kurulur ve ilk raporunu kurulmasını
izleyen bir ayın sonunda verir.
(2) Komite, yönetim kuruluna
her iki ayda bir vereceği raporda durumu değerlendirir, varsa
tehlikelere işaret eder, çareleri gösterir. Rapor denetçiye de
yollanır.
5. Şirketin kendi
paylarını iktisap veya rehin olarak kabul etmesi
a) Genel olarak
MADDE 379- (1) Bir şirket kendi
paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin
onda birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak olan miktarda,
ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul edemez. Bu hüküm, bir üçüncü
kişinin kendi adına, ancak şirket hesabına iktisap ya da
rehin olarak kabul ettiği paylar için de geçerlidir.
(2) Payların
birinci fıkra hükmüne göre iktisap veya rehin olarak kabul edilebilmesi
için, genel kurulun yönetim kurulunu yetkilendirmesi şarttır. En
çok beş yıl için geçerli olacak bu yetkide, iktisap veya rehin
olarak kabul edilecek payların itibarî değer sayıları
belirtilerek toplam itibarî değerleriyle söz konusu edilecek
paylara ödenebilecek bedelin alt ve üst sınırı gösterilir. Her
izin talebinde yönetim kurulu kanuni şartların
gerçekleştiğini belirtir.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralardaki şartlara ek olarak, iktisap edilecek payların
bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net aktifi, en az esas
veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas sözleşme
uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek
akçelerin toplamı kadar olmalıdır.
(4) Yukarıdaki
hükümler uyarınca, sadece, bedellerinin tümü ödenmiş bulunan paylar
iktisap edilebilir.
(5) Yukarıdaki
fıkralarda yer alan hükümler, ana şirketin paylarının
yavru şirket tarafından iktisabı hâlinde de uygulanır.
Pay senetleri borsada işlem gören şirketler hakkında, Sermaye
Piyasası Kurulu şeffaflık ilkeleri ile fiyata ilişkin kurallar
yönünden gerekli düzenlemeleri yapar.
b) Kanuna karşı
hile
MADDE 380- (1) Paylarının iktisap
edilmesi amacıyla, şirketin başka bir kişiyle
yaptığı, konusu avans, ödünç veya teminat verilmesi
olan hukuki işlemler batıldır. Bu butlan hükmü, kredi ve
finans kurumlarının işletme konuları içine giren
işlemlere ve şirketin veya onun bağlı şirketlerinin
çalışanlarına, şirketin paylarını iktisap
edebilmeleri için, avans, ödünç ve teminat verilmesine ilişkin hukuki
işlemlere uygulanmaz. Ancak, bu istisnai işlemler, şirketin,
kanuna ve esas sözleşmesine göre ayırmak zorunda bulunduğu
yedek akçeleri azaltıyor veya 519 uncu maddede düzenlenen yedek
akçelerin harcanmalarına ilişkin kuralları ihlal ediyor ve
şirketin 520 nci maddede öngörülen yedek akçeyi ayırmasına
imkân bırakmıyorsa, geçersizdir.
(2) Ayrıca,
şirket ile üçüncü kişi arasında yapılmış
bulunan ve bu kişiye, şirketin kendi paylarını;
şirketin, şirkete bağlı bir şirketin veya
şirketin paylarının çoğunluğuna sahip olduğu
şirketin hesabına alma hakkı tanıyan ya da böyle bir
yükümlülük öngören bir düzenleme, eğer bu payları şirket
alsaydı işlem 379 uncu maddeye aykırı kabul edilecek
idiyse batıldır.
c) Yakın ve ciddi bir
kaybın önlenmesi
MADDE 381- (1) Bir şirket, yakın ve
ciddi bir kayıptan kaçınmak için gerekli olduğu takdirde,
kendi paylarını, 379 uncu maddeye göre genel kurulun
yetkilendirmeye ilişkin kararı olmadan da iktisap edebilir.
(2) Payların bu yolla
iktisabı hâlinde yönetim kurulu ilk genel kurula;
a) İktisabın sebep
ve amacı,
b) İktisap edilen
payların sayıları, itibarî değerlerinin toplamı ve
sermayenin ne kadarını temsil ettiği,
c) Bedeli ve ödeme
şartları,
hakkında yazılı
bilgi verir.
d) İstisnalar
MADDE 382- (1) Bir şirket, 379 uncu madde
hükümleri ile bağlı olmaksızın;
a) Esas veya
çıkarılmış sermayesinin azaltılmasına
ilişkin 473 ilâ 475 inci madde hükümlerini uyguluyorsa,
b) Küllî halefiyet
kuralının gereğiyse,
c) Bir kanuni satın alma
yükümünden doğuyorsa,
d) Bedellerinin tümü
ödenmiş olmak şartıyla ve cebrî icradan, bir şirket
alacağının tahsili amacına yönelikse,
e) Şirket, menkul
kıymetler şirketiyse,
kendi paylarını iktisap
edebilir.
e) İvazsız
iktisap
MADDE 383- (1) Bir şirket, bedellerinin
tamamı ödenmiş olmak şartıyla, kendi paylarını
ivazsız iktisap edebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü,
yavru şirket, ana şirketin paylarını ivazsız iktisap
ettiği takdirde de kıyas yoluyla uygulanır.
f) Elden çıkarma
MADDE 384- (1) 382 nci maddenin (b) ilâ (d)
bentleri ve 383 üncü madde hükümlerine göre, iktisap edilen paylar,
şirket için herhangi bir kayba yol açmadan devirleri mümkün olur olmaz
ve her hâlde iktisaplarından itibaren üç yıl içinde elden
çıkarılırlar; meğerki, şirketin ve yavru
şirketin sahip oldukları bu payların toplamı
şirketin esas veya çıkarılmış sermayesinin yüzde
onunu aşmasın.
g) Aykırı iktisap
hâlinde elden çıkarma
MADDE 385- (1) 379 ilâ 381 inci maddelere
aykırı bir şekilde iktisap edilen veya rehin olarak
alınan paylar, iktisapları veya rehin olarak kabulleri tarihinden
itibaren en geç altı ay içinde elden çıkarılır ya da
üzerlerindeki rehin kaldırılır.
h) Sermayenin
azaltılması
MADDE 386- (1) 384 ve 385 inci maddeler
uyarınca elden çıkarılamayan paylar, sermayenin
azaltılması yoluyla hemen yok edilir.
ı) Saklı tutulan
hükümler
MADDE 387- (1) Şirketin kendi
paylarını iktisap edebileceğine ilişkin diğer
kanunlardaki hükümler saklıdır.
i) Kendi
paylarını taahhüt yasağı
MADDE 388- (1) Şirket kendi
paylarını taahhüt edemez.
(2) Üçüncü kişinin
veya bir yavru şirketin kendi adına fakat şirket hesabına
şirketin payını taahhüt etmesi, şirketin kendi
payını taahhüt etmesi sayılır.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralara aykırı hareket hâlinde, söz konusu payları,
kuruluşta kurucular, sermaye artırımlarında yönetim
kurulu üyeleri taahhüt etmiş sayılır ve bunlar pay
bedellerinden sorumlu olurlar. Kanuna aykırı taahhütte herhangi bir
kusurları bulunmadığını ispat eden kurucular ve
sermaye artırımlarında yönetim kurulu üyeleri sorumluluktan
kurtulurlar.
(4) Birinci ve üçüncü
fıkra hükümleri ana şirketin paylarını taahhüt eden yavru
şirketlere kıyas yoluyla uygulanır. Söz konusu paylar yavru
şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından taahhüt edilmiş
kabul olunur. Üyeler pay bedellerinden sorumludur.
j) Hakların
kullanılması
MADDE 389- (1) Şirketin iktisap
ettiği kendi payları ile yavru şirket tarafından iktisap
edilen ana şirketin payları, ana şirketin genel kurulunun
toplantı nisabının hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Bedelsiz payların iktisabı hariç, şirketin
devraldığı kendi payları hiçbir pay sahipliği
hakkı vermez. Yavru şirketin iktisap ettiği ana şirket
paylarına ait oy hakları ile buna bağlı haklar donar.
IV - Yönetim kurulu
toplantıları
1. Kararlar
MADDE 390- (1) Esas sözleşmede aksine
ağırlaştırıcı bir hüküm
bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam
sayısının çoğunluğu ile toplanır ve
kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin
çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik
ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.
(2) Yönetim kurulu üyeleri
birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara vekil
aracılığıyla da katılamazlar.
(3) Oylar eşit
olduğu takdirde o konu gelecek toplantıya bırakılır.
İkinci toplantıda da eşitlik olursa söz konusu öneri
reddedilmiş sayılır.
(4) Üyelerden hiçbiri
toplantı yapılması isteminde bulunmadığı
takdirde, yönetim kurulu kararları, kurul üyelerinden birinin belirli
bir konuda yaptığı, karar şeklinde
yazılmış önerisine, en az üye tam
sayısının çoğunluğunun yazılı onayı
alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı önerinin tüm yönetim kurulu
üyelerine yapılmış olması bu yolla alınacak
kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı
kâğıtta bulunması şart değildir; ancak onay
imzalarının bulunduğu kâğıtların tümünün
yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması veya
kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp
karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir.
(5) Kararların
geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmalarına
bağlıdır.
2. Batıl kararlar
MADDE 391- (1) Yönetim kurulunun
kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden
istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem
ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel
yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini
gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle
vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların
kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d) Diğer organların
devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin,
kararlar batıldır.
3. Bilgi alma ve inceleme
hakkı
MADDE 392- (1) Her yönetim kurulu üyesi
şirketin tüm iş ve işlemleri hakkında bilgi
isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir. Bir üyenin istediği,
herhangi bir defter, defter kaydı, sözleşme, yazışma veya
belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi, kurulca veya üyeler tarafından
incelenmesi ve tartışılması ya da herhangi bir konu ile
ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi alınması
reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü uygulanır.
(2) Yönetim kurulu
toplantılarında, yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket
yönetimiyle görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle
yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de reddedilemez; soruları
cevapsız bırakılamaz.
(3) Her yönetim kurulu üyesi,
yönetim kurulu toplantıları dışında, yönetim kurulu
başkanının izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen
kişilerden, işlerin gidişi ve belirli münferit işler
hakkında bilgi alabilir ve görevinin yerine getirilebilmesi için
gerekliyse, yönetim kurulu başkanından, şirket defterlerinin
ve dosyalarının incelemesine sunulmasını isteyebilir.
(4) Başkan bir üyenin,
üçüncü fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma
istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna getirilir. Kurulun
toplanmaması veya bu istemi reddetmesi hâlinde üye, şirketin
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine
başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden inceleyip karara
bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir.
(5) Yönetim
kurulu başkanı, kurulun izni olmaksızın, yönetim kurulu
toplantıları dışında bilgi alamaz, şirket
defter ve dosyalarını inceleyemez. Yönetim kurulu
başkanının bu isteminin reddedilmesi hâlinde başkan,
dördüncü fıkraya göre mahkemeye başvurabilir.
(6) Yönetim kurulu üyesinin bu
maddeden doğan hakları kısıtlanamaz,
kaldırılamaz. Esas sözleşme ve yönetim kurulu, üyelerin bilgi
alma ve inceleme haklarını genişletebilir.
(7) Her yönetim kurulu üyesi
başkandan, yönetim kurulunu toplantıya
çağırmasını yazılı olarak isteyebilir. İstemin uygun görülmesi hâlinde
çağrı, yönetim kurulu başkanınca yapılır. Ancak
yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğunun yazılı istemi
üzerine, yönetim kurulu başkanı yönetim kurulunu istemin kendisine
ulaştığı tarihten itibaren en geç otuz gün içinde
yapılacak şekilde toplantıya çağırmak
zorundadır. Bu süre içinde yönetim kurulu toplantıya
çağrılmadığı veya yönetim kurulu başkanı
ya da başkan vekiline ulaşılamadığı hâllerde,
çağrı doğrudan istem sahiplerince yapılabilir.
Çağrı üzerine yapılacak toplantılarda toplantı ve
karar nisapları hakkında 390 ıncı maddenin
birinci fıkrası uygulanır. Esas sözleşmede yönetim
kurulunun toplantıya çağrılmasına ilişkin
farklı bir usul belirlenebilir.
4. Müzakereye katılma
yasağı
MADDE 393- (1) Yönetim kurulu üyesi,
kendisinin şirket dışı kişisel menfaatiyle veya alt
ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut üçüncü derece dâhil
üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarından birinin,
kişisel ve şirket dışı menfaatiyle şirketin
menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin
müzakerelere katılamaz. Bu yasak, yönetim kurulu üyesinin müzakereye
katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan
durumlarda da uygulanır. Tereddüt uyandıran hâllerde, kararı
yönetim kurulu verir. Bu oylamaya da ilgili üye katılamaz. Menfaat
uyuşmazlığı yönetim kurulu tarafından bilinmiyor
olsa bile, ilgili üye bunu açıklamak ve yasağa uymak
zorundadır.
(2) Bu hükümlere
aykırı hareket eden yönetim kurulu üyesi ve menfaat
çatışması nesnel olarak varken ve biliniyorken ilgili üyenin
toplantıya katılmasına itiraz etmeyen üyeler ve söz konusu
üyenin toplantıya katılması yönünde karar alan yönetim kurulu
üyeleri bu sebeple şirketin uğradığı zararı
tazminle yükümlüdürler.
(3) Müzakereye, yasak
nedeniyle katılmamanın sebebi ve ilgili işlemler yönetim
kurulu kararına yazılır.
V- Yönetim kurulu
üyelerinin mali hakları
MADDE 394- (1) Yönetim kurulu üyelerine,
tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla
belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye,
prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir.
VI - Şirketle
işlem yapma, şirkete borçlanma yasağı
MADDE 395- (1) Yönetim kurulu üyesi, genel
kuruldan izin almadan, şirketle kendisi veya başkası
adına herhangi bir işlem yapamaz; aksi hâlde, şirket
yapılan işlemin batıl olduğunu ileri sürebilir.
Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz.
(2) Pay sahibi olmayan
yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393
üncü maddede sayılan yakınları şirkete nakit borçlanamaz.
Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez,
sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi
hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket
alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği
tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir.
(3) 202 nci madde hükmü
saklı kalmak şartıyla, şirketler topluluğuna dâhil
şirketler birbirlerine kefil olabilir ve garanti verebilirler.
(4) Bankacılık
Kanununun özel hükümleri saklıdır.
VII - Rekabet
yasağı
MADDE 396- (1) Yönetim kurulu üyelerinden
biri, genel kurulun iznini almaksızın, şirketin işletme
konusuna giren ticari iş türünden bir işlemi kendi veya
başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı tür
ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu
sınırsız ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme
aykırı harekette bulunan yönetim kurulu üyelerinden şirket
tazminat istemekte veya tazminat yerine yapılan işlemi şirket
adına yapılmış saymakta ve üçüncü kişiler
hesabına yapılan sözleşmelerden doğan menfaatlerin
şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir.
(2) Bu haklardan birinin
seçilmesi birinci fıkra hükmüne aykırı harekette bulunan
üyenin dışındaki üyelere aittir.
(3) Bu haklar, söz konusu
ticari işlemlerin yapıldığını veya yönetim
kurulu üyesinin diğer bir şirkete girdiğini, diğer üyelerin
öğrendikleri tarihten itibaren üç ay ve her hâlde bunların
gerçekleşmesinden itibaren bir yıl geçince
zamanaşımına uğrar.
(4) Yönetim kurulu üyelerinin
sorumluluklarıyla ilgili hükümler saklıdır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Denetleme
A) Genel olarak
MADDE 397- (1) Dördüncü fıkra
uyarınca denetime tabi olan anonim şirketlerin ve şirketler
topluluğunun finansal tabloları denetçi tarafından, Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yayımlanan
uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu Türkiye Denetim
Standartlarına göre denetlenir. Yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporu içinde yer alan finansal bilgilerin, denetlenen finansal
tablolar ile tutarlı olup olmadığı ve gerçeği
yansıtıp yansıtmadığı da denetim kapsamı
içindedir.
(2) Denetime tabi olanlar,
hazırlanmış olan finansal tablolarının denetimden
geçip geçmediğini, denetimden geçmiş ise denetçi görüşünü
ilgili finansal tablonun başlığında açıkça belirtmek
zorundadır. Bu hüküm, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu
için de uygulanır. Denetime tabi olduğu hâlde,
denetlettirilmemiş finansal tablolar ile yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporu, düzenlenmemiş hükmündedir.
(3) Şirketin ve
topluluğun finansal tabloları ile yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporu, denetleme raporunun sunulmasından sonra
değiştirilmişse ve değişiklik denetleme
raporlarını etkileyebilecek nitelikteyse, finansal tablolar ile,
birinci fıkra çerçevesinde yönetim kurulunun yıllık faaliyet
raporu yeniden denetlenir. Yeniden denetleme ve bunun sonucu, raporda özel
olarak açıklanır. Denetçi görüşünde de yeniden denetlemeyi
yansıtan uygun eklere yer verilir.
(4) 398 inci madde
kapsamında denetime tabi olacak şirketler Cumhurbaşkanınca
belirlenir.
(5) Dördüncü
fıkra kapsamı dışında kalan anonim şirketler bu
fıkra hükümlerine göre denetlenir. Denetime ilişkin usul ve esaslar
ile bu fıkra uyarınca denetim yapacak denetçilerin niteliklerine,
uyacakları etik ilkelere, görev ve yetkilerine, seçilmelerine, görevden
alınmalarına veya ayrılmalarına; denetimin ve denetim
raporlarının içeriğine ve raporun genel kurula
sunulmasına ilişkin hususlar Cumhurbaşkanınca
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Kanunun denetçinin
sorumluluğuna ilişkin hükümleri, bu fıkra uyarınca
denetim yapacak denetçilere de kıyasen uygulanır.
(6) Beşinci fıkra
kapsamında denetime tabi olduğu hâlde söz konusu denetimi
yaptırmayanların finansal tabloları ve yönetim kurulu
yıllık faaliyet raporu düzenlenmemiş hükmündedir.
B) Konu ve kapsam
MADDE 398- (1) Şirketin ve
topluluğun finansal tabloları ile yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporunun denetimi; envanterin, muhasebenin ve
Türkiye Denetim Standartlarının öngördüğü ölçüde iç denetimin,
bu Bölüm hükümleri anlamında 378 inci madde uyarınca verilen
raporların ve 397 nci maddenin birinci fıkrası çerçevesinde
yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun denetimidir. Bu
denetim, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kanuna ve esas
sözleşmenin finansal tablolara ilişkin hükümlerine uyulup
uyulmadığının incelenmesini de kapsar. Denetleme,
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun
belirlediği esaslar bağlamında, denetçilik mesleğinin
gerekleriyle etiğine uygun bir şekilde ve özenle
gerçekleştirilir. Denetleme, şirketin ve topluluğun,
malvarlıksal ve finansal durumunun 515 inci madde anlamında dürüst
resim ilkesine uygun olarak yansıtılıp
yansıtılmadığını,
yansıtılmamışsa sebeplerini, dürüstçe belirtecek
şekilde yapılır.
(2) Denetim;
a) Şirketin finansal
tablolarının ve 397 nci maddenin birinci fıkrası ve 402
nci maddenin ikinci fıkrası çerçevesinde yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporunun,
b) Topluluğun konsolide
finansal tablolarının ve 397 nci maddenin birinci fıkrası
ve 402 nci maddenin ikinci fıkrası çerçevesinde yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporunun,
denetçinin denetleme
sırasında elde ettiği bilgilerle uyum içinde olup
olmadığını belirtip açıklayacak şekilde
yapılır.
(3) Topluluğun finansal
tablolarının denetiminden sorumlu olan denetçi, topluluğun
konsolide tablolarına alınan şirketlerin finansal
tablolarını, özellikle konsolidasyona bağlı
uyarlamaları ve mahsupları, birinci fıkra anlamında
inceler; meğerki, konsolidasyona alınan şirket, kanun
gereği veya böyle bir gereklilik bulunmaksızın, bu Bölüm
hükümlerine uygun olarak denetlenmiş olsun. Bu istisna, merkezi yurt
dışında bulunan bir şirketin bu Kanunun öngördüğü
denetimle eş değer bir denetime tâbî tutulmuş olması
hâlinde de geçerlidir.
(4) Denetçi, yönetim kurulunun
şirketi tehdit eden veya edebilecek nitelikteki riskleri zamanında
teşhis edebilmek ve risk yönetimini gerçekleştirebilmek için
378 inci maddede öngörülen sistemi ve yetkili komiteyi kurup
kurmadığını, böyle bir sistem varsa bunun
yapısı ile komitenin uygulamalarını açıklayan,
ayrı bir rapor düzenleyerek, denetim raporuyla birlikte, yönetim
kuruluna sunar. Bu raporun esasları Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunca belirlenir.
C) Denetçi
I - Seçim, görevden alma ve
sözleşmenin feshi
MADDE 399- (1) Denetçi, şirket genel
kurulunca; topluluk denetçisi, ana şirketin genel kurulunca seçilir.
Denetçinin, her faaliyet dönemi ve her hâlde görevini yerine getireceği
faaliyet dönemi bitmeden seçilmesi şarttır. Seçimden sonra, yönetim
kurulu, gecikmeksizin denetleme görevini hangi denetçiye verdiğini
ticaret siciline tescil ettirir ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile internet
sitesinde ilan eder.
(2) Denetçiden denetleme
görevi, sadece dördüncü fıkrada öngörüldüğü şekilde ve
başka bir denetçi atanmışsa geri alınabilir.
(3) Konsolidasyona dâhil olan
ana şirketin finansal tablolarını denetlemek için seçilen
denetçi, başka bir denetçi seçilmediği takdirde, topluluk finansal
tablolarının da denetçisi kabul edilir.
(4) Şirketin merkezinin
bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi;
a) Yönetim kurulunun,
b) Sermayenin yüzde onunu,
halka açık şirketlerde esas veya çıkarılmış
sermayenin yüzde beşini oluşturan pay sahiplerinin,
istemi üzerine, ilgilileri ve
seçilmiş denetçiyi dinleyerek, seçilmiş denetçinin
şahsına ilişkin haklı bir sebebin gerektirmesi, özellikle
de onun taraflı davrandığı yönünde bir kuşkunun
varlığı hâlinde, başka bir denetçi atayabilir.
(5) Görevden alma ve yeni
denetçi atama davası, denetçinin seçiminin Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde ilanından itibaren üç hafta içinde açılır.
Azlığın bu davayı açabilmesi için, denetçinin seçimine
genel kurulda karşı oy vermiş, karşı oyunu
tutanağa geçirtmiş ve seçimin yapıldığı genel
kurul toplantısı tarihinden itibaren geriye doğru en az üç
aydan beri, şirketin pay sahibi sıfatını
taşıyor olması şarttır.
(6) Faaliyet döneminin
dördüncü ayına kadar denetçi seçilememişse, denetçi, yönetim
kurulunun, her yönetim kurulu üyesinin veya herhangi bir pay sahibinin istemi
üzerine, dördüncü fıkrada gösterilen mahkemece atanır. Aynı
hüküm, seçilen denetçinin görevi red veya sözleşmeyi feshetmesi,
görevlendirme kararının iptal olunması, butlanı veya
denetçinin kanuni sebeplerle veya diğer herhangi bir nedenle görevini
yerine getirememesi veya görevini yapmaktan engellenmesi hâllerinde de
uygulanır. Mahkemenin kararı kesindir. Kayyımlık görevi
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yürütülen
şirketlerde faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar denetçi
seçilememiş olması halinde denetçi, şirket yönetim kurulunun
teklifi üzerine Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun ilişkili
olduğu Bakan tarafından atanır. Bakan bu yetkisini Fon
Kuruluna devredebilir.
(7) Denetçinin mahkeme
tarafından atanması durumunda, emsal dikkate alınarak, ücreti
ile muhtemel giderler için mahkeme veznesine yatırılması
gereken ön ödeme mahkemece belirlenir. Bunlara üç iş günü içinde itiraz
edilebilir. Mahkeme kararı kesindir.
(8) Denetçi denetleme
sözleşmesini, sadece haklı bir sebep varsa veya kendisine
karşı görevden alınma davası açılmışsa
feshedebilir. Görüş yazısının içeriğine ilişkin
fikir ayrılıkları ile denetlemenin şirketçe
sınırlandırılmış olması veya görüş
yazısı vermekten kaçınma haklı sebep sayılamaz.
Denetçinin sözleşmeyi feshi yazılı ve gerekçeli
olmalıdır. Denetçi fesih tarihine kadar elde ettiği sonuçları
genel kurula sunmakla yükümlüdür; bu sonuçlar 402 nci maddeye uygun bir rapor
hâline getirilerek genel kurula verilir.
(9) Denetçi altıncı
fıkra hükmüne göre fesih ihbarında bulunduğu takdirde, yönetim
kurulu hemen, geçici bir denetçi seçer ve fesih ihbarını genel
kurulun bilgisine, seçtiği denetçiyi de aynı kurulun onayına
sunar.
II - Denetçi olabilecekler
MADDE 400- (1) Denetçi, bağımsız denetim yapmak üzere, 1/6/1989
tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve
Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre ruhsat almış yeminli
mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir
unvanını taşıyan ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunca yetkilendirilen kişiler ve/veya ortakları
bu kişilerden oluşan sermaye şirketi olabilir.
Aşağıdaki hâllerden birinin varlığında, yeminli
mali müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir ve/veya sermaye
şirketi ve bunların ortaklarından biri ve bunların
ortaklarının yanında çalışan veya bu cümlede
anılan kişilerin mesleği birlikte yaptıkları
kişi veya kişiler, ilgili şirkette denetçi olamaz. Şöyle
ki, önceki cümlede sayılanlardan biri;
a) Denetlenecek şirkette
pay sahibiyse,
b) Denetlenecek şirketin
yöneticisi veya çalışanıysa veya denetçi olarak
atanmasından önceki üç yıl içinde bu sıfatı
taşımışsa,
c) Denetlenecek şirketle
bağlantısı bulunan bir tüzel kişinin, bir ticaret
şirketinin veya bir ticari işletmenin kanuni temsilcisi veya
temsilcisi, yönetim kurulu üyesi, yöneticisi veya sahibiyse ya da bunlarda
yüzde yirmiden fazla paya sahipse yahut denetlenecek şirketin yönetim
kurulu üyesinin veya bir yöneticisinin alt veya üst soyundan biri, eşi
veya üçüncü derece dâhil, üçüncü dereceye kadar kan veya kayın
hısmıysa,
d) Denetlenecek şirketle
bağlantı hâlinde bulunan veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden
fazla paya sahip olan bir işletmede çalışıyorsa veya
denetçisi olacağı şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip bir
gerçek kişinin yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa,
e) Denetlenecek şirketin
defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının
düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda
bulunmuşsa,
f) Denetlenecek şirketin
defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının
çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette
veya katkıda bulunduğu için (e) bendine göre denetçi olamayacak
gerçek veya tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanuni
temsilcisi, temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi,
ortağı, sahibi ya da gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise,
g) (a) ilâ (f) bentlerinde yer
alan şartları taşıdığı için denetçi
olamayan bir denetçinin nezdinde çalışıyorsa,
h) Son beş yıl
içinde denetçiliğe ilişkin meslekî faaliyetinden kaynaklanan
gelirinin tamamının yüzde otuzundan fazlasını
denetlenecek şirkete veya ona yüzde yirmiden fazla pay ile iştirak
etmiş bulunan şirketlere verilen denetleme ve
danışmanlık faaliyetinden elde etmişse ve bunu cari
yılda da elde etmesi bekleniyorsa,
denetçi olamaz.
(2) On yıl içinde
aynı şirket için toplam yedi yıl denetçi olarak seçilen
denetçi üç yıl geçmedikçe denetçi olarak yeniden seçilemez. Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bu fıkranın
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve bu
fıkrada belirtilen süreleri kısaltmaya yetkilidir.
(3) Denetçi, denetleme
yaptığı şirkete, vergi
danışmanlığı ve vergi denetimi
dışında, danışmanlık veya hizmet veremez, bunu
bir yavru şirketi aracılığıyla yapamaz.
(4) (Mülga)
D) İbraz yükümü ve
bilgi alma hakkı
MADDE 401- (1) Şirketin yönetim kurulu,
finansal tabloları ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet
raporunu düzenlettirip onaylayarak, gecikmeksizin, denetçiye verir. Yönetim
kurulu, şirketin defterlerinin, yazışmalarının,
belgelerinin, varlıklarının, borçlarının,
kasasının, kıymetli evrakının, envanterinin
incelenerek denetlenebilmesi için denetçiye gerekli imkânları sağlar.
(2) Denetçi, yönetim
kurulundan, kanuna uygun ve özenli bir denetim için gerekli olan
bütün bilgileri kendisine vermesini ve dayanak
oluşturabilecek belgeleri sunmasını ister. Yılsonu
denetiminin hazırlıkları için gerektiği takdirde, denetçi
birinci fıkranın ikinci ve bu fıkranın birinci cümlesinde
öngörülen yetkileri finansal tabloların çıkarılmasından
önce de haizdir. Özenli bir denetim için gerekli olduğu takdirde denetçi
bu fıkranın birinci ve ikinci cümlelerinde yer alan yetkileri yavru
ve ana şirketler için de kullanabilir.
(3) Konsolide finansal
tabloları çıkarttırmakla yükümlü olan şirketin yönetim
kurulu, konsolide finansal tabloları denetleyecek denetçiye;
topluluğun finansal tablolarını, topluluk yıllık
faaliyet raporunu, münferit şirketin finansal
tablolarını, şirketlerin yönetim kurullarının
yıllık faaliyet raporlarını, bir denetim
yapılmış ise ana şirketin ve yavru şirketlerin
denetim raporlarını vermek zorundadır. Denetçi, birinci
fıkranın birinci ve ikinci cümlelerinde öngörülen yetkileri ana ve
yavru şirketler yönünden de kullanabilir.
(4) Terör örgütlerine
aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 4/12/2004 tarihli ve
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi
uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde,
kayyımın ilk defa atandığı mali yıl ve
öncesinde yapılan iş ve işlemler ile ilgili olarak birinci
fıkranın ilk cümlesi kapsamında onay yükümlülüğü yoktur.
E) Denetim raporu
MADDE 402- (1) Denetçi, yapılan denetimin
türü, kapsamı, niteliği ve sonuçları hakkında, gereken
açıklıkta, anlaşılır, basit bir dille
yazılmış ve geçmiş yılla
karşılaştırmalı olarak hazırlanmış,
finansal tabloları konu alan bir rapor düzenler.
(2) Bundan başka
ayrı bir rapor hâlinde, yönetim kurulunun, şirketin veya
topluluğun durumu hakkındaki yıllık faaliyet raporunda
yer alan irdelemeleri, denetçi tarafından, finansal tablolar ile
tutarlılığı ve gerçeğe uygunluğu
açısından değerlendirilir.
(3) Denetçi,
değerlendirme yaparken şirketin, denetliyorsa ana şirket ile
topluluğun finansal tablolarını esas alır. Raporda
öncelikle, şirketin ve topluluğun finansal durumuna dair yönetim
kurulunun değerlendirmesi hakkında görüş açıklanır.
Bu görüşte, özellikle şirketin ve ana şirketin finansal
tablolarının denetimi bağlamında, şirketin ve topluluğun
varlığını sürdürebilmesine ve gelecekteki
gelişmesine ilişkin analiz yanında, şirket yönetim
kurulunun raporu ile topluluk yıllık faaliyet raporu bu belgelerin
verdiği olanak ölçüsünde şirketin finansal durumu irdelenir.
(4) Denetim raporunun esas
bölümünde;
a) Defter tutma düzeninin,
finansal tabloların ve topluluk finansal tablolarının, kanun
ile esas sözleşmenin finansal raporlamaya ilişkin hükümlerine uygun
olup olmadığı,
b) Yönetim kurulunun denetçi
tarafından denetim kapsamında istenen açıklamaları
yapıp yapmadığı ve belgeleri verip vermediği,
açıkça ifade edilir.
(5) Ayrıca,
finansal tablolar ile bunların dayanağı olan defterlerin;
a) Öngörülen hesap
planına uygun tutulup tutulmadığı,
b) Türkiye Muhasebe
Standartları çerçevesinde, şirketin malvarlığı,
finansal ve kârlılık durumunun resmini gerçeğe uygun olarak ve
dürüst bir şekilde yansıtıp yansıtmadığı,
belirtilir.
(6) Denetim çerçevesinde, 398
inci maddenin dördüncü fıkrası uyarınca bir değerlendirme
yapılmışsa, bunun sonucu ayrı bir raporda gösterilir.
(7) Denetçi, raporunu imzalar
ve yönetim kuruluna sunar.
F) Görüş
yazıları
MADDE 403- (1) Denetçi, denetimin sonucunu
görüş yazısında açıklar. Bu yazı, Kamu Gözetimi,
Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun belirlediği esaslar
çerçevesinde, denetimin konusu, türü, niteliği ve kapsamı
yanında denetçinin değerlendirmelerini de içerir. Denetçi, olumlu
görüş verdiği takdirde yazısında, öncelikle 398
inci madde ve Türkiye Denetim Standartları uyarınca yapılan
denetimde, Türkiye Muhasebe Standartları ve diğer gereklilikler
bakımından herhangi bir aykırılığa
rastlanmadığını; denetim sırasında elde edilen
bilgilerine göre, şirketin veya topluluğun finansal tablolarının
doğru olduğunu, malvarlığı ile finansal duruma ve
kârlılığa ilişkin resmin gerçeğe uygun
bulunduğunu ve tabloların bunu dürüst bir şekilde
yansıttığını belirtir.
(2) Görüş
yazısında, yönetim kurulunun finansal tablolara ilişkin
konular bakımından sorumluluğunu gerektirecek bir sebebin
mevcut olmadığına, varsa buna işaret edilir. Görüş
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun
belirlediği şekilde ve herkesin anlayabileceği bir dille
yazılır.
(3) Çekinceleri varsa denetçi,
olumlu görüş yazısını sınırlandırabilir
veya olumsuz görüş verebilir.
Sınırlandırılmış olumlu görüş, finansal
tabloların şirketin yetkili kurullarınca düzeltilebilecek
aykırılıklar içerdiği ve bu
aykırılıkların tablolarda açıklanmış
sonuca etkilerinin kapsamlı ve büyük olmadığı durumlarda
verilir. Sınırlamanın konusu, kapsamı ve
düzeltmenin nasıl yapılabileceği
sınırlandırılmış olumlu görüş
yazısında açıkça gösterilir.
(4) Şirket defterlerinde,
denetlemenin bu Bölüm hükümlerine uygun bir şekilde
yapılmasına ve sonuçlara varılmasına olanak vermeyen
ölçüde belirsizliklerin bulunması veya şirket tarafından
denetlenecek hususlarda önemli kısıtlamaların
yapılması hâlinde denetçi, bunları ispatlayabilecek
delillere sahip olmasa bile, gerekçelerini açıklayarak görüş
vermekten kaçınabilir. Kaçınma olumsuz görüşün
sonuçlarını doğurur. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu, kaçınmanın sebep ve usulü ile buna dair
gerekçenin esaslarını bir tebliğ ile düzenler.
(5) Olumsuz görüş
yazılan hâllerde yönetim kurulu, görüş yazısının
kendisine teslimi tarihinden itibaren dört iş günü içinde, genel kurulu
toplantıya çağırır ve genel kurul yeni bir yönetim kurulu
seçer. Esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, eski yönetim kurulu
üyeleri yeniden seçilebilir. Yeni yönetim kurulu altı ay içinde, kanuna,
esas sözleşmeye ve standartlara uygun finansal tablolar hazırlatır
ve bunları denetleme raporu ile birlikte genel kurula sunar.
Sınırlı olumlu görüş verilen hâllerde genel kurul,
gerekli önlemleri ve düzeltmeleri de karara bağlar.
(6) Terör örgütlerine
aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 5271 sayılı
Kanunun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar
verilen şirketlerde beşinci fıkra hükümleri kayyımın
görevi devam ettiği müddetçe uygulanmaz.
G) Denetçilerin sır
saklamadan doğan sorumluluğu
MADDE 404- (1) Denetçi ve özel denetçi,
bunların yardımcıları ile denetleme yapmasına
yardımcı olan temsilcileri, denetimi dürüst ve tarafsız bir
şekilde yapmak ve sır saklamakla yükümlüdür. Faaliyetleri
sırasında öğrendikleri, denetleme ile ilgili
olan iş ve işletme sırlarını
izinsiz olarak kullanamazlar. Kasten veya ihmal ile
yükümlerini ihlal edenler şirkete ve zarar verdikleri takdirde
bağlı şirketlere karşı sorumludurlar. Zarar veren
kişi birden fazla ise sorumluluk müteselsildir.
(2) Birinci fıkrada
öngörülen yükümün yerine getirilmesinde ihmali bulunan kişiler
hakkında, verdikleri zarar sebebiyle, her bir denetim için yüzbin Türk
Lirasına, pay senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerde
ise üçyüzbin Türk Lirasına kadar tazminata hükmedilebilir.
İhmalleriyle zarara sebebiyet veren kişilere ilişkin bu
sınırlama denetime birden çok kişinin katılmış
veya birden çok sorumluluk doğurucu eylemin gerçekleştirilmiş
olması hâlinde uygulandığı gibi, katılanlardan
bazılarının kasıtlı hareket etmiş olmaları
durumunda da geçerlidir.
(3) Denetçinin
bağımsız denetim yapmak üzere yetkilendirilen bir sermaye
şirketi olması hâlinde sır saklama yükümü bu kurumun yönetim
kurulunu ve üyelerini ve çalışanlarını da kapsar.(1)
(4) Bu hükümlerden doğan
tazmin yükümü sözleşme ile ne kaldırılabilir ne de
daraltılabilir.
(5) Denetçinin bu maddeden
doğan sorumluluğuna ilişkin istemler rapor tarihinden
başlayarak beş yılda zamanaşımına uğrar.
Ancak, fiil suç oluşturup da Türk Ceza Kanununa göre süresi daha uzun
dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da
o zamanaşımı uygulanır.
(6) Ceza
mevzuatının, suç ihbarına ilişkin hükümleri
saklıdır.
H) Şirket ile denetçi
arasındaki görüş ayrılıkları
MADDE 405- (1) Şirket ile denetçi
arasında şirketin ve topluluğun yılsonu hesaplarına,
finansal tablolarına ve yönetim kurulunun faaliyet raporuna
ilişkin, ilgili kanunun, idari tasarrufun veya esas sözleşme
hükümlerinin yorumu veya uygulanması konusunda doğan görüş
ayrılıkları hakkında, yönetim kurulunun veya denetçinin
istemi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesi dosya üzerinden karar verir. Karar kesindir.
(2) Dava giderlerinin borçlusu
şirkettir.
I) Topluluk ilişkileri
için özel denetçi denetimi
MADDE 406- (1) a) Denetçi, şirketin hâkim
şirketle veya topluluk şirketleriyle ilişkileriyle ilgili
olarak sınırlı olumlu görüş veya kaçınma
yazısı yazmışsa veya
b) Yönetim kurulu,
şirketin topluluk tarafından, bazı belirli hukuki
işlemler veya uygulanan önlemler dolayısıyla kayba
uğratıldığını ve bunlar dolayısıyla
denkleştirme yapılmadığını açıklamışsa,
herhangi bir pay sahibinin
istemi üzerine, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesi tarafından şirketin, hâkim şirketle veya
hâkim şirkete bağlı şirketlerden biriyle olan
ilişkisini incelemek üzere özel denetçi atanabilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Genel Kurul
A) Genel olarak
MADDE 407- (1) Pay sahipleri
şirket işlerine ilişkin haklarını genel kurulda
kullanırlar. Kanuni istisnalar saklıdır.
(2) Murahhas üyelerle en az
bir yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında hazır
bulunmaları şarttır. Diğer yönetim kurulu üyeleri genel
kurul toplantısına katılabilirler. Denetçi genel kurulda
hazır bulunur. Üyeler ve denetçiler görüş bildirebilirler.
(3) 333 üncü madde
gereğince belirlenen şirketlerin genel kurul
toplantılarında Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
temsilcisi de yer alır. Diğer şirketlerde, hangi durumlarda
Bakanlık temsilcisinin genel kurulda bulunacağı ve genel kurul
toplantıları için temsilcilerin görevlendirilmelerine ilişkin
usul ve esaslar ile bunların nitelik, görev ve yetkileri ayrıca
ücret tarifeleri Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca
çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir. Bakanlık
temsilcisinin toplantıya katılma giderleri ve ücretleri ilgili
şirket tarafından karşılanır.
B) Görev ve yetkileri
MADDE 408- (1) Genel kurul, kanunda ve esas
sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hâllerde karar alır.
(2) Çeşitli hükümlerde
öngörülmüş bulunan devredilemez görevler ve yetkiler saklı kalmak
üzere, genel kurula ait aşağıdaki görevler ve yetkiler
devredilemez:
a) Esas sözleşmenin değiştirilmesi.
b) Yönetim kurulu üyelerinin
seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi
haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar
verilmesi ve görevden alınmaları.
c) Kanunda öngörülen
istisnalar dışında denetçinin seçimi ile görevden
alınması.
d) Finansal tablolara, yönetim
kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa,
kâr payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek
akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması
dâhil, kullanılmasına dair kararların alınması.
e) Kanunda öngörülen
istisnalar dışında şirketin feshi.
f) Önemli miktarda şirket
varlığının toptan satışı.
(3) Tek pay sahipli
anonim şirketlerde bu pay sahibi genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir.
Tek pay sahibinin genel kurul sıfatıyla alacağı kararların
geçerlilik kazanabilmeleri için yazılı olmaları
şarttır.
C) Toplantılar
MADDE 409- (1) Genel kurullar olağan ve
olağanüstü toplanır. Olağan toplantı her faaliyet dönemi
sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Bu toplantılarda,
organların seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun
yıllık raporuna, kârın kullanım şekline,
dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının
oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları
ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin
müzakere yapılır, karar alınır.
(2) Gerektiği takdirde
genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır.
(3) Aksine esas
sözleşmede hüküm bulunmadığı takdirde genel kurul,
şirket merkezinin bulunduğu yerde toplanır.
D) Çağrı
I - Yetki
1. Yetkili ve görevli
organlar
MADDE 410- (1) Genel kurul, süresi dolmuş
olsa bile, yönetim kurulu tarafından toplantıya
çağrılabilir. Tasfiye memurları da, görevleri ile ilgili
konular için, genel kurulu toplantıya çağırabilirler.
(2) Yönetim kurulunun,
devamlı olarak toplanamaması, toplantı nisabının
oluşmasına imkân bulunmaması veya mevcut olmaması
durumlarında, mahkemenin izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu
toplantıya çağırabilir. Mahkemenin kararı kesindir.
2. Azlık
a) Genel olarak
MADDE 411- (1) Sermayenin en az onda birini,
halka açık şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri,
yönetim kurulundan, yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi
belirterek, genel kurulu toplantıya çağırmasını veya
genel kurul zaten toplanacak ise, karara bağlanmasını istedikleri
konuları gündeme koymasını isteyebilirler. Esas
sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda paya sahip
pay sahiplerine tanınabilir.
(2) Gündeme madde
konulması istemi, çağrı ilanının Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesinde yayımlanmasına ilişkin ilan ücretinin
yatırılması tarihinden önce yönetim kuruluna
ulaşmış olmalıdır.
(3) Çağrı ve gündeme
madde konulması istemi noter aracılığıyla
yapılır.
(4) Yönetim kurulu
çağrıyı kabul ettiği takdirde, genel kurul en geç
kırkbeş gün içinde yapılacak şekilde toplantıya
çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahiplerince
yapılır.
b) Mahkemenin izni
MADDE 412- (1) Pay sahiplerinin
çağrı veya gündeme madde konulmasına ilişkin istemleri
yönetim kurulu tarafından reddedildiği veya isteme yedi iş
günü içinde olumlu cevap verilmediği takdirde, aynı pay
sahiplerinin başvurusu üzerine, genel kurulun toplantıya
çağrılmasına şirket merkezinin bulunduğu yerdeki
asliye ticaret mahkemesi karar verebilir. Mahkeme toplantıya gerek
görürse, gündemi düzenlemek ve Kanun hükümleri uyarınca çağrıyı
yapmak üzere bir kayyım atar.
Kararında, kayyımın, görevlerini ve
toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya
ilişkin yetkilerini gösterir. Zorunluluk olmadıkça mahkeme dosya
üzerinde inceleme yaparak karar verir. Karar kesindir.
II - Gündem
MADDE 413- (1) Gündem, genel kurulu
toplantıya çağıran tarafından belirlenir.
(2) Gündemde bulunmayan
konular genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz. Kanuni
istisnalar saklıdır.
(3) Yönetim kurulu üyelerinin
görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi yılsonu finansal
tablolarının müzakeresi maddesiyle ilgili sayılır.
III -
Çağrının şekli
1. Genel olarak
MADDE 414- (1) Genel kurul toplantıya,
esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet
sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla
çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri
hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce
yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden
şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge
vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem
ve ilanın çıktığı veya çıkacağı
gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.
(2) Sermaye Piyasası
Kanununun 11 inci maddesinin altıncı fıkrası hükmü
saklıdır.
2. Genel kurula
katılmaya yetkili olan pay sahipleri
MADDE 415- (1) Genel kurul
toplantısına, yönetim kurulu tarafından düzenlenen hazır
bulunanlar listesinde adı bulunan pay sahipleri katılabilir.
(2) Hazır bulunanlar
listesinde adı bulunan senede bağlanmamış payların,
ilmuhaberlerin nama yazılı payların sahipleri ve Sermaye
Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca kayden izlenen pay
sahipleri veya anılanların temsilcileri genel kurula
katılır. Gerçek kişilerin kimlik göstermeleri, tüzel
kişilerin temsilcilerinin vekâletname ibraz etmeleri şarttır.
(3) (Mülga)
(4) Genel kurula
katılma ve oy kullanma hakkı, pay sahibinin payların sahibi
olduğunu kanıtlayan belgeleri veya pay senetlerini şirkete bir
kredi kuruluşuna veya başka bir yere depo edilmesi
şartına bağlanamaz.
3. Çağrısız
genel kurul
MADDE 416- (1) Bütün payların sahipleri
veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı
takdirde, genel kurula katılmaya ve genel kurul
toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler
saklı kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule
uyulmaksızın, genel kurul olarak toplanabilir ve bu toplantı
nisabı varolduğu sürece karar alabilirler.
(2) Çağrısız
toplanan genel kurulda, gündeme oybirliği ile madde eklenebilir; aksine
esas sözleşme hükmü geçersizdir.
E) Toplantının
yapılması
I - Hazır bulunanlar
listesi
MADDE 417- (1) Yönetim kurulu, Sermaye
Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca genel kurula
katılabilecek kayden izlenen payların sahiplerine ilişkin
listeyi, Merkezi Kayıt Kuruluşundan sağlayacağı pay
sahipleri çizelgesine göre düzenler.
(2) Yönetim kurulu, kayden
izlenmeyen paylar ile ilgili olarak genel kurula katılabilecekler
listesini düzenlerken, senede bağlanmamış bulunan veya nama
yazılı olan paylar ile ilmühaber sahipleri için pay defteri
kayıtlarını, hamiline yazılı pay senedi sahipleri
bakımından da giriş kartı alanları dikkate
alır.
(3) Bu maddenin birinci ve
ikinci fıkralarına göre düzenlenecek genel kurula katılabilecekler
listesi, yönetim kurulu başkanı tarafından imzalanır ve
toplantıdan önce genel kurulun yapılacağı yerde
bulundurulur. Listede özellikle, pay sahiplerinin ad ve soyadları veya
unvanları, adresleri, sahip oldukları pay miktarı,
payların itibarî değerleri, grupları, şirketin esas
sermayesi ile ödenmiş olan tutar veya çıkarılmış
sermaye toplantıya aslen ve temsil yoluya katılacakların imza
yerleri gösterilir.
(4) Genel kurula
katılanların imzaladığı liste hazır bulunanlar
listesi adını alır.
(5) Pay
sahipleri çizelgesinin Merkezi Kayıt Kuruluşundan
sağlanmasının usul ve esasları, gereğinde genel
kurul toplantısının yapılacağı gün ile
sınırlı olmak üzere payların devrinin yasaklanması
ve ilgili diğer konular Sermaye Piyasası Kanununun 13 üncü maddesi
uyarınca kayden izlenen paylara ilişkin olarak Sermaye Piyasası
Kurulu, hamiline yazılı paylar bakımından ise Ticaret
Bakanlığı tarafından bir tebliğ ile düzenlenir.
II - Toplantı ve karar
nisabı
MADDE 418- (1) Genel kurullar, bu Kanunda veya
esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş
bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan
payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla
toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması
şarttır. İlk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı
takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz.
(2) Kararlar toplantıda
hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.
III - Toplantı
başkanlığı ve iç yönerge
MADDE 419- (1) Esas sözleşmede aksine
herhangi bir düzenleme yoksa, toplantıyı, genel kurul
tarafından seçilen, pay sahibi sıfatını
taşıması şart olmayan bir başkan yönetir.
Başkan tutanak yazmanı ile gerek görürse oy toplama memurunu
belirleyerek başkanlığı oluşturur. Gereğinde
başkan yardımcısı da seçilebilir.
(2) Anonim şirket yönetim
kurulu, genel kurulun çalışma esas ve usullerine ilişkin
kuralları içeren, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
tarafından, asgari unsurları belirlenecek olan bir iç yönerge
hazırlar ve genel kurulun onayından sonra yürürlüğe koyar. Bu
iç yönerge tescil ve ilan edilir.
IV - Toplantının
ertelenmesi
MADDE 420- (1) Finansal tabloların
müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine, halka
açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi
üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın,
toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya
bırakılır. Erteleme, 414 üncü maddenin birinci
fıkrasında yazılı olduğu şekilde pay
sahiplerine ilanla bildirilir ve internet sitesinde
yayımlanır. İzleyen toplantı için genel kurul, kanunda
öngörülen usule uyularak toplantıya çağrılır.
(2) Azlığın
istemiyle bir defa ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin
tekrar geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal
tabloların itiraza uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan
noktaları hakkında, ilgililer tarafından, dürüst hesap verme
ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap verilmemiş olması
şarttır.
V - Esas sözleşme
değişikliklerinde toplantı ve karar nisapları
MADDE 421- (1) Kanunda veya esas
sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde, esas
sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket sermayesinin en az
yarısının temsil edildiği genel kurulda, toplantıda
mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır.
İlk toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde
edilemediği takdirde, en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı
yapılabilir. İkinci toplantı için toplantı nisabı,
şirket sermayesinin en az üçte birinin toplantıda temsil
edilmesidir. Bu fıkrada öngörülen nisapları düşüren veya nispî
çoğunluğu öngören esas sözleşme hükümleri geçersizdir.
(2) Aşağıdaki
esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin
tümünü oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin
oybirliğiyle alınır:
a) Bilanço
zararlarının kapatılması için yükümlülük ve ikincil
yükümlülük koyan kararlar.
b) Şirketin merkezinin
yurt dışına taşınmasına ilişkin kararlar.
(3) Aşağıdaki
esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin en az
yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin veya
temsilcilerinin olumlu oylarıyla alınır:
a) Şirketin işletme
konusunun tamamen değiştirilmesi.
b) İmtiyazlı pay
oluşturulması.
c) Nama yazılı
payların devrinin sınırlandırılması.
(4) İkinci ve üçüncü
fıkralarda öngörülen nisaplara ilk toplantıda
ulaşılamadığı takdirde izleyen toplantılarda da
aynı nisap aranır.
(5) Pay senetleri menkul
kıymet borsalarında işlem gören şirketlerde,
aşağıdaki konularda karar alınabilmesi için,
yapılacak genel kurul toplantılarında, esas
sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa, 418 inci maddedeki toplantı
nisabı uygulanır:
a) Sermayenin
artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının
yükseltilmesine ilişkin esas sözleşme değişiklikleri.
b) Birleşmeye, bölünmeye
ve tür değiştirmeye ilişkin kararlar.
(6) İşletme
konusunun tamamen değiştirilmesi veya imtiyazlı pay
oluşturulmasına ilişkin genel kurul kararına
olumsuz oy vermiş nama yazılı pay sahipleri, bu
kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasından
itibaren altı ay boyunca payların devredilebilirliği
hakkındaki kısıtlamalarla bağlı değildirler.
VI - Tutanak
MADDE 422- (1) Tutanak, pay sahiplerini veya
temsilcilerini, bunların sahip oldukları payları,
gruplarını, sayılarını, itibarî değerlerini,
genel kurulda sorulan soruları, verilen cevapları, alınan
kararları, her karar için kullanılan olumlu ve olumsuz oyların
sayılarını içerir. Tutanak, toplantı
başkanlığı ve Bakanlık temsilcisi tarafından
imzalanır; aksi hâlde geçersizdir.
(2) Yönetim kurulu,
tutanağın noterce onaylanmış bir suretini derhâl ticaret
sicili müdürlüğüne vermek ve bu tutanakta yer alan tescil ve ilana tabi
hususları tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür; tutanak ayrıca
hemen şirketin internet sitesine konulur. (1)
VII - Kararların
etkisi
MADDE 423- (1) Genel kurul tarafından
verilen kararlar toplantıda hazır bulunmayan veya olumsuz oy veren
pay sahipleri hakkında da geçerlidir.
VIII - Bilançonun
onaylanmasına ilişkin karar
MADDE 424- (1) Bilançonun onaylanmasına
ilişkin genel kurul kararı, kararda aksine açıklık
bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin
ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur. Bununla beraber, bilançoda
bazı hususlar hiç veya gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço
şirketin gerçek durumunun görülmesine engel olacak bazı
hususları içeriyorsa ve bu hususta bilinçli hareket edilmişse onama
ibra etkisini doğurmaz.
F) Pay sahibinin
kişisel hakları
I - Genel kurula
katılma
1. İlke
MADDE 425- (1) Pay sahibi, paylarından
doğan haklarını kullanmak için, genel kurula kendisi
katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi
de temsilcisi olarak genel kurula yollayabilir. Temsilcinin pay sahibi
olmasını öngören esas sözleşme hükmü geçersizdir.
2. Şirkete
karşı yetkili olma
MADDE 426- (1) Senede bağlanmamış
paylardan, nama yazılı pay senetlerinden ve ilmühaberlerden
doğan pay sahipliği hakları, pay defterinde kayıtlı
bulunan pay sahibi veya pay sahibince, yazılı olarak
yetkilendirilmiş kişi tarafından kullanılır.
(2) Hamiline yazılı
pay senedinin zilyedi bulunduğunu ispat eden kimse, şirkete
karşı pay sahipliğinden doğan hakları kullanmaya
yetkilidir.
3. Pay sahibinin temsili
a) Genel olarak
MADDE 427- (1) Katılma
haklarını temsilci olarak kullanan kişi, temsil edilenin
talimatına uyar. Talimata aykırılık, oyu geçersiz
kılmaz. Temsil edilenin temsilciye karşı hakları
saklıdır.
(2) Hamiline yazılı
pay senedini, rehin, hapis hakkı, saklama sözleşmesi veya
kullanım ödüncü sözleşmesi ve benzeri sözleşmeler sebebiyle
elde bulunduran kimse, pay sahipliği haklarını, ancak pay
sahibi tarafından özel bir yazılı belge ile
yetkilendirilmişse kullanabilir.
b) Organın temsilcisi,
bağımsız temsilci ve kurumsal temsilci
MADDE 428- (Mülga)
c) Tevdi eden temsilcisi
MADDE 429- (1) Tevdi eden temsilcisi,
kendisine tevdi edilmiş bulunan pay ve pay senetlerinden doğan
katılma ve oy haklarını tevdi eden adına kullanma
yetkisini haizse, nasıl hareket etmesi gerektiği konusunda talimat
almak için, her genel kurul toplantısından önce, tevdi edene
başvurmak zorundadır.
(2) Zamanında
istenmiş olup da talimat alınamamışsa, tevdi edilen
kişi, katılma ve oy haklarını, tevdi edenin genel
talimatı uyarınca kullanır; böyle bir talimatın
yokluğu hâlinde oy, yönetim kurulunun yaptığı öneriler
yönünde verilir.
(3) Bu madde anlamında
tevdi olunan kişiler, bağlı olacakları esas ve usuller ve
temsil belgesinin içeriği Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca
bir yönetmelikle düzenlenir.
d) Bildirge
MADDE 430- (Mülga)
e) Bildirim
MADDE 431- (Mülga)
4. Birden çok hak sahibi
MADDE 432- (1) Bir pay, birden çok
kişinin ortak mülkiyetindeyse, bunlar içlerinden birini veya üçüncü bir
kişiyi, genel kurulda paydan doğan haklarını
kullanması için temsilci olarak atayabilirler.
(2) Bir payın
üzerinde intifa hakkı bulunması hâlinde, aksi
kararlaştırılmamışsa, oy hakkı, intifa
hakkı sahibi tarafından kullanılır. Ancak, intifa
hakkı sahibi, pay sahibinin menfaatlerini hakkaniyete uygun bir
şekilde göz önünde tutarak hareket etmemiş olması
dolayısıyla pay sahibine karşı sorumludur.
II - Yetkisiz katılma
MADDE 433- (1) Oy hakkının
kullanılmasına ilişkin sınırlamaları dolanmak
veya herhangi bir şekilde etkisiz bırakmak amacıyla,
payların veya pay senetlerinin devri ya da pay senetlerinin
başkasına verilmesi geçersizdir.
(2) Yetkisiz
katılmalarla ilgili olarak her pay sahibi, toplantı
başkanlığına itirazda bulunabilir, itirazını ve
yönetim kuruluna da itirazda bulunmuş olduğunu tutanağa
geçirtebilir.
III - Oy hakkı
1. İlke
MADDE 434- (1) Pay sahipleri, oy
haklarını genel kurulda, paylarının toplam itibarî
değeriyle orantılı olarak kullanır. 1527 nci maddenin
beşinci fıkrası hükmü saklıdır.
(2) Her pay sahibi
sadece bir paya sahip olsa da en az bir oy hakkını haizdir. Şu
kadar ki, birden fazla paya sahip olanlara tanınacak oy sayısı
esas sözleşmeyle sınırlandırılabilir.
(3) Şirketin
finansal durumunun düzeltilmesi sırasında payların itibarî
değerleri indirilmişse payların indiriminden önceki itibarî
değeri üzerinden tanınan oy hakkı korunabilir.
(4) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı halka açık olmayan anonim şirketlerde birikimli
oyu bir tebliğle düzenleyebilir.
2. Oy hakkının
doğumu
MADDE 435- (1) Oy hakkı,
payın, kanunen veya esas sözleşmeyle belirlenmiş bulunan en az
miktarının ödenmesiyle doğar.
3. Oydan yoksunluk
MADDE 436- (1) Pay sahibi kendisi, eşi,
alt ve üstsoyu veya bunların ortağı oldukları
şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki sermaye
şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir
işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki
davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.
(2) Şirket yönetim kurulu
üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu
üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait
paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.
IV - Bilgi alma ve inceleme
hakkı
MADDE 437- (1) Finansal tablolar,
konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet
raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kâr
dağıtım önerisi, genel kurulun toplantısından en az
onbeş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay
sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur. Bunlardan finansal
tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre ile merkezde ve
şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur. Her pay
sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir
suretini isteyebilir.
(2) Pay sahibi genel kurulda,
yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin
yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir.
Bilgi verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde şirketin bağlı
şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve dürüstlük
ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun
olmalıdır. Pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı
dolayısıyla genel kurul dışında bir konuda bilgi
verilmişse, diğer bir pay sahibinin istemde bulunması üzerine,
aynı bilgi, gündemle ilgili olmasa da aynı kapsam ve
ayrıntıda verilir. Bu hâlde yönetim kurulu bu maddenin üçüncü
fıkrasına dayanamaz.
(3) Bilgi verilmesi, sadece,
istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlarının
açıklanacağı veya korunması gereken diğer
şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi ile
reddedilebilir.
(4) Şirketin ticari
defterleriyle yazışmalarının, pay sahibinin sorusunu
ilgilendiren kısımlarının incelenebilmesi için, genel
kurulun açık izni veya yönetim kurulunun bu hususta kararı gerekir.
İzin alındığı takdirde inceleme bir uzman
aracılığıyla da yapılabilir.
(5) Bilgi alma veya inceleme
istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen,
ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi
izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra
şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine
başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir.
Mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını
ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir.
(6) Bilgi alma ve inceleme
hakkı, esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin
kararıyla kaldırılamaz ve
sınırlandırılamaz.
V - Özel denetim isteme
hakkı
1. Genel kurulun kabulü
MADDE 438- (1) Her pay sahibi, pay
sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli
olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce
kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle
açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer
almasa bile genel kuruldan isteyebilir.
(2) Genel kurul istemi onaylarsa,
şirket veya her bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir özel denetçi
atanmasını isteyebilir.
2. Genel kurulun reddi
MADDE 439- (1) Genel kurulun özel denetim
istemini reddetmesi hâlinde, sermayenin en az onda birini, halka açık
anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya
paylarının itibarî değeri toplamı en az birmilyon Türk
Lirası olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin
bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi
atamasını isteyebilir.
(2) Dilekçe sahiplerinin,
kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas
sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara
uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya
koymaları hâlinde özel denetçi atanır.
3. Atama
MADDE 440- (1) Mahkeme, şirketi ve istem
sahiplerini dinledikten sonra kararını verir.
(2) Mahkeme istemi yerinde
görürse, istem çerçevesinde inceleme konusunu belirleyerek bir veya birden
fazla bağımsız uzmanı görevlendirir. Mahkemenin
kararı kesindir.
4. Görev
MADDE 441- (1) Özel denetim, amaca
yararlı bir süre içinde ve şirket işleri gereksiz yere
aksatılmaksızın yapılmalıdır.
(2) Yönetim kurulu,
şirketin defterlerinin, yazışmaları dâhil
yazılarının, kasa, kıymetli evrak ve mallar başta
olmak üzere, varlıklarının incelenmesine izin verir.
(3) Kurucular, organlar,
vekiller, çalışanlar, kayyımlar ve tasfiye memurları
önemli olgular konusunda özel denetçiye bilgi vermekle yükümlüdür.
Uyuşmazlık hâlinde kararı mahkeme verir. Mahkemenin
kararı kesindir.
(4) Özel denetçi,
şirketin özel denetimin sonuçlarına ilişkin görüşünü
alır.
(5) Özel denetçi sır
saklamakla yükümlüdür.
5. Rapor
MADDE 442- (1) Özel denetçi, incelemenin
sonucu hakkında, şirketin sırlarını da koruyarak,
mahkemeye ayrıntılı bir rapor verir.
(2) Mahkeme, raporu
şirkete tebliğ eder ve şirketin, raporun
açıklanmasının şirket sırlarını veya
şirketin korunmaya değer diğer menfaatlerini zarara
uğratıp uğratmayacağına ve bu sebeple istem
sahiplerine sunulmamasına ilişkin istemi hakkında karar verir.
(3) Mahkeme, şirket ve
istem sahiplerine, açıklanan rapor hakkında, değerlendirmeleri
bildirmek ve ek soru sormak imkânını tanır.
6. İşleme konulma
ve açıklama
MADDE 443- (1) Yönetim kurulu, raporu ve buna
ilişkin değerlendirmeleri, ilk genel kurula sunar.
(2) Her pay sahibi, genel
kurul toplantısını izleyen bir yıllık süre içinde
şirketten raporun ve yönetim kurulunun görüşünün bir suretinin
verilmesini isteyebilir.
7. Giderler
MADDE 444- (1) Mahkeme, özel denetçi
atanmasını kabul etmişse, şirketçe ödenmesi gereken
avansı ve giderleri belirtir. Özel hâl ve şartların haklı
göstermesi hâlinde giderler kısmen veya tamamen istem sahiplerine
yükletilebilir.
(2) Genel kurul özel
denetçinin atanmasına karar vermişse giderler şirkete ait
olur.
G) Genel kurul
kararlarının iptali
I - İptal sebepleri
MADDE 445- (1) 446 ncı maddede belirtilen
kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle
dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları
aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası
açabilirler.
II - İptal davası
açabilecek kişiler
MADDE 446- (1) a) Toplantıda hazır
bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa
geçirten,
b) Toplantıda hazır
bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da
olmasın; çağrının usulüne göre
yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan
edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan
kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy
kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy
kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda
sayılan aykırılıkların genel kurul
kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren
pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine
getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu
üyelerinden her biri,
iptal davası açabilir.
H) Butlan
MADDE 447- (1) Genel kurulun, özellikle;
a) Pay sahibinin, genel kurula
katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki
haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma,
inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü
dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel
yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine
aykırı olan,
kararları
batıldır.
I) Çeşitli hükümler
I - İlan, teminat ve
kanun yolu
MADDE 448- (1) Yönetim kurulu iptal veya
butlan davasının açıldığını ve
duruşma gününü usulüne uygun olarak ilan eder ve şirketin internet
sitesine koyar.
(2) İptal davasında
üç aylık hak düşüren sürenin sona ermesinden önce duruşmaya
başlanamaz. Birden fazla iptal davası açıldığı
takdirde davalar birleştirilerek görülür.
(3) Mahkeme, şirketin
istemi üzerine muhtemel zararlarına karşı
davacıların teminat göstermesine karar verebilir. Teminatın
nitelik ve miktarını mahkeme belirler.
II - Kararın
yürütülmesinin geri bırakılması
MADDE 449- (1) Genel kurul kararı
aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde
mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava
konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına
karar verebilir.
III - Kararın etkisi
MADDE 450- (1) Genel kurul kararının
iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararı,
kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder.
Yönetim kurulu bu kararın bir suretini derhâl ticaret siciline tescil
ettirmek ve internet sitesine koymak zorundadır.
IV - Kötüniyetle iptal ve
butlan davası açanların sorumluluğu
MADDE 451- (1) Genel kurulun kararına
karşı, kötüniyetle iptal veya butlan davası
açıldığı takdirde, davacılar bu sebeple
şirketin uğradığı zararlardan müteselsilen
sorumludurlar.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Esas Sözleşmenin
Değiştirilmesi
BİRİNCİ AYIRIM
Genel Olarak
A) İlke
MADDE 452- (1) Genel kurul, aksine esas
sözleşmede hüküm bulunmadığı takdirde, kanunda öngörülen
şartlara uyarak, esas sözleşmenin bütün hükümlerini
değiştirebilir; müktesep ve vazgeçilmez haklar saklıdır.
B) Usul
I - Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
izni ve genel kurul kararı
MADDE 453- (1) Genel kurul, esas
sözleşmenin değiştirilmesi için toplantıya
çağrıldığı takdirde; 333 üncü madde uyarınca
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izninin
alınmasının gerekli olduğu şirketlerde izni
alınmış, diğer
şirketlerde, yönetim kurulunca karara bağlanmış bulunan
değişiklik taslağının, değiştirilecek mevcut
hükümlerle birlikte 414 üncü maddenin birinci fıkrasının
birinci cümlesinde belirtildiği şekilde ilanı gerekir. Genel
kurulun kararına 421 inci maddede öngörülen nisaplar uygulanır.
II - İmtiyazlı
pay sahipleri özel kurulu
MADDE 454- (1) Genel kurulun esas sözleşmenin
değiştirilmesine, yönetim kuruluna sermayenin
arttırılması konusunda yetki
verilmesine dair kararıyla
yönetim kurulunun sermayenin
arttırılmasına ilişkin
kararı imtiyazlı pay sahiplerinin
haklarını ihlal edecek nitelikte ise bu karar
anılan pay sahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda,
aşağıdaki hükümler uyarıca, alacakları bir kararla
onanmadıkça uygulanamaz.
(2) Yönetim kurulu, en geç
genel kurul kararının ilan edildiği tarihten itibaren bir ay
içinde özel kurulu toplantıya çağırır. Aksi hâlde, her
imtiyazlı pay sahibi yönetim kurulunun çağrı süresinin son
gününden başlamak üzere, onbeş gün içinde, bu kurulun
toplantıya çağrılmasını şirketin merkezinin
bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden isteyebilir.
(3) Özel kurul
imtiyazlı payları temsil eden sermayenin yüzde
altmışının çoğunluğuyla toplanır ve
toplantıda temsil edilen payların çoğunluğuyla karar
alır. İmtiyazlı pay sahiplerinin haklarının ihlal
edildiği sonucuna varılırsa karar gerekçeli bir tutanakla
belirtilir. Tutanağın on gün içinde şirket yönetim kuruluna
teslimi zorunludur. Tutanakla birlikte, genel kurul kararının
onaylanmasına olumsuz oy verenlerin, en az nisabı oluşturan
sayıda imzalarını içeren liste ile bu maddenin sekizinci
fıkrası hükmü gereği açılabilecek dava için geçerli olmak
üzere ortak bir tebligat adresi de yönetim kuruluna verilir. Tutanak,
birlikte verilen bilgilerle beraber tescil ve Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan edilir. Bu hükümdeki şartlara uyulmadığı
takdirde özel kurul kararı alınmamış sayılır.
(4) Genel kurulda,
imtiyazlı payların sahip veya temsilcileri, esas sözleşmenin
değiştirilmesine, üçüncü fıkrada öngörülen toplantı ve
karar nisabına uygun olarak olumlu oy vermişlerse ayrıca özel
toplantı yapılmaz.
(5) Çağrıya
rağmen, süresi içinde özel kurul toplanamazsa, genel kurul kararı
onaylanmış sayılır.
(6) Özel kurul
toplantısında, 407 nci maddenin üçüncü fıkrası
çerçevesinde, Bakanlık temsilcisi de hazır bulunur ve
tutanağı imzalar.
(7) Yönetim kurulu,
özel kurulun onaylamama kararı aleyhine, karar tarihinden itibaren bir
ay içinde, genel kurulun söz konusu kararının pay sahiplerinin
haklarını ihlal etmediği gerekçesi ile, bu kararın iptali
ile genel kurul kararının tescili davasını, şirketin
merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açabilir.
(8) İptal davası,
genel kurul kararının onaylanmasına olumsuz oy kullananlara
karşı yöneltilir.
III - Tescil
MADDE 455- (1) Esas sözleşmenin
değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararı, yönetim
kurulu tarafından, şirket merkezinin ve şubelerinin
bulunduğu yerin ticaret siciline tescil edilir; ayrıca ilana
bağlı hususlar ilan ettirilir; tescil ve ilan edilen karar
şirketin internet sitesine konulur. Değiştirme
kararı üçüncü kişilere karşı tescilden önce hüküm ifade
etmez.
İKİNCİ AYIRIM
Özel Değişiklikler
A) Sermayenin
artırılması
I - Ortak hükümler
1. Genel olarak
MADDE 456- (1) İç kaynaklardan
yapılan artırım hariç, payların nakdî bedelleri
tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz. Sermayeye oranla
önemli sayılmayan tutarların ödenmemiş olması sermaye
artırımını engellemez.
(2) Artırıma, esas
sermaye sisteminde 459 uncu maddeye göre genel kurul; kayıtlı
sermaye sisteminde, 460 ıncı madde gereğince, yönetim kurulu
karar verir. Esas sözleşmenin ilgili hükümlerinin, gerekli olduğu
hâllerde izni alınmış bulunan değişik şekli,
genel kurulda değiştirilerek kabul edilmişse, bunun Gümrük ve
Ticaret Bakanlığınca onaylanması şarttır.
(3) Artırım, genel
kurul veya yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren üç ay içinde tescil
edilemediği takdirde, genel kurul veya yönetim kurulu kararı ve
alınmışsa izin geçersiz hâle gelir ve 345 inci maddenin ikinci
fıkrası uygulanır.
(4) 353 ve 354 üncü maddeler
ile 355 inci maddenin birinci fıkrası tüm sermaye
artırımı türlerine kıyas yoluyla uygulanır.
(5) Sermayenin
artırılması kararının tesciline,
aşağıdaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, 455
inci madde uygulanır.
2. Yönetim kurulunun
beyanı
MADDE 457- (1) Yönetim kurulu tarafından
sermaye artırımının türüne göre bir beyan imzalanır.
Beyan, bilgiyi açık, eksiksiz, doğru ve dürüst bir şekilde
verme ilkesine göre hazırlanır.
(2) Beyanda;
a) Nakdî sermaye konuluyorsa;
artırılan kısmın tamamen taahhüt edildiği, kanun
veya esas sözleşme gereğince ödenmesi gerekli tutarın ödendiği;
ayni sermaye konuluyor veya bir ayın devralınıyorsa bunlara
verilecek karşılığın uygun olduğu
devralınan ayni sermaye, aynın türü, değerlendirmenin yöntemi,
isabeti ve haklılığı; bir borcun takası söz konusu
ise, bu borcun varlığı, geçerliliği ve takas
edilebilirliği; sermayeye dönüştürülen fonun veya yedek akçenin
serbestçe tasarruf olunabilirliği; gerekli organların ve
kurumların onaylarının
alındığı; kanuni ve
idari gerekliliklerin yerine getirildiği; rüçhan
hakları sınırlandırılmış veya
kaldırılmışsa bunun sebepleri, miktarı ve
oranı; kullanılmayan rüçhan haklarının kimlere, niçin, ne
fiyatla verildiği hakkında belgeli ve gerekçeli açıklamalar
yer alır.
b) İç kaynaklardan
yapılan sermaye artırımının hangi kaynaklardan
karşılandığı, bu kaynakların gerçekliği ve
şirket malvarlığı içinde varoldukları konusunda
garanti verilir.
c) Şartlı sermaye
artırımının ve uygulamasının kanuna
uygunluğu belirtilir.
d) Hizmet sunanlara ve
diğer kimselere ödenen ücretler, sağlanan menfaatler hakkında,
emsalleriyle karşılaştırma yapılarak, bilgi verilir.
3. Denetleme raporu
MADDE 458- (Mülga)
II - Sermaye taahhüdü
yoluyla artırım
1. Esas sermaye sisteminde
MADDE 459- (1) Artırılan sermayeyi
temsil eden payların tamamı ya değişik esas
sözleşmede ya da iştirak taahhütnamelerinde taahhüt edilir.
(2) İştirak
taahhüdü, yeni pay almaya ilişkin 461 inci madde çerçevesinde,
kayıtsız, şartsız ve yazılı olarak
yapılır. İştirak taahhütnamesi, taahhütnamenin
verilmesine sebep olan sermaye artırımı belirtilerek; taahhüt
edilen payların sayılarını, itibarî değerlerini,
cinslerini, gruplarını, peşin ödenen tutarı, taahhütle
bağlı olunulan süreyi ve varsa çıkarma primi ile taahhüt
sahibinin imzasını içerir.
(3) Bu tür sermaye
artırımında nakdî sermaye taahhüdüne 341 inci, ayni sermaye
konulmasına 342 ve 343 üncü, bedellerin ödenmesine 344 ve 345 inci,
halka arz edilecek paylara 346 ncı, ihraç edilecek paylara 347 nci madde
kıyas yoluyla uygulanır.
2. Kayıtlı
sermaye sisteminde
MADDE 460- (1) Halka açık olmayan
bir anonim şirkette, ilk veya değiştirilmiş esas
sözleşme ile, esas sözleşmede belirlenen kayıtlı sermaye
tavanına kadar sermayeyi artırma yetkisi, yönetim kuruluna
tanındığı takdirde, bu kurul, sermaye
artırımını, bu Kanundaki hükümler çerçevesinde ve esas
sözleşmede öngörülen yetki sınırları içinde
gerçekleştirebilir. Bu yetki en çok beş yıl için
tanınabilir.
(2) Sermayenin
artırılabilmesi için, yönetim kurulu, esas sözleşmenin
sermayeye ilişkin hükümlerinin, 333 üncü madde uyarınca gerekli
olması hâlinde, Gümrük ve Ticaret Bakanlığından izni
alınmış şekillerini, sermayenin
artırılmasına ilişkin kararını, imtiyazlı
paylara ve rüçhan haklarına ilişkin sınırlamaları,
prime dair kayıtları ve bunun uygulanması hakkındaki
kuralları, esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde ilan eder
ve internet sitesinde yayımlar. Yönetim kurulu,
bu kararında; artırılan
sermayenin tutarını,
çıkarılacak yeni payların itibarî
değerlerini, sayılarını, cinslerini, primli ve
imtiyazlı olup olmadıklarını, rüçhan hakkının
sınırlandırılıp
sınırlandırılmadığını,
kullanılma şartları ile süresini belirtir ve bu hususlarla
kamuyu aydınlatma ilkesi uyarınca gerekli olan diğer konularda
bilgi verir.
(3) Çıkarılacak yeni
payların taahhüdü, ödenmesi gereken en az nakdî tutar, ayni sermaye
konulması ve diğer konular hakkında 459 uncu madde hükümleri
kıyas yoluyla uygulanır.
(4) Yönetim kurulunun,
imtiyazlı veya itibarî değerinin üzerinde pay çıkarabilmesi ve
pay sahiplerinin yeni pay alma haklarını
sınırlandırabilmesi için esas sözleşmeyle yetkilendirilmiş
olması şarttır.
(5) Yönetim kurulu
kararları aleyhine, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, 445 inci
maddede öngörülen sebeplerin varlığı hâlinde kararın
ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler.
Bu davaya 448 ilâ 451 inci maddeler kıyas yoluyla uygulanır.
(6) Sermaye
artırımının yukarıdaki hükümlere uygun olarak
gerçekleştirilmesinden sonra, çıkarılmış sermayeyi
gösteren esas sözleşmenin sermaye maddesinin yeni şekli, yönetim
kurulunca tescil ettirilir.
(7) Sermaye Piyasası
Kanununun halka açık anonim şirketlere ilişkin hükümleri
saklıdır.
3. Rüçhan hakkı
MADDE 461- (1) Her pay sahibi, yeni
çıkarılan payları, mevcut paylarının sermayeye
oranına göre, alma hakkını haizdir.
(2) Genel kurulun, sermayenin
artırımına ilişkin kararı ile pay sahibinin rüçhan
hakkı, ancak haklı sebepler bulunduğu takdirde ve en az esas
sermayenin yüzde altmışının olumlu oyu ile
sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir.
Özellikle, halka arz, işletmelerin, işletme
kısımlarının, iştiraklerin devralınması ve
işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep kabul
olunur. Rüçhan hakkının sınırlandırılması
ve kaldırılmasıyla, hiç kimse haklı görülmeyecek
şekilde, yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
Nisaba ilişkin şart dışında bu hüküm
kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulu kararına da
uygulanır. Yönetim kurulu, rüçhan hakkının
sınırlandırılmasının veya
kaldırılmasının gerekçelerini; yeni payların primli
ve primsiz çıkarılmasının sebeplerini; primin nasıl
hesaplandığını bir rapor ile açıklar. Bu rapor da
tescil ve ilan edilir.
(3) Yönetim kurulu yeni pay
alma hakkının kullanılabilmesinin esaslarını bir
karar ile belirler ve bu kararda pay sahiplerine en az onbeş gün süre
verir. Karar tescil ve 35 inci maddedeki gazetede ilan olunur. Ayrıca şirketin
internet sitesine konulur.
(4) Rüçhan hakkı
devredilebilir.
(5) Şirket, rüçhan
hakkı tanıdığı pay sahiplerinin, bu
haklarını kullanmalarını, nama yazılı
payların devredilmelerinin esas sözleşmeyle
sınırlandırılmış olduğunu ileri sürerek
engelleyemez.
III - İç kaynaklardan
sermaye artırımı
MADDE 462- (1) Esas sözleşme veya genel
kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaca
özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin
serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya
konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye
dönüştürülerek sermaye iç kaynaklardan artırılabilir.
(2) Sermayenin
artırılan kısmını, iç kaynaklardan
karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten
varolduğu, onaylanmış yıllık bilanço ve yönetim
kurulunun vereceği açık ve yazılı bir beyanla
doğrulanır. Bilanço tarihinin üzerinden
altı aydan fazla zaman geçmiş
olduğu takdirde, yeni bir bilanço çıkarılması ve bunun
yönetim kurulu tarafından onaylanmış olması
şarttır. (2)
(3) Bilançoda sermayeye eklenmesine
mevzuatın izin verdiği fonların bulunması hâlinde, bu
fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla
sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye
dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin
taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım
genel kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin
ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile
kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut
paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları
kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak
kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan
vazgeçilemez.
IV - Şarta
bağlı sermaye artırımı
1. İlke
MADDE 463- (1) Genel kurul, yeni
çıkarılan tahviller veya benzeri borçlanma araçları nedeniyle,
şirketten veya topluluk şirketlerinden alacaklı olanlara veya
çalışanlara, esas sözleşmede değiştirme veya
alım haklarını kullanmak yoluyla yeni payları edinmek
hakkı sağlamak suretiyle, sermayenin şarta
bağlı artırılmasına karar verebilir.
(2) Sermaye,
değiştirme veya alım hakkı
kullanıldığı ve sermaye borcu takas veya ödeme yoluyla
yerine getirildiği anda ve ölçüde kendiliğinden artar.
2. Sınırlar
MADDE 464- (1) Şartlı olarak
artırılan sermayenin toplam itibarî değeri sermayenin
yarısını aşamaz.
(2) Yapılan ödeme, en az,
nominal değere eşit olmalıdır.
3. Esas sözleşmedeki
dayanak
MADDE 465- (1) Esas sözleşme;
a) Şarta bağlı
sermaye artırımının itibarî değerini,
b) Payların
sayılarını, itibarî değerlerini, türlerini,
c) Değiştirme veya
alım hakkından yararlanabilecek grupları,
d) Mevcut pay sahiplerinin
rüçhan haklarının kaldırılmış bulunduğunu
ve bunun miktarını,
e) Belli pay gruplarına
tanınacak imtiyazları,
f) Yeni nama yazılı
payların devrine ilişkin sınırlamaları,
içerir.
(2) Tahviller ve benzeri
borçlanma araçlarına bağlı değiştirme ve alım
hakları içeren tahviller veya benzeri borçlanma araçları, öncelikle
pay sahiplerine önerilmiyorsa, esas sözleşme ayrıca;
a) Değiştirme veya
alım haklarının kullanılma şartlarını,
b) İhraç bedelinin hesaplanmasına
ilişkin esasları,
da açıklar.
(3) Şarta bağlı
sermaye artırımına ilişkin esas sözleşme hükmünün
tescilinden önce tanınmış bulunan değiştirme ve
alım hakları batıldır.
4. Pay sahiplerinin
korunması
MADDE 466- (1) Şarta bağlı
sermaye artırımında, tahvillere ve benzeri borçlanma
araçlarına bağlı olarak değiştirme ve alım
hakları içeren senetler ihraç edildiği takdirde, bunlar önce,
mevcut payları oranında, pay sahiplerine önerilir.
(2) Bu önerilmeye muhatap olma
hakkı, haklı sebeplerin varlığında
kaldırılabilir veya sınırlandırılabilir.
(3) Şarta bağlı
sermaye artırımı için gerekli olan rüçhan ve önerilmeye
muhatap olma haklarının kaldırılması veya
sınırlandırılmasından dolayı, hiç kimse
haklı görülmeyecek bir şekilde yararlandırılamaz veya
kayba uğratılamaz.
5. Değiştirme
veya alım hakkını haiz bulunan kişilerin korunması
MADDE 467- (1) Kendilerine nama
yazılı payları iktisap etme hakkı tanınmış
bulunan değiştirme veya alım hakkını haiz
alacaklılar veya çalışanlar, bu tür payların devirlerinin
sınırlandırılmış olduğu gerekçesiyle, söz
konusu hakları kullanmaktan engellenemezler; meğerki, bu husus,
esas sözleşmede ve izahnamede saklı tutulmuş olsun.
(2) Değiştirme veya
alım hakları, sermaye artırımı yapılması,
yeni değiştirme veya alım hakları tanınması
veya başka bir yolla kayba uğratılamaz; meğerki,
değiştirme fiyatı indirilmiş veya hak sahiplerine uygun
bir denkleştirme sağlanmış ya da aynı şekilde,
pay sahiplerinin hakları da kayba uğratılmış olsun.
6. Sermaye
artırımının gerçekleştirilmesi
a) Hakların
kullanılması, sermaye taahhüdü
MADDE 468- (1) Değiştirme ve
alım hakları, esas sözleşmenin şarta bağlı
sermaye artırımına ilişkin hükmüne gönderme yapan
yazılı bir beyan ile kullanılır; mevzuat, ihraç
izahnamesinin yayımlanmasını gerekli gördüğü
takdirde, buna da göndermede bulunulur.
(2) Taahhüdün ifası, para
yatırılması veya takas yoluyla bir mevduat veya
katılım bankası aracılığıyla
gerçekleştirilir.
(3) Pay sahipliği
hakları sermaye taahhüdünün ifası ile doğar.
b) Uygunluğun
doğrulanması
MADDE 469- (Mülga)
c) Esas sözleşmenin
uygun duruma getirilmesi
MADDE 470- (1) Yönetim kurulu, sermaye
artırımı beyannamesinde, yeni çıkarılan
payların sayısını, itibarî değerini, türlerini,
belirli gruplara tanınan imtiyazları veya hesap döneminin sonundaki
sermayenin durumunu belirler. Yönetim kurulu esas sözleşmeyi mevcut
duruma uyarlar.
(2) (Mülga)
d) Ticaret siciline tescil
MADDE 471- (1) Yönetim kurulu, hesap döneminin
kapanmasından itibaren en geç üç ay içinde, esas sözleşme
değişikliğini ticaret siciline tescil ettirir; sermaye
artırımına ilişkin yönetim kurulu beyannamesini sicile
tevdi eder.
7. Esas sözleşmeden
çıkarma
MADDE 472- (1) Değiştirme ve
alım haklarının sona ermesi üzerine yönetim kurulu, şarta
bağlı sermaye artırımına ilişkin hükmü esas
sözleşmeden çıkarır. Hüküm sicilde de silinir.
B) Esas sermayenin
azaltılması
I - Karar
MADDE 473- (1) Bir anonim şirket
sermayesini azaltarak, azaltılan kısmın yerine geçmek üzere
bedelleri tamamen ödenecek yeni paylar çıkarmıyorsa, genel kurul,
esas sözleşmenin gerektiği şekilde değiştirilmesini
karara bağlar. Genel kurul toplantısına ilişkin
çağrı ilanlarında, mektuplarda ve internet sitesi
bildiriminde, sermaye azaltılmasına gidilmesinin sebepleri ile
azaltmanın amacı ve azaltmanın ne şekilde yapılacağı
ayrıntılı bir şekilde ve hesap verme ilkelerine uygun
olarak açıklanır. Ayrıca yönetim kurulu bu husuları
içeren bir raporu genel kurula sunar, genel kurulca onaylanmış
rapor tescil ve ilan edilir.
(2) Sermayenin
azaltılmasına rağmen şirket alacaklılarının
haklarını tamamen karşılayacak miktarda aktifin
şirkette varlığı belirlenmiş olmadıkça
sermayenin azaltılmasına karar verilmez.
(3) Genel kurulun
kararına 421 inci maddenin üçüncü fıkrasının birinci
cümlesi uygulanır. Kararda sermayenin azaltılmasının ne
tarzda yapılacağı gösterilir.
(4) Esas sermayenin
azaltılması sebebiyle kayıtlara göre doğacak defter
kârı sadece payların yok edilmesinde kullanılabilir.
(5) Sermaye hiçbir suretle 332
nci madde ile belirlenen en az tutardan aşağı indirilemez.
(6) Bu madde ile 474 ve 475
inci maddeler, kayıtlı sermaye sisteminde
çıkarılmış sermayenin azaltılmasına kıyas
yoluyla uygulanır.
II - Alacaklılara
çağrı
MADDE 474- (1) Genel kurul esas sermayenin
azaltılmasına karar verdiği takdirde, yönetim kurulu, bu kararı
şirketin internet sitesine koyduktan başka, 35 inci maddede
anılan gazetede ve aynı zamanda esas sözleşmede
öngörüldüğü şekilde, yedişer gün arayla, üç defa ilan eder.
İlanda alacaklılara, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki üçüncü
ilandan itibaren iki ay içinde, alacaklarını bildirerek
bunların ödenmesini veya teminat altına alınmasını
isteyebileceklerini belirtir. Şirketçe bilinen alacaklılara
ayrıca çağrı mektupları gönderilir.
(2) Sermaye, zararlar
sonucunda bilançoda oluşan bir açığı kapatmak amacıyla
ve bu açıklar oranında azaltılacak olursa, yönetim kurulunca
alacaklıları çağırmaktan ve bunların
haklarının ödenmesinden veya teminat altına
alınmasından vazgeçilebilir.
III - Kararların
yerine getirilmesi
MADDE 475- (1) Sermaye, ancak
alacaklılara verilen sürenin sona ermesinden ve beyan edilen
alacakların ödenmesinden veya teminat altına
alınmasından sonra azaltılabilir; aksi hâlde alacaklılar
şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde
sermayenin azaltılması işleminin tescilinin ilan edilmesinden
itibaren iki yıl içinde sermayenin azaltılmasının iptali
davası açabilirler. Teminatın yetersizliği hâlinde de
yargı yolu açıktır.
(2) Azaltma
kararının uygulanabilmesi için, pay senetleri miktarının,
değiştirme veya damgalama yoluyla ya da diğer bir şekilde
azaltılmasının gerekli olduğu hâllerde bu husus için
yapılan ihtara rağmen geri verilmeyen pay senetleri şirketçe
iptal edilebilir. Tebliğde şirkete geri verilmeyen senetlerin iptal
edilecekleri yazılır.
(3) Pay sahiplerinin,
değiştirilmek üzere şirkete geri verdikleri pay senetlerinin
miktarı, karar gereğince değiştirmeye yetmezse, bu
senetler iptal olunarak bunların karşılığında
verilmesi gereken yeni senetler satılıp paylarına düşen
miktar şirkette saklanır.
(4) Yukarıdaki fıkralarla,
473 ve 474 üncü maddelerde yazılı şartlara uyulmuş
olduğunu gösteren belgeler ibraz edilmedikçe esas sermayenin
azaltılmasına dair karar ve sermayenin gerçekten
azaltılmış olması olgusu ticaret siciline tescil
olunamaz.
ALTINCI BÖLÜM
Pay ve Sermaye Koyma Borcu
BİRİNCİ AYIRIM
Pay
A) Genel hükümler
I - Asgari itibarî
değer
MADDE 476- (1) Payın itibarî değeri
en az bir kuruştur. Bu değer ancak birer kuruş ve katları
olarak yükseltilebilir. Anılan itibarî değer Cumhurbaşkanınca
yüz katına kadar artırılabilir.
(2) Birinci
fıkraya aykırı olarak çıkarılan paylar geçersizdir;
ancak, pay için yapılan ödemeden doğan haklar saklıdır.
Söz konusu payları ihraç edenler, zarar verdikleri kişilere
karşı müteselsilen sorumludur. Zamanaşımı
hakkında 560 ıncı madde uygulanır.
(3) Zora giren
şirketin finansal durumunun iyileştirilmesi amacıyla
payın itibarî değeri bir kuruştan fazla olduğu takdirde
bir kuruşa kadar indirilebilir.
II - Payların
bölünememesi
MADDE 477- (1) Pay şirkete
karşı bölünemez. Bir payın birden fazla sahibi bulunduğu
takdirde, bunlar şirkete karşı haklarını ancak ortak
bir temsilci aracılığıyla kullanabilirler. Böyle bir
temsilci atamadıkları takdirde, şirketçe söz konusu payın
maliklerinden birine yapılacak tebligat tümü hakkında geçerli olur.
(2) Genel kurul,
sermaye tutarı aynı kalmak şartıyla, esas sözleşmeyi
değiştirmek suretiyle, payları, asgari itibarî değer
hükmüne uyarak, itibarî değerleri daha küçük olan paylara bölmek veya
payları itibarî değerleri daha yüksek olan paylar hâlinde birleştirmek
yetkisini haizdir. Şu kadar ki, payların birleştirilebilmesi
için her pay sahibinin bu işleme onay vermesi gerekir. Kanunun 476
ncı maddesi saklıdır.
B) İmtiyazlı
paylar
I - Tanım
MADDE 478- (1) İlk esas sözleşme ile
veya esas sözleşme değiştirilerek bazı paylara imtiyaz
tanınabilir.
(2) İmtiyaz; kâr
payı, tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda, paya
tanınan üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay
sahipliği hakkıdır.
(3) 360 ıncı
madde hükmü saklıdır.
(4) Sermayesinin yarısından
fazlası tek başına veya birlikte; Devlet, il özel idaresi,
belediye ve diğer kamu tüzel kişileri, sendikalar, dernekler,
vakıflar, kooperatifler ve bunların üst kuruluşlarına ait
anonim şirketlerde ve bu şirketlerin aynı oranda sermaye
payına sahip oldukları iştiraklerinde; bunların sahip
oldukları paylara tesis edilebilecek imtiyazlar hariç olmak üzere,
diğer paylara, belirli bir grup oluşturan pay sahiplerine, belirli
pay gruplarına ve azlığa bu Kanunda düzenlenen herhangi bir
imtiyaz tesis edilemez. Bu hüküm, payları borsada işlem gören
anonim şirketlere, 5411 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinde
tanımlanan kredi kuruluşlarına ve finansal kuruluşlara
uygulanmaz.
II - Oyda imtiyazlı
paylar
MADDE 479- (1) Oyda imtiyaz, eşit itibarî
değerdeki paylara farklı sayıda oy hakkı verilerek
tanınabilir.
(2) Bir paya en çok onbeş
oy hakkı tanınabilir. Bu sınırlama,
kurumlaşmanın gerektirdiği veya haklı bir sebebin
ispatlandığı durumlarda uygulanmaz. Bu iki hâlde,
şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinin,
kurumlaşma projesini veya haklı sebebi inceleyip, bunlara
bağlı olarak, sınırlamadan istisna edilme
kararını vermesi gerekir. Projede yapılacak her
değişiklik mahkeme kararına bağlıdır.
Kurumsallaşmanın gerçekleşmeyeceğinin
anlaşıldığı veya haklı sebebin ortadan
kalktığı hâllerde istisna etme kararı mahkeme
tarafından geri alınabilir.
(3) Oyda imtiyaz
aşağıdaki kararlarda kullanılamaz:
a) Esas sözleşme
değişikliği.
b) (Mülga)
c) İbra ve sorumluluk
davası açılması.
İKİNCİ
AYIRIM
Pay Bedelini
İfa Borcu ve İfa Etmemenin Sonuçları
A) İlke
MADDE 480- (1) Kanunda öngörülen istisnalar
dışında, esas sözleşmeyle pay sahibine, pay bedelini veya
payın itibarî değerini aşan primi ifa dışında
borç yükletilemez.
(2) Kayıtlı
sermaye sistemini kabul eden anonim şirketlerde esas sözleşme ile
yönetim kuruluna primli pay çıkarma yetkisi tanınabilir.
(3) Pay sahipleri
sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye
payına ilişkin hakları saklıdır.
(4) Pay devirlerinin
şirketin onayına bağlı olduğu hâllerde, esas
sözleşmeyle pay sahiplerine sermaye taahhüdünden doğan borçtan
başka, belli zamanlarda tekrarlanan ve konusu para olmayan edimleri
yerine getirmek yükümlülüğü de yüklenebilir. Bu ikincil yükümlülüklerin
nitelik ve kapsamları pay senetlerinin veya ilmühaberlerin arkasına
yazılabilir.
B) Ödemeye çağrı
MADDE 481- (1) Payların bedelleri,
yönetim kurulu tarafından, esas sözleşmede başkaca hüküm
bulunmadığı takdirde, pay sahiplerinden ilan yoluyla istenir.
İlanda, ödenmesi istenen sermaye borcunun oranı veya tutarı
ile ödeme tarihi ve ödemenin nereye yapılacağı açıkça
belirtilir.
(2) İkincil
yükümlülükler hakkında, esas sözleşmede, sözleşme cezası
da öngörülebilir.
C) Temerrüt
I - Sonuçları
MADDE 482- (1) Sermaye koyma borcunu süresi
içinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara gerek olmaksızın,
temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.
(2) Ayrıca,
yönetim kurulu, mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve
yaptığı kısmi ödemelerden doğan haklarından
yoksun bırakmaya ve söz konusu payı satıp yerine
başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay senedi varsa,
bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay senetleri ele
geçirilemiyorsa iptal kararı 35 inci maddede yazılı gazetede
ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde ilan olunur.
(3) Esas
sözleşmeyle, pay sahipleri, temerrüt hâlinde, sözleşme cezası
ödemekle zorunlu tutulabilirler.
(4) Şirketin
tazminat hakları saklıdır.
II - Iskat usulü
MADDE 483- (1) Kanunun 482 nci maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanabilmesi için, yönetim
kurulu tarafından, mütemerrit pay sahibine, 35 inci maddede
yazılı gazete ile esas sözleşmenin öngördüğü şekilde
ilan yoluyla şirketin internet sitesinde de yayımlanacak bir
mesajla ihtarda bulunulur. Bu ihtarda, mütemerrit pay sahibinin
temerrüde konu olan tutarı bir ay içinde ödemesi, aksi hâlde,
ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun
bırakılacağı ve sözleşme cezasının
isteneceği belirtilir.
(2) Nama
yazılı pay senetlerinin sahiplerine bu davet ve ihtar, ilan yerine,
iadeli taahhütlü mektupla ve internet sitesi mesajı ile
yapılır. Bir aylık süre, mektubun alındığı
tarihten başlar.
(3) Mütemerrit pay
sahibi, yeni pay sahibinin ödemelerinden açık kalan tutar için
şirkete karşı sorumludur.
(4) 501 inci madde
hükmü saklıdır.
YEDİNCİ BÖLÜM
Menkul Kıymetler
BİRİNCİ AYIRIM
Pay senetleri
A) Ortak Hükümler
I - Türler
1. Şartlar
MADDE 484- (1) Pay senetleri, hamiline veya nama
yazılı olur.
(2) Bedelleri tamamen
ödenmemiş olan paylar için hamiline yazılı pay senetleri
çıkarılamaz. Bu hükme aykırı olarak
çıkarılanlar geçersizdir. İyiniyet sahiplerinin tazminat
hakları saklıdır.
2. Dönüştürme
MADDE 485- (1) Esas sözleşmede aksi
öngörülmemişse, payın türü dönüştürme yolu ile
değiştirilebilir. Dönüştürme esas sözleşmenin
değiştirilmesiyle yapılır. Dönüştürmenin kanunen
öngörüldüğü hâllerde yönetim kurulu gerekli kararı alarak derhâl
uygular ve bunun esas sözleşmeye yansıtılması
girişimini hemen başlatır.
(2) Nama
yazılı pay senetlerinin hamiline yazılı pay senetlerine
dönüştürülebilmesi için payların bedellerinin tamamen ödenmiş
olması şarttır.
II - Pay senedi
bastırılması
MADDE 486- (1) Şirketin ve sermaye
artırımının tescilinden önce çıkarılan paylar
geçersizdir; ancak, iştirak taahhüdünden doğan yükümlülükler
geçerliliklerini sürdürür.
(2) Paylar hamiline
yazılı ise yönetim kurulu, pay bedelinin tamamının
ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp
pay sahiplerine dağıtır. Yönetim kurulunun hamiline
yazılı pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin
kararı tescil ve ilan edilir, ayrıca şirketin internet
sitesine konulur. Hamiline yazılı pay
sahipleri ile sahip oldukları paya ilişkin bilgiler, senetler pay
sahiplerine dağıtılmadan önce Merkezi Kayıt
Kuruluşuna bildirilir. Pay senedi bastırılıncaya kadar
ilmühaber çıkarılabilir. İlmühaberlere kıyas yoluyla nama
yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Azlık istemde
bulunursa nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama
yazılı pay senedi sahiplerine dağıtılır.
(4) Tescilden önce pay senedi
çıkaran kimse, bundan doğan zararlardan sorumludur.
III - Pay senetlerinin
şekli
MADDE 487- (1) Pay senetlerinin; şirketin
unvanını, sermaye tutarını, kuruluş tarihini, bu
tarihteki sermaye tutarını, çıkarılan pay senedinin
tertibini, bunun tescili tarihini, senedin türünü ve itibarî değerini,
kaç payı içerdiğini belirtmesi ve şirket adına imza
etmeye yetkili olanlardan en az ikisi tarafından imza edilmiş
olması şarttır. Kapalı şirketlerde baskı
şeklinde imzanın delikli olması veya
sahtekârlığı engelleyici diğer güvenlik önlemlerinin
uygulanması gerekir.
(2) Nama
yazılı pay senetlerinin ayrıca; sahiplerinin adı
ve soyadını veya ticaret unvanını, yerleşim yerini,
pay senedi bedelinin ödenmiş olan miktarını da
açıklaması gerekir. Bu senetler şirketin pay defterine
kaydolunur.
IV -
Yıpranmış pay senetleri
MADDE 488- (1) Bir pay senedi veya
ilmühaber, tedavülü mümkün olmayacak derecede yıpranmış veya
bozulmuşsa ya da içeriği veya ayırt edici özellik ve
nitelikleri tereddüde yer bırakmayacak tarzda
anlaşılamıyorsa, sahibi, giderlerini peşin ödemek
şartıyla, şirketten yeni bir senet veya ilmühaber istemek
hakkını haizdir.
B) Hamiline yazılı
pay senetlerinin devri
MADDE 489- (1) Hamiline yazılı pay senetlerinin devri,
şirket ve üçüncü kişiler hakkında, ancak zilyetliğin
geçirilmesi suretiyle payı devralan tarafından Merkezi Kayıt
Kuruluşuna yapılacak bildirimle hüküm ifade eder. Merkezi
Kayıt Kuruluşuna bildirimde bulunulmaması hâlinde, hamiline
yazılı pay senedine sahip olanlar, bu Kanundan doğan paya
bağlı haklarını gerekli bildirim yapılıncaya
kadar kullanamaz.
(2) Hamiline
yazılı pay senedine bağlı hakların şirkete ve
üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesinde Merkezi
Kayıt Kuruluşuna yapılan bildirim tarihi esas
alınır.
(3) Merkezi Kayıt
Kuruluşu tarafından hamiline yazılı pay senetleriyle
ilgili tutulan kayıtlar, ilgili kanunlar uyarınca yetkili
kılınmış mercilerle paylaşılır.
(4) Hamiline
yazılı pay senetlerinin Merkezi Kayıt Kuruluşuna
bildirilmesi ve kaydedilmesine ilişkin usul ve esaslar ile bu kapsamda
alınacak ücretler Ticaret Bakanlığınca
çıkarılan tebliğle belirlenir.
C) Nama yazılı
payların ve pay senetlerinin devrinde ilke
MADDE 490- (1) Kanunda veya esas
sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi
bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın
devredilebilirler.
(2) Hukuki işlemle
devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin
zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir.
D) Devrin
sınırlandırılması
I - Kanuni
sınırlama
MADDE 491- (1) Bedeli tamamen ödenmemiş
nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile
devrolunabilir; meğerki, devir, miras, mirasın
paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri
veya cebrî icra yoluyla gerçekleşsin.
(2) Şirket,
sadece, devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise ve
şirketçe istenen teminat verilmemişse onay vermeyi
reddedebilir.
II - Esas sözleşmeyle
sınırlama
1. İlkeler
MADDE 492- (1) Esas sözleşme, nama
yazılı payların ancak şirketin onayıyla
devredilebileceğini öngörebilir.
(2) Bu
sınırlama intifa hakkı kurulurken de geçerlidir.
(3) Şirket
tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin
sınırlamalar düşer.
2. Borsaya kote
edilmemiş nama yazılı paylar
a) Red sebepleri
MADDE 493- (1) Şirket, esas
sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek veya
devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek
değeriyle, kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler
hesabına almayı önererek, onay istemini reddedebilir.
(2) Pay sahipleri
çevresinin bileşimine ilişkin esas sözleşme hükümleri,
şirketin işletme konusu veya işletmenin ekonomik
bağımsızlığı yönünden onayın reddini
haklı gösteriyorsa, önemli sebep oluşturur.
(3) Bundan başka,
devralan, payları kendi adına ve hesabına
aldığını açıkça beyan etmezse şirket, devrin
pay defterine kaydını reddedebilir.
(4) Paylar; miras,
mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi
hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmişlerse, şirket,
payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek
değeri ile devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi
reddedebilir.
(5) Devralan,
paylarının gerçek değerinin belirlenmesini, şirketin
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden isteyebilir;
bu hâlde mahkeme şirketin karar tarihine en yakın tarihteki
değerini esas alır. Değerleme giderlerini şirket
karşılar.
(6) Devralan, gerçek
değeri öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde bu
fiyatı reddetmezse, şirketin devralma önerisini kabul etmiş
sayılır.
(7) Esas sözleşme
devredilebilirlik şartlarını
ağırlaştıramaz.
b) Hükümleri
MADDE 494- (1) Devir için gerekli olan onay
verilmediği sürece, payların mülkiyeti ve paylara bağlı
tüm haklar devredende kalır.
(2) Payların
miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal
rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde,
bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına
ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy
hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.
(3) Şirket,
onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en
geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş
sayılır.
3. Borsaya kote
edilmiş nama yazılı paylar
a) Red sebepleri
MADDE 495- (1) Şirket, borsada kote
edilmiş nama yazılı payları iktisap eden bir kimseyi, pay
sahibi olarak tanımayı, ancak esas sözleşme, iktisap
edilebilecek nama yazılı paylar ile ilgili olarak iktisap edenin
pay sahibi olarak tanınacağı, sermayeyi esas alan ve yüzde ile
ifade edilen bir iktisap üst sınırı öngörmüş ve bu üst
sınır aşılmışsa reddedebilir.
(2) Ayrıca istemde
bulunmasına rağmen devralan, payları kendi ad ve hesabına
aldığını açıkça beyan etmezse, şirket,
payların pay defterine kaydını reddedebilir.
(3) Borsaya kote nama
yazılı payların miras, mirasın paylaşımı,
eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra yoluyla
iktisap edilmeleri hâllerinde, devralanın pay sahibi
sıfatını alması reddedilemez.
b) Bildirme yükümü
MADDE 496- (1) Borsaya kote edilmiş nama
yazılı payların borsada satılmaları hâlinde, Merkezî
Kayıt Kuruluşu, Sermaye Piyasası Kurulunun düzenlemelerine
uygun olarak devredenin kimliğini ve satılan payların
sayısını şirkete bildirir veya şirketin bu bilgilere
teknik erişimini sağlar.
c) Hakların
geçişi
MADDE 497- (1) Borsaya kote nama
yazılı paylar borsada iktisap edildikleri takdirde, paylardan
kaynaklanan haklar payların devri ile birlikte devralana
geçer. Borsaya kote nama yazılı payların, borsa
dışında iktisap edilmeleri hâlinde, söz konusu haklar, pay
sahipliği sıfatının şirket tarafından
tanınması için, devralanın şirkete başvuruda
bulunmasıyla devralana geçer.
(2) Devralan, şirket
tarafından tanınıncaya kadar, paylardan doğan, genel
kurula katılma ve oy hakkını ve oy hakkına
bağlı diğer hakları kullanamaz. Tüm diğer pay
sahipliği haklarının, özellikle rüçhan hakkının
kullanılmasında, iktisap eden herhangi bir sınırlamaya
tabi değildir.
(3) Şirket
tarafından henüz tanınmamış bulunan devralanlar,
hakların geçmesinden sonra, oy hakkından yoksun pay sahibi olarak
pay defterine yazılır. Söz konusu paylar genel kurulda temsil
edilemez.
(4) Red hukuka
aykırı ise şirket, mahkeme kararının kesinleşme
tarihinden itibaren, oy hakkını ve buna bağlı
hakları tanır. Şirket, kendisine herhangi bir kusurun
yükletilemeyeceğini ispat edemediği takdirde, devralanın red
nedeniyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.
d) Red süresi
MADDE 498- (1) Şirket, devralanın,
pay sahibi olarak tanınması istemini, istemi aldığı
tarihten itibaren yirmi gün içinde reddetmezse devralan, pay sahibi olarak
tanınmış sayılır.
III - Pay defteri
1. Kayıt
MADDE 499- (1) Şirket, senede
bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi sahipleriyle,
intifa hakkı sahiplerini, ad, soyad, unvan ve adresleriyle, pay
defterine kaydeder.
(2) Payın usulüne
uygun olarak devredildiği veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu
ispat edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay
defterine yazılamaz.
(3) Şirket,
kaydın yapıldığını pay senedine işaret
eder.
(4) Şirketle
ilişkilerde, sadece pay defterinde kayıtlı bulunan kimse pay
sahibi ve intifa hakkı sahibi olarak kabul edilir.
(5) Merkezî Kayıt
Kuruluşu tarafından kayden takibi yapılan nama yazılı
paylara ilişkin Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri ile ilgili
diğer düzenlemeler saklıdır.
2. Kaydın silinmesi
MADDE 500- (1) Şirket, iktisap edenin
yanlış beyanı sonucu pay defterine yapılan kaydı,
ilgililerin görüşlerini alarak silebilir. Söz konusu kişilere,
silinmeye ilişkin yazılı bilgi derhâl verilir.
3. Bedellerinin tamamı
ödenmemiş nama yazılı paylar
MADDE 501- (1) Bedeli tamamen ödenmemiş
bulunan nama yazılı bir payı iktisap eden kimse, pay defterine
kaydedilmekle şirkete karşı geri kalan pay bedelini ödemekle
yükümlü olur.
(2) Şirketin
kurulması veya esas sermayenin artırılması
sırasında iştirak taahhüdünde bulunan kimse, payını
başkasına devrettiği takdirde, bedelin henüz ödenmemiş
olan kısmı kendisinden istenemez; meğerki, şirketin
kuruluşu veya esas sermayenin artırılması tarihinden
itibaren iki yıl içinde şirket iflas etmiş ve payı
iktisap eden kimse paydan doğan haklardan yoksun
bırakılmış olsun.
(3) Payını
devreden kimse ikinci fıkra hükmüne tabi değilse, iktisap edenin
pay defterine kaydedilmesiyle borçlarından kurtulmuş olur.
İKİNCİ AYIRIM
İntifa Senetleri
A)
Çıkarılması
MADDE 502- (1) Genel kurul, esas sözleşme
uyarınca veya esas sözleşmeyi değiştirerek, bedeli kanuna
uygun olarak yok edilen payların sahipleri, alacaklılar veya bunlara
benzer bir sebeple şirketle ilgili olanlar lehine intifa senetleri
çıkarılmasına karar verebilir. Bu senetlere 348 inci madde
uygulanır.
(2) Kurucular için
çıkarılanlar da dâhil olmak üzere, intifa senetleri emre ve
hamiline yazılı olabilir.
B) Hükümleri
MADDE 503- (1) İntifa senedi sahiplerine
pay sahipliği hakları verilemez; ancak, bu kişilere, net kâra,
tasfiye sonucunda kalan tutara katılma veya yeni çıkarılacak
payları alma hakları tanınabilir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Borçlanma Senetleriyle Alma ve
Değiştirme Hakkını İçeren Menkul Kıymetler
A) Genel kurul
kararıyla
MADDE 504- (1) Her çeşidi ile tahviller,
finansman bonoları, varlığa dayalı senetler, iskonto
esası üzerine düzenlenenler de dâhil, diğer borçlanma senetleri,
alma ve değiştirme hakkını haiz senetler ile her
çeşit menkul kıymetler, aksi kanunlarda öngörülmedikçe,
ancak genel kurul kararı ile çıkarılabilirler. Genel kurul bu
kararı, kanunlarda farklı bir düzenleme yoksa, 421 inci maddenin
üçüncü ve dördüncü fıkraları hükümlerine göre verir. Esas
sözleşme farklı bir nisap öngörebilir. Genel kurul
kararının çıkarılacak menkul kıymete ilişkin,
gerekli bütün hüküm ve şartları içermesi gerekir. Genel kurul
kararını yönetim kurulu yerine getirir. Bu hükme tabi menkul
kıymetler hamiline veya emre yazılı ve itibarî değerli
olabilir. İtibarî değer genel kurul ve yetkilendirilmiş
olması hâlinde yönetim kurulunca belirlenir. Borçlanma senetlerinin
bedellerinin nakit olması ve teslimi anında tamamen ödenmesi şarttır.
B) Yönetim kurulu
kararıyla
MADDE 505- (1) Aksi kanunda
öngörülmemişse, genel kurul herhangi bir menkul kıymetin
çıkarılmasını ve hükümleriyle
şartlarını saptamak yetkisini, en çok onbeş ay için
yönetim kuruluna bırakabilir. 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü
fıkra hükümleri yetkilendirme kararına da uygulanır.
C) Sınır
MADDE 506- (1) 504 ve 505 inci madde
hükümlerine bağlı borçlanma senetlerinin toplam tutarı,
sermaye ile bilançoda yer alan yedek akçelerin toplamını
aşamaz; kanunların bilançoya konulmasına izin verdiği
yeniden değerleme fonları da toplama katılır.
Kanunlardaki istisnalar saklıdır.
(2) Sermaye Piyasası
Kanunu ile ilgili mevzuat hükümleri saklıdır.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Kâr, Kazanç ve Tasfiye Payı
A) Kâr ve tasfiye payı
hakkı
I - Genel olarak
MADDE 507- (1) Her pay sahibi, kanun ve esas
sözleşme hükümlerine göre pay sahiplerine
dağıtılması kararlaştırılmış net
dönem kârına, payı oranında katılma hakkını
haizdir. Şirketin sona ermesi hâlinde her pay sahibi, esas
sözleşmede sona eren şirketin mal varlığının
kullanılmasına ilişkin, başka bir hüküm
bulunmadığı takdirde, tasfiye sonucunda kalan tutara payı
oranında katılır.
(2) Esas
sözleşmede payların bazı türlerine tanınan imtiyaz
haklarıyla özel menfaatler saklıdır.
(3) Sermaye
Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri saklıdır.
II - Hesaplama biçimi
MADDE 508- (1) Esas sözleşmede aksine bir
hüküm yoksa, kâr ve tasfiye payı pay sahibinin sermaye payı için
şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olarak
hesap edilir.
(2) Yıllık kâr,
yıllık bilançoya göre belirlenir.
B) Kâr payı,
hazırlık dönemi faizi ve kazanç payı
I - Kâr payı
MADDE 509- (1) Sermaye için faiz ödenemez.
(2) Kâr payı ancak
net dönem kârından ve serbest yedek akçelerden
dağıtılabilir.
(3) Kâr payı
avansı, Sermaye Piyasası Kanununa tabi olmayan şirketlerde,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının bir tebliği ile
düzenlenir.
II - Hazırlık
dönemi faizi
MADDE 510- (1) İşletmenin tam bir
şekilde faaliyete başlamasına kadar geçecek hazırlık
dönemi için pay sahiplerine, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmak
koşuluyla, özellikli varlık niteliğindeki
yatırımların maliyetine yüklenmek üzere, belirli bir faiz
ödenmesi esas sözleşmede öngörülebilir ve bu dönemle
sınırlı olmak üzere, faiz ödemelerinin en geç ne zamana kadar
süreceği belirtilir.
(2) İşletme
yeni paylar çıkarılarak genişletilecek olursa, sermayenin
artırılmasına dair olan kararda, yeni pay sahiplerine,
özellikli varlık niteliğindeki yatırımların
maliyetine yüklenmek üzere, belirli bir süreyle en geç yeni yatırımın
işletmeye alındığı güne kadar faiz ödenmesi kabul olunabilir.
III - Kazanç payları
MADDE 511- (1) Yönetim kurulu üyelerine kazanç
payları, sadece net kârdan ve ancak kanuni yedek akçe için belirli
ayrım yapıldıktan ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin
yüzde beşi oranında veya esas sözleşmede öngörülen daha yüksek
bir oranda kâr payı dağıtıldıktan sonra verilebilir.
C) Geri alma hakkı
I - Kötüniyet hâlinde
MADDE 512- (1) Haksız yere ve kötüniyetle
kâr payı veya hazırlık dönemi faizi alan pay sahipleri,
bunları geri vermekle yükümlüdür. Yönetim kurulu üyelerinin kazanç
payları hakkında da aynı hüküm uygulanır.
(2) Geri alma
hakkı, paranın alındığı tarihten itibaren
beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
II - Şirketin
iflası hâlinde
MADDE 513- (1) Şirketin iflası
hâlinde, yönetim kurulu üyeleri şirket alacaklılarına
karşı, iflasın açılmasından önceki son üç yıl
içinde kazanç payı veya başka bir ad altında hizmetlerine
karşılık olarak aldıkları ve fakat uygun ücreti
aşan ve bilanço uygun bir ücret miktarına göre tedbirli bir tarzda
düzenlenmiş olsaydı ödenmemesi gereken paraları geri
vermekle yükümlüdürler.
(2) Sebepsiz
zenginleşmeye ilişkin hükümler gereğince alınması
mümkün olmayan paraların geri verilmesi yükümlülüğü yoktur.
(3) Mahkeme, hâlin bütün
gereklerini göz önünde bulundurarak takdir hakkını kullanır.
DOKUZUNCU BÖLÜM
Şirketin
Finansal Tabloları, Yedek Akçeler
A) Anonim şirketlerin
finansal tabloları ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu
I - Hazırlama yükümü
MADDE 514- (1) Yönetim kurulu, geçmiş
hesap dönemine ait, Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülmüş
bulunan finansal tablolarını, eklerini ve yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin
ilk üç ayı içinde hazırlar ve genel kurula sunar.
II - Dürüst resim ilkesi
MADDE 515- (1) Anonim şirketlerin
finansal tabloları, Türkiye Muhasebe Standartlarına göre
şirketin malvarlığını, borç ve
yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet
sonuçlarını tam, anlaşılabilir,
karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin
niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak;
gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak
şekilde çıkarılır.
III - Yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporu
MADDE 516- (1) Yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporu, şirketin, o yıla ait
faaliyetlerinin akışı ile her yönüyle finansal durumunu,
doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst bir
şekilde yansıtır. Bu raporda finansal durum, finansal
tablolara göre değerlendirilir. Raporda ayrıca, şirketin
gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere de
açıkça işaret olunur. Bu konulara ilişkin yönetim kurulunun
değerlendirmesi de raporda yer alır.
(2) Yönetim kurulunun faaliyet
raporu ayrıca aşağıdaki hususları da içermelidir:
a) Faaliyet
yılının sona ermesinden sonra şirkette meydana gelen ve
özel önem taşıyan olaylar.
b) Şirketin
araştırma ve geliştirme çalışmaları.
c) Yönetim kurulu üyeleri ile
üst düzey yöneticilere ödenen ücret, prim, ikramiye gibi mali menfaatler,
ödenekler, yolculuk, konaklama ve temsil giderleri, ayni ve nakdî imkânlar,
sigortalar ve benzeri teminatlar.
(3) Hem anonim şirketler
hem de şirketler topluluğu bakımından, yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporunun zorunlu asgari içeriği,
ayrıntılı olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı
tarafından bir yönetmelikle düzenlenir.
B) Şirketler
topluluğunun finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporu
I - Uygulanacak muhasebe
standartları
MADDE 517- (1) Konsolide finansal
tabloları hazırlamakla yükümlü işletmeler ile konsolidasyon
kapsamına giren işletmelerin belirlenmesinde ve ilgili diğer
konularda Türkiye Muhasebe Standartları geçerlidir.
(2) Konsolide finansal
tablolar 515 inci maddede öngörülen esas ve ilkelere göre
çıkarılır.
II Yönetim kurulunun
yıllık faaliyet raporu
MADDE 518- (1) Topluluğa
ilişkin yıllık faaliyet raporu ana şirketin yönetim
kurulu tarafından 516 ncı maddeye göre düzenlenir.
C) Yedek akçeler
I - Kanuni yedek akçe
1. Genel kanuni yedek akçe
MADDE 519- (1) Yıllık
kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde yirmisine
ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır.
(2) Birinci fıkradaki
sınıra ulaşıldıktan sonra da;
a) Yeni payların
çıkarılması dolayısıyla sağlanan primin,
çıkarılma giderleri, itfa karşılıkları ve
hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan
kısmı,
b) Iskat sebebiyle iptal
edilen pay senetlerinin bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların
yerine verilecek yeni senetlerin çıkarılma giderlerinin
düşülmesinden sonra kalan kısmı,
c) Pay sahiplerine yüzde
beş oranında kâr payı ödendikten sonra, kârdan pay alacak
kişilere dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu,
genel kanuni yedek akçeye
eklenir.
(3) Genel kanuni yedek akçe
sermayenin veya çıkarılmış sermayenin
yarısını aşmadığı takdirde, sadece
zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği
zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne
geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler
alınması için kullanılabilir.
(4) İkinci
fıkranın (c) bendi ve üçüncü fıkra hükümleri,
başlıca amacı başka işletmelere katılmaktan
ibaret olan holding şirketler hakkında uygulanmaz.
(5) Özel kanunlara tabi olan
anonim şirketlerin yedek akçelerine ilişkin hükümler
saklıdır.
2. Şirketin iktisap
ettiği kendi pay senetleri için ayrılan yedek akçe ve yeniden
değerleme fonları
MADDE 520- (1) Şirket, iktisap
ettiği kendi payları için iktisap değerlerini
karşılayan tutarda yedek akçe ayırır. Bu yedek akçeler,
anılan paylar devredildikleri veya yok edildikleri takdirde iktisap
değerlerini karşılayan tutarda çözülebilirler.
(2) Yeniden değerleme
fonu ile ilgili mevzuat uyarınca pasifte yer alan diğer fonlar,
sermayeye dönüştürüldükleri ve yeniden değerlendirilen aktifler
amorti edildikleri veya devredildikleri takdirde çözülebilirler.
II - Şirketin
isteği ile ayırdığı yedek akçe
1. Genel olarak
MADDE 521- (1) Yedek akçeye yıllık
kârın yüzde beşinden fazla bir tutarın ayrılacağı
ve yedek akçenin ödenmiş sermayenin yüzde yirmisini
aşabileceği hakkında esas sözleşmeye hüküm konabilir.
Esas sözleşme ile başka yedek akçe ayrılması da
öngörülebilir ve bunların özgülenme amacıyla harcanma yolları
ve şartları belirlenebilir.
2. Çalışanlar ve
işçiler lehine yardım akçesi
MADDE 522- (1) Esas sözleşmede
şirketin yöneticileri, çalışanları ve işçileri için
yardım kuruluşları kurulması veya bunların
sürdürülebilmesi amacıyla veya bu amacı taşıyan kamu
tüzel kişilerine verilmek üzere yedek akçe ayrılabilir.
(2) Yardım amacına
özgülenen yedek akçelerin ve diğer malların şirketten
ayrılması suretiyle bir vakıf veya kooperatif kurulması
zorunludur. Vakıf senedinde, vakıf
malvarlığının şirkete karşı bir alacaktan
ibaret olacağı da öngörülebilir.
(3) Şirketin bu amaca
özgülediği yedek akçeden başka, yöneticilerden,
çalışanlardan ve işçilerden aidat alınmışsa,
iş ilişkisinin sonunda, vakıf senedine göre yapılan
ayrımdan yararlanamadıkları takdirde çalışanlara ve
işçilere hiç değilse ödedikleri tutarlar ödeme tarihinden itibaren
kanuni faiziyle birlikte geri verilir.
III - Kâr payı ile
yedek akçeler arasında ilgi
MADDE 523- (1) Kanuni ve esas
sözleşmede öngörülen isteğe bağlı yedek akçeler
ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr
payı belirlenemez.
(2) Genel kurul;
a) Aktiflerin yeniden
sağlanabilmesi için gerekliyse,
b) Bütün pay sahiplerinin
menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli
gelişimi ve olabildiğince kararlı kâr payı
dağıtımı yönünden haklı görülüyorsa,
Kanunda ve esas sözleşmede
öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar
verebilir.
(3) Esas sözleşmede hüküm
bulunmasa bile, genel kurul, şirketin işçileri için yardım
sandıkları ve diğer yardım örgütleri kurulması veya
bunların sürdürülebilmesi amacıyla veya diğer yardım ve
hayır amaçlarına hizmet etmek üzere, bilanço kârından yedek
akçe ayırabilir.
D) Çeşitli hükümler
I - İlan
MADDE 524- (Mülga)
II - Yabancı
şirketlerin Türkiye şubeleri
MADDE 525- (Mülga)
III - Özet finansal
tabloları
MADDE 526- (Mülga)
IV - Sır saklama
yükümü
MADDE 527- (1) 404 üncü madde hükmü saklı
kalmak üzere, görevi dolayısıyla incelemesine sunulan defter ve
belgeleri inceleyenlerin, elde ettikleri veya verilen bilgilerden
öğrendikleri iş ve işletme sırlarını
açıklamaları yasaktır. Aksi hâlde şirketin maddi ve
manevi zararını tazmin ederler.
(2) Ceza
mevzuatının, suç ihbarına ilişkin hükümleri
saklıdır.
E) Özel hükümler
MADDE 528- (1) Bankalar ile diğer kredi
kurumlarının, finansal kiralama ve faktöring gibi finansal
şirketlerin, sigorta ve reasürans şirketlerinin, Sermaye
Piyasası Kanunu kapsamındaki tüm kurumların finansal
tabloları ile konsolide finansal tablolarına ilişkin olarak
Türkiye Muhasebe Standartlarında ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunca belirlenmiş idari düzenlemelerde hüküm
bulunmayan hâllerde, söz konusu alanları düzenlemek ve denetlemek üzere
kurulan kurum, kurul ve kuruluşların özel kanunlarında yer
alan hükümler uygulanır.
(2) Türkiye Muhasebe
Standartlarında, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumunca belirlenmiş finansal tablolara ilişkin idari
düzenlemelerde ve özel kanunlarda hüküm bulunmayan hâllerde bu Kanun
hükümleri uygulanır.
(3) Kooperatiflerin finansal
tabloları ile konsolide finansal tablolarına ilişkin özel
hükümler saklıdır.
ONUNCU BÖLÜM
Sona Erme ve Tasfiye
A) Sona erme
I - Sona erme sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 529- (1) Anonim şirket;
a) Sürenin sona ermesine
rağmen işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle
gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle,
b) İşletme konusunun
gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle
gelmesiyle,
c) Esas sözleşmede
öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle,
d) 421 inci maddenin üçüncü ve
dördüncü fıkralarına uygun olarak alınan genel kurul
kararıyla,
e) İflasına karar
verilmesiyle,
f) Kanunlarda öngörülen
diğer hâllerde,
sona erer.
2. Özel hâller
a) Organların
eksikliği
MADDE 530- (1) Uzun süreden beri
şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut
değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket
alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek
şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu
süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir.
(2) Dava
açıldığında mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine
gerekli önlemleri alabilir.
b) Haklı sebeplerle
fesih
MADDE 531- (1) Haklı sebeplerin
varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık
şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri,
şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden
şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih
yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en
yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay
sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun
düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilan
MADDE 532- (1) Sona erme, iflastan ve
mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse, yönetim
kurulunca ticaret siciline tescil ve ilan ettirilir.
2. Sonuçlar
MADDE 533- (1) Sona eren şirket
tasfiye hâline girer; Kanundaki istisnalar saklıdır.
(2) Tasfiye hâlindeki
şirket, pay sahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna
kadar tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını tasfiye
hâlinde ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu hâlde organlarının
yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır.
III - İflas hâlinde
tasfiye
MADDE 534- (1) İflas hâlinde
tasfiye, iflas idaresi tarafından İcra ve İflas Kanunu
hükümlerine göre yapılır. Şirket organları temsil
yetkilerini, ancak şirketin iflas idaresi tarafından temsil
edilmediği hususlar için korurlar.
IV - Şirket
organlarının durumu
MADDE 535- (1) Şirket tasfiye
hâline girince, organların görev ve yetkileri, tasfiyenin
yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak nitelikleri gereği tasfiye
memurlarınca yapılamayan işlemlere özgülenir.
(2) Tasfiye
işlerinin gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere
genel kurul tasfiye memurları tarafından toplantıya
çağrılır.
B) Tasfiye
I - Tasfiye memurları
1. Atama
MADDE 536- (1) Esas sözleşme veya
genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru
atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından
yapılır. Tasfiye memurları pay sahiplerinden veya üçüncü
kişilerden olabilir. Tasfiye ile görevlendirilenler esas sözleşmede
veya atama kararında aksi öngörülmemişse olağan ücrete hak
kazanırlar.
(2) Yönetim kurulu,
tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir.
Tasfiye işlerinin yönetim kurulunca yapılması hâlinde de bu
hüküm uygulanır.
(3) Şirketin
feshine mahkemenin karar verdiği hâllerde tasfiye memuru mahkemece
atanır.
(4) Temsile yetkili
tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması
ve yerleşim yerinin Türkiyede bulunması şarttır.
2. Görevden alma
MADDE 537- (1) Esas sözleşme veya
genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu
görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her
zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir.
(2) Pay sahiplerinden
birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme
de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini
atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına
dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.
(3) Şirketi
temsile yetkili tasfiye memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı
değilse ve hiçbirinin Türkiyede yerleşim yeri bulunmuyorsa,
mahkeme pay sahiplerinden veya alacaklılardan birinin veya Gümrük ve
Ticaret Bakanlığının istemiyle, söz konusu şarta
uygun birini tasfiye memuru olarak atar.
3. Aktifleri satma yetkisi
MADDE 538- (1) Genel kurul aksini
kararlaştırmamışsa, tasfiye memurları şirketin
aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler.
(2) Önemli miktarda
aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı
gereklidir. Bu karar hakkında 421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü
fıkraları uygulanır.
4. Yetkilerin
sınırlandırılması ve genişletilmesi
MADDE 539- (1) Tasfiye memurlarına
Kanunla tanınmış yetkiler devredilemez; ancak, belirli
uygulama işlemlerinin yapılabilmesi için, tasfiye
memurlarından biri diğerine veya üçüncü bir kişiye temsil
yetkisi verebilir.
(2) Tasfiye
memurlarının üçüncü kişilerle tasfiye amacı
dışında yaptığı işlemler şirketi
bağlar; meğerki, üçüncü kişinin işlemin tasfiye
amacının dışında olduğunu bildiği veya
hâlin gereğinden bilmemesinin mümkün olamayacağı ispat
edilsin. Tasfiyenin sadece tescil ve ilan edilmesi, bu hususun ispatı
için yeterli delil değildir.
(3) Tasfiye
memurları birden fazla ise, aksi genel kurul kararında veya esas
sözleşmede öngörülmemişse, şirketin
bağlanabilmesi için imzaya yetkili iki
tasfiye memurunun şirket unvanı altında imza atması
gereklidir. Tasfiye hâlindeki şirketi tasfiye ile ilgili konularda
mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurları temsil
eder.
(4) Tasfiye memurunun
görevini yerine getirdiği sırada işlediği haksız
fiilden şirket de sorumludur.
II - Tasfiye işleri
1. İlk envanter ve
bilanço
MADDE 540- (1) Tasfiye memurları
görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin
başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket
mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak,
şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal
durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel kurulun
onayına sunarlar.
(2) Envanter ve
bilançonun onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin
envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve
defterlerine el koyarlar.
2. Alacaklıların
çağrılması ve korunması
MADDE 541- (1) Alacaklı oldukları
şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve
yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer
alacaklılar Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve şirketin internet
sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü
şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona
ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve
alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye
çağrılırlar.
(2) Alacaklı
oldukları bilinenler, bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının
tutarı Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir
bankaya depo edilir.
(3) Şirketin,
henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan
borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir;
meğerki, bu gibi borçlar yeterli bir şekilde teminat altına
alınmış veya şirket varlığının pay
sahipleri arasında paylaşımı bu borçların ödenmesi
şartına bağlanmış olsun.
(4) Yukarıdaki
fıkralarda yazılı hükümlere aykırı hareket eden
tasfiye memurları haksız olarak ödedikleri paralardan dolayı
553 üncü madde uyarınca sorumludur.
3. Diğer tasfiye
işleri
MADDE 542- (1) Tasfiye memurları;
a) Şirketin süregelen
işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz
ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri
paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye
bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda
anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla
olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle
yükümlüdürler.
b) Tasfiyenin
gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar.
c) Şirket borçları
şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu
derhâl şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesine bildirirler; mahkeme iflasın açılmasına karar
verir.
d) Tasfiyenin uzun sürmesi
hâlinde, her yıl sonu için tasfiyeye ilişkin finansal
tabloları ve tasfiye sonunda da kesin bilançoyu düzenleyerek genel
kurula sunarlar.
e) Şirketin bütün mal ve
haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir
yönetici gibi gereken önlemleri alır ve tasfiyeyi mümkün olan en
kısa sürede bitirirler.
f) Tasfiye işlemlerinin
düzenli yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterleri tutarlar.
g) Tasfiye sırasında
elde edilen paralardan şirketin süregelen harcamaları için gerekli
olan para dışında kalan paraları, bir bankaya şirket
adına yatırırlar.
h) Vadesi gelmemiş borçları,
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere
uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhâl öderler. Alacaklılar bu
ödemeyi kabul etmek zorundadır. Kanun gereği iskonto edilmesi
mümkün olmayan alacaklar bu hükümden müstesnadır.
i) Pay sahiplerine tasfiye
işlerinin durumu hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bu konuda
imzalı belge verirler.
4. Tasfiye sonucu
dağıtma
MADDE 543- (1) Tasfiye hâlinde bulunan
şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten
sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi
kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında,
ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında
dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın
varlığı hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme
uygulanır.
(2) Alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı
tarihinden itibaren üç ay geçmedikçe kalan varlık
dağıtılamaz. Şu kadar ki, hâl ve duruma göre
alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde
mahkeme üç ay geçmeden de dağıtmaya izin verebilir.
(3) Esas sözleşme
ve genel kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça,
dağıtma para olarak yapılır.
5. Defterlerin
saklanması
MADDE 544- (1) Tasfiyenin sonunda
defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dâhil, belgeler 82 nci madde
uyarınca saklanır.
III - Şirket
unvanının sicilden silinmesi
MADDE 545- (1) Tasfiyenin sona ermesi
üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi
tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem
üzerine silinme tescil ve ilan edilir.
(2) Bu Kanun hükümlerine göre
tasfiye olunan şirketlerde, 2004 sayılı Kanunun 44 üncü ve
337/a maddesi hükümleri uygulanmaz.
IV - Uygulanacak diğer
hükümler
MADDE 546- (1) Pay sahipleri ile
tasfiye memuru veya memurları arasındaki
uyuşmazlıkların çözümü basit yargılama usulüne tabidir.
Mahkeme, gerekli görürse tasfiye memurlarıyla ilgili pay sahiplerini
dinleyerek, kararını otuz gün içinde verir.
(2) Tasfiye
memurlarının sorumluluğu hakkında 553 üncü madde hükmü
uygulanır.
(3) Tasfiyeye
ilişkin genel kurul kararları 418 inci madde uyarınca
alınır.
C) Ek tasfiye
MADDE 547- (1) Tasfiyenin
kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin
yapılmasının zorunlu olduğu
anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim
kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek
işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden
tescilini isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin
yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden
tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye
memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru
olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.
D) Tasfiyeden dönülmesi
MADDE 548- (1) Şirket sürenin
dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermiş ise, pay
sahipleri arasında şirket malvarlığının
dağıtımına başlanılmış
olmadıkça, genel kurul şirketin devam etmesini
kararlaştırabilir. Devam kararının sermayenin en az yüzde
altmışının oyu ile alınması gerekir. Esas
sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve
başkaca önlemler öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin
genel kurul kararını tasfiye memuru tescil ve ilan ettirir.
(2) Şirket,
iflasın açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen
iflas kaldırılmışsa veya iflas, konkordatonun
uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam eder.
(3) Tasfiye memuru
iflasın kaldırıldığına ilişkin kararı
ticaret siciline tescil ettirir. Tescil istemine, pay bedellerinin ve tasfiye
paylarının pay sahipleri arasında
dağıtılmasına başlanmadığına
ilişkin belge de eklenir.
ONBİRİNCİ BÖLÜM
Hukuki Sorumluluk
A) Sorumluluk hâlleri
I - Belgelerin ve
beyanların kanuna aykırı olması
MADDE 549- (1) Şirketin
kuruluşu, sermayesinin artırılması ve
azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve
menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin,
izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin
yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı
olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve
diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan,
belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile
kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar
sorumludur.
II - Sermaye hakkında
yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi
MADDE 550- (1) Sermaye tamamıyla
taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun
veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt
edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler ile kusurlu olmaları
şartıyla, şirket yetkilileri, bu payları üstlenmiş
kabul edilirler ve payların karşılıkları ile
zararı faiziyle birlikte müteselsilen öderler.
(2) Sermaye taahhüdünde
bulunanların ödeme yeterliliğinin bulunmadığını
bilen ve buna onay verenler, söz konusu borcun ödenmemesinden doğan
zarardan sorumludurlar.
III - Değer
biçilmesinde yolsuzluk
MADDE 551- (1) Ayni sermayenin veya
devralınacak işletme ile ayınların değerlemesinde
emsaline oranla yüksek fiyat
biçenler, işletme ve aynın
niteliğini veya durumunu farklı gösterenler ya da
başka bir şekilde yolsuzluk yapanlar, bundan doğan zarardan
sorumludur.
IV - Halktan para toplamak
MADDE 552- (1) Sermaye Piyasası Kanunu
hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bir şirket kurmak veya
şirketin sermayesini artırmak amacıyla yahut vaadiyle halka
her türlü yoldan çağrıda bulunularak para toplanması
yasaktır.
V - Kurucuların,
yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının
sorumluluğu
MADDE 553- (1) Kurucular, yönetim
kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas
sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal
ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket
alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
(2) Kanundan veya esas
sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak,
başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve
yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen
göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve
kararlarından sorumlu olmazlar.
(3) Hiç kimse kontrolü
dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye
aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu
sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz
kılınamaz.
VI Denetçinin sorumluluğu
MADDE 554- (1) Şirketin ve şirketler
topluluğunun yılsonu ve konsolide finansal tablolarını,
raporlarını, hesaplarını denetleyen denetçi ve özel
denetçiler; kanuni görevlerinin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri
takdirde, hem şirkete hem de pay sahipleri ile şirket
alacaklılarına karşı verdikleri zarar
dolayısıyla sorumludur.
B) Şirketin
zararı
I - Genel olarak
MADDE 555- (1) Şirketin
uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir
pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete
ödenmesini isteyebilirler.
(2) Pay sahibinin
açtığı davayı hukuki ve maddi sebepler haklı
gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini,
bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay
sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre
paylaştırır.
II - İflas hâlinde
MADDE 556- (1) Zarara uğrayan
şirketin iflası hâlinde, tazminatın şirkete ödenmesini
isteme hakkını şirket alacaklıları da haizdir.
Ancak, pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının
istemleri önce iflas idaresince ileri sürülür.
(2) İflas idaresi
birinci fıkrada öngörülen davayı açmadığı takdirde,
her pay sahibi veya şirket alacaklısı mezkûr davayı ikame
edebilir. Elde edilen hasıla, İcra ve İflas Kanunu hükümlerine
göre, önce dava açan alacaklıların alacaklarının
ödenmesine tahsis olunur; bakiye, sermaye payları oranında
davacı pay sahiplerine ödenir; artan iflas masasına verilir.
(3) Şirketin
istemlerinin devrine ilişkin İcra ve İflas Kanununun 245 inci
maddesi hükmü saklıdır.
III - Teselsül ve
başvuru
MADDE 557- (1) Birden çok kişinin
aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her
biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine
yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte
müteselsilen sorumlu olur.
(2) Davacı birden
çok sorumlu kişiyi zararın tamamı için birlikte dava edebilir
ve hâkimin aynı davada her bir davalının tazminat borcunu
belirlemesini isteyebilir.
(3) Birden çok sorumlu
arasındaki başvuru, durumun bütün gerekleri dikkate alınarak
hâkim tarafından belirlenir.
IV - İbra
1. İbranın etkisi
MADDE 558- (1) İbra kararı
genel kurul kararıyla kaldırılamaz. 445 inci madde hükmü
saklıdır.
(2) Şirket genel
kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın
kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak,
şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek
payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını
kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava hakları ibra
tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.
2. Kuruluş ve sermaye
artırımında ibra
MADDE 559- (1) Kurucuların,
yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin, şirketin kuruluşundan ve
sermaye artırımından doğan sorumlulukları,
şirketin tescili tarihinden itibaren dört yıl geçmedikçe sulh ve
ibra yoluyla kaldırılamaz. Bu sürenin geçmesinden sonra da
sulh ve ibra ancak genel kurulun
onayıyla geçerlilik kazanır. Bununla
beraber, esas sermayenin onda birini, halka açık
şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri sulh ve
ibranın onaylanmasına karşı iseler, sulh ve ibra genel
kurulca onaylanmaz.
V -
Zamanaşımı
MADDE 560- (1) Sorumlu olanlara
karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı
ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde
zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş
yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki,
bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava
zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu
zamanaşımı uygulanır.
VI - Yetkili mahkeme
MADDE 561- (1) Sorumlular aleyhinde
şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava
açılabilir.
ONİKİNCİ BÖLÜM
Cezai Sorumluluk
A) Suçlar ve cezalar
MADDE 562- (1) Bu Kanunun;
a) 64 üncü maddesinin birinci
fıkrasının ikinci veya üçüncü cümlesindeki yükümlülükleri
yerine getirmeyenler,
b) 64 üncü maddesinin ikinci
fıkrası uyarınca belgelerin kopyasını
sağlamayanlar,
c) 64 üncü maddesinin üçüncü
fıkrası uyarınca gerekli onayları yaptırmayanlar,
d) 65 inci maddesine uygun
olarak defterlerini tutmayanlar,
e) 66 ncı maddesindeki
usule aykırı olarak envanter çıkaranlar,
f) 86 ncı maddesine göre
belgeleri ibraz etmeyenler,
dörtbin Türk Lirası idari
para cezasıyla cezalandırılır.
(2) 88 inci maddeye
aykırı hareket edenler dörtbin Türk Lirası idari para
cezasıyla cezalandırılır.
(3) 199 uncu maddenin birinci
ve dördüncü fıkralarına aykırı hareket edenler ikiyüz
günden az olmamak üzere adli para cezasıyla
cezalandırılır.
(4) Bu Kanun hükümlerine göre
tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt ve
belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri, denetime tabi tutulan gerçek
veya tüzel kişiye ait olup olmadığına
bakılmaksızın, 210 uncu maddenin birinci fıkrasına
göre denetime yetkili olanlarca istenmesine rağmen vermeyenler veya
eksik verenler ya da bu denetim elemanlarının görevlerini
yapmalarını engelleyenler, fiilleri daha ağır cezayı
gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde
üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezasıyla
cezalandırılır.
(5) Bu Kanunun;
a) (Mülga)
b) 358 inci maddesine
aykırı olarak pay sahiplerine borç verenler,
c) 395 inci maddesinin ikinci
fıkrasının birinci veya ikinci cümlesi hükümlerini ihlal
edenler,
üçyüz günden az olmamak üzere
adli para cezasıyla cezalandırılır.
(6) Ticari defterlerin mevcut
olmaması veya hiçbir kayıt içermemesi yahut bu Kanuna uygun
saklanmaması hâllerinde, sorumlular üçyüz günden az olmamak üzere adli
para cezasıyla cezalandırılır.
(7) 527 nci maddeye
aykırı hareket edenler, Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesi
hükümlerine göre cezalandırılır.
(8) 549 uncu maddede
belirtilen belgeleri sahte olarak düzenleyenler ile ticari defterlere
kasıtlı olarak gerçeğe aykırı kayıt yapanlar
bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılır.
(9) 550 nci maddeye
aykırı hareket edenler üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli
para cezasıyla cezalandırılır.
(10) 551 inci maddeye
aykırı hareket edenler doksan günden az olmamak üzere adli para
cezasıyla cezalandırılır.
(11) 552 nci maddeye
aykırı hareket edenler altı aydan iki yıla kadar hapis
cezasıyla cezalandırılır.
(12) 1524 üncü maddede
öngörülen internet sitesini oluşturmayan şirketlerin yönetim
organı üyeleri, yüz günden üçyüz güne kadar adli para cezasıyla ve
aynı madde uyarınca internet sitesine konulması gereken
içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayan bu fıkrada
sayılan failler yüz güne kadar adli para cezasıyla
cezalandırılır.
(13) Bu Kanunun;
a) 486 ncı
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca bildirimde bulunmayanlar
yirmi bin Türk lirası,
b) (İptal
bent)
idari para cezasıyla
cezalandırılır.
(14) Bu Kanunda
tanımlanan kabahatlerden birinin idari yaptırım kararı
verilinceye kadar birden çok işlenmesi hâlinde, ilgili gerçek veya tüzel
kişiye bir idari para cezası verilir ve ilgili hükme göre verilecek
ceza iki kat artırılır. Ancak, bu kabahatin işlenmesi
suretiyle bir menfaat temin edilmesi veya zarara sebebiyet verilmesi hâlinde
verilecek idari para cezasının miktarı bu menfaat veya
zararın üç katından az olamaz.
B) Soruşturma ve
kovuşturma usulü
MADDE 563- (Mülga)
BEŞİNCİ
KISIM
Sermayesi
Paylara Bölünmüş Komandit Şirket
A) Tanımı
MADDE 564- (1) Sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirket, sermayesi paylara bölünen ve
ortaklarından bir veya birkaçı şirket alacaklılarına
karşı bir kollektif şirket ortağı, diğerleri
bir anonim şirket pay sahibi gibi sorumlu olan şirkettir. Sermaye,
paylara bölünmeksizin sermayesi sadece birden çok komanditerin sermayeye
katılma oranlarını göstermek amacıyla kısımlara
ayrılmış bulunuyorsa komandit şirket hükümleri
uygulanır.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 565- (1) Komanditelerin
birbirleriyle, komanditerlerin tümüyle ve üçüncü kişilerle hukuki
ilişkileri, özellikle şirketin yönetimine ve temsiline ilişkin
görev ve yetkileri, şirketten ayrılmaları, komandit
şirketlerdeki hükümlere tabidir.
(2) Birinci
fıkrada gösterilen hususların dışında, Kanunda
aksine hüküm bulunmadıkça anonim şirket hükümleri uygulanır.
C) Kuruluş
I - Esas sözleşme
1. Şekil
MADDE 566- (1) Esas sözleşme
yazılı şekilde düzenlenir, kurucularla komandite
ortakların tümü tarafından imzalanır; imzaların noterce
onaylanması veya esas sözleşmenin ticaret sicili müdürü yahut
yardımcısı huzurunda imzalanması gerekir. Şirketin kuruluşunda, esas sözleşmeyi ihtiva eden
kâğıtlardan değerli kâğıt bedeli alınmaz.
(2) İzin
alınmasına ilişkin 333 üncü madde uygulanmaz.
2. İçeriği
MADDE 567- (1) Esas sözleşme,
ikinci fıkrasının (f) bendi hariç olmak üzere 339 uncu maddede
yer alan tüm kayıtları içermelidir.
II - Kurucular
MADDE 568- (1) Esas sözleşmeyi
imzalayanlarla şirkete paradan başka sermaye koyanların tümü
kurucu sayılır.
(2) Kurucular beş
kişiden az olamaz. Kuruculardan en az birinin komandite olması
şarttır. Kurucu sıfatını haiz olan komanditerlerin
sahip oldukları payların her birinin tutarının esas
sözleşmeye yazılması gerekir.
III - Uygulanacak hükümler
MADDE 569- (1) Kuruluşa, anonim
şirketlerin kuruluşuna ilişkin hükümler uygulanır.
D) Yönetim
I - Uygulanacak hükümler
MADDE 570- (1) Anonim şirketlerin
yönetim kurulunun görevleriyle sorumluluklarına ilişkin hükümleri,
yönetici olan komandite ortaklar hakkında da geçerlidir.
II - Görevden alınma
MADDE 571- (1) Şirketi yönetmek ve
temsil etmekle görevli olan komandite ortaklar, kollektif şirketin
yönetimine ve temsiline görevli ortaklar için kanunda belirlenen hâllerde ve
öngörülen şartlar uyarınca görevden alınabilirler. Görevden
alma kararının tescili ile, görevden alınan ortağın
şirketin bu tarihten sonra doğacak borçlarından dolayı
kişisel sorumlulukları sona erer.
III - Rekabet
yasağı
MADDE 572- (1) Komandite ortak
diğer komanditelerin ve genel kurulun izni olmaksızın
şirketin işletme konusuna giren bir iş yapamayacağı
gibi bu tür ticaretle uğraşan bir şirkete sorumluluğu
sınırlandırılmamış ortak sıfatıyla da
katılamaz.
(2) Bu madde hükmüne
aykırı hareket eden komandite ortak hakkında kollektif
şirkete ilişkin hükümler uygulanır.
ALTINCI KISIM
Limited Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Tanım ve Kuruluş
A) Kavram
MADDE 573- (1) Limited şirket, bir
veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret
unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye
esas sermaye paylarının toplamından oluşur.
(2) Ortaklar, şirket
borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye
paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek
ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.
(3) Limited
şirket, kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir.
B) Ortakların
sayısı
MADDE 574- (1) Ortakların
sayısı elliyi aşamaz.
(2) Ortak sayısı
bire düşerse durum, bu sonucu doğuran işlem tarihinden
itibaren yedi gün içinde müdürlere yazıyla bildirilir. Müdürler,
bildirimin alınması tarihinden başlayarak yedinci günün
sonuna kadar, şirketin tek ortaklı olduğunu, bu
ortağın adını, yerleşim yerini ve
vatandaşlığını tescil ve ilan ettirirler, aksi hâlde
doğacak zarardan sorumlu olurlar. Aynı yükümlülük, şirketin
bir ortakla kurulduğu hâllerde de geçerlidir.
(3) Şirket, tek
ortağının kendisinin olacağı bir şirkete
dönüşeceği sonucunu doğuracak şekilde esas sermaye
payını iktisap edemez.
C) Şirket
sözleşmesi
I - Şekil
MADDE 575- (1) Şirket
sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve
kurucular tarafından ticaret sicili müdürlüğünde
yetkilendirilmiş personelin huzurunda imzalanması
şarttır. Şirketin kuruluşunda, şirket
sözleşmesini ihtiva eden kâğıtlardan değerli
kâğıt bedeli alınmaz.
II - İçerik
1. Zorunlu kayıtlar
MADDE 576- (1) Şirket
sözleşmesinde aşağıdaki kayıtların açıkça
yer alması gereklidir:
a) Şirketin ticaret
unvanı ve merkezinin bulunduğu yer.
b) Esaslı noktaları
belirtilmiş ve tanımlanmış bir şekilde,
şirketin işletme konusu.
c) Esas sermayenin itibarî
tutarı, esas sermaye paylarının sayısı, itibarî
değerleri, varsa imtiyazlar, esas sermaye paylarının
grupları.
d) Müdürlerin adları,
soyadları, unvanları, vatandaşlıkları.
e) Şirket tarafından
yapılacak ilanların şekli.
2. Şirket
sözleşmesinde öngörülmeleri şartıyla bağlayıcı
olan hükümler
MADDE 577- (1) Aşağıdaki
kayıtlar, şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde
bağlayıcı hükümlerdir:
a) Esas sermaye
paylarının devrinin sınırlandırılmasına
ilişkin kanuni hükümlerden ayrılan düzenlemeler.
b) Ortaklara veya
şirkete, esas sermaye payları ile ilgili olarak önerilmeye muhatap
olma, önalım, geri alım ve alım hakları
tanınması.
c) Ek ödeme yükümlülüklerinin
öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı.
d) Yan edim yükümlülüklerinin
öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı.
e) Belirli veya belirlenebilir
ortaklara veto hakkı veya bir genel kurul kararının
oylanması sonucunda oyların eşit çıkması hâlinde
bazı ortaklara üstün oy hakkı tanıyan hükümler.
f) Kanunda ya da şirket
sözleşmesinde öngörülmüş bulunan yükümlülüklerin hiç ya da
zamanında yerine getirilmemeleri hâlinde uygulanabilecek sözleşme
cezası hükümleri.
g) Kanuni düzenlemeden
ayrılan rekabet yasağına ilişkin hükümler.
h) Genel kurulun
toplantıya çağrılmasına ilişkin özel hak
tanıyan hükümler.
ı) Genel kurulda karar
almaya, oy hakkına ve oy hakkının hesaplanmasına
ilişkin kanuni düzenlemeden ayrılan hükümler.
i) Şirket yönetiminin
üçüncü bir kişiye bırakılmasına ilişkin yetki
hükümleri.
j) Bilanço kârının
kullanılması hakkında kanundan ayrılan hükümler.
k) Çıkma
hakkının tanınması ile bunun kullanılmasının
şartları, bu hâllerde ödenecek olan ayrılma akçesinin türü ve
tutarı.
l) Ortağın
şirketten çıkarılmasına ilişkin özel sebepleri
gösteren hükümler.
m) Kanunda belirtilenler
dışında öngörülen sona erme sebeplerine dair hükümler.
3. Ayni sermaye, ayni
devralmalar ve özel menfaatler
MADDE 578- (1) Ayni sermaye,
ayınların veya işletmelerin devralınması ve özel
menfaatler hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler
uygulanır.
4. Emredici hükümler
MADDE 579- (1) Şirket
sözleşmesi, bu Kanunun limited şirketlere ilişkin
hükümlerinden ancak kanunda buna açıkça cevaz verilmişse sapabilir.
Diğer kanunların öngörülmesine izin verdiği
tamamlayıcı nitelikteki şirket sözleşmesi hükümleri, o
kanuna özgülenmiş olarak hüküm doğururlar.
D) Sermaye
I - En az tutar
MADDE 580- (1) Limited şirketin
esas sermayesi en az onbin Türk Lirasıdır.
(2) Bu maddede
yazılı en az tutar, Cumhurbaşkanınca on katına kadar
artırılabilir.
II - Ayni sermaye
MADDE 581- (1) Üzerlerinde
sınırlı ayni bir hak, haciz veya tedbir bulunmayan; nakden
değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile
sanal ortamlar ve adlar da dâhil, malvarlığı unsurları
ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri, kişisel emek, ticari
itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olamaz.
(2) 127 nci madde hükmü
saklıdır.
III - Mal bedelleri ve
kurucu menfaatleri
MADDE 582- (1) Kurucular tarafından,
kurulmakta bulunan şirketle ilgili olarak, şirket hesabına
alınan malların bedelleri ile şirketin kurulmasında
hizmeti geçenlere tanınan menfaatler şirket sözleşmesine
yazılır.
(2) 128 inci madde hükmü
saklıdır.
E) Esas sermaye
payları
MADDE 583- (1) Şirket
sözleşmesinde esas sermaye paylarının itibarî değerleri
en az yirmibeş Türk Lirası olarak belirlenebilir. Şirketin
durumunun iyileştirilmesi amacıyla bu değerin altına
inilebilir.
(2) Esas sermaye
paylarının itibarî değerleri farklı olabilir. Ancak, esas
sermaye paylarının değerlerinin yirmibeş Türk Lirası
veya bunun katları olması şarttır. Bir esas sermaye
payının vereceği oyun, 618 inci madde uyarınca itibarî
değere göre hesaplanması, esas sermaye payının bölünmesi
değildir. Aynı hüküm bir hakkın veya yükümlülüğün itibarî
değere göre belirlendiği durumlar için de geçerlidir.
(3) Bir ortak birden fazla
esas sermaye payına sahip olabilir.
(4) Esas sermaye payları
itibarî değerden veya bu değeri aşan bir bedelle
çıkarılabilir.
(5) Esas sermaye
payının bedeli şirket sözleşmesinde öngörüldüğü
şekilde, nakit veya ayın olarak veya bir alacağın
takası yoluyla yahut sermaye artırımında olduğu gibi,
serbestçe kullanılabilecek özkaynakların esas sermayeye
dönüştürülmesi yoluyla ödenir.
F) İntifa senetleri
MADDE 584- (1) Şirket
sözleşmesinde intifa senetlerinin çıkarılması
öngörülebilir; bu konuda anonim şirketlere ilişkin hükümler
kıyas yoluyla uygulanır.
G) Kuruluş
I - Kurulma anı
MADDE 585- (1) Şirket, kurucuların,
kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını
ödemeyi şartsız olarak taahhüt ettikleri, ticaret sicili
müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin huzurunda imzaladığı
şirket sözleşmesinde limited şirket kurma iradelerini
açıklamalarıyla kurulur. Esas sermaye pay bedellerinin ödenmesi,
ödeme yeri, ifa borcu, ifa etmemenin sonuçları, bedelleri tamamen
ödenmemiş payların devri hususlarında bu Kanunun anonim
şirketlere ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır. Ancak
nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az yüzde
yirmibeşinin tescilden önce ödenmesi şartı limited
şirketler bakımından uygulanmaz. 588 inci maddenin birinci
fıkra hükümleri saklıdır.
II - Tescil
1. İstem
MADDE 586- (1) Şirket
sözleşmesinin 575 inci maddede öngörüldüğü şekilde
düzenlenmesinden sonra, tescil için, şirket merkezinin bulunduğu
yerdeki ticaret siciline başvurulur.
(2) Başvuru,
müdürlerin tümü tarafından imzalanır. Başvuruya
aşağıdaki belgeler eklenir:
a) Şirket
sözleşmesinin onaylanmış bir örneği.
b) (Mülga)
c) Yerleşim yerleri de
gösterilerek şirketi temsile yetkili kişileri ve denetçinin
seçimini gösterir belge.
(3) Dilekçede şu
kayıtlar yer alır:
a) Bütün ortakların
adları ve soyadları veya unvanları, yerleşim yerleri,
vatandaşlıkları.
b) Her ortağın
üstlendiği esas sermaye payı ve ödediği toplam tutar.
c) İster ortak ister
üçüncü kişi olsun, müdürlerin adları ve soyadları veya
unvanları.
d) Şirketin ne suretle
temsil edileceği.
2. Tescil ve ilan
MADDE 587- (1) Şirket
sözleşmesinin tamamı, kurucuların imzalarının
ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin huzurunda
imzalandığı tarihi izleyen otuz gün içinde, şirketin
merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesinde ilan olunur. Tescil ve ilan edilen şirket
sözleşmesine, aşağıda sayılanlar
dışında, 36 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü
uygulanmaz:
a) Şirket
sözleşmesinin tarihi.
b) Şirketin ticaret
unvanı ve merkezi.
c) Esas noktaları belirtilmiş
ve tanımlanmış şekilde şirketin işletme konusu;
şirket sözleşmesinde bu konuda bir hüküm varsa, şirketin
süresi.
d) Esas sermayenin itibarî
değeri.
e) Gerçek kişi
ortağın adı ve soyadı, yerleşim yeri, tüzel
kişi ortakların unvanı, merkezleri ve her ortağın
üstlendiği esas sermaye payları.
f) Ayni sermayenin konusu ve
bu tür sermayenin karşılığında verilecek esas
sermaye payları; bir aynın devralınması hâlinde ilgili
sözleşmenin konusu, sözleşmenin karşı tarafı,
şirketin borçlandığı karşı edim; özel menfaatlerin
içerik ve değeri.
g) Öngörülmüş ise, intifa
senetlerinin sayısı ve bunlara sağlanan hakların
içeriği.
h) Müdürlerin ve şirketi
temsile yetkili diğer kişilerin adları, soyadları veya
unvanları ve yerleşim yerleri.
ı) Temsil yetkisinin
kullanılma şekli.
i) Denetçinin yerleşim
yeri, merkezi, varsa ticaret siciline tescil edilmiş şubesi.
j) Şirket
sözleşmesinde öngörülmüş bulunan imtiyaz, ek yükümlülük veya yan
edim yükümlülükleri, esas sermaye payları ile ilgili önerilmeye muhatap
olma, önalım, geri alım ve alım hakları.
k) Şirket tarafından
yapılacak olan ilanların şekli, türü ve şirket
sözleşmesinde bu konuda bir hüküm bulunduğu takdirde, müdürlerin
ortaklara ne şekilde bildirimde bulunacakları.
III - Tüzel kişilik
MADDE 588- (1) Şirket, ticaret
siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.
(2) Şirketçe kabul
olunmadığı takdirde, kuruluş giderleri kurucular
tarafından karşılanır. Bunların pay sahiplerine rücû
hakları yoktur.
(3) Tescilden önce şirket
adına işlem yapanlar, bu işlemler dolayısıyla
şahsen ve müteselsilen sorumludur.
(4) Bu gibi taahhütlerin,
ileride kurulacak şirket adına yapıldıklarının
açıkça bildirilmeleri ve şirketin ticaret siciline tescilini
izleyen üç aylık süre içinde şirket tarafından kabul
edilmeleri koşuluyla, bunlardan yalnız şirket sorumlu olur.
İKİNCİ BÖLÜM
Şirket Sözleşmesinin
Değiştirilmesi
A) Genel olarak
MADDE 589- (1) Aksi şirket
sözleşmesinde öngörülmediği takdirde, şirket sözleşmesi,
esas sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların kararıyla
değiştirilebilir. 621 inci madde hükmü saklıdır.
(2) Şirket
sözleşmesinde yapılan her değişiklik tescil ve ilan
edilir.
B) Özel
değişiklikler
I - Esas sermayenin
artırılması
1. İlke
MADDE 590- (1) Şirketin
kuruluşu hakkındaki hükümlere ve özellikle sermayenin ayın
olarak konması ve bir işletme ile ayınların
devralınmasına dair kurallara uymak şartıyla esas sermaye
artırılabilir.
2. Rüçhan hakkı
MADDE 591- (1) Şirket
sözleşmesinde veya artırma kararında aksi öngörülmemişse,
her ortak, esas sermaye payı oranında, esas sermayenin
artırılmasına katılmak hakkını haizdir.
(2) Genel kurulun
sermaye artırımına ilişkin kararıyla,
ortakların yeni payları almaya ilişkin rüçhan hakkı,
ancak haklı sebeplerin varlığında ve 621 inci maddenin
birinci fıkrasının (e) bendinde öngörülen nisapla
sınırlandırılabilir veya
kaldırılabilir. Özellikle, işletmelerin,
işletme kısımlarının, iştiraklerin
devralınmaları ve işçilerin şirkete katılmaları
haklı sebep olarak kabul edilebilir. Rüçhan hakkının
sınırlandırılması veya kaldırılması suretiyle
hiç kimse haklı görülemeyecek şekilde yararlandırılamaz
veya kayba uğratılamaz.
(3) Rüçhan hakkının
kullanılabilmesi için en az onbeş gün süre verilir.
II - Esas sermayenin
azaltılması
MADDE 592- (1) Anonim şirketlerin
esas sermayenin azaltılmasına ilişkin hükümleri limited
şirketlere kıyas yoluyla uygulanır. Esas sermaye borca
batık bilançonun iyileştirilmesi amacıyla, ancak şirket
sözleşmesinde öngörülen ek ödeme yükümlülüklerinin tamamen ödenmesi
hâlinde azaltılabilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ortakların Hak ve Borçları
A) Esas sermaye
payının işlemlere konu olması
I - Genel olarak
MADDE 593- (1) Esas sermaye
payının şirketçe iktisabına ilişkin 612 nci maddenin
ikinci fıkrasında öngörülen hâller dışında, esas
sermaye payı, ortaklar arasındaki devirler de dâhil olmak üzere
sadece aşağıdaki hükümler uyarınca devredilebilir ve
miras yoluyla geçer.
(2) Esas sermaye pay
senetleri ispat aracı şeklinde veya nama yazılı olarak
düzenlenir. Ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin,
ağırlaştırılmış veya bütün ortakları
kapsayacak biçimde düzenlenmiş rekabet yasağının ve
şirket sözleşmesinde öngörülmüş önerilmeye muhatap olma,
önalım, geri alım ve alım haklarının, bu senetlerde
açıkça belirtilmesi gereklidir.
II - Pay defteri
MADDE 594- (1) Şirket, esas
sermaye paylarını içeren bir pay defteri tutar. Ortakların,
adları, adresleri, her ortağın sahip olduğu esas sermaye
payının sayısı, esas sermaye paylarının
devirleri ve geçişleri itibarî değerleri, grupları ve esas
sermaye payları üzerindeki intifa ve rehin hakları, sahiplerinin
adları ve adresleri bu deftere yazılır.
(2) Ortaklar pay
defterini inceleyebilir.
III - Esas sermaye
payının geçişi hâlleri
1. Devir
MADDE 595- (1) Esas sermaye
payının devri ve devir borcunu doğuran işlemler
yazılı şekilde yapılır ve tarafların
imzaları noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek
ödeme ve yan edim yükümlülükleri; rekabet yasağı
ağırlaştırılmış veya tüm ortakları
kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus, önerilmeye muhatap
olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile sözleşme
cezasına ilişkin koşullara da belirtilir.
(2) Şirket
sözleşmesinde aksi öngörülmemişse, esas sermaye payının
devri için, ortaklar genel kurulunun onayı şarttır. Devir bu
onayla geçerli olur.
(3) Şirket
sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel
kurulu sebep göstermeksizin onayı reddedebilir.
(4) Şirket
sözleşmesiyle sermaye payının devri yasaklanabilir.
(5) Şirket
sözleşmesi devri yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi
reddetmişse, ortağın haklı sebeple şirketten
çıkma hakkı saklı kalır.
(6) Şirket
sözleşmesinde ek ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü
takdirde, devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan
istenen teminat verilmemişse, genel kurul şirket
sözleşmesinde hüküm bulunmasa bile, onayı reddedebilir.
(7) Başvurudan
itibaren üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı
vermiş sayılır.
2. Miras, eşler
arasındaki mal rejimi ve icra
MADDE 596- (1) Esas sermaye
payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine
ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve
borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye
payını iktisap eden kişiye geçer.
(2) Şirket,
iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye
payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir.
Bunun için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da
kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek
değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye
önermesi şarttır.
(3) Red kararı,
devrin gerçekleştiği günden itibaren geçerli olmak üzere geriye etkilidir.
Red, bu konudaki kararın verilmesine kadar geçen süre içinde alınan
genel kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez.
(4) Şirket, üç ay
içinde esas sermaye payının geçişini açıkça ve
yazılı olarak reddetmemişse onayını vermiş
sayılır.
3. Gerçek değerin
belirlenmesi
MADDE 597- (1) Kanunda veya şirket
sözleşmesinde esas sermaye payının bedeli olarak gerçek
değerin öngörüldüğü durumlarda, taraflar
anlaşamamışlarsa bu değer, taraflardan birinin istemi
üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesince belirlenir.
(2) Mahkeme,
yargılama ve değer belirleme giderlerini kendi takdirine göre
paylaştırır. Mahkemenin kararı kesindir.
4. Tescil
MADDE 598- (1) Esas sermaye
paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket
müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur.
(2) Başvurunun
otuz gün içinde yapılmaması hâlinde, ayrılan ortak,
adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline
başvurabilir. Bunun üzerine sicil müdürü, şirkete, iktisap edenin
adının bildirilmesi için süre verir.
(3) Sicil kaydına
güvenen iyiniyetli kişinin güveni korunur.
IV - Birden fazla
ortağa ait esas sermaye payı, bu pay üzerinde çeşitli haklar
1. Paylı mülkiyet
MADDE 599- (1) Bir esas sermaye payı
birden fazla ortağa ait olduğu takdirde, paydaşlar şirket
sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinden
dolayı şirkete karşı müteselsilen sorumludur.
(2) Paydaşlar,
esas sermaye payından doğan haklarını, ancak
atayacakları ortak bir temsilci aracılığı ile
kullanabilirler.
2. İntifa ve rehin
hakkı
MADDE 600- (1) Bir esas sermaye payı
üzerinde intifa hakkı kurulmasına, esas sermaye payının
geçişine ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Şirket
sözleşmesiyle, esas sermaye payı üzerinde rehin hakkı
kurulması genel kurulun onayına bağlanabilir. Bu hâlde
geçişe ilişkin hükümler uygulanır. Genel kurul sadece
haklı sebeplerin varlığında rehin hakkı
kurulmasına onay vermekten kaçınabilir.
(3) Bir esas sermaye
payı üzerinde intifa hakkı bulunması hâlinde, pay intifa
hakkı sahibi tarafından temsil edilir; bu durumda intifa
hakkını haiz kişi, esas sermaye payı sahibinin
menfaatlerini, hakkaniyete uygun bir şekilde gözetmezse tazminat
ile yükümlü olur.
B) Geri verme
yasağı
MADDE 601- (1) Esas sermayenin
azaltılması hâli hariç, ortaklara, esas sermaye payı bedeli
geri verilemeyeceği gibi, ortaklar bu borçtan ibra da olunamazlar.
C) Ortakların
sorumluluğu
MADDE 602- (1) Şirket, borç ve
yükümlülükleri dolayısıyla sadece malvarlığıyla
sorumludur.
D) Ek ödeme ve yan edim
yükümlülükleri
I - Ek ödeme
yükümlülüğü
1. Kural
MADDE 603- (1) Ortaklar şirket
sözleşmesiyle, esas sermaye payı bedeli dışında ek
ödeme ile de yükümlü tutulabilirler. Ortaklardan bu yükümlülüğün yerine
getirilmesi ancak,
a) Şirket esas sermayesi
ile kanuni yedek akçeler toplamının şirketin
zararını karşılayamaması,
b) Şirketin bu ek araçlar
olmaksızın işlerine gereği gibi devamının
mümkün olmaması,
c) Şirket
sözleşmesinde tanımlanan ve özkaynak ihtiyacı doğuran
diğer bir hâlin gerçekleşmiş bulunması,
hâllerinde istenebilir.
(2) İflasın
açılması ile ek ödeme yükümlülüğü muaccel olur.
(3) Ek ödeme
yükümlülüğü şirket sözleşmesinde ancak esas sermaye
payını esas alan belirli bir tutar olarak öngörülebilir. Bu tutar
esas sermaye payının itibarî değerinin iki katını
aşamaz.
(4) Her ortak, sadece
kendi esas sermaye payına düşen ek ödemeyi yerine getirmekle
yükümlüdür.
(5) Şartlar
gerçekleşmişse, ek ödemeler müdürler tarafından istenir.
(6) Ek ödeme
yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılması
ancak esas sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının
zararları tamamen karşılaması hâlinde mümkündür. Ek ödeme
yükümlülüğünün azaltılmasına veya
kaldırılmasına esas sermayenin azaltılması
hakkındaki hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
2. Yükümlülüğün
sürmesi
MADDE 604- (1) Şirket, ortağın
şirketten ayrılmasının tescil edildiği tarihten
itibaren iki yıl içinde iflas etmiş ise bu eski ortaktan da ek
ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesi istenir.
(2) Ek ödeme
yükümlülüğü, halef tarafından yerine getirilmemişse,
ortağın sorumluluğu, yükümlülüğü gerçekleştiği
tarihte ortağa karşı ileri sürülebileceği ölçüde devam
eder.
3. Geri ödeme
MADDE 605- (1) Yerine getirilen ek ödeme
yükümlülüğünün kısmen veya tamamen geri verilebilmesi için ek
ödemeye ilişkin tutarın, serbestçe kullanılabilecek yedek
akçeler ile fonlardan karşılanabilir olması şarttır.
II - Yan edim
yükümlülüğü
MADDE 606- (1) Şirket sözleşmesiyle,
şirketin işletme konusunun gerçekleşmesine hizmet edebilecek
yan edim yükümlülükleri öngörülebilir.
(2) Bir esas sermaye
payına bağlı yan edim yükümlülüklerinin konusu,
kapsamı, koşulları ve diğer önemli noktalar
şirket sözleşmesinde belirtilir. Ayrıntıyı
gerektiren konular genel kurul düzenlemesine bırakılabilir.
(3) Şirket
sözleşmesinde açıkça belirtilmiş bir
karşılığı veya uygun bir
karşılığı bulunmayan ve özkaynak
ihtiyacını karşılamaya hizmet eden nakdî ve ayni edim
yükümlülükleri, ek ödeme yükümlülüğüne ilişkin hükümlere tâbîdir.
III - Sonradan öngörülme
MADDE 607- (1) Şirket sözleşmesini
değiştirip, ek ya da yan edim yükümlülükleri öngören veya mevcut
yükümlülükleri artıran genel kurul kararları, ancak ilgili tüm
ortakların onayıyla alınabilir.
E) Kâr payı ve ilgili
diğer hükümler
I - Kâr payı ve
yedek akçeler
MADDE 608- (1) Kâr payı, sadece net dönem
kârından ve bunun için ayrılmış yedek akçelerden
dağıtılabilir. Kâr payı dağıtımına
ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması
gereken kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde
öngörülmüş yedek akçeler ayrıldığı takdirde karar
verilebilir.
(2) Şirket
sözleşmesi ile aksi öngörülmedikçe, kâr payı, esas sermaye
payının itibarî değerine oranla hesaplanır; ayrıca
yerine getirilen ek ödeme yükümlülüklerinin tutarı da kâr
payının hesaplanmasında itibarî değere eklenir.
(3) Şirket genel
kurulu, kanun ya da şirket sözleşmesinde öngörülmeyen veya
öngörüleni aşan tutarlarda yedek akçelerin ayrılmalarına
sadece;
a) Zararların
karşılanması için gerekliyse,
b) Şirketin gelişimi
için yatırım yapılması ihtiyacı ciddi bir
şekilde ortaya konulmuşsa, bütün ortakların menfaati böyle bir
yedek akçe ayrılmasını haklı gösteriyorsa ve bu hususlar
şirket sözleşmesinde açıkça belirtilmişse,
karar verebilir.
II - Faiz yasağı
ve hazırlık dönemi faizi
MADDE 609- (1) Esas sermayeye ve ek ödemelere
faiz verilemez. Şirket sözleşmesiyle hazırlık dönemi
faizi ödenmesi öngörülebilir. Bu hâlde anonim şirketlere ilişkin
hükümler uygulanır.
III - Finansal tablolar ve
yedek akçeler
MADDE 610- (1) Anonim şirketlere
ilişkin 514 ilâ 527 nci madde hükümleri limited şirketlere de
uygulanır.
IV - Haksız
alınan kâr paylarının geri verilmesi
MADDE 611- (1) Haksız yere kâr
almış olan ortak ve müdür bunu geri vermekle yükümlüdür.
(2) İyiniyetli
oldukları takdirde ortak veya müdürün haksız alınan kârı
geri verme borcu, şirket alacaklılarının
haklarını ödemek için gerekli olan tutarı aşamaz.
(3) Şirketin
haksız alınan kârı geri alma hakkı, paranın
alındığı tarihten itibaren beş yıl, iyiniyetin
varlığında iki yıl sonra zamanaşımına
uğrar.
F) Şirketin kendi esas
sermaye paylarını iktisabı
MADDE 612- (1) Şirket kendi esas sermaye
paylarını, sadece, bunları alabilmek için gerekli tutarda
serbestçe kullanabileceği özkaynaklara sahipse ve alacağı
payların itibarî değerlerinin toplamı esas sermayenin yüzde
onunu aşmıyorsa iktisap edebilir.
(2) Şirket
sözleşmesinde öngörülen veya mahkeme kararıyla hükme
bağlanmış bulunan bir şirketten çıkma ya da
çıkarma dolayısıyla, esas sermaye paylarının
iktisabı hâlinde, birinci fıkradaki üst sınır yüzde yirmi
olarak uygulanır. Şirket esas sermayesinin yüzde onunu aşan
bir tutarda iktisap edilen esas sermaye payları iki yıl içinde
elden çıkarılır veya sermaye azaltılması yoluyla
itfa edilir.
(3) Şirket kendi
esas sermaye payları için ödediği tutar kadar yedek akçe
ayırır.
(4) Şirketin
iktisap ettiği kendi esas sermaye paylarından kaynaklanan oy hakları
ile buna bağlı diğer haklar, paylar şirketin elinde
bulunduğu sürece donar.
(5) Şirketin,
iktisap ettiği kendi esas sermaye paylarına ait ek ve yan ödeme
yükümlülükleri, söz konusu paylar şirketin elinde bulunduğu sürece
istenemez.
(6) Şirketin kendi
paylarını iktisap etmesine ilişkin sınırlama ile
ilgili hükümler, şirket esas sermaye paylarının, şirketin
çoğunluğuna sahip bulunduğu yavru şirketlerce
iktisabı hâlinde de uygulanır.
G) Bağlılık
yükümlülüğü ve rekabet yasağı
MADDE 613- (1) Ortaklar, şirket
sırlarını korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük şirket
sözleşmesi veya genel kurul kararıyla kaldırılamaz.
(2) Ortaklar,
şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek
davranışlarda bulunamazlar. Özellikle, kendilerine özel bir menfaat
sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler
yapamazlar. Şirket sözleşmesiyle, ortakların, şirketle
rekabet eden işlem ve davranışlardan kaçınmak zorunda
oldukları öngörülebilir.
(3) Müdürler
hakkında rekabet yasağı öngören 626 ncı madde hükümleri
saklıdır.
(4) Geri kalan ortakların
tümü yazılı olarak onay verdikleri takdirde, ortaklar,
bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına
aykırı düşen faaliyetlerde bulunabilirler. Esas sözleşme
birinci cümledeki onay yerine ortaklar genel kurulunun onay
kararını öngörebilir.
H) Bilgi alma ve inceleme
hakkı
MADDE 614- (1) Her ortak, müdürlerden,
şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi
vermelerini isteyebilir ve belirli konularda inceleme yapabilir.
(2) Ortağın,
elde ettiği bilgileri şirketin zararına olacak şekilde
kullanması tehlikesi varsa, müdürler, bilgi alınmasını ve
incelemeyi gerekli ölçüde engelleyebilir; bu konuda ortağın
başvurusu üzerine genel kurul karar verir.
(3) Genel kurul, bilgi
alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse,
ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verir. Mahkeme
kararı kesindir.
I) Özkaynakların
yerini tutan ödünçler
MADDE 615- (Mülga)
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Organları
A) Genel kurul
I - Yetkiler
MADDE 616- (1) Genel kurulun
devredilemez yetkileri şunlardır:
a) Şirket sözleşmesinin
değiştirilmesi.
b) Müdürlerin atanmaları
ve görevden alınmaları.
c) Topluluk denetçisi ile
denetçilerin atanmaları ve görevden alınmaları. (1)
d) Topluluk yılsonu
finansal tabloları ile yıllık faaliyet raporunun
onaylanması.
e) Yılsonu finansal
tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun
onaylanması, kâr payı hakkında karar verilmesi, kazanç
paylarının belirlenmesi.
f) Müdürlerin ücretlerinin
belirlenmesi ve ibraları.
g) Esas sermaye
paylarının devirlerinin onaylanması.
h) Bir ortağın
şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde
bulunulması.
ı) Müdürün, şirketin
kendi paylarını iktisabı konusunda yetkilendirilmesi veya
böyle bir iktisabın onaylanması.
i) Şirketin feshi.
j) Genel kurulun kanun veya
şirket sözleşmesi ile yetkilendirildiği ya da müdürlerin genel
kurula sunduğu konularda karar verilmesi.
(2) Aşağıda
sayılanlar, şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde genel
kurulun devredilemez yetkileridir:
a) Şirket sözleşmesi
uyarınca genel kurulun onayının arandığı hâller
ile müdürlerin faaliyetlerinin onaylanması.
b) Önerilmeye muhatap olma,
önalım, geri alım ve alım haklarının
kullanılması hakkında karar verilmesi.
c) Esas sermaye payları
üzerinde rehin hakkı kurulmasına ilişkin onayın
verilmesi.
d) Yan edim yükümlülükleri
hakkında iç yönerge çıkarılması.
e) Şirket
sözleşmesinin 613 üncü maddenin dördüncü fıkrası uyarınca
ortakların onayını yeterli görmemesi hâlinde, müdürlerin ve
ortakların şirkete karşı bağlılık yükümü
veya rekabet yasağı ile bağdaşmayan faaliyetlerde
bulunabilmelerinin onayı için gereken iznin verilmesi.
f) Bir ortağın
şirket sözleşmesinde öngörülen sebeplerden dolayı
şirketten çıkarılması.
(3) Tek ortaklı
limited şirketlerde, bu ortak genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir.
Tek ortağın genel kurul sıfatıyla alacağı
kararların geçerlilik kazanabilmeleri için yazılı
olmaları şarttır.
II - Genel kurulun
toplanması
1. Çağrı
MADDE 617- (1) Genel kurul müdürler
tarafından toplantıya çağrılır. Olağan genel
kurul toplantısı, her yıl hesap döneminin sona ermesinden
itibaren üç ay içinde yapılır. Şirket sözleşmesi
uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya
çağrılır.
(2) Genel kurul,
toplantı gününden en az onbeş gün önce toplantıya
çağrılır. Şirket sözleşmesi bu süreyi uzatabilir
veya on güne kadar kısaltabilir.
(3) Toplantıya
çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı,
gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık
önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim
şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine
ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini
genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi
aracılığıyla temsil ettirebilir.
(4) Herhangi bir ortak
sözlü görüşme isteminde bulunmadıkça, genel kurul kararları,
ortaklardan birinin gündem maddesi ile ilgili önerisine diğer
ortakların yazılı onayları alınmak suretiyle de
verilebilir. Aynı önerinin tüm ortakların onayına
sunulması kararın geçerliliği için şarttır.
2. Oy hakkı ve
hesaplanması
MADDE 618- (1) Ortakların oy hakkı
esas sermaye paylarının itibarî değerine göre hesaplanır.
Şirket sözleşmesinde daha yüksek bir tutar öngörülmemişse her
yirmibeş Türk Lirası bir oy hakkı verir. Ancak, şirket
sözleşmesi ile birden fazla paya sahip ortakların oy hakları
sınırlandırılabilir. Ortak, en az bir oy
hakkını haizdir. Şirket sözleşmesinde açıkça
düzenlenmişse yazılı oy da verilebilir.
(2) Şirket
sözleşmesi oy hakkını, itibarî değerden
bağımsız olarak her esas sermaye payına bir oy hakkı
düşecek şekilde de belirleyebilir. Bu hâlde en küçük esas sermaye
payının itibarî değeri, diğer esas sermaye
paylarının itibarî değerleri toplamının onda
birinden az olamaz.
(3) Oy
hakkının esas sermaye paylarının sayısına göre
belirlenmesine ilişkin şirket sözleşmesi hükmü
aşağıdaki hâllerde uygulanmaz:
a) Denetçilerin seçimi.
b) Şirket yönetimi ya da
onun bazı bölümlerinin denetimi için özel denetçi seçimi.
c) Sorumluluk davası
açılması hakkında karar verilmesi.
3. Oy hakkından
yoksunluk
MADDE 619- (1) Herhangi bir şekilde
şirket yönetimine katılmış bulunanlar, müdürlerin
ibralarına ilişkin kararlarda oy kullanamazlar.
(2) Şirketin kendi
esas sermaye payını iktisabına ilişkin kararlarda, esas
sermaye payını devreden ortak oy kullanamaz.
(3) Ortağın
bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına
aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan kararlarda
ilgili ortak oy kullanamaz.
III - Karar alma
1. Olağan karar alma
MADDE 620- (1) Kanun veya şirket
sözleşmesinde aksi öngörülmediği takdirde, seçim kararları
dâhil, tüm genel kurul kararları, toplantıda temsil edilen
oyların salt çoğunluğu ile alınır.
2. Önemli kararlar
MADDE 621- (1) Aşağıdaki genel
kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy
hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt
çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir:
a) Şirket işletme
konusunun değiştirilmesi.
b) Oyda imtiyazlı esas
sermaye paylarının öngörülmesi.
c) Esas sermaye
paylarının devrinin sınırlandırılması,
yasaklanması ya da kolaylaştırılması.
d) Esas sermayenin
artırılması.
e) Rüçhan hakkının
sınırlandırılması ya da kaldırılması.
f) Şirket merkezinin
değiştirilmesi.
g) Müdürlerin ve
ortakların, bağlılık yükümüne veya rekabet
yasağına aykırı faaliyette bulunmalarına genel kurul
tarafından onay verilmesi.
h) Bir ortağın
haklı sebepler dolayısıyla şirketten
çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir
ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten
dolayı şirketten çıkarılması.
ı) Şirketin feshi.
(2) Kanunda belli
kararların alınabilmesi için
ağırlaştırılmış nisap aranıyorsa, bu
nisabı daha da ağırlaştıracak şirket
sözleşmesi hükümleri, ancak şirket sözleşmesinde öngörülecek
çoğunlukla kabul edilebilir.
(3) Bir ortağın
şirketten çıkarılma sebeplerinin sonradan şirket
sözleşmesine konulabilmesine dair sözleşme
değişikliği, şirket sermayesini temsil eden tüm
ortakların genel kurul toplantısında oy birliği ile karar
almasıyla mümkündür.
IV- Genel kurul
kararlarının butlanı ve iptali
MADDE 622- (1) Bu Kanunun anonim şirket
genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin
hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır.
B) Yönetim ve temsil
I - Müdürler
1. Genel olarak
MADDE 623- (1) Şirketin yönetimi ve
temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin
sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını
taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da
üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın,
şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması
gerekir.
(2) Şirketin
müdürlerinden biri bir tüzel kişi olduğu takdirde, bu kişi bu
görevi tüzel kişi adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi
belirler.
(3) Müdürler, kanunla
veya şirket sözleşmesi ile genel kurula
bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda
karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkilidirler.
2. Müdürlerin birden fazla
olmaları
MADDE 624- (1) Şirketin birden fazla
müdürünün bulunması hâlinde, bunlardan biri, şirketin
ortağı olup olmadığına bakılmaksızın,
genel kurul tarafından müdürler kurulu başkanı olarak
atanır.
(2) Başkan olan
müdür veya tek müdürün bulunması hâlinde bu kişi, genel kurulun
toplantıya çağrılması ve genel kurul
toplantılarının yürütülmesi konularında olduğu gibi,
genel kurul başka yönde bir karar almadığı ya da
şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme öngörülmediği
takdirde, tüm açıklamaları ve ilanları yapmaya da yetkilidir.
(3) Birden fazla
müdürün varlığı hâlinde, bunlar çoğunlukla karar
alırlar. Eşitlik hâlinde başkanın oyu üstün
sayılır. Şirket sözleşmesi, müdürlerin karar
almaları konusunda değişik bir düzenleme öngörebilir.
II - Görevler, yetkiler ve
yükümlülükler
1. Devredilemez ve
vazgeçilemez görevler
MADDE 625- (1) Müdürler, kanunların ve
şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği
bütün konularda görevli ve yetkilidir. Müdürler, aşağıdaki
görevlerini ve yetkilerini devredemez ve bunlardan vazgeçemezler:
a) Şirketin üst düzeyde
yönetilmesi ve yönetimi ve gerekli talimatların verilmesi.
b) Kanun ve şirket
sözleşmesi çerçevesinde şirket yönetim örgütünün belirlenmesi.
c) Şirketin yönetimi için
gerekli olduğu takdirde, muhasebenin, finansal denetimin ve finansal
planlamanın oluşturulması.
d) Şirket yönetiminin
bazı bölümleri kendilerine devredilmiş bulunan kişilerin,
kanunlara, şirket sözleşmesine, iç tüzüklere ve talimatlara uygun
hareket edip etmediklerinin gözetimi.
e) Küçük limited
şirketler hariç, risklerin erken teşhisi ve yönetimi komitesinin
kurulması.
f) Şirket finansal tablolarının,
yıllık faaliyet raporunun ve gerekli olduğu takdirde topluluk
finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun
düzenlenmesi.
g) Genel kurul
toplantısının hazırlanması ve genel kurul
kararlarının yürütülmesi.
h) Şirketin borca
batık olması hâlinde durumun mahkemeye bildirilmesi.
(2) Şirket
sözleşmesinde, müdürün veya müdürlerin;
a) Aldıkları belirli
kararları ve
b) Münferit sorunları,
genel kurulun onayına
sunmaları gereği öngörülebilir. Genel kurulun onayı müdürlerin
sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, sınırlandırmaz.
Türk Borçlar Kanununun 51 ve 52 nci madde hükümleri saklıdır.
2. Özen ve
bağlılık yükümü, rekabet yasağı
MADDE 626- (1) Müdürler ve yönetimle görevli
kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve
şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle
yükümlüdürler. 202 ilâ 205 inci madde hükümleri saklıdır.
(2) Şirket
sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar
yazılı olarak izin vermemişse, müdürler şirketle rekabet
oluşturan bir faaliyette bulunamazlar. Şirket sözleşmesi
ortakların onayı yerine ortaklar genel kurulunun onay
kararını öngörebilir.
(3) Müdürler de
ortaklar için öngörülmüş bulunan bağlılık borcuna
tabidir.
3. Eşit işlem
MADDE 627- (1) Müdürler ortaklara eşit
şartlar altında eşit işlem yaparlar.
III - Müdürlerin
yerleşim yeri
MADDE 628- (Mülga)
IV - Temsil yetkisinin
kapsamı, sınırlandırılması
MADDE 629- (1) Müdürlerin temsil yetkilerinin
kapsamına, yetkinin sınırlandırılmasına, imzaya
yetkili olanların belirlenmesine, imza şekli ile bunların
tescil ve ilanına bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin ilgili
hükümleri kıyas yolu ile uygulanır.
(2) Sözleşmenin
yapılması sırasında şirket tek ortak tarafından
ister temsil edilsin ister edilmesin, tek ortaklı limited
şirketlerde, bu ortak ile şirket arasında yapılan
sözleşmenin geçerli olması, sözleşmenin yazılı
şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu zorunluluk,
piyasa şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan
işlemlere ilişkin sözleşmelere uygulanmaz.
(3) Müdürler tarafından
şirkete hizmet akdi ile bağlı olanların
sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir
yardımcıları olarak atanması hususunda 367 nci madde ile 371 inci maddenin yedinci fıkrası
kıyasen limited şirketlere de
uygulanır.
V - Görevden alma, yönetim
ve temsil yetkisinin geri alınması ve
sınırlandırılması
MADDE 630- (1) Genel kurul, müdürü veya
müdürleri görevden alabilir, yönetim hakkını ve temsil yetkisini
sınırlayabilir.
(2) Her ortak,
haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim
hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını
veya sınırlandırılmasını mahkemeden
isteyebilir.
(3) Yöneticinin, özen
ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket
sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir
şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli
yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.
(4) Görevden
alınan yöneticinin tazminat hakları saklıdır.
VI - Ticari mümessiller ve
ticari vekiller
MADDE 631- (1) Şirket
sözleşmesinde başka şekilde düzenlenmediği takdirde,
ticari mümessiller ve ticari vekiller ancak genel kurul kararı ile
atanabilirler; yetkileri genel kurul tarafından
sınırlandırılabilir.
(2) Müdür veya
müdürlerin çoğunluğu, 623 üncü maddenin kapsamına girmeyen
ticari mümessili veya ticari vekili her zaman görevden
uzaklaştırabilir. Bu kişi genel kurul kararı ile
atanmışsa, görevden alma ve yetkilerini
sınırlandırmak için genel kurul gecikmeksizin toplantıya
çağrılır.
VII - Haksız fiil
sorumluluğu
MADDE 632- (1) Şirketin yönetimi ve
temsili ile yetkilendirilen kişinin, şirkete ilişkin görevlerini
yerine getirmesi sırasında işlediği haksız fiilden
şirket sorumludur.
C) Sermaye kaybı ve
borca batıklık
I - Bildirim
yükümlülüğü
MADDE 633- (1) Esas sermayenin kaybı ya
da borca batık olma hâllerinde anonim şirketlere ilişkin
ilgili hükümler kıyas yoluyla uygulanır. Ek ödeme yükümlülüğü
hakkındaki hükümler saklıdır.
II- İflâsın
bildirilmesi ve konkordato talebi
MADDE 634- (1) İflâsın bildirilmesi ve
konkordato talebine anonim şirket hükümleri uygulanır.
D) Denetçi
MADDE 635- (1) 397 nci maddenin beşinci
ve altıncı fıkraları dışında kalan, Anonim
şirketin denetçiye denetime ve özel denetime ilişkin hükümleri
limited şirkete de uygulanır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Sona Erme ve Ayrılma
A) Sona erme sebepleri ve
sona ermenin sonuçları
MADDE 636- (1) Limited şirket
aşağıdaki hâllerde sona erer:
a) Şirket
sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin
gerçekleşmesiyle.
b) Genel kurul kararı
ile.
c) İflasın
açılması ile.
d) Kanunda öngörülen
diğer sona erme hâllerinde.
(2) Uzun süreden beri
şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse
veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket
alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine
şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi,
müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için
bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin
feshine karar verir.
(3) Haklı
sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin
feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa
payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı
ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma
uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
(4) Fesih davası
açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine
gerekli önlemleri alabilir.
(5) Sona ermenin
sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
B) Tescil ve ilan
MADDE 637- (1) Sona erme, iflastan ve mahkeme
kararından başka bir sebepten ileri gelmişse müdür, birden
fazla müdürün bulunması hâlinde en az iki müdür, bunu ticaret siciline
tescil ve ilan ettirir.
C) Çıkma ve
çıkarılma
I - Genel olarak
MADDE 638- (1) Şirket sözleşmesi,
ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu
hakkın kullanılmasını belirli şartlara
bağlayabilir.
(2) Her ortak,
haklı sebeplerin varlığında şirketten
çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem
üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak
ve borçlarından bazılarının veya tümünün
dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat
altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar
verebilir.
II - Çıkmaya
katılma
MADDE 639- (1) Ortaklardan biri şirket
sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkma istediği veya haklı
sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı
takdirde, müdür veya müdürler gecikmeksizin diğer ortakları bundan
haberdar ederler.
(2) Diğer
ortaklardan her biri, haberin kendisine ulaştığı tarihten
itibaren bir ay içinde;
a) Şirket
sözleşmesinde öngörülen haklı sebep kendisi yönünden de geçerliyse,
kendisinin de çıkmaya katılacağını müdürlere
bildirmek,
b) Açacağı bir dava
ile haklı sebepler dolayısıyla çıkma davasına
katılmak,
hakkına sahiptir.
(3) Çıkan tüm
ortaklar, esas sermaye payları ile orantılı olarak, eşit
işleme tabi tutulurlar.
(4) Şirket
sözleşmesindeki hüküm sebebiyle veya haklı bir sebebin
varlığı dolayısıyla bir ortağın
şirketten çıkarılması hâlinde bu hüküm uygulanmaz.
III - Çıkarma
MADDE 640- (1) Şirket sözleşmesinde,
bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten
çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.
(2) Çıkarma
kararına karşı ortak, kararın noter
aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay
içinde iptal davası açabilir.
(3) Şirketin
istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe
dayanılarak şirketten çıkarılması hâli
saklıdır.
IV - Ayrılma akçesi
1. İstem ve tutar
MADDE 641- (1) Ortak şirketten
ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek
değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir.
(2) Şirket
sözleşmesinde öngörülen ayrılma hakkı dolayısıyla,
şirket sözleşmeleri ayrılma akçesini farklı bir
şekilde düzenleyebilirler.
2. Ödeme
MADDE 642- (1) Ayrılma akçesi;
a) Şirket
kullanılabilir bir özkaynak üzerinde tasarruf ediyorsa,
b) Ayrılan kişinin
esas sermaye payları devredilebiliyorsa,
c) Esas sermaye, ilgili
hükümlere göre azaltılmışsa,
ayrılma ile muaccel olur.
(2) (Mülga)
(3) Ayrılan
ortağın ayrılma akçesinin ödenmeyen kısmı,
şirkete karşı, bütün alacaklılardan sonra gelen bir
alacak oluşturur. Bu husus yıllık raporda kullanılabilir
özkaynak tutarının tespiti ile muaccel hâle gelir.
D) Tasfiye
MADDE 643- (1) Tasfiye usulü ile tasfiyede
şirket organlarının yetkileri hakkında anonim
şirketlere ilişkin hükümler uygulanır:
E) Uygulanacak hükümler
MADDE 644- (1) Aşağıda
madde numaraları bildirilen anonim şirketlere ilişkin hükümler
limited şirketlere de uygulanır.
a) Belgelerin ve
beyanların kanuna aykırılığına ilişkin 549
uncu; sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme
yetersizliğinin bilinmesi hakkında 550 nci; değer biçilmesinde
yolsuzluğa dair 551 inci; kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin,
yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu düzenleyen
553 üncü; denetçilerin (
) (1) sorumluluğuna ilişkin 554
ilâ 561 inci maddeler. (1)
b) Feshe ilişkin 353 üncü
madde, şirkete karşı borçlanma yasağına ilişkin
358 inci madde, müdürlerin yakınlarının şirkete
borçlanmasına ilişkin 395 inci maddenin ikinci
fıkrasının birinci ve ikinci cümlesi hükümleri, kâr payı
avansına ilişkin 509 uncu maddenin üçüncü fıkrası.
c) Yönetim kurulu
kararlarının butlanı hakkındaki 391 inci ve müdürlerin
bilgi alma haklarına kıyas yolu ile uygulanmak üzere 392 nci
madde.
d) Limited şirketlere de
uygulanan 549 ilâ 551 inci maddelerine aykırı hareket edenler, 562
nci maddenin sekizinci ilâ onuncu fıkralarında öngörülen cezalarla
cezalandırılırlar.
ÜÇÜNCÜ KİTAP
Kıymetli Evrak
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Kıymetli
evrakın tanımı
MADDE 645- (1) Kıymetli evrak öyle
senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak
ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez.
B) Senetten doğan borç
MADDE 646- (1) Kıymetli evrakın
borçlusu, ancak senedin teslimi karşılığında ödeme
ile yükümlüdür.
(2) Hile veya
ağır kusuru bulunmadıkça borçlu, vade geldiğinde, senedin
niteliğine göre alacaklı olduğu anlaşılan
kişiye ödemede bulunmakla borcundan kurtulur.
C) Kıymetli
evrakın devri
I - Genel şekil
MADDE 647- (1) Mülkiyet veya
sınırlı bir ayni hak kurulması amacıyla
kıymetli evrakın devri için her hâlde senet üzerindeki
zilyetliğin devri şarttır.
(2) Bundan başka
emre yazılı senetlerde ciroya, nama yazılı senetlerde
yazılı bir devir beyanına da gerek vardır. Bu beyan
kıymetli evrakın veya ayrı bir kâğıdın üzerine
yazılabilir.
(3) Kanun veya
sözleşme ile başkalarının, bu arada, özellikle borçlunun
da devre katılmaları zorunluluğu öngörülebilir.
II - Ciro
1. Şekil
MADDE 648- (1) Bütün hâllerde ciro, poliçenin
cirosuna ilişkin hükümler uyarınca yapılır.
(2) Devir için ciro ve
senedin zilyetliğinin geçirilmesi yeterlidir.
2. Hükümleri
Madde 649- (1) Devredilebilen bütün
kıymetli evrakın, senedin içeriğinden veya niteliğinden
aksi anlaşılmadıkça, ciro edilmesi ve zilyetliğin
geçirilmesiyle cirantanın hakları ciro edilene devrolunur.
D) Senedin türünün
değiştirilmesi
MADDE 650- (1) Nama veya emre yazılı
senet, ancak kendisine hak verdiği ve borç yüklediği tüm
kişilerin muvafakatıyla hamile yazılı senede dönüştürülebilir.
Bu muvafakatın doğrudan senet üzerine yazılması gerekir.
(2) Hamile
yazılı senetlerin nama veya emre yazılı senede
dönüştürülebilmesi hususunda da aynı kural geçerlidir.
Bu son hâlde hak veya borç sahibi
kişilerden birinin muvafakatı bulunmazsa bu
dönüştürme, ancak dönüştürmeyi yapan alacaklı ile onun
haklarına doğrudan doğruya halef olan kişi arasında
hüküm ifade eder.
E) İptal kararı
I - Şartları
MADDE 651- (1) Kıymetli evrak zayi
olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir.
(2) Kıymetli evrakın
zayi olduğu veya zıyaın ortaya çıktığı
anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar
verilmesini isteyebilir.
II - Hükümleri
MADDE 652- (1) İptal kararı üzerine
hak sahibi hakkını senetsiz olarak da ileri sürebilir veya yeni bir
senet düzenlenmesini isteyebilir.
(2) Bunun
dışında iptal usulü ve hükümleri hakkında, kıymetli
evrakın çeşitli türlerine ilişkin özel hükümler
uygulanır.
F) Özel hükümler
MADDE 653- (1) Çeşitli
kıymetli evraka ilişkin özel hükümler saklıdır.
İKİNCİ KISIM
Nama Yazılı Senetler
A) Tanımı
MADDE 654- (1) Belli bir kişinin
adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen
ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli
evrak nama yazılı senet sayılır.
B) Alacaklının
hakkını nasıl ispat edeceği
I - Kural olarak
MADDE 655- (1) Borçlu, ancak senedin hamili
bulunan ve senette adı yazılı olan veya onun hukuki halefi
olduğunu ispat eden kişilere ödemek zorundadır.
(2) Bu husus ispat
edilmediği hâlde ödemede bulunan borçlu, senedin gerçek sahibi
olduğunu ispat eden bir üçüncü kişiye karşı borcundan
kurtulmuş olmaz.
II - Eksik nama
yazılı senetler
MADDE 656- (1) Nama yazılı senet
içinde, senet bedelini her hamiline ödemek hakkını saklı
tutmuş olan borçlu, alacaklı sıfatının ispat
edilmesini aramamış olsa da hamile iyiniyetle
yapacağı ödeme sonucunda borcundan kurtulmuş olur. Ancak,
hamile ödemede bulunmakla yükümlü değildir. 785 inci maddenin ikinci
fıkrası hükmü saklıdır.
C) İptal kararı
MADDE 657- (1) Aksine özel hükümler
bulunmadıkça nama yazılı senetler, hamile yazılı
senetlere ilişkin hükümlere göre iptal olunur.
(2) Borçlu, senette
ilanların sayısını azaltmak veya süreleri kısaltmak
suretiyle iptal için daha basit bir usul öngörebileceği gibi,
alacaklı kendisine senedin iptal ve borcun ödendiğini gösteren,
resmen düzenlenmiş veya usulen onaylanmış bir belge
verdiği takdirde, senet ibraz edilmeksizin ve iptaline karar
verilmeksizin de geçerli olmak üzere ödemek hakkını da saklı
tutabilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Hamile Yazılı Senetler
A) Tanımı
MADDE 658- (1) Senedin metninden veya
şeklinden, hamili kim ise o kişinin hak sahibi
sayılacağı anlaşılan her kıymetli evrak, hamile
veya hamiline yazılı senet sayılır.
(2) Mahkeme kararıyla
ödemeden menedilen borçlunun ödemesi geçerli olmaz.
B) Borçlunun defileri
I - Genel olarak
MADDE 659- (1) Borçlu hamile yazılı
bir senetten doğan alacağa karşı, ancak senedin
geçersizliğine ilişkin veya senedin metninden anlaşılan
defilerle, alacaklı her kim ise ona karşı şahsen sahip
olduğu defileri ileri sürebilir.
(2) Borçlu ile önceki
hamillerden biri arasında doğrudan doğruya var olan
ilişkilere dayanan defilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap
ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş
olması hâlinde geçerlidir.
(3) Senedin, borçlunun
rızası olmaksızın tedavüle
çıkarıldığı yolunda bir defi ileri sürülemez.
II - Hamile
yazılı faiz kuponları
MADDE 660- (1) Borçlu hamile yazılı
faiz kuponlarından doğan alacağa karşı ana
paranın ödendiği definde bulunamaz.
(2) Ana paranın
ödenmesi hâlinde, borçlu, ilerde muaccel olup da asıl senetle birlikte
kendisine teslim edilmeyen faiz kuponlarının tutarını, bu
kuponlar hakkında geçerli olan zamanaşımı süresi
geçinceye kadar alıkoymak hakkını haizdir; meğerki,
teslim edilmeyen kuponların iptaline karar verilmiş veya
tutarı karşılığında teminat gösterilmiş
olsun.
C) İptal kararı
I - Genel olarak
1. Yetki
MADDE 661- (1) Pay senetleri,
tahviller, intifa senetleri, münferit kuponlar hariç olmak üzere, kupon
belgeleri, esas kupon belgelerinin yenilenmesine yarayan talonlar gibi hamile
yazılı senetlerin iptaline hak sahibinin istemi üzerine mahkemece
karar verilir.
(2) Yetkili mahkeme,
borçlunun yerleşim yeri veya pay senetleri hakkında anonim
şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesidir.
(3) Dilekçe sahibinin senedin
zilyedi bulunduğu ve onu zayi ettiği yolundaki
iddialarının mahkemece inandırıcı bulunması
gerekir.
(4) Bir senet kupon tablosu
veya talon içeriyorsa ve hamil yalnız kupon tablosunu veya talonunu
kaybetmişse, istemin haklı olduğunun ispatı için senedin
esas bölümünün ibrazı yeterlidir.
2. Ödeme yasağı
MADDE 662- (1) Dilekçe sahibinin istemi
üzerine mahkeme, senedin borçlusunu, aksine hareket ettiği takdirde iki
defa ödemek zorunda kalacağını ihtar ederek bedelini ödemekten
yasaklar.
(2) Bir kupon
belgesinin iptaline karar vermek gerektiği takdirde, vadeleri dava
sırasında dolan münferit kuponlar hakkında faiz
kuponlarının iptaline ilişkin hükümler uygulanır.
3. İlan ile
çağrı, başvuru süresi
MADDE 663- (1) Mahkeme, dilekçe sahibinin,
senedin zilyedi bulunmuş ve onu zâyi etmiş olduğuna dair
yaptığı açıklamaları inandırıcı
bulursa, belli olmayan hamili ilan yoluyla, senedi belirli bir süre içinde
ibraz etmeye çağırır ve aksi takdirde senedin iptaline karar
verileceğini ihtar eder. Sürenin en az altı ay olarak belirlenmesi
gerekir; bu süre ilk ilan gününden itibaren işlemeye başlar.
4. İlan şekli
MADDE 664- (1) Senedin ibrazına
ilişkin ilanın 35 inci maddede yazılı gazetede üç defa
yapılması gerekir.
(2) Mahkeme gerek
gördüğü takdirde, ayrıca uygun göreceği diğer
şekillerde de ilanlar yapılmasına karar verebilir.
5. Hükümleri
a) Senedin ibrazı
hâlinde
MADDE 665- (1) İptali istenen
senet ibraz edilirse, mahkeme, dilekçe sahibine senedin iadesi davası
açması için bir süre belirler.
(2) Dilekçe sahibi bu süre
içinde dava açmazsa, mahkeme, senedi geri verir ve ödeme
yasağını kaldırır.
b) Senedin ibraz edilmemesi
hâlinde
MADDE 666- (1) Mahkeme, belirlenen süre içinde
ibraz edilmeyen senedin iptaline karar verir veya gerekli görürse başka
önlemler de alabilir.
(2) Hamile yazılı
bir senedin iptali hakkındaki karar, derhâl 35 inci maddede
yazılı gazeteyle ve mahkeme gerek görürse başka araçlarla da
ilan edilir.
(3) İptal kararı
üzerine dilekçe sahibi, gideri kendisine ait olmak üzere yeni bir senet
düzenlenmesini veya muaccel borcun ifasını istemek
hakkını haizdir.
II - Kuponlarda usul
MADDE 667- (1) Münferit kuponların
zıyaı hâlinde hak sahibinin istemi üzerine, mahkeme, bedelin
vadesinde, vade dolmuşsa derhâl mahkemeye yatırılmasına
karar verir.
(2) Üç yıl geçtikten
sonra hiçbir hak sahibi başvurmaz ve vadenin dolmasından itibaren
üç yıl geçmiş olursa, mahkeme kararıyla bedel dilekçe sahibine
verilir.
III - Banknotlarda ve buna
benzer kâğıtlarda usul
MADDE 668- (1) Banknot ve büyük miktarda
çıkarılıp görüldüğünde ödenmesi gereken ve para yerine
ödeme aracı olarak kullanılan ve belirli bedelleri yazılı
olan diğer hamile yazılı senetlerin iptaline karar verilemez.
(2) Devlet tarafından
çıkarılmış olan tahvillere ilişkin özel hükümler
saklıdır.
D) İpotekli borç
senedi ve irat senedi
MADDE 669- (1) Hamile yazılı olan
ipotekli borç senediyle irat senedine ilişkin özel hükümler
saklıdır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Kambiyo Senetleri
A) Borçlanma ehliyeti
MADDE 670- (1) Sözleşme ile borçlanmaya
ehil olan kişi, kambiyo senetleri ile borçlanmaya da ehildir.
BİRİNCİ BÖLÜM
Poliçe
BİRİNCİ AYIRIM
Poliçenin Düzenlenmesi ve Şekli
A) Şekil
I - Unsurları
1. Genel olarak
MADDE 671- (1) Poliçe;
a) Senet metninde poliçe
kelimesini, senet Türkçeden başka bir dille yazılmışsa,
o dilde poliçe karşılığı olarak kullanılan
kelimeyi,
b) Belirli bir bedelin
ödenmesi hususunda kayıtsız ve şartsız havaleyi,
c) Ödeyecek olan kişinin,
muhatabın adını,
d) Vadeyi,
e) Ödeme yerini,
f) Kime veya kimin emrine
ödenecek ise onun adını,
g) Düzenlenme tarihini ve
yerini,
h) Düzenleyenin
imzasını,
içerir.
2. Unsurların
bulunmaması
MADDE 672- (1) 671 inci maddede
yazılı unsurlardan birini içermeyen senet ikinci ilâ dördüncü
fıkralarda yazılı hâller dışında poliçe
sayılmaz.
(2) Vadesi
gösterilmeyen poliçenin görüldüğünde ödenmesi şart edilmiş
sayılır.
(3) Ayrıca
belirtilmiş olmadıkça muhatabın adı yanında
gösterilen yer, ödeme yeri ve aynı zamanda da muhatabın
yerleşim yeri sayılır.
(4) Düzenlenme yeri gösterilmeyen
poliçe, düzenleyenin adı yanında gösterilen yerde düzenlenmiş
sayılır.
II - Münferit unsurlar
1. Düzenleyenin aynı
zamanda muhatap veya emrine ödenecek kişi olması
MADDE 673- (1) Poliçe bizzat düzenleyenin
emrine yazılı olabileceği gibi, bizzat düzenleyen üzerine veya
bir üçüncü kişi hesabına da düzenlenebilir.
2. Adresli ve yerleşim
yerli poliçe
MADDE 674- (1) Poliçe, bir üçüncü kişinin
nezdinde, muhatabın yerleşim yerinde veya başka bir yerde
ödenmek üzere düzenlenebilir.
3. Faiz şartı
MADDE 675- (1) Görüldüğünde veya
görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart
kılınan bir poliçeye, düzenleyen tarafından faiz
şartı konulabilir. Diğer poliçelerde böyle bir faiz
şartı yazılmamış sayılır.
(2) Faiz oranının
poliçede gösterilmesi gerekir; gösterilmemiş ise faiz şartı
yazılmamış sayılır.
(3) Başka bir gün
belirtilmemişse, faiz, poliçenin düzenlenme gününden itibaren
işler.
4. Poliçe bedelinin
çeşitli şekillerde gösterilmesi
MADDE 676- (1) Poliçe bedeli hem yazı hem
de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı
ile gösterilen bedel üstün tutulur.
(2) Poliçe bedeli yalnız
yazıyla veya yalnız rakamla birden çok gösterilmiş olup da
bedeller arasında fark bulunursa, en az olan bedel geçerli
sayılır.
B) İmza edenlerin
sorumluluğu
I - Geçerli olmayan
imzaların bulunması
MADDE 677- (1) Bir poliçe, poliçe ile
borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte
imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya
da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple
bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların
geçerliliği bundan etkilenmez.
II - Yetkisiz imza
MADDE 678- (1) Temsile yetkili
olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla
bir poliçeye imzasını koyan kişi, o
poliçeden dolayı bizzat sorumludur; bu
poliçeyi ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen
kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur. Yetkisini aşan
temsilci için de hüküm böyledir.
III - Düzenleyenin
sorumluluğu
MADDE 679- (1) Düzenleyen, poliçenin kabul
edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur. Düzenleyen, kabul edilmeme
hâlinde sorumlu olmayacağını şart edebilirse de
ödenmemeden sorumlu olmayacağına ilişkin kayıtlar
yazılmamış sayılır.
IV - Açık poliçe
MADDE 680- (1) Tedavüle
çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir
poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde
doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası,
hamile karşı ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi
kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine
ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.
İKİNCİ AYIRIM
Ciro
A) Poliçenin devredilmesi
MADDE 681- (1) Her poliçe açıkça emre
yazılı olmasa da ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla
devredilebilir.
(2) Düzenleyen,
poliçeye emre yazılı değildir ibaresini veya aynı
anlamı ifade eden bir kaydı koymuşsa, poliçe ancak
alacağın temliki yoluyla devrolunabilir ve bu devir
alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur.
(3) Ciro, poliçeyi kabul
etmiş olsun veya olmasın muhataba, düzenleyene veya poliçeyle borç
altına girmiş olanlardan herhangi birine yapılabilir. Bu
kimseler poliçeyi yeniden ciro edebilirler.
B) Ciro
I - Kayıtsız,
şartsız olması
MADDE 682- (1) Cironun kayıtsız ve
şartsız olması gerekir. Cironun bağlı tutulduğu
her şart yazılmamış sayılır.
(2) Kısmi ciro
batıldır.
(3) Hamiline ciro beyaz ciro
hükmündedir.
II - Cironun şekli
MADDE 683- (1) Cironun poliçe veya poliçeye
bağlı olan ve alonj denilen bir kâğıt üzerine
yazılması ve ciranta tarafından imzalanması gerekir.
(2) Lehine ciro yapılan
kişinin ciroda gösterilmesine gerek olmadığı gibi, ciro, cirantanın
sadece imzasından ibaret olabilir. Bu şekildeki cirolara beyaz
ciro denir. Beyaz cironun poliçenin arkasına veya alonj üzerine
yazılması gerekir.
III - Cironun hükümleri
1. Devir işlevi
MADDE 684- (1) Ciro ve zilyetliğin
geçirilmesi ile poliçeden doğan bütün haklar devrolunur.
(2) Ciro beyaz ciro ise hamil;
a) Ciroyu kendi adına
veya diğer bir kişi adına doldurabilir,
b) Poliçeyi yeniden beyaz
olarak veya diğer belirli bir kişiye tekrar ciro edebilir,
c) Beyaz ciroyu
doldurmaksızın ve poliçeyi tekrar ciro etmeksizin poliçeyi
başka bir kişiye verebilir.
2. Teminat işlevi
MADDE 685- (1) Aksi şart edilmedikçe,
ciranta poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur.
(2) Ciranta, poliçenin tekrar
ciro edilmesini yasak edebilir; bu hâlde, senet sonradan kendilerine ciro
edilmiş olan kişilere karşı sorumlu olmaz.
3. Hamilin hak
sahipliği
MADDE 686- (1) Bir poliçeyi elinde bulunduran
kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve
birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı
takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta
yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro
izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap
etmiş sayılır.
(2) Poliçe herhangi bir
suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, birinci fıkrada
yazılı hükümlere göre hakkı anlaşılan yeni hamil,
ancak poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya
iktisabında ağır bir kusur bulunduğu takdirde o poliçeyi
geri vermekle yükümlüdür.
IV - Defiler
MADDE 687- (1) Poliçeden dolayı kendisine
başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi
arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan
defileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki,
hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş
olsun.
(2) Alacağın
temliki yoluyla yapılan devirlere ilişkin hükümler
saklıdır.
V - Cironun çeşitleri
1. Tahsil cirosu
MADDE 688- (1) Ciro, bedeli tahsil içindir,
vekâleten veya bedelin başkası adına kabul edileceğini
belirten bir şerhi ya da sadece vekil etmeyi ifade eden bir kaydı
içerirse, hamil, poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat
o poliçeyi ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebilir.
(2) Poliçeden sorumlu olanlar,
bu hâlde, ancak cirantaya karşı ileri sürebilecekleri defileri
hamile karşı dermeyan edebilirler.
(3) Tahsil cirosunun
içerdiği yetki, bu yetkiyi verenin ölümü ile sona ermeyeceği gibi,
onun medenî hakları kullanma ehliyetini kaybetmesiyle de ortadan
kalkmaz.
2. Rehin cirosu
MADDE 689- (1) Ciro, bedeli teminattır,
bedeli rehindir ibaresini veya rehnetmeyi belirten diğer herhangi bir
kaydı içerirse, hamil, poliçeden doğan bütün hakları
kullanabilir; fakat kendisi tarafından yapılan bir ciro ancak
tahsil cirosu hükmündedir.
(2) Poliçeden sorumlu olanlar,
kendileriyle ciranta arasında doğrudan doğruya var olan
ilişkilere dayanan defileri hamile karşı ileri süremezler;
meğerki, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun
zararına hareket etmiş olsun.
3. Vadeden sonraki ciro
MADDE 690- (1) Vadenin geçmesinden sonra
yapılan ciro, vadeden önce yapılan bir cironun hükümlerini
doğurur; ancak, ödenmeme protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi
için öngörülmüş sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, sadece
alacağın temliki hükümlerini doğurur.
(2) Aksi sabit oluncaya
kadar tarihsiz bir ciro protestonun düzenlenmesi için öngörülen sürenin
geçmesinden önce yapılmış sayılır.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Kabul ve Aval
A) Kabule arz
I - Kural
MADDE 691- (1) Poliçe vadeye kadar hamil veya
poliçeyi elinde bulunduran herkes tarafından muhatabın
yerleşim yerinde onun kabulüne arzolunabilir.
II - Kabule arz
şartı ve yasağı
MADDE 692- (1) Düzenleyen, bir süre
belirleyerek veya belirlemeden poliçenin kabule arz edilmesini şart
koşabilir.
(2) Düzenleyen, üçüncü bir
kişinin yerleşim yerinde veya muhatabın yerleşim yerinden
başka bir yerde ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi
gereken poliçeler hariç olmak üzere, poliçenin kabule arzını
menettiğini poliçeye yazabilir.
(3) Düzenleyen, poliçenin
belirli bir tarihten önce kabule arz edilmemesini de şart
koşabilir.
(4) Düzenleyen, poliçenin
kabule arzını menetmiş olmadıkça, bir süre koyarak veya
koymayarak, her ciranta poliçenin kabule arzını şart
koşabilir.
III - Görüldükten belirli
bir süre sonra ödenmesi gereken poliçelerde
MADDE 693- (1) Görüldükten belirli bir süre
sonra ödenmesi şart kılınan poliçelerin, düzenlenme gününden
itibaren bir yıl içinde kabule arz edilmesi gerekir.
(2) Düzenleyen bu
süreyi kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de şart
koşabilir.
(3) Cirantalar kabule arz
sürelerini kısaltabilirler.
IV - Bir daha kabule arz
MADDE 694- (1) Muhatap, poliçenin, kendisine
arz edildiği günü izleyen günde bir daha ibrazını isteyebilir.
İlgililer, bu istemin yerine getirilmediğini, ancak bu istem
protestoya yazılmışsa ileri sürebilirler.
(2) Hamil, kabule arz edilen
poliçeyi muhataba bırakmak zorunda değildir.
B) Kabul
I - Şekli
1. Genel olarak
MADDE 695- (1) Kabul beyanı poliçe
üzerine yazılır ve kabul edilmiştir veya buna eş
anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve muhatap tarafından
imzalanır. Muhatabın, poliçenin ön yüzüne yalnız
imzasını koyması kabul hükmündedir.
(2) Poliçenin, görüldükten
belirli bir süre sonra ödenmesi şart edilmiş olduğu veya özel
bir şart gereğince belirli bir süre içinde kabule arz edilmesi
gerektiği takdirde, hamil ibraz günü tarihinin atılmasını
istemedikçe, kabul hangi gün gerçekleşmişse poliçeye o günün tarihi
atılır. Tarih atılmamış olduğu takdirde, hamil
cirantalarla düzenleyene karşı başvurma haklarını
koruyabilmek için bu eksikliği zamanında düzenlenecek bir protesto
ile tespit ettirmek zorundadır.
2. Kabulün
sınırlandırılması
MADDE 696- (1) Kabul, kayıtsız
şartsız olmalıdır; fakat muhatap kabulü poliçe bedelinin
bir kısmı ile sınırlayabilir.
(2) Kabul beyanı, bundan
başka noktalarda poliçe içeriğinden farklı olursa, poliçe
kabul edilmemiş sayılır. Bununla beraber kabul eden, kabul
beyanındaki şartlar çerçevesinde sorumludur.
3. Adresli ve yerleşim
yerli poliçe
MADDE 697- (1) Düzenleyen, poliçede, ödemenin
nezdinde yapılacağı bir üçüncü kişiyi göstermeksizin,
muhatabın yerleşim yerinden başka bir yeri ödeme yeri olarak
beyan etmişse, muhatap kabul şerhinde bir üçüncü kişiyi
gösterebilir. Aksi takdirde, muhatap, ödeme yerinde poliçeyi bizzat ödemeyi
taahhüt etmiş sayılır.
(2) Poliçenin bizzat
muhatabın nezdinde ödenmesi şart kılınmışsa,
muhatap, kabul şerhinde ödemenin yapılacağı yer olmak
üzere, ödeme yerinde bulunan bir adresi gösterebilir.
II - Hükümleri
1. Genel olarak
MADDE 698- (1) Muhatap, poliçeyi kabul etmekle
bedelini vadede ödemeyi taahhüt etmiş olur.
(2) Ödememe hâlinde hamil,
düzenleyen dahi olsa, poliçeden dolayı 725 ve 726 ncı maddeler
gereğince istenebilecek her şeyi kabul edenden doğrudan
doğruya isteme hakkını haizdir.
2. Kabul şerhinin
çizilmesi
MADDE 699- (1) Muhatap poliçe üzerindeki kabul
şerhini poliçeyi geri vermeden önce çizmiş olursa kabulden
kaçınmış sayılır. Kabul şerhinin, poliçenin
geri verilmesinden önce çizilmiş olduğu, aksi ispatlanıncaya
kadar karinedir.
(2) Bununla beraber, muhatap
hamile veya poliçede imzası bulunan bir kişiye poliçeyi kabul
ettiğini yazı ile bildirmişse, bunlara karşı kabul
beyanı çerçevesinde sorumlu olur.
C) Aval
I - Aval verenler
MADDE 700- (1) Poliçede bedelin ödenmesi, aval
suretiyle tamamen veya kısmen teminat altına alınabilir.
(2) Bu teminat, üçüncü bir
kişi veya poliçede imzası bulunan bir kişi tarafından da
verilebilir.
II - Şekil
MADDE 701- (1) Aval şerhi, poliçe veya
alonj üzerine yazılır.
(2) Aval aval içindir veya
bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval
veren kişi tarafından imzalanır.
(3) Muhatabın veya
düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan
her imza aval şerhi sayılır.
(4) Kimin için verildiği
belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.
III - Hükümler
MADDE 702- (1) Aval veren kişi, kimin
için taahhüt altına girmişse aynen onun gibi sorumlu olur.
(2) Aval veren kişinin
teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan
başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü
geçerlidir.
(3) Aval veren kişi,
poliçe bedelini ödediği takdirde, poliçeden dolayı lehine taahhüt
altına girmiş olduğu kişiye ve ona, poliçe gereğince
sorumlu olan kişilere karşı poliçeden doğan haklarını
iktisap eder.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Ödeme
A) Vade
I - Vadenin belirlenmesi
1. Genel olarak
MADDE 703- (1) Bir poliçe;
a) Görüldüğünde,
b) Görüldükten belirli bir
süre sonra,
c) Düzenlenme gününden belirli
bir süre sonra,
d) Belirli bir günde,
ödenmek üzere düzenlenebilir.
(2) Vadesi başka
şekilde yazılan veya birbirini takip eden çeşitli vadeleri
gösteren poliçeler batıldır.
2. Görüldüğünde
ödenecek poliçe
MADDE 704- (1) Görüldüğünde ödenmek üzere
düzenlenen poliçe ibrazında ödenir. Böyle bir poliçenin düzenlenme
gününden itibaren bir yıl içinde ödenmesi için ibrazı gerekir.
Düzenleyen bu süreyi kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de
belirleyebilir. İbraz süreleri cirantalar tarafından
kısaltılabilir.
(2) Düzenleyen,
görüldüğünde ödenecek bir poliçenin belirli bir günden önce ödenmek
üzere ibraz edilmeyeceği hakkında şart koyabilir. Bu takdirde
ibraz süresi o tarihten başlar.
3. Görüldükten belirli bir
süre sonra ödenecek poliçe
MADDE 705- (1) Görüldükten belirli bir süre
sonra ödenecek bir poliçenin vadesi, kabul şerhinde yazılı
tarihe veya protesto tarihine göre belirlenir.
(2) Kabul şerhinde tarih
gösterilmemiş ve protesto da çekilmemiş olursa poliçe, kabul eden
hakkında, kabule ibraz için öngörülmüş bulunan sürenin son günü
kabul edilmiş sayılır.
II - Sürelerin hesabı
1. Genel olarak
MADDE 706- (1) Düzenlenme gününden veya
görüldükten bir veya birkaç ay sonra ödenmek üzere düzenlenen bir poliçenin
vadesi, ödemenin yapılması gereken ayın o günün
karşılığı olan gününde gelmiş olur.
Karşılığı olan gün bulunmadığı
takdirde vade o ayın son günü gelmiş olur.
(2) Bir poliçe, düzenlenme
gününden veya görüldükten bir buçuk ay veya birkaç ay veya yarım ay
sonra ödenmek üzere düzenlendiği takdirde, ilk önce tam aylar hesap
edilir.
(3) Vade olarak bir ayın
başı, ortası veya sonu gösterilmişse, bunlardan ayın
birinci, onbeşinci ve sonuncu günleri anlaşılır.
(4) Sekiz gün veya
onbeş gün ibarelerinden bir veya iki hafta değil, gerçek olarak
sekiz veya onbeş günlük bir süre anlaşılır.
(5) Yarım ay ibaresi
onbeş günlük bir süreyi ifade eder.
2. Takvimlerin
çatışması
MADDE 707- (1) Belirli bir günde ödenecek bir
poliçenin düzenlenme yeri ile ödeme yeri arasında takvim farkı
bulunduğu takdirde, vade, ödeme yerinin takvimine göre belirlenmiş
sayılır.
(2) Takvimleri farklı
olan iki yer arasında düzenlenen bir poliçe, düzenlenme gününden belirli
bir süre sonra ödenecekse, düzenlenme günü, ödeme yerindeki takvim gününe
dönüştürülmek suretiyle vade hesap edilir.
(3) Poliçelerin ibraz
sürelerinin hesabında da birinci ve ikinci fıkra hükümleri
uygulanır.
(4) Poliçedeki bir
kayıttan veya poliçenin içeriğinden, amacın başka
olduğu anlaşılırsa, bu madde hükümleri uygulanmaz.
B) Ödeme
I - İbraz
MADDE 708- (1) Belirli bir günde veya
düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir
poliçenin hamili, poliçeyi ödeme gününde veya onu izleyen iki iş
günü içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir.
(2) Poliçenin bir takas
odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer.
II - Makbuz istemek
hakkı
MADDE 709- (1) Muhatap, poliçeyi öderken hamil
tarafından bir ibra şerhi yazılarak poliçenin kendisine
verilmesini isteyebilir.
(2) Hamil kısmi ödemeyi
reddedemez.
(3) Kısmi ödeme hâlinde
muhatap bu ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine
bir makbuz verilmesini isteyebilir.
III - Vadeden önce ve
vadesinde ödeme
MADDE 710- (1) Poliçenin hamili,
vadeden önce ödemeyi kabulle yükümlü değildir.
(2) Vadeden önce ödeyen
muhatap, bundan doğacak tehlike kendisine ait olmak üzere hareket
etmiş olur.
(3) Hile veya ağır
bir kusuru bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan
kurtulur. Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün
bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de
cirantaların imzalarının geçerliliğini
araştırmak zorunda değildir.
IV - Yabancı ülke
parası ile ödeme
MADDE 711- (1) Poliçenin, ödeme yerinde
rayici olmayan bir para ile ödeneceği şart koşulduğu
takdirde, bedeli, vade günündeki değerine göre o ülke parasıyla
ödenebilir. Borçlu, ödemede geciktiği takdirde, hamil poliçe bedelinin
dilerse vade günündeki, dilerse ödeme günündeki kura göre ülke parasına
dönüştürülerek ödenmesini isteyebilir.
(2) Kanuni rayici olmayan
paranın değeri, ödeme yerindeki ticari teamüllere göre belirlenir.
Bununla beraber, düzenleyen, ödenecek paranın poliçede yazılı
belirli bir rayice göre hesap edilmesini şart edebilir.
(3) Düzenleyen, ödemenin
belirli bir para ile yapılmasını (aynen ödemeyi),
şart koşmuş ise birinci ve ikinci fıkra hükümleri
uygulanmaz.
(4) Poliçe bedeli, düzenlenme
ve ödeme yeri olan ülkelerde aynı adı taşıyan, fakat
değerleri birbirinden farklı olan para ile gösterildiği
takdirde ödeme yerindeki para kastedilmiş sayılır.
V - Tevdi
MADDE 712- (1) Bir poliçe 708 inci maddede
öngörülen süre içinde ödeme için ibraz edilmediği takdirde borçlu,
gideri ve riski hamile ait olmak üzere poliçenin bedelini bir bankaya tevdi
edebilir.
BEŞİNCİ AYIRIM
Kabul Etmeme ve Ödememe Hâllerinde
Başvurma Hakları
A) Başvurma hakkı
I - Genel olarak
MADDE 713- (1) Vadede poliçe ödenmemişse
hamil, cirantalara, düzenleyene ve poliçe dolayısıyla taahhüt
altına girmiş olan diğer kişilere başvurabilir.
(2) Hamil;
a) Kabulden tamamen veya
kısmen kaçınılmış,
b) Poliçeyi kabul etmiş
olsun olmasın, muhatap iflas etmiş veya bir ilamla
ispatlanmamış olsa da sadece ödemelerini tatil etmiş veya
aleyhindeki herhangi bir icra takibi semeresiz kalmış veya
c) Kabul için arz edilmesi
menedilen bir poliçenin düzenleyeni iflas etmiş,
olursa vadenin gelmesinden
önce de aynı başvurma hakkını haizdir.
II - Protesto
1. Süreler ve
şartları
MADDE 714- (1) Kabul etmemenin veya
ödememenin, kabul etmeme veya ödememe protestosu denilen resmî bir belge ile
belirlenmesi zorunludur.
(2) Kabul etmeme
protestosunun, kabule arz için belirli olan süre içinde çekilmesi gerekir.
694 üncü maddenin birinci fıkrasında gösterilen hâlde poliçenin ilk
arzı vadenin son gününde olmuşsa, protesto o günün ertesi
günü de çekilebilir.
(3) Belirli bir günde veya
düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi
şartını içeren bir poliçeden dolayı çekilecek ödememe
protestosunun, ödeme gününü izleyen iki iş günü içinde çekilmesi
zorunludur. Görüldüğünde ödenmesi şart olan bir poliçeden
dolayı çekilecek ödememe protestosu, ikinci fıkrada kabul etmeme
protestosu için gösterilen süreler içinde çekilir.
(4) Kabul etmeme protestosu
çekilmiş olması hâlinde ödeme için poliçeyi ibraz etmeye gerek
olmadığı gibi, ödememe protestosu çekmeye de ihtiyaç yoktur.
(5) Poliçeyi kabul etmiş
olsun olmasın muhatap, ödemelerini tatil etmiş veya aleyhindeki
herhangi bir icra takibi semeresiz kalmış ise, hamil başvurma
haklarını ancak poliçenin ödenmesi için muhataba ibrazından ve
protestonun çekilmesinden sonra kullanabilir.
(6) Poliçeyi kabul etmiş
olsun olmasın, muhatap veya kabul için arz edilmesi menedilen bir
poliçenin düzenleyeni iflas etmişse, iflas ilamının
ibrazı, başvurma hakkının kullanılması için
yeterlidir.
2. Şekli
a) Noterlikçe düzenlenmesi
MADDE 715- (1) Protestonun 716 ncı
maddede belirtilen şekil ve surette noterlikçe düzenlenmesi gerekir.
b) İçindekiler
MADDE 716- (1) Protesto;
a) Protestoyu çeken ve
kendisine protesto çekilen kişilerin adlarını veya ticaret
unvanlarını,
b) Kendisine protesto çekilen
kişinin, poliçeden doğan taahhüdünü yerine getirmeye davet
edildiği hâlde, taahhüdünü ifa etmemiş, kendisi
bulunamamış veya ticaret yerinin ya da konutunun
belirlenememiş olduğuna ilişkin bir şerhi,
c) Sözü geçen davetin
yapıldığı veya davet teşebbüsünün sonuçsuz
kaldığı yer ve güne ait bir şerhi ve
d) Protestoyu düzenleyen
noterin imzasını,
içerir.
(2) Kısmi ödeme
protestoda belirtilir.
(3) Kabul için kendisine bir
poliçe ibraz edilmiş olan muhatap, poliçenin ertesi günü tekrar
ibrazını istemiş ise bu durum da protestoya yazılır.
c) Protesto belgesi
MADDE 717- (1) Protesto ayrı bir belge
hâlinde düzenlenerek poliçeye bağlanır.
(2) Protesto, aynı
poliçenin çeşitli nüshaları veya poliçenin aslı ile bir sureti
ibraz edilerek düzenlenmiş ise protestoyu bu nüshalardan birine veya
asıl senede bağlamak yeterlidir.
(3) Diğer nüshalara veya
surete, protestonun, kalan nüshalarından birine veya poliçenin
aslına bağlanmış bulunduğu kaydolunur.
d) Kısmi kabul hâlinde
MADDE 718- (1) Kabul, poliçedeki bedelin
bir kısmına özgülenmiş bulunup da, bu yüzden protesto
düzenlenirse poliçenin bir sureti çıkarılarak protesto bu suret
üzerine yazılır.
e) Birden fazla kişiye
karşı düzenlenen protesto
MADDE 719- (1) Poliçeye ilişkin bir
edimin birden fazla yükümlü tarafından ifasının istenmesi
zorunlu ise, tek protesto belgesi düzenlenir.
3. Saklama yükümü
MADDE 720- (1) Protestoyu
düzenleyen noter poliçenin bir suretini protesto belgesi ile birlikte
saklamakla yükümlüdür.
4. Sakat protesto
MADDE 721- (1) Noter tarafından imza
edilen protesto kanuna uygun olarak düzenlenmediği veya içindeki
kayıtlar yanlış olduğu takdirde de geçerlidir.
(2) Noter hakkında
disiplin hükümleri saklıdır.
5. Protesto düzenlenmesi
gerekmeyen hâller
MADDE 722- (1) Düzenleyen, ciranta veya aval
veren kişi, senet üzerine gidersiz, protestosuz
kayıtlarını ya da
bunlara eş anlamlı
diğer herhangi bir
ibareyi yazıp imzalayarak, hamili başvurma
hakkını kullanmak için kabul etmeme veya ödememe protestosu
düzenleme yükümünden kurtarabilir.
(2) Bu kayıt, hamili,
poliçeyi süresinde ibraz etmek ve gereken ihbarları yapmak
yükümlülüklerinden kurtarmaz. Sürelere uyulmadığını
ispat, bunu hamile karşı ileri süren kişiye düşer.
(3) Bu kayıt poliçeyi
düzenleyen tarafından yazılmış ise, poliçeden dolayı
borç altına girmiş olanların hepsi hakkında geçerli olur;
bir ciranta veya aval veren kişi tarafından yazıldığı
takdirde, hüküm yalnız ona uygulanır. Düzenleyen tarafından
yazılan kayda rağmen hamil yine protesto çekerse giderler kendisine
ait olur.
(4) Kayıt bir ciranta
veya aval veren kişi tarafından konduğu takdirde, bu kayda
rağmen çekilmiş olan bir protestonun gerektirdiği giderleri,
poliçeden dolayı borç altına girenlerin hepsi tazminle yükümlüdür.
III - İhbar
zorunluluğu
MADDE 723- (1) Hamil, protesto gününü
veya poliçede gidersiz kaydı mevcut ise, ibraz gününü izleyen dört
iş günü içinde, kabul etmeme veya ödememe hâllerini, kendi
cirantasına ve düzenleyene ihbar etmek zorundadır.
(2) Her ciranta
aldığı ihbarı, bunları aldığı günü
izleyen iki iş günü içinde önceki ihbarları yapan kişilerin
adlarını ve adreslerini de göstermek suretiyle, kendi
cirantasına ihbar eder. Düzenleyene varıncaya kadar bu sıra dâhilinde
hareket edilir. Süreler önceki ihbarın alındığı
tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Poliçede imzası
bulunan bir kişiye ikinci fıkra gereğince ihbarda
bulunulduğu takdirde, kendisine aval veren kişiye de aynı süre
içinde bu ihbarın yapılması gerekir.
(4) Bir ciranta adresini hiç
yazmamış veya okunması mümkün olmayacak surette
yazmış ise, ihbarın ondan önceki cirantaya yapılması
yeterlidir.
(5) İhbarı yapacak
olan kişi bunu noter aracılığıyla veya sadece
poliçenin iadesi yoluyla yapabilir.
(6) İhbarı yapmakla
yükümlü olan kişi bunu belirli süre içinde yaptığını
ispat etmek zorundadır.
(7) Birinci ve ikinci
fıkralarda gösterilen süreler içinde ihbarname göndermeyen kişi
başvurma hakkını kaybetmezse de ihmalinden doğan zarardan
sorumlu olur. Ancak, bu zarara ilişkin tazminat borcu poliçe bedeliyle
sınırlıdır.
IV - Teselsül
MADDE 724- (1) Bir poliçeyi düzenleyen, kabul
eden, ciro eden veya o poliçeye aval veren kişiler hamile
karşı müteselsil borçlu sıfatıyla sorumludurlar.
(2) Hamil, bunların
borçlanmadaki sıraları ile bağlı olmaksızın her
birine veya bunlardan bazılarına ya da hepsine birden
başvurabilir.
(3) Poliçeden dolayı borç
altına girmiş olup da poliçeyi ödemiş bulunan herkes aynı
hakkı kullanabilir.
(4) Hamil borçlulardan
yalnız birine başvurmakla, diğer borçlularla ilk önce
başvurduğu borçludan sonra gelenlere karşı
haklarını kaybetmez.
V - Başvurma
hakkının kapsamı
1. Hamilin hakkı
MADDE 725- (1) Hamil başvurma yoluyla;
a) Poliçenin kabul
edilmemiş veya ödenmemiş olan bedelini ve şart kılınmışsa
işlemiş faizi,
b) Vadenin gelmesinden
itibaren işleyecek faizi,
c) Protestonun ve hamil
tarafından tebliğ olunan ihbarların giderleriyle diğer
giderleri ve
d) Poliçe bedelinin binde
üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini,
isteyebilir.
(2) Başvurma hakkı
vadenin gelmesinden önce kullanılırsa, poliçe bedelinden bir
iskonto yapılır. Bu iskonto başvurma tarihinde hamilin
yerleşim yerinde geçerli olan resmî iskonto oranına göre hesap
edilir.
2. Ödeyen kişinin
hakkı
MADDE 726- (1) Poliçe bedelini ödemiş olan
kişi kendisinden önce gelen borçlulardan;
a) Ödemiş olduğu
tutarın tamamını,
b) Ödeme tarihinden itibaren
bu tutarın faizini,
c) Yaptığı
giderleri ve
d) Poliçe bedelinin binde
ikisini aşmamak üzere komisyon ücretini,
isteyebilir.
VI - Makbuz
1. Genel olarak
MADDE 727- (1) Kendisine başvurulan veya
başvurulması mümkün olan borçlu, başvurma konusu olan bedeli
ödeyince, poliçe ve protesto belgesinin ayrıca doldurulacak bir makbuz
ile birlikte kendisine verilmesini istemek hakkını haizdir.
(2) Poliçeyi ödemiş olan
her ciranta, kendi cirosunu ve kendisinden sonra gelen borçluların
cirolarını çizebilir.
2. Kısmi kabul hâlinde
MADDE 728- (1) Poliçenin kısmen
kabulünden sonra başvurma hakkının kullanılması
hâlinde, poliçe bedelinin kabul edilmeyen kısmını ödeyen
kişi, ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine bu
hususta bir makbuz verilmesini isteyebilir. Bundan başka, onun sonradan
diğerlerine karşı başvurma haklarını
kullanabilmesi için, hamil ona poliçenin ve protestonun onaylı birer
suretini vermek zorundadır.
VII - Retret
MADDE 729- (1) Başvurma hakkı olan
herkes, poliçede aksine şart bulunmadıkça, kendisinden önce
gelen borçlulardan biri üzerine çekeceği
ve bu kişinin yerleşim yerinde, görüldüğü anda ödenmesi
şart olan ve retret denilen yeni bir poliçe
aracılığıyla başvuruda bulunabilir.
(2) Retret, 725 ve 726
ncı maddelerde gösterilen paralardan başka komisyon ücretini
içerir.
(3) Retret hamil
tarafından düzenlenirse, poliçe bedeli poliçenin ödeneceği yerden,
önceki borçlunun yerleşim yeri olan yer üzerine çekilen ve
görüldüğünde ödenmesi şart olan bir poliçenin cari fiyatına
göre belirlenir. Retret bir ciranta tarafından düzenlenirse, poliçe
bedeli, retreti düzenleyen kişinin yerleşim yerinden önceki borçlunun
yerleşim yeri olan yer üzerine çekilen ve görüldüğünde ödenmesi
şart bulunan bir poliçenin cari fiyatına göre belirlenir.
VIII - Başvurma
hakkının düşmesi
1. Genel olarak
MADDE 730- (1) Hamil;
a) Görüldüğünde veya
görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeyi ibraz,
b) Kabul etmeme veya ödememe
protestosunu düzenleme,
c) Gidersiz iade
olunacaktır kaydının bulunması hâlinde, poliçeyi ödeme
amacıyla ibraz,
için belirli süreleri
geçirirse, kabul eden kişi hariç olmak üzere, cirantalara, düzenleyene
ve diğer borçlulara karşı sahip olduğu hakları
kaybeder.
(2) Hamil, kabul amacıyla
ibraz edilmesi için düzenleyenin verdiği süreye uymazsa, kabul etmeme ve
ödememe sebebiyle başvuru haklarını kaybeder; meğerki,
düzenleyicinin yalnız kabule ait sorumluluğu istisna etmek
istediği kayıttan anlaşılsın.
(3) Ciroda ibraz için bir süre
şart kılınmışsa ancak ciranta bu süreyi ileri
sürebilir.
2. Mücbir sebepler
MADDE 731- (1) Kanunen belirli olan süreler
içinde poliçenin ibrazı veya protesto düzenlenmesi, bir devletin
mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması
imkânsız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu
işlemler için belirli olan süreler uzatılır.
(2) Hamil, mücbir sebepleri
gecikmeksizin kendinden önce gelen kişiye ihbar etmekle ve bu
ihbarı, altına tarih, yer ve imzasını da koyarak poliçeye
veya alonja kaydetmekle yükümlüdür. Bunun dışında 723 üncü
madde hükümleri uygulanır.
(3) Mücbir sebeplerin ortadan
kalkmasından sonra hamilin, poliçeyi gecikmesizin kabul veya
ödeme amacıyla ibraz ve gereğinde protesto çekmesi
şarttır.
(4) Mücbir sebepler vadenin
gelmesinden itibaren otuz günden çok sürerse, poliçenin ibrazına
ve protesto çekmeye gerek olmaksızın başvurma hakkı
kullanılabilir.
(5) Görüldüğünde veya
görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeler
hakkında otuz günlük süre, hamilin kendi cirantasına mücbir sebebi
ihbar ettiği tarihten itibaren işler. Bu ihbar, ibraz süresinin
bitmesinden önce de yapılabilir. Görüldükten belirli bir süre sonra
ödenmesi şart olan poliçelerde otuz günlük süre, poliçede belirtilen
süre kadar uzar.
(6) Hamilin veya poliçeyi
ibraza veya protesto çekmeye memur ettiği kişinin yalnız
kendilerine ait olaylar mücbir sebeplerden sayılmaz.
B) Sebepsiz
zenginleşme
MADDE 732- (1) Zamanaşımı sebebiyle
veya poliçeden doğan hakların korunması için gerekli olan
işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması
dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan
yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline
karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar
borçlu kalırlar.
(2) Sebepsiz
zenginleşmeden doğan istem, muhataba, yerleşim yerli bir
poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir
kişi veya ticari işletme hesabına düzenlemiş olduğu
takdirde o kişiye veya ticari işletmeye karşı da ileri
sürülebilir.
(3) Poliçeden doğan borcu
düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri
sürülemez.
(4) Zamanaşımı
süresi, poliçenin zamanaşımına uğradığı
tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıldır; ispat yükü,
sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene aittir.
C) Poliçe
karşılığının devri
MADDE 733- (1) Düzenleyen hakkında
iflasın açılmasıyla beraber, poliçe
karşılığının veya düzenleyenin muhatap
hesabına alacak olarak geçirdiği diğer paraların geri
verilmesi hususunda düzenleyenin muhataba karşı poliçe
ilişkisinden başka bir hukuki ilişkiden kaynaklanan istem
hakkı poliçe hamiline geçmiş olur.
(2) Düzenleyen,
karşılık ilişkisinden dolayı haiz olduğu
haklarını devrettiğini poliçede beyan ettiği takdirde, bu
haklar, poliçe hamili kim ise ona ait olur.
(3) Muhatap, iflasın
açıldığı ilan edildikten veya kendisine devir durumu
ihbar edildikten sonra yalnız poliçenin iadesi
karşılığında usulü dairesinde hakkını
ispat eden hamile karşı ödemede bulunabilir.
D) Araya girme
I - Genel hükümler
MADDE 734- (1) Düzenleyen ve cirantalardan veya aval
verenlerden her biri, poliçeyi gereğinde kabul edecek veya ödeyecek olan
bir kişiyi gösterebilir.
(2) Poliçe,
aşağıda yazılı şartlar altında, poliçe
dolayısıyla kendisine başvurulması mümkün olan herhangi
bir borçlu için araya giren bir kişi tarafından kabul edilebilir
veya ödenebilir.
(3) Muhatap da dâhil her
üçüncü kişi veya poliçeyi kabul eden kişi hariç olmak üzere,
poliçeden dolayı zaten borçlu olan herkes araya girerek poliçeyi kabul
edebilir veya bedelini ödeyebilir.
(4) Araya girmek suretiyle
kabul veya ödemede bulunan kişi, lehine araya girdiği borçluya
durumu iki iş günü içinde ihbar etmek zorundadır. Bu süreye uymazsa
ihbarda bulunmamış olmasından doğan zarardan, poliçe bedelini
aşmamak üzere sorumlu olur.
II - Araya girme suretiyle
kabul
1. Şartlar, hamilin
durumu
MADDE 735- (1) Vadenin gelmesinden
önce, hamilin başvurma hakkını kullanabileceği bütün
hâllerde, poliçe araya girilerek kabul edilebilir; meğerki, kabul için
ibrazı menedilen bir poliçe söz konusu olsun.
(2) Poliçeyi gereğinde
ödeme yerinde kabul edecek veya ödeyecek olan bir kişi poliçede
gösterildiği takdirde, hamil, o kişiye poliçeyi ibraz etmiş ve
araya girme suretiyle kabul etmeme hâlinde kabul etmemeyi bir protesto ile
tespit ettirmiş olmadıkça, o kişiyi göstermiş olan
kişiye ve o kişiden sonra gelen borçlulara karşı vadenin
gelmesinden önce başvurma hakkını kullanamaz.
(3) Diğer araya girme
hâllerinde hamil, araya girme suretiyle kabulü reddedebilir; ancak, buna izin
verirse, araya girme suretiyle kimin lehine kabulde bulunmuşsa ona ve
ondan sonra gelen borçlulara karşı vadenin gelmesinden önce
başvurma haklarını kullanamaz.
2. Şekil
MADDE 736- (1) Araya girerek kabul, poliçe
üzerine yazılır ve araya giren tarafından imza edilir. Kabul beyanında
kimin lehine araya girildiği gösterilir; gösterilmemişse düzenleyen
lehine kabul edilmiş sayılır.
3. Araya girerek kabul
edenin sorumluluğu
MADDE 737- (1) Araya girerek kabul eden
kişi, hamile ve kimin lehine araya girmişse, ondan sonra
gelen borçlulara karşı tıpkı lehine araya girilen
kişi gibi sorumlu olur.
(2) Araya girerek kabule
rağmen, lehine kabul gerçekleşen kişi ile ondan önce gelen
borçlular 725 inci maddede gösterilen tutarı ödemek şartıyla
hamilden, poliçenin ve varsa protesto belgesinin ve bir makbuzun verilmesini
isteyebilir.
III - Araya girerek ödeme
1. Şartları
MADDE 738- (1) Hamil, vadede veya
vadeden önce başvurma haklarını kullanabileceği bütün
hâllerde, araya girerek ödeme yapabilir.
(2) Araya girerek ödeme,
lehine ödenecek kişinin ödemeye zorunlu olduğu tutarın
tamamını kapsar.
(3) Bu ödemenin en geç,
ödememe protestosunun çekilmesi için belirli olan son günün ertesi günü
yapılması gerekir.
2. Hamilin ibraz
yükümlülüğü
MADDE 739- (1) Poliçe, yerleşim yerleri
ödeme yerinde bulunan kişiler tarafından araya girerek kabul
edilmiş veya yerleşim yerleri ödeme yerinde bulunan kişiler
gereğinde ödemede bulunmak üzere gösterilmişlerse, hamil en geç,
ödememe protestosunun çekilmesi için belirli olan sürenin bittiği günün
ertesi günü, poliçeyi bütün bu kişilere ibraz etmeye ve gereğinde
araya girerek ödemeden kaçınılması hâlinde protesto çekmeye
zorunludur.
(2) Protesto, süresinde
çekilmemişse, gereğinde ödeyecek kişiyi göstermiş olan
veya araya girerek lehine poliçe kabul edilmiş bulunan kişi ile
onlardan sonra gelen borçlular sorumluluktan kurtulur.
3. Reddin sonucu
MADDE 740- (1) Araya girilerek kendisine
yapılan ödemeyi reddeden hamil, ödeme hâlinde borçtan kurtulacak
kişilere karşı başvurma haklarını kaybeder.
4. Makbuz
MADDE 741- (1) Araya girilerek poliçe
ödendiğinde, ödeme kimin için yapılmış ise, o kişi
gösterilmek suretiyle poliçe üzerine makbuz niteliğinde bir kayıt
yazılır. Kimin için ödendiği gösterilmediği takdirde ödeme,
düzenleyen için yapılmış sayılır.
(2) Poliçenin, varsa
protestonun, araya girerek ödemede bulunan kişiye verilmesi gereklidir.
5. Hakların devri,
araya girenlerin birden fazla olması hâli
MADDE 742- (1) Araya girerek ödemede bulunan
kişi, lehine ödemede bulunduğu kişiye ve poliçeden dolayı
ona borçlu olan kişilere karşı poliçeden doğan
hakları iktisap eder. Ancak, poliçeyi yeniden ciro edemez.
(2) Lehine ödemede bulunulan
kişiden sonra gelen borçlular borçtan kurtulurlar.
(3) Araya girerek ödemede
bulunmak hususunda çeşitli teklifler yapılmışsa bu
tekliflerden hangisi borçlulardan en çoğunu borçtan kurtaracaksa o
tercih olunur. Ortada daha iyi bir teklif bulunduğunu bildiği hâlde
araya girerek ödemede bulunan kişi, en iyi teklif tercih edilmiş
olsaydı, kimler borçtan kurtulacak idiyseler onlara karşı
başvurma hakkını kaybeder.
ALTINCI AYIRIM
Poliçe Nüshaları ve Suretleri
A) Poliçe nüshaları
I - İsteme hakkı
MADDE 743- (1) Poliçe birbirinin aynı
olmak üzere birden fazla nüsha olarak düzenlenebilir.
(2) Bu nüshalara teselsül eden
sıra numaraları konulur. Numaralar metne yazılır. Aksi
takdirde nüshaların her biri ayrı bir poliçe kabul edilir.
(3) Tek nüsha olarak
düzenlendiği kaydını içermeyen bir poliçenin hamili, giderleri
kendisine ait olmak üzere birden fazla nüsha verilmesini isteyebilir. Bu
amaçla hamil kendi cirantasına başvurduğu takdirde, hamilin
cirantası ve daha önceki cirantalar sıra ile birbirlerine ve ilk
ciranta da düzenleyene başvurmaya zorunludurlar. Bundan başka
cirantaların, yeni nüshalar üzerine kendi cirolarını yeniden
yazmaları gereklidir.
II - Nüshalar
arasındaki ilişki
MADDE 744- (1) Poliçe, nüshalarından biri
üzerine yapılacak ödemenin diğer nüshaları hükümsüz
kılacağı kaydını taşımasa bile,
nüshalardan biri üzerine yapılan ödeme bütün nüshalardan doğan
hakları düşürür. Ancak, kabul kaydını içerip de kendisine
geri verilmemiş olan her nüshadan dolayı muhatabın
sorumluluğu devam eder.
(2) Birden fazla nüshayı
farklı kişilere veren ciranta ile ondan sonra gelen borçlular,
kendi imzalarını içerip de geri verilmemiş olan bütün
nüshalardan dolayı sorumludurlar.
III - Kabul şerhi
MADDE 745- (1) Nüshalardan birini kabul için
gönderen kişi, bu nüshayı elinde tutan kişinin adını
diğer nüshalar üzerine yazmak zorundadır. Kabul için gönderilen
nüshayı elinde tutan kişi; bunu, diğer nüshanın yetkili
hamiline teslim etmekle yükümlüdür.
(2) Teslimden
kaçınırsa hamil başvurma hakkını, ancak;
a) Kabul için gönderilen
nüshanın, istemde bulunulmasına rağmen kendisine teslim
olunmadığı,
b) Diğer nüsha üzerinde
de kabulün veya ödemenin sağlanamadığı,
hususları bir protesto
ile tespit ettirilmiş olduğu takdirde kullanabilir.
B) Poliçe suretleri
I - Şekil ve hükümleri
MADDE 746- (1) Her poliçe hamilinin,
poliçe suretlerini çıkarmaya hakkı vardır.
(2) Suretin, cirolar ve
poliçede bulunan diğer bütün kayıtlarla birlikte senedin
aslını aynen içermesi ve nerede son bulduğunu göstermesi
şarttır.
(3) Suret, aslı gibi ve
aynı hükümler doğurmak üzere ciro edilebilir ve aval taahhüdüne
konu olabilir.
II - Senet
aslının teslimi
MADDE 747- (1) Suretin, senet aslının
kimin elinde bulunduğunu göstermesi gerekir. Senet aslını
elinde tutan kişi, bunu, suretin yetkili hamiline teslim ile yükümlüdür.
(2) Teslimden
kaçınılması hâlinde hamil; ancak istemine rağmen senet
aslının kendisine teslim edilmediğini bir protesto ile tespit
ettirdiği takdirde, suretin cirantalarına ve suret üzerine aval
veren kişilere karşı başvurma haklarını
kullanabilir.
(3) Senedin aslı, suretin
düzenlenmesinden önce en son olarak aslına yazılmış olan
cirodan sonra buradan itibaren ancak suret üzerine yazılacak cirolar
geçerlidir kaydını veya buna benzer bir kaydı içerirse,
bundan sonra senedin aslına yazılacak cirolar geçersizdir.
YEDİNCİ AYIRIM
Çeşitli Hükümler
A) Senet metnindeki
değişiklikler
MADDE 748- (1) Bir poliçe metni
değiştirildiği takdirde, değiştirmeden sonra poliçe
üzerine imza koymuş olan kişiler, değişmiş metne ve
ondan önce imzasını koyanlar ise eski metne göre sorumlu olurlar.
B)
Zamanaşımı
I - Süreler
MADDE 749- (1) Poliçeyi kabul edene
karşı ileri sürülecek poliçeden doğan istemler, vadenin
geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle
zamanaşımına uğrar.
(2) Hamilin, cirantalarla
düzenleyene karşı ileri süreceği istemler, süresinde çekilen
protesto tarihinden veya senette gidersiz iade olunacaktır kaydı
varsa vadenin dolduğu tarihten itibaren bir yıl geçmekle
zamanaşımına uğrar.
(3) Bir cirantanın
başka cirantalarla düzenleyen aleyhine ileri süreceği istemler,
cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin dava yolu ile kendisine
karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren altı ay geçmekle
zamanaşımına uğrar.
II - Kesilme
1. Sebepleri
MADDE 750- (1) Zamanaşımı; dava
açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar
edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesiyle kesilir.
2. Hükümleri
MADDE 751- (1)
Zamanaşımını kesen işlem, kimin hakkında
meydana gelmişse ancak ona karşı hüküm ifade eder.
(2) Zamanaşımı
kesilince, süresi aynı olan yeni bir zamanaşımı
işlemeye başlar.
C) Süreler
1. Tatil günleri
MADDE 752- (1) Vadesi pazara veya diğer
bir resmî tatil gününe rastlayan poliçenin ödenmesi, ancak tatili izleyen ilk
iş günü istenebilir. Poliçeye ilişkin diğer bütün
işlemler, özellikle kabul için ibraz ve protesto işlemleri de
tatilde yapılmayıp ancak bir iş gününde yapılabilir.
(2) Bu işlemlerden
birinin, son günü pazara veya başka bir resmî tatil gününe rastlayan bir
süre içinde yapılması gerektiği takdirde, bu süre onu izleyen
ilk iş gününe kadar uzar. Aradaki tatil günleri süre hesabına
dâhildir.
2. Sürenin
hesaplanması
MADDE 753- (1) Kanunun bu
Kısmında veya poliçede gösterilen süreler hesap edilirken
bunların başladığı gün sayılmaz.
3. Atıfet süreleri
MADDE 754- (1) Poliçelerde kanuni veya
yargısal atıfet süreleri geçerli değildir.
D) Poliçeye ilişkin
işlemlerin yapılacağı yer
MADDE 755- (1) Poliçeyi kabul veya ödeme için
ibraz etmek, protesto çekmek, poliçenin bir nüshasının verilmesini
istemek gibi belirli bir kişi nezdinde yapılacak olan bütün
işlemlerin, bu kişinin ticaret yerinde ve böyle bir yeri yoksa
konutunda yapılması gereklidir.
(2) Ticaret yeri veya konutun
bulunduğu yer dikkatle araştırılır. Kolluktan veya
yerel posta yönetiminden edinilen bilgilerden bir sonuç
çıkmadığı takdirde başka araştırma yapmaya
gerek yoktur.
E) İmzalar
MADDE 756- (1) Poliçe üzerindeki
beyanların el ile imza edilmesi gerekir.
(2) El ile atılan imza
yerine, mekanik herhangi bir araç veya elle yapılan veya
onaylanmış bir işaret veya resmî bir şahadetname
kullanılamaz.
F) İptal
I - Önleyici önlemler
MADDE 757- (1) İradesi
dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya
hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden, muhatabın
poliçeyi ödemekten menedilmesini isteyebilir.
(2) Mahkeme, ödemeyi meneden
kararında muhataba, vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye
izin verir ve tevdi yerini gösterir.
II - Poliçeyi eline geçiren
kişinin bilinmesi
MADDE 758- (1) Poliçeyi eline geçiren
kişi bilindiği takdirde, mahkeme, dilekçe sahibine iade davası
açması için uygun bir süre verir.
(2) Dilekçe sahibi verilen
süre içinde davayı açmazsa, mahkeme, muhatap hakkındaki ödeme
yasağını kaldırır.
III - Poliçeyi eline
geçirenin bilinmemesi
1. Dilekçe sahibinin
yükümlülükleri
MADDE 759- (1) Poliçeyi eline geçiren
kişi bilinmiyorsa, poliçenin iptaline karar verilmesi istenebilir.
(2) İptal isteminde
bulunan kişi, poliçe elinde iken zıyaa
uğradığını inandırıcı bir
şekilde gösteren delilleri mahkemeye sağlamak ve senedin bir
suretini ibraz etmek veya senedin esas içeriği hakkında bilgi
vermekle yükümlüdür.
2. İhtar
a) İçeriği
MADDE 760- (1) Mahkeme, dilekçe sahibinin,
poliçe elinde iken zıyaa uğradığına dair
verdiği açıklamaları inandırıcı bulursa,
verilecek ilanla, poliçeyi eline geçireni, poliçeyi belirli bir süre içinde
getirmeye davet ve aksi takdirde poliçenin iptaline karar vereceğini
ihtar eder.
b) Süreler
MADDE 761- (1) Poliçeyi getirme süresi en az
üç ay ve en çok bir yıldır.
(2) Vadesi gelmiş
poliçelerde zamanaşımı, üç ayın geçmesinden önce
gerçekleşirse, mahkeme üç aylık süre ile bağlı
değildir.
(3) Süre, vadesi gelen
poliçeler hakkında birinci ilan gününden, vadesi gelmeyen poliçeler
hakkında vadenin gelmesinden itibaren işler.
c) İlan
MADDE 762- (1) Poliçenin getirilmesine
ilişkin ilan, 35 inci maddede yazılı gazete ile üç defa
yapılır.
(2) Özellik gösteren
olaylarda, mahkeme, uygun göreceği daha başka ilan önlemlerine de
başvurabilir.
IV - İade davası
MADDE 763- (1) Elden çıkan poliçe
mahkemeye sunulursa, mahkeme, iade davası açması için dilekçe
sahibine uygun bir süre verir. Dilekçe sahibi bu süre içinde dava
açmazsa, mahkeme, poliçeyi, sunmuş olana geri verir ve muhatap
hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.
V - İptal kararı
MADDE 764- (1) Elden çıkan poliçe,
verilen süre içinde mahkemeye sunulmazsa, iptaline karar verilir.
(2) Poliçenin iptaline karar
verilmiş olmasına rağmen, dilekçe sahibi kabul edene
karşı poliçeden doğan istem hakkını ileri sürebilir.
VI - Teminat
MADDE 765- (1) Mahkeme, iptale karar vermeden
önce, kabul edene, poliçe bedelini tevdi etme ve yeterli teminat
karşılığında bunu ödeme yükümünü getirebilir.
(2) Teminat, poliçeyi
iyiniyetle iktisap eden kişinin uğrayabileceği zarara bir
karşılık oluşturur. Senet iptal edildiği veya
senetten doğan haklar diğer bir sebeple ortadan
kalktığı takdirde, teminat geri alınır.
SEKİZİNCİ AYIRIM
Kanunlar İhtilafı
A) Ehliyet
MADDE 766- (1) Bir kişinin poliçe ile
borçlanması için gereken ehliyet tabi bulunduğu devletin hukukuna
göre belirlenir. Bu hukuk diğer bir ülkenin hukukuna göndermede
bulunuyorsa, o hukuk uygulanır.
(2) Birinci fıkrada
öngörülen hukuk gereğince ehliyete sahip olmayan kişi, hukuku
bakımından kendisini ehil sayan bir ülkede imza koymuşsa,
orada olduğu gibi geçerli şekilde borçlanır.
B) Şekil ve süreler
I - Genel olarak
MADDE 767- (1) Poliçe ile yapılan
borçlanmaların şekli, bu borçlanmaların
imzalandığı ülkenin hukukuna tabidir.
(2) Bir poliçeye ilişkin
borçlanma, yapıldığı ülkenin hukuku uyarınca
şekil bakımından geçerli olmamakla beraber, aynı poliçeye
ilişkin sonraki bir borçlanmanın yapıldığı ülke
hukukunca geçerli bulunursa, ilk borçlanmanın şekil
bakımından geçerli olmayışı, sonraki
borçlanmanın geçerliliğini etkilemez.
(3) Bir Türkün, yabancı
ülkede poliçeyle borçlanması, Türk hukukunun gösterdiği
şekle uygun bulunduğu takdirde, Türkiyede başka bir Türke
karşı geçerlidir.
II - Hakların
kullanılması ve korunmasına ilişkin işlemler
MADDE 768- (1) Protestonun
şekli ve protesto çekilmesi için belirli olan sürelerle poliçeden
doğan hakların kullanılması veya korunması için
gerekli diğer işlemlerin şekli, protestonun çekilmesi veya
işlemin yapılması gereken ülkenin hukukuna göre belirlenir.
III - Başvurma
hakkı
MADDE 769- (1) Başvurma
haklarının kullanılması için uyulması gereken
süreler, bütün poliçe borçluları hakkında poliçenin
düzenlendiği yerde geçerli olan hukuka göre belirlenir.
C) Borçlanmaların
hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 770- (1) Bir poliçeyi kabul eden
kişinin borçlanmalarından doğan sonuçlar, ödeme yerindeki
hukuka göre belirlenir.
(2) Senetteki diğer
borçluların borçlanmalarından doğan sonuçlar, bu borçlanmalar
hangi ülkede imza edilmiş ise o ülke hukukuna tabi olur.
II - Kısmi kabul ve
ödeme
MADDE 771- (1) Kabulün, poliçedeki bedelin bir
kısmına özgülenip özgülenmeyeceği ve hamilin kısmi
ödemeyi kabule zorunlu bulunup bulunmadığı, ödeme yerindeki
hukuka tabidir.
III - Ödeme
MADDE 772- (1) Vade geldiğinde ödeme,
özellikle vadenin geldiği günün ve ödeme tarihinin hesaplanması,
bedeli yabancı bir ülke parasıyla gösterilmiş poliçelerin
ödenmesi, poliçenin hangi ülkede ödenmesi gerekiyorsa o ülkedeki
hukuka göre belirlenir.
IV - Sebepsiz
zenginleşmeden doğan haklar
MADDE 773- (1) Muhatap,
yerleşim yerli poliçeyi ödeyecek olan üçüncü kişi ve düzenleyenin,
poliçeyi hesabına düzenlediği kişi veya ticari işletme
aleyhine sebepsiz zenginleşmeden doğan istemler, bu kişilerin
yerleşim yerlerinin bulunduğu ülkenin hukukuna göre belirlenir.
V -
Karşılığın hamile geçmesi
MADDE 774- (1) Bir poliçe hamilinin, senedin
düzenlenmesine sebep olan alacağı iktisap edip etmeyeceğini,
senedin düzenlendiği yerdeki hukuk belirler.
VI - İptal kararı
MADDE 775- (1) Poliçenin
kaybolması veya çalınması hâlinde alınacak tedbirleri,
ödeme yerindeki hukuk belirler.
İKİNCİ BÖLÜM
Bono veya Emre Yazılı Senet
A) Unsurlar
MADDE 776- (1) Bono veya emre yazılı
senet;
a) Senet metninde bono veya
emre yazılı senet kelimesini ve senet Türkçeden başka
bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı
senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,
b) Kayıtsız ve
şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini,
c) Vadeyi,
d) Ödeme yerini,
e) Kime veya kimin emrine
ödenecek ise onun adını,
f) Düzenlenme tarihini ve
yerini,
g) Düzenleyenin
imzasını,
içerir.
B) Unsurların
bulunmaması
MADDE 777- (1) İkinci ilâ
dördüncü fıkralarda yazılı hâller saklı kalmak üzere, 776
ncı maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet bono
sayılmaz.
(2) Vadesi gösterilmemiş
olan bono, görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bono
sayılır.
(3) Açıklık
bulunmadığı takdirde senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri
ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri sayılır.
(4) Düzenlendiği yer
gösterilmeyen bir bono, düzenleyenin adının yanında
yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır.
C) Uygulanacak hükümler
MADDE 778- (1) Bononun niteliğine
aykırı düşmedikçe;
a) Poliçelerin cirosuna
ilişkin 681 ilâ 690,
b) Vadeye dair 703 ilâ 707,
c) Ödeme hakkındaki 708
ilâ 712,
d) Ödememe hâlinde
başvurma haklarına dair 713 ilâ 727 ve 729 ilâ 732,
e) Araya girme suretiyle
ödemeye ilişkin 734, 738 ilâ 742,
f) Suretler hakkındaki
746 ve 747,
g) Değiştirmeye dair
748,
h) Zamanaşımına
dair 749 ilâ 751,
ı) İptale dair 757
ilâ 765,
i) Tatil günleri, sürelerin
hesabı, atıfet sürelerine ilişkin yasak, poliçeye dair
işlemlerin yapılması gereken yer ve imza hakkındaki 752
ilâ 756,
j) Kanunlar ihtilâfına
dair 766 ilâ 775 inci,
maddeler hükümleri bonolar
hakkında da geçerlidir.
(2) Ayrıca;
a) Üçüncü bir kişinin
yerleşim yerinden veya muhatabın yerleşim yerinden başka
bir yerde ödenmesi şart olan poliçeye ilişkin 674 ve 697 nci,
b) Faiz şartına dair
675 inci,
c) Ödenecek bedele dair
çeşitli beyanlar hakkındaki 676 ncı,
d) Geçerli olmayan
imzanın sonuçlarına ilişkin 677 nci,
e) Yetkisiz veya yetkiyi
aşan kimsenin imzasına ilişkin 678 ve 679 uncu,
f) Açık poliçeye dair 680
inci,
madde hükümleri de bonolara
uygulanır.
(3) Avale ilişkin 700 ilâ
702 nci maddeler de bonolar hakkında uygulanır.
(4) 701 inci maddenin
dördüncü fıkrasında öngörülen hâlde aval, avalin kimin
hesabına verildiğini göstermezse, bonoyu düzenleyen kimse
hesabına verilmiş sayılır.
D) Düzenleyenin
sorumluluğu
MADDE 779- (1) Bir bonoyu düzenleyen
kişi, tıpkı bir poliçeyi kabul eden gibi sorumludur.
(2) Görüldüğünden belirli
bir süre sonra ödenmesi şart olan bonoların düzenleyene 693 üncü
maddede yazılı süreler içinde ibraz olunması gerekir.
(3) Düzenleyen, bononun
kendisine ibraz edildiğini bono üzerine ibraz gününü işaret etmek
ve imzasını koymak suretiyle doğrular. Süre, ibraz kaydı
tarihinden itibaren işlemeye başlar. Düzenleyen; bononun kendisine
ibraz edildiğini, gününü işaret etmek suretiyle doğrulamaktan
kaçınırsa, bu durum bir protesto ile belirlenir. Bu takdirde süre
protesto gününden itibaren işlemeye başlar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çek
BİRİNCİ AYIRIM
Çeklerin Düzenlenmesi ve Şekli
A) Şekli
I - Unsurlar
MADDE 780- (1) Çek;
a) Senet metninde çek
kelimesini ve eğer senet Türkçeden başka bir dille
yazılmış ise o dilde çek karşılığı
olarak kullanılan kelimeyi,
b) Kayıtsız ve
şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi,
c) Ödeyecek kişinin,
muhatabın ticaret unvanını,
d) Ödeme yerini,
e) Düzenlenme tarihini ve
yerini,
f) Düzenleyenin
imzasını,
g) Banka
tarafından verilen seri numarasını,
h) Karekodu,
içerir.
(2) Çek
alacaklıları, ellerinde bulunan çek ile çek hesabı sahibine ve
bu çeki düzenleyenlere ilişkin verilere karekod
aracılığıyla erişim sağlayabilir. Karekod ile;
a) Çek hesabı sahibinin
adı, soyadı veya ticaret unvanı,
b) Çek hesabı sahibinin
tacir olması hâlinde, ticaret siciline tescil edilen yetkililerinin
adı, soyadı veya ticaret unvanı,
c) Çek hesabı sahibinin,
çek hesabı bulunan toplam banka sayısı,
d) Çek hesabı sahibine
ait bankalara ibraz edilmemiş çek adedi ve tutarı,
e) Düzenlenerek bankalara
teslim edilen çeklerin adedi ve tutarı,
f) Son beş yıl
içerisinde ibrazında ödenen çeklerin adedi ve tutarı,
g) İbraz edilen ilk çekin
ibraz tarihi,
h) İbraz edilen son çekin
ibraz tarihi,
ı) İbrazında
ödenen son çekin ibraz tarihi,
i) Son beş yılda
karşılıksızdır işlemi gören ve halen
ödenmemiş çeklerin adedi ve tutarları,
j) Son beş yılda
karşılıksızdır işlemi gören ve sonradan
ödenen çeklerin adedi ve tutarı,
k) Son beş yılda
karşılıksızdır işlemi gören son çekin ibraz
tarihi,
l) Çek hesabı sahibi
hakkında çek hesabı açma yasağı bulunup
bulunmadığı, varsa yasaklama kararının tarihi,
m) Her bir çek
yaprağı ile ilgili olarak tedbir kaydı olup
olmadığı,
n) Çek hesabı sahibi
tacirse, iflasına karar verilip verilmediği, iflasına karar
verilmişse kararın tarihi,
çek hesabı sahibi ya da
cirantanın rızası aranmaksızın üçüncü kişilerin
erişimine sunulur.
(3) İkinci fıkrada
belirtilen verilere ulaşılmasını sağlayacak karekod
okutma ve bilgi paylaşım sistemi 5411 sayılı Kanunun ek 1
inci madde hükmü uyarınca kurulan Türkiye Bankalar Birliği Risk
Merkezi tarafından oluşturulur. Risk Merkezi sistemdeki verileri,
5411 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin on birinci
fıkrası uyarınca bilgi alışverişini
gerçekleştirdiği şirket ile paylaşmaya yetkilidir. Bu
yetki kullanıldığı takdirde sistem bilgilerin
paylaşıldığı şirket nezdinde kurulabilir.
(4) Çekte yer alacak
MERSİS numarası ile karekodun tanım ve içerikleri ile bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığının
müştereken çıkaracağı tebliğle belirlenir.
II - Unsurların
bulunmaması
MADDE 781- (1) 780 inci maddede gösterilen
unsurlardan birini içermeyen bir senet, ikinci, üçüncü ve dördüncü
fıkralarda yazılı hâller dışında çek
sayılmaz. (1)
(2) Çekte açıklık
yoksa, muhatabın ticaret unvanı yanında gösterilen yer ödeme
yeri sayılır. Muhatabın ticaret unvanı yanında
birden fazla yer gösterildiği takdirde, çek, ilk gösterilen yerde
ödenir. Böyle bir açıklık ve başka bir kayıt da yoksa,
çek muhatabın merkezinin bulunduğu yerde ödenir.
(3) Düzenlenme yeri
gösterilmemiş olan çek, düzenleyenin adı yanında
yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır.
(4) Yabancı banka
tarafından bastırılan çeklerde, 780 inci maddenin birinci
fıkrasının (g) bendinde belirtilen banka tarafından
verilen seri numarası ve/veya (h) bendinde belirtilen karekodun
bulunmaması senedin çek olarak geçerliliğini etkilemez.
B) Münferit unsurlar
I - Muhatap
1. Muhatap olma ehliyeti
MADDE 782- (1) Türkiyede ödenecek çeklerde
muhatap ancak bir banka olabilir.
(2) Diğer bir kişi
üzerine düzenlenen çek yalnız havale hükmündedir.
2. Karşılık
MADDE 783- (1) Bir çekin düzenlenmesi için,
muhatabın elinde düzenleyenin emrine tahsis edilmiş bir
karşılık bulunması ve düzenleyenin bu
karşılık üzerinde çek düzenlemek suretiyle tasarruf
hakkını haiz olacağına dair muhatapla düzenleyen
arasında açık veya zımni bir anlaşma bulunması
şarttır. Ancak, bu hükümlere uyulmaması hâlinde senedin çek
olarak geçerliliği etkilenmez.
(2) Düzenleyen, muhatap
nezdinde çekin ancak bir kısım
karşılığını hazır bulundurduğu
takdirde, muhatap, bu tutarı ödemekle yükümlüdür.
(3) Muhatap nezdinde
karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan bir
çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan
bedelinin yüzde onunu ödemekle yükümlü olduktan başka, hamilin bu yüzden
uğradığı zararı da tazmin eder.
II - Kabul yasağı
MADDE 784- (1) Çek hakkında kabul
işlemi yapılamaz. Çek üzerine yazılmış bir kabul
kaydı, yazılmamış sayılır.
III - Kimin lehine
çekilebileceği
MADDE 785- (1) Çek;
a) Emre yazılı
kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir kişiye,
b) Emre yazılı
değildir kaydıyla veya buna benzer bir kayıtla belirli bir
kişiye,
c) Veya hamile,
ödenmek üzere çekilebilir.
(2) Belirli bir kişi
lehine veya hamiline kelimelerinin veya buna benzer başka bir ibarenin
eklenmesiyle düzenlenen çek, hamiline yazılı çek sayılır.
(3) Kimin lehine
düzenlendiği gösterilmemiş olan bir çek, hamiline yazılı
çek hükmündedir.
IV - Faiz şartı
MADDE 786- (1) Çekte öngörülen herhangi bir
faiz şartı yazılmamış sayılır.
V - Adresli ve
yerleşme yerli çek
MADDE 787- (1) Çek, muhatabın
yerleşim yerinde veya başka bir yerde üçüncü bir kişi nezdinde
ödenmek üzere düzenlenebilir. Ancak, bu üçüncü kişinin bir banka
olması şarttır.
İKİNCİ AYIRIM
Devir
A) Devredilebilirlik
MADDE 788- (1) Açıkça emre
yazılı kaydıyla veya bu kayıt olmadan belirli bir
kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve
zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir.
(2) Emre yazılı
değildir kaydıyla veya buna benzer bir kayıtla belirli bir
kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ancak
alacağın temlikiyle devredilebilir. Bu devir, alacağın
temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur.
(3) Ciro, düzenleyen
veya çekten dolayı borçlu olanlardan herhangi biri lehine de
yapılabilir. Bu kişiler çeki yeniden ciro edebilirler.
B) Ciro
I - Genel olarak
MADDE 789- (1) Cironun kayıtsız ve
şartsız olması gereklidir. Ciro, şartlara tabi
tutulmuşsa bunlar yazılmamış sayılır.
(2) Kısmi ciro ve
muhatabın cirosu batıldır.
(3) Hamiline yazılı
ciro beyaz ciro hükmündedir.
(4) Muhatap lehindeki ciro
yalnız makbuz hükmündedir; meğerki, muhatabın birden fazla
şubesi olup da, ciro, muhatap şubeden başka bir şube
üzerine yazılmış bulunsun.
II - Hak sahipliğini
ispat görevi
MADDE 790- (1) Cirosu kabil bir çeki elinde
bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı
müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan
anlaşıldığı takdirde yetkili hamil
sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış
hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse, bu son ciroyu
imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır.
III - Hamiline
yazılı çek üzerine yapılan ciro
MADDE 791- (1) Hamiline yazılı bir
çek üzerine yapılan ciro, cirantayı, başvurma hakkına
dair hükümler gereğince sorumlu kılarsa da senedin niteliğini
değiştirerek onu emre yazılı bir çek hâline getirmez.
C) Elden çıkan çek
MADDE 792- (1) Çek, herhangi bir suretle hamilin
elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı,
ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu
olup da hamil hakkını 790 ıncı
maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki
kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir
kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.
D) Protestodan ve ibraz
süresinin geçmesinden sonraki ciro
MADDE 793- (1) Protestonun düzenlenmesinden
veya aynı nitelikte bir belirlemeden veya ibraz süresinin geçmesinden
sonra yapılan ciro, ancak alacağın temlikinin
sonuçlarını doğurur.
(2) Tarihsiz bir
cironun, protesto veya aynı nitelikte bir belirlemeden veya ibraz
süresinin geçmesinden önce yapıldığı, aksi sabit oluncaya
kadar karinedir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Ödeme ve Ödememe
A) Ödeme
I - Aval
MADDE 794- (1) Çekte yazılı bedelin
ödenmesi, kısmen veya tamamen aval ile teminat altına
alınabilir.
(2) Bu teminat, muhatap hariç
olmak üzere üçüncü bir kişi veya çek üzerinde imzası bulunan bir
kişi tarafından da verilebilir.
II - Muacceliyet
MADDE 795- (1) Çek görüldüğünde ödenir.
Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış
hükmündedir.
(2) Düzenlenme günü olarak
gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan çek, ibraz günü ödenir.
III - Ödeme için ibraz
1. Genel olarak
MADDE 796- (1) Bir çek, düzenlendiği
yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde
ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
(2) Ödeneceği ülkeden
başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri
aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde
muhataba ibraz edilmelidir. Bu bakımdan, bir Avrupa ülkesinde düzenlenip
de Akdenize sahili bulunan bir ülkede ödenecek olan ve aynı şekilde
Akdenize sahili olan bir ülkede düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi
gereken çekler aynı kıtada düzenlenmiş ve ödenmesi şart
kılınmış sayılır.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralarda yazılı süreler, çekte yazılı olan
düzenlenme tarihinin ertesi günü başlar.
2. Takvim
farklılığı
MADDE 797- (1) Çek, takvimleri farklı
olan iki yer arasında çekildiği takdirde; düzenlenme günü, ödeme
yerindeki takvimin onu karşılayan gününe dönüştürülür.
3. Takas odası
MADDE 798- (1) Çekin bir takas odasına
ibrazı ödeme için ibraz yerine geçer.
IV - Çekten cayma
1. Genel olarak
MADDE 799- (1) Çekten cayma ancak ibraz süresi
geçtikten sonra hüküm ifade eder.
(2) Çekten
cayılmamışsa, muhatap, ibraz süresinin geçmesinden sonra da
çeki ödeyebilir.
2. Özel hâller
MADDE 800- (1) Çekin tedavüle
çıkarılmasından sonra, düzenleyenin ölümü, medenî haklarını
kullanma ehliyetini kaybetmesi veya iflası çekin geçerliliğini
etkilemez.
V - Ciroların
incelenmesi
MADDE 801- (1) Cirosu kabil bir çeki ödeyecek
muhatap, cirolar arasında düzenli bir teselsülün var olup
olmadığını incelemekle yükümlü ise de cirantaların
imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda
değildir.
VI - Yabancı ülke
parasıyla ödenecek çek
MADDE 802- (1) Çekin ödeme yerinde rayici
olmayan bir para ile ödenmesi şart koşulmuş ise, bedeli, çekin
ibraz günündeki değerine göre o ülke parası ile ödenebilir.
İbraz edilmesine rağmen ödenmediği takdirde hamil, çek
bedelinin dilerse ibraz dilerse ödeme günlerindeki rayiç değerine göre
ülke parasıyla ödenmesini isteyebilir.
(2) Yabancı ülke
parasının değeri, ödeme yerindeki ticari teamüllere göre belirlenir.
Bununla beraber düzenleyen, ödenecek tutarın çekte yazılı
belirli bir kura göre hesap olunmasını şart koşabilir.
(3) Düzenleyen, ödemenin
belirli bir para ile yapılmasını (aynen ödemeyi)
şart koşmuş ise birinci ve ikinci fıkra hükümleri
uygulanmaz.
(4) Çek bedeli, düzenlenme ve
ödeme ülkelerinde aynı adı taşıyan ve fakat
değerleri birbirinden farklı olan para ile gösterildiği
takdirde, ödeme yerindeki para kastedilmiş sayılır.
VII - Çizgili çek
1. Şekil ve
şartları
MADDE 803- (1) Bir çekin düzenleyeni veya hamili
onu, 804 üncü maddede gösterilen sonuçları doğurmak üzere
çizebilir.
(2) Çekin çizilmesi, çekin ön
yüzüne birbirine paralel iki çizgi çekilerek yapılır. Çek, genel
veya özel olarak çizilebilir.
(3) İki çizgi
arasına hiçbir ibare konmamış veya banka kelimesi veya buna
benzer bir ibare konmuş ise çek, genel olarak çizilmiş demektir.
(4) İki çizgi
arasına belirli bir bankanın ticaret unvanı
yazılmış ise çek, özel olarak çizilmiş demektir.
(5) Genel çizgi özel çizgiye
dönüştürülebilir; özel çizgi genel çizgiye dönüştürülemez.
(6) Çizgilerin veya zikredilen
bankanın ticaret unvanının silinmesi hükümsüz
sayılır.
2. Hükümleri
MADDE 804- (1) Genel olarak çizilen bir çek,
muhatap tarafından ancak bir bankaya veya muhatabın bir
müşterisine ödenebilir.
(2) Özel olarak çizilen
bir çek, muhatap tarafından ancak ticaret unvanı gösterilen bankaya
veya bu banka muhatap ise onun müşterisine ödenebilir. Ticaret
unvanı gösterilen banka, bedelin tahsili işini diğer bir
bankaya bırakabilir.
(3) Bir banka, çizgili çeki,
ancak müşterilerinden veya diğer bir bankadan iktisap edebilir.
Aynı şekilde onu, sözü geçen kişilerden başkaları
hesabına tahsil edemez.
(4) Çek, birden fazla özel
olarak çizilmiş ise, muhatabın bu çeki ödeyebilmesi için çekin
ikiden fazla çizilmemiş olması ve çizgilerden birinin, çekin bir
takas odası tarafından tahsil edilebilmesi amacı ile
yapılmış olması şarttır.
(5) Birinci ilâ dördüncü
fıkralara aykırı hareket eden muhatap veya banka, çek bedelini
aşmamak üzere, oluşan zarardan sorumludur.
VIII - Hesaba geçirilmek
üzere düzenlenen çek
1. Genel olarak
MADDE 805- (1) Bir çekin düzenleyeni veya hamili
çekin ön yüzüne hesaba geçirilecektir kaydını veya buna benzer
bir ibareyi yazarak çekin nakden ödenmesini önleyebilir. Bu takdirde çek, muhatap
tarafından ancak hesaba alacak kaydı, takas, hesap nakli suretiyle
kayden ödenebilir. Bu kayıtlar ödeme yerine geçer.
(2) hesaba geçirilecektir
kaydının çizilmesi geçersizdir.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralara aykırı hareket eden muhatap, çekin bedelini
aşmamak üzere, zarardan sorumludur.
2. Hamilin hakları
a) İflas hâlinde
MADDE 806- (1) Hesaba geçirilmek üzere
düzenlenen bir çekin hamili, muhatap iflas etmiş veya bir ilamla
ispatlanmamış olsa bile ödemelerini tatil etmiş ya da aleyhine
yapılan herhangi bir icra takibi semeresiz kalmışsa, çek
bedelinin nakden ödenmesini muhataptan isteyebileceği gibi, ödememe
hâlinde başvurma hakkını da kullanabilir.
b) Hesaba geçirilmeme
hâlinde
MADDE 807- (1) Hesaba geçirilmek üzere
düzenlenen bir çekin hamili; muhatabın, çek bedelini kayıtsız
ve şartsız bir alacak olarak hesaba geçirmekten
kaçındığını veya ödeme yerindeki takas
odasının, bu çekin, hamilin borçlarına mahsup edilmek
kabiliyetini haiz olmadığını beyan etmiş
bulunduğunu ispat ederse, başvurma haklarını
kullanabilir.
B) Ödememe
I - Hamilin başvurma
hakları
MADDE 808- (1) Zamanında ibraz
edilmiş olan çekin ödenmemiş olduğu ve ödememe hâli;
a) Resmî bir belge, protesto
ile,
b) Muhatap tarafından,
ibraz günü de gösterilmek suretiyle, çekin üzerine yazılmış
olan tarihli bir beyanla,
c) Bir takas
odasının, çek zamanında teslim edildiği hâlde
ödenmediğini tespit eden tarihli bir beyanıyla,
sabit bulunduğu takdirde
hamil; cirantalar, düzenleyen ve diğer çek borçlularına
karşı başvurma haklarını kullanabilir.
II - Protesto
MADDE 809- (1) Protesto veya buna denk olan
belirleme, ibraz süresinin geçmesinden önce yapılmalıdır.
(2) İbraz, sürenin son
gününde yapılırsa, protesto veya buna denk belirleme, izleyen
iş gününde de yapılabilir.
III - Başvurma
hakkının kapsamı
MADDE 810- (1) Hamil, başvurma yolu ile;
a) Çekin ödenmemiş olan
bedelini,
b) İbraz gününden
itibaren bu tutarın faizini,
c) Protestonun veya buna denk
olan belirlemenin ve gönderilen ihbarnamelerin giderleri ile diğer
giderleri ve
d) Çek bedelinin binde üçünü
aşmamak üzere komisyon ücretini,
isteyebilir.
IV - Mücbir sebepler
MADDE 811- (1) Kanunen belirli olan süreler
içinde çekin ibrazı veya protesto edilmesi veya buna denk bir
belirlemenin yapılması, bir devletin mevzuatı veya herhangi
bir mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir engel
nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu işlemler için belirli
olan süreler uzar.
(2) Hamil, mücbir sebebi
gecikmeksizin kendi cirantasına ihbar etmeye ve bu ihbarı çeke veya
alonja kaydedip, bunun altına, yerini ve tarihini yazarak imzalamakla
zorunludur. 723 üncü madde hükümleri burada da uygulanır.
(3) Mücbir sebebin ortadan
kalkmasından sonra hamil, çeki gecikmeksizin ödeme amacıyla
ibraz etmek ve gereğinde protesto veya buna eş değerde bir
belirlemeyi yaptırmak zorundadır.
(4) Mücbir sebep, ibraz
süresinin bitiminden önce olmak şartıyla, hamilin bu sebebi
kendinden önce gelen borçluya ihbar ettiği günden itibaren onbeş
günden fazla devam ederse, çekin ibrazına ve protesto çekilmesine veya
buna eş değerde bir belirlemeye gerek kalmaksızın
başvurma hakkı kullanılabilir.
(5) Hamilin veya çeki ibraz
etmekle, protesto çekmekle ya da aynı nitelikte bir belirlemeyi
yaptırmakla görevlendirdiği kişinin, sadece kendileriyle
ilgili olgular mücbir sebep sayılmaz.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Çeşitli Hükümler
A) Sahte veya tahrif
edilmiş çek
MADDE 812- (1) Sahte veya tahrif edilmiş
bir çeki ödemiş olmasından doğan zarar muhataba ait olur;
meğerki, senette düzenleyen olarak gösterilen kişiye, kendisine
verilen çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusurun
yüklenmesi mümkün olsun.
B) Çekin birden fazla nüsha
olarak düzenlenmesi
MADDE 813- (1) Hamiline yazılı
çekler hariç olmak üzere; bir ülkede düzenlenip de diğer bir ülkede veya
aynı ülkenin denizaşırı bir kısmında ödenmesi
şart olan ve aksine, bir ülkenin denizaşırı bir
kısmında düzenlenip o ülkede ödenmesi şart olan ya da
aynı ülkenin denizaşırı olan aynı kısmında
yahut çeşitli kısımlarında düzenlenip ödenmesi şart
olan her çek, birbirinin aynı olarak çeşitli nüshalar hâlinde düzenlenebilir.
Bu nüshalar senet metninde teselsül eden sıra numaraları ile
gösterilir. Aksi takdirde her nüsha ayrı bir çek sayılır.
C)
Zamanaşımı
MADDE 814- (1) Hamilin, cirantalarla
düzenleyene ve diğer çek borçlularına karşı sahip
olduğu başvurma hakları, ibraz süresinin bitiminden itibaren
üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Çek borçlularından
birinin diğerine karşı sahip olduğu başvurma
hakları, bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu
ile kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren üç
yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
D) Bankanın
tanımı
MADDE 815- (1) Bu Kısımda geçen
bankadan amaç, Bankacılık Kanununa tabi olan
kuruluşlardır. Ancak, ödeme yeri Türkiye dışında
olan çekler hakkında banka teriminden hangi kuruluşların
anlaşılacağı ödeme yeri hukukuna göre belirlenir.
E) Süreler
I - Tatil günleri
MADDE 816- (1) Bir çekin ibrazı ve
protestosu, ancak bir iş gününde yapılabilir.
(2) Çeke ilişkin
işlemler ve özellikle ibraz ve protesto veya buna eş değer
belirleme işlemlerinin yapılması için kanunla belirli sürenin
son günü, pazara veya diğer bir tatil gününe rastladığı
takdirde, bu süre onu izleyen ilk iş gününü kapsayacak kadar uzar.
Aradaki tatil günleri süre hesabına dâhildir.
II - Sürelerin hesabı
MADDE 817- (1) Kanunun bu Kısmında
gösterilen süreler hesap edilirken bunların
başladığı gün sayılmaz.
F) Uygulanacak hükümler
MADDE 818- (1) Poliçeye ait
aşağıdaki hükümler çek hakkında da uygulanır:
a) Düzenleyenin bizzat kendi
emrine, kendi üzerine ve üçüncü kişi hesabına düzenlediği
poliçeler hakkındaki 673 üncü madde.
b) Poliçede gösterilen
bedeller arasındaki farklara ilişkin 676 ncı madde.
c) Borçlanmaya ehil olmayan
kişilerin imzasına, yetkisiz imzaya, düzenleyenin
sorumluluğuna ve açık poliçeye ait 677 ilâ 680 inci maddeler.
d) Ciro hakkındaki 683
ilâ 685 inci maddeler.
e) Poliçeye ait defilere
ilişkin 687 nci madde.
f) Vekâleten yapılan
cirodan doğan haklara dair 688 inci madde.
g) Avalin şekil ve
hükümleri hakkındaki 701 ve 702 nci maddeler.
h) Makbuz istemek hakkına
ve kısmen ödemeye dair 709 uncu madde.
ı) Protestoya ait 715 ilâ
717 nci ve 719 ilâ 721 inci maddeler.
i) Protestosuz kaydına
dair 722 nci madde.
j) İhbar hakkındaki
723 üncü madde.
k) Poliçe
borçlularının müteselsil sorumluluğuna dair 724 üncü madde.
l) Poliçenin ödenmesi hâlinde
başvurma hakkına ve poliçenin, protestonun ve makbuzun
kendisine verilmesini istemek hakkına dair 726 ve 727 nci maddeler.
m) Sebepsiz
zenginleşmeden doğan haklara dair 732 nci madde.
n) Poliçe
karşılığının devrine dair 733 üncü madde.
o) Poliçe nüshaları
arasındaki ilişkiye ait 744 üncü madde.
ö) Değişiklikler
hakkındaki 748 inci madde.
p)
Zamanaşımının kesilmesine dair 750 ve 751 inci maddeler.
r) Atıfet sürelerinin
kabul olunamayacağına, poliçeye ilişkin işlemlerin
yapılması gereken yer ile elle imzaya dair 754 ilâ 756 ncı
maddeler.
s) İptal hakkındaki
757 ilâ 763 üncü maddelerle 764 üncü maddenin birinci fıkrası.
ş) Ehliyete, poliçe ve
bonolara ilişkin hakların korunması ile başvurma
hakkının kullanılması için gerekli işlemlere
ilişkin kanun ihtilaflarına dair 766, 768 ve 769 uncu maddeler.
(2) 722 nci maddenin
birinci ve üçüncü fıkralarıyla 723 üncü maddenin birinci
fıkrası ve 727 nci madde hükümlerinin çeklere uygulanmasında,
protesto yerine 808 inci maddenin birinci fıkrasının (b) ve
(c) bentleri gereğince belirleme yapılması da geçerlidir.
BEŞİNCİ AYIRIM
Kanunlar İhtilafı
A) Muhatap olma ehliyeti
MADDE 819- (1) Bir çekin kimin üzerine
düzenlenebileceğini, çekin ödeneceği ülkenin hukuku belirler. Bu
hukuka göre çek, muhatabın şahsı bakımından geçersiz
sayılıyorsa, hukuklarının böyle bir nedenden dolayı
geçersizliği öngörmediği ülkelerde, çek üzerine atılan
imzalardan doğan borçlanmalar geçerlidir.
B) Şekil ve süreler
MADDE 820- (1) Çeke ait borçlanmaların
şekli, bu borçlanmaların imza edilmiş olduğu ülkenin
hukukuna göre belirlenir. Bununla beraber, ödeme yeri hukukunun
öngördüğü şekle uyulması yeterlidir.
(2) 767 nci maddenin ikinci ve
üçüncü fıkraları da uygulanır.
C) Borçlanmaların
hükümleri
I - Düzenlenme yeri kanunu
MADDE 821- (1) Çekten doğan
borçlanmaların sonuçları, bu borçlanmaların
yapıldığı ülke hukukuna göre belirlenir.
II - Ödeme yeri hukuku
MADDE 822- (1) Aşağıda
yazılı hususlar çekin ödeneceği ülke hukukuna göre belirlenir:
a) Çekin mutlaka görüldüğünde
mi ödenmesi gerektiği yoksa görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi
şartıyla da düzenlenip düzenlenemeyeceği ve gerçek düzenlenme
gününden sonraki bir günün çeke yazılmasının ne gibi sonuçlar
doğuracağı.
b) İbraz süresi.
c) Çekin; kabul, teyit, tasdik
veya vize edilip edilmeyeceği ve bu kayıtların ne gibi
sonuçlar doğuracağı.
d) Hamilin kısmen ödemeyi
isteyebilip isteyemeyeceği ve böyle bir ödemeyi kabule zorunlu olup
olmadığı.
e) Çekin çizilip
çizilemeyeceği veya hesaba geçirilecektir kaydını veya buna
eşit bir ibareyi içerip içermeyeceği ve bu çizginin ya da bu
kaydın yahut ona eşit olan ibarenin ne gibi sonuçlar
doğuracağı.
f) Çekin
karşılığı üzerinde hamilin özel hakları bulunup
bulunmadığı ve bu hakların niteliğinin ne
olduğu.
g) Düzenleyenin çekten
cayabilip cayamayacağı veya çekin ödenmesine itiraz edebilip
edemeyeceği.
h) Çekin kaybedilmesi veya
çalınması hâlinde alınacak tedbirler.
i) Cirantalara, düzenleyene ve
diğer çek borçlularına karşı başvurma
haklarının korunması için bir protesto veya buna eş
değer bir belirleme yapmanın gerekli olup olmadığı.
III - Yerleşim yeri
hukuku
MADDE 823- (1) Muhatap ve yerleşim yerli
çeki ödeyecek olan üçüncü kişi aleyhine sebepsiz zenginleşmeden
doğan istemler, bu kişilerin yerleşim yerlerinin bulunduğu
ülkenin hukukuna göre belirlenir.
BEŞİNCİ KISIM
Kambiyo Senetlerine Benzeyen Senetler ve
Diğer Emre Yazılı Senetler
A) Emre yazılı
senet
I - Tanımı
MADDE 824- (1) Emre yazılı olan veya
kanunen böyle sayılan kıymetli evrak, emre yazılı
senetlerdendir.
II - Borçlunun defileri
MADDE 825- (1) Borçlu, emre yazılı
bir senetten doğan alacağa karşı ancak senedin
geçersizliğine ilişkin veya senet metninden anlaşılan
defilerle alacaklı kim ise ona karşı, şahsen haiz
bulunduğu defileri ileri sürebilir.
(2) Borçlu ile önceki
hamillerden biri veya senedi düzenleyen kişi arasında doğrudan
doğruya varolan ilişkilere dayanan defilerin ileri sürülmesi,
ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına
hareket etmiş olması hâlinde caizdir.
B) Kambiyo senetlerine
benzeyen senetler
I - Emre yazılı
havaleler
1. Genel olarak
MADDE 826- (1) Senet metninde poliçe olarak
gösterilmemekle beraber, açıkça emre yazılı olarak düzenlenen
ve diğer hususlarda da poliçede aranılan unsurları içeren
havaleler poliçe hükmündedir.
2. Kabul
zorunluluğunun bulunmaması
MADDE 827- (1) Emre yazılı havale
kabul için ibraz edilemez.
(2) Buna rağmen ibraz
edilir ve kabulden de kaçınılırsa hamilin bu sebepten
dolayı başvurma hakkı yoktur.
3. Kabulün hükümleri
MADDE 828- (1) Emre yazılı bir
havalenin, havale olunan tarafından isteğe bağlı olarak
kabulü poliçenin kabulü hükmündedir. Bununla beraber, hamil, havale olunan
kişi iflas etmiş veya bir ilamla ispatlanmamış olsa bile ödemelerini
tatil etmiş veya aleyhine yapılan takip semeresiz
kalmışsa, vadenin gelmesinden önce başvurma hakkını
kullanamaz.
(2) Bunun gibi, havale edenin
iflası hâlinde vadenin gelmesinden önce hamil başvurma
hakkını kullanamaz.
4. İcrada
uygulanmayacak hükümler
MADDE 829- (1) İcra ve İflas
Kanununun, çekler, poliçeler ve emre yazılı senetlerden bonoların
takibine ilişkin hükümleri emre yazılı havaleye uygulanamaz.
II - Emre yazılı
ödeme vaatleri
MADDE 830- (1) Senet metninde bono olarak
gösterilmemekle beraber, açıkça emre yazılı olarak
düzenlenmiş olan ve bonoda aranılan diğer unsurları da
içeren ödeme vaatleri, bono hükmündedir. Ancak, emre yazılı olarak
düzenlenmiş olan ödeme vaatleri hakkında, araya girerek ödemeye
ilişkin hükümler uygulanmaz.
(2) İcra ve İflas
Kanununun, çekler, poliçeler ve emre yazılı senetlerden
bonoların takibine ilişkin hükümleri, emre yazılı olarak
düzenlenmiş bulunan ödeme vaatlerine uygulanmaz.
C) Cirosu kabil olan
diğer senetler
MADDE 831- (1) İmza edenin, yer, zaman ve
tutar bakımlarından belirli nakdî ödemelerde bulunmayı ve
belirli miktarda misli şeyler teslim etmeyi borçlandığı
senetler, açıkça emre yazılı oldukları takdirde ciro ile
devredilebilirler.
(2) Bu senetler ve makbuz
senetleri, varant ve konişmento gibi cirosu kabil olan senetler
hakkında, cironun şekli, hamilin hak sahipliği ve
senedi elinde bulunduranın onu geri vermekle yükümlü olması
hususlarında, poliçelere ilişkin hükümler geçerlidir. İptal
konusunda, varant ve makbuz senedi dışındaki emre
yazılı senetlere poliçelere ilişkin hükümler uygulanır.
(3) Kambiyo senetlerindeki
başvurmaya ilişkin hükümler kanunda açık hüküm olmadıkça,
birinci fıkrada yazılı senetler hakkında uygulanmaz.
ALTINCI KISIM
Makbuz Senedi ve Varant
A) Umumi mağazalar
I - Genel olarak
MADDE 832- (1) Makbuz senedi ve varant
verme karşılığında serbest veya gümrüklenmemiş
mal ve hububatı, saklama sözleşmesi uyarınca kabul etmek ve
tevdi edenlere de bu senetlerle tevdi olunan mal ve hububatı satabilmek
veya rehnedebilmek imkânı vermek amacıyla kurulan mağazalara
umumi mağaza denir. Umumi mağazalar işlemleri bu
Kısım hükümlerine tabidir.
(2) Umumi mağazalar
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izniyle kurulur.
(3) Umumi
mağazaların kuruluş usul ve esasları, bunlara kabul
edilecek mal ve hububat cinsleri ve umumi mağazaların henüz
gümrüklenmemiş olan malları kabul etmeye yetkili
sayılmaları için gereken şartlar ve gümrük denetimi özel
kanununda düzenlenir.
II - İstisnalar
MADDE 833- (1) 832 nci maddede
yazılı senetleri vermeksizin, yalnız mal ve hububatı
saklama sözleşmesiyle kabul etmek üzere açılan diğer kurumlar
ve yerler hakkında umumi mağazalara ait hükümler geçerli olmaz. Bu
hususta Türk Borçlar Kanununun saklama sözleşmesi hakkındaki
hükümleri uygulanır.
(2) Tevdi edilmiş
şeyler karşılığında verilen ancak, kanunun
aradığı şekil şartlarına uymayan senetlerle, bu
şekil şartlarına uygun olup da izin almamış olan
kurumlar tarafından verilen senetler, kıymetli evrak olmayıp
teslim alma makbuzları veya ispat belgeleri hükmündedir.
B) Makbuz senedi ve varant
I - Şekil
1. Makbuz senedi
MADDE 834- (1) Umumi mağazalara tevdi
edilen mal ve hububat karşılığında verilen makbuz
senedinin aşağıda yazılı kayıtları
içermesi gereklidir:
a) Tevdi edenin adı,
mesleği, yerleşim yeri.
b) Tevdinin
yapıldığı umumi mağazanın ticaret unvanı
ile merkezi.
c) Tevdi olunan malların
cins ve miktarı ile nitelik ve değerinin bilinmesi için
açıklanması gereken hususlar.
d) Tevdi olunan malların
tabi olması gereken, resim, harç ve vergilerin ödenip ödenmediği ve
sigorta edilip edilmediği.
e) Ödenmiş veya ödenecek
ücretler, giderler.
f) Senedin kimin adına
veya emrine düzenleneceğini gösteren bir ibare.
g) Umumi mağaza sahibinin
imzası.
2. Varant
MADDE 835- (1) Varantın da 834 üncü
maddede yazılı kayıtları aynen içermesi ve makbuz
senedine bağlı olması gerekir.
3. Defter
MADDE 836- (1) Makbuz senedi ve varanttan
oluşan belgenin dip koçanlı bir defterden koparılmış
olması ve defterin umumi mağazaya ait belgeler arasında
saklanması gereklidir.
4. Kısmi senet
MADDE 837- (1) Makbuz senedi ve varantın
hamili, giderleri kendisine ait olmak üzere önceden tevdi olunan
malların kısımlara ayrılmasını ve her
kısım için ayrı ayrı senet verilmesini isteyebilir. Bu
takdirde eski senet geri verilir ve iptal olunur.
II - Ciro
1. Genel olarak
MADDE 838- (1) Makbuz senediyle varant emre
yazılı olmasa bile ayrı ayrı veya birlikte teslim ve ciro
yoluyla devredilebilir. Ciro, yapıldığı günün tarihini de
taşır.
(2) Varant ile makbuz senedi
birlikte beyaz ciro ile de devredilebilir. Bu türlü ciro, her iki senet
teslim edildiği takdirde cirantanın haklarını hamile
devreder.
2. Hükümleri
MADDE 839- (1) Senedin teslimi
şartıyla, ciro aşağıda yazılı hükümleri
doğurur:
a) Makbuz senedi ve
varantın birlikte cirosu, tevdi olunan malların mülkiyetini
devreder.
b) Yalnız varantın
cirosu, varantın devredildiği kişiye, tevdi olunan mallar
üzerinde rehin hakkı sağlar.
c) Yalnız makbuz
senedinin cirosu, varant hamilinin hakkı saklı kalmak
şartıyla, tevdi olunan malların mülkiyetini devreder.
3. Varantın cirosu
MADDE 840- (1) Varantın ilk cirosu, hangi
borcun teminat altına alınması için yapılmışsa
onu, faiz oranını ve vadeyi içerir.
(2) Varantın cirosunda
yazılı kayıtlar aynen makbuz senedinin üzerine de
yazılarak, varantın ciro edildiği kişi tarafından
imza edilir.
C) Mallar üzerinde
tasarruflar
I - Yapılamayacak
işlemler
MADDE 841- (1) Varant ile makbuz senedinin
zıyaından, mirastan veya iflastan kaynaklanan
uyuşmazlıklar hariç olmak üzere, umumi mağazalara tevdi olunan
şeyler üzerinde haciz, el koyma veya rehin yapılamaz.
II - Malın geri
alınması
1. Genel olarak
MADDE 842- (1) Varanttan
ayrılmış bir makbuz senedinin hamili, varant ile teminat
altına alınmış olan borcun ana parası ile vade
gününe kadar olan faizlerini umumi mağazaya yatırarak, vade
gününden önce de malları çekebilir.
(2) Yatırılan
para varantın geri verilmesi karşılığında
hamiline ödenir.
2. Kısmen geri alma
MADDE 843- (1) Varanttan
ayrılmış makbuz senedinin hamili, umumi mağazaya tevdi
olunan misli eşyadan bir kısmını çekmek istediği
takdirde mağazanın sorumluluğu altında, hem çekeceği
kısım ve hem de varant ile teminat altına
alınmış borç ile orantılı bir miktar parayı
umumi mağazaya yatırmak zorundadır.
III - Sattırma
hakkı
1. Şartlar
MADDE 844- (1) Vade gününde alacağı
ödenmemiş varant hamili, poliçe hamili gibi, protesto çektikten on gün
sonra rehin hükümlerine göre tevdi edilen malları sattırabilir.
(2) 841 inci maddede
yazılı hâller satışa engel değildir.
2. Satış bedeli
MADDE 845- (1) Gümrük resmi ve diğer
resim, harç ve vergilerle tevdi olunan mallar için umumi mağaza tarafından
yapılan giderler ve mağazanın ücreti satış
bedelinden, öncelikle ödenir.
(2) Birinci fıkrada
yazılı paralar ve teminat altına alınan borç ödendikten
sonra bakiye, makbuz senedi hamiline ödenmek üzere mağaza sahibine
verilir.
3. Başvurma hakkı
MADDE 846- (1) Bir varant hamilinin, sadece
sattırdığı tevdi olunan malların alacağına
yetmemesi hâlinde, borçlunun veya cirantaların mallarına
başvurma hakkı vardır.
(2) Protesto çekmemiş
veya kanuni süresi içinde tevdi olunan malları sattırmaya
teşebbüs etmemiş olan varant hamili, cirantalarına
karşı bütün haklarını kaybederse de borçluya
karşı başvurma hakkı geçerliliğini sürdürür.
4. Sigorta
MADDE 847- (1) Varantın hamili, sigorta
edilen malın zıya veya hasarı hâlinde sigorta bedelinden
alacağını tahsil eder.
D)
Zamanaşımı
MADDE 848- (1) Makbuz senedi ve varanttan
doğan istem hakları, poliçeler hakkındaki
zamanaşımı sürelerine tabidir. Cirantalara karşı
başvurma için zamanaşımının
başlangıcı, eşyanın satış günüdür.
E) Senetlerin
zıyaı
MADDE 849- (1) Makbuz senedi veya varantı
kaybeden hamil, bu senetlere malik olduğunu ispat etmek ve teminat
vermek suretiyle, mağazanın bulunduğu yerdeki mahkemeden
alacağı izin üzerine, durumun kararda gösterilen o yer
gazetelerinde ilanından ve itiraz için verilecek sürenin geçmesinden
sonra ikinci bir nüsha alabilir. Kaybolan varantın süresi geçmişse,
hamilin istemi üzerine mahkeme aynı şekilde borcun ödenmesine izin
verebilir. İzin, mağazaya ve varanta ilişkin ise, hem
mağazaya hem de ilk borçluya tebliğ olunur. Alacaklının,
mağazanın bulunduğu yerde bir de yerleşim yeri göstermesi
gerekir. Mağaza sahibi ve borçlu izin kararına itiraz edebilirler.
İtiraz üzerine mahkeme derhâl hükmünü verir. Hüküm alacaklı lehine
ise, icranın geri bırakılmasına karar verilemez. Ancak, ilgililerin
istemi üzerine, icra mahkemesi hüküm kesinleşinceye kadar tevdi olunan
eşyanın satışından elde edilecek paranın icra
veznesinde saklanmasına karar verebilir.
DÖRDÜNCÜ KİTAP
Taşıma İşleri
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A)
Taşıyıcı
MADDE 850- (1) Taşıyıcı,
taşıma sözleşmesiyle eşya veya yolcu taşıma
işini veya ikisini birlikte üstlenen kişidir. Eşya her türlü
yükü de kapsar.
(2) Taşıyıcı,
taşıma sözleşmesiyle eşyayı varma yerine götürmeyi
ve orada gönderilene teslim etmeyi veya yolcuyu varma yerine
ulaştırmayı; buna karşılık, eşya
taşımada gönderen ve yolcu taşımada yolcu,
taşıyıcıya, taşıma ücretini ödemeyi
borçlanır.
(3) Taşıma
işleri ticari işletme faaliyetidir.
B) Hükümlerin uygulama
alanı
MADDE 851- (1) Eşya ve yolcu
taşımayı arizi olarak üstlenen kişi hakkında da bu
Kitap hükümleri, uygun düştükleri ölçüde, uygulanır.
C) Saklı tutulan
hükümler
I- Kural
MADDE 852- (1) Deniz, demir ve hava
yoluyla taşıma ile posta idaresine ilişkin özel hükümler
saklıdır.
II- Özel hükümlerin
sorumluluğu etkilememesi
MADDE 853- (1) Taşıyıcı
ve taşıma işleri komisyoncusu, taşıma işini 852
nci maddede öngörülen özel hükümlere bağlı bulunan bir
kuruluşa gördürdükleri takdirde de Kanunun kendilerine yüklediği
sorumluluğun hafifletilmesini veya kaldırılmasını
isteyemezler. Değişik tür araçlar ile taşımaya
ilişkin Dördüncü Kısım hükümleri saklıdır.
D) Sorumluluğun
kaldırılmasına veya hafifletilmesine ait hükümlerin
geçersizliği
MADDE 854- (1) Kanunun,
taşıyıcıya, taşıma işleri komisyoncusuna
ve faaliyetleri Devlet iznine bağlı taşıma
işletmelerine yüklediği sorumlulukların, önceden
hafifletilmesi veya kaldırılması sonucunu doğuran tüm
sözleşme hükümleri geçersizdir. Bu hükümlerin, işletme tüzüklerinde,
genel işlem şartlarında, biletlerde, tarifelerde veya benzer
diğer belgelerde öngörülmüş olmaları hâlinde de hüküm
aynıdır.
E)
Zamanaşımı
MADDE 855- (1) Bu Kitap hükümlerine
tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel
bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem
hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda
zamanaşımına uğrar.
(2) Bu süre, eşya
taşımasında, eşyanın gönderilene teslimi; yolcu
taşımasında, yolcunun varma yerine ulaşma tarihinden
başlar. Eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere
ulaşamamış ise, zamanaşımı süresi,
eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten
itibaren işlemeye başlar.
(3) Rücu haklarına
ilişkin zamanaşımı, rücu alacaklısının,
zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren, üç ay
içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş
olması şartıyla; rücu alacaklısına karşı
mahkeme kararının kesinleştiği günden,
kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hâllerde ise, rücu
alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren
işlemeye başlar.
(4) Gönderen veya
gönderilen, taşıyıcıya karşı olan
haklarını, bir yıl içinde 18 inci maddenin üçüncü
fıkrasına uygun şekilde istemiş olmaları
şartıyla, defi olarak her zaman ileri sürebilirler.
(5) Taşıyıcının
kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve
böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle
işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı;
a) Eşya zıyaa,
hasara uğramış veya geç teslim edilmişse,
b) Yolcu geç
ulaşmışsa,
taşıyıcının
sorumluluğu üç yılda zamanaşımına uğrar.
(6) 13/10/1983 tarihli
ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunundaki
zamanaşımı hükümleri saklıdır.
İKİNCİ KISIM
Eşya Taşıma
A) Taşıma
sözleşmesinin uygulanması
I - Taşıma senedi
MADDE 856- (1) Taşıma senedi
taraflardan birinin istemi üzerine düzenlenir. Senet üç özgün nüsha olarak
hazırlanır ve gönderen tarafından imzalanır. Gönderen,
taşıyıcının da taşıma senedini
imzalamasını isteyebilir. El yazısı ile
imzalanmış taşıma senetlerinin suretlerindeki imza, damga
veya mühür şeklinde ya da basılı olabilir. Bir nüsha gönderene
aittir, diğeri eşyaya eşlik eder, üçüncüsü
taşıyıcıda kalır.
(2) Taşıma
senedi düzenlenmemiş olsa bile, tarafların
karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile
taşıma sözleşmesi kurulur. Eşyanın
taşıyıcıya teslimi, taşıma sözleşmesinin
varlığına karinedir.
II - Taşıma
senedinin içeriği
MADDE 857- (1) Taşıma senedi
aşağıdaki kayıtları içerir:
a) Düzenlenme yeri ve tarihi.
b) Gönderenin adı,
soyadı veya ticaret unvanı ve adresi.
c)
Taşıyıcının adı, soyadı veya ticaret
unvanı ve adresi.
d) Eşyanın teslim
alınacağı yer ve gün ile teslim edileceği yer.
e) Gönderilenin adı,
soyadı veya ticaret unvanı ile adresi.
f) Gerektiğinde bildirim
adresi.
g) Eşyanın türünün
olağan işareti ile ambalajının çeşiti ve tehlikeli
mallarda bunlara ilişkin mevzuatta öngörülen, diğer durumlarda ise
genellikle tanınan işaretleri.
h)Taşınacak
paketlerin sayısı, işaretleri ve numaraları.
i) Eşyanın net
olmayan ağırlığı veya başka şekilde beyan
edilen miktarı.
j) Taşımanın
yapılacağı süre.
k)
Kararlaştırılan taşıma ücreti ve teslime kadar
ortaya çıkacak giderler ile taşıma ücretinin gönderenden
başka biri tarafından ödenecek olması hâlinde buna
ilişkin kayıt.
l) Teslimde ödemeli
taşımalarda teslimde ödeme kaydı ve ödenecek tutar.
m) Eşyanın gümrük ve
diğer resmî işlemlerine ilişkin talimatlar.
n) Varsa
taşımanın üstü açık ya da örtülmemiş bir araçta veya
güvertede yapılabileceğine ilişkin sözleşme.
(2) Taşıma
senedine tarafların uygun gördüğü diğer kayıtlar da
konulabilir.
III - Taşıma
senedinin ispat gücü
MADDE 858- (1) İki tarafça
imzalanan taşıma senedi, taşıma sözleşmesinin
yapıldığına, içeriğine ve eşyanın
taşıyıcı tarafından teslim
alındığına kanıt oluşturur.
(2) İki tarafça
imzalanan taşıma senedi, eşyanın ve
ambalajının, eşyanın taşıyıcı
tarafından teslim alındığı sırada,
dış görünüşü bakımından iyi durumda bulunduğuna
ve taşınan paketlerin sayısının, işaretleri ile
numaralarının, taşıma senedinde yer alan kayıtlara
uygun olduğuna karinedir; meğerki, taşıyıcı taşıma
senedine haklı bir sebeple çekince koymuş olsun. Çekince,
taşıyıcının, kayıtların doğruluğunu
denetleyecek, uygun araçlara sahip olmadığı sebebine de
dayandırılabilir.
(3) Eşyanın
net olmayan ağırlığı veya başka şekilde
beyan edilen miktarı ya da taşınacak paketlerin içeriği,
taşıyıcı tarafından denetlenmiş ve denetlemenin
sonucu her iki tarafça imzalanan taşıma senedine
yazılmışsa, bu yazı, ağırlığın,
miktarın ve içeriğin, taşıma senedinde yer alan
kayıtlara uygun olduğuna karinedir.
(4) Taşıyıcı,
gönderen istemde bulunmuşsa ve buna uygun araçları varsa,
eşyanın ağırlığını,
miktarını veya içeriğini denetlemekle yükümlüdür. Bu hâlde,
taşıyıcı denetleme ile ilgili giderleri ister.
IV - Yük senedi
MADDE 859- (1) Taşıma senedi
düzenlenmemişse, gönderenin istemi üzerine taşıyıcı,
eşya ve taşıma hakkında yeterli bilgileri içeren bir yük
senedi imzalayıp gönderene vermek zorundadır.
V - Refakat belgeleri
MADDE 860- (1) Gönderen,
eşyanın tesliminden önce, resmî nitelik taşıyan,
özellikle gümrük işlemleri için gerekli bulunan bilgileri
taşıyıcıya vermek ve söz konusu belgeleri
taşıyıcının tasarrufuna bırakmak
zorundadır.
(2) Taşıyıcı,
kendisine verilen belgelerin zıyaından, hasarından veya
yanlış kullanılmasından doğan zararlardan
sorumludur; meğerki, zıya, hasar veya yanlış
kullanma taşıyıcının
kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği durumlardan
kaynaklanmış olsun. Ancak, taşıyıcının
sorumluluğu, eşyanın zıyaı hâlinde ödenecek miktarla
sınırlıdır.
VI - Tehlikeli eşya
MADDE 861- (1) Tehlikeli eşya
taşınacaksa gönderen, taşıyıcıya zamanında
açık, anlaşılabilir içerikte ve yazılı şekilde,
tehlikenin türü ve gerekiyorsa alınması gereken önlemler konusunda
bildirimde bulunmakla yükümlüdür.
(2) Taşıyıcı,
eşyayı teslim alırken tehlikenin türünü bilmiyorsa veya
kendisine herhangi bir bildirimde bulunulmamışsa, gönderene
karşı herhangi bir tazmin yükümlülüğü
doğmaksızın, tehlikeli malın
boşaltılmasını, depolanmasını, geri
taşınmasını veya gerektiğinde imhasını ve
zararsız duruma getirilmesini ve bu önlemler sebebiyle gerekli
giderlerin karşılanmasını, gönderenden isteyebilir.
VII - Ambalaj ve
işaret
MADDE 862- (1) Eşyanın
niteliği, kararlaştırılan taşıma dikkate
alındığında, ambalaj yapılmasını
gerektiriyorsa, gönderen, eşyayı zıya ve hasardan koruyacak ve
taşıyıcıya zarar vermeyecek şekilde ambalajlamak
zorundadır. Ayrıca gönderen, eşyanın sözleşme
hükümlerine uygun şekilde işleme tabi tutulabilmesi için
işaretlenmesi gerekiyorsa, bu işaretleri de koymakla yükümlüdür.
VIII - Yükleme ve
boşaltma
MADDE 863- (1) Sözleşmeden,
durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi
anlaşılmadıkça; gönderen, eşyayı, taşıma
güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek, bağlayarak,
sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak
zorundadır. Taşıyıcı, ayrıca yüklemenin işletme
güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür.
(2) Yükleme ve
boşaltma ile ilgili olarak, durumun gereklerine göre belirlenecek makul
bir süre için, aksi kararlaştırılmadıkça, ayrıca
ücret istenemez.
(3) Taşıyıcı,
sözleşme hükümlerine dayanarak veya kendi risk alanından
kaynaklanmayan nedenlerle makul yükleme veya boşaltma süresinden daha
fazla beklerse, bekleme ücreti olarak uygun bir ücrete hak kazanır.
IX - Özel durumlarda
gönderenin kusursuz sorumluluğu
MADDE 864- (1) Gönderen, kusuru olmasa
da;
a) Yetersiz ambalajlamadan ve
işaretlemeden,
b) Taşıma senedine
yazılan bilgilerdeki gerçeğe aykırılıklar ile
yanlışlık ve eksikliklerden,
c) Tehlikeli malın bu
niteliği hakkında bildirimde bulunmamaktan,
d) 860 ıncı maddenin
birinci fıkrasında belirtilen belge ve bilgilerdeki eksikliklerden,
gerçeğe aykırılıklardan, belge ve bilgilerin
yokluğundan,
kaynaklanan,
taşıyıcının zararları ile giderlerini tazminle
yükümlüdür.
(2) Ancak, gönderenin
bu durumlarda sorumlu olduğu tazminat miktarı, gönderinin net
olmayan ağırlığının her kilosu için 8,33 Özel
Çekme Hakkı ile sınırlıdır. Bu hâlde de 882 nci
maddenin dördüncü fıkrası ile 885 ilâ 887 nci maddeler kıyas
yoluyla uygulanır.
(3) Zararın veya
giderlerin doğmasında taşıyıcının
davranışlarının da etkisi olmuşsa, tazmin
yükümlülüğü ile ödenecek tazminatın kapsamının
belirlenmesinde, bu davranışların ne ölçüde etkili
oldukları da dikkate alınır.
(4) Gönderen tüketici
ise, taşıyıcıya karşı ancak kusuru hâlinde ve
birinci ile ikinci fıkra hükümlerine göre, zarar ve giderleri tazminle
yükümlü tutulur.
(5) Tüketici,
sözleşmeyi ticari veya meslekî faaliyeti ile ilgili olmayan bir amaçla
yapan bir gerçek ya da tüzel kişidir.
X - Gönderen
tarafından fesih
MADDE 865- (1) Gönderen
taşıma sözleşmesini her zaman feshedebilir.
(2) Gönderen
sözleşmeyi feshederse, taşıyıcı;
a)
Kararlaştırılan taşıma ücreti ile bekleme ücretinden
ve tazmini gereken giderlerden, sözleşmenin feshi sonucunda tasarruf
ettiği giderlerin veya başka bir şekilde elde ettiği veya
kötüniyetli olarak elde etmeyi ihmal ettiği menfaatlerin indirilmesiyle
kalan tutarı veya
b) Kararlaştırılan
taşıma ücretinin üçte birini,
isteyebilir. Taşıma
sözleşmesinin feshi, taşıyıcının riziko
alanına giren bir sebepten kaynaklanmışsa, bu
fıkranın (b) bendi uyarınca bir istem ileri
sürülemeyeceği gibi, sözleşmenin ifasında gönderenin menfaati
yoksa, taşıyıcının bu fıkranın (a)
bendinden doğan istem hakkı da düşer.
(3) Eşya,
sözleşmenin feshinden önce yüklenmişse,
taşıyıcı, giderleri gönderene ait olmak üzere, 869 uncu
maddenin üçüncü fıkrasının ikinci ilâ dördüncü cümlelerine
uygun önlemleri alabilir. Taşıyıcı, eşyanın
boşaltılmasına, boşaltma, işletmesi için
sakınca oluşturmadığı ve diğer gönderilerin
gönderenleri ve alıcıları bundan zarar görmediği takdirde
izin verebilir. Fesih, taşıyıcının riziko
alanına giren bir sebepten kaynaklanıyorsa,
taşıyıcı, birinci ve ikinci cümlelerden farklı
olarak, yüklenmiş bulunan eşyayı giderleri kendisine ait olmak
üzere hemen boşaltmak zorundadır.
XI - Kısmi
taşımayı istem hakkı
MADDE 866- (1) Taşıyıcı,
taşınması kararlaştırılan eşyanın
tamamı yüklenmiş olmasa bile, gönderenin istemi üzerine yola
çıkmak zorundadır. Bu durumda taşıyıcı;
a) Sözleşmede
kararlaştırılmış olan taşıma ücretinin
tamamını,
b) Doğmuş bekleme
ücretini,
c) Eksik yükleme sebebiyle
yapmak zorunda kaldığı giderleri ve
uğradığı zararı,
d) Alacakları, eksik
yükleme sebebiyle kısmen veya tamamen teminatsız
kalmışsa, kendisine ek teminat gösterilmesini,
isteyebilir. Ancak,
kısmen yüklenmeyen eşyanın yerine başka bir sözleşme
uyarınca eşya taşınmışsa, bu eşya için
alınacak taşıma ücreti, (a) bendine göre istenecek ücrete
mahsup edilir.
(2) Eksik yükleme,
taşıyıcının riziko alanına giren sebeplerden
kaynaklanıyorsa, taşıyıcı, birinci fıkrada
belirtilen istem haklarına, fiilen taşınan yük oranında
sahiptir.
XII - Yükleme süresine
uyulmaması hâlinde taşıyıcının hakları
MADDE 867- (1) Gönderen,
eşyayı süresi içinde yüklemezse veya yükleme yükümlülüğünün
bulunmadığı hâllerde eşyayı hazır
bulundurmazsa, taşıyıcı, makul bir süre vererek gönderene
eşyanın yüklenmesini veya hazır bulundurulmasını ihtar
eder.
(2) Birinci fıkra
hükmüne göre verilen süre içinde eşya yüklenmez veya hazır
bulundurulmazsa, taşıyıcı sözleşmeyi feshedebilir ve
865 inci maddenin ikinci fıkrasına göre haklarını
kullanabilir.
(3) Birinci fıkra
hükmüne göre verilen süre içinde, kararlaştırılan yükleme
kısmen yapılmışsa veya eşya kısmen hazır
bulundurulmuşsa, taşıyıcı eksik yüklenen eşya
ile yola çıkıp, 866 ncı maddenin birinci fıkrasının
(a) ilâ (d) bentlerine göre istem haklarını kullanabilir.
(4) Yükleme süresine
uyulmaması, taşıyıcının riziko alanına
giren bir sebepten kaynaklanıyorsa, taşıyıcının
istem hakkı yoktur.
XIII - Emir, talimat ve
tasarruflar
MADDE 868- (1) Gönderen
taşıyıcıya, taşımanın yapılması
için emir ve talimât verebileceği gibi, taşımanın
durdurulması, eşyanın geri getirilmesi, başka bir varma
veya teslim yerine götürülmesi ya da başka bir gönderilene teslim
edilmesi şeklinde tasarruflarda da bulunabilir. Gönderenin bu tür emir,
talimat ve tasarrufları, taşıyıcının
işletmesi için sakıncalıysa veya diğer gönderenlerin ve
alıcıların gönderileri için bir zarar tehdidini beraberinde
getiriyorsa, taşıyıcı bunları yerine getirmekle
yükümlü değildir. Taşıyıcı, gönderenden
aldığı emir ve talimat ile tasarruflarının yerine
getirilmesi için gerekli olan giderleri ve uygun bir ücret isteyebilir.
Taşıyıcı emir, talimat ve tasarrufların
uygulanmasına başlanmasını bir avansın ödenmesi
şartına bağlayabilir.
(2) Eşyanın
teslim yerine ulaşması ile, gönderenin emir ve talimat verme
yetkisi ve tasarrufta bulunmak hakkı sona erer. Bu andan itibaren söz
konusu yetki ve haklar gönderilene ait olur. Birinci fıkranın
ikinci ilâ dördüncü cümle hükümleri burada da geçerlidir.
(3) Gönderilen,
tasarruf hakkını kullanarak eşyanın bir üçüncü
kişiye teslimini istemişse, bu kişi başka bir gönderilen
belirleyemez.
(4) Taşıma
senedi düzenlenmiş ve her iki tarafça imzalanmışsa, gönderen,
taşıma senedinde öngörülmüş olması şartıyla,
ancak kendisine ait olan nüshayı ibraz ederek tasarruf hakkını
kullanabilir.
(5) Taşıyıcı,
kendisine verilen emir ve talimatları ve gönderenin
tasarruflarını yerine getiremeyecekse, bunu gönderene
bildirmelidir.
(6) Tasarruf
hakkının kullanılması, taşıma senedinin
ibrazı şartına bağlanmış ve
taşıyıcı herhangi bir talimatı, taşıma
senedi ibraz edilmeden yerine getirmişse, bundan doğacak zararlar
için hak sahiplerine karşı sorumludur.
Taşıyıcının sorumluğunu sınırlayan
hükümler geçersizdir.
XIV - Taşıma ve
teslim engelleri
MADDE 869- (1) Eşyanın teslim
edilmesi gereken yere ulaşmasından önce, taşımanın
sözleşmeye uygun olarak yapılamayacağı
anlaşılırsa veya eşyanın teslim edileceği yerde
teslim engelleri çıkarsa, taşıyıcı, 868 inci madde
uyarınca tasarruf hakkına sahip olan kişiden talimat almak
zorundadır. Tasarruf hakkını gönderilen haizse ve
bulunamıyorsa veya eşyayı teslim almaktan
kaçınıyorsa, tasarruf hakkı birinci cümle uyarınca
gönderen tarafından kullanılır. Tasarruf hakkının
kullanılması taşıma senedinin ibrazına
bağlı tutulmuş olsa bile bu hâlde taşıma senedinin
ibrazı gerekli değildir. Taşıyıcı, kendisine talimat
verilen durumlarda, teslim engelinin taşıyıcının
riziko alanına giren bir nedenden kaynaklanmamış olması
şartıyla, 868 inci maddenin birinci fıkrasının
üçüncü ve dördüncü cümlelerinde öngörülen istem haklarını
ileri sürebilir.
(2) Gönderenin, 868 inci
madde uyarınca sahip olduğu tasarruf yetkisine dayanarak malın
üçüncü bir kişiye teslim edilmesi talimatını vermesinden
sonra, taşıma veya teslim engeli ortaya çıkarsa, birinci
fıkranın uygulanmasında, gönderilen gönderenin, üçüncü
kişi de gönderilenin yerini alır.
(3) Taşıyıcı,
868 inci maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesine göre,
uyması gereken talimatları uygun bir süre içinde alamazsa, tasarruf
hakkı sahibinin menfaatine en iyi görünen tedbirleri almakla yükümlüdür.
Taşıyıcı, eşyayı, boşaltıp
saklayabilir, 868 inci maddenin birinci fıkrası ilâ dördüncü
fıkrası hükümlerine göre tasarruf hakkını haiz
kişinin hesabına saklanması için tevdi edebilir veya geri
taşıyabilir. Taşıyıcı, eşyayı üçüncü
bir kişiye tevdi ederse, sadece bu kişinin seçiminde gösterilmesi
gereken özenden sorumludur. Bozulabilecek bir mal söz konusu ise, malın
durumu böyle bir önlemi haklı kılıyorsa veya aksi takdirde
oluşacak giderler malın değerine göre makul bir oranda
değilse, taşıyıcı, Türk Borçlar Kanununun 108 inci
madde hükmüne uygun olarak malı sattırabilir.
Taşıyıcı, değerlendirilmesi imkânı bulunmayan
eşyayı imha edebilir. Eşyanın
boşaltılmasından sonra taşıma sona ermiş sayılır.
(4) Taşıyıcı,
üçüncü fıkraya göre alınan önlemler sebebiyle gerekli giderlerin
tazminini ve uygun bir ücret ister; meğerki, engel kendi riziko
alanına giren bir nedenden kaynaklanmış olsun.
XV - Taşıma
ücretinin hesaplanması ve ödenmesi
MADDE 870- (1) Taşıma ücreti,
eşyanın tesliminde ödenir. Taşıyıcı,
taşıma ücretinden başka, eşya için yapılan, duruma
ve şartlara göre gerekli olan giderleri de isteyebilir
(2) Bir
taşıma veya teslim engelinden dolayı, taşıma,
süresinden önce sona erdirilirse, taşıyıcı,
taşımanın tamamlanan kısmıyla orantılı
olarak taşıma ücretine hak kazanır. Engel, taşıyıcının
riziko alanına giren bir sebepten kaynaklanmışsa,
taşıyıcı, ancak gönderenin menfaatine olduğu ölçüde
taşımanın tamamlanmış bulunan kısmı
hakkında istemde bulunabilir.
(3) Taşımanın
başlamasından sonra fakat teslim yerine
ulaşılmasından önce bir gecikme olursa ve bu gecikme
gönderenin riziko alanına giren bir nedenden kaynaklanmışsa,
taşıyıcı, taşıma ücretinin yanında uygun
bir bedel de isteyebilir.
(4) Taşıma
ücreti eşyanın sayısı, ağırlığı
veya başka ölçüyle gösterilen miktarına göre
kararlaştırılmışsa, taşıma ücretinin
hesaplanmasında, bu konuda taşıma veya yük senedindeki
kayıtların doğru olduğu varsayılır. Bu
varsayım, kayıtların doğruluğunu denetleme konusunda
uygun araçların hazır bulunmadığına ilişkin
çekince konulmuş olması hâlinde de geçerlidir.
XVI - Gönderilenin
hakları ve ödeme borcu
MADDE 871- (1) Eşyanın teslim
yerine varmasından sonra gönderilen, taşıyıcıdan,
taşıma sözleşmesinden doğan yükümlülüklerin yerine
getirilmesi karşılığında, eşyanın
kendisine teslim edilmesini isteyebilir. Eşya zayi olmuş veya
hasara uğramış yahut geç teslim edilmişse, gönderilen,
gönderenin taşıma sözleşmesinden doğan istem
haklarını taşıyıcıya karşı ileri
sürebilir. Gönderen, bu hakların ileri sürülmesinde yetkili kalmaya
devam eder. Gönderilenin veya gönderenin kendilerinin veya
başkasının menfaatine hareket etmeleri farklılık
yaratmaz.
(2) İstem
hakkını, birinci fıkranın birinci cümlesine göre ileri
süren gönderilen, taşıma ücretini, taşıma ücretinin bir
bölümü ödenmiş ise kalan bölümünü taşıma senedinde gösterilen
tutarla sınırlı olmak üzere ödemekle yükümlüdür.
Taşıma senedi düzenlenmemiş veya gönderilene ibraz
edilmemişse yahut ödenmesi gereken tutar taşıma senedinden
anlaşılamıyorsa, gönderilen, makul olması
şartıyla, gönderen ile taşıyıcı arasında kararlaştırılan
taşıma ücretini ödemek zorundadır.
(3) Birinci
fıkranın birinci cümlesine göre istem hakkını ileri süren
gönderilen, boşaltma yerindeki bekleme ücretini ve ayrıca,
eşyanın teslimi sırasında kendisine bildirilmiş
olmak şartıyla, yükleme yerindeki bekleme ücretiyle 870 inci
maddenin üçüncü fıkrasına göre ödenmesi gereken bedeli öder.
(4) Gönderenin
sorumluluğu, sözleşmeye göre ödenmesi gereken bedeller için devam
eder.
XVII - Ödemeli teslim
MADDE 872- (1) Eşyanın
gönderilene teslimi, kararlaştırılan bedelin ödenmesi
şartına bağlanabilir. Bu hâlde, ödeme nakden veya nakde
eş değer bir ödeme aracı ile yapılmalıdır.
(2) Tahsil sonucu elde
edilen bedel, taşıyıcının alacaklıları
bakımından gönderene geçmiş sayılır.
(3) Eşya, bedeli
tahsil edilmeden gönderilene teslim edilirse, taşıyıcı,
bundan doğan zarardan, gönderene karşı kusuru bulunmasa bile,
eşyanın tesliminde ödenmesi gereken tutarla sınırlı
olarak sorumludur.
XVIII - Taşıma
süresi
MADDE 873- (1) Taşıyıcı,
eşyayı, kararlaştırılan sürede, bir süre
kararlaştırılmamışsa şartlar dikkate
alındığında özenli bir taşıyıcıya
tanınabilecek makul bir süre içinde, teslim etmekle yükümlüdür.
XIX - Zıya karinesi
MADDE 874- (1) Eşya,
taşıma süresini izleyen yirmi gün içinde teslim edilmezse, hak sahibi
ona zayi olmuş gözüyle bakabilir. Sınır ötesi
taşımalarda bu süre otuz gündür.
(2) Hak sahibi,
eşyanın zıyaı dolayısıyla tazminat alırsa,
bunun ödenmesi sırasında, eşyanın daha sonra
bulunması hâlinde, derhâl kendisine haber verilmesini isteyebilir.
(3) Hak sahibi,
eşyanın bulunduğu haberini aldıktan itibaren otuz gün
içinde, gerektiğinde giderler indirilmek suretiyle, tazminatı geri
ödeyerek eşyanın kendisine teslimini isteyebilir. Taşıma
ücretini ödeme yükümlülüğü ile tazminat hakkı saklıdır.
(4) Eşya,
tazminatın ödenmesinden sonra bulunmuşsa, hak sahibi bundan
haberdar edilmesini istemediği veya bulunma haberinden sonra
eşyanın teslimine ilişkin istem hakkını ileri
sürmediği durumlarda, taşıyıcı, eşya üzerinde
serbestçe tasarrufta bulunabilir.
B)
Taşıyıcının sorumluluğu
I - Zıya veya hasar
ile gecikmeden doğan zarardan sorumluluk
MADDE 875- (1) Taşıyıcı,
eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından
teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın
zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan
zararlardan sorumludur.
(2) Zararın
oluşmasına, gönderenin veya gönderilenin bir
davranışı ya da eşyanın özel bir ayıbı
sebep olmuşsa, tazminat borcunun doğmasında ve
kapsamının belirlenmesinde, bu olguların ne ölçüde etkili
olduğu dikkate alınır.
(3) Gecikme hâlinde
herhangi bir zarar oluşmasa da taşıma ücreti gecikme süresi
ile orantılı olarak indirilir; meğerki,
taşıyıcı her türlü özeni gösterdiğini ispat
etmiş olsun.
II - Sorumluluktan kurtulma
1. Genel olarak
a)
Taşıyıcının özeni
MADDE 876- (1) Zıya, hasar ve
gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine
rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını
önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse,
taşıyıcı sorumluluktan kurtulur.
b) Araç arızası
ve kiraya verenin kusuru
MADDE 877- (1) Taşıyıcı,
taşıma aracındaki arızaya, taşıtı
kiraladığı kişinin onun temsilcilerinin veya
çalışanlarının kusuruna dayanarak sorumluluktan
kurtulamaz.
2. Özel hâller
MADDE 878- (1) Zıya, hasar veya
teslimdeki gecikme, aşağıdaki hâllerden birine
bağlanabiliyorsa taşıyıcı sorumluluktan kurtulur:
a) Sözleşme veya teamüle
uygun olarak üstü açık bir aracın kullanılmış
olması yahut güverteye yükleme yapılması.
b) Gönderen tarafından
yapılan yetersiz ambalajlama.
c) Eşyanın gönderen
veya gönderilen tarafından işleme tabi tutulması, yüklenmesi
veya boşaltılması.
d) Eşyanın;
özellikle kırılma, paslanma, bozulma, kuruma, sızma,
olağan fire yoluyla kolayca zarar görmesine yol açan doğal
niteliği.
e) Taşınacak
paketlerin gönderen tarafından yetersiz etiketlenmesi.
f) Canlı hayvan taşıması.
g) 27/10/1999 tarihli ve 4458
sayılı Gümrük Kanunu ile diğer kanun ve düzenlemelerde
yer alan hükümlerin taşıyıcının sorumluluktan
kurtulmasını haklı gösterdiği hâller.
(2) Herhangi bir
zararın hâl ve şartlara göre birinci fıkrada öngörülen bir sebebe
bağlanmasının muhtemel bulunduğu durumlarda, o
zararın bu sebepten ileri geldiği varsayılır. Birinci
fıkranın (a) bendinde öngörülen olağanüstü zıya veya
hasar hâlinde bu karine geçerli olmaz.
(3) Zıya, hasar
veya gecikme, gönderenin eşyanın taşınmasına
ilişkin özel talimatlarına taşıyıcının
uymamasından ileri gelmişse, taşıyıcı birinci
fıkranın (a) bendine dayanarak sorumluluktan kurtulamaz.
(4) Taşıyıcı,
sözleşme uyarınca eşyayı sıcağa,
soğuğa, ısı değişikliklerine, neme,
sarsıntılara ya da benzer etkilere karşı özel olarak
koruma yükümlülüğü altında ise, birinci fıkranın (d)
bendine ancak, hâl ve şartlara göre, özellikle de gerekli
donanımın seçimi, bakımı ve kullanımına
ilişkin kendisine düşen tüm önlemleri almış ve özel
talimatlara uygun davranmış bulunması hâlinde dayanabilir.
(5) Taşıyıcı
birinci fıkranın (f) bendine ancak hâl ve şartlara göre
kendisine düşen tüm önlemleri almış ve özel talimatlara uygun
davranmış bulunması hâlinde dayanabilir.
III -
Yardımcıların kusuru
MADDE 879- (1) Taşıyıcı;
a) Kendi
adamlarının,
b) Taşımanın
yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin,
görevlerini yerine getirmeleri
sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi
sorumludur.
IV - Tazminatta esas
alınacak değer
MADDE 880- (1) Taşıyıcı,
eşyanın tamamen veya kısmen zıyaından dolayı
tazminat ödemekle sorumlu tutulduğunda, bu tazminat, eşyanın
taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki
değerine göre hesaplanır.
(2) Eşyanın
hasara uğraması hâlinde, onun taşınmak üzere teslim
alındığı yer ve zamandaki hasarsız değeri ile
hasarlı değeri arasındaki fark tazmin edilir. Zararı
azaltmak ve gidermek için yapılacak harcamaların birinci cümleye
göre saptanacak değer farkını karşıladığı
karine olarak kabul edilir.
(3) Eşyanın
değeri piyasa fiyatına göre, bu yoksa aynı tür ve nitelikteki
malların cari değerine göre tayin edilir. Eşya,
taşımak üzere teslimden hemen önce satılmışsa,
satıcının faturasında taşıma giderleri mahsup
edilerek gösterilen satış bedelinin piyasa fiyatı olduğu
varsayılır.
V- Zarar saptama giderleri
MADDE 881- (1) Taşıyıcı,
eşyanın zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 inci madde
uyarınca ödenmesi gereken tazminattan başka, zararın
saptanması için yapılması zorunlu olan giderleri de tazminle
yükümlüdür.
VI - Sorumluluk
sınırları
MADDE 882- (1) Gönderinin
tamamının zıyaı veya hasarı hâlinde, 880 ve 881 inci
maddeler uyarınca ödenecek tazminat, gönderinin net olmayan
ağırlığının her bir kilogramı için 8,33
Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile
sınırlıdır.
(2) Gönderinin münferit
parçalarının zıyaı veya hasarı hâlinde
taşıyıcının sorumluluğu;
a) Gönderinin tamamı
değerini kaybetmişse tamamının,
b) Gönderinin bir
kısmı değerini kaybetmişse, değerini kaybeden
kısmının,
net olmayan
ağırlığının her bir kilogramı için 8,33
Özel Çekme Hakkını karşılayan tutar ile
sınırlıdır.
(3) Taşıyıcının,
taşıma süresinin aşılmasından doğan
sorumluluğu, taşıma ücretinin üç katı ile
sınırlıdır.
(4) Özel Çekme
Hakkı, eşyanın taşıma amacıyla
taşıyıcıya teslim edildiği tarihteki veya taraflarca
kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına
çevrilir.
VII - Diğer giderlerin
tazmini
MADDE 883- (1) Taşıyıcı,
zıya veya hasardan sorumlu olduğu hâllerde, 880 ilâ 882 nci
maddelere göre ödenmesi gereken tazminatı ödedikten başka,
taşıma ücretini geri verir ve taşıma ile ilgili
vergileri, resimleri ve taşıma işi nedeniyle doğan
diğer giderleri de karşılar. Ancak, hasar hâlinde, birinci
cümle uyarınca yapılacak ödemeler 880 inci maddenin ikinci
fıkrasına göre saptanacak bedel ile orantılı olarak
belirlenir. Başkaca zararlar karşılanmaz.
VIII - Diğer
zararlarda sorumluluğun en yüksek tutarı
MADDE 884- (1) Taşıyıcı,
taşıma işinin yapılmasında, sözleşmeden
doğan bir yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle meydana gelen ve
eşyanın zıyaından, hasarından veya taşıma
süresinin aşılmasından kaynaklanmayan ve eşya veya
kişi zararları dışında kalan zararlardan, tam
zıya hâlinde ödenmesi gereken tazminat miktarının üç katı
ile sınırlı olmak üzere sorumludur.
IX - Sözleşme
dışı istemler
MADDE 885- (1) Bu Kısımda
öngörülen sorumluluktan kurtuluş hâlleri ve
sınırlamaları, gönderen veya gönderilenin, zıya, hasar
veya gecikme nedeniyle taşıyıcıya yöneltebileceği,
sözleşme dışı istemleri için de geçerlidir.
(2) Taşıyıcı,
eşyanın zıyaından veya hasarından dolayı,
üçüncü kişilerin sözleşme dışı istemlerine
karşı, sorumluluktan kurtulma sebeplerine ve
sınırlamalara dayanabilir. Ancak, bunlar;
a) Üçüncü kişi
taşımaya onay vermemişse ve taşıyıcı,
gönderenin eşyayı gönderme konusunda yetkili
olmadığını biliyorsa veya bilmesi gerekiyorsa,
b) Eşya, taşıma
için teslim alınmadan önce, üçüncü kişinin veya ondan
zilyetliği elde etmiş olan kişinin onayı
olmaksızın elinden çıkmışsa,
ileri sürülemez.
X - Sorumluluğu
sınırlama hakkının kaybı
MADDE 886- (1) Zarara, kasten veya
pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana
gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin
sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879
uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen
sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk
sınırlamalarından yararlanamaz.
XI - Yardımcı
kişilerin sorumluluğu
MADDE 887- (1) Taşıyıcının
yardımcılarından birine karşı, eşyanın
zıyaı, hasarı veya geç teslimi sebebiyle, sözleşme dışı
sorumluluktan doğan istemler ileri sürülmüşse, o kişi bu
Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma sebeplerine ve sorumluluk
sınırlamalarına dayanabilir. Zarara, kasten veya
pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana
gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiille veya ihmalle
sebebiyet verilmişse birinci cümle hükmü uygulanmaz.
XII - Fiilî
taşıyıcı
MADDE 888- (1) Taşıma,
kısmen veya tamamen üçüncü bir kişi olan fiilî
taşıyıcı tarafından yerine getirilirse, bu kişi
eşyanın zıyaı, hasarı veya gecikmesi nedeniyle
kendisi tarafından yapılan taşıma sırasında
ortaya çıkan zarardan asıl taşıyıcı gibi
sorumludur. Asıl taşıyıcının gönderen veya gönderilen
ile, sorumluluğun genişletilmesi için yaptığı
sözleşmeler, fiilî taşıyıcıya karşı,
bunları yazılı olarak kabul etmesi şartıyla
geçerlidir.
(2) Fiilî
taşıyıcı, taşıma sözleşmesinden doğan
asıl taşıyıcıya ait bütün defileri ileri
sürebilir.
(3) Asıl
taşıyıcı ve fiilî taşıyıcı
müteselsilen sorumludurlar.
(4) Fiilî
taşıyıcının yardımcılarına başvurulursa
887 nci madde hükmü uygulanır.
(5) Fiilî
taşıyıcı taşıma senedinde veya diğer bir
belgede kendisine teslim olunan eşyanın ne hâlde bulunduğunu
tespit ettirebilir. Bu hükme uyulmadığı takdirde 858 inci
maddenin ikinci fıkrası hükümleri uygulanır.
XIII -Bildirim
MADDE 889- (1) Eşyanın
zıyaı veya hasara uğramış olduğu açıkça
görülüyorsa, gönderen veya gönderilen en geç teslim anına kadar
zıyaı veya hasarı bildirmezlerse, eşyanın
sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği varsayılır.
Bildirimde, zararın gerekli açıklıkla belirtilmesi ve
nitelendirilmesi şarttır.
(2) Birinci
fıkradaki karine, zıya veya hasarın açıkça görünmemesi ve
eşyanın tesliminden sonra yedi gün içinde bildirilmemesi hâlinde de
geçerlidir.
(3) Gönderilen,
taşıyıcıya, teslim süresinin
aşıldığını, teslimden itibaren yirmibir gün
içinde bildirmezse, gecikmeden kaynaklanan hakları sona erer.
(4) Teslimden sonra
yapılan bildirimin yazılı olması şarttır.
Bildirim, telekomünikasyon araçları yardımıyla da
yapılabilir. Bildirimde bulunanın kim olduğu herhangi bir
şekilde anlaşılıyorsa, imzaya gerek yoktur. Sürenin
korunması için bildirimin zamanında gönderilmiş olması
yeterlidir.
(5) Zıya, hasar
veya gecikme teslim sırasında bildirilirse, bu bildirimin
yukarıdaki hükümlere uygun olarak eşyayı teslim edene
yapılması yeterlidir.
XIV - Yetkili mahkeme
MADDE 890- (1) Birinci ve İkinci
Kısım hükümlerine tabi taşımadan doğan hukuki
uyuşmazlıklarda, malın teslim alındığı
veya teslim için öngörülen yer mahkemesi de yetkilidir.
(2) Fiilî
taşıyıcıya karşı açılacak dava, asıl
taşıyıcının yerleşim yeri mahkemesinde,
asıl taşıyıcıya karşı açılacak dava
fiilî taşıyıcının yerleşim yeri mahkemesinde de
açılabilir.
XV - Hapis hakkı
MADDE 891- (1) Taşıyıcı,
taşıma sözleşmesinden doğan bütün alacakları için Türk
Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca eşya üzerinde
hapis hakkını haizdir. Hapis hakkı, 860 ıncı
maddedeki refakat belgelerini de kapsar.
(2) Taşıyıcının,
eşyayı zilyetliğinde bulundurduğu veya eşya üzerinde
konişmento ve taşıma senedi aracılığı ile
tasarruf hakkına sahip olduğu sürece, hapis hakkı vardır.
(3) Rehnin paraya
çevrilmesine yönelik bildirimin gönderilene yapılması
şarttır. Gönderilen bulunamıyorsa veya malı teslim
almayı reddediyorsa, bildirim gönderene karşı
yapılır.
XVI - Birden çok
taşıyıcı
MADDE 892- (1) Eşyanın birden
çok taşıyıcı tarafından taşınması
hâlinde, eşyanın tesliminde; son taşıyıcı
önceki taşıyıcıların alacaklarını tahsil
etmek zorunda ise, önceki taşıyıcıların sahip
oldukları hakları, özellikle hapis hakkını kullanır.
Son taşıyıcı hapis hakkını haiz olduğu
sürece, önceki taşıyıcıların hapis hakkı
varlığını sürdürür.
(2) Önceki
taşıyıcının alacağı, sonraki
taşıyıcı tarafından ödenirse, öncekinin alacak ve
hapis hakkı sonrakine geçer.
(3) Birinci ve ikinci
fıkra hükümleri, taşımaya katılmış olan
taşıma işleri komisyoncusunun alacakları ve hakları
için de uygulanır.
XVII - Birden çok hapis
hakkının sırası
MADDE 893- (1) Aynı eşya
üzerinde eşyanın taşınması ile
bağlantılı birden çok hapis hakkı varsa, bunlardan
eşyanın taşınması ile doğrudan doğruya
bağlantılı olan hapis hakları diğerlerinden önce
gelir. Sonuncular bakımından ise, sonradan doğmuş olanlar
öncekilerden önce gelir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Taşınma Eşyası
Taşıması
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 894- (1) Bir evden, bürodan veya
benzeri bir yerden alınıp benzeri bir yere taşınan
eşya taşınma
eşyasıdır. Konusu taşınma
eşyası olan taşıma
sözleşmesine, bu Kısımda öngörülen
hükümlerde veya uygulanması gerekli milletlerarası
sözleşmelerde aksine hüküm bulunmadıkça, bu Kitabın Birinci ve
İkinci Kısım hükümleri uygulanır.
B)
Taşıyıcının yükümlülükleri
MADDE 895- (1) Taşıyıcının
yükümlülükleri, mobilyaların sökülmesi ve kurulması ile
taşınma eşyasının yüklenip
boşaltılmasını da kapsar.
(2) Gönderen 864 üncü
maddenin beşinci fıkrasında tanımlanan tüketici ise,
taşınma eşyasının ambalajlanması ve
işaretlenmesi gibi taşıma ile ilgili diğer işlerin
yerine getirilmesi de taşıyıcının
yükümlülüğündedir.
C) Taşıma senedi,
tehlikeli mal, refakat belgeleri, bildirim ve bilgi verme yükümlülükleri
MADDE 896- (1) Gönderen, 856 ve 857 nci
maddelerden farklı olarak, taşıma senedi düzenlemekle yükümlü
değildir.
(2) Taşınma
eşyası tehlikeli eşyadan sayılıyorsa ve gönderen de
tüketici ise, 861 inci maddeden farklı olarak,
taşıyıcı sadece eşyadan kaynaklanacak tehlike
hakkında genel olarak bilgilendirilir. Bilgilendirme herhangi bir
şekle bağlı değildir. Taşıyıcı
ayrıca, göndereni birinci cümledeki yükümlülüğü hakkında
uyarır.
(3) Gönderen tüketici
ise, taşıyıcı göndereni uyulması gerekli gümrük
kuralları ve yönetime ilişkin diğer hükümler konusunda
bilgilendirir. Ancak, taşıyıcı gönderen tarafından
tasarrufuna sunulan bilgi ve belgelerin doğru ve eksiksiz olduğunu
denetlemekle yükümlü değildir.
D) Gönderenin özel hâllerde
sorumluluğu
MADDE 897- (1) Gönderen, verdiği
zarar sebebiyle taşıyıcıya karşı sadece 864
üncü maddenin ikinci fıkrasından farklı olarak,
taşıma sözleşmesinin ifası için gerekli olan yükleme
hacminin metreküpü başına 1.500 Özel Çekme Hakkı
tutarında tazminatla yükümlüdür.
E) Sorumluluktan kurtulma
sebepleri
MADDE 898- (1) Kanunun 878 inci
maddesinde öngörülenlerden farklı olarak, zıyaın veya
hasarın aşağıdaki sebeplerden kaynaklanması
durumunda, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur:
a)
Taşıyıcı, değerli maden, taş, mücevher, posta
pulu, madenî para, belge veya kıymetli evrak taşıyorsa.
b) Gönderen tarafından
yapılan paketleme veya etiketleme yetersizse.
c) Taşınan eşya
gönderen tarafından işleme tabi tutulmuş, yüklenmiş veya
boşaltılmışsa.
d)
Taşıyıcı tarafından ambalajlanmamış olan
eşya taşınmışsa.
e)
Taşıyıcının, muhtemel hasar tehlikesine
karşı göndereni önceden uyarmış olmasına
rağmen, gönderenin ısrarıyla, büyüklüğü ve
ağırlığı itibarıyla yükleme ve boşaltma
yerindeki şartlara uygun olmayan eşya yüklenmiş veya
boşaltılmışsa.
f) Canlı hayvan veya
bitki taşınmışsa.
g) Eşya doğal veya
ayıplı yapısı dolayısıyla, özellikle
kırılma, işlev bozukluğu, paslanma, bozulma veya
sızma gibi sebeplerle kolaylıkla zarar görebilecek nitelikteyse.
(2) Oluşan
zararın, durum ve şartlara göre, birinci fıkrada belirtilen
tehlikelerden kaynaklanmış olabileceği hâllerde, zararın
bu tehlikelerden doğmuş olduğu varsayılır.
(3) Taşıyıcı,
birinci fıkra hükmüne, ancak, durum ve şartlara göre üzerine
düşeni yapmış ve tüm önlemleri alıp talimatlara
uymuşsa dayanabilir.
F) Sorumluluk
sınırı
MADDE 899- (1) 882 nci maddenin birinci
ve ikinci fıkralarındaki düzenlemeden farklı olarak, zıya
veya hasar sebebiyle taşıyıcının sorumluluğu,
taşıma sözleşmesinin ifası için gerekli olan yükleme
hacminin metreküpü başına 1.500 Özel Çekme Hakkı ile
sınırlıdır.
G) Bildirim
MADDE 900- (1) Eşyanın
zıyaından veya hasara uğramasından doğan istem
hakları, 889 uncu maddenin birinci ve ikinci fıkralarından
farklı olarak;
a) Eşyanın
zıyaa veya hasara uğramış olduğu açıkça
görülüyorsa, en geç teslimi izleyen üç iş günü içinde veya
b) Zıyaın veya
hasarın açıkça görünmemesi hâlinde en geç teslimi izleyen ondört
gün içinde,
taşıyıcıya
bildirilmemişse sona erer.
H) Sorumluluğu
sınırlama hakkının kaybı
MADDE 901- (1) Gönderen tüketici ise,
taşıyıcı veya 879 uncu maddede anılan
kişilerden biri;
a)
Taşıyıcının, göndereni sözleşme
yapılırken sorumluluk hükümleri hakkında bilgilendirmemiş
ve sorumluluğun genişletilmesi yönünde bir sözleşme
yapılması veya eşyanın sigorta ettirilmesi
imkânlarına işaret etmemiş olması hâlinde, 898 ve 899
uncu madde hükümleriyle bu Kitabın İkinci Kısmında
öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerine ve sorumluluk
sınırlamalarına dayanamaz,
b)
Taşıyıcı, gönderileni en geç malın teslimi
sırasında, zarar bildiriminin şekli ve süresi ile bu
bildirimin yapılmaması hâlinde ortaya çıkacak hukuki sonuçlar
hakkında bilgilendirmemişse, 900 üncü madde hükmüne dayanamaz.
(2) Bilgilendirmenin
yazılı, kolayca okunabilir ve anlaşılabilir biçimde olması
şarttır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Değişik Tür Araçlar ile
Taşıma
A) Sözleşme
MADDE 902- (1) Bu Kitabın Birinci
ve İkinci Kısım hükümleri, aşağıdaki
şartların tamamının bir arada varlığı
hâlinde, değişik tür araçlar ile taşıma
sözleşmelerine de uygulanır:
a) Eşyanın
taşınması bütünlük gösteren bir taşıma
sözleşmesine dayanıyorsa.
b) Bu sözleşme
bağlamında taşıma değişik türde araçlarla
yapılacaksa.
c) Taraflar, her bir türdeki
araç için ayrı sözleşme yapmış olsalardı, söz konusu
sözleşmelerin en az ikisi farklı hükümlere bağlı
tutulacak idiyse.
d) Aşağıdaki
hükümlerle, uygulanması gerekli milletlerarası sözleşmelerde
aksi yolda bir düzenleme yoksa.
B) Bilinen zarar yeri
MADDE 903- (1) Zıyaa, hasara veya
teslimdeki gecikmeye yol açan olayın, taşımanın hangi
kısmında meydana geldiği belli ise,
taşıyıcının sorumluluğu, bu Kitabın
Birinci ve İkinci Kısım hükümlerinin yerine,
taşımanın bu kısmı için ayrı bir
taşıma sözleşmesi yapılmış olsaydı, o
sözleşmenin bağlı olacağı hükümlere göre belirlenir.
Zıyaa, hasara veya teslimdeki gecikmeye yol açan olayın
taşımanın hangi kısmında meydana geldiğine
ilişkin ispat yükü, bunu iddia eden tarafa aittir.
C) Bildirim ve
zamanaşımı
MADDE 904- (1) Zararın bildirimine
ilişkin olarak, zarar yerinin bilinip bilinmemesi veya sonradan belli
olmasına bakılmaksızın, 889 uncu madde hükmü
uygulanır. Taşımanın son kısmı için ayrı
bir taşıma sözleşmesi yapılmış olsaydı, o
sözleşmeye uygulanacak hükümlere uygun bir bildirimde bulunulması
hâlinde de, zararın bildirimi için öngörülmüş olan şekil ve
süreye uyulduğu kabul edilir.
(2) Zıyaa, hasara
veya teslimdeki gecikmeye dayanan istemin bağlı olduğu
zamanaşımının başlangıcı için teslim
tarihinin esas alındığı durumlarda, bu tarih
eşyanın gönderilene teslimi tarihidir. İstem hakkı, zarar
yerinin belli olması hâlinde de en erken 855 inci madde uyarınca
zamanaşımına uğrar.
D) Taşınma
eşyasının taşıması
MADDE 905- (1) Değişik tür
araçlarla taşıma sözleşmesinin konusunu taşınma
eşyası oluşturuyorsa, sözleşmeye, bu Kitabın Üçüncü
Kısım hükümleri uygulanır. Zararın meydana geldiği
taşıma kısmı hakkında, Kanunun 903 üncü maddesi
hükmü ancak Türkiye Cumhuriyeti için bağlayıcı olan
milletlerarası sözleşmelerden biri geçerliyse uygulanır.
BEŞİNCİ KISIM
Yolcu Taşıma
A) Kurallara uyma
zorunluluğu
MADDE 906- (1) Yolcu,
taşıyıcı tarafından iç hizmetleri düzenlemek için
konulmuş kurallara uymak zorundadır.
B) Seferin
yapılamaması
MADDE 907- (1) Sefer, taşıma
sözleşmesinin yapılmasından sonra fakat hareketten önce ortaya
çıkan bir sebep dolayısıyla yapılmamışsa,
aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Ölüm, hastalık veya
bunun gibi bir mücbir sebep dolayısıyla sefer
yapılamamışsa, sözleşme, taraflardan hiçbirine tazmin
yükümlülüğü doğurmaksızın kendiliğinden geçersiz
olur.
b) Sefer, taşıma
aracıyla ilgili olup taşıyıcı için kusur
oluşturmayan, iki tarafın da kusurundan doğup yolculuğa
engel bulunan veya yolculuğu tehlikeli duruma sokan bir sebep
dolayısıyla yapılmamışsa, sözleşme, taraflardan
hiçbirine tazmin yükümlülüğü doğurmaksızın
kendiliğinden geçersiz olur.
c) Sefer,
taşıyıcının fiili veya ihmali sebebiyle
yapılmamışsa, yolcu tazminat isteyebilir.
d) Sefer, herhangi bir sebeple
yapılmamış ve yolcu da o sefer için saatinde gerekli yerde
bulunamamışsa, o seferi izleyen seferlerden birinde, aynı
düzeydeki bir araçla ve aynı düzeydeki bir yerde seyahat etme
hakkını haizdir; meğerki, bu istemin yerine getirilmesi
taşıyıcı yönünden imkânsız olsun veya büyük bir mali
yük oluştursun. Yolcuya sefer öneremeyen taşıyıcı
bilet ücretinin üç katı tutarında tazminat öder. Seferin
yapılamamasında taşıyıcının kusuru yoksa,
yolcu aynı şartlarla kendisine önerilen seferi, haklı bir
sebep göstermeksizin reddederse taşıma ücretini öder.
e) (a), (b) ve (c) bentlerinde
anılan hâllerde taşıyıcı, peşin almış
olduğu taşıma ücretini geri verir.
C) Seferin gecikmesi
I - Hareketin gecikmesi
MADDE 908- (1) Hareket, duruma ve
şartlara göre yolcudan katlanması istenemeyecek bir süre gecikirse,
yolcu sözleşmeden cayıp ödediği ücreti ve varsa
zararını isteyebilir. Yolcu, gecikmeye rağmen yolculuğu
yapmışsa, sadece gecikmeden doğan zararının
tazminini dava edebilir. Cayma şekle bağlı değildir;
hareket yerinden ayrılma, cayma kabul edilir. Sözleşmeden
cayılsın veya cayılmasın, gecikme nedeniyle
doğmuş herhangi bir zarar ispat edilemese bile mahkemece bilet
parasının üç misli tazminata karar verilir.
II - Sefer
sırasında
1. Yol değiştirme
MADDE 909- (1) Taşıyıcı,
sefer esnasında, tarifede bulunmayan bir yerde durur, sebepsiz yere
olağan yoldan başka bir yol izler veya diğer bir şekilde ve
kendi fiili sebebiyle gidilmesi amaçlanan yere geç ulaşırsa, yolcu,
sözleşmeden cayıp tazminat isteyebilir.
(2) Taşıyıcı,
yolcu dışında yük de taşıyorsa, yükün
boşaltılması için gerekli olan süre için sefere ara verebilir.
(3) Bu madde hükümleri
sözleşmede aksine hüküm yoksa uygulanır.
2. Zorunlu sebepler
MADDE 910- (1) Sefer, Hükümet emrinden,
idari bir tasarruftan, taşımanın yapıldığı
aracın onarılması zorunluluğundan veya ansızın
çıkıp yolculuğa devamı tehlikeli duruma sokan bir sebepten
gecikmişse, iki taraf arasında buna ilişkin bir sözleşme
bulunmadığı takdirde, aşağıdaki hükümler
uygulanır:
a) Yolcu, engelin
kalkmasını veya onarımın sonunu beklemek istemezse,
taşıma ücretini, gidilen yol ile orantılı olarak ödeyerek
sözleşmeden cayabilir.
b) Yolcu, taşıma
aracının hareketini beklerse, sadece
kararlaştırılmış ücreti öder. Taşıma
ücretine yemek dâhilse durma süresince yemek giderini yolcu yüklenir.
D) Seferin duraklaması
MADDE 911- (1) Sefer, taşıma
sözleşmesinin kurulmasından ve hareketten sonra duraklarsa,
sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde,
aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Yolcu kendi isteği ile
yol üzerinde bulunan bir yerde yolculuktan vazgeçerse ücretin
tamamını öder.
b)
Taşıyıcı, sefere devamdan vazgeçer veya
taşıyıcının kusuru sebebiyle yolcu yol üzerinde
bulunan bir yerde inmek zorunda kalırsa, taşıma ücreti
ödenmez; ödenmişse yolcu tamamını geri alır. Yolcunun
tazminat hakkı saklıdır.
c) Sefer, yolcunun kendisini
veya taşıma aracını ilgilendiren ve
taşıyıcı için kusur oluşturmayan bir sebepten
duraklarsa, ücret, gidilen yol ile orantılı olarak ödenir. Bu hâlde
taraflardan hiçbiri diğerine tazminat ödemez.
E) Bagaj
I -
Taşıyıcının sorumluluğu
MADDE 912- (1) Yolcu, bagajı ile
el bagajı için, aksine sözleşme yoksa, ayrı ücret ödemez.
Taşıyıcı, yolcunun eşyasının
zıyaından veya hasara uğramasından Kanunun 875 ilâ 886
ncı maddeleri uyarınca sorumludur.
(2) Yolcunun
kişisel eşyasından taşıyıcı sorumludur.
II-
Taşıyıcının hapis hakkı
MADDE 913- (1) Taşıyıcı,
seyahat ücretinin teminatı olarak, Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953
üncü maddeleri uyarınca bagaj üzerinde hapis hakkını haizdir.
F)
Taşıyıcının sorumluluğu
MADDE 914- (1) Taşıyıcı,
yolcuları rahat bir yolculukla ve sağlıklı olarak
gidecekleri yere ulaştırmakla, özellikle hava, ses, yer ve çevre
kirliliğine meydan vermemek için gerekli düzeni kurmakla, gerekli
diğer tüm önlemleri almak ve mevzuatta öngörülen kurallara uymakla
yükümlüdür.
(2) Taşıyıcı,
yolcuların kazaya uğramalarından doğacak zararı
tazmin eder. Yolcunun kaza sonucunda ölmesi hâlinde, onun
yardımından yoksun kalanlar uğradıkları zararın
tazminini taşıyıcıdan isteyebilirler. Ancak,
taşıyıcı, kazanın kendisinin veya yardımcılarının
en yüksek özeni göstermelerine rağmen, kaçınamayacakları ve
sonuçlarını önleyemeyecekleri bir sebepten ileri geldiğini
ispat ederse tazminattan kurtulur.
(3) Taşıyıcı,
bilette belirtilen yerin başka bir kişiye verilmesi, bilette
gösterilen araç yerine onunla aynı düzeyde olmayan başka bir
aracın sefere konulması, aracın belli saatten önce hareketi
nedeniyle yolcunun yetişememesi, taşıma aracında durumun
gerektirdiği ilk yardım malzemelerinin ve ilaçlarının
bulundurulmaması veya bunlardan derhâl yararlanma imkânının
sağlanmamış olması sebebiyle de, ikinci fıkraya göre
sorumludur; herhangi bir zarar ispat edilmese bile
taşıyıcı bilet parasının üç katını
tazminat olarak öder.
(4) Üçüncü fıkrada
gösterilen hareketleri yapan araç şoförleri, araçları emri
altında bulunduran kişiler ile araçları taşıma
işinde kullanılanlar, şikâyet üzerine, kolluk görevlileri
tarafından yüz Türk Lirasından binbeşyüz Türk Lirasına
kadar idari para cezasıyla cezalandırılır.
G) Yolcunun ölümü
MADDE 915- (1) Yolcu, yolculuk
sırasında ölürse, taşıyıcı,
mirasçıların çıkarlarını korumak için yolcuya ait
bagaj ile eşyayı ilgililerine teslim edinceye kadar bunların
iyi hâlde korunmaları için gerekli önlemleri alır.
(2) Ölünün
yakınlarından biri orada bulunuyorsa, bu işlemleri
denetleyebilir ve taşıyıcıdan, birinci fıkrada
belirtilen eşyanın kendi elinde bulunduğuna ilişkin
yazılı bir beyan isteyebilir.
H) Yönetmelik
MADDE 916- (1) Yolcu taşıması,
bu Kanun hükümlerine uygun olarak Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığınca bir yönetmelikle düzenlenir.
Yönetmelik, araç ile sürücüyü ilgilendirenler de dâhil olmak üzere, her
konuda yolculuğun güvenliğini; hava, ses, yer ve çevre
temizliğini ve diğer gereklilikleri sağlayıcı
önlemleri içerir. Yönetmelikte, bagajın teslim
alındığına ilişkin belgenin şekline ve
özellikle bagajın ağırlığı ile içeriğine
ilişkin kayıtlar hakkındaki hükümler yer alır.
Yönetmelikte, bagaj ağırlığını ve
sorumluluğu bu Kanundaki hükümler dışında
sınırlayıcı düzenlemelere izin veren hükümler bulunamaz.
(2) Taşıyıcının
bagajdan doğan sorumluluğu iç taşımalarda 500,
dış taşımalarda ise 1.000 Özel Çekme Hakkından fazla
olmamak üzere Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığınca tespit edilir.
ALTINCI KISIM
Taşıma İşleri
Komisyoncusu
A) Taşıma
komisyonculuğu sözleşmesi
MADDE 917- (1) Taşıma işleri
komisyonculuğu sözleşmesi ile komisyoncu eşya
taşıtmayı üstlenir. Bu sözleşme ile gönderen,
kararlaştırılan ücreti ödeme borcu altına girer.
(2) Taşıma
işleri komisyonculuğu bir ticari işletme faaliyetidir.
(3) Bu
Kısımdaki özel hükümler saklı kalmak üzere, komisyonculuk
sözleşmesi ve eşyanın taşınmasına ait konularda
taşıma sözleşmesine ilişkin hükümler taşıma
işleri komisyonculuğuna da uygulanır.
B) Hükümleri
I - Eşyanın
taşıtılması
MADDE 918- (1) Eşyanın
taşıtılması borcu, taşıma işinin
örgütlenmesini ve özellikle;
a) Taşıma
araçlarını ve taşıma yolunu belirlemek,
b) Taşıma işini
fiilen gerçekleştirecek taşıyıcıyı ve
taşıyıcıları seçmek, eşyanın
taşıtılması için gereken taşıma, ardiye ve
taşıma işleri komisyonculuğu sözleşmelerini yapmak,
c)
Taşıyıcıya ve taşıyıcılara gerekli
bilgi ve talimatları vermek,
d) Gönderenin tazminat
haklarını teminat altına almak,
yükümlülüklerini kapsar.
(2) Komisyoncunun
yükümlülüklerinin kapsamına ayrıca, taşımaya ilişkin
olarak kararlaştırılmış olan eşyanın
sigortalanması, ambalajlanması, işaretlenmesi ve gümrüklenmesi
gibi başkaca edimlerin yerine getirilmesi de girer. Aksi öngörülmedikçe,
komisyoncu, sadece bu edimlerin yerine getirilmesi için gereken
sözleşmeleri yapmakla yükümlüdür.
(3) Taşıma
işleri komisyoncusu, gerekli sözleşmeleri kendi veya böyle bir
yetki almış olması şartıyla, gönderen adına
yapar.
(4) Taşıma
işleri komisyoncusu edimlerini yerine getirirken, gönderenin
menfaatlerini gözetmekle ve onun talimatlarına uymakla yükümlüdür.
II - Bildirme
yükümlülüğü
MADDE 919- (1) Gönderen, gerektiğinde
eşyayı ambalajlamak ve işaretlemekle ve gerekli belgeleri
sağlamakla, ayrıca taşıma işleri komisyoncusunun
edimlerini yerine getirebilmesi için gerekli olan bilgileri ona vermekle
yükümlüdür. Yük tehlikeli bir eşya ise gönderen, taşıma
işleri komisyoncusuna tehlikenin niteliğini, alınması
gereken önlemleri yazılı olarak ve zamanında bildirmekle
yükümlüdür.
(2) Gönderen, kendisine
herhangi bir kusur yüklenmese bile taşıma işleri
komisyoncusunun;
a) Eşyanın yetersiz
ambalajlanma ve işaretlenmesinden,
b) Yükün tehlikesi
hakkında yeterli bilgi verilmemesinden veya
c) Eşya ile ilgili resmî
işlemler için gerekli olan belgelerin ve bilgilerin eksikliğinden,
yokluğundan ya da gerçeğe aykırılığından,
kaynaklanan giderlerini ve
zararını karşılamakla yükümlüdür. 864 üncü maddenin
ikinci ilâ beşinci fıkraları burada da uygulanır.
III - Ücretin muacceliyeti
MADDE 920- (1) Eşyanın,
taşıyıcıya veya taşıyana teslimi üzerine,
komisyoncunun ücreti ödenir.
IV - Kesin ücret
MADDE 921- (1) Ücret olarak
taşıma giderlerini de içeren tek bedel
kararlaştırılmışsa, taşıma işleri
komisyoncusu, taşımaya ilişkin olarak,
taşıyıcının veya taşıyanın hak ve
yükümlülüklerine sahip olur. Bu durumda komisyoncu, giderlerin ödenmesini,
ancak bunun olağan olduğu hâllerde isteyebilir.
V - Gönderenin
alacakları
MADDE 922- (1) Gönderen, komisyoncunun
kendi adına ve onun hesabına yaptığı
sözleşmelerden doğan alacaklarını,
ancak bu alacaklar komisyoncu
tarafından kendisine devredildikten sonra ileri
sürebilir. Bu tür alacaklar ile bu alacakların yerine getirilmesi
bağlamında elde edilen edimler, komisyoncunun
alacaklılarıyla olan ilişkisinde gönderene geçmiş
sayılır.
VI - Hapis hakkı
MADDE 923- (1) Komisyoncu,
taşıma işleri komisyonculuğu sözleşmesinden
doğan bütün alacakları için Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü
maddeleri uyarınca eşya üzerinde hapis hakkına sahiptir. Bu
konuda ayrıca, 891 inci maddenin birinci fıkrasının
ikinci cümlesi ile üçüncü fıkrası hükümleri de kıyas yoluyla
uygulanır.
VII - Sonraki komisyoncu
MADDE 924- (1) Taşımaya,
taşıyıcıdan başka, bir de taşıma
işleri komisyoncusu katılıyorsa ve eşyayı bu
komisyoncu teslim edecekse, komisyoncu hakkında taşıma
sözleşmesine ilişkin 892 nci madde hükmü kıyas yoluyla
uygulanır.
VIII - Halefiyet
MADDE 925- (1) Önceki
taşıyıcı veya taşıma işleri
komisyoncusunun alacakları, sonraki taşıma işleri
komisyoncusu tarafından ödenirse, önceki komisyoncu veya
taşıyıcının istem ve hapis hakları sonraki
taşıma işleri komisyoncusuna geçer.
IX - Komisyoncunun
taşıma işini üzerine alması
MADDE 926- (1) Taşıma işleri
komisyoncusu, eşyanın taşınmasını bizzat
üstlenebilir. Bu hakkını kullanırsa, taşımadan
doğan haklar ve yükümlülükler yönünden taşıyıcı veya
taşıyan sayılır. Bu durumda, kendi faaliyeti için
isteyeceği ücretin yanısıra olağan taşıma
ücretini de isteyebilir.
X - Toplama yük
MADDE 927- (1) Taşıma
işleri komisyoncusu kendi hesabına yapılmış bir
taşıma sözleşmesine dayanarak, eşyayı başka bir
gönderenin eşyasıyla birlikte taşıtma hakkına
sahiptir.
(2) Komisyoncu bu hakkını
kullanırsa, toplama yükün taşınması konusunda
taşıyıcının veya taşıyanın hak ve
yükümlülüklerine sahip olur.
C) Sorumluluk
I - Komisyoncunun
sorumluluğu
MADDE 928- (1) Taşıma işleri
komisyoncusu, zilyetliğinde bulunan eşyanın
zıyaından ve hasarından sorumludur. 876 ilâ 878 inci, 880 ve
881 inci maddeler ile, 882 nci maddenin birinci, ikinci ve dördüncü
fıkraları ve 883 üncü, 885 ilâ 887 nci maddeler kıyas yoluyla
uygulanır.
(2) Taşıma
işleri komisyoncusu, zilyetliğinde bulunan malın
zıyaından veya hasarından kaynaklanmayan bir zarardan sadece
918 inci madde uyarınca kendisine düşen bir yükümlülüğü ihlal
etmesi hâlinde sorumludur. Tedbirli bir tacirin göstereceği özene
rağmen zarar önlenemeyecek ise komisyoncu sorumluluktan kurtulur.
(3) Zararın
oluşmasına, gönderenin bir davranışı veya
eşyanın özel bir ayıbı da sebep olmuşsa, tazminat
borcunun doğmasında ve kapsamının belirlenmesinde bu
olguların ne ölçüde etkili olduğu dikkate alınır.
II -
Yardımcıların kusuru
MADDE 929- (1) Taşıma
işleri komisyoncusu;
a) Kendi
adamlarının,
b) Taşımanın
yerine getirilmesi için yararlandığı kişilerin,
görevlerini yapmaları
sırasındaki fiil ve ihmallerinden, kendi fiil ve ihmali gibi
sorumludur.
D)
Zamanaşımı
MADDE 930- (1) Bu Kısımda yer
alan hükümlerden doğan istemler ve haklar bir yılda
zamanaşımına uğrar.
(2) Zamanaşımının
başlangıcı, zamanaşımına uğramış
bir istem veya hakkın defi olarak ileri sürülebilmesi
bakımından ve zararın taşıma işleri
komisyoncusunun kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle
bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş
bir fiilinden veya ihmalinden doğması hâlinde 855 inci madde
hükümleri uygulanır.
BEŞİNCİ KİTAP
Deniz Ticareti
BİRİNCİ KISIM
Gemi
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler
A) Tanımlar
I- Gemi, ticaret gemisi
MADDE 931- (1) Tahsis edildiği amaç, suda
hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bulunan ve pek küçük olmayan
her araç, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunmasa da, bu
Kanun bakımından gemi sayılır.
(2) Suda ekonomik menfaat
sağlama amacına tahsis edilen veya fiilen böyle bir amaç için
kullanılan her gemi, kimin tarafından ve kimin adına veya
hesabına kullanılırsa kullanılsın ticaret gemisi
sayılır.
II- Denize, yola ve yüke
elverişli gemi
MADDE 932- (1) Gövde, genel donatım,
makine, kazan gibi esas kısımları bakımından,
yolculuğun yapılacağı sudan ileri gelen (tamamıyla
anormal tehlikeler hariç) tehlikelere karşı koyabilecek bir gemi
denize elverişli sayılır.
(2) Denize elverişli olan
gemi, teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası,
gemi adamlarının yeterliği ve sayısı
bakımından, (tamamıyla anormal tehlikeler hariç)
yapacağı yolculuğun tehlikelerine karşı koyabilmek
için gerekli niteliklere sahip bulunduğu takdirde yola elverişli
sayılır.
(3) Soğutma tesisatı
da dâhil olmak üzere, eşya taşımada kullanılan
kısımları eşyanın kabulüne,
taşınmasına ve muhafazasına elverişli olan bir gemi
yüke elverişli sayılır.
(4) Denizde can ve mal koruma
ile ilgili mevzuat hükümleri saklıdır.
III- Tamir kabul etmez
gemi, tamire değmez gemi
MADDE 933- (1) Denize elverişsiz hâle
gelmiş olan bir gemi bu Kanunun uygulanması bakımından;
a) Tamiri hiç veya
bulunduğu yerde mümkün değilse ve tamir edilebileceği bir
limana götürülemezse, tamir kabul etmez gemi,
b) Tamir giderleri geminin,
eski ve yeni farkı gözetilmeksizin, önceki değerinin dörtte üçünü
aşacaksa, tamire değmez gemi,
sayılır.
(2) Önceki değer, denize
elverişsizlik bir yolculuk sırasında meydana gelmişse,
geminin yolculuğa çıkarken sahip olduğu değerden;
diğer hâllerde ise, gemi denize elverişsiz hâle gelmeden önce sahip
olduğu veya gereği gibi donatılmış olması
hâlinde sahip olacağı değerden ibarettir.
IV- Gemi adamları
MADDE 934- (1) Gemi adamları; kaptan,
gemi zabitleri, tayfalar ve gemide çalıştırılan
diğer kişilerdir.
B) Hükümlerin uygulama
alanı
MADDE 935- (1) Aksini öngören kanun hükümleri
saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun deniz ticaretiyle ilgili
hükümleri ticaret gemileri hakkında uygulanır.
(2) Ancak, bu Kitabın;
a) Gemi, Kaptan, Gemi
Alacakları ve Cebrî İcraya İlişkin Özel Hükümler
başlıklı Kısımları, Çatma ve Kurtarma
başlıklı Bölümleri, deniz alacaklarına karşı
sorumluluğun sınırlanması hakkındaki hükümleri ile
donatanın, gemi adamlarının kusurundan doğan
sorumluluğuna ilişkin 1062 nci maddesi, yatlar, denizci yetiştirme
gemileri gibi sadece gezinti, spor, eğitim, öğretim ve bilim
amaçlarına tahsis edilmiş gemilere,
b) Çatma ve Kurtarma başlıklı Bölümleri, deniz
alacaklarına karşı sorumluluğun
sınırlanması hakkındaki hükümleri ile donatanın,
gemi adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna
ilişkin 1062 nci maddesi, münhasıran bir kamu hizmetine tahsis
edilen Devlet gemileriyle donanmaya bağlı harp gemilerine ve
yardımcı gemilere,
c) Bayrak şahadetnamesi
ile ilgili 944 üncü maddenin ikinci fıkrası ile 945, 947, 948 ve
949 uncu maddeleri, sicille ilgili 955, 956, 973 ve 991 inci maddeleri,
kanuni ipotekle ilgili 1013 üncü maddesi ve yapı hâlinde
bulunan gemiler üzerindeki haklarla ilgili 1054 ilâ 1058
inci maddeleri yabancı bir devlet veya onun vatandaşları adına
Türkiyede yapılmakta olan gemilere de, nitelikleri ile
bağdaştığı ölçüde,
uygulanır.
C) Gemilerin hukuksal
niteliği
I- Genel olarak
MADDE 936- (1) Sicile kayıtlı olup
olmadıklarına bakılmaksızın bütün gemiler bu Kanunun
ve diğer kanunların uygulanmasında taşınır
eşyadandır.
II- Taşınmazlarla
ilgili hükümlerden gemilere uygulanacak olanlar
MADDE 937- (1) Bu Kanunda, İcra ve
İflas Kanununun taşınmazlara ilişkin hükümlerine tabi
olacağı açıkça bildirilen gemiler hakkında 936 ncı
madde hükmü uygulanmaz.
(2) Türk Medenî
Kanununun 429 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2)
numaralı bendi ile 444 üncü, 523 üncü ve 635 inci maddelerinin
uygulanmasında, taşınmaz terimine yapı hâlinde veya
tamamlanmış olan bütün gemiler ve tapu sicili terimine gemi
sicilleri de dâhildir.
İKİNCİ BÖLÜM
Geminin Kimliği
A) Geminin adı
I- Seçme serbestisi
MADDE 938- (1) Geminin ilk Türk maliki, gemiye
dilediği adı vermekte serbesttir. Şu kadar ki, seçilen ad
karıştırılmaya yol açmayacak şekilde başka
gemilerin adlarından farklı olmalıdır.
(2) Gemi tasdiknamesi
verilmiş olan bir geminin adı Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığının izniyle
değiştirilebilir.
II- Gövde üzerine
yazılma zorunluluğu
MADDE 939- (1) Sicile kayıtlı bir
geminin bordasının her iki tarafına adı, kıçına
da adı ile bağlama limanı; silinmez, bozulmaz ve kolayca
okunacak harflerle yazılır.
B) Geminin
bayrağı
I- Türk Bayrağını çekme
hakkı ve yükümlülüğü
MADDE 940- (1) Her Türk gemisi Türk
Bayrağı çeker.
(2) Yalnız Türk
vatandaşının malik olduğu gemi, Türk gemisidir.
(3) Birden fazla
kişiye ait olan gemiler;
a) Paylı mülkiyet
hâlinde, payların çoğunluğunun,
b) Elbirliğiyle mülkiyet
hâlinde, maliklerinin çoğunluğunun,
Türk vatandaşı
olması şartıyla Türk gemisi sayılırlar.
(4) Türk kanunları
uyarınca kurulup da;
a) Tüzel kişiliğe
sahip olan kuruluş, kurum, dernek ve vakıflara ait olan gemiler,
yönetim organını oluşturan kişilerin
çoğunluğunun Türk vatandaşı olması,
b) Türk ticaret
şirketlerine ait olan gemiler, şirketi yönetmeye yetkili olanların
çoğunluğunun Türk vatandaşı olmaları ve şirket
sözleşmesine göre oy çoğunluğunun Türk ortaklarda
bulunması, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketlerde ayrıca payların çoğunluğunun nama
yazılı ve bir yabancıya devrinin şirket yönetim kurulunun
iznine bağlı bulunması,
şartıyla Türk gemisi
sayılırlar.
(5) Türk ticaret siciline
tescil edilen donatma iştiraklerinin mülkiyetindeki gemiler,
paylarının yarısından fazlası Türk
vatandaşlarına ait ve iştiraki yönetmeye yetkili paydaş
donatanların çoğunluğunun Türk vatandaşı olması
şartıyla Türk gemisi sayılırlar.
II- İstisnaları
MADDE 941- (1) Bir Türk gemisi, kendilerine
ait olduğu takdirde Türk Bayrağı çekme hakkını
kaybedeceği kişilere, en az bir yıl süreyle kendi
adlarına işletilmek üzere bırakılmış olursa,
malikin istemi üzerine Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı, bırakma süresince, o ülke kanunları buna
imkân sağlıyorsa geminin yabancı bayrak çekmesine izin
verebilir. Bu izin sona ermedikçe veya kanuni sebeplerle geri
alınmadıkça gemi Türk Bayrağı çekemez.
(2) Türk gemisi olmayan bir
gemi, ona Türk Bayrağı çekebilecek kişilere en az bir yıl
süreyle kendi adlarına işletilmek üzere
bırakılmışsa, malikin rızası
alınmış olmak, Türk mevzuatının kaptan ve gemi
zabitleri hakkındaki hükümlerine uyulmak ve yabancı kanunda da bunu
engelleyen bir hüküm bulunmamak şartıyla, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı geminin Türk
Bayrağı çekmesine izin verebilir. Şu kadar ki, izin alan
kişi, her iki yılda bir, izin için gerekli şartların varlığını
sürdürdüğünü ispatlamakla yükümlüdür.
(3) İkinci fıkrada
belirtilen gemiler, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığınca tutulacak özel bir sicile kaydolunur.
III- Türk Bayrağı
çekme hakkının kaybedilmesi
MADDE 942- (1) 940 ıncı madde ile 941
inci maddenin ikinci fıkrasında yazılı şartlardan
birinin ortadan kalkmasıyla gemi Türk Bayrağı çekme
hakkını kaybeder. Bu durum gecikmeksizin Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına bildirilir.
Müsteşarlık en çok altı ay için daha geminin Türk Bayrağı
çekmesine izin verebilir.
IV- Hakkın ispatı
1. Gemi tasdiknamesi
MADDE 943- (1) Geminin Türk
Bayrağını çekme hakkı, gemi tasdiknamesi ile ispat
olunur.
(2) Gemi tasdiknamesi
alınmadıkça, Türk Bayrağını çekme hakkı
kullanılamaz.
(3) Gemi tasdiknamesi veya
bunun sicil müdürlüğünce onaylanmış bir özeti veya bayrak
şahadetnamesi yolculuk sırasında devamlı olarak gemide
bulundurulur.
2. Bayrak
şahadetnamesi
MADDE 944- (1) Türkiye
dışında bulunan bir gemi Türk Bayrağını çekme
hakkını elde ederse, geminin bulunduğu yerdeki Türk konsolosu
tarafından Türk Bayrağını çekme hakkına dair
verilecek bayrak şahadetnamesi gemi tasdiknamesi yerine geçer. Bayrak
şahadetnamesi, düzenlendiği günden itibaren ancak bir yıl için
geçerlidir; yolculuk, mücbir sebep yüzünden uzadığı takdirde
süre de uzar.
(2) Türkiyede
yapılmış olup da 940 ıncı madde gereğince Türk
Bayrağını çekme hakkına sahip bulunmayan gemilere,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığınca, teslim edilecekleri yere kadar geçerli olmak
üzere bir bayrak şahadetnamesi verilebilir.
(3) 941 inci maddenin ikinci
fıkrası ile 942 nci maddede yazılı hâllerde, bayrak
şahadetnamesi, izin süresi için geçerli olmak üzere Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca düzenlenir.
3. Muaf olma
MADDE 945- (1) Onsekiz gros tonilatodan
küçük gemilerle 935 inci maddenin ikinci fıkrasının (a)
bendinde yazılı gemiler, gemi tasdiknamesine ve bayrak
şahadetnamesine ihtiyaç olmaksızın Türk Bayrağı
çekebilirler.
C) Geminin bağlama
limanı
MADDE 946- (1) Bir geminin bağlama
limanı o gemiye ait seferlerin yönetildiği yerdir.
D) Ceza hükümleri
I- Suç oluşturan
fiiller
1. Kanuna aykırı
şekilde bayrak çekme
MADDE 947- (1) Türk Bayrağı çekme
hakkı olmamasına rağmen Türk Bayrağı çeken veya Türk
Bayrağı çekmesi gerekirken başka bir devletin
bayrağını çeken geminin kaptanı altı aya kadar hapis
veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
2. Tasdikname veya
şahadetname almadan ve gemide bulundurmadan bayrak çekme
MADDE 948- (1) 945 inci maddede
yazılı gemiler hariç, gemi tasdiknamesini veya onun onaylı
suretini yahut bayrak şahadetnamesini almaksızın Türk
Bayrağı çeken geminin kaptanı, dört aya kadar hapis veya
ikiyüz güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır.
(2) Gemi tasdiknamesi veya
onun onaylı sureti veya bayrak şahadetnamesini gemide bulundurmayan
kaptan iki aya kadar hapis veya yüz güne kadar adli para cezasıyla
cezalandırılır.
3. Harp gemileri ile
istihkâmlar önünde ve limanda bayrak çekmemek
MADDE 949- (1) Harp gemileri ile sahil
istihkâmları önünde ve Türk limanlarına girerken veya çıkarken
ticaret gemisine bayrak çekmeyen kaptan üç aya kadar hapis veya adli para
cezasıyla cezalandırılır.
4. Geminin adının
ve bağlama limanının yazılmaması
MADDE 950- (1) Sicile kayıtlı bir
geminin bordasının iki yanına adının,
kıçına da adı ile bağlama limanının usulüne
uygun olarak yazılması yükümlülüğüne uymayan kaptan üç aya
kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılır.
II- Ortak hükümler
1. Kusur
MADDE 951- (1) 947 ilâ 950 nci maddelerde
tanımlanan suçlar dolayısıyla cezaya hükmolunabilmesi için,
fiilin kasten işlenmesi gerekir.
2. Suçun
işlendiği yer ve işleyenin vatandaşlığı
MADDE 952- (1) 947 ve 948 inci maddelerde
öngörülen fiiller yabancı bir ülkede veya açık denizde bir Türk
veya yabancı tarafından işlenmiş olsa bile cezalandırılır.
E) Yönetmelik
MADDE 953- (1) Gemi tasdiknamesiyle
bayrak şahadetnamesinin nasıl düzenleneceği, geminin
adının gemi üzerine nasıl yazılacağı ve bu
Bölüm hükümlerinin uygulama şekli Cumhurbaşkanınca
çıkarılan yönetmelik ile belirlenir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Gemi Sicili
A) Genel hükümler
I- Sicil müdürlükleri ve
bölgeleri
MADDE 954- (1) Türk gemileri için,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığının uygun göreceği yerlerde gemi sicili
tutulur.
(2) Gemi sicilleri, liman
başkanlığı nezdinde çalışan sicil müdürlükleri
tarafından, o yerde deniz ticareti işlerine bakmakla görevli asliye
ticaret mahkemesinin, bulunmadığı takdirde asliye ticaret
mahkemesinin, o da yoksa ticaret davalarına bakmakla görevli asliye
hukuk mahkemesinin gözetimi altında tutulur. Bir yerde ticaret
davalarına bakan birden çok mahkeme varsa, gemi sicilinin
tutulmasını gözetecek mahkemeyi Adalet
Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar
Yüksek Kurulu belirler.
(3) Türk Medenî Kanununun 1007
nci maddesi gemi sicilleri hakkında da geçerlidir.
II- Yetkili sicil
müdürlüğü
MADDE 955- (1) Gemi, bağlama
limanının tabi olduğu sicil müdürlüğünce tescil olunur.
(2) Bir geminin seferleri
yabancı bir limandan veya bir kara kentinden yahut bizzat gemiden
yönetildiği takdirde, malik, gemisini dilediği yer siciline tescil
ettirebilir.
(3) Malikin, Türkiyede
yerleşim yeri veya ticari işletmesi yoksa, bu Kanunda
yazılı hakları kullanmak ve görevleri yerine getirmek üzere,
sicil müdürlüğüne o bölgede oturan bir temsilci göstermesi gereklidir.
III- Tescili caiz gemiler
MADDE 956- (1) Gemi siciline, 940
ıncı madde gereğince Türk Bayrağını çekme
hakkına sahip ticaret gemileri ile 935 inci maddenin ikinci
fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde yazılı gemiler
kaydolunur.
IV- Tescili zorunlu gemiler
MADDE 957- (1) Onsekiz gros tonilatoda ve daha
büyük her ticaret gemisinin maliki, tescil isteminde bulunmak
zorundadır.
V- Tescili caiz olmayan
gemiler
MADDE 958- (1) Türk gemisi olmayan gemilerle,
yabancı bir gemi siciline kayıtlı bulunan Türk gemileri,
donanmaya bağlı harp gemileri, yardımcı gemiler ve
Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel
kişilerine ait münhasıran bir kamu hizmetinin görülmesine
özgülenmiş gemiler Türk Gemi Siciline tescil olunamaz.
B) Geminin tescili
I- İstem
1. Şekli
MADDE 959- (1) Gemi, ancak malikin veya
maliklerinden birinin istemi üzerine gemi siciline tescil olunur.
(2) İstem dilekçeyle
yapılır.
2. İçeriği
MADDE 960- (1) Tescil istemiyle birlikte
aşağıdaki hususlar bildirilir:
a) Geminin adı.
b) Türü ve yapımında
kullanılmış olan esas malzeme.
c) Bağlama limanı.
d) Belirlenmesi mümkünse,
yapıldığı yer ve kızaktan indiği yıl.
e) Resmî ölçme sonuçları
ve makine gücü.
f) Geminin maliki;
1. Gerçek kişi ise,
adı ve soyadı, T.C. kimlik numarası, varsa ticaret unvanı
ve kayıtlı bulunduğu ticaret sicili müdürlüğü ile sicil
numarası.
2. Ticaret şirketi ise,
şirketin türü, ticaret unvanı ve tescil olunduğu ticaret
sicili müdürlüğü ile sicil numarası.
3. Diğer tüzel
kişilerden ise, adı ve merkezi.
4. Donatma iştiraki ise,
tacir sıfatına sahip olduğu takdirde ticaret unvanı ile
paydaş donatanların ad ve soyadları, varsa T.C. kimlik
numarası ile gemi paylarının miktarı ve varsa gemi
müdürünün adı ve soyadı ve T.C. kimlik numarası.
g) İktisap sebebi.
h) Türk Bayrağını
çekme hakkına esas oluşturan sebepler.
i) 955 inci maddenin üçüncü
fıkrasında yazılı hâlde temsilcinin adı,
soyadı, TC kimlik numarası ve adresi.
3. Belgeler
a) Genel olarak
MADDE 961- (1) 960 ıncı maddenin
birinci fıkrasının (c), (d), (f) ve (g) bentlerinde
yazılı hususlarla makine gücüne ait beyanların
doğruluğunun kuvvetle muhtemel olduğunun
anlaşılması, bayrak çekme hakkının
dayandığı olgularla ölçme sonuçlarının belgelenmesi
zorunludur.
(2) Gemi yurt içinde
henüz resmen ölçülmemiş ise, mesaha şahadetnamesi yerine geçmek
üzere Türkiye dışında yapılmış ölçmeye
ilişkin belgenin veya onaylı başka bir belgenin sunulması
yeterlidir.
(3) Gemi tamamen veya
kısmen yurt içinde yapılmışsa, yapı hâlindeki
gemilere özgü sicilde kayıtlı bulunup bulunmadığına ilişkin
yapım yeri sicil müdürlüğünden alınacak bir belgenin verilmesi
zorunludur.
b) Yabancı sicile
kayıtlı gemiler için
MADDE 962- (1) Daha önce yabancı bir gemi
siciline kayıtlı bulunan bir Türk gemisinin, Türk Gemi Siciline
kaydolabilmesi için artık yabancı gemi siciline kayıtlı
olmadığını kuvvetle muhtemel gösteren belgelerin sicil
müdürlüğüne sunulması gerekir.
(2) Tescili zorunlu bir gemi,
yabancı bir gemi siciline kayıtlı ise malikinin bu kaydı
sildirmesi ve durumu belgelendirmesi gerekir; imkânsızlık hâlinde
bundan vazgeçilebilir.
II- Tescil
1. Tescil edilecek hususlar
MADDE 963- (1) Bir geminin kaydında 960
ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) ilâ (g) ve (i)
bentlerinde yazılı hususlarla ölçmeyi ispatlayan belgenin
niteliği, geminin kaydolunduğu gün ve sicil numarası sicile
geçirilir. Geminin malik veya maliklerinin vatandaşlığı,
geminin bir ticaret şirketine, diğer bir tüzel kişiye veya
donatma iştirakine ait olması hâlinde, Türk gemisi sayılabilmesi
için gerekli nitelikleri taşıdığı hususu ayrıca
sicile kaydedilir. Kayıt, yetkili sicil memuru tarafından
imzalanır.
(2) Gemi henüz tescil
edilmeden önce herhangi bir kişi kendisinin malik olduğunu ileri
sürerek tescil isteminde bulunan kişinin mülkiyetine itiraz ederse, gemi
tescil edilmekle beraber itiraz eden lehine sicile şerh verilir.
(3) Gemi, yapı hâlindeki
gemilere özgü sicile tescil edilmişse, o sicile kayıtlı
bulunan gemi ipotekleri, sahip oldukları dereceler saklı kalmak
şartıyla, gemi siciline resen geçirilir. Geminin tescil
olunduğu, yapı hâlindeki gemilere özgü sicili tutan memura
bildirilir.
2. Değişiklikler
MADDE 964- (1) Gemi siciline tescil edilen
hususlarda meydana gelen değişikliklerin sicile geçirilmek üzere
bir dilekçe ile sicil müdürlüğüne bildirilmesi gerekir.
(2) 941 inci maddenin birinci
fıkrası gereğince Türk Bayrağı yerine diğer bir
bayrak taşımasına izin verilmiş olan geminin ne süreyle
Türk Bayrağı çekemeyeceği sicil müdürlüğüne bildirilir ve
bu husus tescil edilir. İzin sona erer veya geri alınırsa bu
olgu da tescil olunur.
(3) Gemi kurtarılamayacak
şekilde batar veya tamir kabul etmez bir hâle gelir yahut her ne suretle
olursa olsun Türk Bayrağını çekme hakkını
kaybederse, bu hususların da gecikmeksizin sicil müdürlüğüne
bildirilmesi gerekir.
(4) Birinci ilâ üçüncü
fıkralara göre yapılması gereken istemleri gemi maliki ve
donatma iştirakinde gemi müdürü de yapmak zorundadır. İstemde
bulunması gerekenler birden fazla ise bunlardan birinin istemi
yeterlidir. Malik birden fazla kişi tarafından temsil edilen bir
tüzel kişiyse aynı esas geçerlidir.
(5)
Değişikliğin tesciline 960, 961 ve 963 üncü maddeler
nitelikleriyle bağdaştığı ölçüde uygulanır.
C) Silinme
I- İstem üzerine
MADDE 965- (1) Gemi,
kurtarılamayacak şekilde batar veya tamir kabul etmez hâle gelir
yahut her ne suretle olursa olsun Türk Bayrağını çekme
hakkını kaybederse, istem üzerine sicilden kaydı silinir.
Tescili isteğe bağlı olan gemilerin kaydı malik veya
maliklerinin istemi üzerine sicilden silinir.
(2) Geminin tamir kabul etmez
hâle gelmesi sebebiyle kaydının silinmesi istendiğinde, sicil
memuru, tescil edilmiş gemi ipoteği alacaklılarını
gerektiğinde 966 ncı maddede yazılı usule göre
yapılacak ilan ile durumdan haberdar ederek belirleyeceği uygun bir
süre içinde itirazlarını bildirmeye çağırır. Süresi
içinde bildirilen itirazların yerinde görülmediğine dair mahkemece
verilen kararın kesinleşmesi üzerine geminin kaydı silinir.
(3) Gemi, Türk
Bayrağını çekme hakkını kaybederse, kaydı,
ancak ipotek alacaklılarının ve gemi sicilindeki kayıt ve
belgelere göre ipotek üzerinde hak sahibi olan üçüncü kişilerin
onayı ile sicilden silinebilir. Kaydın silinmesi istemi ile
birlikte onay belgelenmemişse, geminin Türk Bayrağını
çekme hakkını kaybettiği gecikmeksizin gemi siciline
kaydolunur. Bu kayıt, gemi üzerinde tescil edilmiş gemi ipotekleri
bulunmadıkça, geminin kaydının silinmesi hükmündedir. Şu
kadar ki, geminin cebrî icra yoluyla 940 ıncı maddede
yazılı niteliklere sahip olmayan bir kişiye
satılması hâlinde 1388 inci maddenin ikinci fıkrası,
cebrî icra yurt dışında vuku bulmuş ise 1350 nci
maddenin birinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri
hükümleri saklıdır.
(4) Tescili isteğe
bağlı olan gemilere ait kayıtların sadece maliklerinin
istemleri üzerine silinebilmesi için ipotekli alacaklıların ve gemi
sicilinin içeriğine göre ipotek üzerinde hak sahibi olan üçüncü
kişilerin buna onay vermeleri şarttır.
II- Resen
1. Genel şartları
MADDE 966- (1) Esaslı
şartlarından birinin var olmaması sebebiyle tescili caiz
olmayan bir gemi tescil edilmiş olur veya 964 üncü maddenin üçüncü
fıkrasında yazılı hâllerden birinin ortaya
çıktığı sicil müdürlüğüne bildirilmezse, 33 üncü
madde hükmü uygulanır. Şu kadar ki, durumun sicile
kayıtlı diğer hak sahiplerine de bildirilmesi gereklidir.
Malik ve diğer hak sahiplerinin kimler olduğu veya
yerleşim yerleri belli değilse, silinmeye
çağrı ve belirlenen süre, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile
uygun görülen diğer bir gazetede ve varsa şirketin internet
sitesinde ilan edilir ve ilan belgesi sicil müdürlüğü ve mahkeme
divanhanesine asılır.
(2) Geminin kaydı ancak
kaçınma ve itiraz sebeplerinin süresi içinde bildirilmemesi veya
bunların mahkemece yerinde görülmediğine dair verilen kararın
kesinleşmesi hâlinde sicilden silinebilir. Bir ipotekli alacaklı,
gemi ipoteğinin hâla var olduğunu ileri sürerek Türk
Bayrağını çekme hakkını kaybetmiş olan bir
geminin sicilden silinmesine itiraz ederse, kayıt silinmeyip sadece
geminin Türk Bayrağını çekme hakkını kaybettiği
tescil olunur.
2. Özel hâller
MADDE 967- (1) Tescil edilmiş bir
gemi hakkında yirmi yıldan beri hiçbir kayıt işlemi
yapılmamış ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığından alınan bilgiye göre de
geminin artık var olmadığına veya denizcilikte
kullanılamayacak hâle geldiğine kanaat getirilmiş olursa, gemi
üzerinde ipotek veya intifa hakkı tescil edilmiş
bulunmadığı takdirde, sicil memurunun önerisi üzerine mahkeme,
966 ncı maddede yazılı usule gerek kalmaksızın, gemi
kaydının silinmesine karar verir.
D) Gemi tasdiknamesi
I- İçeriği
MADDE 968- (1) Sicil müdürlüğü, geminin
sicile kaydolunduğuna ilişkin bir gemi tasdiknamesi düzenler.
Tasdiknameye, sicil kayıtları aynen ve tam olarak geçirilir.
(2) Gemi tasdiknamesinde
ayrıca geminin tescili için aranan belgelerin ibraz edildiği ve
onun Türk Bayrağını çekme hakkına sahip olduğu da
gösterilir.
(3) Gemi malikine istemi
üzerine gemi tasdiknamesinin onaylı bir özeti verilir. Bu özete
yalnız 960 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a)
ilâ (f) bentlerinde yazılı hususlarla geminin Türk
Bayrağını çekme hakkına sahip olduğu
yazılır.
II- Yeniden düzenlenmesi
MADDE 969- (1) Yeni bir gemi
tasdiknamesinin verilebilmesi için eskisinin ibrazı veya zıyaa
uğradığının inandırıcı bir
şekilde ortaya konması şarttır. Gemi tasdiknamesinin
onaylı özeti hakkında da aynı hüküm geçerlidir.
(2) Geminin yabancı
ülkede bulunması hâlinde sicil müdürlüğü yeni tasdiknameyi,
eskisinin iadesi karşılığında kaptana verilmek üzere
mahalli Türk makamlarına gönderir.
III-
Değişiklikler
MADDE 970- (1) Gemi siciline geçirilen
her kayıt gecikmeksizin gemi tasdiknamesine de yazılır. Bir
gemi payının devrinin sınırlanmasına ilişkin
kayıtlar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
IV- İbraz
zorunluluğu
MADDE 971- (1) Gemi siciline tescil olunan
hususlarda meydana gelecek değişikliklerle gemi mülkiyetinin
geçişi veya bir gemi payının iktisabı hâlinde
değişikliği istemekle yükümlü olanlar, gemi tasdiknamesini ve
varsa onaylı özetini sicil müdürlüğüne ibraz etmek
zorundadırlar. Gemi bağlama limanında veya sicil
müdürlüğünün bulunduğu limanda olduğu sürece kaptan da istemde
bulunmakla yükümlüdür.
(2) 965 inci maddenin birinci
ve üçüncü fıkralarında yazılı hâllerde gemi tasdiknamesi
ve varsa özeti geri alınarak iptal olunur.
E) Sicil işlemlerini
yaptırmaya davet
MADDE 972- (1) Bir hususun gemi siciline
kaydını, kaydın değiştirilmesini veya silinmesini
istemekle yahut bu işlemlerin yapılabilmesi için gerekli belgeleri
ibraz etmekle yükümlü olan kişiler, bu işlemleri gerektiren
hususları öğrendikten sonra onbeş gün içinde yükümlülüklerini
yerine getirmedikleri takdirde haklarında 33 üncü madde hükmü
uygulanır.
(2) Resen silinmeye
ilişkin 966 ncı madde hükmü saklıdır.
F) Hükümleri
I- Sicilin
açıklığı
MADDE 973- (1) Gemi sicili açıktır.
Herkes sicil kayıtlarını inceleyebilir ve giderini ödemek
şartıyla onaylı veya onaysız örneklerini alabilir.
(2) Haklı bir menfaatinin
olduğunu inandırıcı bir şekilde ortaya koyan bir
kişi, sicil dosyalarını, bir kaydın tamamlanabilmesi için
gemi sicilinde kendilerine gönderme yapılan belgeleri ve henüz sonuçlanmamış
tescil istemlerini de incelemeye ve onların örneklerini almaya
yetkilidir.
II- Sicil karineleri
MADDE 974- (1) Gemi sicilinde malik
olarak kayıtlı bulunan kişi, geminin maliki sayılır.
(2) Gemi sicilinde lehine bir
gemi ipoteği veya ipotek üzerinde bir hak yahut bir intifa hakkı
tescil edilmiş olan kişi o hakkın sahibi sayılır.
(3) Tescil olunmuş bir
hak sicilden silinirse o hakkın artık var olmadığı
kabul edilir.
(4) Türk Medenî
Kanununun 992 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü
saklıdır.
III- Sicilin gerçek hukuki
duruma uygun hâle getirilmesi
MADDE 975- (1) Gemi sicilinin içeriği;
mülkiyet, gemi ipoteği, ipotek üzerindeki bir hak, intifa hakkı
yahut 983 üncü maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde
yazılı türden bir tasarruf sınırlaması bakımından
gerçek hukuki duruma uymadığı takdirde, hakkı tescil
edilmemiş veya yanlış tescil edilmiş yahut var olmayan
bir hakkın veya sınırlamanın tescili sonucunda hakkı
ihlal edilmiş kişi, değişiklik sonucunda hakkı ihlal
edilecek olan kişiden kaydın değiştirilmesine onay
vermesini isteyebilir.
(2) Gemi sicili, ancak birinci
fıkra gereğince yükümlü olan kişinin hakkı tescil
edildikten sonra değiştirilebilecekse, bu kişi, istem üzerine
hakkını tescil ettirmek zorundadır.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralarda yazılı bulunan değişikliği isteme
hakları zamanaşımına uğramaz.
IV- İtirazlar
MADDE 976- (1) 975 inci maddede
yazılı hâllerde gemi siciline, sicil kaydının doğru
olmadığı hakkında bir itiraz tescil olunabilir.
(2) İtiraz, bir
ihtiyati tedbir kararına yahut sicildeki kaydın
değiştirilmesi sonucunda hakkı zarar görecek olan kişinin
onayına dayalı olarak sicile geçirilir. İhtiyati tedbir
kararının verilmesinde hakkın tehlikede olduğuna dair
yaklaşık ispat şartı aranmaz.
V- Şerhler
1. Verilebilecekleri hâller
MADDE 977- (1) Bir gemi veya gemi ipoteği
üzerinde bir hakkın kurulmasını veya
kaldırılmasını yahut böyle bir hakkın içeriği
veya derecesinin değiştirilmesini isteyebilmek hakkını
teminat altına almak için gemi siciline şerh verilebilir. Gelecekte
doğacak veya şarta bağlı bir istem hakkının
teminat altına alınması amacıyla gemi siciline şerh
verilmesi mümkündür.
(2) Şerhten sonra gemi
veya ipotek üzerinde yapılacak tasarruflar, şerh ile teminat
altına alınan hakkı ihlal ettiği ölçüde geçerli
değildir. Tasarrufun cebrî icra veya ihtiyati haciz yoluyla yahut iflas
idaresi tarafından yapılması hâllerinde de hüküm böyledir.
(3) Şerh ile
teminat altına alınan hakkın derecesini belirlemede şerh
tarihi esas tutulur.
(4) Hak, şerh verilmek
suretiyle teminat altına alındığı ölçüde
yükümlünün mirasçısı, sorumluluğunun sınırlı
olduğunu ileri süremez.
2. Verilmesi
MADDE 978- (1) Şerh, bir ihtiyati tedbir
kararına yahut şerh sonucunda gemisi veya hakkı
sınırlanan kişinin onayına dayalı olarak verilir.
İhtiyati tedbir kararının verilmesinde hakkın tehlikede
olduğuna dair yaklaşık ispat şartı aranmaz.
3.
Sağladığı hak
MADDE 979- (1) Mülkiyetin, gemi
ipoteğinin veya ipotek üzerindeki hakkın yahut bir intifa
hakkının iktisabı, lehine şerh verilen kişiye
karşı geçersiz olduğu takdirde, şerh sahibi, şerh
ile teminat altına alınan istem hakkının
gerçekleşmesi için gerekli olan tescile veya silinmeye onay vermesini
iktisap edenden isteyebilir.
(2) İstem
hakkının bir devir yasağıyla teminat altına
alınmış olması hâlinde de birinci fıkra hükmü
uygulanır.
4. Hükümden düşmesi
MADDE 980- (1) Sicile şerh verilmek
suretiyle istem hakkı teminat altına alınmış bulunan
alacaklı belli olmaz ve bir gemi ipoteği
alacaklısının hakkının iptali için 1052 nci maddede
belirtilen şartlar mevcut olursa, alacaklı, ilan yoluyla
çağrılarak hakkının iptaline karar verilebilir.
İptale karar verilmekle şerh de hükümden düşer.
5. Silinmesi
MADDE 981- (1) Şerh sonucunda gemisi veya
hakkı sınırlandırılan kişi, şerh ile
teminat altına alınan istem hakkının ileri sürülmesini
sürekli olarak imkânsız kılan bir defe sahip bulunduğu
takdirde alacaklıdan şerhin silinmesini isteyebilir.
VI- İtiraz veya
şerhin kalkması
MADDE 982- (1) İtiraz veya şerh bir
ihtiyati tedbir kararına dayalı olarak tescil edilmişse,
tedbirin kalkması veya düşmesiyle itiraz veya şerh de kalkar.
VII- Sicile güven ilkesi
MADDE 983- (1) Hukuki bir işlem ile bir
geminin mülkiyetini, intifa hakkını, gemi ipoteğini veya
ipotek üzerindeki bir hakkı iktisap eden kişi lehine gemi sicilinin
içeriği, bu haklarla ilgili olduğu ölçüde doğru sayılır;
meğerki, iktisap eden kişi kaydın doğru
olmadığını bilmiş veya bilmesi gerekmiş olsun.
Hak sahibinin kayıtlı bir hak üzerindeki tasarruf yetkisi belli bir
kişi lehine sınırlanmış ise, bu sınırlama
iktisap eden hakkında ancak gemi sicilinde yazılı olması
veya onun sicil kaydının doğru olmadığını
bilmesi veya bilmesinin gerekmesi şartıyla hüküm ifade eder.
(2) Hakkın iktisabı
için tescil şart olan hâllerde, kaydın doğru
olmadığının bilinmesi bakımından tescili istem
tarihi asıldır.
(3) Gemi sicilinde lehine bir
hak tescil edilmiş olan bir kişiye bu hakkı sebebiyle bir
edimde bulunulması veya bu kişinin üçüncü bir kişi ile, sicile
kayıtlı bir hak üzerinde birinci fıkrada yazılı
olanlar dışında bir tasarruf işlemi yapılması
hâllerinde de birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
G)
Zamanaşımı
MADDE 984- (1) Tescil edilmiş ayni
haklardan doğan istem hakları, tescil devam ettiği sürece
zamanaşımına tabi değildir. Belli zamanda ifası
gerekip de birikmiş olan edimlerle tazminat ödenmesine ilişkin
istem hakları bunun istisnasını oluşturur.
(2) Sicile kayıtlı
bir itiraza konu olan haklar da sicile kayıtlı haklar hükmündedir.
(3) Gemi ipoteğinin
tescili, alacak hakkında zamanaşımının
işlemesine engel olur.
H) Kayıt giderleri
MADDE 985- (1) Aksi kararlaştırılmadıkça
gemi veya gemi payı üzerindeki mülkiyetin geçirilmesine veya diğer
bir ayni hakkın kurulmasına veya devrine ilişkin kayıt
giderleri, bunun için gerekli senet ve belge giderleri de dâhil olmak üzere,
hakkı iktisap edene aittir.
(2) Kendisi ile yükümlü
arasındaki hukuki ilişkiden aksi anlaşılmadıkça bir
kaydın değiştirilmesi isteminde bulunan kişi,
değişiklik ile bunun için gerekli beyanların giderlerine
katlanır.
İ) Yapı hâlindeki
gemilere özgü sicil
I- Genel olarak
MADDE 986- (1) Yapı hâlindeki bir gemi,
malikin istemi üzerine veya yapı üzerinde bir gemi ipoteğinin
kurulması yahut yapının ihtiyati ya da kesin haczi veya
tersane sahibinin gemi ipoteğinin kurulmasına yönelik istem
hakkını teminat altına almak amacıyla sicile şerh
verilmesi söz konusu olduğu takdirde yapı hâlindeki gemilere özgü
sicile kaydolunur.
(2) Yapı, yapım
yerinin bağlı bulunduğu sicil müdürlüğünce tescil olunur.
Yapı, bu sicil müdürlüğünün yetki çevresi dışındaki
diğer bir yere götürülse de aynı sicil müdürlüğü yetkili kalır.
Şu kadar ki, bu müdürlük tarafından yeni yapım yerindeki sicil
müdürlüğüne yapının kaydedilmiş olduğu bildirilir.
II- Yapının
tescili
1. Tescil istemi
a) Şekli
MADDE 987- (1) Yapı, malikinin veya
kanuni ipotek hakkını tescil ettirmek isteyen tersane sahibinin
dilekçesi ile yapı hâlindeki gemilere özgü sicile kaydolunur.
(2) İhtiyati veya icraî
haciz kararı almış olan alacaklı da icra müdürünün
yazısı ile yapının sicile kaydını isteyebilir.
b) İçeriği
MADDE 988- (1) Tescil istemiyle birlikte
aşağıdaki hususlar bildirilir:
a) Yapı hâlinde bulunan
geminin türü ile adı veya numarası veya ayırt edilebilmesine
yarayan herhangi bir işareti.
b) Yapım yeri ve geminin
yapıldığı tersane.
c) Maliki.
(2) 1054 üncü maddenin ikinci
fıkrasında yapı üzerinde gemi ipoteği kurulması için
gerekli görülen şartların bulunduğu, yetkili gemi ölçme
kurumunun vereceği bir belge ile ispatlanır.
2. Tescil
a) Tescil edilecek hususlar
MADDE 989- (1) Bir yapının
kaydında, 988 inci maddenin birinci fıkrasında
yazılı hususlarla, ikinci fıkrasında yazılı
belgenin niteliği ve yapının kaydolunduğu gün sicile
geçirilir. Kayıt, yetkili memur tarafından imzalanır.
b) Değişiklikler
MADDE 990- (1) Yapının maliki veya
geminin yapıldığı tersanenin sahibi, tescil edilen
hususlarda meydana gelen değişiklikleri ve geminin
yapımının tamamlandığını, tescil edilmek
üzere bir kayıt dilekçesi ile gecikmeksizin sicil müdürlüğüne
bildirmek zorundadır. İstemde bulunması gerekenler birden
fazla ise, bunlardan birinin istemi yeterlidir. Malik birden fazla kişi
tarafından temsil edilen bir tüzel kişi ise aynı esas
geçerlidir. Sicile bildirilen hususların belgelendirilmesi gerekir. 972
nci madde hükmü burada da uygulanır.
(2) Geminin
yapımının tamamlandığı bildirildikten veya
Kanunun 961 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yazılı
belge verildikten sonra, artık yapı hâlindeki gemilere özgü sicile
gemi ipoteği tescil olunamaz.
c) Hükümleri
MADDE 991- (1) Yapı hâlindeki gemilere
özgü sicil hakkında Kanunun 954 üncü ve 973 üncü maddeleri
uygulanır. Şu kadar ki, sicilin sahifelerinin ve sicil
kayıtlarının dayanaklarını incelemek ve örneklerini
almak isteyen kişinin ilgisini ispat etmesi gerekir.
(2) Yapı hâlinde gemilere
özgü sicilde lehine bir ipotek hakkı tescil edilmiş olan kişi
yapı ipoteği alacaklısı sayılır. Sicilden
silinen bir yapı ipoteğinin ise, mevcut olmadığı
kabul edilir.
(3) Kanunun 977 nci ile 983
ilâ 985 inci maddeleri yapı hâlindeki gemilere özgü sicile de
uygulanır.
d) Silme
MADDE 992- (1) Yapının sicildeki
kaydı;
a) Geminin tersane sahibi
tarafından, yabancı ülkeye teslim edildiğinin bildirilmesi,
b) Yapının maliki
ile geminin yapıldığı tersane sahibinin, kaydın
sicilden silinmesini istemeleri,
c) Yapının harap
olması,
hâllerinde silinir.
(2) Yapı üzerinde bir
ipotek bulunduğu takdirde, birinci fıkranın (a) ve (b)
bentlerinde yazılı hâllerde, ipotekli alacaklının ve
sicile kayıtlı bulunan diğer hak sahiplerinin kaydın
sicilden silinmesine onayları da gereklidir.
(3) Yapının
tamamlanarak geminin yabancı ülkeye teslim edildiğinin veya harap
olduğunun süresi içinde bildirilmemesi hâlinde 966 ncı maddedeki
usul uyarınca yapının kaydı resen sicilden silinir.
J) Sicil müdürlüğünün
kararlarına itiraz
MADDE 993- (1) Sicil müdürlüğünün
kararlarına Kanunun 34 üncü maddesine göre itiraz olunabilir.
K) Yönetmelik
MADDE 994- (1) Gemi sicilinin kuruluşu ve
nasıl tutulacağı, müdür ve memurlarının sahip
olmaları gereken nitelikleri, hukuki ilişkilerin nasıl
belgelenecekleri ve tescil olunacakları, kayıtların düzeltilmesi,
değiştirilmesi ve silinmesine ilişkin tamamlayıcı
hükümler Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelik ile
belirlenir.
L) Türk Uluslararası
Gemi Sicili
MADDE 995- (1) Türk Uluslararası Gemi
Sicili ile ilgili hükümler saklıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Mülkiyet ve Diğer Ayni Haklar
BİRİNCİ AYIRIM
Uygulanacak Hükümler
A) Sicile kayıtlı gemilere
MADDE 996- (1) Kanunda aksine hüküm
bulunmadıkça, bu Bölüm hükümleri yalnız Türk Gemi Siciline
kayıtlı bulunan gemiler hakkında uygulanır.
B) Sicile kayıtlı
olmayan gemilere
MADDE 997- (1) Türk Gemi Siciline kayıtlı
bulunmayan Türk gemileri üzerindeki mülkiyet ve sınırlı ayni
haklara, Türk Medenî Kanununun taşınırlara ilişkin
hükümleri uygulanır.
(2) Gemi veya
payının devri hâlinde, taraflardan her biri, giderleri
karşılamak şartıyla, kendisine devre ilişkin resmî
veya imzası noterce onaylı bir senet verilmesini isteyebilir.
İKİNCİ AYIRIM
Mülkiyet
A) İktisabı
I- Aslen iktisabı
1. Sahiplenme
MADDE 998- (1) Sahipsiz bir gemiyi sahiplenme
hakkı sadece Devletindir. Sahipsiz gemi, sicil kayıtlarından
malikinin kim olduğu anlaşılamayan veya usulüne uygun olarak
mülkiyeti terk edilmiş olan gemidir.
(2) Devlet kendisini gemi
siciline malik olarak tescil ettirmek suretiyle gemi üzerindeki mülkiyeti
iktisap eder.
2. Olağan
zamanaşımı
MADDE 999- (1) Sicile kayıtlı bir geminin
maliki olmadığı hâlde, gemi siciline malik olarak tescil
edilmiş bulunan bir kişi, tescilin en az beş yıl sürmesi
ve bu süre içinde gemiyi davasız ve aralıksız bir şekilde
asli zilyet sıfatıyla elinde bulundurması şartıyla,
geminin mülkiyetini iktisap eder. Bu süre, malik olmayan kişinin sicile
tescil edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Sürenin
hesabı, kesilmesi ve durması, Türk Borçlar Kanununun alacak
zamanaşımına ilişkin hükümlerine tabidir. Gemi siciline
kaydın doğru olmadığı yolunda bir itirazın
tescil edilmesi hâlinde itiraz kayıtlı olduğu sürece
zamanaşımı işlemez.
(2) Zamanaşımı
için öngörülen şartların gerçekleşmesiyle sicilde geminin
maliki olarak gözüken kişi onun mülkiyetini iktisap eder.
3. Olağanüstü
zamanaşımı
MADDE 1000- (1) Sicile kaydı gerekirken
kaydedilmemiş olan bir gemiyi en az on yıl süreyle davasız ve
aralıksız olarak asli zilyet sıfatıyla elinde bulunduran
bir kişi, geminin, sicile kendi malı olarak tescil edilmesini isteyebilir.
(2) En az on yıl önce
ölmüş veya gaipliğine karar verilmiş bir kişinin
adına kayıtlı bulunan ve hakkında on yıldan beri
malikin onayına tabî bir husus kaydedilmemiş olan bir gemiyi
birinci fıkrada yazılı şartlarla elinde bulunduran kişi
de o geminin maliki olarak tescil edilmesini isteyebilir. Zilyetlik süresinin
hesabı, kesilmesi ve durması Türk Borçlar Kanununun alacak
zamanaşımına ilişkin hükümlerine tabidir.
(3) Tescil
ancak mahkeme kararıyla olur. Tescil davası, geminin
kayıtlı olduğu veya kaydedilmesi gereken sicil
müdürlüğüne karşı açılır. Mahkeme, ilgilileri, en
fazla üç aylık bir süre belirleyerek itirazlarını bildirmeye
bir internet haber sitesi ve tirajı ellibinin üstünde olan ve yurt düzeyinde
dağıtımı yapılan bir gazetede yapılacak ilanla
çağırır. İtiraz edilmez veya itiraz reddolunursa tescile
karar verilir.
(4) Tescile karar verilmeden
önce, üçüncü bir kişi malik sıfatıyla tescil edilir veya
üçüncü kişinin mülkiyeti dolayısıyla sicile, gemi sicilinin
doğru olmadığı yolunda bir itiraz şerhi
verilmiş olursa, tescil kararı üçüncü kişi hakkında hüküm
ifade etmez.
(5) Mahkemece verilen tescil
kararına dayanarak kendisini sicile kaydettirdiği anda asli zilyet,
geminin mülkiyetini iktisap eder.
II- Devren iktisabı
1. Devrin şekli
MADDE 1001- (1) Gemi siciline kayıtlı
olan bir geminin devri için, malik ile iktisap edenin, mülkiyetin iktisap
edene devri hususunda anlaşmaları ve geminin zilyetliğinin
geçirilmesi şarttır.
(2) Mülkiyetin devrine
ilişkin anlaşmanın yazılı şekilde
yapılması ve imzaların noterce onaylı olması
gerekir. Bu anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de yapılabilir.
(3) 11 inci maddenin
üçüncü fıkrası hükmü saklıdır.
2. Devrin kapsamı
MADDE 1002- (1) Taraflarca aksi
kararlaştırılmış olmadıkça, iktisap eden,
geminin mülkiyeti ile birlikte, iktisap anında varolan ve devredene ait
eklentinin mülkiyetini de kazanır.
(2) Devir sonucunda, devredene
ait olmayan veya üçüncü kişilere ait haklarla
sınırlandırılmış bulunan eklenti de iktisap
edenin zilyetliğine geçerse, Türk Medenî Kanununun 763, 988, 989 ve 991
inci maddeleri uygulanır. İktisap edenin iyiniyeti hususunda
zilyetliği elde ettiği an esas alınır.
(3) Gemi yolculukta
bulunduğu sırada devredilirse, devredenle iktisap eden
arasındaki ilişkilerde bu yolculuğun kâr ve zararı,
aksine sözleşme bulunmadıkça iktisap edene aittir.
B) Zıya
I- Geminin zıyaı
MADDE 1003- (1) Sicile kayıtlı
bir geminin kurtarılamayacak şekilde batması,
yararlanılabilir enkaz bırakmaksızın harap olması,
patlaması ve tahrip edilmiş olması gibi sebeplerden zâyi
olmasıyla gemi üzerindeki mülkiyet hakkı sona erer. Şu kadar
ki, malikin; yararlanılabilir enkaz üzerindeki taşınır
mülkiyeti ile her türlü enkazın kaldırılmasına, çevrenin
korunmasına ve benzer hususlara ilişkin yükümlülük ve borçları
devam eder.
II- Terk
MADDE 1004- (1) Sicile kayıtlı bir geminin
maliki, gemi üzerindeki mülkiyet hakkından vazgeçtiğini sicil
müdürlüğüne bildirerek ve bunu gemi siciline tescil ettirerek geminin
mülkiyetini terk edebilir.
III-
Zamanaşımı
MADDE 1005- (1) Gemiyi elinde bulunduran asli
zilyet lehine olağan zamanaşımı
şartlarının gerçekleşmesi ile önceki malikin mülkiyet
hakkı sona erer.
(2) Olağanüstü
zamanaşımında gemiyi asli zilyet sıfatıyla elinde
bulunduranın, 1000 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre
açtığı tescil davası sonucunda tescile karar
verilmesiyle, önceki malikin mülkiyet hakkı sona erer.
C) Sicile kayıtlı
gemi payı ve iştirak payı üzerinde mülkiyet
I- İktisabı
1. Aslen
MADDE 1006- (1) Sicile kayıtlı gemi
payı veya iştirak payı üzerindeki mülkiyetin aslen
iktisabı, sicile kayıtlı gemiler hakkındaki hükümlere
tabidir.
2. Devren
a) Devir yoluyla
MADDE 1007- (1) Sicile kayıtlı gemi
payının mülkiyeti, malik ile iktisap edenin bu hususta
anlaşmaları ile devralana geçer. Anlaşmanın
yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterce
onaylanması şarttır. Bu anlaşma gemi sicil
müdürlüğünde de yapılabilir.
(2) Donatma iştirakinde
paydaş donatanların her biri, iştirak payını
dilediği anda diğer paydaşların onayı
olmaksızın tamamen veya kısmen başkasına
devredebilir. Sicile kayıtlı gemi üzerindeki iştirak
payının devri, gemi payının devri ve sicile tescili ile
olur.
(3) Gemi payı veya
iştirak payının devri sonucunda gemi Türk Bayrağı
çekme hakkını kaybedecekse, devir yalnız bütün
paydaşların veya paydaş donatanların onaylarıyla
geçerli olur.
(4) Gemi payı, gemi
yolculukta bulunduğu sırada devredilirse, devrin kapsamı 1002
nci maddenin üçüncü fıkrasına göre belirlenir.
b) İştirak
payının bırakılması yoluyla
MADDE 1008- (1) Donatma iştirakinde, yeni
bir yolculuğa veya bir yolculuk sonunda gemiyi tamir ettirmeye yahut
donatma iştirakinin sorumlu olduğu bir gemi
alacağının ödenmesine karar verilirse, karara iştirak
etmeyen paydaş donatanlardan her biri, herhangi bir
karşılık istemeksizin iştirak payını
bırakmak suretiyle, kararı yerine getirmek için gereken ödemelerde
bulunmaktan kurtulabilir.
(2) Bu hakkını
kullanmak isteyen paydaş donatan, kararın verildiği tarihten,
eğer karar verilirken kendisi veya temsilcisi hazır bulunmadı
ise, kararın bildirilmesinden itibaren üç gün içinde, noter
aracılığıyla, paydaş donatanlara veya gemi müdürüne
bildirimde bulunmak zorundadır.
(3) Bırakılan
iştirak payı üzerindeki mülkiyet hakkı, ikinci fıkra
uyarınca yapılacak bir bırakma bildirimi ile iştirak
payları ölçüsünde öteki paydaş donatanlara geçer.
II- Zıyaı
MADDE 1009- (1) Sicile kayıtlı gemi
payı ile iştirak payı üzerindeki mülkiyetin zıyaı,
sicile kayıtlı gemiler hakkındaki mülkiyetin zıyaı
hükümlerine tabidir.
(2) İştirak
payının 1008 inci madde uyarınca bırakılması
hâlinde, usulüne uygun olarak yapılan bırakma bildiriminin
gönderildiği anda paydaş donatanın iştirak payı
üzerindeki mülkiyet hakkı sona erer.
D) Yapı hâlinde
bulunan gemiler ve yapı payları üzerindeki mülkiyet
I- Yapı hâlindeki
gemilere özgü sicile kaydolunmayan yapılar ve yapı payları
MADDE 1010- (1) Yapı hâlindeki
gemilere özgü sicile kayıtlı olmayan yapılar ve yapı
payları üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve zıyaı, sicile
kayıtlı olmayan gemiler ve gemi payları üzerindeki mülkiyetin
iktisabı ve zıyaı ile ilgili hükümlere tabidir.
II- Yapı hâlindeki
gemilere özgü sicile kaydolunan yapılar ve yapı payları
MADDE 1011- (1) Yapı hâlindeki gemilere özgü
sicile kayıtlı yapılar ve yapı payları üzerindeki
mülkiyetin iktisabı ve zıyaı, sicile kayıtlı gemiler
ve gemi payları üzerindeki mülkiyetin iktisabı ve zıyaı
ile ilgili hükümlere tabidir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Gemi Rehni
A) Sicile kayıtlı
olmayan gemiler üzerindeki iştirak payının rehni
MADDE 1012- (1) Sicile kayıtlı
olmayan bir geminin bir donatma iştiraki tarafından
işletilmesi hâlinde, paydaş donatanlardan her birinin iştirak
payının rehni, Türk Medenî Kanununun alacaklar ve diğer haklar
üzerindeki rehinlere ilişkin hükümlerine tabidir.
B) Sicile kayıtlı
olan gemilerin rehni
I- Tersane sahibinin ipotek hakkı
MADDE 1013- (1) Tersane sahibi, geminin
yapımı ve onarımından doğan alacakları için, o
yapı veya gemi üzerinde, bir ipoteğinin tescilini isteme
hakkına sahiptir. Bu haktan önceden feragat geçerli değildir.
(2) Bu ipoteğin
kurulması hakkında Türk Medenî Kanununun 895 ilâ 897 nci maddeleri
uygulanır.
(3) Gemi ipoteğinin
kurulmasına yönelik istem hakkını teminat altına
almak için, gemi veya yapı siciline şerh verilebilir. Geminin
yapımı veya onarımı henüz tamamlanmamışsa,
bedelin, tamamlanan işi karşılayan bir kısmı ve
bedelin kapsamında olmayan giderler için bir teminat
ipoteğinin kurulması istenebilir.
II- Gemi ipoteği
1. Niteliği
MADDE 1014- (1) Bir alacağı teminat
altına almak için gemi üzerinde ipotek kurulabilir. Gemi
ipoteği alacaklıya, alacağını,
geminin bedelinden alma yetkisini verir. Sicile
kayıtlı gemilerin sözleşmeye dayalı rehni sadece gemi
ipoteği yolu ile sağlanır. İleride doğabilecek veya
şarta ya da kıymetli evraka bağlı bir alacak için de
ipotek kurulabilir.
(2) Alacaklıların
gemi ipoteğinden doğan hakkı, sadece alacağa göre
belirlenir.
(3) Bir geminin
payı ancak gemiye paylı mülkiyet esaslarına göre malik olan
paydaşlardan birinin payından ibaret olmak şartıyla gemi
ipoteği ile sınırlandırılabilir.
(4) Bir geminin bütün
payları bir malikin elinde bulunduğu sürece, ayrı ayrı
paylar üzerinde ayrı ayrı kişilere gemi ipoteği kurulamaz.
2. Kurulması
MADDE 1015- (1) Gemi ipoteğinin
kurulması için geminin maliki ile alacaklının gemi üzerinde
ipotek kurulması hususunda anlaşmaları ve ipoteğin gemi
siciline tescil edilmesi şarttır.
(2) İpoteğin
kurulmasına ilişkin sözleşmelerin yazılı şekilde
yapılması ve imzalarının noterce onaylanması
gerekir. Bu anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de yapılabilir. Bu
şekillerden birine uygun olarak yapılmadıkça ipoteğin
kurulmasına dair anlaşma geçerli olmaz.
(3) Tescilden önce
anlaşma Kanunun öngördüğü şekilde yapılmış veya
malik tarafından Gemi Sicili Nizamnamesi uyarınca alacaklıya
kayda onay verdiği bildirilmiş ya da sicil müdürlüğüne
kayıt dilekçesi verilmiş olduğu takdirde, ilgililer tescilden
kaçınamazlar.
(4) Malikin tasarruf
ehliyetinin sonradan sınırlanması, sicile bildirilen
kayda onayını veya kayıt istemini geçersiz duruma getirmez.
(5) Yabancı bir ülkede
iktisap edilip, henüz Türk Gemi Sicili veya Türk Uluslararası Gemi
Siciline tescil edilmemiş olan gemilerde bayrak şahadetnamesine
şerh tescil hükmündedir. Geminin tescilinde bu gibi ipotekler resen
sicile geçirilir.
(6) Hamiline yazılı
bir tahvile bağlı alacağı teminat altına
almak amacıyla gemi ipoteği kurulması için malikin sicil
müdürlüğüne beyanda bulunması ve sicile tescil yeterlidir.
3. Sicile geçirilecek
hususlar
MADDE 1016- (1) Gemi ipoteğinin tescilinde
alacaklının adı ve soyadı veya unvanı ile
alacağın Türk Lirası ile tutarı, konusu para olmayan
alacaklarda bunun Türk Lirası karşılığı, alacak
faizli ise faiz oranı, diğer ikincil edimler kabul edilmişse
bunların da alacağın miktarının belirlendiği
para cinsinden tutarı ve ipoteğin derecesi sicile kaydolunur; her
derecenin teminat altına aldığı miktar, rehin
konusu alacağın belirlendiği para cinsi üzerinden gösterilir.
Hakkın ve alacağın içeriğinin belirlenmesine yardım
eden diğer hususlarda tescil talepnamesine yollamada bulunulabilir.
(2) Türk Lirasıyla
ödenecek borçlarda ipotekli geminin karşılayacağı alacak
ve ikincil borçların miktarı, altın veya yabancı para
ölçüsü ile belirlenebilir.
(3) Alacağın
miktarı belirli değil veya değişken ise, gerçek
miktarı zamanında saptamak üzere, ipoteğin teminat
altına alacağı alacak miktarının üst
sınırı belirlenerek gemi siciline tescil edilir; alacak faizli
ise, faizleri de üst sınır kapsamında sayılır.
(4) Yabancı para
üzerinden gemi ipoteği kurulabilir. Bu takdirde yabancı para veya
Türk parası karşılıklarının hesabında
hesap günündeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının döviz
alış kuru esas alınır. Rehin haklarının hangi
yabancı para üzerinden kurulabileceği Hazine
Müsteşarlığınca belirlenir. Aynı derecede birden
fazla para türü kullanılarak gemi ipoteği kurulamaz.
(5) Yabancı para
üzerinden kurulan rehne ait derecenin boşalması hâlinde, yerine,
tescil edileceği tarihteki karşılığı Türk
parası veya yabancı para üzerinden rehin kurulabilir. Türk
parası ile kurulmuş bir rehne ait derecenin boşalması
hâlinde ise, yerine, tescil edileceği tarihteki
karşılığı yabancı para üzerinden rehin kurulabilir.
(6) Tahvile bağlı
bir alacağı teminat altına almak için gemi ipoteği
kurulacak olması hâlinde, tahvil sayısı, her tahvilin bedeli
ve ayırt edici işaretleri gösterilmek suretiyle tüm
alacağın miktarı ile ipotek ödüncün tamamı için
kurulacaksa, alacaklı yerine, borçlu ile alacaklıların hepsi
adına hareket eden temsilci lehine; ipotek tahvil ihracını
üstlenen bir işletme için kurulacaksa gemi ipoteği üzerinde tahvil
sahipleri lehine bir rehin hakkı da tescil olunur.
(7) Bir poliçeden veya
hamiline yazılı bir senetten ya da ciro yolu ile devri kabil
diğer bir senetten doğan alacakları teminat altına
almak amacıyla gemi ipoteğinin kurulmasında, alacağı
sonradan iktisap edenlerin leh ve aleyhine gemi ipoteği üzerinde belirli
tasarruflarda bulunmak ve ipoteğin paraya çevrilmesi için yapılacak
takipte alacaklıyı temsil etmek üzere belirlenebilecek temsilcinin
de sicile kaydı gerekir. Bu temsilcinin yetkileri hususunda tescil
talepnamesine göndermede bulunulabilir.
4. İpoteğin
derecesi
MADDE 1017- (1) Gemi üzerindeki ipoteklerin
dereceleri, Türk Medenî Kanununun taşınmaz rehni hakkındaki
hükümlerine göre belirlenir.
5. İpoteğin
teminat altına aldığı alacak
a) Genel olarak
MADDE 1018- (1) İpotekli gemi Türk Medenî
Kanununun 875 inci maddesinin birinci fıkrasıyla 876 ncı
maddesinde öngörülen alacaklar için teminat sağlar.
(2) Borcun,
alacaklının ihbarıyla muaccel olabilmesi için borçlu ile
birlikte malike de ihbarda bulunulması gerekir. Malike ihbarda
bulunulmadıkça borç onun bakımından muaccel olmaz. Borç malike
karşı muaccel olduğu takdirde ipotek, temerrüt faizini de
kapsar.
b) Faizler
MADDE 1019- (1) Alacak faizsiz veya faiz
oranı o tarihte geçerli asgari kanuni faiz oranını düzenleyen
hükümde belirlenen orandan aşağı ise, ipotek, dereceleri
eşit olan veya sonradan gelen hak sahiplerinin onayına gerek olmaksızın
bu kanuni faizi de kapsayacak şekilde genişletilebilir.
(2) Faizin ödeme
zamanında ve yerinde yapılacak değişiklikler için bu hak
sahiplerinin onayına gerek yoktur.
6. İpoteğin
kapsamı
a) Gemi, gemi payı,
bütünleyici parça, eklenti, gemi yerine geçen satış veya
kamulaştırma bedeli ve tazminat istemleri
MADDE 1020- (1) İpoteğin kapsamı
hakkında Türk Medenî Kanununun 862 ve 863 üncü maddeleri uygulanır.
(2) Eklentiler normal bir
işletmenin gereği olarak bu durumdan çıkarılır veya
alacaklı lehine el konulmadan önce devredilerek gemiden
uzaklaştırılır ise, ipotek artık bunları
kapsamaz.
(3) Bütünleyici parçalar,
gemiden geçici bir amaç için olmamak şartıyla ayrılıp
uzaklaştırılırlarsa ipotek bunları kapsamaz;
meğerki, uzaklaştırılmadan önce alacaklı lehine gemiye
el konulmuş olsun.
(4)
Kamulaştırılan geminin bedeli ve gemi malikinin geminin
zıyaı veya hasarından dolayı üçüncü şahıslara
karşı sahip olduğu tazminat istemleri ipoteğin
kapsamındadır.
b) Birlikte gemi
ipoteğinde birden çok gemi veya gemi payı
MADDE 1021- (1) Bir alacak için birden çok gemi
veya gemi payı ipotek edilmişse, bunlardan her biri borcun
tamamından sorumludur.
(2) Alacaklı, her gemi
veya pay ancak belirli bir kısımdan sorumlu olmak üzere
alacağını gemi veya paylar arasında
paylaştırabilir. Paylaştırma, sicil müdürlüğüne
yapılacak beyan ve tescil ile gerçekleşir. Birlikte ipotek üzerinde
hak sahibi kişiler varsa onların da onayı gereklidir.
c) Sigorta tazminatı
aa) Kural
MADDE 1022- (1) Gemi ipoteğinin
kapsamına giren hususlarla ilgili olarak malikin menfaatinin, malik veya
onun lehine bir başkası tarafından sigorta ettirilmiş
olması hâlinde, ipotek, sigorta tazminatını da kapsar.
(2) İpotek, sigorta
primlerini veya sigorta sözleşmesi gereğince sigortacıya
yapılması gereken başka ödemelerin yerine getirilmesi için
alacaklı tarafından harcanan paralarla bunların faizlerini de
teminat altına alır.
(3) Aşağıdaki
hükümler saklı kalmak üzere, Türk Medenî Kanununun rehnedilen alacak ve
diğer haklara ilişkin hükümleri burada da uygulanır; sigortacı,
gemi siciline kayıtlı ipoteği bilmediğini ileri süremez.
Bununla beraber, sigortacı veya sigorta ettiren kişi, zararın
meydana geldiğini alacaklıya bildirmiş ve bildirimden itibaren
iki haftalık bir süre geçmişse, sigortacı, tazminatı
sigortalıya ödemekle alacaklıya karşı da sorumluluktan
kurtulur. Bildirimin yapılması son derece zor ise bundan
kaçınılabilir. Bu takdirde süre, tazminatın muaccel
olduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Süre sona erinceye
kadar alacaklı, sigortacıya karşı ödemeye itiraz edebilir.
bb) Sigortacının
yapacağı ödemeler
MADDE 1023- (1) Sigortacı, geminin önceki
durumuna getirilmesi veya gemi alacaklılarına
verilmesi amacıyla malike tazminat
bedeline sayılmak üzere
ödemede bulunmuş ve bu amaçlara erişilmesi teminat
altına alınmış ise, ödeme, ipotekli alacaklıya
karşı da geçerli olur.
(2) Gemi önceki durumuna
getirildiği veya eklenti olan yeni parçalar yerlerine konulduğu
takdirde, sigortacının ipotek alacaklılarına
karşı olan sorumluluğu sona erer. Malikin bir gemi
alacaklısı hakkına temel oluşturan borçlarının
ödenmesi hâlinde, sigortacının malike yapacağı ödeme,
ancak gemi alacaklısı hakkının teminatını
oluşturan unsurların rizikonun gerçekleşmesinden hemen sonra
taşıdıkları değer oranında
sigortacıyı ipotekli alacaklıya karşı sorumluluktan
kurtarır.
cc) Gemi ipoteğinin
sigortacıya bildirilmesi
aaa) Bildirim yükümü
MADDE 1024- (1) İpotekli alacaklı,
ipoteği sigortacıya bildirmişse, sigorta priminin
zamanında ödenmemesi ve bu yüzden sigorta ettirene bir ödeme süresi
belirlenmesi durumunda, sigortacının bunu gecikmeksizin
alacaklıya bildirmesi gereklidir. Sigorta priminin ödenmemesi nedeniyle
sürenin sonunda sigorta sözleşmesinin feshedilmesinde de aynı hüküm
geçerlidir.
(2) Sigorta
sözleşmesinin, feshin bildirimi, cayma veya diğer herhangi bir
sebeple süresinden önce sona ermesi durumunda, sigortacının
ipotekli alacaklıya sigorta sözleşmesinin sona erdiğini veya
henüz sona ermemişse, sona ereceği tarihi bildirmesi gerekir. İpotekli
alacaklı hakkında sigorta sözleşmesinin süresinden önce sona
ermesini gerektiren sebepler, ancak bu bildirimden veya ipotekli
alacaklının onları herhangi bir şekilde
öğrendiği tarihten itibaren iki hafta geçmekle hüküm ifade eder.
(3) Sigorta
sözleşmesinin, sigorta priminin süresinde ödenmemesi yüzünden
feshedilmesi veya sigortacının iflası üzerine son bulması
hâlinde ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(4) Sigortacı, sigorta
ettiren ile, sigorta bedelini azaltan veya sigortacının sorumlu
olduğu tehlikenin kapsamını daraltan bir anlaşma
yaptığı takdirde, ikinci fıkranın birinci cümlesi
hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
(5) Sigorta
sözleşmesi, sigorta ettirenin, aşkın veya çifte sigorta
sebebiyle malvarlığında haksız olarak bir fazlalık
elde etmek kastıyla kurulmuş olması dolayısıyla
geçersiz olursa, sigortacı, gemi ipoteğini bildirmiş olan
ipotekli alacaklıya karşı geçersizlik iddiasında
bulunamaz. Bununla beraber, sigortacının ipotekli alacaklıya
geçersizliği bildirmesinden veya alacaklının bunu herhangi bir
şekilde öğrenmesinden itibaren iki hafta geçmekle sigorta
ilişkisi ipotekli alacaklıya karşı da sona ermiş
olur.
bbb) Birden çok
sigortacının varlığında
MADDE 1025- (1) Gemi birden çok sigortacı
tarafından müştereken sigorta edilmişse 1024 üncü madde
gereğince, ipoteğin, malik tarafından, alacaklıya jeran
olarak gösterilmiş olan sigortacıya bildirilmesi yeterlidir. Jeran
sigortacı, durumu diğer sigortacılara bildirmekle yükümlüdür.
ccc) İpotekli
alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi
MADDE 1026- (1) İpotekli alacaklı,
yerleşim yerini değiştirip de bunu sigortacıya
bildirmezse, 1024 üncü madde uyarınca ona
yapılacak bildirimlerin, sigortacı
tarafından bilinen son adresine gönderilmesi yeterlidir. Bildirim,
ipotekli alacaklının yerleşim yerini
değiştirmemiş olması hâlinde düzenli hizmet veren bir
iletişim aracıyla yapılmış olsa idi, hangi tarihte
onun eline geçecek idiyse, o tarihten itibaren hüküm ifade eder.
dd) Sigortacının
borcundan kurtulması
MADDE 1027- (1) Sigortacı, sigorta
ettirenin veya sigortalının fiili yüzünden, tazminat ödeme
borcundan kurtulsa bile, ipotekli alacaklıya karşı olan borcu
varlığını sürdürür. Sigortacının rizikonun
gerçekleşmesinden sonra sözleşmeden cayması hâlinde de
aynı hüküm geçerlidir.
(2) Sigortacı;
a) Sigorta primi
zamanında ödenmediği,
b) Gemi, denize veya yola
elverişsiz bir hâlde yola çıktığı,
c) Gemi bildirilen veya mutat
rotadan ayrıldığı,
için borcundan kurtulursa,
birinci fıkranın birinci cümlesi uygulanmaz.
ee) İpoteğin
ödeyen sigortacıya geçmesi
MADDE 1028- (1) Sigortacı, 1024 üncü
maddenin ikinci, dördüncü ve beşinci fıkraları ile 1027 nci
madde gereğince ipotekli alacaklıya ödemede bulunduğu ölçüde,
gemi ipoteği kendisine geçer. Şu kadar ki, intikal
alacaklının veya sigortacının kendilerine karşı
ödeme borcu devam eden aynı derecedeki veya daha sonra gelen ipotekli
alacaklıların zararına olarak ileri sürülemez.
ff) Sigortacının
prim ve ödemeleri kabul etmek zorunluluğu
MADDE 1029- (1) Sigortacı, muaccel olan
sigorta primlerini ve sigorta sözleşmesi gereğince ona
yapılması gereken diğer ödemeleri kanunen reddedebileceği
durumlarda bile, bunları sigortalıdan ve ipotekli alacaklıdan
kabul etmeye zorunludur.
7. İpoteğin
hükümleri
a) Alacağın muaccel
olmasından önce
aa) İpotekli alacaklının
hakları
aaa) Gemi maliki aleyhine
MADDE 1030- (1) Gemi veya tesisatının
kötüleşmesi sonucu olarak ipoteğin sağladığı
teminat tehlikeye düşerse, alacaklı, tehlikeyi gidermesi için
malike uygun bir süre verebilir. Bu süre içinde tehlike giderilmezse, alacaklı
derhâl ipoteği paraya çevirmek hakkını elde eder. Alacak
faizsiz olup henüz muacceliyet kazanmamışsa, paranın
alınması ile muacceliyet tarihleri arasındaki zamana ait
kanuni faiz indirilir.
(2) Malikin gemiyi
işletme tarzı sonucu olarak, ipoteğin
sağladığı teminatı tehlikeye düşürecek
şekilde gemi veya tesisatının kötüleşmesinden veya
ipotekli alacaklının haklarının başkaca tehlikeye
girmesinden kaygı duyulur ya da üçüncü kişiler tarafından
yapılacak bu gibi müdahaleye ve tahribata karşı malik gerekli
önlemleri almazsa, alacaklının istemi üzerine mahkeme;
a) 1353 üncü madde
uyarınca geminin ihtiyaten haczine,
b) Gerekli görürse geminin,
kaptandan başka bir yediemine bırakılmasına ve
c) Malikin ihtiyati haczin
uygulanmasından başlayarak bir aylık süre içinde
gerekli önlemleri almasına,
karar verir. Bu sürenin
sonunda önlemlerin henüz alınmadığı veya alınan
önlemlerin yetersiz kaldığı anlaşılırsa
mahkeme, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip
başlatmak üzere alacaklıya bir aylık süre verir.
(3) İpoteğin
kapsamına giren eklentinin kötüleşmesi veya normal bir
işletmenin gereklerine aykırı olarak gemiden
uzaklaştırılması hâli de geminin kötüleşmesi
hükmündedir.
bbb) Üçüncü kişiler
aleyhine
MADDE 1031- (1) Üçüncü kişinin fiili
sebebiyle geminin, ipoteğin sağladığı teminatı
tehlikeye düşürecek derecede kötüleşmesinden kaygı duyulursa,
alacaklı, üçüncü kişi aleyhine ancak bu fiilin önlenmesi
davasını açabilir.
bb) Malikin hakları
aaa) Defide bulunma
hakkı
MADDE 1032- (1) İpotekli geminin maliki,
borçlunun alacaklıya karşı sahip olduğu defileri
ipotekli alacaklıya karşı ileri sürebileceği gibi,
borçlu, borcuna temel olan hukuki işlemi feshedebildiği sürece
alacaklının hakkını gemiden alabilmesine de engel
olabilir. Bunun gibi, borçlu, borcunu alacaklıdan olan muaccel bir
alacağı ile takas etmek imkânına sahip bulundukça, gemi maliki
ipotekli alacaklının hakkını gemiden almasını
önleyebilir. Borçlu ölürse malik, mirasçıların borçtan ancak
sınırlı bir şekilde sorumlu olduklarını ileri
süremez.
(2) Malik aynı
zamanda borçlu değilse, borçlunun bir defiden vazgeçmesi ile malik o
defiyi ileri sürme hakkını kaybetmiş olmaz.
bbb) Alacağın
muacceliyeti için bildirimde bulunma hakkı
MADDE 1033- (1) Alacağın muacceliyet
kazanması bildirime bağlı ise, bildirim, ancak alacaklı
tarafından malike veya malik tarafından alacaklıya
yapılması hâlinde, gemi ipoteği hakkında hüküm ifade
eder.
(2) Gemi sicilinde malik
olarak kayıtlı bulunan kişi, alacaklı
bakımından malik sayılır.
ccc) Malike temsilci
atanması
MADDE 1034- (1) Malik, alacaklıya ülke
içinde bir yerleşim yeri veya bir temsilci göstermemiş ise, geminin
tescil edildiği sicilin bulunduğu yer mahkemesi
alacaklının istemi üzerine, kendisine bildirimde
bulunabileceği bir temsilci atar. Malikin yerleşim yerinin
bilinmemesi veya alacaklının kendi kusuru olmaksızın
malikin kim olduğunu bilmemesi hâlinde de aynı hüküm
uygulanır.
b) Alacağın
muaccel olmasından sonra
aa) Gemi malikinin borcu ödeme hakkı
MADDE 1035- (1) Alacak, malike karşı
muacceliyet kazanır yahut borçlu borcunu ödemek hakkına sahip
olursa, malik borcu ödeyebilir.
(2) Malik, parayı tevdi
veya takas etmek suretiyle de alacaklının hakkını yerine
getirebilir.
bb) Alacağın
malike geçmesi
MADDE 1036- (1) Malik aynı zamanda borçlu
değilse, alacaklının hakkını yerine getirdiği
ölçüde alacak kendisine geçer. Geçiş, alacaklının
zararına ileri sürülemez.
(2) Borçlunun malik ile olan
hukuki ilişkilerinden doğan itiraz hakları saklıdır.
(3) Alacak için birlikte gemi
ipoteği mevcutsa, 1046 ncı madde hükmü uygulanır.
cc) Gemi malikinin
belgelerin verilmesini istem hakkı
MADDE 1037- (1) Alacaklının
hakkının yerine getirilmesi karşılığında
malik, gemi sicilinin değiştirilmesi veya gemi ipoteğinin
silinmesi için gerekli belgelerin kendisine verilmesini isteyebilir.
8. Gemi ipoteğinin
devri ve değiştirilmesi
a) İpoteğin devri
aa) Genel olarak
MADDE 1038- (1) İpotekle teminat
altına alınmış olan alacağın devri ile gemi
ipoteği de yeni alacaklıya geçer.
(2) Alacak ipotekten ve ipotek
de alacaktan ayrı olarak devredilemez.
(3) Alacağın devri
için eski ve yeni alacaklının bu hususta yazılı
şekilde anlaşmaları ve devrin gemi siciline tescili
şarttır.
(4) Üst sınır
ipoteğinde alacak, alacağın devrine ilişkin genel
hükümlere göre de devredilebilir. Bu takdirde gemi ipoteği alacak ile
birlikte geçmez.
(5) Emre veya hamile
yazılı bir senede bağlanmış alacaklar, gemi
ipoteği ile teminat altına alınmışsa,
alacağın devri bu alacakların bağlı oldukları
senetlerin devri hakkındaki hükümlere tabidir. Bu takdirde, gemi
ipoteği de alacak ile birlikte geçer.
(6) İpotek ile teminat
altına alınmış bir borcu ödemesi sebebiyle, malike veya
onun hukuki seleflerine rücu hakkına sahip olduğu oranda gemi
ipoteği, gemi maliki olmayan borçluya geçer.
bb) İtiraz ve defiler
MADDE 1039- (1) Malikin, eski alacaklı ile
arasında mevcut hukuki ilişkiye dayanarak gemi ipoteğine
karşı ileri sürebileceği bir itiraz veya defi, yeni
alacaklıya karşı da ileri sürülebilir. Gemi siciline güvenle
ilgili 983 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkrası, 975 ve 976
ncı maddeler ile 985 inci maddenin son fıkrası hükümleri, bu defi
ve itiraz hakkında da geçerlidir.
(2) Alacak, malikin
devri öğrendiği üç aylık takvim döneminden veya bunu izleyen
üç aylık takvim döneminden daha geç bir tarihte muaccel olmayan
faiz veya diğer ikincil edimlere ilişkin ise, alacaklı,
birinci fıkrada yazılı defilere karşı sicile
güven ilkesinin sağladığı korumadan yararlanamaz. Üç
aylık dönemler, takvim yılının başından
itibaren hesap olunur.
cc) Devri genel hükümlere
tabi alacaklar
MADDE 1040- (1) Birikmiş faizlere,
diğer ikincil edimlere, bildirim ve takip giderlerine veya 1022 nci
maddenin ikinci fıkrasında yazılı hususlara ilişkin
alacakların devri ve malik ile yeni alacaklı arasındaki hukuki
ilişki, alacağın devrine ilişkin genel hükümlere tabidir.
(2) Yukarıda
yazılı alacaklar hakkında gemi siciline güvenle ilgili 983
üncü maddenin birinci ve ikinci fıkraları uygulanmaz.
b) İpoteğin
değiştirilmesi
aa) İpoteğin içeriğinin
değiştirilmesi
MADDE 1041- (1) Gemi ipoteğinin
içeriğinin değiştirilmesi için malik ile alacaklı
arasında bu hususta imzaları noterce onaylı bir anlaşma
yapılması veya gemi sicil müdürlüğünde anlaşmaları
ve değişikliğin gemi siciline tescili gereklidir. Tescile 1016
ncı maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanır.
(2) Gemi ipoteği üçüncü
bir kişinin hakkı ile
sınırlandırılmış bulunuyorsa,
değişikliğe o kişinin de onayı gerekir. Onay, sicil
müdürlüğüne veya lehine değişiklik yapılacak kişiye
beyan edilmelidir. Onaydan rücu edilemez.
bb) İpoteğin
derecesinin değiştirilmesi
MADDE 1042- (1) Yeni bir gemi ipoteği
kurulurken tescil edilmiş bir gemi ipoteğinin derecesinin bu ipotek
lehine değiştirilebilmesi için, gemi maliki ile derecesi
değiştirilen ipotek alacaklısının, imzaları
noterden onaylı bir sözleşme yapmaları veya gemi sicil
müdürlüğünde anlaşmaları ve bu durumun gemi siciline tescili
gereklidir.
(2) Mevcut gemi ipoteklerinin
derecelerinin sonradan değiştirilebilmesi için, derecesi ilerleyen
ipotek hakkı sahibi ile derecesi düşen ipotek hakkı sahibinin,
imzaları noterce onaylı bir sözleşme yapmaları ya da gemi
sicil müdürlüğünde anlaşmaları, malikin buna onay vermesi ve
durumun gemi siciline tescili şarttır. Değişme sonucunda
derecesi düşen ipotek üzerinde hak sahibi kişiler varsa
bunların da onayları gerekir.
(3) İpotekli
alacağın bölünmesi hâlinde, kısmi ipoteklerin kendi aralarındaki
derecelerini değiştirmek için malikin onayı aranmaz.
(4) Derece
değişikliği, dereceleri değiştirilen ipotekler
arasında bulunan ipoteklere zarar vermez.
cc) İpotekli
alacağın yerine başka bir alacağın konulması
MADDE 1043- (1) İpotekle teminat
altına alınmış alacak yerine başkası
konulabilir. Bunun için alacaklı ile malikin, imzaları noterce
onaylı bir sözleşme yapmaları veya gemi sicil
müdürlüğünde anlaşmaları ve durumun gemi siciline tescili
şarttır. İpotek üzerinde hak sahibi üçüncü kişiler varsa,
onların da onayları gerekir. 1016 ncı madde burada da
uygulanır.
(2) Yeni alacağın
sahibi, eski ipotekli alacaklı değilse, birinci fıkrada
yazılı anlaşmaya onun da katılması gerekir.
9. Gemi ipoteğinin
sona ermesi
a) Sebepleri
aa) Alacakla birlikte ipoteğin
de düşmesi sonucunu doğuran sebepler
aaa) Alacağın düşmesi
MADDE 1044- (1) Alacağın sona ermesi
ile ipotek de düşer. Kanundaki istisnalar saklıdır.
(2) Alacaklı ve borçlu
sıfatlarının aynı kişide birleşmesi,
alacağın ödenmesi hükmündedir.
(3) Gemi maliki olmayan
borçlu, alacağın bir kısmını öderse, gemi
ipoteğinin alacaklı üzerinde kalan kısmı borçluya
geçenden sıra itibarıyla önce gelir.
(4) Gemi maliki olmayan
borçlu, ödeme sonucunda ipoteği iktisap eder veya aynı sebepten
dolayı gemi sicilinin düzeltilmesinde menfaati bulunursa,
alacaklıdan sicilin düzeltilmesi için gerekli belgeleri kendisine
vermesini isteyebilir.
(5) Malik, bir
başkasına karşı, alacağın düşmesi hâlinde
gemi ipoteğini de sildirmeyi üstlenirse, silinmeyi istemek
hakkının teminat altına alınabilmesi için gemi
siciline şerh verilebilir.
bbb) Alacaklı ve malik
sıfatlarının birleşmesi
MADDE 1045- (1) Gemi ipoteği ile
mülkiyetin aynı kişide birleşmesi ile ipotek düşer.
(2) Borçlu, gemi malikinden
başka bir kişi olduğu veya alacak üzerinde bir rehin veya
intifa hakkı bulunduğu takdirde ipotek devam eder. Şu kadar
ki, gemi maliki alacaklı sıfatı ile geminin paraya
çevrilmesini isteyemez ve faiz alacakları için gemi teminat
oluşturmaz.
ccc) Birlikte gemi
ipoteğinde malikin alacaklıya ödemede bulunması
MADDE 1046- (1) Alacaklıya ödemede bulunan
gemi maliki, diğer ipotekli gemilerden birinin malikine veya onun hukuki
seleflerine rücu hakkına sahip bulunduğu oranda o malikin gemisi
üzerindeki ipotek hakkını kazanır. 1045 inci maddenin ikinci fıkrası
gereğince devam eden ipotekle işbu ipotek birlikte ipotek
teşkil eder.
(2) Kısmen ödeme hâlinde,
alacaklı üzerinde kalan ipotek, birinci fıkra ile 1045 inci
maddenin ikinci fıkrası gereğince malike geçen ipoteklerden
sıra itibarıyla önce gelir.
(3) Alacağın malike
devri veya alacaklı ve borçlu sıfatlarının malikin
şahsında birleşmesi, alacağın malik tarafından
ödenmesi hükmündedir.
(4) Alacaklının
hakkını cebrî icra yoluyla ipotekli gemilerden birinden alması
durumunda birinci fıkranın birinci cümlesi hükmü uygulanır.
ddd) Birlikte gemi
ipoteğinde ipoteğin borçluya geçmesi
MADDE 1047- (1) Birlikte gemi ipoteğinde
borçlu, 1038 inci maddenin altıncı fıkrasında
yazılı hâlde, ipotekli gemilerden yalnız birinin malikine veya
onun hukuki seleflerine rücu hakkına sahip olursa, ancak bu gemi
üzerindeki ipotek kendisine geçer; diğer gemiler üzerindekiler
düşer.
eee) Alacaklının
gemi malikine karşı sahip olduğu istem hakkının
zamanaşımına uğraması
MADDE 1048- (1) Gemi sicilinden haksız
yere silinmiş akdî ipoteklerle tescil edilmemiş bulunan
kanuni ipotekler, alacaklının gemi malikine karşı sahip
olduğu istem hakkının zamanaşımına
uğraması ile düşer.
bb) Sadece ipoteğin
düşmesi sonucunu doğuran sebepler
aaa) Tarafların
anlaşması
MADDE 1049- (1) İpotekli alacaklı ile
gemi malikinin, ipoteğin kaldırılması hususunda 1015 inci
maddenin ikinci fıkrasında öngörüldüğü şekilde
anlaşmaları ve ipotek kaydının gemi sicilinden silinmesi
ile ipotek sona erer. Şu kadar ki, ipotek üzerinde hak sahibi
kişiler varsa onların da onayları şarttır.
bbb) Alacaklının
feragati
MADDE 1050- (1) İpotek,
alacaklının feragati ve bunun üzerine sicilden ipotek
kaydının silinmesi ile düşer. Şu kadar ki, ipotek
üzerinde hak sahibi kişiler varsa onların da onayları
şarttır.
(2) Malik, ipoteğin ileri
sürülmesini sürekli olarak imkânsız kılan bir defe sahip
bulunduğu takdirde, alacaklıdan ipotekten feragatini isteyebilir.
(3) Vazgeçme beyanı
imzası noterce onaylı bir senetle veya sicil müdürlüğünde
yapılır.
(4) Alacaklı ipotekten
vazgeçmek veya diğer bir ipoteğe öncelik hakkı tanımak
suretiyle borçluyu ipotekten hakkını almak imkânından yoksun
bıraktığı oranda borçlu borcundan kurtulur.
ccc) İpoteğin
süresinin dolması
MADDE 1051- (1) Belli bir süre için kurulan
ipotek, bu sürenin dolması ile düşer.
cc) Mahkemece ipoteğin
düşmesine karar verilmesi
aaa) Alacaklının belli
olmaması hâlinde
MADDE 1052- (1) Alacaklının kim
olduğu bilinmiyorsa, gemi siciline ipotekle ilgili olmak üzere
yapılan son kayıttan itibaren on yıl geçtiği ve
alacaklının hakkı bu süre içinde malik tarafından
Türk Borçlar Kanununun 154 üncü maddesi gereğince
zamanaşımını kesecek tarzda tanınmış
olmadığı takdirde, alacaklı ilan yoluyla
çağrılarak ipoteğin düşmesine karar verilebilir. Vadeli
alacaklarda bu süre, vadenin dolmasından önce işlemeye
başlamaz.
(2) Düşme
kararının verilmesiyle ipotek sona erer.
bbb) Paranın tevdii
hâlinde
MADDE 1053- (1) Malik, alacaklının
alacağını ödeme veya feshi bildirme hakkına sahip olur ve
alacak tutarını, geri almak hakkından feragat ederek, alacaklının
adına tevdi ederse, belli olmayan alacaklı ilan yoluyla
çağrılarak ipoteğin düşmesine karar verilebilir. Faizler
ancak miktarı sicile geçirilmiş ise, tevdi olunur; düşme
kararının verilmesinden önceki üç yıllık dönem hariç,
faiz tevdi edilmez.
(2) Alacaklı, Türk
Borçlar Kanununun tevdi ile ilgili hükümlerine göre daha önce
hakkını almış sayılmadıkça düşme
kararının verilmesi ile borç ödenmiş sayılır.
(3) Alacaklı daha önce
tevdi yerine başvurmadığı takdirde, tevdi edilen bedel
üzerindeki hakkı, düşme kararının verilmesinden itibaren
on yıl geçmekle sona erer. Bu hâlde tevdi eden kişi, tevdi
sırasında geri almak hakkından feragat etmiş olsa bile,
tevdi ettiği bedeli geri alabilir.
III- Yapı hâlindeki
gemiler üzerinde ipotek
1. Konusu
MADDE 1054- (1) Yapı hâlindeki gemiler
üzerinde de ipotek kurulabilir.
(2) Omurgasının
konulduğu andan kızaktan indirilinceye kadar, görünebilecek bir
yerine ad ve numara konulmak suretiyle yapının açık ve sürekli
bir şekilde ayırt edilmesi gerçekleştirildiği andan itibaren
yapı hâlindeki gemi üzerinde ipotek kurulabilir.
(3)
Tamamlandığında onsekiz gros tonilatodan ufak olacak
yapılar üzerinde ipotek kurulamaz.
2. Kurulması
MADDE 1055- (1) Yapı hâlindeki gemi
üzerinde ipotek, yapı maliki ile alacaklının yapı
üzerinde ipotek kurulması hususunda anlaşmaları ve
ipoteğin yapı hâlindeki gemilere özgü sicile tescili ile kurulur.
İpoteğin kurulmasına ilişkin anlaşmanın
yazılı şekilde yapılması ve imzalarının
noterce onaylanması şarttır. Bu anlaşma gemi sicil
müdürlüğünde de yapılabilir.
3. Kapsamı
MADDE 1056- (1) Yapı hâlindeki gemi,
yapımın her aşamasında ipoteğin
kapsamındadır. Yapı hâlindeki gemiler üzerindeki ipotek, 1020
nci maddede yazılı şeylerle yapı malikinin mülkiyetine
girmemiş olan kısımlar dışında, tersanede
bulunup yapımda kullanılacak olan ve bunun için
işaretlenmiş bulunan kısımları da kapsar.
(2) Yapı hâlindeki
gemiler üzerindeki ipotek, sigorta tazminatını ancak ipoteğin
kapsamına giren hususlar üzerindeki malikin menfaatinin malik veya onun
lehine bir başkası tarafından ayrıca sigorta
ettirilmiş olması hâlinde kapsar.
4. Derecesi
MADDE 1057- (1) Yapı üzerinde kurulan gemi
ipoteği, yapımı tamamlandıktan sonra eski derecesiyle
gemi üzerinde kalır.
5. Uygulanacak hükümler
MADDE 1058- (1) Yapı hâlindeki
gemiler üzerindeki ipotekle ilgili özel hükümler saklı kalmak üzere,
1014 ilâ 1053 üncü madde hükümleri bu tür ipoteklere de uygulanır.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
İntifa Hakkı
A) Kurulması
MADDE 1059- (1) Sicile kayıtlı
gemiler üzerinde intifa hakkı kurulabilir.
(2) İntifa hakkı,
aksi kararlaştırılmadıkça, sahibine üzerinde
kurulduğu gemiden tam yararlanma yetkisini sağlar.
(3) Akdî intifa
hakkının kurulmasında 1015 inci madde hükmü uygulanır.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 1060- (1) Sicile kayıtlı gemi
üzerindeki intifa hakkı Türk Medenî Kanununun taşınmazlar
üzerindeki intifa hakkı hükümlerine tabidir.
(2) İntifa hakkı ile
gemi ipotekleri arasındaki ilişkiler Türk Medenî Kanununun 869 uncu
maddesi hükmüne tabidir. Aynı tarihle kaydedilmiş bulunan haklar
aynı derecededir. Gemi ipoteğinin derecelerinin
değiştirilmesi ve ipoteğin malike karşı
alacaklıya sağladığı hakların
zamanaşımına uğraması ile ilgili hükümler burada da
uygulanır.
İKİNCİ KISIM
Donatan ve Donatma İştiraki
A) Donatan
I- Tanımı
MADDE 1061- (1) Donatan, gemisini menfaat
sağlamak amacıyla suda kullanan gemi malikine denir.
(2) Kendisinin olmayan bir
gemiyi menfaat sağlamak amacıyla suda kendi adına bizzat veya
kaptan aracılığıyla kullanan kişi, üçüncü
kişilerle olan ilişkilerinde donatan sayılır. Malik, geminin
işletilmesinden dolayı gemi alacaklısı
sıfatıyla bir istemde bulunan kişiyi, bu işletilme malike
karşı haksız ve alacaklı da kötüniyet sahibi
olmadıkça, hakkını istemekten engelleyemez.
II- Gemi
adamlarının kusurlarından doğan sorumluluğu
MADDE 1062- (1) Donatan, gemi
adamlarının, zorunlu danışman kılavuzun veya
isteğe bağlı kılavuzun görevlerini yerine getirirken
işledikleri kusur sonucunda üçüncü kişilere verdiği
zararlardan sorumludur. Ancak, donatan, yolculara ve yükle ilgili
kişilere karşı, taşıyanın gemi
adamlarının kusurundan doğan sorumluluğuna ilişkin
hükümlere göre sorumlu olur.
(2) Donatanın, Türkiye
Cumhuriyetinin taraf olduğu sorumluluğun
sınırlandırılmasına ilişkin milletlerarası
sözleşmelerden doğan sorumluluğunu
sınırlandırma hakkı saklıdır.
III- Yetkili mahkeme
MADDE 1063- (1) Donatan aleyhine, bu
sıfatı dolayısıyla, herhangi bir alacaktan dolayı
geminin bağlama limanının bulunduğu yer
mahkemesinde de dava açılabilir.
B) Donatma iştiraki
I- Tanımı
MADDE 1064- (1) Birden çok kişinin
paylı mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, menfaat
sağlamak amacıyla aralarında yapmış oldukları
sözleşme gereğince, hepsi adına ve hesabına suda
kullanmaları hâlinde donatma iştiraki vardır.
(2) Tek başına bir
geminin maliki veya işletme hakkına sahip olan ticaret
şirketleri veya diğer tüzel kişiler hakkında donatma
iştirakine ilişkin hükümler uygulanmaz.
II- İştirakin
tescili
MADDE 1065- (1) Donatma iştirakinin
yapılmasını izleyen onbeş gün içinde iştirak,
ticaret ve gemi sicillerine tescil edilir.
(2) Ticaret ve gemi
sicillerine;
a) Paydaş
donatanların adları, yerleşim yerleri ve
vatandaşlıkları,
b) İştirakin
unvanı ve merkezi,
c) İştirakin konusu,
d) Her paydaş
donatanın gemi payının miktarı,
e) İştiraki temsile
yetkili kişilerin ad ve soyadları ile bunların yalnız
başlarına mı yoksa birlikte mi imza atmaya yetkili
oldukları,
kaydedilir.
III- Paydaş donatanlar
arasındaki ilişkiler
MADDE 1066- (1) Paydaş donatanlar
arasındaki hukuki ilişkiler ile donatma iştirakinin temsili,
paydaşlar arasındaki sözleşme hükümlerine tabidir.
Sözleşmede hüküm bulunmayan durumlarda, 1067 ilâ 1087 nci maddeler
uygulanır.
IV- İştirakin
yönetimi ve temsili
1. Kararlar
MADDE 1067- (1) İştirakin işleri
paydaş donatanların oy çoğunluğu ile verecekleri
kararlara göre yürütülür. Her paydaş donatanın sahip olduğu oy
hakkı, onun gemideki payı veya paylarının miktarına
göre belirlenir. Kararın lehinde oy verenlerin, tüm payların
yarısından fazlasına sahip olmaları hâlinde oy
çoğunluğu gerçekleşmiş sayılır.
(2) Donatma iştiraki
sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin veya bu
sözleşmeye aykırı ya da iştirakin amacına
yabancı kararlar oybirliği ile alınır.
2. Gemi müdürü
a) Atanması ve
görevden alınması
MADDE 1068- (1) Donatma iştirakinin
işlerinin görülmesi için oy çoğunluğu ile bir gemi müdürü
atanabilir. Paydaş donatanlardan olmayan bir gemi müdürünün
atanması için oybirliği şarttır.
(2) Gemi müdürü,
sözleşmenin feshinden doğan hakları saklı kalmak
üzere, her zaman oy çoğunluğuyla görevden alınabilir.
(3) Gemi müdürünün
atanması ve görevden alınması ticaret ve gemi sicillerine
tescil olunur.
b) Yönetim yetkisi
MADDE 1069- (1) Gemi müdürünün yönetme
hakkı 1070 inci maddeye tabidir. Ancak, olağanüstü tamirler veya
kaptanın atanması ve görevden alınması için önceden
donatma iştirakinin kararının alınması gerekir.
(2) Gemi müdürü, iştirak
tarafından yetkilerinin kapsamına getirilen sınırlamalara
uymakla yükümlüdür. Bunun dışında, alınan kararlara göre
hareket etmek ve bu kararları uygulamak zorundadır.
c) Temsil yetkisi
aa) Kapsamı
MADDE 1070- (1) Gemi müdürü, bu sıfatla
iştirakin olağan işlerinin gerektirdiği bütün
işlemleri ve hukuki tasarrufları üçüncü kişilerle yapmaya ve
bu işler dolayısıyla ödenen paraları toplamaya
yetkilidir. Gemi müdürünün temsil yetkisine, özellikle geminin
donatılmasına ve bakımına ilişkin işlem ve
tasarruflar ile navlun sözleşmelerinin yapılması ve geminin,
navlunun, donatma giderlerinin ve müşterek avaryadan doğan
alacakların sigorta ettirilmesi dâhildir.
(2) Kaptan, sadece gemi
müdürünün emir ve talimatlarına uymakla yükümlü olup, paydaş
donatanlardan herhangi birinin vereceği talimata uymak zorunda
değildir.
(3) Gemi müdürü bu madde
uyarınca yapmaya yetkili olduğu işlerden doğan
uyuşmazlıklar dolayısıyla açılan davalarda ve
girişilen takiplerde iştiraki temsile de yetkilidir.
(4) Gemi müdürü, kendisine
özel bir yetki verilmedikçe, iştirak veya paydaş donatanlardan
birinin veya birkaçının adına kambiyo taahhüdünde
bulunamayacağı veya ödünç para alamayacağı gibi gemi veya
gemi payları üzerinde bunları satmak veya rehnetmek suretiyle
tasarrufta da bulunamaz.
bb) Hükümleri
MADDE 1071- (1) Gemi müdürünün bu sıfatla
kanuni yetkileri çerçevesinde yaptığı hukuki işlemlerden
doğan bütün hak ve borçlar iştirake aittir.
cc)
Sınırlandırılması
MADDE 1072- (1) Gemi müdürünün kanuni temsil
yetkisinin sınırlandırılması, donatma iştiraki
tarafından ancak işlemin yapıldığı anda bunu
bilen üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir.
d) Yükümlülükleri
aa) Özen yükümlülüğü
MADDE 1073- (1) Gemi müdürü, donatma
iştirakinin işlerini yaparken tedbirli bir donatanın özenini
göstermek zorundadır.
bb) Defter tutma ve
belgeleri saklama yükümlülüğü
MADDE 1074- (1) Gemi müdürü, iştirak
işlerine ilişkin ayrı bir defter tutmak ve iştirak
işleri dolayısıyla aldığı belgeleri ve verdiği
belgelerin suretlerini düzenli bir şekilde saklamak zorundadır.
cc) Bilgi ve hesap verme
yükümlülüğü
MADDE 1075- (1) Gemi müdürü, paydaş
donatanlardan her birine, istemi üzerine, donatma iştirakine ait
işler hakkında bilgi vermek ve iştirake ait bütün defterlerle
belgeleri göstermek zorundadır.
(2) Donatma iştirakinde
gemi müdürünün hesap vermesine her zaman karar verilebilir. Gemi müdürünün
verdiği hesabın çoğunluk tarafından onaylanması ve
gördüğü işlerin uygun bulunması, bu karara karşı oy
verenlerin itiraz haklarını düşürmez.
V- Kazanca ve zarara
katılma
MADDE 1076- (1) İştirakin
kazancı ve zararı, paydaş donatanlara gemideki paylarına
göre dağıtılır.
(2) Kazanç ve zarar
hesabı ile kazancın dağıtılması takvim
yılı sonunda yapılır.
VI- Giderlere katılma
MADDE 1077- (1) Paydaş donatanlardan her
biri iştirakin giderlerine, özellikle geminin donatılması ve
tamiri giderlerine, gemideki payları oranında katılmak
zorundadır.
(2) Paydaş donatanlardan
biri kendisine düşen gider payını ödemez ve bu para diğer
paydaş donatanlar tarafından onun hesabına avans olarak
verilirse, borçlu paydaşın temerrüt faizi ödeme yükümlülüğü,
avansların verildiği tarihten itibaren başlar. Avansın
ödenmesinin, borçlu paydaşa ait gemi payı veya payları
üzerinde, avans veren paydaş donatanlar bakımından
doğurduğu sigortalanabilir menfaatin sigorta ettirilmesi hâlinde,
sigorta giderleri de borçlu paydaş donatana ait olur.
VII- Paydaş
donatanların şahsında değişiklik
MADDE 1078- (1) Paydaş donatanlardan
birinin şahsında meydana gelecek bir değişiklik, donatma
iştirakinin devamına engel olmaz.
(2) Paydaş donatanlardan
hiçbiri iştirakten çıkarılamaz.
VIII- Paydaş donatan
olan kaptan
MADDE 1079- (1) Kaptan paydaş
donatanlardan biri ise, işine onayı olmaksızın son
verildiğinde, paydaş donatanlarla yaptığı
sözleşme gereğince iştirakte donatan sıfatıyla sahip
olduğu payın, diğer donatanlar tarafından,
bilirkişilerce biçilecek değerinin ödenmesi suretiyle satın
alınmasını isteyebilir. Kaptan, haklı bir sebep
olmaksızın istemini ileri sürmekte gecikirse, hakkı
düşer.
IX- Paydaş
donatanların sorumluluğu
1. İştirakin borçlarından
dolayı üçüncü kişilere karşı sorumluluğu
MADDE 1080- (1) Deniz alacaklarından
sorumluluğun sınırlandırılmasıyla ilgili
hükümler saklı kalmak üzere, paydaş donatanlar, iştirakin
borçlarından dolayı üçüncü kişilere karşı
iştirak payları oranında şahsen sorumludurlar.
2. İştirak
payının devredilmiş olması hâlinde
MADDE 1081- (1) İştirak
payını devreden paydaş donatan, iktisap edenle birlikte devri
diğer donatanlara veya gemi müdürüne bildirmedikçe, onlarla olan
ilişkilerinde paydaş donatan sayılır ve bu bildirimden
önce doğan bütün borçlardan dolayı onlara karşı
paydaş donatan sıfatıyla sorumlu olmakta devam eder.
İştirak payını iktisap eden kişi de iktisap
anından itibaren diğer paydaş donatanlarla olan
ilişkilerinde paydaş donatan sıfatı ile sorumlu olur.
(2) Donatma iştiraki
sözleşmesi hükümleri ile iştirak tarafından verilen kararlar
ve girişilmiş işler, devredeni ne ölçüde bağlıyorsa,
iktisap edeni de o ölçüde bağlar. İktisap edenin tekeffül
bakımından devredene karşı sahip olduğu haklar
saklı kalmak şartıyla, diğer paydaş donatanlar,
devredenin paydaş donatan sıfatıyla devrettiği payına
ilişkin olmak üzere ona düşen borçları, iktisap edene
karşı da takas edebilirler.
(3) Birinci ve ikinci
fıkra hükümleri, bir iştirak payının cebrî icra yolu ile
iktisabı hâlinde de uygulanır.
X- Sona ermesi
1. Sona erme sebepleri
a) Fesih kararı
MADDE 1082- (1) Donatma iştiraki,
çoğunluk kararı ile fesih olunabilir. Geminin devri hakkındaki
karar da iştirakin feshi kararı hükmündedir.
b) Çıkmak isteyen
ortağın fesih istemi
MADDE 1083- (1) Paydaş donatanlardan her
biri, haklı bir sebebe dayanarak iştirakten çıkmasına
izin verilmesini isteyebilir. İştirakten çıkmasına izin
verilmeyen paydaş donatan, haklı sebeplere dayanarak mahkemeden
iştirakin feshini isteyebilir.
(2) Dürüstlük kuralına
göre paydaş donatanın iştirakte kalmasını ondan
beklenilemeyecek derecede zorlaştıran olaylar haklı sebep
sayılır. Sadece çıkmak isteyen paydaş donatanın
şahsını ilgilendiren ve diğer paydaş donatanlardan
hiçbiri için sözleşmeye aykırılık oluşturmayan
olaylar, haklı sebep olarak kabul edilemez.
(3) Mahkeme haklı sebebi
ispatlanmış görürse, davacının iştirak payına
bilirkişilerce biçilecek olan değerin diğer paydaş
donatanlar tarafından ödenip devralınması için onlara uygun
bir süre verir. Her paydaş donatanın, davacı paydaş
donatanın payını, kendi payı oranında devralmak hakkı
vardır. Mahkemece verilen süre içinde davacı paydaş
donatanın payı devralınmadığı takdirde, mahkeme
iştirakin feshine karar verir.
(4) Bu madde hükümlerinin
paydaş donatanlar aleyhine değiştirilmesi sonucunu
doğuran sözleşme şartları geçersizdir.
c) İştirakin
iflası
MADDE 1084- (1) Donatma iştiraki
hakkında iflasın açılmasıyla da iştirak sona erer.
2. Sona ermeyi
gerektirmeyen hâller
MADDE 1085- (1) Paydaş donatanlardan
birinin ölümü veya iflası, donatma iştirakinin sona ermesine sebep
olmaz.
XI- Tasfiye
MADDE 1086- (1) Donatma iştirakinin feshi
yahut geminin devri kararlaştırılmışsa, gemi
açık artırmayla satılır ve iştirak tasfiye olunur.
Geminin tamir kabul etmez veya tamire değmez bir hâlde bulunduğu
mahkeme kararıyla saptanmadıkça satış, ancak gemi,
bağlama limanında veya bir Türk limanında bulunup da yerine
getirmekle yükümlü olduğu bir navlun sözleşmesiyle henüz
bağlı bulunmadığı bir sırada yapılabilir.
Satış şekli ve şartları, paydaş
donatanların oybirliğiyle değiştirilebilir.
(2) Satış şekli
ve şartları veya tasfiye memurunun atanması hususunda
paydaş donatanların uzlaşamamaları veya feshe mahkemece
karar verilmiş olması hâlinde, mahkeme gemiyi satmak ve
iştiraki tasfiye etmek üzere bir tasfiye memuru atar. Bu memurun
hakları, görevleri ve sorumluluğu hakkında kollektif şirket
tasfiye memurları hakkındaki hükümler kıyas yoluyla
uygulanır.
XII- Yetkili mahkeme
MADDE 1087- (1) Paydaş donatanlar aleyhine
bu sıfatları dolayısıyla diğer paydaş
donatanlar veya üçüncü kişiler tarafından herhangi bir alacaktan
dolayı geminin bağlama limanının bulunduğu yer mahkemesinde
de dava açılabilir.
(2) Davanın paydaş
donatanlardan biri veya birkaçı aleyhine açılmış
olması hâlinde de aynı hüküm uygulanır.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Kaptan
A) özen yükümlülüğü
MADDE 1088- (1) Kaptan, bütün işlerinde,
özellikle ifası kendisine düşen sözleşmelerin yerine
getirilmesinde tedbirli bir kaptan gibi hareket etmek zorundadır.
B) Sorumluluğu
MADDE 1089- (1) Kaptan, kusuruyla yol
açtığı zararlardan, özellikle bu Kısım ile
diğer Kısımlarda belirtilen görevlerini yapmamasından
doğacak zararlardan dolayı, yolcular da dâhil, gemi ve eşyayla
ilgili herkese karşı sorumludur.
(2) Donatanın
emrine uyması kaptanı sorumluluktan kurtarmaz.
(3) Durumu bilerek kaptana
emir vermiş olan donatan da sorumludur.
(4) Kaptanın, Türkiye
Cumhuriyetinin taraf olduğu sorumluluğun sınırlandırılmasına
ilişkin milletlerarası sözleşmelerden doğan
sorumluluğunu sınırlandırma hakkı
saklıdır.
C) Görevleri
I- Geminin
elverişliliği ile ilgili olarak
1. Geminin denize ve yola elverişli
olup olmadığına dikkat etme
MADDE 1090- (1) Kaptan, yola çıkmadan önce
geminin denize ve yola elverişli olmasına ve gemiye, gemi
adamlarına ve yüke ait belgelerin gemide bulunmasına dikkat etmek
zorundadır.
2. Geminin yüklemeye ve
boşaltmaya elverişli olup olmadığına dikkat etme
MADDE 1091- (1) Kaptan, yükleme ve
boşaltma araçlarının kullanılma amaçlarına uygun
durumda olmasına ve istifin, özel istifçiler tarafından
yapılsa bile, denizcilikte geçerli olan kurallara uygun bir şekilde
gerçekleştirilmesine dikkat etmek zorundadır.
(2) Kaptan, denizcilikte
geçerli olan kurallar uyarınca; geminin aşırı derecede
yüklenmemesine, gerekli safranın gemide bulunmasına ve geminin
ambarlarının taşınacak olan eşyayı kabule ve
korumaya elverişli bir şekilde donatılmış
olmasına dikkat etmek zorundadır.
II- Yabancı mevzuata
uyma
MADDE 1092- (1) Kaptan, yabancı bir ülkede
bulunduğu sırada o ülke devletinin mevzuatına, özellikle
kolluk, vergi ve gümrük kurallarına uymamasından doğan
zararları tazmin ile yükümlüdür.
(2) Kaptan, gemisine harp
kaçağı niteliğine sahip olduğunu bildiği veya
bilmesi gereken eşyayı yüklemesi sebebiyle ortaya çıkan
zararı da tazmin ile yükümlüdür.
III- Yola çıkma
MADDE 1093- (1) Kaptan, gemi kalkmaya
hazır olunca, elverişli ilk fırsatta yola çıkmak
zorundadır.
(2) Kaptan, hastalık veya
diğer bir sebepten dolayı gemiyi yönetemeyecek durumda olsa bile,
geminin kalkmasını veya yolculuğun devamını, uygun
görülemeyecek bir şekilde geciktiremez. Böyle bir durumda kaptan,
durumun gereklerine göre donatandan talimat alması mümkünse, vakit
geçirmeden ona engelleri bildirip talimat gelinceye kadar gereken önlemleri
almak; aksi takdirde yerine başka bir kişiyi kaptan olarak
bırakmak zorundadır. Kaptan, seçiminde kusurlu olmadıkça,
kendisine vekâlet eden kaptanın fiillerinden dolayı sorumlu
tutulamaz.
IV- Gemide hazır
bulunma
MADDE 1094- (1) Yükleme başladıktan
boşaltma bitinceye kadar zorunlu bir sebep bulunmadıkça kaptan,
ikinci kaptanla birlikte aynı zamanda gemiden ayrılamaz. Kaptan
ayrılmak zorunda kalırsa, ayrılmadan önce zabitler veya tayfalar
arasından uygun birisini yerine vekil bırakmakla yükümlüdür.
(2) Bu hüküm, geminin güvenli
olmayan bir limanda veya demirleme yerinde bulunduğu zamanda, yükleme
başlamadan önce ve boşaltma bittikten sonra da uygulanır.
(3) Kaptan, yakın bir
tehlikenin var olması hâlinde veya gemi denizde bulunduğu
sırada, gemiden ayrılmasını haklı gösteren bir
zorunluluk olmadıkça, gemide kalmakla yükümlüdür.
V- Kaptanın gemi
zabitlerine danışması
MADDE 1095- (1) Kaptan, bir tehlikenin
varlığı hâlinde, gemi zabitlerine danışmaya gerek görse
bile, onların verdikleri kararla bağlı olmayıp
alacağı önlemlerden daima kendisi sorumlu olur.
VI- Gemi jurnali
1. Tutma yükümlülüğü
MADDE 1096- (1) Her gemide gemi jurnali denilen
bir defter tutulur. Bu deftere her yolculukta eşya veya safranın yüklenmeye
başlanması anından itibaren geçecek belli başlı
olaylar yazılır.
(2) Gemi jurnali,
kaptanın gözetimi altında, ikinci kaptan tarafından ve onun
mazereti hâlinde bizzat kaptan veya kaptanın gözetimi altında olmak
şartıyla ehil bir gemi adamı tarafından tutulur.
(3) Bir liman içinde yolculuk
yapan küçük gemilerde jurnal tutmak yükümlülüğü yoktur.
2. İçeriği
MADDE 1097- (1) Gemi jurnaline, engel
bulunmadıkça, aşağıdaki hususlar günü gününe
yazılır:
a) Meteorolojik veriler,
özellikle hava ve rüzgâr durumu.
b) Geminin izlediği rota
ve aldığı yol.
c) Geminin bulunduğu
enlem ve boylam dairesi.
d) Sintinelerdeki su
yüksekliği.
e) İskandil edilen su
derinliği.
f) Kılavuz
alınması ve kılavuzun gemiye girdiği ve
ayrıldığı saatler.
g) Gemi adamları
arasındaki değişiklikler.
h) Gemi veya eşyanın
uğradığı bütün kazalar ve bunların
ayrıntılı açıklaması.
i) Gemide işlenen suçlar
ve 25/4/2006 tarihli 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu hükümleri
saklı kalmak üzere, gemideki doğum ve ölüm olayları.
(2) Gemi jurnali kaptan ve
ikinci kaptan tarafından imzalanır.
VII- Deniz raporu
1. Düzenlenmesi istemine yetkili olanlar
MADDE 1098- (1) Kaptan, yolculuk
sırasında gemiyi veya taşınan eşyayı
ilgilendiren veya başkaca bir maddi zarar doğurması muhtemel
olan bir kaza meydana geldiğinde, gemi zayi olsa bile, bir deniz raporu
düzenlenmesini istemeye yetkili ve kendisinden istendiği takdirde buna
zorunludur. Deniz raporunun düzenlenmesini donatan veya ilgisi olduğunu
ispat eden herkes isteyebilir. Deniz raporunun, vakit kaybetmeksizin
aşağıda belirtilen yerlerden birinde düzenlenmesi istenebilir:
a) Varma limanında ve
eğer varma limanı birden çok ise, kazadan sonra varılan ilk
limanda.
b) Gemi tamir edildiği
veya eşya boşaltıldığı takdirde barınma
limanında.
c) Yolculuk geminin
batması yüzünden veya diğer bir sebepten varma limanına
ulaşmadan biter ise, kaptanın veya ona vekâlet eden kişinin
uğradığı ilk elverişli yerde.
(2) Kaptan ölür veya deniz
raporu düzenlettiremeyecek bir hâlde bulunursa, gemide kaptandan sonra en
yüksek rütbeli zabit tespit yaptırmak zorundadır.
(3) Denizde can ve mal koruma
hakkındaki mevzuat hükümleri saklıdır.
(4) Deniz raporu, Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içinde mahkemelerce düzenlenir.
Diğer yerlerde, Türk Bayraklı gemiler için yerel mevzuat hükümleri
saklı kalmak üzere Türk konsoloslukları, deniz raporu düzenler.
2. Tespit edilecek konular
MADDE 1099- (1) Yolculuğun önemli
olayları, özellikle kazalar ve zararın önüne geçilmesi veya
azaltılması için alınan önlemler tam ve açık olarak
mahkemece veya konsoloslukça tespit edilir.
3. Usul
MADDE 1100- (1) Tespit için kaptan, bütün gemi
adamlarının ad ve soyadlarını gösteren bir cetvel, gemi
jurnali ve olayla ilgili mevcut diğer belgelerle birlikte 1098 inci
maddede belirtilen mahkemeye veya konsolosluğa başvurur.
(2) Başvuru üzerine
mahkeme veya konsolosluk, tespit için mümkün olduğu kadar yakın bir
gün belirler ve bunu uygun olan bir şekilde ilan eder. Ancak,
gecikmesinde sakınca görülen hâllerde ilandan vazgeçilebilir.
(3) Gemi veya yükle ilgili
olanlarla kaza ile ilgili diğer kişiler, mahkemede veya
konsoloslukta bizzat bulunabilecekleri gibi, bir vekil de bulundurabilirler.
(4) Kaptan, gemi jurnaline
dayalı olarak gerekli açıklamalarda bulunur. Gemi jurnali,
mahkemeye veya konsolosluğa getirilemiyorsa veya tutulması zorunlu
değilse, bu hâllerin sebepleri bildirilmelidir.
(5) Hâkim veya konsolos, gerek
gördüğünde gemi adamlarından mahkemeye gelmemiş olanları
dinleyebileceği gibi, olayların yeterince
anlaşılması için kaptan ve diğer gemi adamlarına istediğini
de sorabilir.
(6) Kaptana, diğer gemi
adamlarına ve olayla ilgisi bulunanlara doğru söylemeleri
gerektiği ihtar olunur.
4. Tutanağın
aslının saklanması
MADDE 1101- (1) Tutanağın aslı
mahkemece veya konsoloslukça saklanır. İlgililerden isteyenlere onaylanmış
örnekleri verilir.
VIII- Donatanın
menfaatlerini koruma
MADDE 1102- (1) Kaptan, gemi zayi olsa bile,
gerektiği sürece donatanın menfaatlerini korumakla yükümlüdür.
D) Kanundan doğan
temsil yetkisi
I- Donatanın temsilcisi
sıfatıyla
1. Kapsamı
a) Gemi bağlama limanında
bulunduğu sırada
MADDE 1103- (1) Gemi henüz bağlama
limanında bulunduğu sırada kaptanın yapmış
olduğu hukuki işlemler donatanı bağlamaz; meğerki,
kaptan kendisine ayrıca verilmiş özel bir yetkiye dayanarak hareket
etmiş veya borç, diğer bir özel borçlandırıcı
sebepten doğmuş olsun.
(2) Kaptan bağlama
limanında da gemi adamı tutmaya yetkilidir.
b) Gemi bağlama
limanı dışında bulunduğu sırada
MADDE 1104- (1) Gemi bağlama limanı
dışında bulunduğu sırada kaptan, bu sıfatla,
geminin donatılmasına, yakıt ve kumanyasına, gemi
adamlarına, geminin denize, yola ve yüke elverişli bir hâlde
tutulmasına ve genel olarak yolculuğun güvenli bir şekilde
sürdürülmesine ilişkin her türlü işlem ve tasarrufları üçüncü
kişilerle donatan adına yapmaya yetkilidir.
(2) Taşıma
sözleşmeleri yapmak ve görevlerine giren hususlarda dava açmak da
kaptanın yetkisi kapsamındadır.
(3) Yabancı bayraklı
gemilerde, geminin malikine veya kiracısına açılacak her türlü
dava veya takip, onlar hakkında geçerli olmak üzere kaptana da
yöneltilebilir.
c) Kredi işlemleri
MADDE 1105- (1) Kaptan, ancak gemiyi korumak
veya yolculuğu yapmak için zorunluluk bulunması hâlinde ve bu
ihtiyaçların karşılanabilmesi için gerekli olan miktarda ödünç
para veya veresiye mal almaya ve benzeri kredi işlemlerini yapmaya
yetkilidir.
(2) Birinci fıkrada
kaptanın yapmaya yetkili olduğu belirtilen işlemlerin
geçerliği, onun seçtiği işlemin amaca uygun veya bu
işlemle sağlanan para veya diğer şeylerin fiilen geminin
korunması veya yolculuk yapmak için kullanılmış olup
olmamasına bağlı değildir. Üçüncü kişi,
kaptanın yetkisiz olduğunu veya sağlanan krediyi başka
bir amaçla kullanma niyetinin bulunduğunu biliyorsa yahut bunları bilmemesi
ağır bir ihmal oluşturuyorsa, kaptanın
yaptığı işlem donatanı bağlamaz.
(3) Kaptanın kambiyo
taahhütlerinden dolayı donatanın şahsen sorumlu
tutulması, ona donatan tarafından açık bir temsil yetkisi
verilmiş bulunmasına bağlıdır.
2. Temsil yetkisinin
sınırlandırılması
MADDE 1106- (1) Kaptanın kanundan
doğan temsil yetkisini sınırlandırmış olan
donatan, bu sınırlandırmalara kaptanın
uymadığını, sadece bunları bilen kişilere
karşı ileri sürebilir.
3. Fesihten sonra
kaptanın yetkilerinin kaldırılması
MADDE 1107- (1) Kaptanla yaptığı
sözleşmenin feshini bildiren donatan, kaptanın, feshi bildirim
süresi içinde, yetkilerini kullanmasını yasaklayabilir.
4. Kaptanın vekâletsiz
iş görmesi
MADDE 1108- (1) Vekâleti olmadan donatan
hesabına kendi parasından avans veren veya kendi adına
borçlanan kaptan, donatandan olan tazminat alacağı
bakımından üçüncü kişiler durumundadır.
5. Donatanın
kaptanın yaptığı işlemlerden doğan
sorumluluğu
MADDE 1109- (1) Donatan, kaptanın onun
adına hareket ettiğini bildirerek veya bildirmeyerek, gemiyi sevk
ve idare eden kişi sıfatıyla kanuni yetkileri dâhilinde
yaptığı hukuki işlemlerden dolayı üçüncü
kişilere karşı hak iktisap eder ve borç altına girer.
(2) Kaptan,
ifasını ayrıca üstlenmedikçe veya kanuni yetkilerini
aşmadıkça, yapmış olduğu işlemlerden
dolayı şahsen borç altına girmez. Kaptanın 1088 ve 1089
uncu maddelerden kaynaklanan sorumluluğu saklıdır.
6. Kaptanın donatana
karşı hak ve yükümlülükleri
MADDE 1110- (1) Donatan tarafından
sınırlandırılmış olmadıkça, kaptan ile
donatan arasındaki ilişkilerde de kaptanın yetkilerinin
kapsamı, 1103 ilâ 1105 inci maddelerde yer alan hükümlere tabidir.
(2) Kaptan; donatana
geminin durumu, yolculuk sırasında meydana gelen olaylar,
yaptığı sözleşmeler ve açılan davalar hakkında
düzenli şekilde bilgi vermekle yükümlü olduğu gibi, şartlar
elverdikçe bütün önemli işlerde, özellikle 1105 inci maddede
yazılı durumlarda, yolculuğun değiştirilmesi veya
kesilmesi gerektiğinde ve olağanüstü tamirler ile alımlarda
donatandan talimat istemek zorundadır.
(3) Kaptan, elinde donatana
ait yeterli miktarda para bulunsa bile, olağanüstü tamirleri ve
alımları, ancak zorunluluk hâlinde yapabilir.
(4) Kaptan, geminin
bağlama limanına dönüşünde veya her isteyişinde donatana
hesap vermek zorundadır.
(5) Kaptan;
taşıtandan, yükletenden ve gönderilenden ödül veya tazminat gibi her
ne ad altında olursa olsun navlun dışında
aldığı bütün paraları da donatanın hesabına
alacak yazmak zorundadır.
II- Kendi hesabına
gemiye eşya yükleme yasağı
MADDE 1111- (1) Kaptan, donatanın
muvafakati olmaksızın kendi hesabına gemiye eşya
yükleyemez. Bu yasağa uymadığı takdirde, kaptan bu gibi
yolculuklarda benzer eşya için, yükleme yerinde ve zamanında
istenebilecek en yüksek navlunu donatana ödemeye zorunludur. Donatanın
kaptanın ödediği navlunun karşılamadığı
zararı için tazminat isteme hakkı saklıdır.
III- Yükle ilgili
olanların menfaatlerini koruma yükümlülüğü
1. Genel olarak
MADDE 1112- (1) Kaptan, yolculuk esnasında
yükle ilgili olanların menfaati gereği eşyanın en iyi
şekilde korunması için mümkün olan özeni göstermekle yükümlüdür.
(2) Kaptan, bir zararın
önüne geçilmesi veya azaltılması için özel önlemlerin
alınması gerektiğinde, yükle
ilgililerin menfaatlerini göz önünde
bulundurmaya ve mümkünse
talimatlarını almaya ve durumun gereğine göre bu
talimatları yerine getirmeye zorunludur. Talimat alınması
mümkün olmadığı takdirde, kaptan kendi takdirine göre hareket
eder; ancak yükle ilgili olanları, bu gibi durumlardan ve alınan
önlemlerden gecikmeksizin bilgilendirmek için üzerine düşeni yapar.
(3) Kaptan, bu gibi
durumlarda eşyayı tamamen veya kısmen boşaltmaya ve
eşyanın bozulması yüzünden veya diğer sebeplerden ileri
gelebilecek büyük bir zararın başka surette önüne
geçilemeyeceği anlaşılıyorsa, eşyayı satmaya;
korunması yahut daha ileri götürülmesi için gereken parayı
sağlamak için rehnetmeye yetkilidir.
(4) Kaptan, yükle ilgili
olanların zamanında bizzat yapabilecek durumda olmamaları
koşuluyla, eşyanın zıyaından ve hasara
uğramasından doğan istem haklarını, mahkemelerde
veya mahkeme dışında kendi adına kullanmaya yetkilidir.
2. Rotadan sapma
MADDE 1113- (1) Yolculuğun izlenen rota
üzerinde sürdürülmesini umulmayan bir hâl engellerse, kaptan durumun
gereklerine ve imkânlar çerçevesinde uygulamaya zorunlu olduğu talimata
göre, yolculuğa, başka bir rota üzerinde devam edebileceği
gibi kısa veya uzun bir süre için ara verebilir veya kalkma
limanına geri dönebilir.
(2) Navlun sözleşmesinin
sona ermesi hâlinde kaptan, 1211 inci madde hükümlerine göre hareket eder.
3. Eşya üzerinde
tasarruf yetkisi
a) Genel olarak
MADDE 1114- (1) 1112 nci maddede
yazılı hâller dışında kaptan, ancak yolculuğun
devamı için zorunluluk bulunduğu takdirde, eşya üzerinde onu
satmak, rehnetmek veya kullanmak suretiyle tasarrufta bulunabilir.
b) Müşterek avarya
hâlinde
MADDE 1115- (1) Kaptan, para ihtiyacı
müşterek avaryadan kaynaklanmış olup da bunu
karşılamak için değişik önlemlerden birine
başvurabilecek durumda bulunuyor ise, bunlardan ilgililere en az zarar
verecek olanını seçmek zorundadır.
c) Diğer hâllerde
MADDE 1116- (1) Müşterek avarya hâli bulunmadığı
takdirde, kaptan, sadece, para ihtiyacı başka yolla
karşılanamıyorsa veya diğer önlemlerin alınması
donatan yönünden katlanılamayacak bir zararın doğmasına
sebebiyet verecekse, eşyayı satabilir, rehnedebilir veya diğer
bir şekilde eşya üzerinde tasarrufta bulunabilir.
d) Kaptanın
işlemlerinin donatanı bağlaması
MADDE 1117- (1) Kaptan eşya üzerinde 1116
ncı maddede yazılı olduğu şekilde tasarruf
ettiği takdirde, donatan, bundan zarar gören yükle ilgili kişilerin
uğradıkları zararı tazmin ile yükümlüdür.
(2) Donatanın
ödeyeceği tazminat hakkında 1186 ncı madde hükmü
uygulanır. Eşyanın satışı sonucunda elde edilen
net satış bedeli 1186 ncı maddede yazılı değeri
aşarsa, onun yerine net satış bedeli geçer.
4. Dış
ilişkide işlemlerin geçerliği
MADDE 1118- (1) Kaptanın, 1112, 1114, 1115
ve 1117 nci maddelere göre yaptığı hukuki işlemlerin
geçerli olup olmadığı, 1105 inci maddenin ikinci
fıkrasına göre belirlenir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Deniz Ticareti Sözleşmeleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Gemi Kira Sözleşmeleri
A) Tanımı ve
türleri
MADDE 1119- (1) Gemi kira
sözleşmesi, kiraya verenin belirli bir süre için geminin
kullanılmasını, kira bedeli
karşılığında, kiracıya bırakmayı
üstlendiği bir sözleşmedir.
(2) Kiraya verenin,
gemi ile birlikte gemi adamlarını da kiracının emrine
vermeyi üstlenmesi, sözleşmenin niteliğini değiştirmez.
B) Gemi kira senedi
MADDE 1120- (1) Gemi kira
sözleşmesinin taraflarından her biri, giderini vermek
koşuluyla, sözleşme şartlarını içeren ve gemi kira
çarter partisi olarak adlandırılan bir gemi kira senedi
düzenlenmesini ve kendisine verilmesini isteyebilir.
C) Sicile şerh
MADDE 1121- (1) Sözleşmede aksi
kararlaştırılmadıkça, taraflar, gemi kira
sözleşmelerinin Türk Gemi Siciline veya 941 inci maddenin üçüncü
fıkrası gereğince Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığı tarafından tutulan özel sicile
şerhini isteyebilirler.
(2) Bu şerh, sonraki
maliklere, kiracının gemi kira sözleşmesindeki koşullar
çerçevesinde, gemiyi kullanmasına izin vermek zorunluluğunu yükler.
D) Hüküm ve sonuçları
I- Geminin kullanılmasından
doğan istemler
MADDE 1122- (1) Kiracı, üçüncü
kişilerin, geminin işletilmesinden dolayı, kiraya verene
karşı yöneltecekleri tüm istemleri karşılamak
yükümlülüğü altındadır.
II- Geminin teslimi
MADDE 1123- (1) Kiraya veren, kiralanan
gemiyi kararlaştırılan tarihte ve yerde denize elverişli
ve sözleşme ile güdülen amaca uygun bir şekilde kullanmaya
hazır olarak kiracıya teslim etmekle yükümlüdür.
III- Giderler
MADDE 1124- (1) Geminin
ayıplarından doğan tamirler ile bu yüzden değiştirilen
parçaların giderleri kiraya verene aittir.
(2) Geminin,
ayıbından dolayı yirmidört saatten fazla bir süre hareketsiz
kalması hâlinde, aşan süre için kira bedeli ödenmez, ödenmiş
ise geri verilir.
(3) Geminin bakımı
ve birinci fıkra kapsamına girmeyen tamirleri ile
parçalarının değiştirilmesi ve işletilmesinden
doğan giderler, kiracıya aittir.
IV- Gemiyi kullanma
hakkı
MADDE 1125- (1) Kiracı, gemiyi
tahsis amacına uygun olarak sözleşme hükümleri çerçevesinde
dilediği gibi kullanabilir.
(2) Kiracı, kiraya
verenin geminin donatımı için sözleşme hükümlerine göre gemide
bıraktığı her tür malzeme ve teçhizatı,
sözleşmenin bitiminde aynı nitelik ve nicelikte teslim etmek
şartıyla kullanma hakkına sahiptir.
V- Sigorta
MADDE 1126- (1) Kiracı, geminin iadesine
kadar doğacak denizcilik ve sorumluluk rizikolarına karşı
sigorta yaptırmak ve sigorta sözleşmesinin kurulduğunu kiraya
verene önceden bildirmekle yükümlüdür. Sigorta sözleşmesinde ve
poliçesinde, kiraya verenin ismen bildirilmesi ve sigortanın kimin
olacaksa onun lehine yaptırılması zorunludur.
VI- Gemi
adamlarının çalıştırılması
MADDE 1127- (1) Gemi
adamlarının çalıştırılmasından doğan
bütün borç ve yükümlülükler kiracıya aittir. Geminin gemi
adamlarıyla birlikte kiracının emrine verildiği kira
sözleşmelerinde, gemi adamlarının
çalıştırılmasından doğan bütün borç ve
yükümlülüklerden kiraya veren, kiracı ile birlikte ve müteselsilen
sorumlu olur.
VII- Kira ödeme borcu ve
teminatı
MADDE 1128- (1) Kira bedeli, sözleşmede
kararlaştırılan zamanda, bu hususta anlaşma yoksa geminin
zilyetliğinin sözleşme şartları çerçevesinde
kiracıya devredildiği günden başlamak üzere aylık olarak
ve peşin ödenir.
(2) Kiraya veren, gemi kira
sözleşmesinden doğan bütün alacakları için kiracıya ait
taşınır ve kıymetli evrak üzerinde Türk Medenî Kanununun
950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis hakkına, kiracıya
ödenecek navlun ve diğer alacaklar üzerinde aynı Kanunun 954 ilâ
961 inci maddeleri uyarınca alacak rehnine ve kiracıya ödenecek
navlunu teminat altına almak üzere 1201 inci maddeye göre tanınan
hapis hakkına sahiptir; şu kadar ki, borçlular, alacak rehni
kendilerine bildirilmediği takdirde kiracıya yapacakları
ödemeyle borçlarından kurtulurlar.
VIII- Geminin iadesi
MADDE 1129- (1) Kiracı,
sözleşme bitiminde gemiyi, teslim aldığı hâliyle geri
verir. Kiracı, gemide ve tesisatında, normal bir kullanım
tarzı sonucu meydana gelen eksiklik, değişiklik veya
aşınmadan sorumlu değildir.
(2) Sözleşmenin bitiminde
gemiyi iadede geciktiği takdirde kiracı, geciktiği sürenin ilk
onbeş günü için kira bedeli üzerinden ve sonraki günler için kira
bedelinin iki katı üzerinden hesaplanacak bir tazminatı ödemekle
yükümlüdür; meğerki, kiraya veren, daha yüksek bir zarara
uğradığını ispat etmiş olsun.
E) Uygulanacak hükümler
MADDE 1130- (1) Bu Bölümde hüküm
bulunmayan hâllerde Türk Borçlar Kanununun adi kira sözleşmeleri
hakkındaki hükümleri nitelikleri elverdiği ölçüde uygulanır.
İKİNCİ BÖLÜM
Zaman Çarteri Sözleşmesi
A) Tanımı
MADDE 1131- (1) Zaman çarteri
sözleşmesi, tahsis edenin, donatılmış bir geminin ticari
yönetimini belli bir süre için ve bir ücret
karşılığında tahsis olunana bırakmayı
üstlendiği sözleşmedir.
(2) Geminin teknik yönetimini
elinde bulunduran tahsis eden, geminin zilyedi sayılır.
B) Zaman çarter partisi
MADDE 1132- (1) Zaman çarteri
sözleşmesi yapıldığında taraflardan her biri,
giderini vererek, sözleşme şartlarını içeren bir zaman
çarter partisi düzenlenmesini ve verilmesini isteyebilir.
C) Tarafların
hakları ve borçları
I- Tahsis edenin borçları
MADDE 1133- (1) Tahsis eden, geminin teknik
yönetimini üstlenir. Bu amaçla tahsis eden, belirlenen gemiyi;
a)
Kararlaştırılan tarihte ve yerde hazır bulundurmak,
b) Sözleşme süresince
gemiyi denize ve yola elverişli ve sözleşmede belirtilen amaca
uygun bir hâlde bulundurmak,
ile yükümlüdür.
II- Geminin ticari yönetimi
MADDE 1134- (1) Geminin, ticari yönetimi
tahsis olunana aittir.
(2) Kaptan, tahsis
olunanın geminin ticari yönetimine ilişkin olarak zaman çarteri
sözleşmesi hükümleri çerçevesinde kendisine verdiği bütün
talimatlara uymak zorundadır.
III- Giderler
MADDE 1135- (1) Geminin ticari
işletilmesinden doğan, özellikle makinelerinin düzenli bir
şekilde işlemesini sağlayacak nitelik ve miktarda
yakıtın sağlanması için gerekli giderlere olduğu
gibi, tüm giderlere tahsis olunan katlanır.
IV- Ücret ödeme borcu ve
teminatı
MADDE 1136- (1) Tahsis ücreti, geminin
ticari yönetiminin, sözleşme şartları çerçevesinde fiilen
tahsis olunana bırakıldığı günden başlamak
üzere aylık olarak ve peşinen ödenir.
(2) Geminin hareketsiz
kaldığı sürenin en az yirmidört saati geçmiş olması
şartıyla, ticari bakımdan yararlanılabilir bir durumda
olmadığı süre için ücret ödenmez.
(3) Tahsis eden zaman
çarteri sözleşmesinden doğan bütün alacakları için, tahsis
olunana ait taşınır ve kıymetli evrak üzerinde Türk
Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis hakkına,
tahsis olunana ödenecek navlun üzerinde aynı Kanunun 954 ilâ 961 inci
maddeleri uyarınca alacak rehnine ve bu navlunu teminat altına
almak üzere 1201 inci maddeye göre tanınan hapis hakkına sahiptir;
şu kadar ki, navlun borçlusu, alacak rehni kendisine bildirilmediği
takdirde tahsis olunana yapacağı ödemeyle borcundan kurtulur.
V- Tahsis olunanın
sorumluluğu ve gemiyi iade yükümlülüğü
MADDE 1137- (1) Tahsis olunan, geminin
ticari yönetimi dolayısıyla tahsis edenin
uğradığı zararlardan sorumludur.
(2) Tahsis olunan,
sözleşme bitiminde gemiyi sözleşmede belirlenen yerde ve hâlde iade
etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlali hâlinde, tahsis olunan,
gecikilen zaman dilimi için, zaman çarteri sözleşmesinin bittiği
tarihte ödenmesi gereken tahsis ücretinin iki katını ödemekle
yükümlüdür; meğerki, bu yüzden daha yüksek bir zararın meydana
geldiği ispat edilmiş olsun.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Navlun Sözleşmesi
BİRİNCİ AYIRIM
Genel Hükümler
A) Navlun
sözleşmesinin türleri
MADDE 1138- (1) Taşıyan, navlun
karşılığında;
a) Yolculuk çarteri
sözleşmesinde eşyayı, geminin tamamını veya bir
kısmını ya da belli bir yerini taşıtana tahsis
ederek;
b) Kırkambar
sözleşmesinde ayırt edilmiş eşyayı,
denizde
taşımayı üstlenir.
(2) Bu Bölümdeki hükümler
posta idaresinin denizde eşya taşımalarına uygulanmaz.
B) Yolculuk çarter partisi
MADDE 1139- (1) Yolculuk çarteri
sözleşmesi yapıldığında taraflardan her biri,
giderini vererek, sözleşme şartlarını içeren bir yolculuk
çarter partisi düzenlenmesini ve kendisine verilmesini isteyebilir.
C) Kamaralar
MADDE 1140- (1) Geminin tamamı
taşıtana tahsis edildiğinde kamaralar hariç tutulmuş
sayılır; bununla beraber taşıtanın izni
olmaksızın kamaralara eşya yükletilemez.
D)
Taşıyanın, gemiyi denize, yola ve yüke elverişli
bulundurma yükümlülüğü
MADDE 1141- (1) Her türlü navlun
sözleşmesinde taşıyan, geminin denize, yola ve yüke
elverişli bir hâlde bulunmasını sağlamakla yükümlüdür.
(2) Taşıyan, yükle
ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli
olmamasından doğan zararlardan sorumludur; meğerki, tedbirli
bir taşıyanın harcamakla yükümlü olduğu dikkat ve özen
gösterilmekle beraber, eksikliği yolculuğun
başlangıcına kadar keşfe imkân bulunmamış
olsun.
İKİNCİ AYIRIM
Yükleme ve Boşaltma
A) Yükleme
I- Demirleme yeri
MADDE 1142- (1) Kaptan, eşyayı almak
için gemiyi sözleşmede kararlaştırılan yere demirler.
(2) Sözleşmede
yalnızca geminin yükleme yapacağı liman veya bölge kararlaştırılmışsa,
gemi, bu liman veya bölge için tahsis edilmiş bekleme alanında
yükleme yerinin belirlenmesini bekler.
II- Yükleme giderleri
MADDE 1143- (1) Sözleşme, yükleme
limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamül ile aksi
öngörülmüş olmadıkça, eşyanın gemiye kadar
taşıma gideri taşıtana, yükleme gideri ise
taşıyana aittir.
III- Yüklenecek eşya
1.
Kararlaştırılandan başka eşya
MADDE 1144- (1) Kararlaştırılan
eşya yerine, aynı varma limanı için, taşıtan
tarafından gemiye başka eşya yükletilmek istenilirse
taşıyan, bu yüzden durumu güçleşmedikçe bunu kabul ile
yükümlüdür. Sözleşmede, eşya ferden belirlenmiş ise bu hüküm
uygulanmaz.
2. Doğru bildirimde
bulunma yükümlülüğü
a) Eşya hakkında
MADDE 1145- (1) Taşıtan ile yükleten,
eşya hakkında taşıyana tam ve doğru beyanda
bulunmakla yükümlüdürler. Bunlardan her biri, beyanlarının
doğru olmamasından doğan zarardan taşıyana
karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere
karşı ise ancak kusurları varsa sorumlu olurlar.
(2) Taşıyanın
navlun sözleşmesi gereğince taşıtan ve yükleten
dışındaki kişilere karşı olan yükümlülükleri ve
sorumluluğu saklıdır.
b) Caiz olmayan eşya
ve yükleme hakkında
MADDE 1146- (1) Taşıtan ve yükleten,
harp kaçağı veya ihracı, ithali veya transit olarak
geçirilmesi menedilmiş olan eşyayı
yükler yahut yükleme sırasında
mevzuata, özellikle kolluk, vergi ve gümrük kurallarına
aykırı hareket ederlerse, taşıyana karşı
sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere karşı
ise ancak kusurları varsa sorumlu olurlar.
(2) Kaptanın
onayıyla hareket etmiş olmaları, taşıtan ve
yükleteni diğer kişilere karşı sorumluluktan kurtarmaz.
Bunlar eşyanın el konulmuş olduğunu ileri sürerek navlunu
ödemekten kaçınamazlar.
(3) Eşya, gemiyi veya
içindeki diğer eşyayı tehlikeye sokarsa, kaptan, bunu karaya
çıkarmaya veya zorunluluk hâllerinde denize atmaya yetkilidir.
c) Gizlice yüklenen
eşya hakkında
MADDE 1147- (1) Kaptanın bilgisi
olmaksızın gizlice gemiye eşya yükleyen kişi de 1145 inci
maddeye göre bu yüzden doğacak zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Kaptan bu gibi eşyayı tekrar karaya çıkarmaya ve gemiyi veya
diğer eşyayı tehlikeye düşürürse gerektiğinde denize
atmaya yetkilidir. Kaptan eşyayı gemide tutarsa, yükleme yerinde ve
yükleme sırasında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en
yüksek navlunun ödenmesi gerekir.
d) Tehlikeli eşya
hakkında
MADDE 1148- (1) Denizde can ve mal koruma
hakkındaki mevzuata göre tehlikeli sayılan eşya kaptanın
bunlardan veya bunların tehlikeli cins veya niteliklerinden bilgisi
olmaksızın gemiye getirilirse, taşıtan veya yükleten,
kendilerine bir kusur isnat edilmese dahi, 1145 inci maddeye göre sorumludur.
Bu hâlde kaptan eşyayı her zaman ve herhangi bir yerde gemiden
çıkarmaya, imha etmeye veya başka suretle zararsız hâle
getirmeye yetkilidir.
(2) Kaptan, eşyanın
tehlikeli cins veya niteliğini bildiği hâlde, yüklemeye onay
vermişse, eşya gemiyi veya diğer eşyayı tehlikeye
soktuğu takdirde aynı şekilde hareket etmeye yetkilidir. Bu
hâlde de taşıyan veya kaptan, zararı tazmin etmekle yükümlü
değildir. Müşterek avarya hâlinde zararın
paylaşılmasına ilişkin hükümler saklıdır.
3. Bilgi
MADDE 1149- (1) Taşıyanın veya
acentesinin bilgisi 1146 ilâ 1148 inci maddelerdeki hâllerde kaptanın
bilgisi hükmündedir.
IV- Başka gemiye
yükleme ve aktarma
MADDE 1150- (1) Taşıyan,
taşıtanın iznini almadan eşyayı başka gemiye
yükleyemez, yüklerse bundan doğacak zarardan sorumlu olur; meğerki,
eşyanın kararlaştırılan gemiye yükletilmiş
olması hâlinde de zararın meydana gelmesi kesin ve zarar dahi
taşıtana ait olsun.
(2) Tehlike hâlinde ve
yolculuk başladıktan sonra yapılacak aktarmalar hakkında
birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
V- Güverteye konacak
eşya
MADDE 1151- (1) Taşıyan,
eşyayı güvertede taşıyamaz ve küpeşteye asamaz.
(2) Taşıyan,
eşyayı ancak yükleten ile arasındaki anlaşmaya veya
ticari teamüle uygunsa ya da mevzuat gereği zorunluysa güvertede
taşıyabilir.
(3) Taşıyan,
eşyanın güvertede taşınması veya
taşınabileceği hususunda yükleten ile
anlaştığı takdirde denizde taşıma senedine bu
yolda yazılı bir kaydı düşmesi gerekir. Böyle bir
kaydın düşülmemesi hâlinde, güvertede taşıma
hususunda bir anlaşmanın varlığını ispat yükü
taşıyana aittir; şu kadar ki, taşıyan, denizde
taşıma senedini iyiniyetle iktisap eden gönderilen dâhil üçüncü
kişilere karşı böyle bir anlaşmayı ileri sürmek
hakkına sahip değildir.
(4) Eşyanın
güvertede taşınmış olması birinci veya ikinci
fıkraya aykırı ise, taşıyan, güvertede
taşımadan ileri gelen zıya, hasar veya geç teslimden 1178 ve
1179 uncu maddelere göre sorumlu olur. Taşıyanın
sorumluluğunun sınırları hakkında, yerine göre, 1186
veya 1187 nci maddeler uygulanır.
(5) Eşyanın ambarda
taşınması hakkındaki açık anlaşmaya
aykırı olarak güvertede taşınması,
taşıyanın, 1187 nci madde anlamında bir fiili veya ihmali
sayılır.
VI- Süreler
1. Hazırlık bildirimi
MADDE 1152- (1) Yüklemenin belli bir günde
başlayacağı kararlaştırılmamışsa,
taşıyan veya yetkili bir temsilcisi, ikinci ilâ beşinci
fıkra hükümlerine uygun olarak taşıtana bir hazırlık
bildiriminde bulunur.
(2) Hazırlık
bildirimi, gemi, 1142 nci maddede öngörülen demirleme yerine varınca
yapılır.
(3) 1142 nci maddenin ikinci
fıkrasında yazılı hâllerde, hazırlık
bildiriminde bulunulması üzerine gemiye, yükleme yeri gösterilmez veya
suyun derinliği, geminin selameti, yerel düzenlemeler veya tesisler
verilen talimata göre hareket etmeye engel olursa, gemi, bekleme
alanında kalır. Bu hükmün uygulanmasında, liman yönetiminin
talimatı, taşıtanın talimatı hükmündedir.
(4) Yolculuk çarteri
sözleşmesine veya taşıtanın sonradan verdiği geçerli
bir talimata göre, taşıtandan başka bir kişiye bildirimde
bulunulması gerekiyorsa, bildirim bu kişiye yapılır.
Bildirimin muhatabı bulunamazsa veya muhatap bildirimi almaktan
kaçınırsa, bu durum derhâl taşıtana bildirilir. Bu
takdirde, hazırlık bildirimi, bildirim girişiminde
bulunulduğu tarihte yapılmış sayılır.
(5) Hazırlık
bildiriminin geçerliği, herhangi bir şekle bağlı
değildir. Hazırlık bildiriminin hüküm doğurması
için, muhatabına ulaşması zorunludur.
2. Yükleme süresi
MADDE 1153- (1) Yükleme süresi,
hazırlık bildiriminin, muhatabına ulaşmasını
izleyen ilk takvim günü ve eğer yüklemeye fiilen
başlanmışsa, o andan itibaren işlemeye başlar.
Sürenin işlemeye başladığı anda, yüklemeye fiilen başlanamaması
hâlinde de 1156 ncı madde uygulanır.
(2) Yükleme süresi
sözleşme ile belirlenmemişse, yüklemenin yirmidört saatlik
kesintisiz çalışma ile yapılması hâlinde ihtiyaç
duyulacak süre, yükleme süresi olarak kabul edilir. Bu süre
hesaplanırken, yüklemenin yapılacağı liman, taşımayı
yapan gemi, yükleme tesis ve araçları ve yükün niteliği ile
birlikte yükleme limanı düzenlemeleri ve yerel teamül göz önünde
bulundurulur.
(3) Taraflar, yükleme süresi
için ücret ödenmesini kararlaştırabilirler.
3. Sürastarya süresi
MADDE 1154- (1) Sözleşmede
kararlaştırılmışsa taşıyan,
eşyanın yükletilmesi için yükleme süresinden fazla beklemek
zorundadır. Fazladan beklenilen bu süreye sürastarya süresi denir.
(2) Sözleşmede
sürastaryadan veya sadece sürastarya parasından söz edilmiş olup da
sürastarya süresi belirtilmemişse, bu süre on gündür.
(3) Sürastarya süresi, yükleme
süresi bitince, herhangi bir bildirime gerek kalmaksızın
başlar.
4. Sürastarya parası
MADDE 1155- (1) Sürastarya süresi için
taşıyana sürastarya parası ödenir.
(2) Sürastarya
parasının miktarı sözleşme ile
kararlaştırılmışsa, taşıyan,
sözleşmede belirlenen miktarı aşan bir istemde bulunamaz.
(3) Sözleşmede
miktarı kararlaştırılmamışsa, sürastarya
parası olarak yükleme süresini aşan bekleme nedeniyle,
taşıyanın yaptığı zorunlu ve yararlı
giderler istenebilir.
(4) Yükleme limanında
doğan sürastarya parasının borçlusu taşıtan olup,
sürastarya parası ödenmeden veya yeterli teminat verilmeden,
taşıyan, gemiyi yola çıkarmak zorunda değildir. Bu
sebeple fazladan beklediği süre için taşıyan,
uğradığı zararın tamamını
taşıtandan isteyebilir.
(5) Yükleme
limanında doğan sürastarya parası, sürastarya süresinin
hesabında esas alınan zaman biriminin sonunda muaccel olur.
Kullanılmayan zaman birimi için sürastarya parası istenemez.
(6) Navluna ilişkin
hükümler, yükleme limanında doğan sürastarya parasına
kıyas yoluyla bile uygulanamaz.
5. Yükleme ve sürastarya
sürelerinin hesabı
MADDE 1156- (1) Yükleme süresi takvime göre
aralıksız hesaplanır.
(2) Taşıtanın
faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi sebepler
dolayısıyla eşyanın gemiye teslimi mümkün olmayan günler
de yükleme süresinin hesabında dikkate alınır.
(3) Taşıyanın
faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi sebepler
dolayısıyla eşyanın gemiye alınması mümkün
olmayan günler ise bu sürenin hesabında dikkate alınmaz.
(4) Fırtına, buz
istilası veya seferberlik gibi her iki tarafın faaliyet
alanını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısıyla
eşyanın gemiye teslim edilmesi ve alınması imkânı
bulunmayan günler yükleme süresine eklenir; şu kadar ki, yükleme süresi
içinde olmasına rağmen taşıtan bu günler için
taşıyana sürastarya parası ödemekle yükümlüdür.
(5) Üçüncü ve dördüncü
fıkralarda yazılı hâllerde, yüklemeye fiilen devam
edildiği anda, süre durduğu yerden işlemeye başlar.
(6) Sürastarya süresi
ise ikinci ilâ beşinci fıkralarda belirtilen hâllerden
etkilenmeksizin kesintisiz olarak hesaplanır; meğerki, bu hâllerin
doğumuna, taşıyan kusuruyla sebep olsun.
6. Hızlandırma
primi
MADDE 1157- (1) Yüklemenin, sözleşmede
kararlaştırılan yükleme süresinden önce bitirilmesi hâlinde,
taşıyanın, kullanılmayan süre için taşıtana bir
para ödemesini öngören anlaşmalar geçerlidir. Bu paraya ilişkin
sürenin hesaplanmasında, yükleme süresinin hesabına ilişkin
kurallar uygulanır.
(2) Yapılan
sözleşme, navlunun belirlenmesine ilişkin olarak yükleme veya
boşaltma limanında geçerli olan idari, mali veya cezai hükümleri
dolanmak amacına yönelikse, birinci fıkra uygulanmaz.
VII- Yolculuk
başlamadan önce sözleşmenin feshi
MADDE 1158- (1) Taşıtan, yolculuk
çarteri sözleşmesini, gemi o sözleşme uyarınca yüklemesini tamamlayıp
yolculuğa çıkıncaya kadar feshedebilir.
(2) Fesih
tazminatı olarak, taşıyan, sözleşmenin feshedilmesinden
dolayı yoksun kaldığı kazanç ve o zamana kadar
doğmuş olan alacaklarını isteyebilir. Tereddüt hâlinde,
kararlaştırılan toplam navlunun yüzde otuzu, yoksun
kalınan kazanç sayılır. Feshedilen sözleşmenin ifası
için gereken süre içinde, taşıyanın, yeni navlun
sözleşmeleri yapmak suretiyle elde ettiği kazanç, tazminat
tutarından indirilir.
(3) Fesih hakkının,
gemiye eşya alındıktan sonra kullanılması hâlinde,
taşıyan, eşyanın boşaltılması için gereken
süreyi beklemek zorundadır. Bu süre, yükleme veya sürastarya süresinden
sayılmaz. Taşıyan, taşıtanın eşyanın
gemiden çıkarılması nedeniyle sebep olduğu bütün
giderleri ve zararları talep edebilir; her hâlde bu zarar, kaybedilen
süre karşılığı sürastarya ücretinden az olamaz.
(4) Sözleşme
uyarınca birden fazla yolculuk yapılacaksa, fesih hakkı, henüz
başlamış olmayan yolculuklardan her biri için ayrı
ayrı veya hepsi için birlikte kullanılabilir.
VIII- Yüklemenin hiç veya
süresinde yapılmaması
1. Yüklemenin hiç yapılmaması
MADDE 1159- (1) Yükleme süresi ve
kararlaştırılmışsa sürastarya süresi bittiği
hâlde yükleme henüz başlamamışsa taşıyan;
a) Sözleşmeyi
feshedilmiş sayabilir veya
b) Yüklemenin yapılması
için beklemeye devam edebilir.
(2) Taşıyanın,
sözleşmenin feshedildiğini kabul edip 1158 inci maddenin ikinci
fıkrası uyarınca tazminat isteyebilmesi için beklemekle
yükümlü olduğu süre dolduğunda, taşıtana faks
mesajı, elektronik mektup veya benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak
üzere, yazılı bildirimde bulunması zorunludur.
(3) Taşıyan,
yüklemenin yapılmasını beklemeye devam ederse, bu fazla
bekleme sebebiyle uğradığı zararın
tamamını taşıtandan isteyebilir.
2. Eksik yükleme
MADDE 1160- (1) Yükleme süresi ve
kararlaştırılmış ise sürastarya süresi bittikten
sonra, taşıyan, yüklemenin tamamlanması için daha fazla
beklemek zorunda değildir. Taşıyan, taşıtanın
talimatına dayanarak yükleme ve
varsa sürastarya süresinden sonra
beklemeye devam ederse, bu süre için yaptığı
giderlerle bu yüzden uğradığı zarara
karşılık tazminat isteyebilir.
(2) Yükleme süresi ve
kararlaştırılmış ise sürastarya süresi bittikten
sonra, taşıyan, taşınması
kararlaştırılan eşyanın tamamı yüklenmiş
olmasa bile, taşıtanın istemi üzerine yola çıkmak
zorundadır. Bu durumda taşıyan;
a) Sözleşmede
kararlaştırılmış olan navlunun tamamını,
b) Doğmuş sürastarya
ücretini,
c) Eksik yükleme sebebiyle
yapmak zorunda kaldığı giderleri ve
uğradığı zararı,
d) Alacakları, eksik yükleme
sebebiyle kısmen veya tamamen teminatsız kalmışsa,
kendisine ek teminat gösterilmesini,
isteyebilir. Şu kadar ki,
kısmen yüklenmeyen eşyanın yerine başka bir sözleşme
uyarınca eşya taşınmışsa, bu eşya için
alınacak navlun, (a) bendine göre istenecek navlundan düşülür.
(3) Yükleme süresinin ve
kararlaştırılmışsa sürastarya süresinin sonunda,
kararlaştırılan eşyanın tamamı yüklenmemiş
ve birinci ile ikinci fıkralara göre talimat da verilmemiş ise, taşıyan,
taşıtana faks mesajı, elektronik mektup veya benzeri teknik
araçlarla da mümkün olmak üzere yazılı bildirimde bulunup, belli
süre içinde talimat verilmesini isteyebilir. Sürenin sonuna kadar talimat
verilmezse taşıyan, sözleşmeyi feshedilmiş sayarak 1158
inci maddeden doğan haklarını kullanabilir.
IX- Birden çok yükleten
veya taşıtanın bulunması
1. Birden çok yükleten
MADDE 1161- (1) Yolculuk çarteri
sözleşmesine veya taşıtanın sonradan verdiği geçerli
bir talimata göre eşya, aynı limanda birden çok kişiden teslim
alınacaksa, hazırlık bildiriminin taşıtana
yapılması gereklidir. 1152 ilâ 1160 ıncı madde hükümleri,
birden çok yükleten bulunması dikkate alınmaksızın
uygulanır. Yükletenler, her bir eşya için, geminin yükleme yerinin
değiştirilmesini isteyebilir; şu kadar ki, yer
değiştirmenin, manevrası da dâhil olmak üzere bütün giderleri
taşıtana aittir ve yükleme ile sürastarya süreleri yer
değiştirme manevrası sırasında işlemeye devam
eder.
2. Birden çok
taşıtan
MADDE 1162- (1) Geminin belli
kısımları veya yerleri için birden çok taşıtan ile
bağımsız yolculuk çarteri sözleşmeleri
yapılmışsa, 1152 ilâ 1157 nci madde hükümleri her
sözleşme için ayrı ayrı uygulanır; şu kadar ki, 1158
inci maddede düzenlenen hâller gerçekleştiğinde, gemiye alınmış
olan eşyanın boşaltılması, yolculuğun
gecikmesine veya aktarmaya sebep olabilecek ise, diğer bütün
taşıtanların onayı alınmış olmadıkça
taşıtan, eşyanın boşaltılmasını
isteyemez.
X- Kırkambar
sözleşmesi
1. Yükleme anı
MADDE 1163- (1) Kırkambar
sözleşmesinde taşıtan, taşıyanın veya yetkili
temsilcisinin çağrısı üzerine, gecikmeden eşyayı
yüklemek zorundadır.
(2) Taşıtan
gecikirse taşıyan, eşyanın teslimini beklemekle yükümlü
değildir. Yolculuk, eşya teslim alınmadan
başlamış olsa bile, taşıtan tam navlunu ödemekle
yükümlüdür; şu kadar ki, taşıyanın teslim edilmiş olmayan
eşya yerine yüklediği eşyanın navlunu, tam navlundan
indirilir.
(3) Taşıyanın,
geciken taşıtandan navlun isteyebilmesi için bunu yola
çıkmadan önce taşıtana faks mesajı, elektronik mektup
veya benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak üzere yazılı şekilde
bildirmesi gerekir; aksi hâlde istem hakkını kaybeder.
2. Taşıtanın
sözleşmeyi feshetmesi
MADDE 1164- (1) Yüklemeden sonra
taşıtan, tam navlunu ve 1201 inci madde uyarınca teminat
altına alınmış diğer alacakları ödeyerek veya
1202 nci madde uyarınca teminat vererek sözleşmeyi feshedebilir;
şu kadar ki, gemiye alınmış olan eşyanın
boşaltılması, yolculuğun gecikmesine veya aktarmaya sebep
olabilecek ise, diğer bütün taşıtanların
onayını almış olmadıkça taşıtan,
eşyanın boşaltılmasını isteyemez.
Taşıyan, eşyanın gemiden çıkarılması için
rotayı değiştirmek veya bir limana uğramak zorunda
değildir.
XI- Belgeleri verme
yükümlülüğü
MADDE 1165- (1) Her türlü navlun
sözleşmesinde, taşıtan ve yükleten, eşyanın teslim
alınacağı süre içinde o eşyanın
taşınması için gerekli belgeleri taşıyana vermek
zorundadır.
(2) Bu belgelerdeki bütün
yolsuzluklardan ve özellikle bunların gerçeğe uymayan
beyanları içermelerinden doğan zararlardan taşıtan ve
yükleten, taşıyana ve yükle ilgili diğer kişilere
karşı 1145 inci madde gereğince sorumludur.
B) Boşaltma
I- Demirleme yeri
MADDE 1166- (1) Kaptan, eşyayı
boşaltmak için gemiyi sözleşmede kararlaştırılan
yere demirler.
(2) Sözleşmede
yalnızca, geminin boşaltma yapacağı liman veya bölge
kararlaştırılmamışsa, gemi, bu liman veya bölge için
tahsis edilmiş bekleme alanında boşaltma yerinin
belirlenmesini bekler.
II- Boşaltma giderleri
MADDE 1167- (1) Sözleşme, boşaltma
limanı düzenlemeleri ve bunlar yoksa yerel teamül ile aksi
öngörülmüş olmadıkça, eşyanın gemiden
çıkartılması gideri taşıyana, geri kalan
boşaltma giderleri ise gönderilene aittir.
III- Süreler
1. Hazırlık
bildirimi
MADDE 1168- (1) Boşaltmanın belli bir
günde başlayacağı
kararlaştırılmamışsa, taşıyan veya yetkili
bir temsilcisi, ikinci ilâ beşinci fıkra hükümlerine uygun olarak
gönderilene hazırlık bildiriminde bulunur.
(2) Hazırlık
bildirimi, gemi, 1166 ncı maddede öngörülen demirleme yerine
varınca yapılır.
(3) 1166 ncı maddenin
ikinci fıkrasında yazılı hâllerde, hazırlık
bildiriminde bulunulması üzerine gemiye boşaltma yeri gösterilmez
veya suyun derinliği, geminin selameti, yerel düzenlemeler veya tesisler
verilen talimata göre hareket etmeye engel olursa, gemi, bekleme
alanında kalır. Bu hükmün uygulanmasında, liman yönetiminin talimatı,
gönderilenin talimatı hükmündedir.
(4) Yolculuk çarteri
sözleşmesine, konişmentoya veya taşıtanın sonradan
verdiği geçerli bir talimata göre, gönderilenden başka bir
kişiye bildirimde bulunulması gerekiyorsa, bildirim bu kişiye
yapılır. Bildirimin muhatabı bulunamazsa veya bildirimi
almaktan kaçınırsa, bu durum derhâl taşıtana bildirilir.
Bu takdirde hazırlık bildirimi, bildirim girişiminde
bulunulduğu tarihte yapılmış sayılır.
(5) Hazırlık
bildiriminin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı
değildir. Hazırlık bildiriminin hüküm doğurması
için, muhatabına ulaşması zorunludur.
2. Boşaltma süresi
MADDE 1169- (1) Hazırlık bildiriminin
muhatabına ulaşmasını izleyen ilk takvim günü ve
eğer boşaltmaya fiilen başlanmış ise, o andan
itibaren boşaltma süresi işlemeye başlar. Sürenin işlemeye
başladığı anda, boşaltmaya fiilen
başlanamaması hâlinde de 1172 nci madde uygulanır.
(2) Boşaltma süresi
sözleşme ile belirlenmemişse, boşaltmanın yirmidört
saatlik kesintisiz çalışma ile yapılması hâlinde ihtiyaç
duyulacak süre, boşaltma süresi olarak kabul edilir. Bu süre
hesaplanırken, boşaltmanın yapılacağı liman,
taşımayı yapan gemi, boşaltma tesis ve araçları ve
eşyanın niteliği ile birlikte, boşaltma limanı düzenlemeleri
ve yerel teamül göz önünde bulundurulur.
(3) Taraflar,
boşaltma süresi için ücret ödenmesini kararlaştırabilirler.
3. Sürastarya süresi
MADDE 1170- (1) Sözleşmede
kararlaştırılmışsa taşıyan, boşaltma
süresinden fazla beklemek zorundadır. Fazladan beklenilen bu süreye
sürastarya süresi denir.
(2) Sözleşmede
sürastaryadan veya sadece sürastarya parasından söz edilmiş olup da
sürastarya süresi belirtilmemişse, bu süre on gündür.
(3) Sürastarya süresi,
boşaltma süresi bitince herhangi bir bildirime gerek
kalmaksızın işlemeye başlar.
4. Sürastarya parası
MADDE 1171- (1) Sürastarya süresi için
taşıyana sürastarya parası ödenir.
(2) Sürastarya
parasının miktarı sözleşme ile
kararlaştırılmışsa taşıyan,
sözleşmede belirtilen miktarı aşan bir istemde bulunamaz.
(3) Sözleşmede
miktarı kararlaştırılmamışsa, sürastarya
parası olarak, boşaltma süresini aşan bekleme nedeniyle
taşıyanın yaptığı zorunlu ve yararlı
giderler istenebilir.
(4) Boşaltma
limanında doğan sürastarya parasının borçlusu
taşıtandır.
(5) Boşaltma
limanında doğan sürastarya parası, sürastarya süresinin
hesabında esas alınan zaman biriminin sonunda muaccel olur.
Kullanılmayan zaman birimi için sürastarya parası istenemez.
(6) Navluna ilişkin
hükümler, boşaltma limanında doğan sürastarya parasına
kıyas yoluyla bile uygulanamaz.
5. Boşaltma ve
sürastarya sürelerinin hesabı
MADDE 1172- (1) Boşaltma süresi takvime
göre aralıksız hesaplanır.
(2) Gönderilenin faaliyet
alanında gerçekleşen tesadüfi sebepler dolayısıyla
eşyanın gemiden karaya çıkarılması mümkün olmayan
günler de boşaltma süresinin hesabında dikkate alınır.
(3) Taşıyanın
faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfi sebepler
dolayısıyla eşyanın gemiden çıkarılması
mümkün olmayan günler ise bu sürenin hesabında dikkate alınmaz.
(4) Fırtına, buz
istilası veya seferberlik gibi, her iki tarafın faaliyet
alanını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısıyla
eşyanın gemiden çıkarılması ve karaya götürülmesi
mümkün olmayan günler boşaltma süresine eklenir; şu kadar ki,
boşaltma süresi içinde olmasına rağmen gönderilen, bu günler
için taşıyana sürastarya parası ödemekle yükümlüdür.
(5) Üçüncü ve dördüncü
fıkralarda yazılı hâllerde, boşaltmaya fiilen devam
edildiği anda, süre durduğu yerden işlemeye başlar.
(6) Sürastarya süresi
ise ikinci ilâ beşinci fıkralarda belirtilen hâllerden
etkilenmeksizin kesintisiz olarak hesaplanır; meğerki, bu hâllerin
doğumuna, taşıyan kusuruyla sebep olsun.
6. Hızlandırma
primi
MADDE 1173- (1) Boşaltmanın,
sözleşmede kararlaştırılan boşaltma süresinden önce
bitirilmesi hâlinde, taşıyanın, kullanılmayan süre için
taşıtana bir para ödemesini öngören anlaşmalar geçerlidir. Bu
paraya ilişkin sürenin hesaplanmasında, boşaltma süresinin
hesabına ilişkin kurallar uygulanır.
(2) Yapılan
sözleşme, navlunun belirlenmesine ilişkin olarak yükleme veya
boşaltma limanında geçerli olan idari, mali veya cezai hükümleri
dolanmak amacına yönelikse, birinci fıkra uygulanmaz.
IV- Boşaltmanın
hiç veya süresinde yapılmaması
MADDE 1174- (1) Gönderilen, eşyayı
almaya hazır olduğunu bildirip de boşaltma süresini ve
kararlaştırılmış ise sürastarya süresi içinde
eşyanın tamamını teslim almamışsa,
taşıyan, gönderilene haber verdikten sonra, Türk Borçlar Kanununun
107 ilâ 109 uncu maddelerinde öngörülen hakları kullanabilir.
(2) Gönderilen,
eşyayı teslim almaktan kaçınır veya 1168 inci maddede
yazılı bildirim üzerine eşyayı teslim almaya hazır
olup olmadığını bildirmez yahut bulunamazsa
taşıyan, birinci fıkrada gösterilen tarzda hareket etmek ve
aynı zamanda durumu taşıtana bildirmek zorundadır.
(3) Önceki
fıkralarda düzenlenen hâllerde, gönderilenin gecikmesi veya tevdi
işlemi yüzünden boşaltma süresi geçmiş ise, taşıyan,
sürastarya parası isteyebilir. Sürastarya süresi dolduktan sonraki
gecikmeler nedeniyle taşıyan, uğradığı bütün
zararın tazminini isteyebilir.
V- Kısmi çarter
sözleşmelerinde
MADDE 1175- (1) Geminin
kısımları veya belli yerleri için birden çok taşıtan
ile bağımsız yolculuk çarteri sözleşmeleri
yapılmışsa, 1168 ilâ 1174 üncü maddeler her sözleşme için
ayrı ayrı uygulanır.
VI- Kırkambar
sözleşmesi
1. Boşaltma
işleri
MADDE 1176- (1) Kırkambar
sözleşmesinde gönderilen, taşıyanın veya yetkili bir
temsilcisinin bildirimi üzerine gecikmeden eşyayı teslim almakla
yükümlüdür. Gönderilen tanınmıyorsa bildirim, yerel teamül üzere
ilan yoluyla yapılır.
(2) 1174 üncü madde hükmü
kırkambar sözleşmelerine de uygulanır. Bu maddeye göre
taşıtana yapılması gereken bildirim yerel âdete göre ilan
yoluyla olur.
2. Taşıtanın
üçüncü şahıslarla yaptığı kırkambar
sözleşmeleri
MADDE 1177- (1) Geminin tamamı veya bir
kısmı yahut belli bir yeri taşıtana tahsis edilmiş
olup da taşıtan üçüncü şahıslarla kırkambar
sözleşmeleri yapmış bulunursa, yolculuk çarteri
sözleşmesini yapmış olan taşıyanın hak ve
yükümlülükleri 1168 ilâ 1174 üncü madde hükümlerine tabi olmakta devam eder.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Taşıyanın Sorumluluğu ve
Hakları
A) Taşıyanın
sorumluluğu
I- Genel olarak
MADDE 1178- (1) Taşıyan, navlun
sözleşmesinin ifasında, özellikle eşyanın yükletilmesi,
istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi
ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen
dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür.
(2) Taşıyan,
eşyanın zıyaı veya hasarından yahut geç tesliminden
doğan zararlardan, zıya, hasar veya teslimde gecikmenin,
eşyanın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu
sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur.
(3) Eşya, yükleten veya
onun adına veya hesabına hareket eden bir kişiden yahut
yükleme limanında uygulanan kanun ve düzenlemeler uyarınca
eşyanın taşınmak üzere kendilerine teslimi zorunlu
makamlardan ya da üçüncü kişilerden taşıyanca teslim
alındığı andan;
a) Taşıyan
tarafından gönderilene teslim edildiği ana veya
b) Gönderilenin
eşyayı teslim almaktan kaçındığı hâllerde
sözleşme veya kanun hükümlerine yahut boşaltma limanında
uygulanan ticari teamüle uygun olarak gönderilenin emrine hazır
tutulduğu ana ya da
c) Boşaltma
limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın
kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere teslim
edildiği ana,
kadar taşıyanın
hâkimiyetinde sayılır.
(4) Eşya, navlun
sözleşmesinde belirlenen boşaltma limanında açıkça
kararlaştırılmış olan süre veya açıkça
kararlaştırılmış bir süre yoksa, olayın
özelliklerine göre tedbirli bir taşıyandan eşyanın
tesliminin makul olarak istenebileceği süre içinde teslim
edilmediği takdirde teslimde gecikme olduğu varsayılır.
(5) Eşyanın zayi
olmasına dayanarak tazminat isteminde bulunabilecek kişi, dördüncü
fıkra uyarınca teslim süresinin dolmasından itibaren
aralıksız altmış gün içinde teslim olunmayan
eşyayı zayi olmuş sayabilir.
II- Sorumluluktan kurtulma
hâlleri
1. Taşıyana
yüklenemeyecek sebep
MADDE 1179- (1) Taşıyanın veya
adamlarının kastından veya ihmalinden doğmayan
sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyan sorumlu değildir.
Taşıyanın veya adamlarının kastının veya
ihmalinin bu zarara sebebiyet vermediğini ispat yükü, taşıyana
aittir.
(2) Taşıyanın
adamları terimi, taşımada kullanılan geminin
adamlarını, taşıyanın taşıma
işletmesinde çalışan veya kendisini temsile yetkili
kıldığı kişileri ve taşıma
işletmesinde çalışmasa bile navlun sözleşmesinin
ifasında kullandığı diğer kişileri kapsar.
Fiilî taşıyana ilişkin hükümler saklıdır.
2. Teknik kusur ve
yangın
MADDE 1180- (1) Zarar, geminin sevkine veya
başkaca teknik yönetimine ilişkin bir hareketin veya
yangının sonucu olduğu takdirde, taşıyan yalnız
kendi kusurundan sorumludur. Daha çok yükün menfaati gereği olarak
alınan önlemler, geminin teknik yönetimine dâhil sayılmaz.
(2) Tereddüt hâlinde
zararın, teknik yönetimin sonucu olmadığı kabul edilir.
3. Denizde kurtarma
MADDE 1181- (1) Taşıyan,
müşterek avarya hâli hariç, denizde can ve eşya kurtarmadan veya
kurtarma teşebbüsünden ileri gelen zararlardan sorumlu değildir.
Teşebbüs, sadece eşya kurtarmaya yönelikse, aynı zamanda makul
bir hareket tarzı oluşturması gerekir.
III-
Taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı
karinelerinden yararlandığı hâller
MADDE 1182- (1) Zararın
aşağıdaki sebeplerden ileri gelmesi hâlinde taşıyan
ve adamları, kusursuz sayılır:
a) Denizin veya geminin
işletilmesine elverişli diğer suların tehlike ve
kazaları.
b) Harp olayları,
karışıklık ve ayaklanmalar, kamu
düşmanlarının hareketleri, yetkili makamların emirleri
veya karantina sınırlamaları.
c) Mahkemelerin el koyma
kararları.
d) Grev, lokavt veya
diğer çalışma engelleri.
e) Yükleten, taşıtan
ve eşyanın maliki ile bunların temsilcilerinin ve
adamlarının fiil veya ihmalleri.
f) Hacim veya tartı
itibarıyla kendiliğinden eksilme veya eşyanın gizli
ayıpları ya da eşyanın kendisine özgü doğal cins ve
niteliği.
g) Ambalajın
yetersizliği.
h) İşaretlerin
yetersizliği.
(2) Birinci fıkradaki
sebeplerin ortaya çıkmasına taşıyanın sorumlu
olduğu bir olayın yol açtığı ispatlanırsa,
taşıyan sorumluluktan kurtulamaz.
(3) Zararın, durumun
gereklerine göre birinci fıkrada yazılı sebeplerin birinden
ileri gelmesi muhtemel ise, bu sebepten ortaya çıktığı
varsayılır; ancak, aksi ispatlanabilir.
IV- Sebeplerin
birleşmesi
MADDE 1183- (1) Taşıyanın veya
adamlarının kusurunun diğer bir sebeple birlikte zıya,
hasar veya teslimdeki gecikmeye yol açması hâlinde, taşıyan,
zıya, hasar veya teslimdeki gecikmenin sadece belirtilen kusura bağlanabilen
kısmından sorumludur. Böyle bir kısmi sorumluluk için bu
hâllerin söz konusu kusura bağlanamayacak kısmının
taşıyanca ispatı gerekir.
V- İnceleme ve
bildirim
1. İnceleme
MADDE 1184- (1) Gönderilen; eşyayı
teslim almadan, taşıyan, kaptan veya gönderilen, eşyanın
hâl ve durumunu, ölçü, sayı veya tartısını tespit
ettirmek amacıyla onları mahkemeye veya yetkili diğer
makamlara ya da bu husus için yetkili uzmanlara inceletebilir. Mümkün oldukça
diğer taraf da incelemede hazır bulundurulur.
(2) İnceleme giderleri, başvuruda
bulunana aittir. İnceleme için, gönderilen başvuruda bulunup da
sonuçta taşıyanın tazminat vermesi gereken bir zıya veya
hasar belirlenirse inceleme giderleri taşıyana ait olur.
2. Bildirim
MADDE 1185- (1) Zıya veya hasarın en
geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında
taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır.
Zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın
gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak
üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede zıya veya
hasarın neden ibaret olduğunun genel olarak belirtilmesi
gereklidir.
(2) Eşyanın
incelenmesi tarafların katılımıyla mahkeme veya yetkili
makam ya da bu husus için resmen atanmış uzmanlar tarafından
yapılmışsa bildirime gerek yoktur.
(3) Gerçek veya muhtemel
bir zıya veya hasarın söz konusu olması hâlinde
taşıyan ve gönderilen, eşyanın incelenmesi ve koli
sayısının belirlenmesi için birbirlerine uygun olan her türlü
kolaylığı göstermekle yükümlüdürler.
(4) Eşyanın
zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş
olursa, taşıyanın eşyayı denizde
taşıma senedinde yazılı olduğu gibi
teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın
meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın
sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur.
Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir.
(5) Eşyanın
teslimindeki gecikmenin, gönderilen tarafından, onun kendisine teslimi
tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak altmış
gün içinde taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır.
Süresinde bildirim yapılmayan gecikme zararları için tazminat
ödenmez.
(6) Eşya, fiilî
taşıyan tarafından teslim edilmişse, bu madde
uyarınca kendisine yapılan her bildirim taşıyana
yapılmış gibi ve taşıyana yapılan her bildirim
de fiilî taşıyana yapılmış gibi hüküm ifade eder.
Kaptan ve sorumlu gemi zabiti dâhil olmak üzere, taşıyan veya fiilî
taşıyan ad ve hesabına hareket eden bir kişiye
yapılan bildirim, taşıyana veya fiilî taşıyana
yapılmış sayılır.
VI- Sorumluluğu
sınırlandırma hakkı
1. Sorumluluk sınırları
MADDE 1186- (1) Eşyanın
uğradığı veya eşyaya ilişkin her türlü
zıya veya hasar nedeniyle taşıyan, her hâlde, hangi
sınır daha yüksek ise o sınırın uygulanması
kaydıyla, koli veya ünite başına 666,67 Özel Çekme
Hakkına veya zıyaa ya da hasara uğrayan eşyanın
gayri safî ağırlığının her bir kilogramı
için iki Özel Çekme Hakkını karşılayan tutarı
aşan zarar için sorumlu olmaz; meğerki, eşyanın cinsi ve
değeri, yüklemeden önce yükleten tarafından bildirilmiş ve
denizde taşıma senedine yazılmış olsun. Özel Çekme
Hakkı, fiilî ödeme günündeki veya taraflarca
kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına
çevrilir.
(2) Taşıyanın
ödemesi gereken tazminatın toplamı, eşyanın navlun
sözleşmesine uygun olarak gemiden boşaltıldığı
veya boşaltılması gereken yerdeki ve tarihteki değerine
göre hesaplanır. Eşyanın değeri, borsa fiyatına veya
böyle bir fiyat yoksa, cari piyasa fiyatına veya her ikisinin de
yokluğu hâlinde aynı nitelikte ve kalitede eşyanın
olağan değerine göre belirlenir.
(3) Eşya topluca bir
konteyner, palet veya benzeri bir taşıma gerecine konmuş ise,
denizde taşıma senedine söz konusu taşıma gerecinin
içeriği olarak yazılmış her koli veya ünite, ayrı
bir koli veya ünite sayılır. Aksi hâlde, böyle bir taşıma
gereci, tek bir koli veya ünite sayılır. Bizzat taşıma
gereci zıyaa veya hasara uğrarsa, taşıyana ait veya onun
tarafından sağlanmış olmadıkça, taşıma
gereci ayrı bir koli sayılır.
(4) Yükletenin birinci
fıkra uyarınca yaptığı bildirim denizde
taşıma senedine yazılmışsa, bu kayıtlar karine
oluşturur, ancak, bu karine taşıyan bakımından
bağlayıcı değildir; 1239 uncu maddenin üçüncü
fıkrası, söz konusu kayıtlar hakkında uygulanmaz.
(5) Yükleten,
eşyanın cinsini veya değerini kasten gerçeğe
aykırı bildirmişse, taşıyan, her hâlde,
eşyanın uğradığı veya eşyaya ilişkin
zıya veya hasar nedeniyle sorumlu olmaz.
(6) Taşıyanın,
taşıma süresinin aşılmasından doğan
sorumluluğu, geciken eşya için ödenecek navlunun iki buçuk
katı ile sınırlıdır; şu kadar ki, bu tutar,
navlun sözleşmesine göre ödenecek toplam navlun miktarından fazla
olamaz.
(7) Taşıyanın,
birinci ve altıncı fıkraların birlikte uygulanması
hâlinde toplam sorumluluğu, eşyanın tam zıyaından
sorumluluğu hâlinde birinci fıkra gereğince tazminle yükümlü olacağı
tutarı geçemez.
(8) Taraflar, birinci ve
altıncı fıkralarda öngörülen sınırlardan daha yüksek
tutarlar kararlaştırabilirler; şu kadar ki, birinci fıkra
bakımından tarafların kararlaştırdığı
sınır, o fıkrada öngörülen sınırlardan hangisi
yüksek ise, o sınırdan daha düşük olamaz.
2. Sorumluluğu
sınırlandırma hakkının kaybı
MADDE 1187- (1) Zarara veya teslimdeki
gecikmeye, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir
zararın veya gecikmenin meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle
işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat
edildiği takdirde taşıyan, 1186 ncı maddede öngörülen
sorumluluk sınırlarından yararlanamaz.
(2) Zarara veya teslimdeki
gecikmeye, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir
zararın veya gecikmenin meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle
işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat
edilen taşıyanın adamları da 1190 ıncı maddenin
ikinci fıkrası hükmüne dayanarak 1186 ncı maddede öngörülen
sorumluluk sınırlarından yararlanamazlar.
VII- Tazminat istemi için
süre
1. Hak düşürücü süre
MADDE 1188- (1) Eşyanın
zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı
taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı, bir
yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı
takdirde düşer.
(2) Bu süre
taşıyanın eşyayı veya bir kısmını
teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim
edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Sorumlu tutulan
kişinin rücu davası, birinci fıkrada öngörülen hak
düşürücü sürenin sona ermesinden sonra da açılabilir. Ancak, rücu
davası açma hakkı, bu hakka sahip olan kişinin, istenen
tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılan tazminat
davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren
doksan gün içinde kullanılmadıkça düşer.
(4) Bu süre, tarafların
dava sebebinin doğmasından sonra yapacakları bir anlaşma
ile uzatılabilir.
2. Hak düşürücü süre
itirazından yararlanma hakkının kaybedilmesi
MADDE 1189- (1) Tazminat isteminin
muhatabı, zarar göreni dava açma süresini kaçırması sonucunu
doğuracak şekilde oyalarsa, hak düşürücü sürenin geçmiş
olduğu itirazından yararlanamaz.
(2) Bu takdirde, dava açma
süresi, zarar görenin, bu durumu öğrendiği tarihten itibaren
işlemeye başlar.
VIII- Sözleşme
dışı istemler
MADDE 1190- (1) Taşıyanın
sorumluluktan kurtulması hâlleri ile sorumluluk
sınırlandırılmasına ilişkin hükümler, navlun
sözleşmesine konu olan eşyanın zıya, hasar veya geç
teslimi yüzünden, taşıyan aleyhine, haksız fiile veya
diğer bir sebebe dayanılarak açılacak bütün davalarda
uygulanır.
(2) Böyle bir dava,
taşıyanın adamlarından biri aleyhine açılırsa,
görevi veya yetkisi sınırları içinde hareket ettiğini
ispat etmek kaydıyla, o da, taşıyanın sorumluluktan
kurtulması hâlleri ile sorumluluğu sınırlandırma
hakkından yararlanabilir.
(3) Taşıyan ile onun
adamlarından istenebilecek olan tazminat miktarlarının
toplamı, 1187 nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, 1186
ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırını
aşamaz.
IX- Fiilî
taşıyanın sorumluluğu
1. Genel olarak
MADDE 1191- (1) Taşımanın
gerçekleştirilmesi, kısmen veya tamamen bir fiilî
taşıyana bırakıldığı takdirde,
taşıyan, navlun sözleşmesine göre böyle bir bırakma
hakkına sahip olup olmadığı dikkate
alınmaksızın, taşımanın tamamından sorumlu
kalmaya devam eder. Taşıyan, fiilî taşıyanın ve onun
taşıma borcunun ifasında kullandığı ve görevi
ve yetkisi sınırı içinde hareket eden adamlarının
fiil ve ihmallerinden de bu Kanun hükümlerine göre sorumludur.
(2) Bu Kanunun
taşıyanın sorumluluğuna ilişkin olan tüm hükümleri,
fiilî taşıyanın bizzat gerçekleştirdiği
taşımadan sorumluluğu hakkında da geçerlidir. Fiilî
taşıyanın adamlarının aleyhine dava
açılması hâlinde 1187 nci maddenin ikinci fıkrası ile
1190 ıncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanır.
(3) Taşıyanın
kanunen kendisine yüklenmeyen bir borç veya yükümlülüğü üstlenmesi veya
tanınan bir haktan vazgeçmesi sonucunu doğuran özel
anlaşmalar, açık ve yazılı onayı olmadıkça,
fiilî taşıyan hakkında hüküm ifade etmez; fakat, bu hususta
yapılmış olan özel bir anlaşma fiilî
taşıyanın onayı olmasa da taşıyanı
bağlamaya devam eder.
(4) Taşıyanın
ve fiilî taşıyanın, aynı zarardan sorumlu oldukları
takdirde ve ölçüde sorumlulukları müteselsildir.
(5) Taşıyan, fiilî
taşıyan ve bunların adamları tarafından ödenecek
tazminatın toplamı, bu Kanunda öngörülen sorumluluk
sınırlarını aşamaz.
(6) Bu madde hükümleri,
taşıyan ile fiilî taşıyan arasındaki rücu
ilişkisini etkilemez.
2. Sorumsuzluk
şartı
MADDE 1192- (1) 1191 inci maddenin birinci
fıkrası hükmüne halel gelmemek kaydıyla, bir navlun
sözleşmesinde, sözleşmenin konusunu oluşturan bir
taşımanın belirli bir kısmının
taşıyandan başka bir kişi tarafından
gerçekleştirileceğinin öngörülmüş olması durumunda,
sözleşmeye, taşımanın ilgili bölümünde taşınan
eşya fiilî taşıyanın hâkimiyetinde iken meydana gelecek
zıya, hasar veya teslimdeki gecikmeden taşıyanın sorumlu
olmayacağına ilişkin şart konabilir; şu kadar ki,
sorumluluğu sınırlayan veya ortadan kaldıran bu tür
anlaşmalar, yetkili Türk mahkemesinde fiilî taşıyan aleyhine
dava açılamadığı hâllerde geçersizdir. Zıyaın,
hasarın ve teslimdeki gecikmenin eşya fiilî
taşıyanın hâkimiyetinde iken meydana geldiğini ispat
yükü, taşıyana aittir.
(2) Sorumluluğu
sınırlayan veya ortadan kaldıran bir şartın
geçerliği, fiilî taşıyanın adı, unvanı ve
işyeri adresinin navlun sözleşmesinden anlaşılmasına
bağlıdır. Navlun sözleşmesinin yapılması
sırasında taşımayı gerçekleştirecek fiilî
taşıyan belirlenmemişse, taşıyan,
belirlendiği anda ve en geç eşyanın fiilî
taşıyana teslimini takiben derhâl gönderilene fiilî
taşıyanın adını, unvanını ve işyeri adresini
bildirir. Bu bildirim yapılmadığı takdirde,
taşıyanın sorumluluğu devam eder.
(3) Fiilî taşıyan,
eşyanın hâkimi olduğu sırada ortaya çıkan
zıyadan, hasardan veya teslimdeki gecikmeden 1191 inci maddenin ikinci
fıkrası uyarınca sorumludur.
B) Taşıyanın
hakları
I- Navlun ödenmesini istem hakkı
1. Miktarı
a) ölçü, tartı veya
sayı üzerine navlun
MADDE 1193- (1) Navlun, eşyanın
ölçüsü, tartısı veya sayısı üzerine
kararlaştırılmışsa, tereddüt hâlinde, navlun
miktarı gönderilene teslim edilen eşyanın ölçü, tartı
veya sayısına göre belirlenir.
b) Zaman üzerine navlun
MADDE 1194- (1) Zaman üzerine
kararlaştırılmış olan navlun, yüklemenin belli bir
günde başlayacağı öngörülmüşse o günden, değilse
1152 nci madde uyarınca hazırlık bildiriminde bulunulduğu
günü izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Safra ile yolculukta
ise, yolculuğa hazır olunduğunun haber verildiği günü
izleyen günden ve bu haber yolculuğun başlamasından bir gün
öncesine kadar verilmemişse, geminin yola çıktığı
günden itibaren işlemeye başlar.
(2) Sürastarya
öngörülmüşse, sürastarya süresince zaman üzerine
kararlaştırılmış navlun işlemez.
(3) Zaman üzerine
kararlaştırılmış navlun, boşaltmanın
tamamlandığı günden sonra işlemez.
(4) Taşıyanın
kusuru olmaksızın yolculuk gecikir veya kesilirse, zaman üzerine
kararlaştırılmış navlun, 1221 inci maddenin birinci
fıkrası ve 1222 nci maddenin ikinci fıkrası hükümleri
saklı kalmak üzere, araya giren günler için de ödenir.
c) Navlun
kararlaştırılmamışsa
MADDE 1195- (1) Taşınmak üzere teslim
alınan eşya için navlun miktarı
kararlaştırılmamışsa, yükleme zamanı ve yerinde
mutat olan navlun ödenir.
(2) Taşınmak üzere
teslim alınan eşya kararlaştırılmış
olandan fazla ise, fazlası için de sözleşmede belirlenen
miktarın oranlanmasına göre navlun ödenir.
d) Navlun
dışında kalan prim ve giderler
MADDE 1196- (1) Taşıyan, navlun
dışında, pey akçesi, prim, bahşiş ve benzeri bir ad
altında başkaca bir istemde bulunamaz.
(2) Aksine sözleşme
yoksa, gemiciliğin olağan ve olağanüstü giderleri, özellikle
kılavuz, liman, fener, römorkaj, karantina, buz kırdırma ve
bunlara benzer hizmetlere ilişkin resim ile ücretleri ödemek ve bu
giderleri doğuran sebeplere ilişkin önlemleri almak, navlun
sözleşmesi hükümlerine göre yükümlü olmasa bile, yalnız
taşıyana düşer.
(3) Müşterek avarya
hâlleriyle eşyanın korunması, emniyet altına
alınması ve kurtarılması için yapılan giderler
hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
2. Navlunun muacceliyeti
MADDE 1197- (1) Navlun, eşyanın
tesliminin istendiği anda ve her hâlde boşaltma süresinin sonunda
muaccel olur.
3. Eşyanın navlun
yerine bırakılması
MADDE 1198- (1) Taşıyan,
bozulmuş veya hasarlanmış olup olmadığına
bakılmaksızın eşyayı navlun yerine kabul etmek
zorunda tutulamaz.
4. Zıyaa uğrayan
eşyanın durumu
MADDE 1199- (1) Boşaltma süresinin sonuna
kadar bir kaza sonucunda zıyaa uğrayan eşya için navlun
ödenmez ve peşin ödenmiş ise geri alınır. Navlun götürü
kararlaştırılmış ise eşyanın bir
kısmının zıyaı, navlunun o oranda indirilmesini
istemeye hak verir.
(2) Niteliği
itibarıyla, özellikle içinden bozulma, kendiliğinden eksilme ve
olağan akma ve sızma yüzünden zıyaa uğrayan eşya ile
yolda ölen hayvanlar için, teslim edilmiş olup olmadıklarına
bakılmaksızın navlun ödenir.
(3) Müşterek avarya
dolayısıyla feda edilmiş olan eşyaya düşen navlun
için ödenecek garame payları hakkında müşterek avarya
hükümleri uygulanır.
5. Navlun borçlusu
MADDE 1200- (1) Navlunun borçlusu
taşıtandır.
II- Hapis hakkı
1. Genel olarak
MADDE 1201- (1) Taşıyan, navlun
sözleşmesinden doğan bütün alacakları için Türk Medenî
Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca eşya üzerinde hapis
hakkına sahiptir. Hapis hakkı, eşya, taşıyanın
zilyetliğinde bulunduğu sürece devam eder; teslimden sonra dahi,
otuz gün içinde mahkemeye müracaat edilmek ve eşya henüz gönderilenin
zilyetliğinde bulunmak şartıyla, hapis hakkından
doğan yetkilerin kullanılması mümkündür.
(2) Hapis hakkı, sadece,
üzerinde hapis hakkı kullanılan eşyanın
taşındığı yolculuktan doğan alacakları teminat
altına alır.
(3) Hapis hakkı ancak
alacağı teminata alacak miktardaki eşya üzerinde
kullanılabilir; ancak, müşterek avarya ve kurtarma alacakları
için taşıyan, eşyanın tümü üzerinde hapis hakkı
kullanabilir.
2. Çekişmeli
tutarın yatırılması ve teminat
MADDE 1202- (1) Taşıyanın
alacakları hakkında uyuşmazlık çıkarsa,
çekişmeli tutar, mahkemece belirlenecek yere yatırılır
yatırılmaz, taşıyan, eşyayı teslim etmek
zorundadır.
(2) Taşıyan,
eşyanın tesliminden sonra, yeterli teminat göstererek
yatırılmış olan tutarı çekebilir.
III- Üçüncü kişi
gönderilenin durumu
1. Ödeme yükümlülüğünün
doğması
MADDE 1203- (1) Eşya, taşıtandan
başka bir kişiye teslim edilecekse, bu kişi, navlun
sözleşmesi veya konişmento ya da diğer bir denizde
taşıma senedi uyarınca eşyanın teslimini
istediğinde, bu istemin dayandığı sözleşmenin veya
konişmentonun yahut diğer bir denizde taşıma senedinin
hükümlerine göre ödemeye yetkili kılındığı bütün
alacakları ödemekle, kendi hesabına gümrük resmi ödenmiş ve
başka giderler yapılmış ise bunları da vermekle ve
üstüne düşen diğer bütün borçları yerine getirmekle yükümlü
olur.
2. Gönderilene
karşı hapis hakkının kullanılması
MADDE 1204- (1) Gönderilen, eşyanın
teslimini istediği andan itibaren, sadece 1203 üncü maddede öngörülen
alacaklar için hapis hakkının kullanılmasına katlanmak
zorundadır; diğer alacaklar için hapis hakkı
kullanılamaz.
(2) Bu takdirde, 1398 ilâ 1400
üncü maddelere göre yürütülecek takiplerde, borçluya yapılması
gereken bildirim ve tebliğler gönderilene yapılır. Gönderilen
bulunmaz veya eşyayı teslim almaktan kaçınırsa, bildirim
ve tebliğlerin taşıtana yapılması gerekir.
(3) Eşya yalnız bir
navlun sözleşmesine dayanılarak taşınmış olup
da birden çok konişmentoya veya diğer bir denizde taşıma
senedine dayanılarak çeşitli gönderilenlere teslim edilecekse,
hapis hakkı, her konişmentoya veya diğer bir denizde
taşıma senedine isabet eden alacaklar için ayrı ayrı
kullanılır.
3. Rücu hakkı
a) Eşyanın teslimi hâlinde
MADDE 1205- (1) Eşyayı
gönderilene teslim etmiş olan taşıyan, 1203 üncü maddeye göre
gönderilenden istenebilecek olan alacakların ödenmesini
taşıtandan isteyemez. Ancak, taşıtanın,
taşıyanın zararına olarak sebepsiz
zenginleştiği oranda, taşıyan taşıtana rücu
edebilir.
b) Hapis hakkının
paraya çevrilmesi hâlinde
MADDE 1206- (1) Taşıyan,
üzerinde hapis hakkı kullandığı eşyanın paraya
çevrilmesini istemiş, fakat satış sonucunda
alacağını tamamen alamamışsa, kendisiyle
taşıtan arasında yapılan navlun sözleşmesinden
doğan alacaklarını elde edemediği oranda,
taşıtandan isteyebilir.
c) Gönderilenin
eşyayı teslim almaması hâlinde
MADDE 1207- (1) Gönderilen, eşyanın
teslimini isteme hakkını kullanmazsa, taşıtan, navlun
sözleşmesi gereğince navlunu ve diğer alacakları
taşıyana ödemekle yükümlüdür.
(2) Eşyanın
taşıtan tarafından teslim alınmasında
boşaltmayla ilgili hükümler, gönderilen yerine taşıtan geçmek
suretiyle uygulanır.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Taşıtanın ve Yükletenin
Sorumluluğu
A) Kusur sorumluluğu
MADDE 1208- (1) Taşıtan ve yükleten,
kendilerinin veya adamlarının kusurundan kaynaklanmış
olmadıkça, taşıyanın veya fiilî taşıyanın,
geminin zıyaı veya hasarı dolayısıyla ya da
diğer bir sebeple uğradığı zarardan sorumlu
değildir.
(2) Özel hükümler
saklıdır.
BEŞİNCİ AYIRIM
Yolculuğun Başlamasına veya
Devamına Engel Olan Sebepler Yüzünden
Sözleşmenin Sona Ermesi
A) Sözleşmenin hükümden
düşmesi
I- Geminin zayi olması sebebiyle
1. Yolculuk başlamadan önce
MADDE 1209- (1) Gemi, yolculuk başlamadan
önce umulmayan bir hâl yüzünden zayi olduğu takdirde, iki taraftan biri
ötekine tazminat vermekle yükümlü olmaksızın navlun sözleşmesi
hükümden düşer. Bu hâlde sadece geminin zayi olduğu ana kadar
doğmuş bulunan borçların ifası gerekir.
2. Yolculuk
başladıktan sonra
a) Mesafe navlunu
MADDE 1210- (1) Gemi, yolculuk
başladıktan sonra umulmayan bir hâl yüzünden zayi olduğu
takdirde; taşıyana o ana kadar doğmuş bulunan
alacakları dışında, zayi olan gemiden kurtarılan ve
emniyet altına alınan eşya başka bir limana
getirilmiş olsa bile mesafe navlunu da ödenmesi gerekir.
(2) Mesafe navlunu
kurtarılan eşyanın miktarına, geminin zayi olduğu
ana kadar alınan mesafeye, yolculuğun giderlerine, süresine,
katlanılan rizikolarına ve zorluk derecesine göre hakkaniyete
uygun bir şekilde hesap edilir.
(3) Mesafe navlunu,
kurtarılan eşyanın emniyet altına
alındığı yer ve tarihteki değerini aşamaz.
b) Kaptanın
yükümlülükleri
MADDE 1211- (1) Navlun sözleşmesinin
geminin umulmayan bir hâl yüzünden zıyaı sebebiyle hükümden
düşmesi, kaptanın yükle ilgili olanların yokluğunda 1112
nci madde gereğince, onların menfaatini korumak hususundaki yükümlülüğünü
ortadan kaldırmaz. Kaptan, acil hâllerde önceden
danışmasına bile gerek olmaksızın, durumun
gereğine göre eşyayı ilgililerin hesabına başka bir
gemi ile varma limanına taşıtmak veya eşyanın
güvenli bir yerde depo edilmesini veya uygun fiyatla
satılmasını sağlamak zorundadır.
Kaptan, bu yükümlülüklerinin ifası ve eşyanın
bakımı için gereken giderleri karşılamak üzere
eşyayı rehnetmeye veya bir kısmını satmaya da
yetkilidir.
(2) Kaptan,
taşıyanın mesafe navlunu ile geminin zayi olduğu ana
kadar doğmuş bulunan alacakları ve eşyayı takyit
eden müşterek avarya garame payları ile kurtarma alacakları
ödenmedikçe veya bunlar karşılığında yeterli teminat
gösterilmedikçe, eşyayı elden çıkarmaya veya
taşıtmak üzere başka bir gemiye teslime zorunlu değildir.
(3) Kaptanın birinci
fıkra hükmüne göre kendisine düşen yükümlülükleri yerine
getirmesinden doğacak zararlardan, taşıyan
dışında donatan da sorumludur.
3. Başka gemiye
yükleme ve aktarma
MADDE 1212- (1) Taşıyan,
eşyayı, sözleşmede ismen
kararlaştırılmış olan dışında
başka bir gemiye yüklemeye veya aktarmaya yetkili ise, bu geminin
zıyaı hâlinde taşımayı diğer uygun bir gemi ile
yapabilir veya tamamlatabilir. Taşıyan, seçimini gecikmeksizin
taşıtana bildirmekle yükümlüdür.
4. Geminin denize
elverişsiz hâle gelmesi
MADDE 1213- (1) Denize elverişsiz hâle
gelmiş gemi, mahkemenin tespit kararıyla zayi olmuş
sayılır.
II- Eşyanın zayi
olması sebebiyle
1. Yolculuk başlamadan önce
a) Eşya sözleşmede ferden
belirlenmişse
MADDE 1214- (1) Sözleşmede ferden
belirlenen eşyanın tamamının umulmayan bir hâl yüzünden
zayi olması hâlinde, taraflar arasındaki sözleşme iki taraftan
biri ötekine tazminat vermekle yükümlü olmaksızın hükümden
düşer. Ancak, o ana kadar doğmuş alacakların ifası
gerekir.
(2) Eşyanın bir
kısmının zayi olması hâlinde ise, taşıtan
kararlaştırılan navlunun yarısını ödeyerek
sözleşmeyi feshetmeye veya taşıyanın durumunu
güçleştirmemek şartıyla başka eşya yüklemeye
yetkilidir. Taşıtan bu seçimlik haklarını, gemi limandan
ayrılana kadar kullanmadığı takdirde, tam navlunu ödemeye
zorunludur.
(3) Zayi olanlar yerine
başka eşyayı yüklemeyi tercih eden taşıtan, bu
yüklemeyi giderlerine de katlanarak mümkün olan en kısa zamanda
bitirmeye ve sebep olduğu zararları tazmine zorunludur.
b) Eşya,
sözleşmede tür veya cinsi ile belirlenmişse
MADDE 1215- (1) Sözleşmede ferden
belirlenmemiş bulunan eşyanın yüklenmek üzere tesliminden önce
tamamı zayi olsa bile, taraflar arasındaki sözleşme sona
ermez.
(2) Taşıtanın,
kararlaştırılandan başka bir eşya yüklemeye
ilişkin 1144 üncü maddeden doğan hakkı saklıdır.
(3) Sözleşmede sadece tür
ve cinsi ile gösterilmiş bulunan eşyanın yüklenmek üzere
teslimi, onu ferden belirlenmiş hâle getirir.
(4) Navlun sözleşmesinde
tür ve cinsi ile gösterilmiş bulunan eşya henüz bekleme süresi
dolmadan gemiye yüklendikten veya gemiye
yüklenmek üzere yükleme yerinde kaptan
tarafından teslim alındıktan sonra tamamen zayi olursa
taşıtan, zayi olanlar yerine başka eşya teslimine
hazır olduğunu gecikmeksizin bildirdiği ve yine aynı süre
içinde bu eşyanın teslimine başladığı takdirde,
sözleşme hükümden düşmez. Taşıtan, bu eşyanın
yüklenmesini en kısa zamanda bitirmek dışında bu
yüklemenin fazla giderlerini üzerine almaya ve bu yükleme yüzünden bekleme
süresi uzarsa taşıyanın bu yüzden uğradığı
zararını tazmine mecburdur.
2. Yolculuk
başladıktan sonra
a) Eşyanın tamamının
zayi olması
MADDE 1216- (1) Yolculuk başladıktan
sonra taşınan eşyanın umulmayan bir hâl yüzünden
tamamının zayi olması ile iki taraftan biri diğerine
tazminat vermeye zorunlu olmaksızın, navlun sözleşmesi
hükümden düşer. Taşıyana sadece, sözleşmenin sona
erdiği ana kadar doğmuş bulunan diğer alacakları
ödenir. 1199 uncu maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları saklıdır.
b) Eşyanın bir
kısmının zayi olması
MADDE 1217- (1) Yolculuk
başladıktan sonra eşyanın umulmayan bir hâl yüzünden bir
kısmının zayi olması, taraflar arasındaki
sözleşmeyi hükümden düşürmez. Eşyanın, zayi olan
kısmı hiç taşınmamış veya yolculuk devam
ederken gemiden uzaklaştırılmış olsa bile,
taşıyana tam navlun ödenir; şu kadar ki, 1199 uncu maddenin
ikinci ve üçüncü fıkrası hükümleri saklıdır.
B) Sözleşmenin feshi
I- Taraflara fesih hakkı veren hâl
MADDE 1218- (1) Gemiye ambargo veya devlet
hizmeti için el konulması, varma yeri ülkesi ile ticaretin
yasaklanması, yükleme veya varma limanlarının abluka
altına alınması, sözleşme gereğince
taşınacak olan eşyanın tamamının yükleme
limanından ihracının veya varma limanına ithalinin yahut
transit geçişinin yasaklanması gibi bir kamu tasarrufu yüzünden
sözleşmenin ifasının engellenmiş olması her iki
tarafa herhangi bir tazminat vermekle yükümlü olmaksızın
sözleşmeyi feshedebilme hakkı verir.
(2) Henüz yolculuk
başlamamışsa, fesih hakkının kullanılabilmesi
için sözleşmenin ifasını engelleyen durumun mevcut ihtimallere
göre kısa zamanda ortadan kalkmayacağının
anlaşılmış olması gerekir. Buna
karşılık, yolculuk başladıktan sonra
sözleşmenin ifası engellenmişse, fesih hakkının
kullanılabilmesi için bir ay boyunca engelin kalkmasının
beklenmesi gerekir. Bu süreler, kaptan engeli bir limanda bulunduğu
sırada öğrenirse, engeli haber aldığı günden; aksi
takdirde engelin kendisine bildirildiği günden sonra gemi ile bir limana
ulaştığı günden itibaren hesap olunur.
(3) Taraflar, kısmi
yolculuk çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde
belli bir süre beklemeye zorunlu olmaksızın fesih hakkını
kullanabilirler.
(4) Savaş
çıktığı için geminin veya navlun sözleşmesi
gereğince gemi ile taşınacak eşyanın tamamı
yahut her ikisinin artık serbest sayılmaması ve zapt veya
müsaderesi tehlikesi mevcutsa, taraflar belli bir süre beklemeye zorunlu
olmaksızın fesih hakkını kullanabilirler.
(5) Taşıtanın,
engelin yolculuk başlamadan önce ortaya çıktığı
hâllerde, serbest sayılmayan eşya yerine
kararlaştırılandan başka eşya yüklemeye ilişkin
1144 üncü maddeden doğan hakkı saklıdır.
II- Tarafların fesih
hakkına sahip olmadığı hâller
1. Eşyanın sadece
bir kısmına ilişkin engeller
MADDE 1219- (1) Eşyanın sadece bir
kısmına ilişkin engeller, taraflara fesih hakkı vermez.
Taşıtan, savaş, ihracat veya ithalat yasağı gibi
sebeplerle eşyanın artık serbest sayılmayan
kısmını her hâlde gemiden alıp uzaklaştırmak
zorundadır. Ancak, taşıtan henüz yolculuk
başlamamışsa, taşıyanın durumunu
ağırlaştırmamak şartıyla gemiye bunlar yerine başka eşya yükleyebilir veya kararlaştırılan
navlunun yarısını ödeyerek sözleşmeyi feshedebilir.
Eşyanın,
sözleşmenin ifasını engelleyen kısmı hiç
taşınmamış veya yolculuk devam ederken gemiden
uzaklaştırılmış olsa bile, taşıyana tam
navlun ödenir.
(2) Kısmi yolculuk
çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde fesih
hakkı yoktur.
2. Kaptanın haklı
bir sebeple rotadan sapması
MADDE 1220- (1) Kaptanın denizde can ve
eşya kurtarmak veya diğer bir haklı sebeple rotadan
sapmış olması, tarafların hak ve yükümlülüklerini
etkilemez ve taşıyan bu yüzden doğacak zararlardan sorumlu
olmaz.
(2) Türk Medenî
Kanununun 2 nci maddesi hükmü saklıdır.
3. Geminin yolculuk
sırasında tamirinin gerekmesi
MADDE 1221- (1) Geminin yolculuk
sırasında tamiri gerekirse, navlunun tamamı ile
taşıyanın o ana kadar doğmuş bulunan diğer
bütün alacaklarının ödenmesi veya temin edilmesi şartıyla
eşya gemiden alınabileceği gibi tamirin bitmesi de
beklenebilir. Navlunun zaman üzerine kararlaştırıldığı
hâllerde, tamirin devam ettiği süre hesaba katılmaz.
(2) 1222 nci maddenin birinci
fıkrasının ilk cümlesi hükmü saklıdır.
(3) Kısmi yolculuk
çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde eşya
tamir sırasında boşaltılmış olduğu
takdirde, taşıtan tam navlunu ve diğer alacakları ödemek
şartıyla eşyayı geri alabilir.
III- Diğer sebeplerin
etkisi
MADDE 1222- (1) Yolculuğun, bu Kanunda
öngörülenler dışında bir tabiî olay veya umulmayan diğer
bir hâl yüzünden başlamadan veya başladıktan sonra gecikmesi,
tarafların hak ve yükümlülüklerini değiştirmez; meğerki,
bu gecikme yüzünden sözleşmenin belli amacı kaybolmuş olsun.
Bununla beraber, umulmayan hâlden kaynaklanan ve mevcut şartlara göre
uzunca bir zaman süreceği anlaşılan gecikmelerde,
taşıtan, gemiye yüklenmiş olan eşyayı rizikosu ve
gideri kendisine ait olmak ve zamanında tekrar yüklemek
şartıyla yeterli ve uygun bir teminat göstererek
boşaltmaya yetkilidir. Taşıtan, yüklemenin yeniden
yapılmaması hâlinde navlunun tamamını ödemek ve
boşaltmanın sebep olduğu zararları tazmin etmek
zorundadır.
(2) Gecikmenin bir kamu tasarrufundan
kaynaklandığı hâllerde, zaman üzerine
kararlaştırılan navlun işlemez.
(3) Kısmi yolculuk
çarteri sözleşmeleri ile kırkambar sözleşmelerinde
taşıtan geçici olarak boşaltmak hakkını ancak
diğer taşıtanlar muvafakat ettikleri takdirde kullanabilir.
IV- Eşya üzerinde
tasarruf yetkisi olan kişinin fesih hakkı
MADDE 1223- (1) Taşıtanın
eşya üzerinde tasarruf yetkisine sahip olmadığı hâllerde,
ona ait fesih hakkı eşya üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi
tarafından kullanılır.
V- Fesih hakkının
kullanılması
1. Feshin bildirimi
MADDE 1224- (1) Feshin bildirimi, faks
mesajı, elektronik mektup veya benzeri teknik araçlarla da mümkün olmak
üzere, yazılı olarak yapılır.
2. Hüküm ve sonuçları
a) Sözleşme yolculuk başlamadan
önce feshedilmişse
MADDE 1225- (1) Navlun sözleşmesi yolculuk
başlamadan önce bu Ayırımda öngörülen sebeplerle feshedilirse,
taraflar birbirine tazminat ödemekle yükümlü olmayıp sadece o ana kadar
doğmuş bulunan borçlarını ifa etmek zorundadır.
b) Sözleşme yolculuk
başladıktan sonra feshedilmişse
MADDE 1226- (1) Navlun sözleşmesi yolculuk
başladıktan sonra bu Ayırımda öngörülen sebeplerle
feshedilirse, taşıyana o ana kadar doğmuş bulunan
alacakları dışında fesih hakkı kullanılana kadar
yapılan yolculuk için, eşya, yükleme limanına geri
getirilmiş olsa bile 1210 uncu maddenin ikinci fıkrası
uyarınca hesap edilecek mesafe navlunu da ödenir.
(2) Taraflar arasında
aksi kararlaştırılmadıkça, eşya fesih
hakkının kullanıldığı sırada geminin
bulunduğu veya en yakın olduğu limanda
boşaltılır. Kısmi yolculuk çarteri sözleşmeleri ile
kırkambar sözleşmelerinde boşaltma, yolculuğun
gecikmesine veya aktarmaya sebebiyet verecekse, navlun sözleşmesinin
feshi üzerine taşıtan, diğer taşıtanların
muvafakati olmadıkça, eşyanın varma limanından önce
boşaltılmasını isteyemez; şu kadar ki,
taşıtan, boşaltmadan doğan giderlerle zararı tazmin
etmekle yükümlüdür.
(3) Sözleşmenin yolculuk
başladıktan sonra feshi hâlinde de, kaptanın yükümlülükleri
hakkındaki 1211 inci madde hükmü uygulanır.
C) Birden çok
yolculuğun özellikleri
MADDE 1227- (1) Geminin birden çok yolculuk
için tutulduğu hâllerde, 1209 ilâ 1226 ncı madde hükümleri ancak
sözleşmenin niteliği ve içeriği cevaz veriyorsa
uygulanır.
(2) Sözleşmeye göre
yükleme limanına yolculuk yapmak zorunda olan gemi yükleme limanına
varmışsa, bu yolculuk için taşıyana ayrıca 1210 uncu
maddenin ikinci fıkrasına göre hesap olunacak mesafe tazminatı
ödenir.
ALTINCI AYIRIM
Denizde Taşıma Senetleri
A) Konişmento
I- Tanımı, türleri ve düzenlenmesi
MADDE 1228- (1) Konişmento, bir
taşıma sözleşmesinin yapıldığını
ispatlayan, eşyanın taşıyan tarafından teslim
alındığını veya gemiye yüklendiğini gösteren ve
taşıyanın eşyayı, ancak onun ibrazı
karşılığında teslimle yükümlü olduğu senettir.
(2) Yükletenin izniyle,
taşınmak üzere teslim alınan fakat henüz gemiye
yükletilmemiş olan eşya için tesellüm konişmentosu
düzenlenebilir. Eşya gemiye alınır alınmaz
taşıyan, onun teslim alındığı sırada
verilmiş olan geçici makbuz veya tesellüm konişmentosunun geri
verilmesi karşılığında yükletenin istediği
kadar nüshada yükleme konişmentosu düzenlemekle yükümlüdür. Tesellüm
konişmentosuna eşyanın ne zaman ve hangi gemiye yüklenmiş
olduğuna dair şerh verildiği takdirde bu konişmento yükleme
konişmentosu hükmündedir. Konişmento, kaptan veya
taşıyanın yahut kaptanın bu hususta yetkilendirdiği
bir temsilcisi tarafından taşıyan ad ve hesabına
düzenlenebilir.
(3) Konişmento, nama,
emre ve hamile yazılı olarak düzenlenebilir. Aksi
kararlaştırılmadıkça yükletenin istemi üzerine
konişmento gönderilenin emrine veya sadece emre olarak düzenlenir. Bu
son hâlde emre yükletenin emrine demektir. Konişmento gönderilen
sıfatıyla taşıyanın veya kaptanın namına
da yazılı olabilir.
(4) Konişmentonun bütün
nüshaları aynı metni içermeli ve her birinde kaç nüsha hâlinde
düzenlendiği gösterilmelidir.
(5) Yükleten, istem üzerine,
konişmentonun kendisi tarafından imzalanmış olan bir
kopyasını taşıyana vermek zorundadır.
II - İçeriği
MADDE 1229- (1) Konişmento,
aşağıdaki kayıtları içerir:
a) Yükletenin beyanına
uygun olarak gemiye yüklenen veya yüklenmek üzere teslim alınan
eşyanın genel olarak cinsini, tanınması için zorunlu olan
işaretlerini, gerektiğinde tehlikeli eşya niteliğinde
olup olmadığı hakkında açık bir bilgiyi, koli veya
parça sayısı ile ağırlığını veya
başka suretle ifade edilen miktarını.
b) Eşyanın haricen
belli olan hâl ve durumunu.
c) Taşıyanın
adı ve soyadını veya ticaret unvanını ve
işletme merkezini.
d) Kaptanın adı ve
soyadını.
e) Geminin adını ve
tabiiyetini.
f) Yükletenin adı ve
soyadını veya ticaret unvanını.
g) Yükleten tarafından
bildirilmişse, gönderilenin adı ve soyadını veya ticaret
unvanını.
h) Navlun sözleşmesine
göre yükleme limanını ve taşıyanın eşyayı
yükleme limanında teslim aldığı tarihi.
i) Navlun sözleşmesine
göre boşaltma limanını veya buna ilişkin talimat
alınacak yeri.
j) Konişmentonun
düzenlendiği yer ve tarihi.
k) Taşıyan veya onu
temsilen hareket eden kişinin imzasını.
l) Navlunun gönderilen
tarafından ödeneceğine dair kayıtları, ödenecekse bunun
miktarını.
m) Navlun sözleşmesinde
açıkça kararlaştırılmışsa, eşyanın
boşaltma limanında teslim olunacağı tarih ve süreyi.
n) Sorumluluk
sınırlarını genişleten her şartı.
o) Taraflarca uygun görülen
diğer kayıtları.
(2) Birinci fıkrada
sayılan unsurlardan bir veya birkaçının konişmentoda
bulunmaması senedin hukuken konişmento sayılmasını
engellemez; yeter ki, senet 1228 inci maddenin birinci fıkrasında
yazılı unsurları taşımakta olsun.
III- Hükümleri
1. Kıymetli evrak olma
niteliği
a) Eşyanın yetkili konişmento
hamiline teslimi
aa) Genel olarak
MADDE 1230- (1) Konişmentonun meşru
hamili, eşyayı teslim almaya yetkilidir.
(2) Konişmento birden çok
nüsha olarak düzenlenmişse, eşya, tek nüshanın meşru
hamiline teslim edilir.
bb) Birden çok
konişmento hamilinin başvurusu
MADDE 1231- (1) Konişmentonun birden çok
meşru hamili aynı zamanda başvurursa kaptan, hepsinin
istemini reddederek eşyayı umumi ambara veya başka güvenli bir
yere tevdi etmek ve bu şekilde hareket etmesinin sebeplerini de
göstererek bunu anılan konişmento hamillerine bildirmek
zorundadır.
(2) Kaptan hareket
tarzına ve sebeplerine ilişkin resmî bir senet düzenletmeye
yetkilidir; bu sebeple yapılan giderler hakkında 1201 inci madde
uygulanır.
cc) Yükletenin
talimatı
MADDE 1232- (1) Emre yazılı bir
konişmento düzenlenmişse kaptan, yükletenin eşyanın geri
verilmesi veya teslimi hususundaki talimatını ancak kendisine
konişmentonun bütün nüshaları geri verildiği takdirde yerine
getirir.
(2) Gemi varma limanına
ulaşmadan, bir konişmento hamili eşyanın teslimini
isterse, aynı hüküm uygulanır.
(3) Kaptan bu hükümlere
aykırı hareket ederse, taşıyan, konişmentonun
meşru hamiline karşı sorumlu kalmakta devam eder.
(4) Konişmento emre
yazılı değilse, yükleten ve konişmentoda adı
yazılı gönderilen muvafakat ettikleri takdirde, konişmentonun
hiçbir nüshası ibraz edilmese bile, eşya geri verilir veya teslim
olunur. Şu kadar ki, konişmentonun bütün nüshaları geri
verilmiş değilse, taşıyan bu yüzden doğabilecek
zararlar için önce teminat gösterilmesini isteyebilir.
dd) Navlun sözleşmesinin
umulmayan hâl yüzünden hükümden düşmesi
MADDE 1233- (1) Navlun sözleşmesinin,
geminin varma limanına ulaşmasından önce umulmayan bir hâl
yüzünden 1209 ilâ 1227 nci maddeler gereğince kendiliğinden veya
feshedilmesi sonucunda hükümden düşmesi hâlinde de 1232 nci madde hükmü
uygulanır.
b) Konişmentonun
eşyayı temsili
aa) Genel olarak
MADDE 1234- (1) Eşya, kaptan veya
taşıyanın diğer bir temsilcisi tarafından
taşınmak üzere teslim alınınca konişmentonun,
konişmento gereğince eşyayı teslim almaya yetkili olan
kişiye teslimi, 1235 inci madde hükümleri saklı kalmak
şartıyla, Türk Medenî Kanununun 957 ve 980 inci maddelerinde
yazılı hukuki sonuçları doğurur.
bb) Birden çok
konişmento hamili
MADDE 1235- (1) Emre yazılı bir
konişmento birden fazla nüsha hâlinde düzenlenmişse, nüshalardan
birinin hamili, konişmentonun teslimine 1234 üncü madde
gereğince bağlanan sonuçları, kendisi henüz teslim isteminde
bulunmadan önce bir diğer nüshaya dayanarak 1230 uncu madde
uyarınca kaptandan eşyayı teslim almış olan
kişi aleyhine ileri süremez.
(2) Kaptan eşyayı
henüz teslim etmeden birden çok konişmento hamili ona
başvurup ellerinde bulundurdukları konişmento nüshalarına
dayanarak eşya üzerinde birbirine zıt haklar ileri sürerlerse,
konişmentonun birden çok nüshalarını çeşitli
kişilere devretmiş olan ortak ciranta tarafından
eşyayı teslim almaya yetkili kılacak şekilde ilk önce
ciro ve teslim edilmiş olan nüshanın hamili diğerlerine
tercih olunur. Ciro edilip de başka bir yere gönderilen konişmento
nüshası hakkında gönderme tarihi konişmento hamiline teslim
tarihi hükmündedir.
cc) Konişmentonun geri
verilmesi karşılığında eşyanın teslimi
MADDE 1236- (1) Eşya, ancak
konişmento nüshasının, eşyanın teslim
alındığına ilişkin şerh düşülerek geri
verilmesi karşılığında teslim edilir.
2. İspat işlevi
a) Hukuki ilişkiyi ispat
MADDE 1237- (1) Taşıyan ile
konişmento hamili arasındaki hukuki ilişkilerde
konişmento esas alınır.
(2) Taşıyan ile
taşıtan arasındaki hukuki ilişkiler navlun
sözleşmesinin hükümlerine bağlı kalır.
(3) Konişmentoda,
yolculuk çarteri sözleşmesine gönderme varsa, konişmento
devredilirken çarter partinin bir suretinin de yeni hamile ibraz
edilmesi gerekir. Bu takdirde çarter partide yer alan hükümler, nitelikleri
elverdiği ölçüde konişmento hamiline karşı da ileri
sürülebilir. Ancak, 1245 inci maddenin birinci fıkrasının
ikinci cümlesi hükmü saklıdır.
b) Taşıyanı
ispat
MADDE 1238- (1) Konişmentoyu
taşıyan sıfatıyla imzalayan veya konişmento kendi ad
ve hesabına imzalanan kişi, taşıyan
sayılır.
(2) Konişmentoda taşıyanın
adı ve soyadı veya ticaret unvanı ile işletme merkezinin
gösterilmemiş olduğu veya açıkça
anlaşılmadığı hâllerde, donatan, taşıyan
sayılır; meğerki, konişmento hamilinin açık
istemi üzerine, donatan taşıyanın adı ve
soyadını veya ticaret unvanı ile işletme merkezini
bildirerek bunu belgelendirmiş olsun.
(3) Kaptan veya
taşıyanın diğer bir temsilcisi tarafından düzenlenen
konişmentoda, taşıyanın adı ve soyadı veya
ticaret unvanı ile işletme merkezinin gösterilmemiş
olduğu veya açıkça anlaşılmadığı hâllerde,
temsilci de ikinci fıkra uyarınca sorumlu tutulan donatan ile
birlikte taşıyan sayılır; meğerki, konişmento
hamilinin açık istemi üzerine temsilci, taşıyanın
adı ve soyadını veya ticaret unvanı ile işletme
merkezini bildirerek bunu belgelendirmiş olsun.
(4) Taşıyanın
adı ve soyadı veya ticaret unvanı ile işletme merkezinin
yanlış veya geç bildirilmiş olması hâlinde,
taşıyan, donatan veya taşıyanın temsilcisi,
yanlış veya geç bildirimden doğacak zararlardan müteselsilen
sorumludurlar; bu takdirde 1188 inci maddede öngörülen hak düşürücü süre
taşıyanın adı ve soyadı veya ticaret unvanı ile
işletme merkezi doğru bildirilene kadar taşıyana
yöneltilecek istemler hakkında işlemeye başlamaz.
c) Eşyanın genel
olarak cinsini, işaretlerini, koli veya parça adedini,
ağırlık ve miktarını ispat
MADDE 1239- (1) Konişmento
eşyanın genel olarak cinsi, işaretleri, koli veya parça adedi,
ağırlık veya miktarı hakkında beyanları içerip
de taşıyan, bu beyanların fiilen teslim alınan veya
yükleme konişmentosu düzenlenmiş olması hâlinde, fiilen
yüklenen eşyayı doğru ve tam olarak göstermediğini
biliyor veya gösterdiğinden haklı sebeplerle şüphe ediyorsa
yahut bu beyanları kontrol etmek için yeterli imkâna sahip değilse,
konişmentoya bu beyanların gerçeğe
uymadığını, şüphesini haklı gösteren sebepleri
veya yeterli kontrol imkânının bulunmadığını
açıklayan bir çekince koymak zorundadır.
(2) Taşıyan,
eşyanın haricen belli olan hâlini konişmentoda beyan etmeyi
ihmal ederse, konişmentoda eşyanın haricen iyi hâlde
olduğuna dair beyanda bulunulmuş sayılır.
(3) Birinci fıkraya
dayanarak konişmentoya hakkında çekince konulan beyanlar saklı
kalmak üzere, konişmento, taşıyanın eşyayı
konişmentoda beyan edildiği gibi teslim aldığına
veya yükleme konişmentosu düzenlenmiş olduğu takdirde,
yüklediğine karine oluşturur. Bu karinenin aksi, konişmentoyu,
içerdiği eşya tanımına güvenerek, gönderilen de dâhil
olmak üzere, iyiniyetle devralan üçüncü kişiye karşı
ispatlanamaz; 1186 ncı maddenin dördüncü fıkrası
saklıdır.
d) Navlunu ispat
MADDE 1240- (1) 1229 uncu maddenin birinci
fıkrasının (l) bendi uyarınca navlunun gönderilen
tarafından ödeneceğine veya yükleme limanında gerçekleşip
gönderilen tarafından ödenecek olan sürastarya parasına ilişkin
bir kaydı içermeyen konişmento, gönderilenin navlun veya sürastarya
parası ödemekle yükümlü olmadığına karine oluşturur.
Bu karinenin aksi, navlun veya sürastarya parası hakkında böyle bir
kayıt içermeyen konişmentoyu, gönderilen de dâhil olmak üzere,
devralan üçüncü kişiye karşı ispatlanamaz.
(2) Navlun eşyanın
ölçüsüne, sayısına veya tartısına göre
kararlaştırılmış ve bunlar da konişmentoda
gösterilmiş olursa, konişmentoda aksine bir
şart olmadıkça, navlun buna göre belirlenir. 1239 uncu maddenin
birinci fıkrası uyarınca yazılan şerh
konişmentoda aksine bir şart sayılmaz.
(3) Navlun için
taşıma sözleşmesine yollama yapılırsa, bu
yollamanın kapsamına boşaltma süresi, sürastarya süresi ve
sürastarya parası hakkındaki hükümler girmez.
e) Yükleten tarafından
verilen garantiler
MADDE 1241- (1) Konişmentoya konulan
eşya ile ilgili kayıtlar hakkında 1145 inci madde
uygulanır.
(2) Taşıyan veya
onun bir temsilcisi tarafından konişmentonun, yükletenin
konişmentoya konulmak üzere bildirdiği kayıtlara veya
eşyanın haricen belli olan hâl ve niteliğine ilişkin bir
çekince eklenmeksizin düzenlenmesi yüzünden taşıyanın
uğrayacağı zararı yükletenin tazmin edeceğine dair
her taahhüt veya anlaşma, konişmentoyu, gönderilen de dâhil olmak
üzere, iyiniyetle iktisap eden bütün üçüncü kişilere
karşı geçersizdir.
(3) Böyle bir taahhüt veya
anlaşma, taraflar arasında geçerlidir; meğerki,
taşıyan veya onun bir temsilcisi, ikinci fıkrada belirtilen
çekinceyi koymamak suretiyle, eşyanın konişmentodaki
tanımına güvenerek hareket eden, gönderilen de dâhil, üçüncü
kişileri aldatma amacı gütsün. Bu durumda, konişmentoya
konulmayan çekince, yükleten tarafından konişmentoya yazılmak
üzere bildirilen kayıtlara ilişkinse, taşıyan, 1145 inci
madde uyarınca yükletenden tazminat isteyemez.
(4) Üçüncü fıkrada
belirtilen aldatma kastının varlığı hâlinde
taşıyan, konişmentodaki kayıtlara güvenerek hareket eden,
gönderilen de dâhil, üçüncü kişilere karşı, 1186 ncı
maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanmaksızın
sorumludur.
B) Diğer denizde
taşıma senetleri
MADDE 1242- (1) Taşıyanın taşınacak
eşyayı teslim aldığını göstermek üzere
düzenlediği konişmentodan başka her tür senet,
taşıma sözleşmesinin yapılmış ve
eşyanın senette yazılı olduğu gibi taşıyan
tarafından teslim alınmış olduğuna karine
oluşturur; ancak bu karinenin aksi ispatlanabilir.
YEDİNCİ AYIRIM
Emredici Hükümler
A) Genel olarak
MADDE 1243- (1) Bir navlun sözleşmesinde
veya konişmentoda yahut diğer bir denizde taşıma
senedinde yer alıp da;
a) Taşıyanın
borç ve sorumluluklarına ilişkin 1141, 1150, 1151 ve 1178 ilâ 1192
nci maddeler,
b) Taşıtan ve
yükletenin borç ve sorumluluklarına ilişkin 1145 ilâ 1149, 1165 ve
1208 inci maddeler,
c) Denizde taşıma
senetlerine ilişkin 1228 ilâ 1242 nci maddeler,
hükümlerinden kaynaklanan borç
ve sorumluluklar doğrudan veya dolaylı olarak önceden kaldıran
veya daraltan bütün kayıt ve şartlar geçersizdir.
(2) Sigortadan doğan hak
ve alacakların taşıyana devredilmesi veya taşıyana
buna benzer menfaatler sağlanması ve kanunlarla düzenlenmiş
bulunan ispat yükünün taşıyan lehine tersine çevrilmesi sonucunu
doğuran bütün kayıt ve şartlar birinci fıkra hükümlerine
tabidir.
(3) Sorumluluğu
kaldıran veya daraltan kayıt ve şartların
geçersizliği, navlun sözleşmesinin veya konişmentonun yahut
diğer bir denizde taşıma senedinin geri kalan hükümlerinin geçersizliği
sonucunu doğurmaz.
(4) Taşıyanın
borçlarını ve sorumluluğunu genişleten veya
ağırlaştıran kayıt ve şartlar ise geçerlidir.
B) İstisnalar
MADDE 1244- (1) Aşağıda
yazılı hâllerde 1243 üncü maddenin birinci fıkrası
uygulanmaz:
a) Navlun sözleşmesinin
canlı hayvanlara veya 1151 inci maddenin üçüncü
fıkrasının birinci cümlesi uyarınca denizde
taşıma senedinde güvertede taşınacağı
yazılı olup da fiilen böyle taşınan eşyaya
ilişkin bulunması.
b) Mutat ticari
taşıma işlerinden olmamakla beraber ticaretin olağan
akışı içinde yapılan eşya taşımasına
ilişkin bulunup da eşyanın özel nitelikleri veya
taşımanın özel şartlarının haklı
gösterdiği anlaşmalar; bu durumda taşıma senedinin
bu anlaşmaları ve emre değildir kaydını içermesi
şarttır.
c) Taşıyana, eşyanın
yüklenmesinden önce ve boşaltılmasından sonra düşen
yükümlülükler.
(2) 1243 üncü madde,
konişmentoya, müşterek avaryaya ilişkin kayıtların
konulmasına engel değildir.
(3) Sorumluluğu önceden
kaldıran veya daraltan kayıt ve şartlar hakkında Türk Borçlar
Kanununun emredici hükümleri saklıdır.
C) Yolculuk çarteri
sözleşmesi
MADDE 1245- (1) Yolculuk çarteri
sözleşmelerine 1243 üncü madde hükmü uygulanmaz. Ancak, böyle bir
sözleşmeye dayalı olarak konişmento düzenlenirse,
taşıtan olmayan konişmento hamili ile taşıyan
arasındaki ilişkide 1243 üncü madde hükmü uygulanır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Zamanaşımı
A) Süre
MADDE 1246- (1) 1188 inci madde hükmü
saklı kalmak kaydıyla, gemi kira sözleşmeleri ile zaman
çarteri sözleşmeleri ve navlun sözleşmelerinden veya konişmentodan
veya onun düzenlenmesinden doğan bütün alacaklar bir yılda
zamanaşımına uğrar.
(2) Bu süre,
alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Deniz Yoluyla Yolcu Taşıma
Sözleşmesi
A) Tanımı
MADDE 1247- (1) Deniz yoluyla yolcu
taşıma sözleşmesi, yolcunun veya yolcu ve bagajının
deniz yolu ile taşınması için, taşıyan
tarafından veya onun adına ve hesabına yapılan
sözleşmedir.
(2) Devlet ve
diğer kamu tüzel kişileri tarafından yapılan ticari yolcu
taşıma sözleşmelerine de bu Bölüm hükümleri uygulanır.
(3) Hava
yastıklı araçlar ile yapılan yolcu taşıması bu
Bölüm hükümlerine tabi değildir.
B) Taşıyan ve
fiilî taşıyan
MADDE 1248- (1) Taşıyan,
taşıma ister bizzat onun tarafından, isterse bir
başkası, fiilî taşıyan, tarafından
gerçekleştirilmiş olsun, taşıma sözleşmesini yapan
veya taşıma sözleşmesi adına ve hesabına
yapılan kişidir.
(2) Fiilî taşıyan,
taşıyandan farklı bir kişi olup, bir geminin maliki,
kiracısı veya işleteni olarak, taşımanın
tamamını veya bir kısmını fiilen gerçekleştiren
kişidir.
C) Yolcu
MADDE 1249- (1) Deniz yoluyla yolcu
taşıma sözleşmesine dayanarak veya bu Bölüm hükümlerine tabi
bulunmayan bir navlun sözleşmesinin konusu olan aracı veya
canlı hayvanları gözetmek üzere, taşıyanın
onayı ile gemide taşınan kişiler yolcu sayılır.
(2) Sözleşmede, yolcunun
adı yazılı ise yolcu, taşınma hakkını bir
başkasına devredemez.
D) Bagaj
MADDE 1250- (1) Canlı hayvanlar ve bir
navlun sözleşmesine dayanılarak taşınan eşya ile
araçlar dışında, taşıyan tarafından, deniz
yoluyla yolcu taşıma sözleşmesi gereğince
taşınan eşya ve araçlar, bagaj kapsamındadır.
(2) Yolcunun kamarası
içinde veya başka bir şekilde kendi zilyetliğinde,
hâkimiyetinde ya da gözetiminde bulundurduğu eşya, onun kabin
bagajıdır. 1258 ve 1263 üncü maddelerin uygulaması hariç olmak
üzere, yolcunun aracında bulundurduğu bagajı da kabin
bagajı sayılır.
(3) Aksi
kararlaştırılmış olmadıkça, deniz yoluyla yolcu
taşıma sözleşmesi gereğince yolcunun gemiye
getirdiği bagaj için taşıma ücretinden başka bir ücret
istenemez.
E) Yolcunun yükümlülükleri
I- Kaptanın
talimatına uyma
MADDE 1251- (1) Yolcu, kaptanın, gemide
düzenin sağlanmasına yönelik tüm talimatına uymak
zorundadır.
II- Bagaj hakkında
doğru bilgi verme yükümlülüğü
MADDE 1252- (1) Yolcu, bagaj olarak gemiye getirdiği
eşyanın cins ve niteliği ile tehlikeleri hakkında
doğru beyanda bulunmak zorundadır. Yolcu, beyanlarının
doğru olmamasından doğan zarardan taşıyana
karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere
karşı ise, bagajın tehlikeli olması veya gemiye gizlice
getirilmiş bulunması dışında kusuru varsa
sorumludur.
(2) Kaptan, kendisine eksik
veya yanlış bilgi verilerek ya da gizlice gemiye getirilen
eşyayı her zaman ve herhangi bir yerde, gemiden çıkarmaya ve
gerektiğinde denize atmaya da yetkilidir.
(3) Kaptan, bagaj olarak
gizlice gemiye getirilen eşyayı gemide alıkoyacak olursa,
yolcu bunlar için hareket limanında ve hareket zamanında bu gibi
yolculuk ve eşya için alınan en yüksek ücreti ödemekle yükümlüdür.
(4) Taşıyanın
veya bu tür beyanları kabule yetkili diğer bir temsilcisinin
bilgisi, kaptanın bilgisi hükmündedir.
III- Gemiye zamanında
gelmek
MADDE 1253- (1) Yolcu, yolculuk başlamadan
önce hareket limanında veya yolculuk devam ederken ara limanlarda gemiye
zamanında gelmek zorundadır. Aksi takdirde, yolcu, kaptan kendisini
beklemeden yolculuğa başlamış veya devam etmiş olsa
bile, taşıma ücretinin tamamını ödemekle yükümlüdür.
Ancak, yerine başka yolcu alınmış ise, bu tutar taşıma
ücretinden indirilir.
F) Taşıyanın
hapis hakkı
MADDE 1254- (1) Taşıyan, deniz
yoluyla yolcu taşıma sözleşmesinden doğan bütün
alacakları için, Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri
uyarınca yolcuya ait bagaj üzerinde hapis hakkına sahiptir.
G) Ölen yolcunun
bagajı
MADDE 1255- (1) Yolcu, yolculuk
sırasında ölürse, 915 inci madde hükmü uygulanır.
H) Yolcunun
uğradığı zararlardan sorumluluk
I- Taşıyanın
sorumluluğu
MADDE 1256- (1) Taşıyan, yolcunun
gemi kazası yüzünden ölmesi veya yaralanmasından doğan
zarardan sorumludur. Taşıyanın sorumluluğu, zarar gören
yolcu başına her bir gemi kazası için 250.000 Özel Çekme
Hakkı ile sınırlıdır. Şu kadar ki, kazanın
savaş, terör, iç savaş, isyan veya istisnai nitelikte,
kaçınılamaz ve engellenmesi mümkün olmayan nitelikteki bir
doğa olayından veya tamamıyla bir üçüncü kişinin onu
meydana getirmek kastıyla gerçekleştirdiği bir fiil veya
ihmalinden kaynaklandığını ispatlayan taşıyan,
sorumluluktan kurtulur. Taşıyan kusurlu ise, yolcunun
yukarıdaki miktarı aşan zararından da sorumlu olur;
kusurlu olmadığını ispat yükü taşıyana aittir.
(2) Taşıyan,
yolcunun, gemi kazasından kaynaklanmayan ölüm ve
yaralanmasının sebep olduğu zarardan, bu zarara yol açan
kazanın meydana gelmesinde kusuru varsa sorumlu olur. Kusuru ispat yükü
davacıya aittir.
(3) Kabin bagajının
zıya veya hasara uğramasına yol açan kazanın
gerçekleşmesinde kusuru bulunan taşıyan, bu yüzden
uğranılan zarardan sorumludur. Gemi kazasının sebep
olduğu zararlar bakımından, taşıyanın kusurunun
bulunduğu varsayılır; bu karinenin aksi ispat edilebilir.
(4) Taşıyan, kabin
bagajı dışındaki bagajın zıya veya hasara
uğramasından doğan zarardan sorumludur, meğerki,
zararın meydana gelmesine yol açan kazanın gerçekleşmesinde
kusurunun bulunmadığını ispat etmiş olsun.
(5) Bu maddenin
uygulanmasında;
a) Gemi kazası, geminin
enkaz hâline gelmesini, alabora olmasını, karaya
oturmasını, çatmayı, gemideki infilâkı, yangını
ve arızayı ifade eder;
b) Taşıyanın
kusuru, taşıyanın adamlarının görevlerini yerine
getirdikleri sırada işledikleri kusuru da kapsar;
c) Gemideki arıza, yolcuların
gemiyi terkinde, tahliyesinde, gemiye binmeleri ve inmelerinde; geminin
yürütülmesinde, dümen tutulmasında, güvenli seyrüseferinde,
yanaşmasında, demirlemesinde, rıhtıma ve demirleme yerine
varmasında veya buradan ayrılmasında; gemiye su yürümesi hâlinde,
zararın kontrolünde; can kurtarma araçlarının suya
indirilmesinde kullanılan gemi kısımlarının veya
teçhizatının hiç veya gereği gibi çalışmaması
ya da denizde güvenlik kurallarına uygun olmaması anlamına
gelir;
d) Zarar,
cezalandırıcı veya caydırıcı nitelikteki
tazminatı kapsamaz.
(6) Bu Bölümün
uygulanmasında, bagajın zıyaı veya hasarı, gemide
taşınmış veya taşınmış olması
gereken bagajın, iş hukuku uyuşmazlıklarından
kaynaklanan gecikmeler hariç, geminin varmasından itibaren uygun bir
süre içinde yolcuya geri verilmemesinden doğan malvarlığı
zararını da içerir.
(7) Taşıyanın
bu maddeye göre sorumluluğu, sadece taşıma sırasında
meydana gelen kazaların sebep olduğu zararlara ilişkindir.
Zararı doğuran kazanın taşıma sırasında
meydana geldiğini ve zararın kapsamını ispat yükü,
davacıya aittir.
(8) Bu Bölüm hükümleri,
taşıyanın üçüncü kişilere karşı sahip
olduğu rücu hakkı ile ortak kusur defini ileri sürme ve
sorumluluğun sınırlandırılması
haklarını ihlal etmez.
(9) Bir taraf hakkında
kusur karinelerinin varlığı veya ispat yükünün ona ait
bulunması, bu tarafın lehine olan delillerin dikkate
alınmasını engellemez.
(10) Bu maddede öngörülen
sorumlulukların üst sınırları hakkında 1262 ve 1263
üncü madde hükümleri saklıdır.
II- Fiilî
taşıyanın sorumluluğu
MADDE 1257- (1) Taşımanın
tamamının veya bir kısmının yapılması, bir
fiilî taşıyana bırakılmış olsa bile,
taşıyan taşımanın tamamından bu Bölüm
hükümlerine göre sorumlu kalmakta devam eder. Fiilî taşıyan da,
taşımanın kendisi tarafından yapılan bölümü için, bu
Bölüm hükümlerine göre sorumludur.
(2) Taşıyan,
taşımanın fiilî taşıyan tarafından
yapıldığı hâllerde, fiilî taşıyanın
kusurundan ve onun adamlarının görevlerini yerine getirdikleri
sırada işledikleri kusurdan sorumludur.
(3) Taşıyanın,
kanunen kendisine yükletilmeyen bir borç veya yükümlülüğü üstlenmesi
veya ona tanınan bir haktan vazgeçmesi sonucunu doğuran özel
anlaşmalar, açık ve yazılı bir kabul olmadıkça,
fiilî taşıyan hakkında hüküm ifade etmez.
(4) Taşıyan ile
fiilî taşıyanın sorumlulukları, birlikte sorumlu
oldukları takdirde ve ölçüde müteselsildir.
(5) Bu madde hükümleri,
taşıyan ile fiilî taşıyan arasındaki rücu
ilişkisini etkilemez.
III- Taşıma
süresi
MADDE 1258- (1) Bu Bölüm hükümlerinin
uygulanmasında taşıma süresi;
a) Yolcu ve kabin bagajı
bakımından, yolcunun bir yolcu salonunda, rıhtımda,
iskelede veya diğer herhangi bir liman tesisinde bulunduğu süre
hariç, yolcunun veya kabin bagajının gemide bulunduğu veya
gemiye alındığı veya gemiden
çıkartıldığı süreyi ya da ücretinin taşıma
ücreti kapsamında olması ya da kullanılan aracın
taşıyan tarafından yolcunun emrine verilmiş
bulunması şartıyla, bunların karadan gemiye veya gemiden
karaya götürülmeleri amacıyla su üzerinde yapılan ek
taşıma süresini,
b) Kabin bagajı
bakımından, bagajın taşıyana veya adamlarına
teslim edilmiş olup da bunlar tarafından yolcuya henüz geri
verilmemiş olması şartıyla, yolcunun bir yolcu salonunda,
rıhtımda, iskelede veya diğer herhangi bir liman tesisinde
bulunduğu süreyi,
c) Diğer bagaj
bakımından, taşıyan veya adamları tarafından
kıyıda veya gemide teslim alındıkları andan yolcuya
teslim edildikleri ana kadar geçen süreyi,
kapsar.
IV- Zorunlu sigorta
MADDE 1259- (1) Onikiden fazla yolcu
taşımak için ruhsat almış bir gemi ile yolcu
taşındığı takdirde, taşımanın
tamamını veya bir kısmını üstlenen veya
gerçekleştiren bütün taşıyanlar, yolcuların ölümünden
veya yaralanmalarından doğabilecek sorumluluklarına
karşı sigorta yaptırmakla yükümlüdürler. Zorunlu sigorta
bedelinin tavanı her kaza için kişi başına 250.000 Özel
Çekme Hakkından az olamaz.
(2) Birinci fıkradaki
şartları yerine getirmeyen geminin yola çıkmasına izin
verilmez.
V- Değerli eşya
MADDE 1260- (1) Taşıyan, yolcuya ait
para, kıymetli evrak, altın, gümüş, mücevher, sanat eseri, süs
eşyası ve diğer değerli eşyanın
zıyaından veya hasarından sorumlu değildir; meğerki,
bu tür eşya taşıyana saklaması için verilmiş olsun.
Bu durumda taşıyan, 1264 üncü maddenin birinci fıkrası
uyarınca daha yüksek bir sorumluluk sınırı
kararlaştırılmamışsa, 1263 üncü maddenin üçüncü
fıkrasında öngörülen sınırlar içinde sorumlu olur.
VI- Birlikte kusur
MADDE 1261- (1) Taşıyan, ölümüne,
yaralanmasına, bagajının zayi olmasına veya hasara
uğramasına yolcunun kastının veya ihmalinin sebebiyet
verdiğini ya da bunda etkisinin bulunduğunu ispat ederse, mahkeme,
taşıyanın kısmen veya tamamen sorumlu
olmadığına karar verebilir.
VII- Bedensel zarardan
doğan sorumluluğun sınırı
MADDE 1262- (1) Yolcunun ölümü veya
yaralanmasından dolayı taşıyanın 1256 ncı madde
gereğince sorumluluğu, hiçbir hâlde, her olay için yolcu
başına 400.000 Özel Çekme Hakkını geçemez; 1256 ncı
maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi hükmü
saklıdır. Tazminat, irat şeklinde belirlenirse, ödenecek
tazminatın anapara değerinin toplamı bu miktarı
aşamaz.
VIII- Bagaj ve
araçların zıyaı veya hasarından doğan
sorumluluğun sınırı
MADDE 1263- (1) Kabin bagajının
uğradığı zıya veya hasardan dolayı
taşıyanın sorumluluğu, hiçbir hâlde, her taşıma
için yolcu başına 2.250 Özel Çekme Hakkını aşamaz.
(2) Araçlar ve içlerinde veya
üzerlerinde taşınan her çeşit bagajın
uğradığı zıya ve hasardan dolayı
taşıyanın sorumluluğu, hiçbir hâlde, her taşıma
için araç başına 12.700 Özel Çekme Hakkını aşamaz.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralarda belirtilenler dışındaki bagajın
zıyaı veya hasarından dolayı taşıyanın
sorumluluğu, hiçbir hâlde, her taşıma için yolcu
başına 3.375 Özel Çekme Hakkını aşamaz.
(4) Taşıyan ve
yolcu, taşıyanın sorumluluğuna, zararın
tamamından indirilmek üzere aracın uğrayacağı
zıya veya hasar için 330 Özel Çekme Hakkı, diğer bagajın
uğrayacağı zıya veya hasar için de yolcu başına
149 Özel Çekme Hakkını aşmayacak bir muafiyetin
uygulanması hususunda anlaşabilirler.
IX- Sorumluluk
sınırlarına ilişkin ortak hükümler
MADDE 1264- (1) Taşıyan ve yolcu,
1262 ve 1263 üncü maddelerde öngörülenden daha yüksek sorumluluk
sınırlarını aralarında açıkça ve
yazılı olarak kararlaştırabilirler.
(2) 1262 ve 1263 üncü
maddelerdeki sorumluluk sınırlarına, faiz alacakları ve
yargılama giderleri dâhil değildir.
X- Taşıyanın
adamlarının savunmaları ve sorumluluk sınırları
MADDE 1265- (1) Taşıyanın veya
fiilî taşıyanın adamları aleyhine bu Bölümde düzenlenen
zararlar dolayısıyla dava açılmışsa, bu
kişiler, zararın görevlerini yerine getirdikleri sırada
meydana gelmiş olduğunu ispatlamak şartıyla,
taşıyana ve fiilî taşıyana bu Bölümde tanınan
savunma imkânlarından ve sorumluluk sınırlarından
yararlanabilirler.
XI- İstemlerin
birleşmesi
MADDE 1266- (1) 1262 ve 1263 üncü maddelerde
öngörülen sorumluluk sınırları, yolcunun ölümü veya yaralanmasından
yahut bagajının zıyaı veya hasarından kaynaklanan
bütün tazminat istemlerinin toplamına uygulanır.
(2) Bir fiilî
taşıyan tarafından gerçekleştirilen
taşımada, taşıyandan ve fiilî taşıyandan
ve bunların görevleri dâhilinde hareket eden adamlarından
alınacak tazminatların toplamı, bu Bölüm hükümlerine göre
taşıyanın veya fiilî taşıyanın mahkûm
edilebileceği en yüksek tutarı aşamaz; şu kadar ki, bu
kişilerden hiçbiri kendisine uygulanacak sorumluluk
sınırını aşan bir tutardan sorumlu tutulamaz.
(3) Taşıyanın
veya fiilî taşıyanın adamlarının, 1265 inci maddeye
göre 1262 ve 1263 üncü maddelerde öngörülen sorumluluk
sınırlarından yararlandıkları bütün durumlarda,
taşıyandan ve yerine göre fiilî taşıyandan ve
bunların adamlarından alınacak tazminatların toplamı
bu sınırları aşamaz.
XII - Sorumluluğu
sınırlandırma hakkının kaybı
MADDE 1267- (1) Zarara, böyle bir zarara sebep
olmak kastıyla veya pervasızca bir davranışla ve böyle
bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinci ile işlenmiş
bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen
taşıyan, 1262 ve 1263 üncü maddelerle 1264 üncü maddenin birinci
fıkrasında öngörülen sorumluluk sınırlarından
yararlanamaz.
(2) Zarara, böyle bir zarara
sebep olmak kastıyla veya pervasızca bir davranışla ve
böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinci ile
işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat
edilen taşıyanın veya fiilî taşıyanın
adamları, birinci fıkrada belirtilen sorumluluk
sınırlarından yararlanamaz.
XIII- İstemlerin dayanağı
MADDE 1268- (1) Yolcunun ölümünden,
yaralanmasından, bagajının zıyaı veya
hasarından dolayı, taşıyana veya fiilî taşıyana
karşı, yalnızca bu Bölüm hükümleri uyarınca tazminat
davası açılabilir.
XIV- Bagajın
zıyaı veya hasara uğradığının bildirimi
MADDE 1269- (1) Yolcu, bagajın
zıyaı veya hasarını;
a) Haricen belli ise, kabin
bagajının indirilmesinden önce veya indirilirken, diğer
bagajın tesliminden önce veya teslimi sırasında,
b) Haricen belli değilse,
bagajın indirilmesinden veya tesliminden ya da teslim edilmesi gereken
tarihten itibaren onbeş gün içinde,
taşıyana veya
temsilcisine yazılı olarak bildirir.
(2) Yolcu bu bildirimi
yapmamışsa, aksi ispat edilene kadar, bagajı iyi hâlde
aldığı kabul edilir.
(3) Bagajın durumu,
teslimi sırasında bir ortak inceleme veya tespit işlemine konu
olmuşsa, yazılı bildirime gerek yoktur.
XV-
Zamanaşımı
MADDE 1270- (1) Yolcunun ölümünden ve bedensel
zararından ilgilisi lehine doğan bütün tazminat istemleri on
yılda zamanaşımına uğrar.
(2) Yolcu taşıma
sözleşmesinden doğan, bagajın zıyaa veya hasara
uğramasından doğan alacaklar dâhil olmak üzere, diğer
bütün alacaklar, iki yılda zamanaşımına uğrar. Bu
süre;
a) Bagajın
zıyaı veya hasarı hâlinde, hangisi daha sonra vukubulmuş
ise yolcunun gemiden indiği veya inmesi gereken tarihten,
b) Diğer bütün
alacaklarda muaccel oldukları tarihten,
itibaren işlemeye
başlar.
(3) Birinci ile ikinci
fıkralarda belirlenen zamanaşımı süreleri, tazminat
istemi doğduktan sonra, taşıyanın yazılı
beyanı veya tarafların yazılı anlaşmasıyla
uzatılabilir.
XVI- Emredici hükümler
MADDE 1271- (1) Yolcunun ölümü veya
yaralanması sonucunu doğuran olaydan veya bagajın zıyaa
veya hasara uğramasından önce yapılmış olan
sözleşmelerde yer alan, bu Bölüm hükümlerine göre sorumlu herhangi bir
kişinin sorumluluğunu kaldıran veya 1263 üncü maddenin
dördüncü fıkrası hükmü saklı kalmak kaydıyla, bu Bölümde
öngörülen sorumluluk sınırlarını indiren veya
taşıyana veya fiilî taşıyana düşen ispat
yükünün yerini değiştiren her şart hükümsüzdür.
Şartın hükümsüzlüğü, taşıma sözleşmesinin
geçersizliği sonucunu doğurmaz.
(2) Tazminat istemi
doğmadan önce yapılan yetki ve tahkim sözleşmeleri geçerli
değildir.
BEŞİNCİ KISIM
Deniz Kazaları
BİRİNCİ BÖLÜM
Müşterek Avarya
A) Genel hükümler
I- Tanım
MADDE 1272- (1) Ortak bir deniz
sergüzeştine atılmış olan gemiyi, yükü, diğer
eşyayı ve navlunu birlikte tehdit eden bir tehlikeden onları
korumak amacıyla ve makul bir hareket tarzı oluşturacak
şekilde, bile bile olağanüstü bir fedakârlık
yapılması veya olağanüstü bir gidere katlanılması
hâlinde müşterek avarya hareketi var sayılır ve bu hareketin
doğrudan doğruya sonucu olan zarar ve giderler müşterek avarya
olarak kabul edilir.
(2) Müşterek avaryadan
sayılacak bir giderin yapılmaması için göze alınan her
fazla gider de, başka ilgililer bu fazla giderlerden faydalansalar bile,
önlenmiş olan giderin tutarına kadar, müşterek avarya
garamesine girer.
(3) Müşterek avarya
garamesine giren zarar ve giderler gemi, yük, navlun ve diğer eşya
arasında bu Bölüm hükümlerine göre paylaşılır.
II- Uygulanacak kurallar
MADDE 1273- (1) Taraflarca başka bir husus
kararlaştırılmamış olduğu takdirde,
müşterek avarya garamesi, Milletlerarası Denizcilik Komitesi
tarafından hazırlanarak, bu madde hükmüne göre Türkçeye çevrilip
yayımlanmış olan en son tarihli York-Anvers Kurallarına
tabidir.
(2) York-Anvers
Kurallarının çevirisi, Sigortacılık Genel Müdürlüğü
ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı tarafından kurulacak bir ihtisas komitesince
hazırlanır ve çevrilen orijinal metin ile birlikte Resmî Gazetede
yayımlanarak ilan edilir. Milletlerarası Denizcilik Komitesi
tarafından, York-Anvers Kurallarında yapılacak
değişiklikler de aynı yöntemle
Türkçeye çevrilip ilgili müsteşarlıklarca resen veya gerçek
ve tüzel kişilerin başvurusu üzerine yayımlanır.
B) Borçlular ve teminat
I- Garame
paylarının borçluları
MADDE 1274- (1) Müşterek avarya garame
paylarının kişisel borçluları, garameye girecek olan
geminin müşterek avarya hareketinin meydana geldiği andaki
donatanı, navlunun boşaltma tarihindeki alacaklısı ve
diğer eşyanın boşaltma tarihindeki malikidir.
(2) Garameye girecek
eşyanın gönderileni, eşyayı teslim alırken bunlara
bir garame payı düşmüş olduğunu biliyor ise, bu pay için
eşya teslim edilmiş olmasaydı o eşyanın paraya
çevrilmesi hâlinde garame payı ne oranda ödenecek idiyse o oranda
eşyanın teslim zamanındaki değerine kadar şahsen
sorumludur.
II- Alacaklıların
rehin hakları
1. Genel olarak
MADDE 1275- (1) Alacaklılar, gemi üzerinde
gemi alacaklısı hakkına, garameye girecek eşya üzerinde
Türk Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis
hakkına ve navlun üzerinde aynı Kanunun 954 ilâ 961 inci maddeleri
uyarınca alacak rehnine sahiptirler.
2. Gemiye düşen garame
payı için teminat
MADDE 1276- (1) Geminin 1279 uncu maddeye göre
zararın tespiti ve paylaştırılması gereken limandan
ayrılabilmesi için, gemiye düşen garame paylarına
karşılık olarak yükle ilgililere teminat gösterilmesi
zorunludur.
3. Hapis hakkının
kullanılması
MADDE 1277- (1) Kaptan, garame payları
ödenmedikçe veya 1201 inci madde gereğince, bunlar için teminat
gösterilmedikçe garameye iştirak edecek eşyayı teslim edemez;
ederse kendisi de bu paylardan şahsen sorumlu tutulur.
(2) Kaptanın hareket
tarzını donatan emretmişse 1089 uncu maddenin ikinci ve üçüncü
fıkraları uygulanır.
(3) Alacaklıların
garameye giren eşya üzerindeki hapis hakkı, alacaklılar
adına taşıyan tarafından 1201 inci madde hükümlerine göre
kullanılır.
C) Dispeç
I - Genel olarak
1. Yaptırma
yükümlülüğü
MADDE 1278- (1) Donatan gecikmeksizin dispeçi
yaptırmakla yükümlüdür; bu yükümlülüğünü yerine getirmezse
ilgililerin her birine karşı sorumlu olur.
(2) Dispeç süresinde
yaptırılmazsa, sigortacı da dâhil olmak üzere, ilgililerden
herhangi biri bunun yapılmasını istemeye ve yaptırmaya
yetkilidir.
(3) Dispeçin
yapılması istemi, olayın müşterek avarya
sayılmayacağı ileri sürülerek dispeççi tarafından
reddedilirse, dispeçin yapılmasının gerekip
gerekmediğine, sigortacı da dâhil olmak üzere, ilgililerden
herhangi birinin başvurması üzerine 1279 uncu maddede
yazılı yerdeki mahkemece karar verilir. Mahkeme dosya üzerinde veya
sigortacı da dâhil olmak üzere ilgilileri dinleyerek bu hususta karar
verir. Bu hâlde basit yargılama usulü uygulanır.
2.
Yapılacağı yer
MADDE 1279- (1) Zararın tespiti ve
paylaştırılması varma yerinde, eğer buraya
varılmazsa yolculuğun bittiği limanda yapılır.
3. Dispeççi
MADDE 1280- (1) Dispeç, ilgililerin
oybirliğiyle atayacakları bir veya birden fazla dispeççi
tarafından yapılır. Oybirliği sağlanamazsa, dispeççiyi
veya dispeççileri, dispeçin yapılacağı yer mahkemesi atar.
(2) İlgililerden her biri
dispeçin yapılması için gereken ve elinde bulunan belgeleri,
özellikle çarter partileri, konişmento ve faturaları, dispeççiye
vermekle yükümlüdür.
(3) Dispeççinin istemi üzerine
mahkeme, ellerinde bulunan ve kanunen ibrazla yükümlü oldukları
belgeleri dispeççiye teslim etmelerini, onları elinde bulunduranlara
emreder.
(4) Dispeççi, ilgililerin
dispeçi incelemelerine izin ve istemleri üzerine giderlerini ödemeleri
şartıyla, bir örnek vermekle yükümlüdür.
II- Dispeçin
onaylanmasını isteme hakkı ve dispeçe itiraz
1. Duruşma
MADDE 1281- (1) Sigortacılar dâhil olmak
üzere ilgililer, 1279 uncu maddede yazılı yerdeki mahkemeden
dispeçin onaylanmasını isteyebilecekleri gibi avarya türüne veya
hesaplarına itiraz da edebilirler.
(2) Dilekçede duruşmaya
çağrılacak olan ilgililerin ad ve soyadları bildirilir.
(3) Dilekçe üzerine mahkeme,
dispeççiden, dispeç ile istemleri ispatlayan belgeleri ister; bu belgelerin
tamamlanmasına gerek görülürse, ibrazını onları elinde
bulunduranlara emreder.
(4) İlgililerin hepsi
duruşmaya çağrılır. Çağrıda, dispeç ile
istemleri ispatlayan belgelerin mahkeme kaleminde incelenebileceği ve
çağrılanın daha önce de dispeçe karşı mahkemede
itirazda bulunabileceği, belirli günde gelmediği takdirde dispeçe
onay vermiş sayılacağı yazılır.
Çağrının duruşma gününden en az onbeş gün önce
ilgililere tebliğ edilmesi gerekir.
(5) Dispeç raporuna
itirazın, en geç ilk celsede, hiçbir tereddüde yer bırakmayacak
şekilde açık ve etraflı olarak yapılması zorunludur.
Haklı sebepler dolayısıyla bu mümkün olmazsa, hâkim ilgiliye
itirazını bildirmek üzere bir defalık uygun bir süre verir.
İlk oturumda veya en geç hâkim tarafından verilecek süre içinde
gereği gibi açık ve ayrıntılı şekilde
bildirilmemiş olan itiraz yapılmamış sayılır.
2. Dispeçin
onaylanması
MADDE 1282- (1) Belirlenen günde hazır
bulunanlarla duruşma yapılır. Dispeçe karşı,
duruşmada veya daha önce bir itiraz yapılmamış
olduğu takdirde dispeç onaylanır. İtiraz
yapılmışsa ilgililer dinlenir. İtirazın yerinde
olduğu görülür veya başka surette bir anlaşmaya
varılırsa dispeç buna göre düzeltilerek onaylanır.
(2) İtirazın hemen
karara bağlanması imkânının bulunmaması hâlinde,
dispeç raporunun itirazın kapsamı dışında kalan
kısımları, ayrı bir kararla onaylanır ve itiraz
edilen kısım hakkında duruşmaya devam olunur.
3. Uygulanacak usul
hükümleri
MADDE 1283- (1) 1281 ve 1282 nci madde
hükümleri saklı kalmak kaydıyla, dispeçin onaylanmasında ve
itirazların incelenmesinde basit yargılama usulü hükümleri
uygulanır.
4. Dispeç raporunun
onaylanması hakkındaki kararın hükmü
MADDE 1284- (1) Dispeç raporunun
onaylanması hakkındaki kararın kesinleşmesiyle bu karar,
raporda gösterilen alacakların ödetilmesi için verilmiş bir ilam
niteliğini kazanır. Şu kadar ki, itiraza
uğramamış bir raporun onaylanması kararı
kesinleşmeden önce de bu niteliğe sahiptir.
(2) Raporun onayına ait
ilam, onay istemi üzerine yapılan duruşmaya usulüne göre
çağrılmış olmayan ilgililer aleyhine hiçbir sonuç
doğurmaz.
D)
Zamanaşımı
MADDE 1285- (1) Müşterek avarya garame
payı alacakları bir yılda zamanaşımına
uğrar.
(2) Zamanaşımı,
geminin 1279 uncu maddede belirtilen yere vardığı tarihten
itibaren işlemeye başlar.
İKİNCİ BÖLÜM
Çatma
A) Uygulama alanı
MADDE 1286- (1) Bu Bölüm hükümleri, iki veya
daha çok geminin çarpışması çatma sonucu gemilere ve
gemilerde bulunan insanlara veya eşyaya verilen zararın tazmini
hakkında uygulanır.
(2) Geminin, bir
manevrayı yapmak veya yapmamak yahut seyir kurallarına uymamak
suretiyle başka bir gemiye veya gemide bulunan insanlara veya
eşyaya çatma olmaksızın zarar vermesi hâlinde de, çatma
hakkındaki hükümler uygulanır.
B) Kusursuz çatma
MADDE 1287- (1) Çatma, umulmayan bir hâl veya
mücbir sebep yüzünden meydana gelmiş veya neden ileri geldiği
anlaşılamamışsa, çarpışan gemilerin veya
gemilerde bulunan insanların yahut eşyanın çatma yüzünden
uğradıkları zarara, o zarara uğrayan kişi katlanır.
(2) Birinci fıkrada
sayılan hâller gemilerin hepsi veya onlardan biri, kaza anında
demirdeyken meydana gelirse birinci fıkra hükmü uygulanır.
C) Kusurlu çatma
I- Bir tarafın kusuru
MADDE 1288- (1) Çatma, gemilerden birinin
donatanının veya gemi adamlarının kusurundan ileri
gelmişse, zararı o geminin donatanı tazmin etmek zorundadır.
II- Ortak kusur
1. Eşya zararı
MADDE 1289- (1) Çatma, çarpışan
gemilerin donatanlarının veya gemi adamlarının
kusurlarından ileri gelmişse, bu gemilerin donatanları, çatma
yüzünden gemilerin veya gemide bulunan eşyanın uğradıkları
zarardan kusurlarının ağırlığı
oranında sorumludur. Bununla beraber, duruma göre, bu oranın
saptanması mümkün olmaz veya tarafların aynı derecede kusurlu
olduğu ortaya çıkarsa, taraflar eşit oranda sorumlu
tutulurlar. Bu tazminat istemleri bakımından, donatanların
üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğu müteselsil
değildir.
(2) Çatma, gemi
adamlarının geminin sevkine veya başkaca teknik yönetimine ait
bir hareketinin sonucu olduğu takdirde, donatan, kendi gemisinde
taşınan yükün ilgililerine karşı 1062 nci maddenin birinci
fıkrasının ikinci cümlesi ve 1180 inci maddenin birinci
fıkrasının birinci cümlesi hükümleri uyarınca sorumlu
olmaz. Bu sorumsuzluk hâli sebebiyle kendi donatanından tazminat elde
edemeyen yük ilgilisi, söz konusu zarar için diğer kusurlu
donatanların birinden yabancı bir hukuka göre tazminat alırsa,
bu ödemeyi yapan donatanın fazladan ödemek zorunda
kaldığı kısım için sorumsuzluk hâlinden yararlanan
donatana rücu etmesi hâlinde, kendisine rücu edilen donatan, o yük ilgilisine
aynı oranda rücu hakkına sahiptir.
2. Bedensel zarar
MADDE 1290- (1) Çatma, çarpışan
gemilerin donatanlarının veya gemi adamlarının
kusurlarından ileri gelmişse, bu gemilerin donatanları,
gemilerde bulunan kişilerin çatma yüzünden ölümünden veya
yaralanmasından yahut sağlığının bozulmasından
doğan zararlardan müteselsilen sorumludur. Bununla beraber, duruma göre
bu oranın tespiti mümkün olmaz veya tarafların aynı derecede
kusurlu olduğu ortaya çıkarsa, taraflar eşit oranda sorumlu
olurlar.
(2) Donatanların
birbirine rücuunda, her donatan, kusurunun ağırlığı
oranında sorumludur.
III - Kılavuzun kusuru
MADDE 1291- (1) Gemi, zorunlu
danışman kılavuz veya isteğe bağlı kılavuz
tarafından sevk edilirken onun kusurundan ileri gelen çatmadan geminin
donatanı sorumludur.
(2) Gemi zorunlu sevk
kılavuzu tarafından sevk edilirken onun kusurundan ileri gelen
çatmadan geminin donatanı sorumlu değildir.
D) Dava öncesi delil
tespiti
MADDE 1292- (1) Dava öncesi
yaptırılacak delil tespitlerinde, çatmanın meydana
geldiği yerde deniz ticareti işlerine bakmakla görevli asliye
ticaret mahkemesi, bulunmadığı takdirde asliye ticaret
mahkemesi, o da yoksa ticaret davalarına bakmakla görevli asliye hukuk
mahkemesi yetkilidir.
(2) Çatmaya
karışan her geminin kaptanı veya onun temsilcisine tespit
yapılacağı bildirilir.
(3) Tespit raporunda, çatmaya
karışan gemilerin kusur oranları belirtilmez.
E) Şekil
şartı yokluğu
MADDE 1293- (1) Çatma sonucu
uğranılan zararın tazmini için açılacak davalar öncesinde
bir ihtar düzenlenmesine veya başkaca bir şekil
şartının yerine getirilmesine gerek yoktur.
F) Karine yokluğu
MADDE 1294- (1) Çatmada kusurun
saptanmasında herhangi bir karine dikkate alınmaz.
G) Kaptanın
yardım görevi ve yerine getirilmemesinden donatanın
sorumsuzluğu
MADDE 1295- (1) Bir çatmadan sonra her geminin
kaptanı, kendi gemisini, gemi adamlarını ve
yolcularını ciddi bir tehlikeye atmadan mümkün olması
şartıyla, diğer gemiye, gemi adamlarına ve yolculara
yardımla yükümlüdür.
(2) Ayrıca kaptan,
mümkünse, diğer gemiye kendi gemisinin adını, bağlama limanını,
geldiği ve gideceği limanları bildirmekle yükümlüdür.
(3) Kaptanın, sadece bu
maddede öngörülen yükümlülüğünü ihlal etmesinden dolayı donatan
sorumlu olmaz.
H) Saklı tutulan
hükümler
MADDE 1296- (1) Donatanın
sorumluluğunun sınırlandırılmasına ilişkin
hükümler saklıdır. Bu Bölümde yer alan hükümler, taşıma
sözleşmelerinden ve diğer her türlü sözleşmelerden doğan
borçları etkilemez.
İ)
Zamanaşımı
MADDE 1297- (1) Çatmaya dayanan her türlü
tazminat istemi, çatmanın meydana geldiği günden başlayarak
iki yılda zamanaşımına uğrar.
(2) 1289 uncu maddenin ikinci
fıkrasının ikinci cümlesine veya 1290 ıncı maddenin
ikinci fıkrasına göre, donatanların birbirine karşı
olan rücu hakları, ödemenin yapıldığı tarihten
başlayarak bir yıl içinde zamanaşımına uğrar.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kurtarma
A) Eşya kurtarma
I- Kurtarma faaliyeti
MADDE 1298- (1) Seyrüsefere elverişli
sularda tehlikeye uğramış bulunan su aracı veya
diğer eşyanın kurtarılması için yapılan her
fiil veya hareket, kurtarma faaliyeti oluşturur ve onun hakkında bu
Bölüm hükümleri uygulanır.
(2) Su aracı teriminin
kapsamına, her türlü gemi ve seyrüsefere elverişli yapı girer;
eşya terimi ise, kıyıya sürekli ve iradi olarak
sabitlenmiş olmayan her türlü şey ile hak kazanılmış
olmayan navlun alacağını ifade eder.
(3) Eşya terimine;
a) Deniz yataklarındaki
mineral kaynakların keşfi, çıkartılması veya
işlenmesi amacıyla kullanıldıkları sürece sabit veya
yüzer platformlar ile açık deniz sondaj birimleri,
b) Deniz yatağında
bulunan prehistorik, arkeolojik veya tarihi değeri olan kültür eserleri,
girmez.
(4) Kurtarma faaliyeti
terimine;
a) Su aracının
malikinin veya kaptanının yahut araçta bulunmayan ve bulunmuş
olmayan eşyanın malikinin açık ve makul olarak karşı
koymasına rağmen yürütülen faaliyetler,
b) Tehlike altında
bulunan araçta çalıştırılan kişiler tarafından
yürütülen faaliyetler,
c) Tehlike doğmadan önce
kurulmuş bir sözleşmenin ifası amacıyla yapılan veya
yapılması gereken hizmetler,
girmez.
II- Diğer hâller
MADDE 1299- (1) Bu Bölüm hükümleri;
a) Kurtaranın, mevzuat
gereğince kurtarma yükümlüğünün bulunması,
b) Kurtarma faaliyetinde
bulunan aracın, kurtarılan araçla aynı malike ait olması,
hâllerinde de uygulanır.
III- Kurtarma
sözleşmesi
1. Sözleşme yapma
yetkisi
MADDE 1300- (1) Kaptan, aracın kurtarılması
için malik adına kurtarma sözleşmesi yapmaya yetkilidir. Bu
yetkinin kapsamına, yetkili mahkemeyi veya tahkimi
kararlaştırmak da girer.
(2) Aracın maliki ve
kaptanı, araçta bulunan şeylerin malikleri adına kurtarma
sözleşmesi yapmaya yetkilidir. Bu yetkinin kapsamına, yetkili
mahkemeyi veya tahkimi kararlaştırmak da girer.
2. Sözleşmenin
uyarlanması veya iptali
MADDE 1301- (1) Kurtarma sözleşmesi,
yanlış yönlendirme veya tehlikenin etkisi altında
yapılmış ve kabul edilen şartlar hak ve nasafet
ilkelerine aykırı bulunmuş yahut kurtarma ücreti, yapılan
hizmetlerle aşırı derecede oransız bulunmuşsa, istem
üzerine sözleşme mahkeme tarafından mevcut şartlara
uyarlanabilir yahut iptal olunabilir.
3. Emredici hükümler
MADDE 1302- (1) Bu Bölüm hükümleri, bir
kurtarma sözleşmesi ile açıkça veya zımnen
değiştirilebilir.
(2) Kurtarma
sözleşmesinin uyarlanması veya iptali hakkındaki hükümler ile,
çevre zararının önlenmesi ve
sınırlandırılması için gerekli özeni gösterme
yükümlülüğüne ilişkin düzenlemeler sözleşmeyle
değiştirilemez.
IV- Tarafların
yükümlülükleri
MADDE 1303- (1) Kurtaran, tehlike
altındaki aracın veya diğer eşyanın malikine
karşı;
a) Kurtarma faaliyetini
gerekli özenle yerine getirmekle,
b) Bu yükümlülüğünü
yerine getirirken, çevre zararının önlenmesi ve
sınırlandırılması için gerekli olan özeni
göstermekle,
c) Hâlin gereğine göre
makul bir hareket tarzı sayılabileceği ölçüde başka
kurtaranlardan yardım istemekle,
d) İstemin makul
olmadığı anlaşıldığı takdirde,
alacağı kurtarma ücretinin miktarını
değiştirmemek kaydıyla, tehlike altındaki aracın
maliki veya kaptanı ya da eşyanın maliki tarafından makul
olarak istenmesi hâlinde başka kurtaranların müdahalesini kabul
etmekle,
yükümlüdür.
(2) Tehlike altındaki
aracın maliki ve kaptanı veya diğer eşyanın maliki,
kurtarana karşı;
a) Kurtarma faaliyeti
sırasında, kurtaranla her bakımdan işbirliği
yapmakla,
b) Bu yükümlülüğü yerine
getirirken, çevre zararının önlenmesi ve
sınırlandırılması için gerekli özeni göstermekle,
c) Kurtaran makul bir istemde
bulunduğunda, emniyet altına alınmış olan aracı
veya diğer eşyayı, teslim almakla,
yükümlüdür.
(3) Bu Bölüm hükümlerinin
uygulanmasında çevre zararı; kirlenme, bulaşma, yangın,
patlama veya benzeri önemli olayların, kıyı sularında ve
ona bitişik bölgelerde insan sağlığına veya deniz
canlılarına ya da kaynaklarına verdiği ağır
maddi zararı ifade eder.
V- Kurtaranın
hakları
1. Kurtarma ücreti
a) İlkeler
MADDE 1304- (1) Faydalı bir sonuç
vermiş olan her türlü kurtarma faaliyeti, kurtarma ücreti istemine hak
kazandırır.
(2) Bu Bölümde aksi
yazılı olmadıkça, faydalı sonuç vermeyen kurtarma
faaliyeti için kurtarma ücretini isteme hakkı doğmaz.
(3) Kurtarma ücreti,
kurtarılan eşyanın kurtarılma sonrasındaki
değerini geçemez. Bu kuralın uygulanmasında, ödenmesi
gerekebilecek faiz ve yargılama giderleri dikkate alınmaz.
b) Ücretin belirlenmesi
MADDE 1305- (1) Kurtarma ücreti taraflarca
belirlenmemişse veya kararlaştırılan ücretin 1301 inci
maddeye göre mahkeme tarafından mevcut şartlara uyarlanması
istenmişse, ücret, kurtarma faaliyetini özendirecek bir
anlayışla, sıralama dikkate alınmaksızın
aşağıdaki kıstaslar gözetilerek belirlenir:
a) Aracın ve diğer
eşyanın kurtarıldıktan sonraki değeri.
b) Çevre zararının
önlenmesi veya sınırlandırılması için
kurtaranın gösterdiği çaba ve beceri.
c) Kurtaran tarafından
elde edilen başarının derecesi.
d) Kurtarılan aracın
ve içindeki insanların ve eşyanın
karşılaştıkları tehlike ile kurtarmaya
katılmış olanların kendileri ve araçları için göze
aldıkları tehlikenin niteliği ve büyüklüğü.
e) Aracın, diğer
eşyanın ve insan hayatının kurtarılması için
kurtaranın gösterdiği çaba ve beceri.
f) Kurtaranın
harcadığı zaman, yaptığı giderler ve
uğradığı zarar.
g) Kurtaranın
yüklendiği sorumluluk rizikosu ve kurtaran ile teçhizatının uğradığı
diğer rizikolar.
h) Verilen hizmetlerin ne
kadar çabuk sağlandığı.
i) Kurtarma faaliyetine
ayrılmış araçların ve diğer teçhizatın
kullanıma hazır bulundurulmuş ve fiilen
kullanılmış olması.
j) Kurtaranın
teçhizatının, kurtarmaya hazır olması, etkinliği ile
değeri.
(2) Resmî kurumların
giderleri ve harçları ile kurtarılan şeyler için ödenmesi
gereken gümrük resimleri ve diğer resimlerle bu şeylerin
saklanması, korunması, değerlerinin biçilmesi ve
satılması amaçlarıyla yapılan giderler, kurtarma ücretine
girmez.
(3) Kurtarma ücreti para
olarak saptanır. Aksi kararlaştırılmadıkça ücret,
kurtarılan şeylerin değerlerinin bir yüzdesi olarak
belirlenemez.
c) Borçlular
MADDE 1306- (1) Kurtarma ücretinin
borçluları, kurtarılan aracın ve diğer eşyanın
kurtarma faaliyetinin tamamlandığı andaki malikleridir.
(2) Kurtarma ücreti,
kurtarılan aracın maliki ve diğer eşyanın malikleri
arasında kurtarılan değerler oranında
paylaşılır. Kurtarma ücretinin borçluları arasında
teselsül yoktur.
d) Gönderilenin
sorumluluğu
MADDE 1307- (1) Gönderilen, eşyayı
teslim alırken onlar için kurtarma ücreti ödeneceğini biliyor ise,
eşya teslim edilmiş olmasaydı, bunların paraya çevrilmesi
hâlinde ücret ne oranda ödenecek idiyse o oranda ücret alacaklılarına
karşı şahsen sorumlu tutulur.
(2) Teslim edilen eşyayla
birlikte başka şeyler de kurtarılmış olursa,
gönderilenin sorumluluğu, giderlerin bütün şeyler arasında pay
edilmesi hâlinde teslim edilen eşyaya düşecek miktarı geçemez.
e) Ücretin
paylaştırılması
aa) Tek ücret
MADDE 1308- (1) Kurtarma faaliyetine sebep olan
tehlikenin başladığı andan 1303 üncü maddenin ikinci
fıkrasının (c) bendi uyarınca eşyanın geri
verilmesinin istendiği ana kadar yapılan her türlü kurtarma faaliyeti
için tek ücret belirlenir. Bu faaliyetlere katıldığı için
kurtarma ücretinden pay isteyen herkes, payını, bu toplam ücretin
içinden alır.
(2) Kurtarma ücretinden pay
alınması için birden çok dava açılırsa, davalar, tekel
sahibi kurtaranın, yoksa kurtarma sözleşmesini yapmış
olan kurtaranın, o da yoksa en fazla kurtarma gemisi ile, yoksa en fazla
teçhizatı ile katılmış olan kurtaranın
açtığı dava dosyası ile birleştirilir. Bu dava
hakem önünde görülüyorsa, dosyaların tümü, bir mahkemede
açılan ilk dava ile birleştirilir ve mahkeme, hakem önünde
açılan davada kurtarma ücretinin kesin hükümle belirlenmesini bekletici
sorun yapar. Davaya bakan mahkeme, aynı dava içinde, ücretin nasıl
paylaştırılacağına da karar verir.
bb) Birden çok kurtaran
arasında
MADDE 1309- (1) Kurtarma ücreti birden çok
kurtaran arasında 1305 inci maddedeki kıstaslar dikkate
alınarak kurtarma faaliyetine katıldıkları oranda
paylaştırılır.
cc) Gemi adamlarına ve
kurtaranın diğer adamlarına verilecek pay
MADDE 1310- (1) Bir araç veya diğer
eşya, bir başka gemi tarafından kurtarılırsa, kurtaran
geminin donatanı, alacağı kurtarma ücretinden, kurtarma
yüzünden geminin uğradığı zararla yapılan giderleri
ayırdıktan sonra, kurtaran geminin kaptanına ve diğer
gemi adamlarına 1305 inci maddenin birinci fıkrasında
öngörülen kıstasları dikkate alarak pay verir.
(2) Donatan, kurtarma
faaliyeti biter bitmez, kaptanın ve diğer gemi
adamlarının payını gösteren bir cetvel hazırlar ve
bu cetveli onlara yazılı olarak bildirir.
(3) Pay cetveline
karşı, cetvelin bildirilmesinden sonra Türkiyede ilk varılan
yerdeki mahkemede o yere varma tarihinden itibaren onbeş gün içinde
itiraz edilebilir.
(4) Mahkemece ilgililer
dinlendikten sonra, pay cetveli aynen veya gereğinde
değiştirilerek onaylanır. Bu karar kesindir.
(5) Kurtarma faaliyetinin bu
amaca tahsis edilmiş olan gemi veya römorkör tarafından
yapılması hâlinde de, birinci ilâ dördüncü fıkra hükümleri
uygulanmaz. Kurtarma amacına tahsis edilmiş gemi veya römorkörde
görevli gemi adamları ve diğer kişiler, kurtarılan
eşyanın maliklerinden de kurtarma ücreti veya payı isteyemez.
(6) Kurtarma, gemi olmayan bir
araçtan yapılmışsa, kurtarma ücreti, kurtaran ile onun
adamları arasında sözleşmeye göre, sözleşme yoksa
kıyas yoluyla 1305 inci maddedeki kıstaslar dikkate alınarak
paylaştırılır.
f) Ücretten mahrumiyet
MADDE 1311- (1) Kurtaran, kurtarma faaliyetini
kendi kusuruyla zorunlu kılmış veya daha da
güçleştirmiş yahut hileli davranış sayılan ya da
dürüstlüğe sığmayan diğer hareketlerde bulunmuş ise,
kurtarma ücretinden tamamen veya kısmen mahrum bırakılabilir.
2. Özel tazminat
MADDE 1312- (1) Bir kurtaran, çevre zararı
tehdidi oluşturan bir araç veya onun içindeki eşya için kurtarma
faaliyetinde bulunmuş, ancak bu madde uyarınca hesaplanacak özel
tazminata en azından denk bir kurtarma ücretine 1305 inci madde uyarınca
hak kazanmamışsa, kurtarma faaliyeti için bu madde kapsamında
yapmış olduğu giderleri özel tazminat olarak malikten
isteyebilir. Özel tazminata hükmedebilmek için mahkemenin veya hakem
kurulunun, 1305 inci maddeye göre belirlenecek kurtarma ücretini,
kurtarılan şeylerin en yüksek değerine kadar yükseltmiş
olması gerekmez.
(2) Kurtaran, birinci
fıkranın birinci cümlesinde belirtilen şartlar altında,
kurtarma faaliyeti ile çevre zararını
önlemiş veya
sınırlandırmış ise, malik tarafından
birinci fıkra uyarınca kurtarana ödenecek özel
tazminat, kurtaranın yaptığı giderlerin en çok yüzde
otuzuna kadar artırılabilir. Mahkeme veya hakem kurulu, 1305 inci
maddenin birinci fıkrasındaki kıstasları da göz önünde
bulundurarak hak ve nasafet kurallarına uygun olduğuna karar
verirse, özel tazminatın miktarını daha da artırabilir;
şu kadar ki, yapılacak artırım, hiçbir hâlde
kurtaranın giderlerinin yüzde yüzünü geçemez.
(3) Birinci ve ikinci
fıkraların uygulanmasında kurtaranın giderleri,
kurtarma faaliyeti sırasında kurtaran tarafından
yapılmış makul harcamaları ve kurtarma faaliyetinde
fiilen kullanılan ve kullanılması makul olan teçhizat ve
personel için, 1305 inci maddenin birinci fıkrasının (h), (i)
ve (j) bentlerindeki kıstaslar gözetilerek belirlenecek uygun bir
tutarı ifade eder.
(4) Bu maddeye göre
hesaplanacak özel tazminatın toplamı, kurtaranın 1305 inci
madde uyarınca alabileceği kurtarma ücretini
aştığı takdirde ve oranda ödenir.
(5) Kurtaran, ihmali nedeniyle
çevre zararını önleyememiş veya sınırlandıramamış
ise, bu maddede belirtilen tazminattan tamamen veya kısmen mahrum
bırakılabilir.
(6) Bu madde hükümleri,
donatanın rücu haklarına halel getirmez.
(7) Bu madde uyarınca
yapılacak ödemeler, müşterek avarya paylaştırmasına
girmez.
3. Faiz
MADDE 1313- (1) Kurtaranın bu Bölümde
düzenlenen alacaklarına, kurtarılan şeylerin 1303 üncü
maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca teslim
alınmaları gereken tarihten ve eşya teslim edilemiyorsa özel
tazminat bakımından kurtarma faaliyetinin sonuçlandığı
tarihten başlayarak faiz yürütülür. Faizle ilgili diğer hususlarda
genel hükümler uygulanır.
4. Ödeme zamanı ve
teminat
MADDE 1314- (1) Kurtarılan şeyler
1303 üncü maddenin ikinci fıkrasının (c) bendi uyarınca
teslim alınırken, borçlular, kurtaranın bu Bölümde düzenlenen
alacaklarından kendi paylarına düşen paraları ödemek veya
kurtaranın istemi üzerine bu paralar için faizi ve yargılama
giderlerini de kapsayacak şekilde teminat göstermek
zorundadır.
5. Rehin hakları
MADDE 1315- (1) Kurtarma ücreti alacaklarından
dolayı kurtaran, kurtarılan gemi üzerinde gemi alacaklısı
hakkını ve kurtarılan diğer eşya üzerinde Türk
Medenî Kanununun 950 ilâ 953 üncü maddeleri uyarınca hapis
hakkını haizdir.
(2) Kurtarılan
aracın maliki, kurtarılan eşyanın malikinin kendi borcu,
faizi ve giderleri için yeterli teminat vermesi hususunda elinden gelen her
türlü çabayı göstermekle yükümlüdür.
(3) Kurtarılan araç ve
diğer eşya, kurtaranın rızası olmaksızın,
kurtarma faaliyetinin tamamlanmasından sonra ilk olarak varılan
liman veya yerden, kurtaranın alacakları için yeterli teminat
gösterilinceye kadar uzaklaştırılamaz.
6. Avans
MADDE 1316- (1) Kurtaranın alacakları
hakkında karar vermeye yetkili olan mahkeme veya hakem kurulu,
kurtarana bir ara kararı ile durumun gereklerine
göre uygun bir miktar avans ödenmesine karar verebilir.
Kurtaranın avansı alabilmesi, teminat göstermesine
bağlanabilir. Avans ödenmesi hâlinde, 1314 üncü maddede düzenlenen
teminat miktarı da bu oranda indirilir.
B) İnsan kurtarma
I- Kaptanın yükümlülüğü
MADDE 1317- (1) Her kaptan, aracını
ve araçta bulunan kişileri, ciddi bir tehlikeyle karşı
karşıya bırakmadan, denizde kaybolma tehlikesi altında
bulunan her insana yardım etmek zorundadır.
(2) Aracın maliki,
kaptanın sadece bu yükümlülüğünü ihlal etmesinden dolayı
sorumlu olmaz.
II- Ücret
MADDE 1318- (1) Kurtarılan kişilerin
kurtarma ücreti ödeme borcu yoktur.
(2) Kurtarmayı gerektiren
kaza sırasında, sadece insan kurtarmış olan bir kurtaran,
aracın veya diğer eşyanın kurtarılması veya
çevre zararının önlenmesi veya
sınırlandırılması için faaliyet göstermiş olan
kurtarana takdir edilen ücret ve özel tazminattan uygun bir pay istemeye hak
kazanır.
C)
Zamanaşımı
MADDE 1319- (1) Bir sözleşmeye
dayanıp dayanmadığına bakılmaksızın,
kurtarma faaliyeti ile enkazın kaldırılmasından
doğan bütün alacaklar iki yılda zamanaşımına
uğrar.
(2) Bu süre kurtarma
faaliyetinin sona erdiği tarihten ve enkazın
kaldırılması giderlerinden doğan alacaklar için enkaz
kaldırma işinin tamamlandığı tarihten itibaren
işlemeye başlar.
(3) Kendisine karşı
istemde bulunulan kişi, zamanaşımı süresi içinde istemde
bulunana yapacağı bir beyanla bu süreyi bir veya birden çok kez
uzatabilir.
ALTINCI KISIM
Gemi
Alacakları
A) Gemi
alacaklısı hakkı veren alacaklar
MADDE 1320- (1) Geminin malikine,
kiracısına, yöneticisine veya işletenine karşı
doğmuş olan aşağıdaki alacaklar sahiplerine gemi
alacaklısı hakkı verir:
a) Ülkelerine getirilme
giderleri ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma
payları da içinde olmak üzere, gemi adamlarına, gemide
çalıştırılmakta olmaları dolayısıyla
ödenecek ücretlere ve diğer tutarlara ilişkin istem hakları.
b) Geminin işletilmesi
ile doğrudan doğruya ilgili olarak karada veya suda meydana gelen
can kaybı veya diğer bedensel zararlardan doğan alacaklar.
c) Kurtarma ücreti.
d) Liman, kanal, diğer su
yolları, karantina ve kılavuzluk için ödenecek resimler.
e) Gemide taşınan
eşya, konteynerler ve yolcuların eşyalarına gelecek olan
zıya veya hasar dışında, geminin işletilmesinin
sebep olduğu maddi zıya veya hasardan doğan ve haksız
fiile dayanan alacaklar.
f) Müşterek avarya garame
payı alacakları.
(2) Birinci fıkranın
(b) ve (e) bentlerinde yazılı alacaklar;
a) Deniz yolu ile petrol veya
diğer tehlikeli ya da zararlı maddelerin taşınması
ile bağlantılı olarak ortaya çıkıp da
milletlerarası sözleşmelere yahut millî mevzuata göre kusursuz
sorumluluk ve zorunlu sigorta ile ya da diğer yollardan teminat
altına alınması öngörülen zararların,
b) Radyoaktif maddelerden veya
radyoaktif maddelerin zehirli ya da patlayıcı maddeler veya nükleer
yakıt yahut radyoaktif ürünler ya da atıklardan oluşan
diğer tehlikeli maddeler ile bileşiminden kaynaklanan
zararların,
sonucunu
oluşturdukları veya bu zararlardan doğdukları takdirde,
sahiplerine gemi alacaklısı hakkı vermezler.
(3) Türkiyede yargı
yoluyla ileri sürülen bir alacağın gemi alacaklısı
hakkı verip vermediği, Türk hukuku uyarınca belirlenir.
B) Gemi
alacağının verdiği kanuni rehin hakkı
I- Kapsamı
MADDE 1321- (1) Gemi alacağı,
sahibine, gemi ve eklentisi üzerinde kanuni rehin hakkı verir.
(2) Gemi malikinin
mülkiyetinde bulunmayan eklentiler rehnin kapsamına girmez. Bir sigorta
sözleşmesine göre donatana ödenecek sigorta tazminatı rehnin
kapsamında değildir.
(3) Rehin, geminin
zıyaı veya hasara uğramasından dolayı donatanın
üçüncü kişilere karşı sahip olduğu tazminat istemini de
kapsar. Müşterek avarya hâllerinde feda edilen veya hasara uğrayan
şeyler için verilen tazminat, gemi alacaklıları için,
tazminatın karşılık olduğu şeyler yerine geçer.
(4) Devlet, il özel idaresi,
belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişilerine ait olup, denizde
menfaat sağlamak amacına tahsis edilmeyen veya fiilen böyle bir
amaçla kullanılmayan gemiler üzerinde kanuni rehin hakkı
doğmaz. Şu kadar ki, bu tüzel kişiler, gemi alacaklılarına
karşı gemi ve eklentisinin, alacakların doğduğu
yolculuk sonundaki değeri gemi alacaklıları arasında
kanuni sıralarına göre paylaştırılmış olsa
idi, alacaklılara düşecek miktar ne idi ise, o alacaklılara
karşı o oranda öncelikle sorumlu olurlar.
(5) Gemi
alacağının verdiği kanuni rehin hakkı, gemiye zilyet
olan herkese karşı ileri sürülebilir.
II - Temin ettiği
alacaklar
MADDE 1322- (1) Gemi
alacaklılarının rehin hakkı ana parayı, faizi, takip
ve yargılama giderlerini aynı surette temin eder.
(2) Gemi bir donatma
iştiraki tarafından işletildiği takdirde gemi
alacaklarına, bir tek donatanın mülkiyetindeymiş gibi
karşılık oluşturur.
III- Önceliği
MADDE 1323- (1) 1320 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) ilâ (e) bentlerinde yazılı gemi
alacaklılarının sahip olduğu kanuni rehin hakkı,
gemi üzerinde tescil edilmiş veya edilmemiş olan bütün kanuni ve
akdî rehin haklarıyla ayni yükümlülüklerden önce gelir.
(2) 1320 nci maddenin birinci
fıkrasının (f) bendinde yazılı gemi
alacaklılarının haiz bulundukları kanuni rehin
hakkı, gemi üzerinde tescil edilmiş veya edilmemiş olan bütün
kanuni ve akdî rehin haklarıyla ayni yükümlülüklerden sonra
gelir.
(3) Karaya oturmuş veya
batmış bir geminin, seyrüsefer güvenliği veya deniz çevresinin
korunması amacıyla kamu kurumları tarafından
kaldırılması hâlinde, bunun giderleri, bütün gemi
alacaklarından önce ödenir.
IV- Sırası
MADDE 1324- (1) Gemi alacağının
hakkının verdiği kanuni rehin haklarının
sırası, 1320 nci maddede gemi alacaklısı hakkı
verdiği açıklanan alacakların sırasına göre
belirlenir; şu kadar ki, 1320 nci maddenin birinci
fıkrasının (f) bendinde sayılan gemi
alacaklıları hakkında 1323 üncü maddenin ikinci
fıkrası hükmü saklıdır.
(2) Yalnız kurtarma
ücreti alacağının verdiği kanuni rehin hakkı, bu alacağın
doğumuna sebebiyet veren faaliyetin yapıldığı
tarihten evvel gemi üzerinde doğmuş olan bütün diğer rehin
haklarından önce gelir. Kurtarma ücreti alacağının
verdiği kanuni rehin haklarından sonra doğanlar, evvel
doğanlardan önce gelir; bu hükmün uygulanmasında her bir kurtarma
faaliyetinin sona erdiği tarih esastır.
(3) 1320 nci maddenin birinci
fıkrasının (a), (b), (d) ve (e) bentlerinde öngörülen gemi
alacakları kendi aralarında eşit hakka sahiptirler.
V- Devri ve intikali
MADDE 1325- (1) Gemi alacağının
devri veya intikali ile bu alacağın verdiği kanuni rehin
hakkı da devredilmiş veya intikal etmiş olur.
VI- Düşmesi
MADDE 1326- (1) 1320 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) ilâ (e) bentlerinde sayılan gemi
alacaklılarının sahip oldukları rehin hakkı, gemi
alacağının doğduğu tarihten itibaren geçecek bir
yılın sonunda düşer; meğerki, bu sürenin geçmesinden
evvel gemi ihtiyaten haczedilmiş ve bunun sonucunda cebrî icra yolu ile
satılmış olsun. Bu bir yıllık süre;
a) 1320 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde sayılan alacaklar
bakımından, alacaklının gemiden ayrılması
tarihinde,
b) 1320 nci maddenin birinci
fıkrasının (b) ilâ (e) bentlerinde sayılan alacaklar
bakımından, kanuni rehin hakkıyla teminat altına
alınan alacakların doğduğu tarihte,
işlemeye başlar.
(2) 1320 nci maddenin birinci
fıkrasının (f) bendinde sayılan gemi
alacaklılarının sahip olduğu rehin hakkı;
a) Geminin, zararın
tespitinin ve paylaştırılmasının
yapılacağı varma yerine ve eğer gemi buraya
varmazsa yolculuğun bittiği limana
vardığı günden itibaren işleyecek altı
ay içinde; gemi cebrî icra yoluyla satışla sonuçlanacak
şekilde ihtiyaten haczedilmemişse altı ayın geçmesiyle,
b) Geminin iyiniyetli bir
üçüncü kişiye satılması hâlinde, alıcının
gemiyi, sicil yeri hukukuna uygun olarak kendi adına tescil
ettirdiği günden itibaren işleyecek altmış günün sonunda,
düşer. Bu sürelerin ikisi
de işlemeye başlamışsa, rehin hakkı ilk sürenin
dolmasıyla düşer.
(3) Geminin ihtiyati haczinin
hukuken caiz olmadığı zaman aralığı, bu sürelerin
hesabında dikkate alınmaz. Diğer sebeplerden sürenin
durması veya kesilmesi söz konusu değildir.
VII-
Zamanaşımı
MADDE 1327- (1) Bu Kanundaki ve diğer
kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, 1326 ncı
maddede yazılı süre, alacaklının, borçluya yönelik
kişisel istem haklarına da uygulanır.
YEDİNCİ KISIM
Sorumluluğun
Sınırlanması ve Petrol Kirliliği Zararının
Tazmini
A) Deniz alacaklarına
karşı sorumluluğun sınırlanması
I- Kural
MADDE 1328- (1) Deniz alacaklarından
doğan sorumluluk, 4/6/1980 tarihli ve 17007 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan 19/11/1976 tarihli Deniz Alacaklarına
Karşı Mesuliyetin Sınırlanması Hakkında
Milletlerarası Sözleşme ile bu Sözleşmeyi değiştiren
2/5/1996 tarihli Protokol veya onun yerine geçmek üzere hazırlanarak
Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilen milletlerarası
sözleşmelere göre sınırlanabilir.
(2) 1976 tarihli Deniz
Alacaklarına Karşı Mesuliyetin Sınırlanması
Hakkında Milletlerarası Sözleşmenin 20 ve 21 inci maddeleri
ile 1996 tarihli Protokolün 8 inci maddesi uyarınca yapılacak
değişikliklerin, Türkiye Cumhuriyeti bakımından
yürürlüğe girdikleri tarihten başlayarak, bu madde, anılan
değişiklikleri de içine alacak şekilde uygulanır.
(3) Bu
Kısımda geçen 1976 tarihli Sözleşme ibaresi, 19/11/1976
tarihli Deniz Alacaklarına Karşı Mesuliyetin
Sınırlanması Hakkında Milletlerarası
Sözleşmeyi, 2/5/1996 tarihli Protokolü ve bu Sözleşmeye
ilişkin değişikliklerden Türkiye Cumhuriyeti bakımından
yürürlüğe girmiş olanları topluca ifade eder.
II- Yabancılık
unsuru taşımayan hâller
MADDE 1329- (1) 1328 inci madde, 27/11/2007
tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul
Hukuku Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrası
anlamında yabancılık unsuru taşımayan hâllerde de uygulanır.
III- Uygulama
alanının genişletilmesi
MADDE 1330- (1) 1328 inci madde,
aşağıdaki hâllerde de uygulanır:
a) 1976 tarihli
Sözleşmenin 15 inci maddesinin birinci paragrafının ikinci
cümlesinde sayılan kişiler, bir Türk mahkemesinde
sorumluluklarını sınırlamak istediklerinde.
b) 1976 tarihli
Sözleşmenin 15 inci maddesinin ikinci paragrafının (a)
bendinde sayılan gemiler hakkında.
c) 1976 tarihli
Sözleşmenin 15 inci maddesinin ikinci paragrafının (b)
bendinde sayılan gemiler hakkında, 1332 nci maddede öngörülen
sınırlar dâhilinde.
d) 1976 tarihli
Sözleşmenin 15 inci maddesinin dördüncü paragrafında sayılan
gemiler hakkında, 1333 üncü maddede öngörülen sınırlar
dâhilinde.
(2) Alacaklı, birinci
fıkranın (a) bendinde söz konusu olan kişinin ülkesinde
sorumluluğun sınırlanmasının caiz
olmadığını ispat ederse, sorumluluk Türkiyede
sınırlanamaz. Alacaklı o kişinin ülkesinde 1976 tarihli
Sözleşmeye göre daha yüksek bir sorumluluk sınırının
uygulandığını ispat ederse, 1976 tarihli Sözleşme, o
yüksek sınır esas alınarak uygulanır.
IV- Sözleşmenin
uygulanmayacağı alacaklar
MADDE 1331- (1) 1976 tarihli
Sözleşmenin 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) ve
(e) bentleri ile 3 üncü maddesinde sayılan alacaklara karşı
sorumluluk sınırlandırılamaz.
V- Üçyüz tonilatodan küçük
gemiler
MADDE 1332- (1) 1976 tarihli Sözleşmenin
15 inci maddesinin ikinci paragrafının (b) bendinde sayılan
gemiler için, aynı Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci
paragrafının (b) bendi uyarınca hesaplanacak sorumluluk sınırı
83.500 Özel Çekme Hakkıdır. Diğer hâllerde, 1976 tarihli
Sözleşmenin öngördüğü sorumluluk sınırları
geçerlidir.
VI- Sondaj işlemi
gemileri
MADDE 1333- (1) Sınırlamaya esas olan
alacağın, geminin sondaj işlemi için kullanılmak üzere
sondaj yerinde bulunduğu sırada doğmuş olması
şartıyla, 1976 tarihli Sözleşmenin 15 inci maddesinin dördüncü
paragrafında sayılan gemiler hakkında aşağıdaki
sorumluluk sınırları uygulanır:
a) 1976 tarihli
Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci paragrafının (a)
bendinde sayılan alacaklar için 32.000.000 Özel Çekme Hakkı.
b) 1976 tarihli
Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci paragrafının (b)
bendinde sayılan alacaklar için 20.000.000 Özel Çekme Hakkı.
VII- Öncelik
MADDE 1334- (1) Ölüm ve yaralanmadan doğan
alacakların, 1976 tarihli Sözleşmenin 6 ncı maddesinin ikinci
paragrafı uyarınca sahip oldukları hakların ihlal
edilmemesi kaydıyla, aynı maddenin üçüncü paragrafında
sayılan alacaklar, birinci paragrafının (b) bendinde
yazılı diğer alacaklara oranla önceliklidir.
(2) Bu öncelik,
paylaştırmada aşağıdaki sıra izlenerek gerçekleştirilir:
a) 1976 tarihli
Sözleşmenin 6 ncı maddesinin birinci paragrafının (b)
bendinde sayılan alacaklarla, ikinci paragrafında yazılı
alacakların arasındaki paylaştırma oranı belirlenir.
b) Bu oranlara göre, ikinci
paragrafta yazılı alacaklara düşen paylar belirlenir.
c) Fondan, bu paylar ve üçüncü
paragrafta sayılan öncelikli alacaklar ödenir.
d) Bakiyeden, birinci
paragrafın (b) bendinde yazılı diğer alacaklar ödenir.
e) Fon, ikinci paragrafta
yazılı alacaklara düşen payları ve üçüncü paragrafta yazılı
öncelikli alacakları karşılamaya yetmezse, fonun tamamı
bu alacaklılar arasında garameten
paylaştırılır.
VIII - Fon kurmadan
sorumluluğun sınırlanması
MADDE 1335- (1) 1976 tarihli Sözleşmenin
10 uncu maddesi uyarınca, fon kurulmadan da sorumluluğu sınırlama
hakkı ileri sürülebilir.
B) Petrol kirliliği
zararı hakkında özel hükümler
I - Kural
MADDE 1336- (1) 24/7/2001 tarihli ve
24472 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 27/11/1992 tarihli
Petrol Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile
İlgili Uluslararası Sözleşmenin 1 inci maddesinin
altıncı paragrafında tanımlanan kirlenme zararı
hakkında bu Sözleşme ve 18/7/2001 tarihli ve 24466 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanan 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliği
Zararının Tazmini İçin Bir Uluslararası Fonun
Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşme hükümleri
uygulanır. Bu sözleşmelerin doğrudan veya bu Kanun
uyarınca uygulandıkları hâllerde, mevzuatın, bu
sözleşmelerde düzenlenen hususlara ilişkin diğer hükümleri
uygulanmaz.
(2) 27/11/1992 tarihli Petrol
Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile
İlgili Uluslararası Sözleşmenin Nihai Maddelerinin 14 ve 15
inci maddeleri ile 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliği
Zararının Tazmini İçin Bir Uluslararası Fonun
Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşmenin Nihai
Maddelerinin 32 ve 33 üncü maddeleri uyarınca yapılacak
değişikliklerin Türkiye Cumhuriyeti bakımından
yürürlüğe girdikleri tarihten başlayarak, bu madde, anılan
değişiklikleri de içine alacak şekilde uygulanır.
(3) Bu
Kısımda geçen;
a) 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesi ibaresi 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliğinden
Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile İlgili
Uluslararası Sözleşmeyi ve bu Sözleşmeye ilişkin
değişikliklerden Türkiye Cumhuriyeti bakımından
yürürlüğe girmiş olanları,
b) 1992 tarihli Fon
Sözleşmesi ibaresi 27/11/1992 tarihli Petrol Kirliliği
Zararının Tazmini İçin Bir Uluslararası Fonun
Kurulması ile İlgili Uluslararası Sözleşmeyi ve bu
Sözleşmeye ilişkin değişikliklerden Türkiye Cumhuriyeti
bakımından yürürlüğe girmiş olanları,
topluca ifade eder.
II - Yabancılık
unsuru taşımayan hâller
MADDE 1337- (1) 1992 tarihli Sorumluluk ve Fon
Sözleşmeleri, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku
Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrası
anlamında yabancılık unsuru taşımayan hâllerde de
uygulanır.
III - Uygulama
alanının genişletilmesi
MADDE 1338- (1) 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesinin I inci maddesinin altıncı paragrafında
tanımlanan bir kirlenme zararı, aynı Sözleşmenin III
üncü maddesinin dördüncü paragrafında sayılan kişilerden
başkalarına karşı ileri sürülürse, bu kişiler
sorumluluklarını, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin V inci
maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle
sınırlayabilirler. Sorumluluk sınırının
hesabında, aynı Sözleşmenin I inci maddesinin altıncı
paragrafında tanımlanan geminin tonajı esas alınır.
(2) 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesinin I inci maddesinin altıncı paragrafının
(a) bendinde tanımlanan bir kirlenme zararı, aynı
Sözleşmenin II nci maddesinin (a) bendinde belirlenen yerlerin
dışında meydana gelmişse, sorumlu tutulan kişi,
sorumluluğunu, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin V inci
maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle sınırlayabilir.
(3) Birinci ve ikinci
fıkra uyarınca sorumlu tutulan kişi, 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesinin VII nci maddesinin sekizinci paragrafında
tanımlanan türde bir sigorta yaptırmışsa, aynı
Sözleşmenin VII nci ve VIII inci maddeleri kıyasen uygulanır.
(4) Bu maddeye göre kurulan
fon, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin doğrudan
uygulanması suretiyle kurulabilecek bir fondan
bağımsızdır.
IV Davanın
ihbarı ve davaya müdahale
MADDE 1339- (1) 1992 tarihli Fon
Sözleşmesinin 7 nci maddesinin dördüncü ve altıncı
paragraflarına dayanarak 1992 Uluslararası Petrol
Kirliliğinden Doğan Zararların Tazminat Fonunun, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 49 uncu maddesi uyarınca ihbar üzerine veya
aynı Kanunun 53 üncü maddesi uyarınca müdahale yoluyla davaya
katılması için, bu istemini içeren bir dilekçeyi mahkemeye vermesi
yeterlidir; ayrıca mahkemenin veya tarafların kabulü veya
onayı aranmaz.
V - Yabancı hukukun
uygulanması
MADDE 1340- (1) 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesinin I inci maddesinin altıncı paragrafının
(a) bendinde tanımlanan bir kirlenme zararı;
a) Aynı Sözleşmenin
II nci maddesinin (a) bendinde belirlenen yerlerin dışında
meydana gelmişse,
b) Aynı Sözleşmeye
taraf olan bir ülkenin bayrağını taşıyan bir gemiden
kaynaklanmışsa,
c) Türkiyede dava yoluyla
ileri sürülmüşse,
Milletlerarası Özel Hukuk
ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca uygulanacak yabancı
hukukun, 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesine aykırı olan
hükümleri uygulanmaz. Böyle bir hâlde, 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesi doğrudan geçerli olur.
C) Sözleşmelere
ilişkin ortak hükümler
I - Kılavuzlar için
sorumluluk sınırı
MADDE 1341- (1) 1976 tarihli Sözleşmede
belirlenen sorumluluk sınırları, kılavuzlara
doğrudan yöneltilen bütün istemler için toplam 1.500 Özel Çekme
Hakkıdır.
(2) 1992 tarihli
Sorumluluk Sözleşmesinin III üncü maddesinin beşinci
paragrafına göre malik tarafından kılavuza yöneltilebilecek
rücu istemlerinde sorumluluk sınırı toplam 1.500 Özel Çekme
Hakkıdır.
(3) Bu maddenin
uygulamasında kılavuz terimi, gemide veya herhangi başka bir
yerden gemiye kılavuzluk hizmeti veren kişiyi veya kişileri ve
bu kişi veya kişilerin fiillerinden sorumlu olan bütün gerçek ve
tüzel kişileri kapsar.
II - Kişisel
sorumlulukta fon kurulması
MADDE 1342- (1) 1976 ve 1992 tarihli
sözleşmeler uyarınca sorumluluğunu sınırlama
hakkına sahip olan bir tüzel kişinin veya adi şirketin yahut
donatma iştirakinin adına fon kurulmazsa, tüzel kişinin veya
adi şirketin yahut donatma iştirakinin o borcundan ötürü
şahsen sorumlu tutulabilecek her kişi, fon kurarak
sorumluluğunu sınırlayabilir. Fonun, toplam sorumluluk
sınırı üzerinden kurulması şarttır; fon kuran
kişinin, tüzel kişideki veya adi şirketteki yahut donatma
iştirakindeki pay oranı dikkate alınmaz. Bu madde
uyarınca kurulan bir fon, 1976 ve 1992 tarihli sözleşmeler
uyarınca kurulmuş bir fon hükmündedir.
III - Sınırlama
hakkını kaldıran kusur
MADDE 1343- (1) 1976 tarihli Sözleşmenin 4 üncü
maddesinin ve 1992 tarihli Sorumluluk Sözleşmesinin V inci maddesinin
ikinci paragrafının uygulanmasında, aşağıdaki
kişilerin kusuru dikkate alınır:
a) Gerçek kişilerde, her
bir gerçek kişinin kusuru.
b) Tüzel kişilerde, Türk
Medenî Kanununun 50 nci maddesi uyarınca eylem ve işleriyle tüzel
kişiyi borç altına sokan organların kusuru ve organı
oluşturan kişilerin kusurları.
c) Adi şirketlerde
şirket ortaklarının kusuru.
d) Donatma iştirakinde,
paydaş donatanların ve gemi müdürünün kusuru.
e) Yukarıda sayılan
kişileri, genel veya özel bir yetkiye dayanarak temsil eden
kişilerin kusuru.
(2) Tüzel kişinin, adi
şirketin ve donatma iştirakinin sınırlama
hakkının kalkmasına kusuruyla sebep olan kişiler,
kişisel sorumluluklarını sınırlayamaz.
IV - Kanuni halefiyet
MADDE 1344- (1) 1976 tarihli Sözleşmenin
12 nci maddesinin üçüncü paragrafında ve 1992 tarihli Sorumluluk
Sözleşmesinin V inci maddesinin altıncı paragrafında
belirtilen ödemeleri yapan kişiler, kendisine ödeme yapılan
kişinin haklarına, yapılan ödeme oranında halef olur.
V - Alacakların
teminatı
MADDE 1345- (1) Bir alacağın, 1976
veya 1992 tarihli sözleşmeler uyarınca kurulan fonlara
gireceği, fonun kurulduğu mahkeme tarafından kabul
edildiği anda, o alacağa ilişkin bütün ayni ve şahsî
teminatlar sona erer. Bu ayni ve şahsî teminatların, o alacağa
sağladığı öncelikler, fon paylaştırmasında
dikkate alınmaz.
VI - Diğer
alacaklılar
MADDE 1346- (1) 1976 veya 1992 tarihli
sözleşmeler uyarınca kurulan fonlar, yalnız, haklarında
sınırlı sorumluluk ileri sürülebilecek olan alacakların
ödenmesinde kullanılabilir. Fon kurulması yoluyla
sorumluluğunu sınırlayan kişinin diğer
alacaklıları, hiçbir şekilde bu fonlara başvuramaz.
Fonların paylaştırılmasından sonra bir bakiye
kalırsa, fonu kuran kişinin diğer alacaklıları, bu
bakiyeyi takip edebilir.
VII - Faiz
MADDE 1347- (1) 1976 veya 1992 tarihli
sözleşmeler uyarınca sorumluluğun
sınırlanmasının mahkemece kabul edildiği durumlarda,
fona giren alacakların, sözleşmelerde belirtilen
sınırları aşan kısmı için faiz
işletilemez.
(2) Bu Kanun uyarınca
kurulan fonların, paylaştırma sonuna kadar faiz getiren bir
hesapta tutulması zorunludur.
VIII - Görevli ve yetkili
mahkeme
MADDE 1348- (1) 1976 ve 1992 tarihli
sözleşmeler uyarınca fon kurulması konusunda görevli mahkeme,
deniz ticareti işlerine bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi, bu
mahkemenin bulunmadığı yerlerde bu işle
görevlendirilmiş asliye ticaret mahkemesi, o da yoksa, fonun
miktarına bakılmaksızın, bu işle görevlendirilmiş
asliye hukuk mahkemesidir.
(2) 1976 ve 1992 tarihli
sözleşmeler uyarınca fon kurulması konusunda, bir Türk Gemi
Siciline kayıtlı olan gemilerde, o gemi sicilinin gözetimi
altında tutulduğu mahkeme, sicile kayıtlı olmayan Türk
gemilerinde malikin yerleşim yeri mahkemesi, yabancı gemilerde ise,
deniz ticareti işlerine bakmakla görevli İstanbul Asliye Ticaret
Mahkemesi yetkilidir.
IX - Yargılama ve
takip giderleri
MADDE 1349- (1) Yargılama ve takip
giderleri için sorumluluk sınırlanamaz; bir fon kurulmuş olsa
bile, davalı veya takip borçlusu, bu giderleri ayrıca ödemek
zorundadır.
SEKİZİNCİ KISIM
Cebrî İcraya İlişkin Özel
Hükümler
A) Uygulanacak hukuk
MADDE 1350- (1) Bir geminin ihtiyaten veya
icraen haczi, cebrî icra yoluyla satışı ve mülkiyetin intikali
de dâhil olmak üzere bu satışın sonuçları ve cebrî icraya
ilişkin diğer bütün işlem ve tasarruflar, geminin bu
işlem ve tasarrufların yapıldığı sırada
bulunduğu ülkenin hukukuna tabidir. Şu kadar ki, Türk bayraklı
bir geminin yurt dışında cebrî icra yoluyla
satışı hâlinde, artırmayı yapan kurum veya ilgililer
tarafından, bu satıştan en az otuz gün önce
artırmanın;
a) Geminin kayıtlı
olduğu Türk Gemi Siciline,
b) Geminin sicile
kayıtlı malikine,
c) Gemi siciline tescil
edilmiş diğer hakların ve alacakların sahiplerine,
bildirilmesi veya
gideri ilgililer tarafından karşılanmak şartıyla bir
internet haber sitesi ve tirajı ellibin üzerinde olan ve
Türkiye düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle
ilan edilmesi zorunludur. Bu bildirim veya ilan yapılmaksızın
geminin yurt dışında cebrî icra yoluyla satışı
hâlinde kaydı silinemez ve gemi üzerinde Türk Gemi Siciline
kayıtlı haklar ve alacaklar saklı kalır.
B) Tamamlayıcı
hükümler
MADDE 1351- (1) Bu Kısımda
özel olarak düzenlenmeyen hususlarda, İcra ve İflas Kanunu
hükümleri, 936 ncı madde ile 937 nci maddenin birinci
fıkrasında öngörüldüğü şekilde uygulanır.
C) Gemiler hakkında
I - İhtiyati haciz
1. Deniz alacakları
MADDE 1352- (1) Deniz
alacağı; aşağıda sayılan hususların
birinden veya birkaçından doğan istem anlamına gelir:
a) Geminin işletilmesinin
sebep olduğu zıya veya hasar.
b) Geminin işletilmesi
ile doğrudan doğruya ilgili olarak karada veya suda meydana gelen
can kaybı veya diğer bedensel zararlar.
c) Kurtarma faaliyeti veya her
türlü kurtarma sözleşmesi, çevre zararı tehdidi oluşturan bir
gemi veya gemideki eşya ile ilgili kurtarma faaliyeti için ödenecek özel
tazminat.
d) Çevreye, kıyı
şeridine veya bunlara ilişkin menfaatlere gemi ile verilen zarar ya
da zarar verme tehdidi; bu zararı önlemek, sınırlandırmak
veya ortadan kaldırmak için alınan önlemler; bu zarar
karşılığı ödenecek tazminat; çevrenin eski duruma
getirilmesi için fiilen alınan veya alınacak olan makul önlemlerin
giderleri; bu zarar ile bağlantılı olarak üçüncü
kişilerin uğradığı veya uğrayabileceği
kayıplar ve bu bentte belirtilenlere benzer nitelikteki zararlar,
giderler veya kayıplar.
e) Geminin içinde bulunan veya
bulunmuş olan şeyler de dâhil olmak üzere, batmış, enkaz
hâline gelmiş, karaya oturmuş veya terkedilmiş olan bir
geminin yüzdürülmesi, kaldırılması,
çıkartılması, yok edilmesi veya zararsız hâle getirilmesi
için yapılan giderler ve harcamalar ile terk edilmiş bir geminin
korunması ve gemi adamlarının iaşesi ile ilgili giderler
ve harcamalar.
f) Bir çarter parti
düzenlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın,
geminin kullanılması veya kiralanması amacıyla
yapılmış her türlü sözleşme.
g) Bir çarter parti
düzenlenmiş olup olmadığına bakılmaksızın,
gemide eşya veya yolcu taşınması amacıyla
yapılmış her türlü sözleşme.
h) Gemide taşınan,
bagaj dâhil, eşyaya gelen veya bu eşyaya ilişkin zıya
veya hasar.
i) Müşterek avarya.
j) Römorkaj.
k) Kılavuzluk.
l) Geminin işletilmesi,
yönetimi, korunması veya bakımı için sağlanan eşya,
malzeme, kumanya, yakıt, konteynerler dâhil teçhizat ve bu amaçlarla
verilen hizmetler.
m) Geminin yapımı,
yeniden yapımı, onarımı, donatılması ya da
geminin niteliğinde değişiklik yapılması.
n) Liman, kanal, dok, iskele
ve rıhtım, diğer su yolları ile karantina için ödenecek
resimlerle diğer paralar.
o) Ülkelerine getirilme giderlerini
ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma
paylarını da içererek, gemi adamlarına, gemide
çalışmaları dolayısıyla ödenecek ücretlerle, onlara
ödenmesi gereken diğer tutarlara ilişkin istemler.
p) Gemi için
alınmış krediler dâhil olmak üzere, geminin veya malikinin
adına yapılmış harcamalar.
r) Geminin maliki
tarafından veya onun hesabına ödenecek,
karşılıklı sigorta aidatları da dâhil sigorta
primleri.
s) Geminin maliki
tarafından veya onun hesabına gemiye ilişkin olarak ödenecek
her türlü komisyon, brokaj veya acente ücretleri.
t) Geminin mülkiyeti veya
zilyetliğine ilişkin her türlü uyuşmazlık.
u) Geminin ortak malikleri
arasında çıkan, geminin işletilmesine ya da gemiden
sağlanan hasılata ilişkin her türlü uyuşmazlık.
v) Gemi rehni, gemi
ipoteği veya gemi üzerinde aynı nitelikteki ayni bir yükümlülük.
y) Geminin
satışına ilişkin bir sözleşmeden kaynaklanan her
türlü uyuşmazlık.
2. İhtiyati haciz
isteyebilme hakkı
MADDE 1353- (1) Deniz alacaklarının
teminat altına alınması için, geminin sadece ihtiyati
haczine karar verilebilir. Bu alacaklar için gemi üzerine ihtiyati tedbir
konulması veya başka bir surette geminin seferden menedilmesi
istenemez.
(2) Akdî veya kanuni bir rehin
ile teminat altına alınmış deniz alacakları
hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Deniz alacaklarından
başka alacaklar için gemi hakkında ihtiyati haciz kararı
verilemez.
(4) Alacağın, 1352
nci maddede sayılan bir deniz alacağı olması, ihtiyati
haciz sebebidir.
(5) Vadesi
gelmemiş deniz alacaklarında, İcra ve İflas Kanununun 257
nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen şartlar
gerçekleştiği takdirde geminin ihtiyati haczi istenebilir.
3. Yetkili mahkeme
a) İhtiyati haciz
kararı bakımından
aa) Dava açılmadan
önce
aaa) Türk Bayraklı
gemiler
MADDE 1354- (1) Türk Bayraklı gemiler
hakkında ihtiyati haciz kararı sadece, geminin demir
attığı, şamandıraya veya tonoza
bağlandığı, yanaştığı veya
kızağa alındığı yer mahkemesi ya da
aşağıda gösterilen mahkemeler tarafından verilebilir:
a) Bir Türk Gemi Siciline kayıtlı
gemilerde, sicil yeri mahkemesi.
b) Sicile kayıtlı
olmayan gemilerde malikin yerleşim yeri mahkemesi.
c) 941 inci maddenin üçüncü
fıkrası uyarınca tutulan özel sicile kayıtlı
gemilerde kiracının yerleşim yeri mahkemesi.
bbb) Yabancı
bayraklı gemiler
MADDE 1355- (1) Türkiyede yabancı
bayraklı gemiler hakkında ihtiyati haciz kararı, sadece,
geminin demir attığı, şamandıraya veya tonoza
bağlandığı, yanaştığı ya da
kızağa alındığı yer mahkemesi tarafından
verilir.
ccc) Yetkiye, tahkime ve
esasa uygulanacak hukuka ilişkin bir anlaşmanın
varlığı hâlinde Türk mahkemesinin yetkisi
MADDE 1356- (1) İlgili sözleşmeye
konulmuş bir yetki veya tahkim kaydına ya da ayrıca
yapılmış olan bir yetki yahut tahkim sözleşmesine göre,
hakkında ihtiyati haciz kararı uygulanacak olan deniz
alacağının esası hakkında hüküm vermeye bir hakem
kurulu veya yabancı mahkeme yetkili olsa yahut deniz
alacağının esasına yabancı bir devletin hukuku
uygulansa bile, 1354 ve 1355 inci maddelere göre yetkili olan mahkemeler, bir
deniz alacağı için teminat elde edilmesini sağlamak
üzere ihtiyati haciz kararı vermeye yetkilidir.
bb) Dava
açıldıktan sonra
MADDE 1357- (1) Bir deniz alacağı
hakkında, yurt içinde mahkemede dava açıldıktan sonra,
ihtiyati haciz kararı, sadece davayı gören mahkemeden istenebilir.
(2) Bir deniz
alacağı hakkında, hakem önünde veya yurt
dışındaki bir mahkemede dava açılmışsa, kesin
hüküm verilinceye kadar ihtiyati haciz kararı, sadece 1354 ve 1355 inci
maddelere göre yetkili olan mahkemeden istenebilir.
cc) İtirazlar ve
değişiklik istemleri
MADDE 1358- (1) Yokluğunda ihtiyati haciz
kararı verilmiş olan kişilerin itirazları hakkında
karar vermeye;
a) Esas hakkında dava
açılmadan önce, ihtiyati haciz kararını vermiş olan
mahkeme,
b) Esas hakkında
Türkiyede dava açılmışsa, bu mahkeme,
c) Esas hakkında hakem
önünde veya yurt dışındaki bir mahkemede dava
açılmışsa, ihtiyati haciz kararını veren mahkeme,
yetkilidir.
(2) Birinci fıkrada
sayılan mahkemeler, ihtiyati haciz kararının
değiştirilmesi, istihkak iddiaları, tarafların
yatırdıkları teminatların artırılması veya
azaltılması, türünün değiştirilmesi veya iptali
hususlarında yapılacak başvurular hakkında karar vermeye
de yetkilidir.
b) Esas hakkında
MADDE 1359- (1) 1354 ve 1355 inci maddeler
uyarınca deniz alacakları hakkında ihtiyati haciz kararı
vermeye yetkili olan mahkeme, deniz alacağının esasına
ilişkin olarak yapılmış bir yetki veya tahkim
sözleşmesi yoksa, ihtiyati haczi tamamlamak üzere açılacak dava hakkında
ve ihtiyati haczi uygulayan icra dairesi de icra takibi hakkında
yetkilidir.
c) Tenfiz hakkında
MADDE 1360- (1) Bir deniz alacağı
için ihtiyati haciz kararı vermiş olan Türk mahkemesi, o deniz
alacağının esası hakkında verilmiş bir
yabancı mahkeme veya yabancı hakem kararının tenfizinde;
a) Tenfiz isteminin yapıldığı
tarihte geminin o Türk mahkemesinin yargı çevresinde bulunması veya
b) Geminin serbest
bırakılması için 1370 ilâ 1372 nci maddeler uyarınca
yatırılmış teminatın, tenfiz isteminin
yapıldığı tarihte mahkeme kasasında bulunması
şartıyla,
yetkilidir.
d) Haksız ihtiyati
haciz sebebiyle açılacak tazminat davası hakkında
MADDE 1361- (1) İhtiyati haciz kararı
veren mahkeme, haksız çıkan alacaklı aleyhine açılacak
tazminat davasını da görmeye yetkilidir.
(2) Deniz
alacağının esası hakkında yurtiçinde veya yurt
dışında mahkemede veya hakem önünde dava
açılmışsa, bu davanın sonuçlanması, tazminat
davası yönünden bekletici sorun oluşturur.
4. Alacaklı
tarafından delil gösterilmesi
MADDE 1362- (1) Alacaklının,
alacağının 1352 nci maddede sayılan deniz alacaklarından
olduğu ve parasal değeri hakkında mahkemeye kanaat getirecek
delil göstermesi yeterlidir.
5. Alacaklı
tarafından teminat gösterilmesi
MADDE 1363- (1) Deniz alacağını
teminat altına almak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini
isteyen alacaklının, 10.000 Özel Çekme Hakkı tutarında
teminat vermesi zorunludur.
(2) Karşı taraf,
aynı mahkemeden her aşamada teminat miktarının
artırılmasını isteyebilir. Bu istem
değerlendirilirken, ihtiyati haciz sebebiyle geminin seferden
alıkonulduğu süre boyunca, gemi için yapılan günlük
işletme giderleri ve ihtiyati haciz dolayısıyla yoksun
kalınan kazançlar dikkate alınır. Teminatın
artırılmasına karar verilirse, mahkeme, hangi sürede ek
teminatın yatırılacağını da belirler. Ek
teminat süresinde yatırılmazsa, ihtiyati haciz kararı
kendiliğinden kalkar.
(3) 1320 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde sayılan gemi
alacaklıları teminat yatırmak yükümlülüğünden
muaftır.
(4) Alacaklı da aynı
mahkemeden teminat miktarının azaltılmasını
isteyebilir.
6. İhtiyati haczin
yapılması
a) İhtiyati haciz
kararının icrası
MADDE 1364- (1) Alacaklı, ihtiyati haciz
kararının verildiği tarihten itibaren üç iş günü içinde
kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki veya geminin
bulunduğu yerdeki icra dairesinden kararın infazını istemek
zorundadır. Aksi hâlde, ihtiyati haciz kararı kendiliğinden
kalkar.
b) İhtiyati hacze
başlama süresi
MADDE 1365- (1) İcra dairesi, istem
üzerine derhâl ihtiyati haczi uygular.
(2) İhtiyati haciz,
İcra ve İflas Kanununa göre gece ve resmî tatil sayılan
zamanlarda da yapılır.
c) Gemiye el konulması
ve muhafaza tedbirleri
MADDE 1366- (1) İhtiyati haczine karar
verilen bütün gemiler, bayrağı ve hangi sicile kayıtlı
oldukları dikkate alınmaksızın, icra müdürü
tarafından seferden menedilerek muhafaza altına alınır.
Geminin ihtiyaten haczedilerek seferden menedildiği, kaptana veya malike
ya da malik olmayan donatana yahut bunların bir temsilcisine tebliğ
edilir. Gemi, tebligat yapılan kişiye yediemin sıfatıyla
bırakılır. Yediemine, görevi ve Türk Ceza Kanununun 289 uncu
maddesinden doğan cezai sorumluluk dâhil olmak üzere, kanuni
sorumlulukları hatırlatılır.
(2) Haczi uygulayan memurun
düzenleyeceği ihtiyati haciz tutanağında, geminin adıyla
belirtilmesi yeterlidir; değerinin yazılması gerekmez.
Taraflardan birinin istemi üzerine, geminin değeri icra mahkemesince
saptanır; bu saptamaya dosyadan anlaşılan ilgililer
çağırılır.
(3) İcra müdürü, ihtiyati
haciz kararını derhâl, geminin bulunduğu bölgeden sorumlu
sahil güvenlik komutanlığına veya emniyet
teşkilatına, liman başkanlığına ve gümrük
idaresine bildirir.
(4) İcra müdürü, ihtiyati
haciz kararını, kararın uygulanmasını izleyen ilk
iş gününde geminin kayıtlı olduğu sicile ve yabancı
bayraklı gemilerde, geminin bayrağını taşıdığı
devletin en yakın konsolosluğuna bildirir.
d) Geminin seferde
olması
MADDE 1367- (1) İhtiyati haciz kararı
uygulanacağı sırada, gemi fiilen hareket etmiş veya
seferde bulunuyorsa, 1366 ncı maddenin ikinci ilâ dördüncü
fıkralarında öngörülen işlemlerden başka,
a) Türk Bayraklı gemilerde
ihtiyati haciz kararı, malike, malik olmayan donatana ve borçtan
şahsen sorumlu bulunan kişiye tebliğ edilir ve deniz
alacağı için on gün içinde teminat verilmesi, aksi hâlde geminin
izleyen ilk seferinde icra dairesine teslim olunması ihtar olunur, geminin
teslim edilmemesi hâlinde, fail hakkında Türk Ceza Kanununun 289 uncu
maddesine göre cezaya hükmolunur;
b) Yabancı bayraklı
gemilerde ihtiyati haciz kararı, sahil güvenlik
komutanlığının yardımı alınarak, gemi Türk
karasularını terkedinceye kadar uygulanabilir.
e) İhtiyati haczin
kapsamı, geminin idaresi ve işletilmesi
MADDE 1368- (1) Bir geminin ihtiyati
haczi, borçlunun o geminin işletilmesinden elde ettiği geliri ve
menfaatleri de kapsar.
(2) İcra dairesi, geminin
idaresi ve işletilmesi ile bakımı ve korunması için
gerekli her türde önlemi alır.
7. İhtiyati haciz
hakkının kullanılması
MADDE 1369- (1) Hakkında deniz
alacağı ileri sürülen her geminin ihtiyaten haczi;
a) Deniz alacağı
doğduğunda geminin maliki olan kişi, ihtiyati haczin
uygulandığı sırada da bu borçtan sorumlu olup geminin
maliki ise; veya
b) Deniz alacağı
doğduğunda geminin kiracısı olan kişi, ihtiyati
haczin uygulandığı sırada da bu borçtan sorumlu olup
geminin maliki ise; veya
c) Deniz alacağı
gemi rehni, gemi ipoteği veya gemi üzerinde aynı nitelikteki bir
ayni yükümlülük ile teminat altına alınmış ise;
veya
d) Uyuşmazlık
geminin mülkiyetine veya zilyetliğine ilişkin ise; veya
e) Alacak, 1320 nci madde
uyarınca gemi alacaklısı hakkı veriyorsa,
mümkündür.
(2) Birinci
fıkrada sayılanların dışındaki gemilerin
ihtiyati haczi; haczin uygulandığı sırada gemiler bu
deniz alacağından dolayı sorumlu olan bir kişiye ait ise
ve alacak doğduğunda bu kişi;
a) Üzerinde deniz
alacağı doğmuş olan geminin maliki veya
b) Kiracısı veya
tahsis olunanı ya da taşıtanı ise,
mümkündür.
(3) Geminin mülkiyetine
veya zilyetliğine ilişkin uyuşmazlıklarda, sadece bu
uyuşmazlığın konusu olan gemi hakkında ihtiyati
haciz kararı verilebilir.
8. Geminin serbest
bırakılması
a) Geminin değerinin
depo edilmesi
MADDE 1370- (1) İhtiyaten haczolunan gemi,
istenildiği zaman icra dairesine teslim edilmek ve bunu sağlamak
amacıyla geminin değeri depo edilmek veya icra memuru
tarafından kabul edilecek taşınmaz rehni, gemi ipoteği
veya itibarlı bir banka kefaleti gösterilmek şartıyla borçluya
ve gemi üçüncü kişi elinde iken ihtiyaten haczolunmuşsa, bir
taahhüt senedi alınarak, bu kişiye bırakılabilir.
(2) Geminin, üzerindeki
ihtiyati haciz devam etmek kaydıyla serbest
bırakıldığının, 1366 ncı maddede
sayılan kurumlara bildirilmesi ve sicildeki ihtiyati hacze dair
kaydın korunması gereklidir.
(3) İhtiyati haczin
devamı için açılan davanın sonunda, teminatın
alacaklıya ödenmesine karar verilse bile, teminat olarak
yatırılan para icra veznesinden çekilene kadar diğer deniz
alacaklıları bu Kısım hükümlerine göre hacze
katılabilir.
(4) 1352 nci maddenin (t) ve
(u) bentlerinde sayılan deniz alacaklarının birinden
dolayı ihtiyaten haczedilmiş olan gemi hakkında, zilyedi olan
kişinin yeterli teminatı vermesi durumunda, gemi bu kişiye bırakılabilir.
(5) Bu Kitabın
Yedinci Kısmı uyarınca uygulanması gereken
milletlerarası sözleşmelerin hükümleri saklıdır.
b) İhtiyati haczin
kaldırılması
MADDE 1371- (1) Geminin maliki veya borçlu,
geminin değerini geçmemek kaydıyla, deniz
alacağının tamamı, faizi ve
giderler için yeterli teminat
göstererek, ihtiyati haczin kaldırılmasını
mahkemeden isteyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra
mahkemesine geçer.
(2) Geminin ihtiyati haczinin
kaldırıldığının, 1366 ncı maddede
sayılan kurumlara bildirilmesi ve ihtiyati hacze dair sicildeki
kaydın silinmesi gereklidir.
(3) İhtiyati haczin
devamı için açılan davanın sonunda, teminatın
alacaklıya ödenmesine karar verilmesi durumunda, bu teminat üzerine
diğer deniz alacaklıları haciz koyduramaz.
c) Tarafların
anlaşması
MADDE 1372- (1) 1370 ve 1371 inci maddeler
uyarınca verilecek teminatın tür ve miktarı, alacaklı ile
geminin maliki veya maliki olmayan donatanı arasında serbestçe
kararlaştırılabilir.
d) Saklı kalan haklar
MADDE 1373- (1) Geminin serbest
bırakılması için teminat verilmesi, sorumluluğun
kabulü veya herhangi bir itiraz ve defiden ya da sorumluluğun
sınırlandırılması hakkından vazgeçilmesi
şeklinde yorumlanamaz.
e) Teminatın
değiştirilmesi
MADDE 1374- (1) 1370 ilâ 1372 nci
maddeler uyarınca teminat veren kişi her zaman, bu teminatın
miktarının azaltılması, türünün değiştirilmesi
veya iptali için mahkemeye başvurabilir.
9. Yeniden veya aynı
alacak için ihtiyati haciz
MADDE 1375- (1) Gemi, bir deniz
alacağı için, yurt içinde veya yurt dışında
ihtiyaten haczedilmiş ve serbest bırakılmışsa veya o
gemiyle ilgili olarak teminat alınmışsa, aynı geminin
yeniden veya aynı alacak için ihtiyati haczi sadece;
a) Elde edilecek toplam
teminat miktarının, geminin değerini aşmaması
şartıyla, ilk teminatın tür veya miktarı yetersiz ise;
veya
b) İlk teminatı
vermiş olan kişi, kendi borçlarını kısmen veya
tamamen yerine getirmez veya yerine getirmekten âciz olursa; veya
c) İhtiyaten haczedilen
gemi veya ilk teminat; makul sebeplere dayanarak hareket eden
alacaklının istemiyle veya onayıyla yahut
alacaklının serbest bırakılmayı engelleyecek makul
önlemleri alamaması sebebiyle serbest bırakılmış
ise,
mümkündür.
(2) Aynı deniz
alacağı için ihtiyati hacze konu olabilecek başka bir gemi;
a) Daha önce verilmiş
olan teminatın tür veya miktarı yetersizse; veya
b) Birinci fıkranın
(b) veya (c) bentleri uygulama alanı buluyorsa,
ihtiyaten haczedilebilir.
(3) Geminin hukuka
aykırı yollarla, ihtiyati hacizden kurtulması veya
kaçması hâllerinde, gemi, birinci ve ikinci fıkralar anlamında
serbest bırakılmış sayılmaz.
10. İhtiyati haczi
tamamlayan işlemler
MADDE 1376- (1) İcra ve İflas
Kanununun 264 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında
öngörülen süreler, gemilerin ihtiyati haczinde bir ay olarak uygulanır.
II - Rehinli
alacakların takibi
1. Ferilik ilkesi
MADDE 1377- (1) Gemi üzerinde, kanun veya
sözleşme uyarınca doğan veya mahkemece tesciline karar verilen
bütün rehin ve hapis hakları, teminat altına alınan
alacaktan ayrı ve bağımsız olarak yargılama veya
icra konusu yapılamaz.
(2) Birinci fıkrada
belirtilen rehin ve hapis haklarının, rehnin paraya çevrilmesi
yoluyla ilamlı takip konusu yapılabilmeleri için, hem
alacağın hem de rehin veya hapis hakkının, ilam veya ilam
niteliğindeki belgelerde veya gemi sicil müdürlüğünde
düzenlenmiş gemi ipoteği sözleşmesinde tespit edilmiş
olması şarttır.
2. İflas yoluyla takip
hakkı
MADDE 1378- (1) Gemi üzerinde, akdî veya kanuni
bir rehin hakkı bulunsa bile, alacaklı iflas yoluyla takip
yapabilir.
3. Diğer takip yolları
MADDE 1379- (1) Gemi üzerinde kanuni bir rehin
hakkına sahip olan alacaklılar, haciz yolu ile veya kambiyo
senetleri hakkındaki özel usullere göre takip yapabilirler; bu takdirde
kanuni rehin hakkından feragat etmiş olurlar.
4. Rehinli
alacaklıların takip hakkı
a) Kanuni rehin hakkı
sahiplerinin
MADDE 1380- (1) Gemi alacaklıları ile
alacakları gemi üzerinde hapis hakkı ile temin edilmiş olan
alacaklılar, ihtiyati haczi tamamlamak veya alacağı
doğrudan takip etmek için taşınır rehninin paraya çevrilmesi
yoluyla takip yapabilirler. Bu hüküm, Türk ve yabancı bayraklı
bütün gemilere uygulanır.
b) İpotek sahiplerinin
MADDE 1381- (1) Akdî veya kanuni gemi
ipoteği alacaklıları, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla
takip yapabilirler. Bu hüküm, Türk ve yabancı bayraklı bütün
gemilere uygulanır.
III - Cebrî satış
1. Haciz
MADDE 1382- (1) Türk ve yabancı
bayraklı bütün gemilerin kesin haczinde, ihtiyati hacze ilişkin
1364 ilâ 1368 inci maddeler uygulanır.
(2) Gemilerin icra yoluyla
haczinde, alacağın 1352 nci maddede sayılan deniz
alacaklarından olması şartı aranmaz.
2. Paraya çevirme
MADDE 1383- (1) Bir sicile kayıtlı
olan Türk ve yabancı bayraklı gemiler, İcra ve İflas
Kanununun taşınmazların satışına
ilişkin hükümlerine göre, bir sicile kayıtlı olmayan Türk ve
yabancı bayraklı gemiler ise, aynı Kanunun
taşınırların satışına ilişkin
hükümleri uyarınca paraya çevrilirler.
3. Yabancı sicile
kayıtlı gemilerin satışı için hazırlıklar
MADDE 1384- (1) Yabancı bir sicile
kayıtlı geminin satışı istenildiğinde, icra
müdürü, o geminin bayrağını taşıdığı
devletin konsolosluğuna bu hususu bildirir ve mükellefiyetler listesinin
hazırlanmasını gerçekleştirmek için geminin sicil
kaydını ister. Alacaklı da, sicil kaydının
onaylı bir suretini icra dairesine sunabilir. Bu durumda, hangi
kayıt önce gelirse, liste o kayda göre hazırlanır.
(2) İcra ve İflas
Kanununun 126 ncı maddesi uyarınca yapılacak ilanın, icra
müdürü veya ilgililer tarafından;
a) Geminin kayıtlı
olduğu sicil devletinde, gemi sicilini tutmakla yükümlü olan makama,
b) Tescil edilmiş akdî
rehin alacaklılarına,
c) İcra dairesine
bildirilmiş olmaları kaydıyla kanuni rehin
alacaklılarına,
d) Geminin sicile kayıtlı
malikine,
bildirilmesi veya
gideri ilgililer tarafından karşılanmak şartıyla bir
internet haber sitesi ve tirajı ellibin üzerinde olan ve sicilin fiilen
tutulduğu ülke düzeyinde dağıtımı yapılan
gazetelerden biriyle ilan edilmesi zorunludur.
(3) İkinci fıkrada
belirtilen yazılı bildirim, iadeli taahhütlü mektupla, bildirimin
muhataba ulaştığını doğrulayan elektronik
iletişim araçlarıyla veya başkaca uygun bir yol ve araçla
yapılır.
4. Artırmanın
ilanı
MADDE 1385- (1) İcra
ve İflas Kanununun 126 ncı maddesi uyarınca yapılacak
ilan, bir internet haber sitesi ve tirajı ellibin üzerinde olan ve yurt
düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden biriyle ve
ayrıca yurt dışında dünya çapında
dağıtımı yapılan denizcilikle ilgili günlük bir
gazetede yayımlanır.
(2) İlanda, ipotek
alacaklısının rızasıyla alıcı
tarafından yüklenilenler dışında, geminin bütün ayni ve
kişisel haklardan, külfetlerden ve sınırlandırmalardan
arınmış olarak satılacağı bildirilir.
5. Vaktinden evvel
satış
MADDE 1386- (1) Türk ve yabancı
bayraklı gemilerde, malik aynı zamanda deniz
alacağının kişisel borçlusu ise, malikin istemiyle de
satış yapılabilir.
(2) Geminin değeri
hızla düşer veya korunması fazla masraflı olur, özellikle
de yeni gemi alacaklarının doğmasına veya
sayılarının artmasına yol açarsa, icra müdürü veya
alacaklı, ihtiyaten veya kesin olarak haczedilmiş Türk veya
yabancı bayraklı geminin vaktinden evvel satılması için
icra mahkemesine başvurabilir. İcra mahkemesi, dosyadan
anlaşılan ilgililerin görüşünü aldıktan sonra bu hususu
karara bağlar. Bu karara karşı kanun yolu açıktır.
Başvurulan mahkeme bu başvuruyu öncelikle inceler. Kanun yoluna
başvurma, satış kararının uygulanmasını
durdurur.
(3) Gemi veya içindeki
eşya; insan, eşya ve çevre güvenliği açısından
tehlike gösterirse, icra müdürü veya liman başkanı, ihtiyaten
veya kesin olarak haczedilmiş Türk veya yabancı
bayraklı geminin vaktinden evvel satılması için icra
mahkemesine başvurabilir. Bu başvuru hakkında ikinci
fıkra hükümleri uygulanır; ancak, kanun yoluna başvurma,
satış kararının uygulanmasını durdurmaz.
(4) İcra müdürlüğü
satış bedelini, hak sahipleri adına, üçer aylık vadeli
hesaba dönüştürerek, paylaştırma aşamasına kadar nemalandırmak
amacıyla icra mahkemesince belirlenecek bankaya yatırır.
6. Pazarlık suretiyle
satış
MADDE 1387- (1) Bütün ilgililer ister veya 1386
ncı maddede gösterilen hâller gerçekleşirse, gemi pazarlık
suretiyle satılabilir.
7. Satış ve
ihalenin sonucu
MADDE 1388- (1) Alıcı, icra dairesi
tarafından gemi kendisine ihale edildiği veya
satıldığı anda, geminin mülkiyetini iktisap eder.
(2) Satış bedeli
icra dairesine ödendiği anda, ipotek alacaklısının
rızasıyla alıcı tarafından yüklenilenler
dışında, gemi üzerindeki bütün ayni ve kişisel haklar,
külfetler ve sınırlandırmalar sona erer. 1386 ncı
maddenin dördüncü fıkrası hükmü burada da uygulanır.
(3) Bu madde,
bayrağı ve sicile kayıtlı olup olmadığı
dikkate alınmaksızın bütün gemiler hakkında geçerlidir.
8. Sıra cetveli
a) İlkeler
MADDE 1389- (1) Türk veya yabancı
bayraklı bir gemi, cebrî icra yoluyla satıldığında,
satış tutarı bütün alacaklıların
alacağını ödemeye yetmezse, icra dairesi,
alacaklıların bir sıra cetvelini yapar. Alacaklar bu cetvele
1390 ilâ 1397 nci maddelerde belirtilen sıra ile kaydedilir.
(2) Bir donatanın
iflası hâlinde birden çok gemisi paraya çevrilirse, 1390 ilâ 1397 nci
maddelerde belirtilen sıralama her gemi için ayrı ayrı
yapılır ve o sıraya göre ödemede bulunulur.
(3) Bir sıradaki
alacaklılar, alacaklarını tamamen almadıkça, sonra gelen
sıradaki alacaklılara ödemede bulunulmaz.
(4) Sıra cetvelinin
birinci ilâ yedinci sıralarına kabul edilen alacaklılar,
alacaklarının tamamını tahsil edemezse, borçlunun kalan
malvarlığına başvururken bir öncelikten yararlanamazlar.
b) Birinci sıra
MADDE 1390- (1) Sıra cetvelinin birinci
sırasına, geminin haczi tarihinden ödemelerin
yapıldığı tarihe kadar;
a) Geminin haczinden, hacizde
geçen süre boyunca geminin bakımı ve korunmasıyla gemi adamlarının
iaşelerinden, geminin paraya çevrilmesinden, satış
tutarının paylaştırılmasından doğan
giderler ve harcamalar,
b) 1320 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde sayılan alacaklardan hacizde
geçen süreye ilişkin olanlar,
kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada
sayılan alacakların sahipleri, kendi aralarında eşit
hakka sahiptir.
c) İkinci sıra
MADDE 1391- (1) Sıra cetvelinin ikinci
sırasına, satılan gemi karaya oturmuş veya
batmış iken, seyrüsefer emniyeti veya deniz çevresinin
korunması amacıyla kamu kurumları tarafından
kaldırılmışsa, bu kaldırmanın giderleri
kaydedilir.
d) Üçüncü sıra
MADDE 1392- (1) Sıra cetvelinin üçüncü
sırasına, 1320 nci maddenin birinci fıkrasının (a)
ilâ (e) bentlerinde düzenlenmiş olan gemi alacaklılarından
1390 ıncı maddeye girmeyenler kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada
sayılan alacaklar, 1324 üncü maddede gösterilen sıraya tabidir.
e) Dördüncü sıra
MADDE 1393- (1) Sıra cetvelinin dördüncü
sırasına, gemi, cebrî icra yoluyla satış
sırasında bir tersanenin zilyetliğinde bulunuyorsa, tersane
sahibinin, 1013 üncü madde uyarınca kanuni ipotekle veya Türk Medenî
Kanununun 950 nci maddesi uyarınca hapis hakkıyla teminat
altına alınmış alacakları kaydedilir.
f) Beşinci sıra
MADDE 1394- (1) Sıra cetvelinin
beşinci sırasına, takip konusu gemiye ilişkin gümrük
resmi ile diğer vergiler kaydedilir.
g) Altıncı
sıra
MADDE 1395- (1) Sıra cetvelinin
altıncı sırasına, akdî veya kanuni bir rehin hakkı
ile teminat altına alınmış olup da 1390 ilâ 1394
üncü maddelere girmeyen alacaklar kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada
sayılan alacaklar, her alacağı teminat altına alan
rehin hakkını düzenleyen kanunda gösterilen sıraya tabidir.
h) Yedinci sıra
MADDE 1396- (1) Sıra cetvelinin yedinci
sırasına, 1352 nci maddede sayılan deniz alacaklarından
1390 ilâ 1395 inci maddelere girmeyen alacaklar kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada
sayılan alacakların sahipleri, kendi aralarında eşit
hakka sahiptir.
i) Sekizinci sıra
MADDE 1397- (1) Sıra cetvelinin sekizinci
sırasına, İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin
dördüncü fıkrasında sıralanan alacaklar kaydedilir.
(2) Birinci fıkrada
sayılan alacakların sahipleri, kendi aralarında eşit
hakka sahiptir.
D) Eşya hakkında
I - Hapis hakkı için
defter tutulması
MADDE 1398- (1) İcra ve İflas
Kanununun 270 ve 271 inci maddeleri, bu Kanun hükümleri uyarınca
eşya üzerinde doğan hapis hakkının paraya
çevrilmesinde de uygulanır.
(2) İcra ve İflas
Kanununun 270 inci maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen süre,
eşya üzerinde doğan hapis haklarının paraya çevrilmesinde
onbeş gündür.
(3) Eşya üzerinde
doğan hapis hakları, teminat altına alınan
alacaktan ayrı ve bağımsız olarak yargılama veya
icra konusu yapılamaz.
II - İlamlı icra
MADDE 1399- (1) Hapis hakkıyla teminat
altına alınan alacak, bir ilama veya ilam niteliğindeki
belgeye dayanıyorsa, alacaklı, defterin tutulmasından
başlayarak onbeş gün içinde taşınır rehninin paraya
çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapar. Şu kadar ki, takip konusu
ilamda veya ilam niteliğindeki belgede hapis hakkı da
belirtilmemişse, borçlu hapis hakkına itiraz edebilir. Bu durumda,
İcra ve İflas Kanununun 147 nci maddesinin birinci
fıkrasının (2) numaralı bendi uygulanır.
III - İlamsız
icra
MADDE 1400- (1) Hapis hakkıyla teminat
altına alınan alacak, bir ilama veya ilam niteliğindeki
belgeye dayanmıyorsa, alacaklı, defterin tutulmasından
başlayarak onbeş gün içinde taşınır rehninin paraya
çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapar. Borçlu, alacağa veya hapis
hakkına veya her ikisine birden itiraz edebilir. Bu itiraz hakkında
İcra ve İflas Kanununun 147 nci maddesi uygulanır.
ALTINCI KİTAP
Sigorta Hukuku
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Sigorta sözleşmesi
I - Temel kavramlar
1. Tanım
MADDE 1401- (1) Sigorta sözleşmesi,
sigortacının bir prim karşılığında,
kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan
tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir
veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında
gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi
veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.
(2) Ruhsatsız bir
şirket ile onun bu durumunu bilerek yapılan sigorta
sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanununun 604 ve 605 inci
maddeleri uygulanır. Türkiyede yerleşik olmayan sigorta
şirketleriyle kurulan sigorta sözleşmelerinde bu hüküm uygulanmaz.
2.
Karşılıklı sigorta
MADDE 1402- (1) Birden çok kişinin
birleşerek, içlerinden herhangi birinin, belli bir rizikonun
gerçekleşmesi durumunda doğacak zararlarını tazmin etmeyi
borçlanmaları karşılıklı sigortadır.
Karşılıklı sigorta faaliyeti ancak kooperatif şirket
şeklinde yürütülebilir.
3. Reasürans
MADDE 1403- (1) Sigortacı, sigorta
ettiği menfaati, dilediği şartlarla, tekrar sigorta
ettirebilir.
(2) Reasürans,
sigortacının, sigorta ettirene karşı borç ve
yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz; sigorta ettirene, tekrar sigorta
yapana karşı, doğrudan dava açmak ve istemde bulunma
haklarını vermez.
4. Geçerli olmayan sigorta
MADDE 1404- (1) Sigorta ettirenin veya
sigortalının, kanunun emredici hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine,
kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek
bir zararını teminat altına almak amacıyla sigorta
yapılamaz.
II - Hükümler
1. Sözleşmenin
yapılması sırasında susma
MADDE 1405- (1) Sigortacı ile sigorta
sözleşmesi yapmak isteyen kişinin, sözleşmenin
yapılması için verdiği teklifname, teklifname tarihinden
itibaren otuz gün içinde reddedilmemişse sigorta sözleşmesi
kurulmuş sayılır.
(2) Teklifnamenin verilmesi
sırasında yapılmış ödemeler, sözleşmenin
yapılmasından sonra prim olarak kabul edilir veya ilk prime
sayılır. Bu ödemeler, sözleşme yapılmadığı
takdirde, kesinti yapılmadan, faiziyle birlikte geri verilir.
(3) 1483 üncü madde
hükmü saklıdır.
2. Temsil
a) Genel olarak
MADDE 1406- (1) Bir kişi,
diğer bir kişinin adına onu temsilen sigorta sözleşmesi
yapabilir; temsilci yetkisiz ise ilk sigorta döneminin primlerinden sorumlu
olur.
(2) Adına sigorta
sözleşmesi yapılan kişi, rizikonun gerçekleşmesinden önce
veya 1458 inci madde hükmü saklı kalmak üzere, riziko gerçekleşince
de sözleşmeye sonradan icazet verebilir.
(3) Başkasının
adına yapıldığı anlaşılmayan veya yetkisiz
yapılan sözleşme, menfaati bulunması şartıyla,
temsilci adına yapılmış sayılır.
b) Talimat bulunmaması
MADDE 1407- (1) Temsilci, sigorta
ettiren tarafından, sigorta şartlarıyla ilgili herhangi bir
talimat verilmemişse, sigorta sözleşmesini, sözleşmenin
yapıldığı yerdeki mutat şartlara göre yapar.
3. Sigorta menfaatinin
yokluğu
MADDE 1408- (1) Sigorta
sözleşmesinin yapılması anında, sigortalanan menfaat
mevcut değilse, sigorta sözleşmesi geçersizdir. Sözleşmenin yapıldığı
anda varolan menfaat, sözleşmenin süresi içinde ortadan kalkarsa,
sözleşme o anda geçersiz olur.
(2) 1470 inci madde
hükmü saklıdır.
4. Sigortanın
kapsamı
MADDE 1409- (1) Sigortacı,
sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan
zarardan veya bedelden sorumludur.
(2) Sözleşmede
öngörülen rizikolardan herhangi birinin veya bazılarının
sigorta teminatı dışında kaldığını
ispat yükü sigortacıya aittir.
5. Sigorta süresi
MADDE 1410- (1) Süre, sözleşmeyle
kararlaştırılmamış ise, taraf iradeleri, yerel
teamül ile hâl ve şartlar göz önünde bulundurularak, mahkemece
belirlenir.
6. Sigorta dönemi
MADDE 1411- (1) Prim daha kısa
zaman dilimlerine göre hesaplanmamış ise bu Kanuna göre sigorta
dönemi bir yıldır.
7. Sigorta ettiren
dışındakilerin bilgisi ve davranışı
MADDE 1412- (1) Kanunda sigorta
ettirenin bilgisine ve davranışına hukuki sonuç bağlanan
durumlarda, sigortadan haberi olması şartı ile
sigortalının, temsilci söz konusu ise temsilcinin, can
sigortalarında da lehtarın bilgisi ve davranışı da
dikkate alınır.
8. Fesih ve cayma
a) Olağanüstü
durumlarda fesih
MADDE 1413- (1) Sigortacının,
konkordato ilan etmesi, ilgili sigorta dalına ilişkin
ruhsatının iptâl edilmesi veya sözleşme yapma yetkisinin
kaldırılması gibi hâllerde; sigorta ettiren, bu olguları
öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sigorta sözleşmesini
feshedebilir.
(2) Primlerin
tamamını ödememişken sigorta ettiren konkordato ilan
etmişse, sigortacı, bunu öğrendiği tarihten itibaren, bir
aylık bildirim süresine uyarak, sigorta sözleşmesini feshedebilir.
(3) Zorunlu sigortalar
ile prim ödemesinden muaf hâle gelmiş can sigortalarına ikinci
fıkra uygulanmaz.
b) Sigorta priminin
artırılmasında fesih
MADDE 1414- (1) Sigortacı, sigorta
teminatının kapsamında değişiklik yapmadan, ayarlama
şartına dayanarak primi yükseltirse, sigorta ettiren,
sigortacının bildirimini aldığı tarihten itibaren
bir ay içinde sözleşmeyi feshedebilir.
c) Kısmi fesih ve
cayma
MADDE 1415- (1) Sigortacının
sigorta sözleşmesini, bazı hükümlerine ilişkin olarak feshetmesi
veya ondan cayması haklı sebeplere dayanıyorsa ve
sigortacının sözleşmeyi geri kalan hükümlerle, aynı
şartlarla yapmayacağı durumdan anlaşılıyorsa,
sigortacı sözleşmenin tamamını feshedebilir veya ondan
cayabilir.
(2) Sigortacı,
sözleşmeyi kısmen feshetmiş veya ondan caymışsa,
sigorta ettiren sözleşmenin tamamını feshedebilir veya ondan
cayabilir.
9. Tebliğler ve
bildirimler
MADDE 1416- (1) Sigorta ettiren
tarafından yapılacak tebliğler ve bildirimler sigortacıya
veya sözleşmeyi yapan ya da yapılmasına aracılık
eden acenteye; sigortacı tarafından yapılan tebliğler ve
bildirimler ise, sigorta ettirenin veya gerektiğinde
sigortalının ya da lehtarın sigortacıya bildirilmiş
son adreslerine yapılır.
10. Olağanüstü
durumlar
a) Tarafların aczi,
takibin semeresiz kalması
MADDE 1417- (1) Sigorta ettiren, aciz
hâline düşen veya hakkında yapılan takip semeresiz kalan
sigortacıdan, taahhüdünün yerine getirileceğine ilişkin
teminat isteyebilir. Bu istemden itibaren bir hafta içinde teminat
verilmemiş ise sigorta ettiren sözleşmeyi feshedebilir.
(2) Primin ödenmesinden
önce acze düşen, iflas eden veya hakkında yapılan takip
semeresiz kalan sigorta ettirene, sigortacının istemiyle, aynı
şartlarla, birinci fıkra hükmü uygulanır.
b) Sigortacının
iflası
MADDE 1418- (1) Sigortacının
iflası hâlinde sigorta sözleşmesi sona erer. Sigortacının
iflasından önce ödenmeyen tazminatlar, özel hükümler saklı kalmak
kaydıyla, önce 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık
Kanunu gereğince sigortacı tarafından ayrılması gereken
teminatlardan, sonra iflas masasından karşılanır.
(2) Hak sahipleri iflas
masasına İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin
dördüncü fıkrasında düzenlenen üçüncü sırada
katılır.
11. Prim iadesi
MADDE 1419- (1) Sigorta sözleşmesi sona
erdiği takdirde, Kanunda aksi öngörülmemişse, işlemeyen
günlere ait ödenmiş primler sigorta ettirene geri verilir.
12.
Zamanaşımı
MADDE 1420- (1) Sigorta sözleşmesinden
doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten
başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere,
sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde
rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl
geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Diğer
kanunlardaki hükümler saklıdır.
III - Tarafların borç
ve yükümlülükleri
1. Sigortacının
borç ve yükümlülükleri
a) Rizikoyu
taşıma yükümlülüğü
aa) Genel olarak
MADDE 1421- (1) Aksine sözleşme
yoksa, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksidinin
ödenmesi ile başlar; kara ve denizde eşya taşıma
işlerine ilişkin sigortalarda, sigortacı, sözleşmenin
yapılmasıyla sorumlu olur.
(2) 1430 uncu madde
hükmü saklıdır.
bb)
İmkânsızlık
MADDE 1422- (1) Sigortacının
sorumluluğu başlamadan, sigorta ettirenin, sigortalının
ve can sigortalarında ayrıca lehtarın, fiilleri ve etkileri
olmaksızın rizikonun gerçekleşmesi
imkânsızlaşmışsa, sigortacı prime hak kazanamaz.
b) Aydınlatma
yükümlülüğü
MADDE 1423- (1) Sigortacı ve
acentesi, sigorta sözleşmesinin kurulmasından önce, gerekli
inceleme süresi de tanınmak şartıyla kurulacak sigorta
sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının
haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken
hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim
yükümlülüklerini sigorta ettirene yazılı olarak
bildirir. Ayrıca,
poliçeden
bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi
bakımından önemli sayılabilecek olayları ve
gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklar.
(2) Aydınlatma
açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettiren,
sözleşmenin yapılmasına ondört gün içinde itiraz
etmemişse, sözleşme poliçede yazılı şartlarla
yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının
verildiğinin ispatı sigortacıya aittir.
(3) Hazine
Müsteşarlığı, çeşitli ülkelerin ve özellikle Avrupa
Birliğinin düzenlemelerini dikkate alarak, tüketiciyi aydınlatma
açıklamasının şeklini ve içeriğini belirler.
c) Sigorta poliçesi verme
yükümlülüğü
aa) Genel olarak
MADDE 1424- (1) Sigortacı; sigorta
sözleşmesi kendisi veya acentesi tarafından
yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren
yirmidört saat, diğer hâllerde onbeş gün içinde, yetkililerce
imzalanmış bir poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlüdür.
Sigortacı poliçenin geç verilmesinden doğan zarardan sorumludur.
(2) Sigorta ettiren
poliçesini kaybederse, gideri kendisine ait olmak üzere, yeni bir poliçe
verilmesini sigortacıdan isteyebilir.
(3) Poliçenin
verilmediği hâllerde, sözleşmenin ispatı genel hükümlere
tabidir.
bb) İçerik
MADDE 1425- (1) Sigorta poliçesi,
tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümler ile
genel ve varsa özel şartları içerir, rahat ve kolay okunacak
biçimde düzenlenir.
(2) Poliçenin ve
zeyilnâmenin eklerinin içeriği teklifnameden veya
kararlaştırılan hükümlerden farklıysa, anılan
belgelerde yer alıp teklifnameden değişik olan ve sigorta
ettirenin, sigortalının ve lehtarın aleyhine öngörülmüş
bulunan hükümler geçersizdir.
(3) Kanunlarda aksine
hüküm bulunmadıkça, genel şartlarda sigorta ettirenin,
sigortalının veya lehtarın lehine olan bir
değişiklik hemen ve doğrudan uygulanır. Ancak, bu
değişiklik ek prim alınmasını gerektiriyorsa,
sigortacı değişiklikten itibaren sekiz gün içinde prim
farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının sekiz gün
içinde kabul edilmemesi hâlinde sözleşme eski genel şartlarla devam
eder.
d) Giderleri ödeme borcu
MADDE 1426- (1) Sigortacı, sigorta
ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından, rizikonun, tazminatın
veya bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla
yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar
bile, ödemek zorundadır.
(2) Eksik
sigortanın yapıldığı hâllerde 1462 nci madde hükmü
kıyas yolu ile uygulanır.
e) Tazminat ödeme borcu
aa) Genel olarak
MADDE 1427- (1) Aynen tazmine
ilişkin sözleşme yoksa sigorta tazminatı nakden ödenir.
(2) Sigorta
tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve
rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının
edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446
ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra
muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür.
Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş
ise süre işlemez.
(3) Araştırmalar,
1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan başlayarak üç ay
içinde tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan veya bedelden
mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya
anlaşmazlık hâlinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz
sonucuna göre süratle tespit edilecek hasar miktarının veya bedelin
en az yüzde ellisini avans olarak öder.
(4) Borç muaccel
olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde
düşer.
(5) Sigortacının
temerrüt faizi ödeme borcundan kurtulmasını öngören sözleşme
hükümleri geçersizdir.
bb) Kısmi tazminat
ödemeleri
MADDE 1428- (1) Sorumluluk sigortası
dışındaki sigortalarda, aksine sözleşme yoksa, sigorta
süresi içinde yapılan kısmi tazminat ödemeleri sigorta bedelinden
düşülür.
(2) Kısmi zarar
hâllerinde taraflar sigorta sözleşmesini feshedebilirler. Ancak,
sigortacı fesih hakkını, kısmi tazminat ödemesinden sonra
kullanabilir.
cc) Rizikonun
gerçekleşmesinde kusur
MADDE 1429- (1) Sigortacı, aksine
sözleşme yoksa, sigorta ettirenin, sigortalının, lehtarın
ve bunların hukuken fiillerinden sorumlu bulundukları
kişilerin ihmallerinden kaynaklanan zararları tazmin ile
yükümlüdür. Sigorta ettiren, sigortalı ve tazminat ödenmesini
sağlamak amacıyla bunların hukuken fiillerinden sorumlu oldukları
kişiler, rizikonun gerçekleşmesine kasten sebep oldukları
takdirde, sigortacı tazminat borcundan kurtulur ve aldığı
primleri geri vermez.
(2) 1495, 1503 ve 1504 üncü
maddenin ikinci fıkrası hükmü saklıdır.
2. Sigorta ettirenin borç
ve yükümlülükleri
a) Prim ödeme borcu
aa) Genel olarak
MADDE 1430- (1) Sigorta ettiren,
sözleşmeyle kararlaştırılan primi ödemekle yükümlüdür.
Aksine sözleşme yoksa sigorta primi peşin ödenir. Özel kanunlardaki
hükümler saklıdır.
(2) Sigorta primi
nakden ödenir. İlk taksidin nakden ödenmesi şartıyla, sonraki primler
için kambiyo senedi verilebilir; bu hâlde, ödeme kambiyo senedinin tahsili
ile gerçekleşir.
(3) Sigorta ettiren,
sigortacının sorumluluğu başlamadan önce,
kararlaştırılmış primin yarısını
ödeyerek sözleşmeden cayabilir. Sözleşmeden kısmi cayma hâlinde,
sigorta ettirenin ödemekle yükümlü olduğu prim, cayılan kısma
ilişkin primin yarısıdır.
bb) Ödeme zamanı
MADDE 1431- (1) Sigorta priminin
tamamının, taksitle ödenmesi
kararlaştırılmışsa ilk taksidin, sözleşme
yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında
ödenmesi gerekir. Karada ve denizde eşya taşıma işlerine
ilişkin sigortalarda sigorta primi, poliçe henüz düzenlenmemiş olsa
bile, sözleşmenin yapıldığı anda ödenir.
(2) İzleyen
taksitlerin ödeme zamanı, miktarı ve priminin vadesinde ödenmemesinin
sonuçları, poliçe ile birlikte yazılı olarak sigorta ettirene
bildirilir veya bu şartlar poliçe üzerine yazılır.
(3) Sigorta priminin
taksitle ödenmesinin kararlaştırıldığı
hâllerde, riziko gerçekleşince, ödenecek tazminata veya bedele
ilişkin primlerin tümü muaccel olur.
(4) Başkası
lehine yapılan sigortada, prim borcu için sigorta ettirenin aleyhine
yapılan takip semeresiz kalmışsa, zarar sigortalarında
sigortalı, can sigortalarında lehtar, bu durumun sigortacı
tarafından kendilerine bildirilmesi hâlinde, primi ödemeyi üstlenirlerse
sözleşme bu kişilerle devam eder; aksi hâlde, sigortacı
sigorta ettirene karşı sahip olduğu hakları
kullanır.
(5) Sigortacı prim
alacağını, 1480 inci madde hükmü saklı kalmak üzere
ödenecek tazminattan veya bedelden düşebilir. Bu hâlde, Türk Borçlar
Kanununun 129 uncu maddesi hükmü sigorta sözleşmeleri hakkında
uygulanmaz.
cc) Ödeme yeri
MADDE 1432- (1) Sigorta primi, sigorta
ettirenin, sözleşmede gösterilen adresinde ödenir. Sözleşmede
başka bir ödeme yeri gösterilmiş olmasına rağmen, sigorta
primi fiilen sigorta ettirenin gösterdiği adreste ödenegelmekte ise, bu
ödeme yerine ilişkin söz konusu şart yok sayılır.
dd) Primin indirilmesi
MADDE 1433- (1) Primi etkileyen
sebeplerde, rizikonun hafiflemesini gerektiren değişiklikler
meydana gelmişse, prim indirilir ve gereğinde geri verilir.
(2) Sözleşmede
öngörülen yüksek primin, sigorta ettirenin, rizikoyu
ağırlaştıran sebeplere ilişkin olarak
bildirdiği hususlardaki yanılmalardan kaynaklanması hâlinde
birinci fıkra hükmü geçerlidir.
ee) Temerrüt
MADDE 1434- (1) 1431 inci maddeye uygun
olarak istenilen sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren mütemerrit olur.
(2) İlk taksidi
veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında
ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece,
sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim
alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava
veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden
cayılmış olunur.
(3) İzleyen
primlerden herhangi biri zamanında ödenmez ise, sigortacı sigorta
ettirene, noter aracılığı veya iadeli taahhütlü mektupla
on günlük süre vererek borcunu yerine getirmesini, aksi hâlde, süre sonunda,
sözleşmenin feshedilmiş sayılacağını ihtar
eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sigorta sözleşmesi
feshedilmiş olur. Sigortacının, sigorta ettirenin temerrüdü
nedeniyle Türk Borçlar Kanunundan doğan diğer hakları
saklıdır.
(4) Bir sigorta dönemi
içinde sigorta ettirene iki defa ihtar gönderilmişse sigortacı,
sigorta döneminin sonunda hüküm doğurmak üzere sözleşmeyi
feshedebilir. Can sigortalarında indirime ilişkin hükümler
saklıdır.
b) Beyan yükümlülüğü
aa) Sözleşmenin
yapılmasında
aaa) Genel olarak
MADDE 1435- (1) Sigorta ettiren
sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya
bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle
yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış
bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya
değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek
nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından
yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye
kadar önemli sayılır.
bbb) Yazılı
sorular
MADDE 1436- (1) Sigortacı sigorta
ettirene, cevaplaması için sorular içeren bir liste vermişse,
sunulan listede yer alan sorular dışında kalan hususlara
ilişkin olarak sigorta ettirene hiçbir sorumluluk yüklenemez;
meğerki, sigorta ettiren önemli bir hususu kötüniyetle
saklamış olsun.
(2) Sigortacı,
liste dışında öğrenmek istediği hususlar varsa
bunlar hakkında da soru sorabilir. Söz konusu soruların da
yazılı ve açık olması gerekir. Sigorta ettiren bu
soruları cevaplamakla yükümlüdür.
ccc) Bağlantı
MADDE 1437- (1) Tazminat ve bedel
ödemelerinde, bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir husus ile
rizikonun gerçekleşmesi arasındaki bağlantı, 1439 uncu
maddede öngörülen kurallar uyarınca dikkate alınır.
ddd) Sigortacı
tarafından gerçek durumun bilinmesi
MADDE 1438- (1) Bildirilmeyen veya
yanlış bildirilen bir hususun ya da olgunun gerçek durumu
sigortacı tarafından biliniyorsa, sigortacı beyan yükümlülüğünün
ihlal edilmiş olduğunu ileri sürerek sözleşmeden cayamaz.
İspat yükü sigorta ettirene aittir.
eee) Yaptırım
MADDE 1439- (1) Sigortacı için
önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış
bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı 1440 ıncı
maddede belirtilen süre içinde sözleşmeden cayabilir veya prim
farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde
kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul
olunur. Önemli olan bir hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu
öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından
önemli sayılmaması durumu değiştirmez.
(2) Rizikonun
gerçekleşmesinden sonra, sigorta ettirenin ihmali ile beyan
yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, bu ihlal tazminatın veya
bedelin miktarına yahut rizikonun gerçekleşmesine etki edebilecek
nitelikte ise, ihmalin derecesine göre tazminattan indirim yapılır.
Sigorta ettirenin kusuru kast derecesinde ise beyan yükümlülüğünün
ihlali ile gerçekleşen riziko arasında bağlantı varsa,
sigortacının tazminat veya bedel ödeme borcu ortadan kalkar;
bağlantı yoksa, sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim
arasındaki oranı dikkate alarak sigorta tazminatını veya
bedelini öder.
fff) Caymanın
şekli ve süresi
MADDE 1440- (1) Caymanın, sigorta
ettirene bir beyanla yöneltilmesi şarttır.
(2) Cayma,
onbeş gün içinde sigorta ettirene bildirilir. Bu süre
sigortacının bildirim yükümlülüğünün ihlal edilmiş
olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlar.
ggg) Caymanın
hükümleri
MADDE 1441- (1) Cayma hâlinde, sigorta
ettiren kasıtlı ise, sigortacı rizikoyu
taşıdığı süreye ait primlere hak kazanır.
hhh) Cayma
hakkının düşmesi
MADDE 1442- (1) Cayma hakkı
aşağıdaki hâllerde kullanılamaz:
a) Cayma hakkının
kullanılmasından açıkça veya zımnen vazgeçilmişse.
b) Caymaya yol açan ihlale
sigortacı sebebiyet vermişse.
c) Sigortacı,
sorularından bazıları cevapsız
bırakıldığı hâlde sözleşmeyi
yapmışsa.
bb) Teklifin
yapılması ile kabulü arasındaki değişiklikleri beyan
yükümlülüğü
MADDE 1443- (1) Teklifin
yapılması ile kabulü arasındaki değişiklikler
hakkında sözleşmenin yapılması sırasındaki
beyan yükümlülüğüne ilişkin madde hükümleri kıyas yoluyla
uygulanır.
cc) Sözleşme süresi
içinde
aaa) Genel olarak
MADDE 1444- (1) Sigorta ettiren,
sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni
olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak
tazminat tutarının artmasını etkileyici
davranış ve işlemlerde bulunamaz.
(2) Sigorta ettiren
veya onun izniyle başkası, rizikonun gerçekleşme ihtimalini
artırıcı veya mevcut durumu
ağırlaştırıcı işlemlerde bulunursa yahut
sözleşme yapılırken açıkça riziko
ağırlaşması olarak kabul edilmiş
bulunan hususlardan biri gerçekleşirse
derhâl; bu işlemler bilgisi dışında yapılmışsa,
bu hususu öğrendiği tarihten itibaren en geç on gün içinde durumu
sigortacıya bildirir.
bbb) Sigortacının
hakları
MADDE 1445- (1) Sigortacı
sözleşmenin süresi içinde, rizikonun gerçekleşmesi veya mevcut
durumun ağırlaşması ihtimalini ya da sözleşmede
riziko ağırlaşması olarak kabul edilebilecek
olayların varlığını
öğrendiği takdirde, bu
tarihten itibaren bir ay içinde
sözleşmeyi feshedebilir veya prim farkı isteyebilir. Farkın on
gün içinde kabul edilmemesi hâlinde sözleşme feshedilmiş
sayılır.
(2) Değişikliklerin
yapılmasından önceki duruma dönüldüğü takdirde fesih
hakkı kullanılamaz.
(3) Süresinde
kullanılmayan fesih ve prim farkını isteme hakkı
düşer.
(4) Rizikonun
artmasına, sigortacının menfaati ile ilişkili bir husus,
sigortacının sorumlu olduğu bir olay veya insanî bir görevin
yerine getirilmesi ve hayat sigortalarında da sigortalının
sağlık durumunda meydana gelen değişiklikler sebep
olmuşsa, birinci ilâ üçüncü fıkra hükümleri uygulanmaz.
(5) Rizikonun
gerçekleşmesinden sonra sigorta ettirenin ihmali belirlendiği ve
değişikliklere ilişkin beyan yükümlülüğünün ihlal
edildiği saptandığı takdirde, söz konusu ihlal tazminat
miktarına veya bedele ya da rizikonun gerçekleşmesine etki
edebilecek nitelikte ise, ihmalin derecesine göre, tazminattan veya bedelden
indirim yapılır. Sigorta ettirenin kastı hâlinde ise meydana
gelen değişiklik ile gerçekleşen riziko arasında
bağlantı varsa, sigortacı sözleşmeyi feshedebilir; bu
durumda sigorta tazminatı veya bedeli ödenmez. Bağlantı yoksa,
sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı
dikkate alarak sigorta tazminatını veya bedelini öder.
(6) Sigortacı,
rizikonun gerçekleşmesinden önce, sigorta ettirenin beyan
yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal ettiğini
öğrenince, birinci fıkraya göre sözleşmeyi feshetse bile,
değişikliğin meydana geldiği sigorta dönemine ait prime
hak kazanır.
(7) Sigortacıya
tanınan feshin bildirim süresi veya feshin hüküm ifade etmesi için
verilen süre içinde, yapılan değişiklikle
bağlantılı olarak rizikonun gerçekleşmesi hâlinde,
sigorta tazminatı veya bedeli ödenen primle ödenmesi gereken prim
arasındaki oran dikkate alınarak hesaplanır.
dd) Riziko
gerçekleştiğinde
MADDE 1446- (1) Sigorta ettiren,
rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin
sigortacıya bildirir.
(2) Rizikonun
gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya
geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa
neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre,
tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.
(3) Sigortacı
rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse,
ikinci fıkra hükmünden yararlanamaz.
c) Bilgi verme ve araştırma
yapılmasına izin verme yükümlülüğü
MADDE 1447- (1) Sigorta ettiren,
rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sözleşme uyarınca veya
sigortacının istemi üzerine, rizikonun veya tazminatın
kapsamının belirlenmesinde gerekli ve sigorta ettirenden
beklenebilecek olan her türlü bilgi ile belgeyi sigortacıya makul bir
süre içinde sağlamak zorundadır. Ayrıca, sigorta ettiren,
aldığı bilgi ve belgenin niteliğine göre, rizikonun
gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde
sigortacının inceleme yapmasına izin vermekle ve kendisinden
beklenen uygun önlemleri almakla yükümlüdür.
(2) Bu
yükümlülüğün ihlal edilmesi sebebiyle ödenecek tutar artarsa, kusurun
ağırlığına göre tazminattan indirim
yapılır.
d) Zararı önleme,
azaltma ve sigortacının rücu haklarını koruma
yükümlülüğü
MADDE 1448- (1) Sigorta ettiren,
rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek
olduğu durumlarda, zararın önlenmesi, azaltılması,
artmasına engel olunması veya sigortacının üçüncü
kişilere olan rücu haklarının korunabilmesi için, imkânlar ölçüsünde
önlemler almakla yükümlüdür. Sigorta ettiren, sigortacının bu
konudaki talimatlarına olabildiğince uymak zorundadır. Birden
çok sigortacının varlığı ve bunların
birbirlerine aykırı talimatlar vermeleri hâlinde, sigorta ettiren,
bu talimatlardan zararın azaltılması ve rücu
haklarının korunması bakımından en uygun
olanını dikkate alır.
(2) Bu
yükümlülüğe aykırılık sigortacı aleyhine bir durum
yaratmışsa, kusurun ağırlığına göre
tazminattan indirim yapılır.
(3) Sigortacı
sigorta ettirenin birinci fıkra gereğince yaptığı
makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigorta
tazminatından veya bedelinden ayrı olarak tazmin etmekle
yükümlüdür. Eksik sigortanın yapıldığı hâllerde 1462
nci madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
(4) Sigortacı,
sigorta ettirenin istemi üzerine giderlerin karşılanması
amacıyla gerekli tutarı avans olarak ödemek zorundadır.
e) Sözleşmede
öngörülen yükümlülüklerin ihlali
MADDE 1449- (1) Sigortacıya
karşı yerine getirilmesi gereken ve sözleşmeden doğan bir
yükümlülüğün ihlali hâlinde, bu Kanunda ve diğer kanunlarda yer
alan özel düzenlemeler hariç olmak üzere, sigortacının
sözleşmeyi kısmen veya tamamen feshederek ifadan
kurtulabileceğine ilişkin hükümler, ihlalde kusur bulunmaması
hâlinde sonuç doğurmaz.
(2) İhlal kusura
dayandığı takdirde, durumun öğrenildiği tarihten
itibaren bir ay içinde kullanılmayan fesih hakkı düşer;
meğerki, Kanun farklı bir süre öngörmüş olsun.
(3) Sigortacı
ihlalin, rizikonun gerçekleşmesine ve sigortacının yerine
getirmesi gereken edimin kapsamına etki etmediği durumlarda,
sözleşmeyi feshedemez.
B) Kanun hükümlerinin
uygulama alanı
MADDE 1450- (1) Sosyal güvenlik
kurumları ile yapılan sözleşmeler hakkında, kendi
kanunlarında aksine hüküm bulunmadıkça, bu Kanun hükümleri
uygulanmaz.
C) Sigorta
sözleşmeleri hakkında uygulanacak hükümler
MADDE 1451- (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan
hâllerde sigorta sözleşmesi hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri
uygulanır.
D) Koruyucu hükümler
MADDE 1452- (1) 1404 ve 1408 inci madde
hükümleriyle 1429 uncu maddenin birinci fıkrasının ikinci
cümlesine aykırı sözleşmeler geçersizdir.
(2) 1418 ve 1420 nci
maddeler ile 1430 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmüne
aykırı sözleşme şartları geçersizdir.
(3) 1405, 1409, 1413
ilâ 1417, 1419, 1421, 1422 ilâ 1426 ncı maddeler, 1427 nci maddenin
ikinci ilâ beşinci fıkraları, 1428 inci madde, 1430 uncu
maddenin birinci ve üçüncü fıkraları, 1431 inci maddenin birinci,
ikinci ve dördüncü fıkraları ve 1433 ilâ 1449 uncu madde
hükümleri, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar aleyhine
değiştirilemez; değiştirilirse bu Kanun hükümleri
uygulanır.
İKİNCİ KISIM
Sigorta Türlerine İlişkin Özel
Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Zarar Sigortaları
A) Mal sigortaları
I - Menfaat ve kapsam
1. Genel olarak
MADDE 1453- (1) Rizikonun
gerçekleşmemesinde menfaati bulunanlar, bu menfaatlerini mal
sigortası ile teminat altına alabilirler.
(2) Rizikonun
gerçekleşmesi sonucu doğan kazanç kaybı ile sigorta edilen
malın ayıbından doğan hasarlar, aksine sözleşme
yoksa, sigorta kapsamında değildir. Mal bağlamında
kazancın, makul sınırı aşan kısmı sigorta
edilemez.
(3) Mal sigortası
niteliğindeki grup sigortalarında; mal girmesi veya
çıkması sebebiyle mal topluluğunda değişiklikler
meydana gelmiş olsa bile, sözleşme bütün hükümleriyle geçerlidir.
(4) Mal topluluğu
için yapılan mal sigortası, topluluğa dâhil münferit
parçaları da kapsar.
2. Başkası lehine
sigorta
MADDE 1454- (1) Sigorta ettiren, üçüncü
bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya
belirtmeyerek, sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan
haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine sözleşme yoksa,
sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve
onu dava edebilir.
(2) Üçüncü kişinin
adının belirtildiği durumlarda, tereddüt hâlinde, sigorta
ettirenin, üçüncü kişinin temsilcisi olarak değil, kendi adına
fakat üçüncü kişi lehine hareket ettiği kabul edilir.
(3) Sözleşmede,
sigortanın kimin menfaati için yaptırıldığı
açık da bırakılabilir. Kimin olacaksa onun lehine
yapılan böyle bir sigortanın, üçüncü kişi lehine
yaptırıldığı anlaşılırsa, ikinci
fıkra hükmü uygulanır.
3. Müşterek
menfaatlerin sigortası
MADDE 1455- (1) Bir malın veya o
mala ilişkin bir hakkın yalnız bir kısmında menfaat
sahibi olan kişi, kendisine ait kısımdan fazlasını
da sigorta ettirmişse, sigortanın bu fazlaya ilişkin
kısmı, sigorta ettirenle aynı menfaati olanlar lehine
yapılmış sayılır.
4. Menfaat üzerinde
sınırlamalar
a) Sınırlı
ayni hak
MADDE 1456- (1) Sınırlı
ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat
sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse,
sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı
üzerinde de devam eder.
(2) Sigortacıya,
mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği
takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı
sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın
sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği
durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın
tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi
şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir.
(3) İkinci
fıkra hükmüne aykırı hareket eden sigortacı,
sınırlı ayni hak sahipleri ödemeye sonradan yazılı
onay verdikleri takdirde, bunlara karşı sorumluluktan kurtulur.
(4) Sigortacı,
sigorta ettirenin prim ödeme borcunda temerrüde düştüğünü ve prim
farkı istemi dolayısıyla sigorta ettirene ihtarda
bulunduğunu, ayni hakkını kendisine bildirmiş olan ve
kendisi tarafından bilinen ayni hak sahiplerine de bildirir.
(5) Sigorta ettiren
veya sigortacı tarafından sözleşme feshedildiğinde veya
sözleşmeden cayıldığında; sigortacı, fesih veya
cayma bildirimi kendisi tarafından yapılmışsa, söz konusu
bildirim tarihinden, diğer hâllerde sözleşmenin sona ermesinden
itibaren, onbeş gün içinde, durumu sınırlı ayni hak
sahiplerine bildirir. Sigorta sözleşmesi, ayni hak sahipleri yönünden
sözleşmenin sona ermesinden itibaren onbeş gün süre ile geçerli
olur. Durumu öğrenen ayni hak sahibi, bu onbeş gün içinde
sözleşmeye devam edeceğini sigortacıya bildirmediği
takdirde, sigorta sözleşmesi, ayni hak sahibi için de geçersiz hâle
gelir. Ayni hak sahibi sözleşmeye devam etmek isterse, sigortacı
haklı bir neden olmadığı sürece bu istemi reddedemez.
(6) Sigortacı,
istem üzerine, sınırlı ayni hak sahibi olduğunu bildiren
kişiye sigorta koruması ile sigorta bedelinin miktarı hakkında
bilgi verir.
(7) Hak sahipliğini
sigortacıya bildiren sınırlı ayni hak sahibi
hakkında da 1416 ncı madde uygulanır.
(8) Bu madde hükümleri
sigorta ettiren lehine kurulmuş sınırlı ayni haklar için
uygulanmaz.
b) Haciz
MADDE 1457- (1) Sigortalı mal
haczedilirse, sigortacı, zamanında bilgilendirilmek
şartıyla, sigorta tazminatını icra müdürlüğüne
ödeyerek borcundan kurtulur. Bir malın haczinde, icra memuru, borçludan
söz konusu malların sigortalı olup olmadığını,
sigortalı ise, hangi sigortacı tarafından sigorta
edildiğini sorar; haczedilen malın sigortalı olduğunu
öğrendikten sonra, sigorta tazminatının diğer bir
bildirime kadar ancak icra müdürlüğüne ödenilmesiyle borçtan
kurtulacağını sigortacıya ihtar eder.
II - Geçmişe etkili
sigorta
MADDE 1458- (1) Sigorta, sigorta
koruması sözleşmenin yapılmasından önceki bir tarihten
itibaren sağlanacak şekilde yapılabilir. Ancak, rizikonun
gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin ortadan
kalkmış olduğu, sözleşmenin yapılması
sırasında, sigortacı ile sigorta ettiren ve sigortadan haberi
olmak şartıyla, sigortalı tarafından biliniyorsa
sözleşme geçersizdir. Rizikonun gerçekleştiği veya
gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalktığının sigorta
ettiren veya sigortalı tarafından bilinip sigortacı
tarafından bilinmediği durumlarda, sigortacı sözleşme ile
bağlı olmamakla birlikte, ödenmesi gereken primin tamamına hak
kazanır.
III - Tazminat ilkesi
1. Genel olarak
MADDE 1459- (1) Sigortacı,
sigortalının uğradığı zararı tazmin eder.
2. Sigorta değeri
MADDE 1460- (1) Sigorta değeri
sigorta olunan menfaatin tam değeridir.
3. Sigorta bedeli
MADDE 1461- (1) Sigortacının
sorumluluğu sigorta bedeli ile sınırlıdır. Sigorta
bedeli, rizikonun gerçekleştiği andaki sigortalı menfaatin
değerini aşsa bile, sigortacı uğranılan zarardan
fazlasını ödemez.
(2) Aynen tazmini
öngören yeni değer sigortaları hakkında birinci fıkra
hükmü uygulanmaz.
4. Hükümleri
a) Eksik sigorta
MADDE 1462- (1) Sigorta bedeli, sigorta
değerinden az olduğu takdirde, sigorta edilmiş menfaatin bir
kısmının zarara uğraması hâlinde sigortacı,
aksine sözleşme yoksa, sigorta bedelinin sigorta değerine olan
oranına göre tazminat öder.
b) Aşkın sigorta
MADDE 1463- (1) Sigorta bedeli sigorta
olunan menfaatin değerinin üstünde ise, aşan kısım
geçersizdir. Bu sebeple, sigorta bedeli ile sigorta priminin onu
karşılayan kısmı indirilir ve tahsil edilmiş fazla
prim geri verilir.
(2) Sigorta ettirenin,
mali çıkar sağlamak amacıyla kötüniyetle
yaptığı aşkın sigorta sözleşmesi geçersizdir.
Sözleşme yapılırken geçersizliği bilmeyen sigortacı,
durumu öğrendiği sigorta döneminin sonuna kadar prime hak
kazanır.
c) Takseli sigorta
MADDE 1464- (1) Taraflar sözleşme
ile sigorta değerini belirli bir para olarak belirlemişlerse, bu
para taraflar arasında, sigorta değeri için esas olur.
(2) Takse esaslı
şekilde fahiş ise, sigortacı taksenin indirilmesini
isteyebilir. Umulan kazanç takselenmiş ise, taksenin sözleşme
yapıldığı sırada ticari tahminlere göre elde
edilmesi mümkün görülen kazancı aşması hâlinde sigortacı
bunun indirilmesini isteyebilir.
d) Birden çok sigorta
aa) Kural
MADDE 1465- (1) Aynı menfaatin,
aynı rizikolara karşı, aynı süre için, birden çok
sigortacıya, aynı veya farklı tarihlerde sigorta ettirilmesi
hâlinde sigorta ettirene sigorta bedelinden daha fazlası ödenmez.
(2) Birden çok
sigortada, sigorta ettiren, sigortacılardan herbirine hem rizikonun
gerçekleştiğini hem de aynı menfaat için yapılan
diğer sigortaları bildirir. Bu hükme aykırılık
hâlinde 1446 ncı madde hükmü uygulanır.
bb) Müşterek sigorta
MADDE 1466- (1) Bir menfaat birden çok
sigortacı tarafından aynı zamanda, aynı süreler için ve
aynı rizikolara karşı sigorta edilmişse, yapılan
birden çok sigorta sözleşmesinin hepsi, ancak sigorta olunan menfaatin
değerine kadar geçerli sayılır. Bu takdirde sigortacılardan
her biri, sigorta bedellerinin toplamına göre, sigorta ettiği bedel
oranında sorumlu olur.
(2) Sözleşmelere
göre sigortacılar müteselsilen sorumlu oldukları takdirde,
sigortalı, uğradığı zarardan fazla bir para
isteyemeyeceği gibi, sigortacılardan her biri yalnız kendi
sözleşmesine göre ödemekle yükümlü olduğu bedele kadar sorumlu
olur. Bu hâlde ödemede bulunan sigortacının diğer
sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı,
sigortacıların sigortalıya sözleşme hükümlerine göre
ödemek zorunda oldukları bedeller oranındadır.
cc) Çifte sigorta
MADDE 1467- (1) Değerinin
tamamı sigorta olunan bir menfaat, sonradan aynı veya farklı
kişiler tarafından, aynı rizikolara karşı, aynı
süreler için sigorta ettirilemez; sigorta ettirilmişse, sigorta ancak
aşağıdaki hâl ve şartlarda geçerli sayılır:
a) Sonraki ve önceki
sigortacılar onay verirlerse; bu takdirde, sigorta sözleşmeleri
aynı zamanda yapılmış sayılarak riziko
gerçekleştiğinde sigorta bedeli, 1466 ncı maddede gösterilen
oranda sigortacılar tarafından ödenir.
b) Sigorta ettiren, önceki
sigortadan doğan haklarını ikinci sigortacıya devir veya
o haklardan feragat etmişse; bu takdirde, devir veya feragatin ikinci
sigorta poliçesine yazılması şarttır; yazılmazsa ikinci
sigorta sözleşmesi geçersiz sayılır.
c) Sonraki
sigortacının, ancak önceki sigortacının ödemediği
tazminattan sorumluluğu şart kılınmış ise; bu
hâlde önceden yapılmış olan sigortanın ikinci sigorta
poliçesine yazılması gerekir; yazılmazsa, ikinci sigorta
sözleşmesi geçersiz sayılır.
dd) Kısmi sigorta
MADDE 1468- (1) Sigorta olunan menfaatin
değeri önceki sözleşmeyle tamamen teminat altına
alınamamışsa bu menfaat, geri kalan değerine kadar bir
veya birkaç defa daha sigorta ettirilebilir. Bu takdirde, o menfaati sonradan
sigorta eden sigortacılar, bakiyeden dolayı sözleşmenin
yapılış tarihleri sırasıyla sorumlu olurlar.
Aynı günde yapılmış olan sözleşmeler, aynı anda
yapılmış sayılır.
e) Sigortacının
sigortalanan menfaati inceleyebilmesi
MADDE 1469- (1) Sigortacı, sigorta
süresi içinde sigortalı menfaatin değerini inceleyebilir.
IV - Sigorta edilen
menfaatin sahibinin değişmesi
MADDE 1470- (1) Sigorta edilen menfaatin
sahibinin değişmesi hâlinde, aksine sözleşme yoksa, sigorta
ilişkisi sona erer.
V - Zarar gören mal ve
zararın gerçekleştiği yerde değişiklik yapmama
MADDE 1471- (1) Sigorta ettiren,
hasarın saptanmasından önce, hasar konusu yerde ve malda, hasar
sebebinin veya zarar miktarının belirlenmesini güçleştirecek
veya engelleyecek bir değişiklik yapamaz; meğerki, bu
değişiklik sigortacının onayı veya zararı
azaltma amacı ile yapılmış olsun.
(2) Bu
yükümlülüğün kusurlu ihlalinde, ihlal ile zarar arasında illiyet
bulunması şartıyla, kusurun
ağırlığına göre tazminattan indirime gidilir.
VI Halefiyet
MADDE 1472- (1) Sigortacı, sigorta
tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine
geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı
sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği
bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir
dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin
veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı
uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat
ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
(2) Sigortalı,
birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici
şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur.
Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı
kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip
olduğu başvurma hakkını korur.
B) Sorumluluk
sigortaları
I - Genel hükümler
1. Sözleşmenin konusu
ve kapsamı
MADDE 1473- (1) Sigortacı
sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa,
sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra
doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan
kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta
sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.
(2) Sigorta,
sigortalının işletmesi ile ilgili sorumluluğu için
yaptırılmışsa, sözleşmede aksine hüküm
yoksa bu sigorta, sigortalının
temsilcisi ile işletmenin veya
işletmenin bir kısmının yönetiminde, denetiminde ve
işletmede çalıştırılan kişilerin
sorumluluğunu da karşılar. Bu durumda sigorta bu
kişilerin lehine yapılmış sayılır.
2. Hukuki koruma
MADDE 1474- (1) Sigortalı aleyhine
bir istem ileri sürüldüğünde, isteme ilişkin makul giderler
sigortacı tarafından karşılanır; sigorta bedelini
aşan giderlerin ödenebilmesi için sözleşmede hüküm
bulunmalıdır.
(2) Sigortacı,
sigortalının istemi üzerine, giderler için avans vermek
zorundadır.
3. Bildirim
yükümlülüğü
MADDE 1475- (1) Sigortalı sorumluluğunu
gerektirecek olayları, on gün içinde, sigortacıya bildirir.
(2) Sigortalı
kendisine yöneltilen istemi, aksi
kararlaştırılmamışsa derhâl sigortacıya
bildirir. Bu bildirim üzerine veya zarar görenin sigortacıya
doğrudan başvurması hâlinde 1427 nci madde uygulanır.
(3) Bildirim
yükümlülüğünün ihlali hâlinde, 1446 ncı maddenin ikinci ve üçüncü
fıkra hükümleri kıyas yolu ile uygulanır.
4. Sigortacının
yardımları
MADDE 1476- (1) Sigortacı, 1475
inci maddeye uygun olarak bildirimde bulunulması tarihinden itibaren
beş gün içinde, zarara uğrayanın istemleriyle ilgili olarak ve
sigortalının adına, fakat sorumluluk ve tüm giderler kendisine
ait olmak üzere, gerekli hukuki işlemlerin gerçekleştirilip,
kararların alınmasını ve ayrıca savunmaya
yardımda bulunmayı üstlenip üstlenmeyeceğini sigortalıya
bildirir; aksi hâlde bu maddenin dördüncü fıkrası uygulanır.
(2) Birinci
fıkrada belirlenen sürenin sonuna kadar yapılması zorunlu
işlemleri sigortalı yürütür.
(3) Sigortacı
birinci fıkra anlamında üstlenmede bulunmuşsa,
sigortalının hak ve menfaatlerini gözetir.
(4) Sigortacı
bildirimde bulunmamışsa, sigortalı aleyhine kesinleşen
tazminatı öder. Ancak, sigortalının sigortacının
onayını almadan yaptığı sulh sözleşmesi,
bildirimden itibaren onbeş gün içinde onay verilmemişse,
sigortacıya karşı geçersizdir; sigortacı haklı
olmayan sebeplerle sulhe onay vermekten kaçınamaz.
5. Kasten neden olma
MADDE 1477- (1) Sigortacı,
sigortalının, sorumluluk konusu olayı kasten
gerçekleştirmesinden doğan zararlardan sorumlu olmaz.
6. Doğrudan dava
hakkı
MADDE 1478- (1) Zarar gören,
uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan
kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli
zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla,
doğrudan sigortacıdan isteyebilir.
7. Sigortacının
zarar görenden bilgi alma hakkı
MADDE 1479- (1) Sigortacı, zarara
sebep olan olayın ve zarar miktarının belirlenmesi
amacıyla, zarar görenden bilgi isteyebilir. Zarar gören,
sağlanması ihtimali bulunan ve istenilmesi haklı görülebilecek
ilgili tüm belgeleri sigortacıya vermek zorundadır. Zarar görenin
bu zorunluluğa uymaması hâlinde, durumun zarar görene
yazılı bildirilmiş olması kaydıyla,
sigortacının sorumluluğu, zorunluluk yerine getirilmiş
olsaydı ödemek zorunda kalacağı miktarla
sınırlıdır.
8. Takas
MADDE 1480- (1) Sigortacı, zarar
görene ödeyeceği sigorta tazminatını, sigorta
sözleşmesinden doğan alacakları ile takas edemez.
9. Halefiyet
MADDE 1481- (1) Sigortacı, sigorta
tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer.
Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara
karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel
tutarında sigortacıya ait olur.
(2) Sorumlulara
karşı bir dava veya takip başlatılmışsa,
sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı
gerekmeksizin, halefiyet kuralı gereğince, sigortalısına
yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi
kaldığı yerden devam ettirebilir.
(3) Sigortalı veya
zarar gören, birinci fıkra gereğince sigortacıya geçen
haklarını ihlal edici şekilde davranırsa,
sigortacıya karşı sorumlu olur.
10. Zamanaşımı
MADDE 1482- (1) Sigortacıya
yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan itibaren on
yılda zamanaşımına uğrar.
II - Zorunlu sorumluluk
sigortaları
1. Sözleşme yapma
zorunluluğu
MADDE 1483- (1) Sigortacılar,
diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere, faaliyet
gösterdikleri dalların kapsamında bulunan zorunlu sigortaları
yapmaktan kaçınamazlar.
2. Zarar görenle
ilişkide ifa yükümlülüğü
MADDE 1484- (1) Sigortacı,
sigortalıya karşı ifa borcundan tamamen veya kısmen
kurtulmuş olsa da, zarar gören bakımından ifa borcu, zorunlu
sigorta miktarına kadar devam eder.
(2) Sigorta
ilişkisinin sona ermesi, zarar görene karşı ancak,
sigortacının sözleşmenin sona erdiğini veya
ereceğini yetkili mercilere bildirmesinden bir ay sonra hüküm
doğurur.
(3) Zarar, sosyal
güvenlik kurumları tarafından karşılandığı
ölçüde sigortacının sorumluluğu sona erer.
III - Sorumluluk
sigortalarına uygulanacak hükümler
MADDE 1485- (1) Sorumluluk
sigortalarına genel hükümlerle birlikte, 1454 üncü ve 1458 inci maddeler,
1466 ncı maddenin birinci fıkrası ve 1471 inci madde de
uygulanır.
C) Koruyucu hükümler
MADDE 1486- (1) 1453 üncü maddenin
ikinci fıkrasının ikinci cümlesi, 1458 inci maddenin birinci
fıkrasının ikinci cümlesi, 1459 ve 1461 inci maddeler, 1463
üncü maddenin birinci fıkrası, 1472 ve 1477 nci madde hükümlerine
aykırı yapılan sözleşmeler geçersizdir.
(2) 1456 ncı
maddenin birinci fıkrası, 1465 ilâ 1468, 1479, 1480, 1482, 1484 ve
1485 inci madde hükümlerine aykırı sözleşme şartları
geçersizdir.
(3) 1471 inci maddenin
ikinci fıkrası, 1474 ilâ 1476 ncı madde hükümleri
sigortalı aleyhine değiştirilemez; değiştirilirse bu
Kanun hükümleri uygulanır.
İKİNCİ BÖLÜM
Can Sigortaları
A) Hayat sigortası
I - Tanım
MADDE 1487- (1) Hayat sigortası ile
sigortacı, belli bir prim karşılığında, sigorta
ettirene veya onun belirlediği kişiye, sigortalının ölümü
veya hayatta kalması hâlinde, sigorta bedelini ödemeyi üstlenir.
(2) Hayatı sigorta
edilen kimse, ilk primin ödenmesinden önce ölmüşse sigorta
sözleşmesi geçersizdir.
II - Tontin
MADDE 1488- (1) Birden çok kişi
tarafından verilen katkı payları ile oluşturulan
varlıkların, belirli bir tarihte hayatta kalanlar ve ölenin önceden
belirlemiş olması hâlinde, lehtarlar arasında
paylaştırılması ilkesi uyarınca tontinler kurulabilir.
III - Sözleşmeden
cayma
MADDE 1489- (1) Sigorta ettiren,
sigortacının kendisine cayma hakkını
kullanabileceğini bildirmesinden itibaren onbeş gün içinde
sözleşmeden cayabilir. Bilgilendirmenin yapıldığı
sigortacı tarafından ispatlanır. Bilgilendirme
yapılmamışsa cayma hakkı ilk primin ödenmesinden bir ay
sonra sona erer.
(2) 1430 uncu madde
hükmü saklıdır.
IV - Hayatı sigorta
edilecek kişi
MADDE 1490- (1) Sigorta ettiren,
kendisinin veya başkasının hayatını, ölüm veya
hayatta kalma ihtimallerine karşı sigorta ettirebilir.
(2) Başkasının
hayatı üzerine sigorta yapılabilmesi için, o kişinin
hayatının devamında lehtarın menfaatinin bulunması
şarttır. Ayrıca, ölüm ihtimaline karşı yapılan
sigortalarda, sigorta bedelinin mutat cenaze giderlerini aşması
hâlinde sigortalının veya varsa kanuni temsilcisinin
yazılı izni gerekir. Sigortalı onbeş yaşından
büyükse kanuni temsilcinin dışında ayrıca onun da izni
alınır. İzin olmadan yapılan sözleşme, icazet
verilmediği takdirde geçersizdir.
(3) Kanuni temsilcinin
lehtar olarak atadığı veya kendisinin sigorta ettiren
olduğu durumlarda, kanuni temsilcinin iznin verilmesinde
sigortalıyı temsil yetkisi yoktur.
(4) Menfaat
şartının sözleşmenin yapılmasından sonra
ortadan kalkması hâlinde sözleşme o andan itibaren geçersiz hâle
gelir; ancak, sigorta ettirene iştira değeri ödenir.
V - Sigorta değeri
MADDE 1491- (1) Bir kimsenin hayatı
bir veya birkaç sigortacı tarafından çeşitli bedeller
üzerine sigorta ettirilebilir.
(2) Ödenecek bedelin
lehtarın maddi menfaatinden daha fazla olduğu durumlarda, aşan
kısım sigortalının lehine yapılmış
sayılır.
(3) 1472 nci madde hükmü hayat
sigortalarında uygulanmaz. Hayat sigortası sözleşmesi
gereği, sigorta şirketinden
kararlaştırılan sigorta bedelini
tahsil eden sigorta ettiren ve mirasçıları ile
rizikoya muhatap olan kişilerin mirasçılarının, rizikonun
gerçekleşmesine neden olan üçüncü kişiye karşı sahip
olduğu tazminat alacağını sigorta şirketine temlik
etmeleri geçersizdir.
VI - Doktor incelemesi
MADDE 1492- (1) Sigorta ettiren ile
sigortacı arasında, sigorta edilecek kişinin doktor
incelemesinden geçmesi kararlaştırılmış olsa bile,
sigortacı sigortalanacak kişiyi bu incelemeyi yaptırmaya
zorlayamaz.
VII - Lehtar
1. Atanması ve
değiştirilmesi
MADDE 1493- (1) Sigorta ettiren, 1490
ıncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları saklı
kalmak üzere, gerçek ya da tüzel kişi lehine sigorta sözleşmesi
yapabilir.
(2) Sigorta ettiren,
atadığı lehtarı sigortacıya bildirir.
(3) Lehtarın
sigortacıya bildirilmemiş olması hâlinde, sigortacı
iyiniyetle yaptığı ödeme ile borcundan kurtulur.
(4) Sigorta ettiren,
değiştirme hakkından vazgeçtiğini sigorta poliçesine
yazdırmakla beraber sigorta poliçesini lehtara teslim etmişse, o
kişiyi değiştiremez. Tereddüt hâlinde, sigorta ettirenin lehtarı
değiştirme hakkını saklı tuttuğu kabul edilir.
Sigorta ettirenin lehtarı değiştirme hakkından
açıkça vazgeçtiği ve sigorta poliçesinin lehtara verildiği
hâllerde bile, mirasçılıktan çıkarma veya hibeden rücu hâlleri
gerçekleşmiş yahut ilgililer arasında o kişinin lehtar
olarak atanmasına ilişkin sebep ortadan kalkmış ise
lehtar değiştirilebilir.
(5) Lehtar
atanması ve lehtar değişiklikleri sigortacının
iznine bağlı değildir.
(6) Lehtarın
değiştirilemeyeceği durumlarda, sigorta ettiren
tarafından ayrılma ve ödünç alma hakları
kullanıldığı takdirde, ödenecek tutar üzerinde lehtar hak
sahibi olduğu gibi, rizikonun gerçekleşmesinden önce
sigortacının iflası sonucu ödenecek miktar üzerinde de, aksi
kararlaştırılmadıkça, lehtar hak sahibidir.
(7) Sigortacıdan
edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça,
lehtara aittir.
2. Lehtar atanmasına
ilişkin yorum kuralı
MADDE 1494- (1) Ölüm rizikosuna
karşı yapılmış sigortalarda, birden fazla kişi
payları belirtilmeksizin lehtar olarak atanmışsa, sigorta bedeli
üzerinde hepsi eşit oranda hak sahibidir. Hak sahiplerinden biri
tarafından alınmayan pay, diğerlerinin payına eklenir.
Mirasın reddi veya mirastan vazgeçme lehtarın hakkı üzerinde
etkili olmaz.
(2) Ölüm rizikosuna
karşı yapılan sigortalarda lehtar belirtilmemişse,
sözleşmenin sigorta ettirenin mirasçıları lehine, yaşama
ihtimaline karşı yapılmış sigortalarda ise
sigortalı lehine yapıldığı kabul olunur.
VIII - Sigorta ettiren
lehine hak
MADDE 1495- (1) Lehtarın,
sigortacıya karşı, istem hakkını kazanamaması
hâlinde, bu hak sigorta ettirene, onun da ölmüş olması hâlinde,
mirasçılarına geçer.
IX - Grup sigortaları
MADDE 1496- (1) En az on kişiden
oluşan, sigorta ettiren tarafından, belirli kıstaslara göre
kimlerden oluştuğunun belirlenebilmesi imkânı bulunan bir
gruba dâhil kişiler lehine, tek bir sözleşme ile sigorta
yapılabilir. Sözleşmenin devamı sırasında gruba
dâhil herkes sigortadan, grup sigortası sözleşmesi sonuna kadar
yararlanır. Sözleşmenin yapılmasından sonra grubun on
kişinin altına düşmesi sözleşmenin geçerliliğini
etkilemez.
(2) Grupta yer alan her
kişiye poliçe içeriğini özetleyen bir belge verilir.
(3) Grup
sigortalarında lehtarı atama hakkı, aksi
kararlaştırılmamışsa, grupta yer alan kişiye
aittir.
(4) Sözleşme
süresi içinde gruptan ayrılma hâlinde grup sigortası ile
sağlanan teminat, aksi
kararlaştırılmamışsa, sigorta
ettiren, sigortalı veya lehtar tarafından
bireysel olarak devam ettirilebilir. Sigortalı veya
lehtarın sözleşmeye bireysel olarak devam etmesi ancak sigorta ettiren
sıfatıyla olur. Bu kişiler geçmiş günlere ait kendilerine
düşen prim borçlarından, önceki sigorta ettirenle birlikte
sorumludur.
(5) Grup
sigortalarında ayrılma, ödünç alma, indirme, bildirim
yükümlülüğü ve ilgili diğer konular Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu
Bakanlık tarafından çıkartılacak yönetmelikle düzenlenir.
X - Beyanlar
1. Yanlış
yaş beyanı
MADDE 1497- (1) Sigortalının
sözleşmenin yapılması sırasında
yaşının yanlış bildirilmesi sonucu prim düşük
belirlenmişse, sigorta bedeli, gerçek yaşa göre alınması
gereken primin, belirlenen prime olan oranına göre ödenir.
İndirimden önce riziko gerçekleşip sigorta bedeli ödenmiş ise
sigortacı ödediği fazla kısmın geriye verilmesini
faiziyle birlikte isteyebilir.
(2) Gerçek yaşa
göre fazla prim ödenmesi hâlinde, sigorta bedeli ödenen prime göre
artırılır. Artırımdan önce sigorta bedeli
ödenmiş ise eksik kısım sigortacı tarafından
tamamlanır.
(3) Sigortacı,
yanlış yaş bildirimi sebebiyle sadece gerçek yaşın,
sözleşmenin yapıldığı sırada teknik esaslara
göre belirlenen sınırlar dışında kalması
hâlinde, sözleşmeden cayabilir.
2. Sözleşmenin
yapılması sırasındaki beyan yükümlülüğünün ihlali
MADDE 1498- (1) Sigortacı,
yenilemeler de dâhil olmak üzere, sözleşmenin yapılmasından
itibaren beş yıl geçmişse, sigorta ettirenin sözleşmenin
yapılması sırasında beyan yükümlülüğünü ihlal
etmiş olması nedeniyle sözleşmeden cayamaz, sadece prim
farkı isteyebilir; meğerki, beyan yükümlülüğü kasıtlı
bir şekilde ihlal edilmiş olsun. Sigorta ettiren, prim
farkını ödemeyi kabul etmezse sigortacı, riziko
gerçekleştiğinde ödenen primle ödenmesi gereken prim
arasındaki oranı dikkate alarak sigorta bedelini öder. Ancak, risk
artışı beyan yükümlülüğünün ihlali nedeniyle sigortacının
teknik esaslarına göre saptanan sınırlarının
dışında kalmışsa, sigortacı sözleşmeden
cayabilir. Yenilenen sözleşmelerde bu süre, ilk sözleşmenin
yapıldığı tarihten başlar.
3. Sözleşmenin
devamı sırasındaki beyan yükümlülüğünün ihlali
MADDE 1499- (1) Sigortacı,
rizikonun artmasından itibaren, yenilemeler de dâhil olmak üzere
beş yıl geçmişse, sigorta ettirenin beyan yükümlülüğünün
ihlal edilmiş olması nedeniyle sözleşmeyi feshedemez; sadece
prim farkı isteyebilir; meğerki, beyan yükümlülüğü kasıtlı
bir şekilde ihlal edilmiş olsun. Sigorta ettiren prim
farkını ödemeyi kabul etmezse, riziko gerçekleştiğinde
sigortacı ödenen primle ödenmesi gereken prim arasındaki oranı
dikkate alarak, sigorta bedelini öder. Ancak, beyan yükümlülüğünün
ihlali nedeniyle riziko artışı, teknik esaslara göre tespit
edilen sınırlar dışında kalmış ise,
sigortacı sözleşmeyi feshedebilir.
XI - Sigortadan
ayrılma
MADDE 1500- (1) Sigorta ettiren, en az bir
yıldan beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık primi
ödenmiş olan sigorta sözleşmelerinde,
istediği zaman sözleşmeyi sona
erdirerek sigortadan ayrılabilir. Ayrılma değeri,
ayrılmanın istenildiği andaki genel kabul görmüş aktüerya
kurallarına uygun bir biçimde hesaplanan değerdir.
(2) Yaşama
ihtimaline karşı yapılan sigortalarda, sigortacıdan
ayrılma değerinin istenilebilmesi için sigortalının
sağlıklı olduğunu ispat etmesi gerekir.
XII - Ödünç verme
MADDE 1501- (1) En az bir yıldan
beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık primi ödenmiş olan
sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettirenin istemesi hâlinde
sigortacı, istem anındaki, genel kabul görmüş aktüerya
kurallarına uygun bir biçimde hesaplanan değer üzerinden
sigortalıya ödünç para vermek zorundadır.
XIII - Prim ödenmesinden
muaf sigorta
MADDE 1502- (1) En az bir yıldan
beri yürürlükte bulunan ve bir yıllık primi ödenmiş olan
sigorta sözleşmelerinde, sigorta ettiren daha sonra prim ödeme borcunu
yerine getirmezse, sigortacı bu sebeple sözleşmeyi feshedemez ve
prim isteyemez. Bu hâlde sigorta, prim ödenmesinden muaf sigortaya
dönüşür. Prim ödenmesinden muaf sigortada, sigorta bedeli ödenen primle
sözleşme uyarınca ödenmesi gereken prim arasındaki orana göre
ödenir.
XIV - İntihar
MADDE 1503- (1) Sigortalı, yenilemeler de
dâhil olmak üzere, en az üç yıldan beri devam eden ve ölüm ihtimaline
karşı yapılan bir sözleşmede, bu süre geçtikten sonra
intihar ederse veya intihara teşebbüs sonucu ölürse, sigortacı
sigorta bedelini ödemekle yükümlüdür.
(2) Sigortalının
intiharı veya intihara teşebbüsü sonucu ölümü, akli melekelerindeki
bir rahatsızlık sebebiyle üç yıldan önce gerçekleşmiş
ise sigortacı sigorta bedelini ödemek zorundadır.
XV - Sigorta ettiren veya
lehtarın sigortalıyı öldürmesi
MADDE 1504- (1) Sigorta ettiren, sigorta
bedelini ödeme borcunun doğmasını sağlamak amacıyla
sigortalıyı öldürür veya öldürülmesinde suç ortaklığı
ederse, sigortacı bedel ödeme borcundan kurtulur.
(2) Lehtar,
sigortalıyı öldürmüş veya onun öldürülmesinde herhangi bir
şekilde suç ortaklığı etmişse, sigorta bedelinden
mahrum kalır ve bu bedel ölenin mirasçılarına ödenir.
XVI - Lehtarın sigorta
ettirenin yerine geçmesi
MADDE 1505- (1) Sigorta ettiren lehine sigorta
sözleşmesinden doğan alacaklar ihtiyaten veya kesin olarak
haczedilirse ya da sigorta ettiren hakkında iflasın
açılmasına karar verilirse, adı belirtilerek gösterilmiş
olan lehtar, sigorta sözleşmesine sigorta ettirenin onayı ile onun
yerine taraf olabilir.
(2) Lehtar,
sözleşmeye taraf olursa, sözleşmenin sigortacı tarafından
feshi hâlinde, haczi uygulatan alacaklının veya iflas
masasının alacaklarını, sigorta ettirenin sigortacıdan
isteyebileceği miktara kadar karşılamakla yükümlüdür.
(3) Sözleşmede
lehtar hiç veya adı belirtilerek gösterilmemişse, birinci
fıkrada açıklanan hak, sigorta ettirenin eşine ve
çocuklarına geçer.
(4) Lehtarın veya
eş ve çocuklarının, sigorta ettirenin yerine sözleşmeye
taraf olabilmeleri için, sigortacıya bildirimde bulunmaları
şarttır. Lehtarın veya eş ve çocuklarının haczi
öğrendikleri veya iflasın açıldığı tarihten
başlayarak, bir ay içinde bildirim yapmamaları hâlinde, birinci
fıkrada açıklanan hak düşer.
XVII -
Sigortacının iflası
MADDE 1506- (1) Sigortacının
iflasının açıldığı tarihte, bir yıldan
uzun süreli sigortalarda, riziko gerçekleşmemiş veya
gerçekleşmiş fakat bedel ödenmemişse, ilk hâlde iflasın
açıldığı, ikincisinde ise rizikonun gerçekleştiği
andaki matematik karşılıklar hak sahiplerine ödenir. Rizikonun
gerçekleştiği durumlarda, matematik
karşılıkları aşan kısım,
sigortacının teminatından karşılanır; açık
kalan miktar garameye girer.
B) Kaza sigortası
I - Genel olarak
MADDE 1507- (1) Kaza sigortası,
belli bir prim karşılığında, sigortalının
uğrayacağı kaza sonucu ölüm, geçici veya sürekli engellilik ya
da işgöremezlik hâlleri için sigorta teminatı sağlar.
Ölüm, ani olarak veya kaza tarihinden itibaren en çok bir
yıl içinde gerçekleşmiş ise sigorta bedeli sigorta
ettirene yahut onun tarafından belirlenmiş kişiye; geçici ve
sürekli engellilik veya işgöremezlik hâllerinde ise sigortalıya
ödenir. (1)
(2) Geçici olarak
çalışma gücünden mahrum kalan sigortalıya, poliçede
yazılı süre ile sınırlı olmak üzere, mahrumiyetin
devam ettiği süre için günlük hesabıyla tazminat verilir.
II Tedavi giderleri
MADDE 1508- (1) Sigortacı, aksi
kararlaştırılmamışsa, poliçede yazılı
bedelden başka, sigortalının yaptığı tedavi
giderlerini de ödemekle yükümlüdür.
III - Sigortalı
MADDE 1509- (1) Kazaya karşı
sigorta, sigorta ettirenin veya başkasının
uğrayabileceği kazalara karşı yapılabilir.
IV - Uygulanacak hükümler
MADDE 1510- (1) Hayat sigortalarında
sigortalıyı düzenleyen 1490 ıncı maddenin ikinci ilâ
dördüncü fıkraları, kaza sonucu ölüm rizikosu için yapılan
sigortalarda da uygulanır.
(2) Hayat
sigortalarına ilişkin diğer hükümler, kaza sigortası
hakkında da kıyas yoluyla uygulanır.
(3) Gerçek zararın
sigortacı tarafından karşılanması öngörülmüş ise,
zarar sigortalarına ilişkin hükümler, kıyas yoluyla kaza
sigortası hakkında da uygulanır.
C) Hastalık ve
sağlık sigortası
I - Sigortanın
yaptırılması
MADDE 1511- (1) Hastalık ve
sağlık sigortaları, sigortalı lehine yapılabilir;
hastalık sigortalarında lehtar da belirlenebilir.
II - Teminatlar
1. Sigorta teminatı
MADDE 1512- (1) Sigortacı, hastalık
sigortası ile sözleşmede öngörülen hastalıklardan birinin veya
birkaçının, sözleşme süresi içinde gerçekleşmesi veya
ortaya çıkması hâli için sigorta teminatı sağlar.
Sözleşmede birden çok hastalık sigorta teminatına
bağlanmışsa, hastalıklardan birinin gerçekleşmesi
veya ortaya çıkması hâlinde bedel ödenir ve sözleşme sona
erer. Teminatın, aksi kararlaştırılmamışsa,
hastalıklardan sadece birinin gerçekleşmesi hâli için
verildiği kabul edilir.
2. Sağlık
sigortası teminatları
MADDE 1513- (1) Sağlık sigortası
ile sigortacı;
a) Hastalık sonucu
gerekli hâle gelen ilaç dâhil, her türlü tıbbi bakım, gebelik ve
doğum, hastalıkların erken tanısına yönelik, ayaktaki
incelemeler de içinde olmak üzere, sözleşmede
kararlaştırılan giderleri,
b) Tedavinin tıbben
yatarak yapılmasının gerekli olduğu durumlarda günlük
hastane giderleri,
c) Sigortalının,
hastalık sonucu çalışamaması nedeniyle elde
edemediği kazançlar için kararlaştırılan günlük iş
görememe parası,
d) Sigortalı, bakıma
ihtiyaç duyar duruma geldiği takdirde, bakım nedeniyle doğan
giderler veya kararlaştırılan gündelik bakım parası,
için teminat verir.
(2) Teminat, aksi
kararlaştırılmamışsa, birinci fıkradaki tutarların
tümünü kapsar.
III - Sigorta değeri
MADDE 1514- (1) Sigortalının
sağlığı, hastalık sigortaları ile meblağ
sigortası şeklinde düzenlenen sağlık sigortalarında
bir veya birkaç sigortacı tarafından, çeşitli
bedellerle sigorta ettirilebilir.
(2) Ödenecek bedelin
menfaatten fazla olduğu durumlarda, aşan kısım
sigortalının lehine yapılmış sayılır.
IV - Hastalık
sigortasında lehtar
MADDE 1515- (1) Lehtarı belirleyerek
başkasının hastalığı üzerine sigorta
yapılabilmesi için, o kimse ile lehtar arasında bir menfaat
ilişkisinin bulunması şarttır. Ayrıca
sigortalının yazılı izni gerekir. Sigortalının
kanuni temsilcisinin bulunduğu durumlarda, yazılı izin kanuni
temsilci tarafından verilir. Sigortalı onbeş
yaşını doldurmuşsa, ayrıca onun da izni
alınır; aksi takdirde yapılan sözleşme geçersizdir.
(2) Kanuni temsilcinin,
lehtar olarak belirlendiği veya sigorta ettiren olduğu hâllerde,
iznin verilmesinde sigortalıyı temsil yetkisi yoktur.
(3) Sigorta ettiren,
belirlediği lehtarı sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Bu
yükümlülük yerine getirilmediği takdirde, sigortacı iyiniyetle
yaptığı ödeme ile borcundan kurtulur.
(4) Lehtarın
belirtilmediği hâllerde, sigortanın sigortalı lehine
yapıldığı kabul edilir.
V - Bekleme süresi
MADDE 1516- (1) Bekleme sürelerini
öngören sigorta sözleşmelerinde, bekleme süresinin üst
sınırı Hazine Müsteşarlığınca veya
Müsteşarlığın uygun göreceği bir kurum
tarafından belirlenir.
VI - Yeni doğan
bebeğin ve evlat edinilenin sigorta kapsamında olması
MADDE 1517- (1) Doğum
sırasında, ana babadan biri için yaptırılmış
bir hastalık veya sağlık sigortasının bulunması
hâlinde, aksi kararlaştırılmamışsa, doğumun
tamamlanmasından itibaren bebek, ek prim olmaksızın
sigortanın kapsamına girer. Ancak, bunun için doğumun en geç
iki ay içinde sigortacıya bildirilmesi gerekir.
(2) Evlat edinilen
küçükler hakkında da birinci fıkra hükmü uygulanır.
VII - Bilgi isteme
hakkı
MADDE 1518- (1) Sigortacı, ifa
yükümlülüğünü incelerken, ilgili kişinin veya onun kanuni
temsilcisinin istemesi hâlinde, bunlar tarafından belirlenen doktora,
teminat kapsamındaki hastalığın gerçekleşip
gerçekleşmediği ve tıbbi tedavi uygulanmasının
gerekliliği konusunda aldığı rapor hakkında bilgi ve
rapor üzerinde inceleme imkânı vermek zorundadır.
VIII - Hastalık ve
sağlık sigortasına uygulanacak diğer hükümler
MADDE 1519- (1) Hayat sigortalarına
ilişkin hükümler 1497 ve 1504 üncü madde hükümleri
dışında hastalık sigortasına da uygulanır.
Ancak hastalık sigortasına 1503 üncü maddenin uygulanabilmesi,
sözleşmede öngörülen rizikonun intihara teşebbüs nedeniyle
gerçekleşmiş olmasına bağlıdır.
(2) Sigortalının
uğradığı hastalık, ilaç ve tedavi giderleri için
harcama yapılması gibi gerçek zararların sigortacı
tarafından karşılanması öngörülen sağlık
sigortalarında ise, genel hükümler dışında, zarar
sigortalarına ilişkin hükümler ile 1500 ilâ 1502 nci madde
hükümleri sağlık sigortası hakkında da uygulanır.
IX - Koruyucu hükümler
MADDE 1520- (1) 1487 nci maddenin ikinci
fıkrası, 1490 ıncı maddenin ikinci
fıkrasının ilk cümlesi ile dördüncü fıkrası, 1504
üncü madde ve 1515 inci maddenin birinci fıkrasının birinci
cümlesi hükümlerine aykırı sözleşmeler geçersizdir.
(2) 1490 ıncı
maddenin üçüncü fıkrası, 1491 inci maddenin ikinci
fıkrası, 1496 ncı maddenin birinci
fıkrası, 1506 ncı madde, 1507
nci maddenin birinci fıkrası, 1510 uncu
madde, 1511 inci madde, 1514 üncü maddenin ikinci fıkrası, 1515
inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi ile ikinci fıkrası,
1518 inci madde ve 1519 uncu madde hükümlerine aykırı sözleşme
şartları geçersizdir.
(3) 1489 uncu madde,
1490 ıncı maddenin ikinci fıkrasının ikinci ve
üçüncü cümleleri, 1492 nci madde, 1497 ilâ 1503 üncü maddeler, 1515 inci
maddenin birinci fıkrasının dördüncü cümlesi ve 1517 nci madde
hükümleri sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar aleyhine
değiştirilemez; değiştirilirse bu Kanun hükümleri
uygulanır.
SON HÜKÜMLER
A) Şirket
davalarında yargılama usulü
MADDE 1521- (1) Ticaret şirketlerinde,
ortakların veya pay sahiplerinin şirketle veya birbirleriyle
şirket ortaklığından veya pay sahipliğinden
kaynaklanan davalarda veya şirketin yönetim kurulu üyeleri,
yöneticileri, müdürleri, tasfiye memurları ya da denetçilerine
karşı açılacak davalarda basit yargılama usulü
uygulanır.
B) Ölçeklerine göre
işletmeler
MADDE 1522- (1) Küçük ve orta büyüklükteki
işletmeleri tanımlayan ölçütler, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumunun görüşleri alınarak, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı tarafından yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelik,
Resmî Gazetede yayımlanır. Bu ölçütler bu Kanunun ilgili tüm
hükümlerine uygulanır.
C) Ölçeklerine göre sermaye
şirketleri
MADDE 1523- (1) Bu Kanunun 1522 nci
maddesine istinaden belirlenen küçük ve orta ölçekli işletme ölçütleri,
sermaye şirketleri için de geçerlidir. Bu ölçütlerin üzerindeki sermaye
şirketleri ise büyük sermaye şirketi sayılır.
(2) Küçük ve orta
ölçekli olsalar dahi, aşağıdaki şirketler büyük sermaye
şirketi sayılırlar:
a) (Mülga)
b) Esas faaliyet
konularından biri, varlıkları güvenilir kişi
sıfatıyla geniş bir kitle adına muhafaza etmek olan
bankalar, yatırım bankaları, sigorta şirketleri,
emeklilik şirketleri ve benzerleri.
(3) Birinci
fıkraya göre belirlenen büyüklük ölçütleri, bilanço günü
itibarıyla, birbirini izleyen iki faaliyet döneminde
aşılmışsa veya bu ölçütlerin altında
kalınmışsa şirketin büyüklük yönünden konumu
değişir.
(4) Tür
değiştirme hâlinde ve yeni kuruluş şeklindeki
birleşmelerde, şirketin konumu, tür değiştirmenin veya
birleşmenin gerçekleşmesinden sonraki ilk bilanço gününde, birinci
ve ikinci fıkralarda yer alan şartlara göre belirlenir.
(5) İşçi
sendikalarının ve diğer kanunlarda öngörülmüş bulunan
yetkililerin ve kişilerin bu konuda bilgi alma hakları
saklıdır.
D) Elektronik işlemler
ve bilgi toplumu hizmetleri
I - İnternet sitesi
MADDE 1524- (1) 397 nci maddenin dördüncü fıkrası
uyarınca denetime tabi olan sermaye şirketleri,
kuruluşlarının ticaret siciline tescili tarihinden itibaren üç
ay içinde bir internet sitesi açmak ve bu sitenin belirli bir bölümünü şirketçe
kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanmasına
özgülemek zorundadır. İnternet sitesinde yayımlanacak
içerikler, bu Kanunda belli bir süre belirtilmiş ise bu süre içinde,
belirtilmemiş ise içeriğin dayandığı işlemin
veya olgunun gerçekleştiği tarihten, tescil veya ilana
bağlandığı durumlarda ise tescil veya ilanın
yapıldığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde,
şirketin kuruluşundan internet sitesi açılıncaya kadar
geçen sürede yayımlanması gereken içerikler de bu sitenin
açıldığı tarihte siteye konulur.
(2) Birinci fıkrada
öngörülen yükümlülüklere uyulmaması, ilgili kararların iptal
edilmesinin sebebini oluşturur, Kanuna
aykırılığın tüm sonuçlarının
doğmasına yol açar ve kusuru bulunan yöneticiler ile yönetim kurulu
üyelerinin sorumluluğuna neden olur. Cezai hükümler saklıdır.
(3) İnternet sitesinin
bilgi toplumu hizmetlerine ayrılmış bölümü herkesin
erişimine açıktır. Erişim hakkının
kullanılması, ilgili olmak veya menfaati bulunmak gibi
kayıtlarla sınırlandırılamayacağı gibi
herhangi bir şarta da bağlanamaz. Bu ilkenin ihlali hâlinde herkes
engelin kaldırılması davasını açabilir.
(4) İnternet sitesinin bu
maddenin amaçlarına özgülenmiş kısmında yayımlanan
içeriğin başına tarih ve parantez içinde yönlendirilmiş
mesaj ibaresi konulur. Bu ibare ancak bu Kanuna ve bu fıkrada
anılan yönetmeliğe uyulmak suretiyle değiştirilebilir.
Özgülenen kısımda yer alan bir mesajın, yönlendirildiği
karinedir. Sitenin, bir numara altında tescili ve ilgili diğer
hususlar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından bir
yönetmelikle düzenlenir.
(5) Bu Kanun ve ilgili
diğer kanunlarda veya idari düzenlemelerde daha uzun bir süre
öngörülmedikçe, şirketin internet sitesine konulan bir içerik, üzerinde
bulunan tarihten itibaren en az altı ay süreyle internet sitesinde
kalır, aksi hâlde konulmamış sayılır.
(6) İnternet sitesiyle
ilgili olarak bu Kanunun ilgili maddelerinde ve bu maddede öngörülen
düzenlemeler denetime tabi olmayan sermaye şirketleri hakkında
uygulanmaz.
II - Beyanlar, belgeler ve
senetler
MADDE 1525- (1) Tarafların
açıkça anlaşmaları ve 18 inci maddenin üçüncü
fıkrası saklı kalmak şartıyla, ihbarlar, ihtarlar,
itirazlar ve benzeri beyanlar; fatura, teyit mektubu, iştirak
taahhütnamesi, toplantı çağrıları ve bu hüküm
uyarınca yapılan elektronik gönderme ve elektronik saklama
sözleşmesi, elektronik ortamda düzenlenebilir, yollanabilir, itiraza
uğrayabilir ve kabul edilmişse hüküm ifade eder.
(2) Kayıtlı
elektronik posta sistemine, bu sistemle yapılacak işlemler ile
bunların sonuçlarına, kayıtlı posta adresine sahip gerçek
kişilere, işletmelere ve şirketlere, kayıtlı
elektronik posta hizmet sağlayıcılarının hak ve
yükümlülüklerine, yetkilendirilmelerine ve denetlenmelerine ilişkin usul
ve esaslar Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından
bir yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelik bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren beş ay içinde yayımlanır.
III - Güvenli elektronik
imza
MADDE 1526- (1) Poliçe, bono, çek,
makbuz senedi, varant ve kambiyo senetlerine benzeyen senetler güvenli
elektronik imza ile düzenlenemez. Bu senetlere ilişkin kabul, aval ve
ciro gibi senet üzerinde gerçekleştirilen işlemler güvenli
elektronik imza ile yapılamaz.
(2) Konişmentonun,
taşıma senedinin ve sigorta poliçesinin imzası elle, faksimile
baskı, zımba, ıstampa, sembol şeklinde mekanik veya
elektronik herhangi bir araçla da atılabilir. Düzenlendikleri ülke
kanunlarının izin verdiği ölçüde bu
senetlerde yer alacak kayıtlar el yazısı, telgraf,
teleks, faks ve elektronik diğer araçlarla yazılabilir,
oluşturulabilir, gönderilebilir.
(3) Ticaret şirketleri
ile gerçek ve tüzel kişi diğer tacirlere ilişkin olarak, bu
Kanunun zorunlu tuttuğu bütün işlemler elektronik ortamda güvenli
elektronik imza ile de yapılabilir. Bu işlemlerin dayanağı
olan belgeler de aynı usulle elektronik ortamda düzenlenebilir. Zaman
unsurunun belirlenmesi gereken ve yönetmelikte düzenlenen hâllerde güvenli
elektronik imzaya eklenen zaman damgasının tarihi, diğer
hâllerde merkezî veri tabanı sistemindeki tarih esas alınır.
(4) Şirket
adına imza yetkisini haiz kişiler şirket namına kendi
adlarına üretilen güvenli elektronik imzayla imza atabilirler. Bu
durumda, kullanılacak nitelikli elektronik sertifikalarda sertifika
sahibi alanı içerisine, sertifika sahibinin ismiyle birlikte temsil
ettiği tüzel kişinin de ismi yazılır. Bu husus tescil ve
ilan edilir.
(5) Bu maddenin üçüncü ve
dördüncü fıkralarının uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar 26 ncı maddede düzenlenen yönetmelikte gösterilir.
IV - Elektronik ortamda
kurullar
1. İlkeler
MADDE 1527- (1) Şirket sözleşmesinde
veya esas sözleşmede düzenlenmiş olması şartıyla,
sermaye şirketlerinde yönetim kurulu ve müdürler kurulu tamamen
elektronik ortamda yapılabileceği gibi, bazı üyelerin fiziken
mevcut bulundukları bir toplantıya bir kısım üyelerin
elektronik ortamda katılması yoluyla
da icra edilebilir. Bu hâllerde Kanunda veya şirket
sözleşmesinde ve esas sözleşmede öngörülen toplantı ile karar
nisaplarına ilişkin hükümler aynen uygulanır.
(2) Kollektif, komandit,
limited ve sermayesi paylara bölünmüş şirketlerde, şirket
sözleşmesinde ve esas sözleşmede öngörülerek elektronik ortamda
ortaklar kuruluna ve genel kurula katılma, öneride bulunma ve oy verme,
fizikî katılımın, öneride bulunmanın ve oy vermenin bütün
hukuki sonuçlarını doğurur.
(3) Birinci ve ikinci
fıkrada öngörülen hâllerde, elektronik ortamda oy kullanabilmek için,
şirketin bu amaca özgülenmiş bir internet sitesine sahip
olması, ortağın bu yolda istemde bulunması, elektronik
ortam araçlarının etkin katılmaya elverişliliğinin
bir teknik raporla ispatlanıp bu raporun tescil ve ilan edilmesi ve oy
kullananların kimliklerinin saklanması şarttır.
(4) Birinci ve ikinci
fıkrada anılan şirketlerde esas sözleşme veya şirket
sözleşmesi gereği şirket yönetimi, bu yolla oy
kullanmanın bütün şartlarını gerçekleştirir ve
ortağa gerekli bütün araçları sağlar.
(5) Anonim
şirketlerde genel kurullara elektronik ortamda katılma, öneride
bulunma, görüş açıklama ve oy verme, fizikî katılmanın ve
oy vermenin bütün hukuki sonuçlarını doğurur. Bu hükmün
uygulanması esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca
hazırlanan yönetmelikle düzenlenir. Yönetmelikte, genel kurula
elektronik ortamda katılmaya ve oy vermeye ilişkin esas
sözleşme hükmünün örneği yer alır. Anonim şirketler
yönetmelikten aynen aktarılacak olan bu hükümde değişiklik
yapamazlar. Yönetmelik ayrıca oyun gerçek sahibi veya temsilcisi
tarafından kullanılmasını sağlayan kurallar ile 407
nci maddenin üçüncü fıkrasında öngörülen Bakanlık
temsilcilerinin bu hususa ilişkin yetkilerini içerir. Bu
yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte genel kurullara
elektronik ortamda katılma ve oy kullanma sisteminin uygulanması
pay senetleri borsaya kote edilmiş şirketlerde zorunlu hâle gelir.
(6) Birinci ilâ dördüncü
fıkra hükümleri çerçevesinde oyun gerçek sahibi tarafından kullanılmasına
ve uygulamaya ilişkin kurallar ile pay sahibinin temsilcisine internet
sitesi aracılığıyla talimat vermesi esas ve usulleri
Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak bir
tebliğle düzenlenir.
2. Uygulama kuralları
MADDE 1528- (1) Elektronik ortamı
kullanmak isteyen ortaklar, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri
elektronik posta adreslerini şirkete bildirirler.
E) Kurumsal yönetim
ilkeleri
MADDE 1529- (1) Halka açık anonim
şirketlerde kurumsal yönetim ilkeleri, yönetim kurulunun buna
ilişkin açıklamasının esasları ve şirketlerin
bu yönden derecelendirme kural ve sonuçları Sermaye Piyasası Kurulu
tarafından belirlenir.
(2) Sermaye Piyasası
Kurulunun uygun görüşü alınmak şartıyla, diğer kamu
kurum ve kuruluşları, sadece kendi alanları için geçerli
olabilecek kurumsal yönetim ilkeleriyle ilgili, ayrıntıya
ilişkin sınırlı düzenlemeler yapabilirler.
F) Ticari hükümlerle
yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç
ödemenin sonuçları
MADDE 1530- (1) Aksine bir hüküm
bulunmadığı takdirde, ticari hükümlerle yasaklanmış
işlemler ve şartlar batıldır. Ancak, sözleşme
uyarınca yerine getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili
makamların koymuş olduğu en yüksek sınırı
aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden
yapılmış sayılır; sınırı aşan
edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile, geri alınır.
Bu sınırlarda, Türk Borçlar Kanununun 27 nci maddesinin
ikinci fıkrasının ikinci cümlesi uygulanmaz.
(2) Ticari işletmeler
arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan
işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan
tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu,
gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede
öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu
ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) Mütemerrit borçlunun
alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin
sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize
hak kazanır.
(4) Sözleşmede ödeme günü
veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci
fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin
sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve
alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş
değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını
takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş
değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin
teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya
eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce
almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük
sürenin sonunda.
d) Kanunda veya
sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün
öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer
ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte
veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük
sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için
sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin
alınmasından itibaren otuz günü
aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine
ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden
geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün
olarak kabul edilir.
(5) Sözleşmede öngörülen
ödeme süresi, faturanın veya eş değer ödeme talebinin veya mal
veya hizmetin alındığı veya mal veya hizmetin gözden
geçirme ve kabul usulünün tamamlandığı tarihten itibaren en
fazla altmış gün olabilir. Şu kadar ki, alacaklı aleyhine
ağır bir haksız durum yaratmamak koşuluyla ve açıkça
anlaşmak suretiyle taraflar daha uzun bir süre öngörebilirler. Ancak
alacaklının küçük yahut orta ölçekli işletme (KOBİ) veya
tarımsal ya da hayvansal üretici olduğu veya borçlunun büyük
ölçekli işletme sıfatını
taşıdığı hâllerde, ödeme süresi, altmış
günü aşamaz.
(6) Gecikme faizi
ödenmeyeceğini veya ağır derecede haksız
sayılabilecek kadar az faiz ödeneceğini,
alacaklının geç ödeme
dolayısıyla uğrayacağı
zarardan borçlunun sorumlu olmayacağını veya
sınırlı bir şekilde sorumlu tutulabileceğini öngören
sözleşme hükümleri geçerizdir. Geçersizlik durumunda yedinci fıkra
uygulanır.
(7) Bu madde hükümleri
uyarınca alacaklıya yapılan geç ödemelere ilişkin
temerrüt faiz oranının sözleşmede öngörülmediği veya
ilgili hükümlerin geçersiz olduğu hâllerde uygulanacak faiz
oranını ve alacağın tahsili masrafları için talep edilebilecek
asgari giderim tutarını Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası her
yıl ocak ayında ilan eder. Faiz oranı, 4/12/1984 tarihli ve
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin
Kanunda öngörülen ticari işlere uygulanacak gecikme faizi oranından
en az yüzde sekiz fazla olmalıdır.
(8) Mal veya hizmet bedelinin
taksitle ödenmesinin öngörüldüğü durumlarda, bu maddenin ödeme
sürelerini düzenleyen hükümleri birinci taksit bakımından
uygulanır. Her bir taksit tutarının ödenmeyen kısmı
yedinci fıkrada öngörülen oranda gecikme faizine tabidir.
Alacaklının küçük veya orta ölçekli işletme veya tarımsal
veya hayvansal üretici olup borçlunun büyük ölçekli işletme olduğu
hâllerde taksitle ödemeyi öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.
G) Şirket ve
ortaklık terimlerinin kanuniliği
MADDE 1531- (1) Bu Kanuna göre
ortaklık, kollektif ortaklık, komandit ortaklık, anonim
ortaklık, sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklık,
limited ortaklık ve kooperatif ortaklık terimleri,
sırasıyla şirkete, kollektif şirkete, komandit
şirkete, anonim şirkete, sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirkete, limited şirkete ve kooperatif şirkete
eş anlamda kanuni terimlerdir ve bu terimler birbirleri yerine kullanılabilir.
H) Ticaret sicili
harçları
MADDE 1532- (1) 2/7/1964 tarihli ve 492
sayılı Harçlar Kanununun hükümleri uyarınca tahsil edilen
ticaret sicili harçlarının red ve iadeler düşüldükten sonra
kalan tutarının yüzde yirmibeşi ticaret sicilini tutmakla
görevli odaya kaydedilmek üzere aktarılır.
İ) Yürürlükten
kaldırılan hükümler
MADDE 1533- (1) 29/6/1956 tarihli ve 6762
sayılı Türk Ticaret Kanunu yürürlükten
kaldırılmıştır.
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu tarafından belirlenen Türkiye Muhasebe Standartları;
a) Türkiye Muhasebe
Standartları, Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TMS/TFRS) ve
yorumlarından,
b) Kurum tarafından
değişik işletme büyüklükleri, sektörler ve kâr amacı
gütmeyen kuruluşlar için belirlenen standartlar ve diğer
düzenlemelerden,
oluşur.
(2) Aşağıda
sayılanlar TMS/TFRS ve yorumlarını uygulamakla yükümlüdür:
a) 1534 üncü maddenin ikinci
fıkrasının (b) ilâ (e) bentlerindeki sermaye şirketleri.
b) TMS/TFRS ve
yorumlarını uygulamayı tercih edenler.
(3) Aşağıda
sayılanlar birinci fıkranın (b) bendine göre belirlenen
standart ve düzenlemeleri uygulamakla yükümlüdür:
a) İkinci
fıkranın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalan
ve işletme yönetiminde yer almayan işletme sahipleri,
işletmeye borç verenler ve kredi derecelendirme kuruluşları
gibi dış kullanıcılar için genel amaçlı finansal
tablo düzenleyen işletmeler.
b) TMS/TFRSyi uygulamayı
tercih eden KOBİ tanımındaki işletmelerden tekrar
KOBİ/TFRS uygulamasına dönmek isteyen işletmeler.
(4) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve
Denetim Standartları Kurumu, değişik işletme
büyüklükleri, sektörler ve kâr amacı gütmeyen kuruluşlar
itibarıyla Türkiye Muhasebe Standartlarından muaf olacakları
tespit etmeye veya bunlar için ayrı düzenlemeler yapmaya yetkilidir.
(5) Türkiye Muhasebe
Standartları (TMS/TFRS ve yorumları ile KOBİ/TFRS) ve
kavramsal çerçevede belirlenen ilkeler bu Kanunun finansal tablolara ve
raporlamaya ilişkin hükümleri ile ilgili diğer hükümlerine de
uygulanır.
GEÇİCİ MADDE 2- (Mülga)
GEÇİCİ MADDE 3- (Mülga)
GEÇİCİ MADDE 4- (1) Herhangi bir ticaret şirketi veya
kooperatif bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren iki yıl
içinde eski türlerine dönmeleri hâlinde aşağıdaki hükümlere
tabi olurlar:
(2) Bu hâlde, bu Kanunun tür
değiştirmeye ve nisaplara ilişkin hükümleri uygulanmaz,
aşağıdaki nisaplar geçerli olur:
a) Eski türüne dönecek
şirket, kollektif, komandit ve sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirket ise, tür değiştirmeyle ilgili tüm kararlar bütün
ortakların çoğunluğu ile alınır.
b) Eski türüne dönecek
şirket anonim şirket ise, tür değiştirme ile ilgili bütün
kararlar için, yönetim kurulu bütün üyelerin çoğunluğuyla ve genel
kurul sermayenin en az yüzde ellisini karşılayan payların
sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığı ile toplanır.
Birinci toplantıda bu nisaba ulaşılamazsa, ikinci toplantıda
toplantı nisabı sermayenin üçte biridir. Bu hâlde kararlar yönetim
kurulunda hazır bulunan üyelerin çoğunluğuyla, genel kurulda
ise toplantıda mevcut oyların çoğunluğuyla
alınır.
c) Eski türüne dönüşecek
şirket limited şirket ise tür değiştirmeye ilişkin
tüm kararlar sermayenin en az yüzde ellisine sahip ortakların
çoğunluğunun kararıyla alınır.
d) Eski türüne dönüşecek
şirket bir kooperatif ise, tür değiştirmeye ilişkin
kararlar kooperatif ortaklarının en az çoğunluğunun genel
kurulda temsil edilmesi şartıyla, toplantıda mevcut
ortakların çoğunluğuyla alınır.
(3) Şirket
sözleşmesinde, esas sözleşmede veya ana sözleşmede ya da
herhangi bir sözleşmede yer alan bir veto hakkı, bu madde
hükümlerine göre verilecek tür değiştirme kararlarında geçerli
olmaz. Kamu kuruluşlarına tanınan altın paydan doğan
haklar saklıdır.
(4) Diğer tür
değiştirme işlemleri 6762 sayılı Kanuna göre
yapılır.
GEÇİCİ MADDE 5- (Mülga)
GEÇİCİ MADDE 6- (1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu tarafından belirlenen şirketler 1/1/2013
tarihinde veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir
tarihte başlayacak hesap dönemi için, münferit ve konsolide finansal
tablolarının düzenlenmesinde, Türkiye Muhasebe Standartlarını
uygulamak zorundadır. Geçiş döneminde hazırlanacak finansal
tablolara ilişkin olarak Türkiye Muhasebe Standartlarında yer alan
hükümler uygulanır.
(2) 400 üncü maddede öngörülen
denetçi, 397 nci maddenin dördüncü fıkrasına göre denetime tabi
tutulan şirketlerin yetkili organı tarafından en geç 31/3/2013
tarihine kadar seçilir. Seçim ile birlikte 6762 sayılı Kanuna göre
görev yapan denetçinin görevi sona erer. 397 nci maddenin dördüncü
fıkrasına göre denetime tabi olmayan şirketlerin 6762
sayılı Kanuna göre görev yapan denetçilerinin görevi de 31/3/2013
tarihinde sona erer. Bu tarihe kadar 6762 sayılı Kanuna göre görev
yapan denetçi veya denetçilerin herhangi bir sebeple vazifelerinin sona
ermesi hâlinde 6762 sayılı Kanunun 351 inci maddesi uygulanır.
31/12/2012 tarihinde veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha
sonraki bir tarihte sona erecek olan dönemin bilançosu, 6762 sayılı
Kanun hükümleri uyarınca 6762 sayılı Kanun hükümlerine göre
seçilmiş bulunan denetçi tarafından denetlenir. 1/1/2013 tarihini taşıyan
veya özel hesap dönemi dolayısıyla daha sonraki bir tarih
itibarıyla çıkarılmış bulunan açılış
bilançosu, bu Kanuna göre seçilmiş denetçi tarafından ve bu Kanun
hükümleri uyarınca denetlenir. Bu Kanun hükümlerine göre seçilen
denetçi, denetimini bu Kanun hükümlerine göre yapar. Ancak, denetçi bu
Kanunun 402 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca,
geçmiş yıla ait finansal tablolar ile gerekli
karşılaştırmayı yapabilmek için, 6762
sayılı Kanuna veya diğer mevzuata göre hazırlanan
finansal tablolara raporunda yer verir. Bu fıkra hükümleri uyarınca
görevleri ve organ sıfatları son bulan denetçinin veya
denetçilerin, 6762 sayılı Kanuna göre toplantıya
çağırdıkları genel kurullar toplanır ve azlık,
6762 sayılı Kanunun 367 nci maddesine göre görevleri sona eren
denetçilere başvurmuşsa, o usule devam olunur.
(3) Bu fıkranın
yürürlük tarihinden önce ilgili mevzuatları uyarınca seçilmiş
bağımsız denetim kuruluşlarının denetimde geçen
süreleri 400 üncü maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sürelerin
hesaplanmasında dikkate alınır.
(4) (Mülga)
GEÇİCİ MADDE 7- (1) 1/7/2015 tarihine kadar aşağıdaki
hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile
kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının
silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu
madde uyarınca yapılır.
a) 24/6/1995 tarihli ve 559
sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile
öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile
limited şirketler.
b) Bu Kanunun yürürlük
tarihinden önce veya 1/7/2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited
şirketler.
c) Kooperatifler Kanunu
hükümlerine göre herhangi bir nedenle dağılmış olan
kooperatifler.
d) Sebebi ne olursa olsun
aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul
toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile
kooperatifler.
e) Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine
başlanılmış ancak genel kurulun toplanamaması
nedeniyle ara bilançoları veya son ve kati bilançosu genel kurula tevdi
edilemediği için ticaret sicilinden terkin işlemi yapılamayan
şirket ve kooperatifler.
(2) Davacı veya
davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket
veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.
(3) Bu madde kapsamındaki
şirket ve kooperatifler; ilgili ticaret sicili müdürlüğünce resen
veya herhangi bir kişi, kurum veya kuruluş tarafından
kanıtlarıyla birlikte yapılacak bildirimleri de kapsayacak
şekilde, ticaret sicili kayıtları üzerinden yapılacak
incelemeyle tespit edilir.
(4) Ticaret sicili
müdürlüklerince;
a) Kapsam dâhilindeki
şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son
adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi
temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır.
Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi
Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın
ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu
günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201
sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat
yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz
olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz
ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.
b) 559 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında
bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda;
ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden
tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi,
aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından
unvanın silineceği, şirkete ait
malvarlığının unvana ilişkin kaydın
silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal
edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılır.
c) Bu fıkranın (b)
bendinde belirtilen şirketler dışında kalan kapsam dâhilindeki
diğer münfesih şirketler ile kooperatiflerden ayrıca,
faaliyetlerine devam etme isteğinde bulunmaları hâlinde münfesih
olma nedenini ortadan kaldıran işlemlerin yapılarak ispat
edici belgelerin bildirilmesi istenir.
(5) a) Tasfiye memuru olarak;
şirket veya kooperatifin ortaklarından herhangi biri, ticaret
siciline kayıtlı en son yetkilileri ya da bunların
belirleyecekleri üçüncü şahıslar bildirilebilir. Tasfiye memuru
olarak başka ortak veya yönetici tarafından bildirilen ortak veya
yöneticiler ile üçüncü şahısların bu görevi kabul ettiklerine
ilişkin yazılı beyan da bildirime eklenir. Üçüncü
şahısların tasfiye memuru olarak tescil edilebilmeleri
ortakların veya yöneticilerin hiçbirinin tasfiye memuru olarak
bildirilmemiş olmasına bağlıdır.
b) Dördüncü fıkra
uyarınca yapılan ihtar ve ilan üzerine süresi içinde tasfiye
memurlarını bildiren şirket ve kooperatiflerin, tasfiye
memurları ve tasfiye adresi, ilgili ticaret sicili müdürlüğü
tarafından tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ve ilgili odanın
internet sitesinde ilan edilir.
c) Bu ilanda; şirket veya
kooperatifin alacaklıları, alacaklarını
kanıtlarıyla birlikte ilan tarihinden itibaren iki ay içinde
tasfiye memurlarına bildirmeye davet edilir. Ayrıca ilanda,
şirket veya kooperatifin mevcut malvarlığı ile alacak ve
borçlarını gösterir listenin; belgeleri ile birlikte ilan
tarihinden itibaren bir ay içinde, anonim şirket veya kooperatifin
yönetim kurulu, kurulun bir veya birkaç üyesi, denetçileri, limited şirketlerde
ise müdür veya müdürler tarafından ilgili tasfiye memuruna verilmesi
ihtar edilir.
d) Bu fıkra
gereğince yapılacak ilan, Tebligat Kanunu hükümlerine göre
yapılmış tebligat yerine geçer.
(6) a) Tasfiye memurları,
alacaklıların alacaklarını bildirmeleri için öngörülen
sürenin sonunda şirketin veya kooperatifin durumunu gösteren bir bilanço
hazırlar ve tasfiyeyi altı ay içinde sonuçlandırır.
Gerekli hâllerde bu süreyi aşmamak üzere, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığınca bir defaya mahsus olmak üzere ek süre
verilebilir.
b) Tasfiye memurlarınca
hazırlanan bilançoya göre şirket veya kooperatifin
borçlarının varlığından fazla olması hâlinde
tasfiye memurları durumu derhal alacaklılara bildirerek şirket
veya kooperatifin iflasına karar verilmesi için mahkemeye başvuruda
bulunmalarını ister. Bildirimde ayrıca, bildirim tarihinden
itibaren üç ay içinde şirket veya kooperatifin iflası için
mahkemeye müracaat edildiğinin bildirilmemesi hâlinde kaydın
silineceği ihtar olunur. Alacaklıların başvurusu üzerine
mahkeme iflasın açılmasına karar verir ve tasfiye İcra ve
İflas Kanunu hükümlerine göre yürütülür. Süresi içinde şirket veya
kooperatifin iflası için mahkemeye müracaat edildiğinin
bildirilmemesi hâlinde tasfiye memurlarının başvurusu üzerine
ilgili şirket veya kooperatifin unvanı ticaret sicilinden silinir
ve bu durum Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
(7) Bu madde hükümlerine göre
yapılacak tasfiye işlemlerinde, ilgili kanunların veya esas
sözleşmelerin genel kurul kararı alınmasını zorunlu
kılan hükümleri uygulanmaz.
(8) Bu madde kapsamında
tasfiye memurlarınca düzenlenecek son ve kati bilançonun ticaret sicili
müdürlüğüne verilmesi ile tasfiye sona ermiş kabul edilir ve
şirketin unvanı ticaret sicilinden silinerek Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan edilir. İflasına karar verilen şirket veya
kooperatifin ise iflas işlemlerinin tamamlandığının
bildirilmesi üzerine şirketin veya kooperatifin unvanı ticaret
sicilinden silinir ve bu durum Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan
edilir.
(9) Tasfiye memurlarına
beşinci fıkranın (c) bendinde belirtilen bilgi ve belgelerin
verilmemesi veya tasfiye memurlarınca da bu bilgi ve belgelere
erişilememesi hâlinde durum ticaret sicili müdürlüğüne
bildirilerek, başka bir işleme gerek kalmaksızın unvan
silinir ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
(10) Bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten önce tasfiye işlemlerine
başlanılmış şirket veya kooperatiflerin genel
kurullarının, kanunun öngördüğü asgari süre ve şartlara
uygun olarak toplantıya çağrılmış olmasına
rağmen iki defa üst üste toplanamaması ve bu durumun tevsik
edilmesi kaydıyla tasfiye memuru tarafından son ve kati bilançonun
ticaret sicili müdürlüğüne tevdi edilmesi ile tasfiye sona ermiş
kabul edilir ve unvan ticaret sicilinden silinerek Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan edilir.
(11) Dördüncü fıkra
uyarınca yapılan ihtar ve ilana rağmen, süresi içinde cevap
vermeyen veya tasfiye memurunu bildirmeyen yahut durumunu kanuna uygun hâle
getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla
birlikte bildirmeyen şirket ve kooperatiflerin unvanı ticaret
sicilinden resen silinir. Resen unvanı silinen şirket ve
kooperatifler, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile ilgili odanın
internet sitesinde ilan edilir.
(12) Altıncı
fıkranın (b) bendi, dokuzuncu fıkra ve onbirinci fıkra
uyarınca ticaret sicilinden unvanları silinecek şirket veya
kooperatiflerin borçları, unvanlarının silinmesine engel
teşkil etmez. Ancak, ticaret sicilinden kaydı silinen anonim
şirketler ve kooperatiflerin kanuni temsilcileri ile limited şirket
ortaklarının, silinme tarihinden önceki kamu borçlarından
doğan sorumlulukları, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında
devam eder.
(13) Bu madde uyarınca
yapılacak tescil ve kayıt silme işlemleri her türlü harçtan,
bu işlemler için düzenlenecek kağıtlar damga vergisinden
müstesnadır.
(14) Bu madde kapsamında
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanacak olan ilanlardan ücret
alınmaz.
(15) Bu maddede düzenlenmeyen
hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre
hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı
silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek
malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği
tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu
şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye
memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki
sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu
Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden
kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile
hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak mahkemeye
başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.
Bu
maddede öngörülen usule uygun olarak kaydı silinen şirket veya
kooperatifin ihyasına ilişkin yapılacak yargılamada
ilgili ticaret sicili müdürlüğü aleyhine yargılama giderleri
ve vekalet ücretine hükmolunamaz.
(16) Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin
düzenlemeleri yapmaya yetkilidir.
GEÇİCİ MADDE 8- (1) 1524 üncü maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce kurulan denetime tabi sermaye şirketlerinden internet
sitesine sahip olanlar söz konusu maddenin yürürlüğünden itibaren üç ay
içinde internet sitelerinin belli bir bölümünü 1524 üncü maddedeki
içeriklerin yayımlanmasına özgülemek, internet sitesi olmayanlar
ise aynı süre içinde internet sitesi açmak ve bu sitenin belli bir
bölümünü anılan maddedeki içeriklerin yayımlanmasına özgülemek
zorundadır.
GEÇİCİ MADDE 9- (1) Bu Kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan
davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte
yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir.
GEÇİCİ MADDE 10 14/2/2014
tarihine kadar Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre yapılması
gereken sermaye artırımlarını herhangi bir nedenle
yapmamış olan şirketler hakkında asgari sermaye
şartını bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay
içinde yapmaları hâlinde fesih işlemi uygulanmaz. Sermaye
artırımında bulunmaması nedeniyle ticaret sicili
kaydı silinenlerin de bu süre içinde sermaye artırımı
için başvurmaları hâlinde kayıtları resen yeniden
oluşturulur.
GEÇİCİ MADDE 11 (1) 31/12/2016 tarihinden sonra
bankalarca çek hesabı sahiplerine 780 inci maddeye bu Kanunla eklenen
hüküm gereğince bulunması gereken karekod ve seri numarası
unsurlarını içermeyen çek yaprağı verilemez. 31/12/2016
tarihinden önce basılan çeklerde bu unsurlar aranmaz.
GEÇİCİ MADDE
12- (1) Bu Kanunun
dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu
hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece
mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan
davalar hakkında uygulanmaz.
GEÇİCİ MADDE
13 (1) Devlet,
il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin ve
sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların,
doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin yüzde ellisinden
fazlasına sahip olduğu şirketler hakkında bu fıkra
hükmü uygulanmaz. Bu fıkrada belirtilen süreyi üç ay uzatmaya ve
kısaltmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(2) Genel kurulca 2019
yılı hesap dönemine ilişkin kâr payı
dağıtımı kararı alınmış ancak henüz
pay sahiplerine ödeme yapılmamışsa veya kısmi ödeme
yapılmışsa, 2019 yılı net dönem kârının
yüzde yirmi beşini aşan kısma ilişkin ödemeler birinci
fıkrada belirtilen sürenin sonuna kadar ertelenir.
(3) Bu maddenin
kapsamına giren sermaye şirketlerine ilişkin uygulamaya dair
usul ve esasları belirlemeye, Hazine ve Maliye
Bakanlığının görüşünü almak suretiyle Ticaret
Bakanlığı yetkilidir.
GEÇİCİ MADDE
14 (1) Hamiline
yazılı pay senedine sahip olanlar, 31/12/2021 tarihine kadar
Merkezi Kayıt Kuruluşuna bildirilmek üzere pay senetleri ile
birlikte anonim şirkete başvurur. Başvuru üzerine anonim
şirket yönetim kurulu, beş iş günü içinde hamiline yazılı
pay sahipleri ile sahip oldukları paya ilişkin bilgileri Merkezi
Kayıt Kuruluşuna bildirir. Pay sahipleri anonim şirkete
başvurmazsa bu Kanundan doğan paya bağlı
haklarını gerekli başvuru yapılıncaya kadar
kullanamaz.
(2) Birinci fıkra
uyarınca başvuruda veya bildirimde bulunmayanlar 562 nci maddenin onüçüncü fıkrası uyarınca
cezalandırılır.
GEÇİCİ
MADDE 15-
(1) Sermayeleri en az sermaye tutarının altında olan anonim
ve limited şirketler,
sermayelerini 31/12/2026 tarihine kadar 332 nci ve 580
inci maddelerde öngörülen tutarlara yükseltirler, aksi halde infisah
etmiş sayılırlar. Çıkarılmış sermayesi en
az iki yüz elli bin Türk lirası olan kayıtlı sermaye sistemini
kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketler ise
başlangıç sermayeleri ile çıkarılmış
sermayelerini anılan tarihe kadar beş yüz bin Türk lirasına
yükseltmedikleri takdirde, bu sistemden çıkmış
sayılırlar.
(2)
Sermayenin 332 nci ve 580 inci maddelerde öngörülen tutarlara
yükseltilmesi için yapılacak genel kurul toplantılarında
toplantı nisabı aranmaz, kararlar toplantıda mevcut
oyların çoğunluğu ile alınır ve bu kararlar aleyhine
imtiyaz kullanılmaz.
(3)
Ticaret Bakanlığı, birinci fıkrada yazılı
süreyi birer yıl olarak en çok iki defa uzatabilir.
Yürürlük
MADDE 1534 - (1) Kenar
başlıkları metne dâhil olan bu Kanun 1/7/2012 tarihinde;
yürürlüğe girer. 1524 üncü madde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren bir yıl sonra yürürlüğe girer. Türk Ticaret
Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun hükümleri
saklıdır.
(2) Bu Kanunun Türkiye
Muhasebe Standartları ile ilgili hükümlerinin yürürlüklerine
aşağıdaki hükümler uygulanır. Bu Kanun;
a) (Mülga)
b) Sermaye Piyasası
Kanununa göre, ihraç ettikleri sermaye piyasası araçları borsada
veya teşkilatlanmış diğer bir piyasada işlem gören
şirketler, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri ve
konsolidasyon kapsamına alınan diğer işletmeler,
c) Bankacılık
Kanununun 3 üncü maddesinde tanımlanan bankalar ile bağlı
ortaklıkları,
d) 3/6/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununda tanımlanan sigorta ve
reasürans şirketleri,
e) 28/3/2001 tarihli ve 4632
sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi
Kanununda tanımlanan emeklilik şirketleri,
bakımından 1/1/2013
tarihinde yürürlüğe girer.
(3) Bu maddenin ikinci
fıkrasında sayılanlar dışında kalan her
ölçüdeki gerçek ve tüzel kişi tacirler için yayımlanan ve
yayımlanacak olan özel Türkiye Muhasebe Standartları 1/1/2013
tarihinde yürürlüğe girer.
(4) Bu Kanunun anonim
şirketlerin denetlenmesine ilişkin 397 ilâ 406 ncı maddeleri
1/1/2013 tarihinde yürürlüğe girer.
(5) 39 uncu maddenin ikinci
fıkrasının ikinci, üçüncü ve dördüncü cümleleri 1/1/2014
tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 1535- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
14 Şubat 2011
PAZARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 27846
|