Dış
Ticaret Müsteşarlığından:
İTHALATTA HAKSIZ
REKABETİN ÖNLENMESİNE İLİŞKİN TEBLİĞ
(TEBLİĞ NO:2006/31)
BİRİNCİ KISIM
Genel Bilgi ve İşlemler
Mevcut
önlem ve soruşturma
MADDE 1- (1) Kore
Cumhuriyeti (Güney Kore), Hindistan ve Çin Tayvan’ı (Tayvan) menşeli “poliesterlerden tekstürize
iplikler” için 27/06/2000 tarih ve 24092 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2000/7 sayılı Tebliğ ile dampinge
karşı önlem yürürlüğe konulmuştur. Uygulanmakta olan önlemin yürürlükten
kalkma süresinin bitiminden önce, 09/12/2004 tarih ve 25665 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2004/29
sayılı Tebliğ ile nihai gözden geçirme soruşturması açılması talebinde bulunulabileceği
ilan edilmiştir.
(2) Yerli üretim
dalı adına hareket eden Suni ve Sentetik İplik Üreticileri Birliği (SUSEB)
tarafından dampinge karşı önlemin sona ermesinin damping ve zararın devamına
veya yeniden meydana gelmesine yol açacağı iddiasıyla usulüne uygun olarak
yapılan başvuru üzerine, 24/06/2005 tarih ve 25855 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2005/13 sayılı
Tebliğ ile başlatılan nihai gözden geçirme soruşturması, Dış Ticaret
Müsteşarlığı İthalat Genel Müdürlüğü tarafından yürütülerek
tamamlanmıştır.
Kapsam
MADDE 2- (1) Bu
Tebliğ; 4412 sayılı Kanunla değişik 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin
Önlenmesi Hakkında Kanun, 20/10/1999 tarihli ve 99/13482 sayılı İthalatta Haksız
Rekabetin Önlenmesi Hakkında Karar ve 30/10/1999 tarihli ve 23861 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında
Yönetmelik (Yönetmelik) hükümleri çerçevesinde yürütülen nihai gözden geçirme
soruşturması sonuçlarını içermektedir.
Bilgilerin toplanması ve
değerlendirilmesi
MADDE 3- (1) Soruşturma açılmasını
müteakip, söz konusu ürünün bilinen yerli üreticilerine, tespit edilen
ithalatçılarına, Güney Kore, Hindistan ve Tayvan’da yerleşik bilinen
üretici/ihracatçılara ve ayrıca anılan ülkelerde yerleşik diğer
üretici/ihracatçılara iletilebilmesini sağlamak amacıyla Güney Kore ve
Hindistan’ın Ankara Büyükelçilikleri ile Taipei Ekonomi
ve Kültür Ofisi’ne soru formları gönderilmiştir.
(2) Taraflara soru formunu
yanıtlamaları için posta süresi dahil 37 gün süre tanınmış olup, tarafların
süre uzatımı yönündeki makul talepleri karşılanmıştır.
(3) Yerli üreticiler adına
hareket eden SUSEB ve üye yerli üreticiler, soruşturma süresince
Müsteşarlığımız ile işbirliği içinde olmuş ve gerektiğinde talep edilen ilave
bilgileri temin etmiştir.
(4) Ayrıca, soruşturma döneminde
ithalat gerçekleştirdiği tespit edilen 89 ithalatçı firmaya soru formu
gönderilmiş, bu firmaların 41’inden yanıt alınmıştır.
(5) “Üretici-ihracatçı soru
formuna” yanıt veren ve soruşturma süresince işbirliğinde bulunan
üretici-ihracatçı firmalar, Tayvan’da yerleşik Lea Lea Enterprise Co.Ltd (Lea Lea), Far Eastern Textile Ltd. ve Hindistan’da yerleşik Reliance Industries Ltd (Reliance), ile Indorama Synthetics (I) Ltd (Indorama)’dır.
(6)
Tayvan’da yerleşik Far Eastern Textile Ltd. firması
Türkiye’ye ihracatı olmadığını belirterek sadece “Firma Genel Bilgileri”
kısmını doldurmuş ve gerektiğinde ilave bilgileri verebileceğini ifade
etmiştir. Bununla beraber, firma yanıtında üretim kapasitesi ve miktarına
ilişkin veriye yer verilmemiştir.
İlgili
tarafların bilgilendirilmesi ve dinlenmesi
MADDE 4- (1) Soruşturma açılmasını
müteakip, soruşturma konusu ülkelerin Büyükelçilikleri veya temsilciliklerine
ve bilinen üretici-ihracatçı firmalara şikayetin gizli olmayan metni ve
soruşturma açılış Tebliği gönderilmiştir.
(2) Ayrıca, ilgili taraflardan
alınan bilgi ve belgelerin gizli olmayan özetleri talep eden bütün ilgili
tarafların bilgisine sunulmuştur.
(3) Yönetmelik’in 25 inci maddesi uyarınca, soruşturmanın
ilgili taraflarına soruşturma sonucundaki belirlemelere esas teşkil eden
verileri içeren nihai bildirimler gönderilmiş ve karşıt görüş ve
değerlendirmelerini iletmeleri için makul bir süre tanınmıştır.
(4) Nihai bildirimin
ilgili taraflara gönderilmesini müteakip, Reliance Industries Limited firmasından
gelen talep üzerine görüşlerini sözlü olarak ifade edebilmelerine imkan
vermek amacıyla bir dinleme toplantısı düzenlenmiştir. Taipei
Ekonomi ve Kültür Ofisi’nin talebi üzerine de Tayvan’dan işbirliğine gelen Lea Lea firmasının katılacağı
bir dinleme toplantısı için gün ve saat tespit edilmiş ancak bahse konu firma
toplantıya katılmamıştır.
(5) Tarafların soruşturma boyunca
ortaya koyduğu tüm bilgi, belge ve görüşler incelenmiş, mezkur görüşlerden
mevzuat kapsamında değerlendirilebilecek olanlarına bu Tebliğin ilgili
bölümlerinde yanıt verilmiştir.
Gözden geçirme
dönemi
MADDE 5- (1) Önlemin
yürürlükten kalkması durumunda, dampingin ve zararın devamı veya yeniden meydana
gelmesinin muhtemel olup olmadığının belirlenmesi için 01/01/2002–31/12/2004
arasındaki dönem gözden geçirme dönemi (GGD) olarak alınmıştır.
İKİNCİ KISIM
Soruşturma
Konusu Ürün ve Benzer Ürün
Soruşturma
konusu ürün ve benzer ürün
MADDE 6- (1) Soruşturma
konusu ürün mevcut önleme esas soruşturmadaki üründür. Bu ürün, 5402.33
gümrük tarife pozisyonunda (GTP) yer alan “poliesterlerden
tekstürize iplikler”dir.
(2) Yerli üretim dalı tarafından
üretilen poliester tekstürize
iplikler ile soruşturma konusu ülkeler menşeli poliester
tekstürize ipliklerin benzer ürün olduğu tespiti
mevcut önlemin yürürlüğe girmesini sağlayan soruşturmada (esas soruşturma)
yapılmıştır. Bu soruşturmada ise gerek yerli üretim dalı tarafından üretilen
gerekse soruşturma konusu ülkelerden Türkiye’ye ihraç edilen poliester tekstürize ipliklerin
işlevsel özellikleri, fiziksel özellikleri, kullanım alanları, dağıtım
kanalları, kullanıcıların ürünü algılaması ve ürünlerin birbirini ikame
edebilmeleri açısından iki ürünün benzer ürün olma durumunu ortadan
kaldıracak bir değişiklik olduğuna dair herhangi bir görüş ya da iddia
alınmamış, bu yönde herhangi bir tespitte bulunulmamıştır.
(3) Bu nedenle,
Güney Kore, Hindistan ve Tayvan menşeli soruşturma konusu ürün ile yerli
üretim dalı tarafından üretilen poliester tekstürize ipliklerin benzer ürün olduğu tespiti
geçerliliğini korumaktadır.
(4)
Soruşturma konusu ürün ile ilgili açıklamalar genel içerikli olup, uygulamaya
esas olan GTP ve karşılığı eşya tanımıdır.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Dampingin Devam
Etmesi veya Yeniden Meydana Gelmesi İhtimali
MADDE 7- (1) Yönetmeliğin 35 inci maddesi
hükmü gereğince önlemin yürürlükten kalkması halinde dampingin devam
etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığı
incelenmiştir.
i)
Tayvan
a) Önleme tabi
ülkede sektörün durumu ve kapasite fazlası
(1) Tayvan, Tayvan Gümrükler
Genel Müdürlüğü ve Uluslararası Ticaret Merkezi (International
Trade Center- ITC)
verilerine göre, 2004 yılında yıllık 300.000 ton ihracatı ile dünyanın en
büyük tekstürize iplik ihracatçısıdır. Bu rakam tek
başına Tayvan’ın bu alanda önemli bir kapasiteye sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
(2) Uluslararası Suni İpek ve
Sentetik İplik Komitesinden (International Rayon and Fiber Commite -CIRFS) elde edilen verilere göre Tayvan’ın önlem
konusu ipliği kapsayan poliester tekstil filament ipliği üretim ve kapasite rakamları incelendiğinde,
2003 yılından itibaren 2.020.000 ton kapasitesi ve 2005 yılında 1.600.000 ton
üretimi olduğu görülmektedir. 2008 ve 2010 yılına ilişkin yapılan tahminlerde
de kapasitenin sabit kalacağı buna karşılık üretimin 1.500.000 tona düşeceği
öngörülmektedir. Bu itibarla, Tayvan’ın önemli bir kapasite fazlasının
bulunduğu ve düşen üretim miktarına paralel olarak kapasite fazlasının
artacağı düşünülmektedir.
(3) 2002–2005 dönemi
incelendiğinde, Tayvan’ın soruşturma konusu ürün ihracatının 2002 yılında
325.000 tondan 2005 yılında 257.000 tona gerilediği görülmektedir. Söz
konusu azalma 2005 yılında, bir önceki yıla göre 42.000 ton, 2002 yılına göre
ise 67.000 ton seviyesindedir. Sadece söz konusu ihracattaki azalma ile
oluşan kapasite fazlası Türkiye’nin toplam talebinin önemli bir kısmını,
ithalatının ise tamamını karşılayabilecek düzeydedir.
(4) Soru
formuna yanıt veren firmalardan biri olan Lea Lea firmasının yanıtı incelendiğinde ise, firmanın tekstürize iplikte 2004 yılında bir önceki yıla göre hem
iç piyasa hem ihracat satışlarının düştüğü, stoklarının arttığı,
kapasite fazlasının Türkiye’nin toplam ithalatının %75’inden fazlasını tek
başına karşılayabilecek durumda olduğu görülmektedir.
(5) Önlem konusu ürünün
kullanıcısı durumundaki tekstil sektörünün alt dalları olan mensucat ve hazır
giyimde iç piyasa talebi incelenmiştir. Tayvan
Sanayi Teknolojisi İstihbarat Servisi (Industrial Technology Intelligence Services-ITIS) tarafından yayımlanan 2004 “Taiwan Industrial
Outlook” raporunun “Tekstil Sanayi” bölümünde, tekstil sektörünün Tayvan’ın
en büyük net döviz sağlayıcı sektörü olması yönüyle önemi vurgulanmakta,
sektörün ihracatının 2003 yılında %2,7 oranında azaldığı, üretim performansı
açısından da zayıf durumda kalmaya devam ettiği ifade edilmektedir. Mensucat
ve hazır giyime ait ihracat rakamlarına bakıldığında ise, önlemin yürürlüğe
girdiği 2000 yılında mensucatın 9.517 milyon ABD Doları ile toplam tekstil
ihracatının %63’ünü teşkil ettiği ancak yıllar içinde bu rakamın azalarak
2003 Ocak-Ekim döneminde 5.740 milyon ABD Dolarına indiği ve tekstil ihracatı
içindeki payının %58,3’e düştüğü görülmektedir. Benzer şekilde hazır giyim
ihracatı 2000 yılında 2.211 milyon ABD Doları ile toplam tekstil ihracatının
%15’ini teşkil ediyorken 2003 Ocak- Ekim döneminde 1.220 milyon ABD Dolarına
inerek toplam tekstil ihracatı içindeki payının %12,4’e düştüğü
görülmektedir. Tekstil sanayine ilişkin güncel üretim verilerini
değerlendirmek için Tayvan Ekonomik İşler Bakanlığı tarafında açıklanan
sanayi üretim endeksleri incelendiğinde ise, hazır giyim dışı tekstil
sektöründe 2001–2005 döneminde üretimin %29,53 oranında gerilediği
görülmektedir. Hazır giyime bakıldığında ise aynı dönemde azalmanın %40’a
yaklaştığı görülmektedir. Adı geçen raporda da ifade edildiği üzere 2005
yılında hızlanan üretim düşüşlerinde tekstil kotalarının kalkmasıyla oluşan
ihracat kayıplarının etkili olduğu düşünülmektedir. Nitekim tekstürize iplikte 2004 yılında 299.000 ton olan
ihracatın 2005 yılında 257.142 tona düşmesi de bunu göstermektedir.
(6) Yukarıdaki bilgiler ışığında,
Tayvan’da poliester tekstürize
ipliğin hem ihracatındaki, hem de girdi olarak kullanıldığı tekstil ve hazır
giyim sektöründeki düşen üretim ve ihracat sebebiyle iç piyasa talebinde
azalma olmuştur. İç piyasada görülen talep düşüşüne ek olarak ihracatta da
azalma yaşanması nedeniyle önlem konusu ülkenin elinde önemli ölçüde kapasite
fazlasının bulunduğu anlaşılmaktadır. İhracat kapasitesi yüksek olan Tayvan’a
yönelik önlemin yürürlükten kalkması durumunda bu kapasitenin Türkiye’ye
yönelme olasılığı bulunmaktadır.
b) Önleme tabi
ülkenin diğer ülke pazarlarındaki durumu
(1) Tayvan’ın
en çok ihracat yaptığı ülkelerin başında, Hong Kong, Çin Halk Cumhuriyeti
(Ç.H.C.), Japonya ve Brezilya gelmektedir. Ancak Tayvan’ın Japonya dışındaki
bu ülkelere yaptığı ihracatta önemli ölçüde azalma olmuştur. Bunda Ç.H.C.’nin son zamanlarda yaptığı önemli seviyedeki kapasite
artışları ile söz konusu ülkenin iç piyasasındaki talebi kendisinin
karşılamasına ilave olarak soruşturma konusu ürün ihracatını da arttırmış
olmasının etkisi vardır. Ayrıca 2004 Tayvan Sanayi Görünümü (2004 Taiwan Industrial Outlook)
Raporunda da uluslararası pazarlarda rekabetin yoğunlaştığı vurgulanmıştır.
c) Türkiye
pazarının önemi
(1) Türkiye,
Avrupa Birliği (AB)’ne olan yakınlığı ve kurmuş olduğu gümrük birliği
çerçevesinde AB’ye yaptığı önemli miktardaki tekstil ve hazır giyim ihracatı
ve bu sektörlerdeki hammadde ihtiyacı sebebiyle önemli bir pazar konumundadır.
Tayvan’ın bu anlamda tekstil ve hazır giyim sektörünün ihtiyacı olan poliesterlerden tekstürize
ipliklerde önemli bir tedarikçi olduğu düşünüldüğünde bu ülke için
Türkiye pazarının önemi daha iyi ortaya çıkmaktadır. Bütün bunların yanı
sıra, Türkiye pazarının rekabet şartlarının, dağıtım ve pazarlama
kanallarının Tayvanlı üretici/ihracatçılar tarafından iyi bilinmesinin
Türkiye’yi bu üretici/ihracatçılar için daha da cazip kıldığı
düşünülmektedir.
ç)
Talebi etkileyen fiyat unsuru
(1) Yerli
üretim dalı yaygın olarak kullanılan bir teknoloji ile üretim yapmakta olup
ithalatçı firmalara gönderilen soru formlarına gelen yanıtlardan yerli ürün
ile önlem konusu ürün arasında nitelik yönünden bir fark bulunmadığı
anlaşılmaktadır. Ayrıca, ithalatçı firmalardan gelen cevaplardan anlaşıldığı
üzere talebi etkileyen ana unsurun rekabet avantajı elde etmek amacıyla fiyat
ve uzun vadeli satış imkanları olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Soruşturma
konusu ürün ihracatının fiyatlarını etkileyen ana unsur ise dünyada aynı olan
ham madde fiyatları ve artan rekabet ortamıdır. Tayvan’ın toplam
ihracatındaki azalma ile birlikte kapasite kullanım oranını etkin bir
seviyede tutma sorunuyla karşılaşması nedeniyle, ham madde fiyatlarının
sabit kalması durumunda bu ülkenin pazar payını arttırabilmek veya mevcut
pazar payını koruyabilmek adına fiyatlarını arttırma kabiliyetinin
zayıflayacağı ve bu koşulların Tayvanlı üreticileri dampingli ihracat yapmaya
yönelteceği değerlendirilmektedir.
d) Esas
soruşturmada tespit edilen damping marjları
(1) Mevcut
önleme esas teşkil eden soruşturmada tespit edilen damping marjları, firmaların önlemin yürürlükten
kalkması halindeki muhtemel davranışlarını yansıtacak önemli bir gösterge niteliği
taşıdığından dikkate alınmıştır. Buna göre, esas soruşturma sırasında
Tayvanlı üretici-ihracatçı firmalar için tespit edilen damping marjları %9,9
ile %28,6 arasında değişen önemli düzeylerdedir.
(2) Tayvan’dan
işbirliğine gelen Lea Lea
firması nihai bildirime ilişkin yanıtında nihai bildirimde dampingin devamı
veya yeniden meydana gelmesi ihtimaline ilişkin kanıt bulunmadığını öne
sürerek ilk soruşturmada hesaplanan damping marjlarının yapılan
değerlendirmelerde dikkate alınmasına itiraz etmiştir. Firma yanıtında,
soruşturmanın açılmasını müteakip kendisine gönderilen soru formuna,
işbirliğinde bulunarak gerektiği gibi yanıt verdiğini ve mevcut halde
Türkiye’ye gerçekleştirdiği ihracatta damping yapmadığını öne sürerek kendisi
için bireysel damping marjı hesaplanması gerektiğini iddia etmiştir.
(3) Ancak, yürütülen
soruşturma bir nihai gözden geçirme soruşturması olduğundan dampingin varlığı
değil önlemin kalkması durumunda dampingin devam etmesinin veya yeniden
meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığı hususu değerlendirilmektedir. Bu
bağlamda, dampingin belirlenmesi bu değerlendirme için ihtiyari bir unsurdur
ve Yönetmeliğin 41 inci maddesi kapsamında bu soruşturmada damping
belirlemesi yapılmasına gerek görülmemiştir.
(4)
Ayrıca, İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Mevzuat, işbirliğine
gelmeyen firmaların işbirliğine gelmemeyi caydıracak muameleye tabi
tutulmasına izin vermekle birlikte bu yöndeki izin işbirliğine gelen firmalar
için ayrıcalıklı bir durumun yaratılması gerektiği anlamına gelmemektedir.
Öte yandan, bir nihai gözden geçirme soruşturmasında esas soruşturmadaki
damping marjları alınacak kararın tek dayanağı değildir. Nitekim, nihai
bildirimde dampingin ve zararın devamı veya yeniden meydana gelmesi
olasılığına ilişkin başka veri ve değerlendirmelere de yer verilmiştir.
ii) Güney Kore
a) Önleme tabi
ülkede sektörün durumu ve kapasite fazlası
(1) Güney
Kore’de yerleşik üretici/ihracatçılardan soru formuna yanıt vererek
işbirliğinde bulunan bir firma olmamıştır. Dolayısıyla, bahse konu ülkedeki poliester tekstürize iplik
üretimi, kapasitesi ve satışı hakkında üretici/ihracatçılardan veri elde
edilememiştir. Önleme tabi ülkedeki sektörün durumu ile ilgili olarak,
Ticaret Müşavirliği kanalıyla elde edilen bilgiler, Kore Kimyasal İplikçiler
Birliği (Korea Chemical Fibers Association- KCFA)’nin internet adresinde yer alan bilgiler ile burada
yayımlanan “Kimyasal İplik El Kitabı 2006” (Chemical
Fiber Handbook 2006) raporu incelenmiştir. KCFA’ın internet sitesinde dünyada oluşan arz fazlası,
düşen fiyatlar, artan ücretler ve kötü yönetimle birlikte artan rekabet
nedeniyle önleme konu ülkede sektörün sıkıntılı bir dönem geçirdiği, bu
sıkıntıyı aşmak için sektörde yeniden yapılanmaya gidilerek üretimin
düşürüldüğü, kapasitenin diğer ülkelere kaydırıldığı ve ürün farklılaştırılmasına
gidildiği belirtilmektedir.
(2) Güney Kore’de 2005 yılı
itibariyle sekiz firmanın önlem konusu poliester tekstürize iplik üretim faaliyetinde bulunduğu, 20
firmanın da ihracat yaptığı görülmektedir. Sektörün kapasite rakamları
incelendiğinde, önlemin yürürlüğe girdiği 2000 yılında 1.681.200 ton yıllık poliester filament
kapasitesinin olduğu, bu kapasitenin 2005 yılında 1.138.245 tona düştüğü
görülmektedir. (Handbook 2006 s.42, 43) Diğer
taraftan poliester filamentin
üretim rakamları incelendiğinde 2000 yılında 1.484.370 ton olan üretimin
865.000 tona düştüğü tespit edilmektedir. (Handbook
2006 s.47) Bu durumda 2000 yılında %88 olan kapasite kullanım
oranının kapasitedeki azalmaya rağmen 2005 yılında %76 seviyesine indiği ve
oluşan kapasite fazlasının Türkiye tüketiminin tamamından fazlasını
karşılayabileceği görülmektedir. Poliester filamentin satışları incelendiğinde ise, önlemin
yürürlüğe girdiği 2000 yılından 2005 yılına kadar olan dönemde iç piyasa
satışlarının %32, ihracatın %40 oranında azaldığı görülmektedir. (Handbook 2006 s.51)
(3) Önlem konusu ürünün
kullanıcısı olan tekstil sektöründe iç piyasa talebi incelenmiştir. Raporda,
tekstil üretiminin son dönemde sürekli olarak azaldığı ve üretim kaybının 2005
yılında 2000 yılına göre % 35’e ulaştığı, alt dal olan filamentten dokuma üretimi incelendiğinde ise buradaki
kaybın 2000–2004 arasında % 45 olduğu görülmektedir.
(4) Yukarıdaki
tespitler ışığında, üretici-ihracatçı firmaların büyük ölçekli kapasitelerinin
bulunduğu, gerek iç piyasa talebinde gerekse ihracatta görülen azalma ile
birlikte yeniden yapılanmaya gidilmesine rağmen bu ülkede hala kapasite
fazlası sorununun olduğu değerlendirilmektedir.
b) Önleme tabi
ülkenin diğer ülke pazarlarındaki durumu
(1) “Kore
Ticaret Bilgi Servisi” (Korean Trade
Information Services-KITA)’dan
elde edilen Güney Kore tekstürize iplik ihracat
istatistikleri incelendiğinde, 1997 yılında 40.595 ton olan ihracatın azalma
eğilimine girerek 2005 yılında 12.249 tona gerilediği görülmektedir. Güney
Kore’nin önemli ihracat pazarlarından Ç.H.C. ve Japonya gibi ülkelere olan
ihracatında 2000-2005 döneminde kayda değer bir azalma tespit edilmiştir.
c)
Türkiye pazarının önemi
(1) Türkiye, AB’ye olan yakınlığı ve kurmuş olduğu
gümrük birliği çerçevesinde AB’ye yapılan önemli miktardaki tekstil ve hazır
giyim ihracatı ve bu sektörlerdeki ham maddeye olan ihtiyacı sebebiyle önemli
bir pazar konumundadır. Güney Kore’nin poliester tekstürize iplikler için önemli bir tedarikçi olması ve
bu ülkedeki üretici/ihracatçıların Türkiye pazarının şartlarını, dağıtım ve
pazarlama kanallarını iyi bilmeleri bu ülke için Türkiye pazarının önemini
arttırmaktadır.
ç) Talebi etkileyen fiyat unsuru
(1) Yerli
üretim dalı yeterli deneyim, gelişmiş alt yapı ve üretim yapısına sahip olup
yeterli kalitede ürün üretebilmektedir. Önlem konusu ürünün tekstil
sektörünün bir girdisi olduğu, ithalatçı firmaların cevaplarından da
görüleceği üzere çok küçük fiyat avantajlarının tedarikçi tercihinde büyük
önem taşıdığı dikkate alındığında, talebi etkileyen en önemli unsurun fiyat
olduğu ve pazar payını artırmak isteyen üretici/ihracatçılar için fiyat
avantajının esas olduğu anlaşılmaktadır. Güney Koreli üretici-ihracatçıların
Türkiye dışında önlemin söz konusu olmadığı ülkelere yapmış olduğu ihracatın
birim fiyatları incelendiğinde, önlemin yürürlükten kalkması halinde
fiyatlarını önemli ölçüde düşürerek ihracat yapma potansiyellerinin olduğu
görülmektedir. Mevcut kapasite fazlalığı sorununa dış piyasalarda oluşan
fiyat rekabeti de eklendiğinde önlemin kalkması durumunda Güney Koreli
üretici/ihracatçıların Türkiye’ye dampingli fiyatlardan mal ihracatını
artırması muhtemeldir.
d) İşbirliğinin
olmaması
(1)
Türkiye’ye yapılan ihracatın devam etmesine karşın soruşturma sırasında
gönderilen soru formlarına yanıt alınamamış olması önlemin yürürlükten
kalkması halinde dampingli ihracatın devam etmesinin veya yeniden ortaya çıkmasının
muhtemel olduğunu göstermektedir.
e) Esas
soruşturmada tespit edilen damping marjları
(1) Mevcut
önleme esas teşkil eden soruşturma esnasında tespit edilen damping marjları, firmaların önlemin yürürlükten
kalkması halindeki muhtemel davranışlarını yansıtacak önemli bir gösterge
niteliği taşıdığından dikkate alınmıştır. Buna göre, esas soruşturmada Güney
Koreli üretici/ihracatçı firmalar için tespit edilen ağırlıklı ortalama
damping marjına eşit olacak şekilde konulan vergi oranı %33,7 olup önemli
düzeydedir.
iii) Hindistan
a) Önleme tabi
ülkede sektörün durumu ve kapasite fazlası
(1) Hindistan’daki
sektörün durumu ve kapasite fazlasının bulunup bulunmadığı incelenmiştir. Bu
kapsamda, Hindistan Tekstil Bakanlığı internet sayfasında yer verilen
sentetik filament ipliklerin üretim kapasitesi ve
rakamları incelenmiştir. Buna göre, Hindistan’ın hem poliester
filament iplik üretimini hem de kapasitesini
2000–2005 döneminde artırdığı, 30/09/2005 itibariyle 1.253.350 ton kapasitesi
ve 1.003.630 ton yıllık üretiminin bulunduğu, buradan da 250.000 ton kapasite
fazlasına sahip olduğu görülmektedir. Bu kapasite, Türkiye toplam tüketiminin
üzerindedir. Bununla beraber, “Chemical Fibers International”
dergisinin 2004 Haziran sayısında Hindistan poliester
filament iplik üretiminin %90’ının tekstürize ipliklerden oluştuğu bilgisi yer almaktadır.
Dergide ayrıca, özellikle de esas soruşturma sonucunda önlem uygulanan Reliance firması tarafından yapılması planlanan
yatırımlarla Hindistan’ın poliester tekstürize iplik üretimini 2003 yılındaki 899.000 tondan
2010 yılında 1.800.000 tona çıkaracağı öngörülmektedir. Benzer şekilde aynı
derginin Ağustos 2004 sayısında Reliance’ın 2003
yılında 434.000 ton olan yıllık poliester filament iplik kapasitesinin 2010 yılında 744.000 tona
ulaşarak dünyada bu alanda 4 üncü büyük kapasiteden 2 inci büyük kapasiteye
ulaşacağı bilgisi yer almaktadır.
(2) Reliance firması
nihai bildirime ilişkin yanıtında, nihai bildirimde sadece üçüncü taraflardan
elde edilen kaynaklarda yer alan ve Hindistan’daki kapasite fazlasını
gösteren verilerin vurgulandığını buna karşılık zararın devamı veya yeniden
meydana gelmesi olasılığına ilişkin yeterli kanıta yer verilmediğini öne sürmüştür.
(3) Bununla beraber, nihai gözden geçirme
soruşturmalarında sadece zararın devamı veya yeniden meydana gelmesi
olasılığı değil dampingin devamı veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel
olup olmadığı da değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, dampingin ve zararın
devamı veya yeniden meydana gelmesi olasılığına ilişkin değerlendirmelerde
ülkelerin inceleme konusu üründe kapasite fazlalarının bulunup bulunmadığının
incelenmesi doğaldır. Nitekim böyle bir değerlendirme ile incelemeye konu
olan ülkelerin üretim ve ihracat olanakları da ortaya konulmuş olmaktadır.
Kapasite fazlasına ilişkin verilerin derlenmesinde de güvenilir, tüm
taraflarca ulaşılabilir ve bağımsız kaynaklardan yararlanılmıştır.
(4) Gerek Indorama
firması gerekse de Reliance firması nihai bildirime
ilişkin yanıtlarında Hindistan Tekstil Bakanlığı internet sayfasından
edinilen verilerden yola çıkılarak hesaplanan poliester
filament iplikteki 250.000 tonluk kapasite
fazlasının tekstürize ipliklere ilişkin olmadığını
öne sürmüşlerdir.
(5) Bununla beraber, “Chemical
Fibers International”
dergisinden elde edilen ve nihai bildirimde de atıf yapılan Hindistan poliester filament iplik
üretiminin %90’ının tekstürize ipliklerden
oluştuğuna ilişkin veriye ve adı geçen derginin aynı sayısında yer alan
Hindistan’ın poliester tekstürize
iplik üretiminin 2010 yılında 1.800.000 tona çıkacağına ilişkin ifadeye iki
firma da itirazda bulunmamıştır.
(6) Nitekim söz konusu dergide ülkelere 2002 ve
2003 yıllarında poliester tekstürize
ürün üretiminde kullanmak üzere yapılan makine teslimatları da yer
almaktadır. Buna göre Hindistan her iki yılda da Ç.H.C.’den sonra en çok
makine teslimatının yapıldığı ülke olmuştur. Bütün bu veriler ışığında,
Hindistan’da tekstürize iplik üretimine yönelik
yatırımların sürdüğü anlaşılmaktadır.
(7) Reliance firması
ayrıca, poliester filament
iplik üretiminde Hindistan’daki kapasite kullanım oranlarının çok yüksek
olduğunu ve dünya standartlarının üzerinde seyrettiğini öne sürerek sektörün
2001 ve 2005 yılları arasında ortalama %87,82’lik bir kapasite kullanım
oranında çalıştığını ifade etmiştir. Bununla beraber, firmanın nihai
bildirime verdiği yanıtta sunduğu verilere bakıldığında sektörün kapasite
kullanım oranının bazı yıllarda %90’ın da üzerine çıktığı ve 2002-2003
döneminde %92,66’lık kapasite kullanım oranına ulaştığı görülmektedir.
Soru formlarına verilen yanıtlar incelendiğinde de bazı firmaların poliester tekstürize iplik
üretiminde dönem dönem kapasitelerinin üzerinde
çalışabildiği de gözlenmektedir. Ayrıca, Hindistan gibi büyük ölçekli
üretimin yapıldığı bir ülkede kapasite kullanım oranında oransal olarak küçük
gibi görünen bir yükselmenin özellikle Türkiye ithalat ve tüketimiyle karşılaştırıldığında
önemli bir miktar artışına karşılık geldiği düşünülmektedir. Dolayısıyla, her
ne kadar kapasite kullanım oranlarının yüksek olduğu iddia edilmiş olsa da
Hindistan’da ihracata yönlendirilebilecek bir kapasite fazlasının mevcut
olduğu değerlendirilmekte olup planlanan kapasite artışı da dikkate
alındığında önümüzdeki dönemde Hindistan’ın ihracat kapasitesinin Türkiye
pazarı açısından ciddi büyüklükte olacağı anlaşılmaktadır.
(8) Tekstil
Bakanlığının 2005–2006 Yıllık Raporunda ayrıca Hindistan’ın tekstil sektörünü
teşvik etmek amacıyla yeni bir dış ticaret politikasını uygulamaya koyduğu
bilgisi yer almakta olup bu durum Hindistan’da sektörün dış pazarlara yönelik
ilgisinin artacağına işaret etmektedir.
(9) Hindistan’dan işbirliğine gelen her iki
firma da nihai bildirime verdikleri yanıtta bu değerlendirmeye de karşı çıkarak,
Hindistan Tekstil Bakanlığının faaliyet alanının poliester
tekstürize iplik üretimini kapsamadığını,
belirlenen yeni dış ticaret politikası ile de hazır giyim sektörünün
desteklenmesinin planlandığını ifade etmişlerdir. Buna karşılık Hindistan Kimyasallar
ve Gübreler Bakanlığına bağlı Kimyasallar ve Petrokimyasallar Departmanının
hazırladığı 2005-2006 yıllık raporuna bakıldığında da suni filament iplik ihracatında yıllık ortalama %21,7 oranında
bir artış yaşandığı görülmektedir.
(10) Öte yandan, inceleme konusu üründe
Hindistan’a karşı AB tarafından 28/11/2002 tarihinden itibaren, değişen
oranlarda sübvansiyona karşı telafi edici vergi uygulanmaktadır. Ayrıca, Reliance firmasının 2004-2005 yıllık faaliyet raporunun poliester
ürünleri başlığı altında Hindistan Hükümeti’nin sektöre finansal destek
sağladığı ve bazı tekstil makinelerinin gümrük vergilerinde indirime
gittiği ifade edilmektedir. Dolayısıyla, Hindistan’da önleme konu ürün
ihracatında devlet desteğinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
(11) Reliance firması
nihai bildirime verdiği yanıtta Hindistan’da milli gelir artışıyla birlikte
giyim sanayi gibi poliester tekstürize
iplikten mamul ürünleri kullanan sektörlerin de geliştiğini, tekstürize iplikte tüketim vergilerinin düştüğünü, tüm bu
gelişmelerin etkisiyle iç talebin yıllık ortalama %15-17 oranında arttığını
ve bu durumun kapasite fazlasını emdiğini öne sürmüştür. Firma ayrıca,
Hindistan iç pazarının yüksek ithalat vergileriyle korunduğunu da
belirtmiştir. Indorama firması da nihai bildirime
verdiği yanıtta aynı yönde itirazlarda bulunarak 2005 yılının ikinci çeyreği
ile 2006 yılının ikinci çeyreğini karşılaştırmış, iç talepteki canlılık
nedeniyle bu dönemlerde ihracatın %18 daraldığını, üretimin %14 arttığını ve
ithalatta da %58’lik bir artış yaşandığını öne sürmüştür.
(12) Firma tarafından öne sürülen ithalattaki yüksek
korunma oranları yıllar itibariyle düşüş göstermektedir. Nitekim Hindistan
Ticaret Bakanlığı internet sitesinden derlenen 2000 ve 2005 yılları arasında
Hindistan’ın gerçekleştirdiği poliester tekstürize iplik ithalatına ilişkin veriler
incelendiğinde de dönem içinde küçük dalgalanmalar yaşanmış olsa da, dönem
başı ve sonu arasında söz konusu ürün ithalatında %1116’lık bir artış
yaşandığı gözlenmektedir. Bu durum Hindistan’ın tekstürize
iplik ithalatında 2000-2005 yılları arasında yıllık ortalama %65 artış olduğu
anlamına gelmektedir. Söz konusu artış oranı Hindistan’daki kapasite artış
oranından da iç talebin yıllık büyüme oranından da yüksek görünmektedir. Reliance firmasının nihai bildirime verdiği yanıtta da
ifade ettiği gibi artan yurt içi talebin cazip fiyat koşulları doğurması
muhtemeldir. Bununla beraber, bu gelişmenin Hindistan’ı diğer ülkeler için de
bir cazibe merkezi haline getirebileceği düşünülmektedir. Nitekim Hindistan poliester tekstürize iplik
ithalatının yıllık ortalama büyüme hızı iç talebin büyüme oranıyla
karşılaştırıldığında gelecekte Hindistan’daki yerli üreticiler için
genişleyen iç piyasadan yeterli derecede pay alamama durumunun ortaya
çıkabileceği değerlendirilmektedir. Böyle bir olasılık, artan kapasite göz
önüne alındığında Hindistan’daki yerli üreticileri yurt dışı pazarlara sevk
edebilecek bir gelişmeye işaret etmektedir.
(13) Reliance firması
yerli üretim dalının şikayet başvurusunda geçen Hindistan’ın 2010 yılında
dünyanın 2 inci büyük iplik kapasitesine ulaşacağı iddiasının
belgelendirilmemiş iddia olduğunu belirtmiştir. Ancak, bu bilgi “Man-Made Fiber Year Book” dergisinin Ağustos
2004 sayısında yer almaktadır.
(14) Reliance firması
nihai bildirime ilişkin yanıtında ise söz konusu dergide yapılan atfın tüm poliester çeşitlerine yönelik olduğunu öne sürerek,
kendisinin poliester tekstürize
iplik üretim kapasitesinin toplam poliester
kapasitesinin %8’i seviyesinde olduğunu ve bu alanda ek yatırım
planlanmadığını iddia etmiştir. Buna karşılık, adı geçen dergideki değerlendirme
tüm poliester çeşitlerinde değil poliester filament iplikteki
üretim kapasitelerine ilişkindir. Ayrıca, firma 2003–2004 yıllık faaliyet
raporunda kendisinin dünyanın en büyük ikinci poliester
elyaf ve iplik üreticisi olduğunu ve bu konumunu sağlamlaştırmak için iyi
hazırlandığını, 2004–2005 yıllık faaliyet raporunda da firmanın dünyanın en
büyük poliester elyaf ve iplik üreticisi haline
geldiğini ifade etmektedir. Dolayısıyla, her ne kadar toplam poliester kapasitesi içerisinde düşük bir paya sahip
olduğu öne sürülmüş olsa da dünyanın en büyük poliester
iplik üreticisi olduğunu öne süren bu firmanın mevcut üretim kapasitesiyle de
inceleme konusu üründe önemli bir üretim ve ihracat potansiyeli olduğu değerlendirilmektedir.
(15) Indorama firmasının soru formuna verdiği yanıtlar ve
sunduğu veriler incelendiğinde ise önleme rağmen firmanın Türkiye’ye satışlarında
miktar bazında önemli bir artış sağlandığı görülmektedir. Söz konusu bu artış firmanın yurtiçi
satışları ile diğer ülkelere gerçekleştirdiği satışlarında görülen artıştan
çok daha yüksek oranda gerçekleşmiştir. Firma her ne kadar
kapasitesinin üzerinde çalışıyor görünse de stoklarında miktar bazında bir
artış da söz konusudur.
(16) Indorama firması nihai
bildirime ilişkin yanıtında firmanın Türkiye’ye satışlarında önleme rağmen
miktar bazında artış olduğu ve bu artışın firmanın yurtiçi satışları ile diğer
ülkelere gerçekleştirdiği satışlarında görülen artıştan çok daha yüksek
oranda gerçekleştiği yönündeki değerlendirmenin temelsiz olduğunu öne
sürmüştür. Firma yanıtında, yapılan bu değerlendirmenin firmanın 2001/2002
döneminde mutlak ve nispi olarak düşük seyreden ihracat rakamlarına dayandırıldığını
bunun da yanlış sonuçlara neden olduğunu iddia etmiştir.
(17) Bununla beraber, firmanın nihai bildirime
verdiği yanıt ile soru formunda sunduğu veriler ışığında, söz konusu önlemin
etkisinin tam olarak görüldüğü 2001 yılında Türkiye’ye yapılan ihracat
miktarı 100 olarak kabul edildiğinde bu rakamın 2002, 2003 ve 2004 yıllarında
sırasıyla 2752, 1907 ve 889 olarak gerçekleştiği görülmektedir. Firmanın 2001
yılında 100 olan yurt içi satış miktarı ise izleyen yıllarda 88, 110 ve 109
olarak gerçekleşmiştir. Diğer ülkelere yapılan ihracatta ise 2001 yılında 100
olan endeksin 2002, 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla 109, 122 ve 165 olarak
gerçekleştiği gözlenmektedir. Bu çerçevede, önleme rağmen Türkiye’ye gerçekleştirilen
ihracattaki gelişim dikkat çekici düzeydedir. Söz konusu endeksler firmanın
gerek nihai bildirime ilişkin yanıtında gerekse soru formuna verdiği yanıtta
mevcuttur.
b) Önleme tabi ülkenin diğer ülke
pazarlarındaki durumu
(1)
Hindistan’ın en çok ihracat yaptığı ülke ve bölgeler, Brezilya, İspanya,
Kuzey ve Güney Amerika’dır. Hindistan’ın 2004 yılında bu ülke ve bölgelere
yapmış olduğu ihracatı arttırdığı, bununla beraber ortalama birim
fiyatlarının Türkiye’ye yapılan ihracatın birim fiyatlarının altında olduğu
görülmektedir.
(2) Reliance firması nihai bildirime verdiği yanıtta
Hindistan’ın Brezilya, İspanya, Kuzey ve Güney Amerika’ya daha ucuz olan ham
ve renksiz poliester tekstürize
iplik ihraç ettiğini, buna karşılık Türkiye’ye ise boyalı ürünler gibi katma
değeri ve fiyatı yüksek olan ürün tiplerini sattığını belirterek birim ihraç
fiyatlarının bu nedenle farklı olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda, dampinge
karşı önlemin etkisiyle, önleme konu ülkeden gerçekleştirilen ithalatta, özel
nitelik taşımayan ürün tiplerinin payının azaldığı, buna karşılık katma
değeri yüksek ürün tiplerinin payının arttığı yönündeki değerlendirmenin
haklı olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, önlemin yürürlükten kalkması
halinde, önlem nedeniyle Türkiye’ye farklı tedarikçi ülkelerden ithal edilen
düşük katma değerli ve düşük fiyatlı ürünlerin Hindistan’dan tekrar ithal
edilmeye başlanabileceği ve de mevcut ortalama ihraç fiyatının daha da
düşebileceği değerlendirilmektedir.
(3) Reliance firması, yerli üretim dalının Hindistan’ın dış
pazarlarda zorlandığı iddiasını kabul etmemekte, öncelikle iç piyasaya
odaklandıklarını ve birçok ülkeye ihracat yapabilme imkanlarının devam
ettiğini ifade etmektedir. Bu durum Hindistan’ın istediği takdirde ihracatını
arttırabileceği anlamına gelmekte olup önlemin yürürlükten kalkmasıyla Türkiye’ye
yapılan ihracatın artmasının muhtemel olduğunu göstermektedir.
(4) Reliance firması nihai bildirime ilişkin yanıtında bu
değerlendirmeye de karşı çıkarak bunun gerçeği yansıtmadığını öne sürmüş, Hindistan’daki
ihracatçıların Amerika ve Batı Avrupa gibi pazarlara yöneldiğini iddia
etmiştir. Firma ayrıca, adı geçen bölgelerde en az 2010 yılına kadar arz
açığı olmasının beklendiğini ifade etmiştir.
(5)
Bununla beraber Hindistan bu pazarlardaki tek tedarikçi ülke konumunda
değildir. Chemical Fiber International
dergisinin Haziran 2004 sayısında 2002 ve 2003 yıllarında poliester
tekstürize ürün üretiminde kullanılan makinelerin
teslimatlarına ilişkin istatistikler bulunmaktadır. Buna göre Ç.H.C. 2003 yılında
aldığı makine sayısını bir önceki yıla göre %75 oranında arttırmış ve dünya
genelinde poliester tekstürize
ürün üretiminde kullanılan makine teslimatlarının %72’si bu ülkeye
gerçekleştirilmiştir. Ç.H.C.’nin bu yatırımlarının
sonucunda hem hızla büyüyen iç piyasasının ihtiyacını karşılayacağı hem de
küresel piyasalardaki konumunu güçlendireceği düşünülmektedir. Nitekim, bahsi
geçen derginin Ekim 2004 sayısına göre Ç.H.C.’nin
2003 yılında 27.000 ton olan poliester tekstürize iplik ihracatının 2010 yılında 200.000 tona
ulaşacağı tahmin edilmektedir.
(6) Bu
bağlamda, mevcut ihracat verilerine göre 2003 yılında Hindistan’ın gerisinde
kalan Ç.H.C.’nin 2010 yılında Hindistan’ı
yakalayacağı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, ilerleyen yıllarda Hindistan’ın poliester tekstürize iplik ihracatında
ciddi bir rekabetle karşılaşacağı düşünülmektedir. Bu çerçevede, Hindistan’da
yerleşik firmalarca mevcut önlemin de etkisiyle çok cazip görülmeyen ancak,
dağıtım kanalları açısından iyi bilinen Türkiye pazarının, zorlaşan uluslararası
rekabet koşullarında dampinge karşı önlemin de yürürlükten kalkması halinde
tekrar cazip hale gelebileceği değerlendirilmektedir.
(7) Diğer
taraftan, adı geçen derginin Ekim 2004 sayısında Hindistan’ın 2003 yılında
53.000 ton olan poliester tekstürize
iplik ihracatının 2010 yılında 200.000 tona ulaşacağı da öngörülmektedir.
Buna göre Hindistan, Ç.H.C., Endonezya ve Tayvan ile birlikte Asya’nın en
büyük dört poliester tekstürize
iplik ihracatçısından birisi olacaktır.
c)
Türkiye pazarının önemi
(1)
Türkiye AB’nin en önemli tekstil tedarikçilerinden birisi olup makine parkı,
yatırımları ve yurtdışındaki imajı ile tekstil ve hazır giyimde dünyadaki
önemli ülkelerden biri olmaya devam etmektedir. Reliance
firmasının Türkiye’de çok sayıdaki acentelerinin yanında kendisinin de piyasa
araştırması için ofisinin bulunması Türkiye pazarına verdiği önemi göstermektedir.
(2) Reliance firması nihai bildirime verdiği yanıtta
Türkiye’deki ofisinin firmanın tüm ürünlerinin pazarlanmasında faaliyet
gösterdiğini, kendisinin Türkiye’de bir ofise sahip olmasının önlemin
yürürlükten kalkmasıyla birlikte Türkiye’ye ihracatını arttırabileceği
anlamına gelemeyeceğini öne sürmüştür. Firma yanıtında, Türkiye’ye
gerçekleştirdiği poliester tekstürize
iplik ihracatının Türkiye’ye yaptığı toplam ihracatı ve firmanın toplam
satışları içerisinde çok küçük bir paya sahip olduğunu belirterek poliester iplik ihracatının firma bakımından ihmal
edilebilir düzeyde olduğunu öne sürmüştür.
(3)
Bununla beraber, firmanın Türkiye’deki ofisinin varlığı poliester
iplik ihracatına verdiği önemden çok söz konusu firmanın Türkiye pazarına
atfettiği önem bakımından ele alınmıştır. Bahse konu ofisin varlığı, Reliance firmasının diğer ürünlerinin yanı sıra poliester tekstürize ipliklerde
de Türkiye pazarına önem verdiğini, Türkiye pazarının koşullarını takip
ettiğini ve önlemin kalkması halinde ihracatını arttırabilmesi için ihtiyaç
duyacağı uygun teşkilat ve pazarlama yapısına sahip olduğunu göstermektedir.
(4) Öte
yandan, adı geçen firmanın Türkiye’ye gerçekleştirdiği poliester
iplik ihracatının toplam ihracatı içerisinde düşük bir paya sahip olması
dampinge karşı önlemin yürürlükte olmasının doğal bir sonucu olarak
değerlendirilmektedir. Ayrıca, Reliance gibi önemli
bir üretim kapasitesine sahip olan ve büyük ölçekli üretim gerçekleştiren bir
firma için küçük görünen bu oranların miktar olarak önemli büyüklüklere
işaret ettiği değerlendirilmektedir.
(5) Reliance firması, nihai bildirimde Türkiye’nin AB
pazarına yakınlığının vurgulanarak, Hindistan’ın, AB tarafından
kendisine karşı uygulanan dampinge karşı önlemi Türkiye aracılığı ile etkisiz
kılmayı hedeflediğinin kastedildiğini dile getirmiştir. Firma söz konusu
pazarda, kendisinin AB içerisinde üretim yapan ilişkili firması Trevira aracılığıyla faaliyet gösterdiğini, Türkiye
aracılığıyla AB pazarına girmesinin mümkün olmadığını, aksi yöndeki
uygulamanın önlemlerin etkisiz kılınması anlamına geleceğini ifade etmiştir.
Firma iddiasını desteklemek için Türkiye’nin ve AB’nin ithalat rakamlarından
örnekler vermiş, AB’nin aldığı dampinge karşı önlemin yürürlüğe girdiği 2002
yılından bu yana Türkiye ve AB ithalatında herhangi bir sapmanın yaşanmadığını
dile getirmiştir.
(6)
Bununla beraber, Türkiye’nin AB’nin önemli bir tekstil tedarikçisi olmasının
ve AB pazarına yakınlığının vurgulanmasındaki amaç, Türkiye’de inceleme
konusu ürünün kullanım alanının yaygınlığının ve bu ürüne karşı Türkiye
pazarındaki güçlü talebin kaynağının gösterilmesidir. İnceleme konusu ürün
Türkiye’de pek çok nihai üründe ara girdi olarak kullanılmaktadır ve bu nihai
ürünlerin ihraç edildiği en önemli pazarlardan birisi de AB’dir. Bu bağlamda,
inceleme konusu ürünün olası dampingli fiyatlarla ihraç edilmesi bu ürünü
kullanarak başka ürünler üreten üreticiler için önemli bir tercih sebebi
olacaktır.
ç) Talebi
etkileyen fiyat unsuru
(1) Yerli
üretim dalı yaygın olarak kullanılan bir teknoloji ile üretim yapmakta olup
sektörün üretim teknolojisi yönünden bir sıkıntısı bulunmamaktadır. İthalatçı
soru formlarına gelen cevapların değerlendirilmesinden talebi etkileyen ana
unsurun fiyat ve uzun vadeli satış imkanları olduğu sonucu ortaya
çıkmaktadır. Dampingli ihracatın fiyatlarını etkileyen ana unsur ise standart
olan ham madde fiyatları ile artan rekabet ortamı olacaktır. Dünyada özellikle
Ç.H.C.’nin yatırımlarıyla oluşan kapasite fazlası
Hindistan’da yerleşik firmaların pazar paylarını korumak ya da arttırabilmek
için maliyetlerin sabit kalması durumunda fiyatlarını arttırmasının güç
olduğuna işaret etmektedir.
(2) Reliance firması Hindistan’ın Türkiye pazarına giriş
fiyatlarının Tayland, Malezya, Endonezya ve Ç.H.C. gibi ülkelerden daha
yüksek olduğunu ve yerli üretim dalına zarar verme ihtimalinin bulunmadığını
iddia etmiştir. Söz konusu firma, nihai bildirime verdiği yanıtta da bu
iddiasını tekrarlamış ve adı geçen dört ülkeden gerçekleştirilen ithalatın
yerli üretim dalındaki mevcut ve olası zararın asıl kaynağı olduğunu, bu
ülkelerden gerçekleştirilen ithalatın birim fiyatlarının da Hindistan’dan
gerçekleştirilen ithalatın birim fiyatlarından düşük olduğunu öne sürmüştür.
Firma Hindistan’dan gerçekleştirilen ithalatın birim CIF fiyatlarının yerli
üretim dalının birim fiyatlarından dahi yüksek olduğunu dile getirmiştir.
(3)
Bununla beraber, Hindistan’a karşı önlem uygulaması bulunduğu için, bu
ülkeden yapılan ithalat önlemden etkilenmekte ve talep, fiyatı daha yüksek
olan, özel nitelikli tiplere kaymaktadır. Nitekim ithalatçı faturalarının
incelenmesinden de bu durum teyit edilmiş, niteliksiz ve katma değeri düşük
olan tiplerin yerine daha çok katma değere sahip, nitelikli ürünlerin ithal
edildiği görülmüştür. Reliance firmasının Türkiye
satış listesi ile iç piyasa satış listesi incelendiğinde de Hindistan iç
piyasasında Türkiye’ye ağırlıklı olarak satılan ürün tiplerinin fiyatlarına
göre çok daha düşük birim fiyatı olan ürün tiplerinin de bulunduğu, önlemin
yürürlükten kalkması durumunda bu tipte ürünlerin de satılmasıyla Hindistan’ın
ortalama birim ihraç fiyatının düşmesinin muhtemel olduğu anlaşılmaktadır.
(4) Diğer
taraftan, Reliance firması nihai bildirime ilişkin
yanıtında yürürlükteki damping önleminin ithalat üzerinde yukarıda
açıklandığı şekilde bir etkisi olamayacağını belirterek, daha pahalı olan
özel nitelikli ürün tipleri için dampinge karşı vergilerin ad valorem olması nedeniyle daha fazla vergi
ödenmesi gerekeceği için böyle bir sonucun doğamayacağını iddia etmiştir.
(5)
Ancak, gerek ithalatçı faturalarının incelenmesinden gerekse Reliance firmasının nihai bildirime verdiği yanıttan söz
konusu etkinin görüldüğü anlaşılmaktadır. Nitekim firma nihai bildirime
verdiği yanıtta Türkiye’ye renkli iplikler gibi katma değeri fazla ve fiyatı
yüksek olan ürünler ihraç ettiğini ifade etmiştir. Damping önlemleri tüketici
tercihlerinde böyle bir etkiye neden olabilmekte, kullanıcılar ek bir
maliyetle karşılaşmamak için düşük nitelikli temel girdiler için farklı
tedarikçi ülkelere yönelirken, özel ve katma değeri yüksek ürün tipleri için
ise dampinge karşı önlemin maliyetine katlanabilmektedir.
d) Esas
soruşturmada tespit edilen damping marjları
(1) Mevcut
önleme esas teşkil eden soruşturmada tespit edilen damping marjları, firmaların önlemin yürürlükten
kalkması halindeki muhtemel davranışlarını en iyi biçimde yansıtacak önemli
bir gösterge niteliği taşıdığından dikkate alınmıştır. Buna göre, esas
soruşturma sırasında Hintli üretici-ihracatçı firmalar için tespit edilen
damping marjları konulan vergi oranlarına eşit olacak şekilde %6,8 ile %20,3
arasında değişen önemli düzeylerdedir.
(2) Reliance firması nihai bildirim sonrasında düzenlenen
dinleme toplantısında esas soruşturmada tespit edilen damping marjlarının
Hindistan’da yerleşik firmaların önlemin yokluğundaki muhtemel davranışlarını
yansıtamayacağını, bu yönde bir değerlendirme yapılabilmesi için geçmiş
verilerin değil mevcut verilerin kullanılması gerektiğini öne sürmüştür.
(3) Firma
nihai bildirime ilişkin yanıtında 2003, 2004 ve 2005 yıllarında Hindistan’dan
Türkiye’ye gerçekleştirilen önlem konusu ürün ihracatının büyük kısmının
kendisi tarafından gerçekleştirildiğini, kendisinin de soruşturma süresince
Müsteşarlığımız ile tam işbirliği içerisinde bulunduğunu belirtmiştir. Firma
ayrıca, soru formlarına ayrıntılı olarak yanıt verdiğini bu iş için zaman ve
kaynak ayırdığını ancak sunduğu verilerin yeniden damping marjı hesaplamasında
kullanılmadığını ifade etmiştir. Firma sunduğu verilerin kullanılması halinde
inceleme döneminde ihracatın birim fiyatlarının yükseldiğinin ve damping
marjının negatif olduğunun görüleceğini dile getirerek, bu noktadan hareketle
dampingin devam etmediğini ve yeniden meydana gelmesi olasılığının
bulunmadığını öne sürmüştür.
(4)
Ancak, yürütülen soruşturma bir nihai gözden geçirme soruşturması olduğundan
dampingin varlığı değil önlemin kalkması durumunda dampingin devam etmesinin
veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığı hususu değerlendirilmektedir.
Bu bağlamda, dampingin belirlenmesi bu değerlendirme için ihtiyari bir
unsurdur ve Yönetmeliğin 41 inci maddesi kapsamında bu soruşturmada damping
belirlemesi yapılmasına gerek görülmemiştir.
(5)
Ayrıca, İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Mevzuat, işbirliğine
gelmeyen firmaların işbirliğine gelmemeyi caydıracak muameleye tabi
tutulmasına izin vermekle birlikte bu yöndeki izin işbirliğine gelen firmalar
için ayrıcalıklı bir durumun yaratılması gerektiği anlamına gelmemektedir.
(6) Öte
yandan, esas soruşturmada tespit edilen damping marjlarının büyüklüğü bu
nihai gözden geçirme soruşturması çerçevesinde yapılan değerlendirmenin tek
dayanak noktası olarak görülmemektedir. Soruşturma boyunca elde edilen ve
karara esas teşkil edecek olan mevcut döneme ilişkin verilere nihai bildirimde
yer verilmiştir. Esas soruşturmada tespit edilen damping marjlarının önemi,
Hindistan’da yerleşik firmaların daha önce sergiledikleri ve esas soruşturma
sonucunda delilleriyle ortaya koyulan fiyatlandırma tutumunu göstermesinden
kaynaklanmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bu gözden geçirme soruşturmasında Hindistan’da
yerleşik firmaların Türkiye’ye ihracat yaparken esas soruşturmada ortaya
konulduğu gibi dampingli fiyatlarla ihracat yapmalarının muhtemel olup
olmadığı değerlendirilmektedir. Dolayısıyla, Hindistan’da yerleşik firmalar
için esas soruşturmada tespit edilen damping marjları, bu soruşturmada
varlığı veya yeniden ortaya çıkması ihtimali araştırılan unsurlardandır.
(7) Reliance firması dinleme toplantısından sonra
Müsteşarlığımıza ilettiği görüşünde, bahse konu nihai gözden geçirme
soruşturmasının yerli üretim dalının usulüne uygun olarak yaptığı bir
başvuruya dayanmadığını, soruşturmanın gerçekleri yansıtan yeterli veriye
dayanmadan başlatıldığını öne sürmüştür.
(8) Yerli
üretim dalının usulüne uygun olarak yaptığı başvurunun incelenmesi sonucunda
bir nihai gözden geçirme soruşturmasının açılabilmesi için mevzuat kapsamında
yeterli bilgi, belge ve delillerin mevcut olduğu anlaşılmış ve İthalatta
Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulu’nca soruşturma açılmasına karar verilmiştir.
Bu husus, 24/06/2005 tarih ve 25855 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2005/13 sayılı Tebliğ ile de
duyurulmuştur.
(9)
Soruşturma açılmasını müteakip, söz konusu ürünün önleme konu ülkelerde
yerleşik bilinen tüm üretici/ihracatçılarına ve ayrıca bu ülkelerde yerleşik
diğer üretici/ihracatçılara iletilebilmesini sağlamak amacıyla Güney Kore ve
Hindistan’ın Ankara Büyükelçilikleri ile Taipei
Ekonomi ve Kültür Ofisi’ne soru formları, soruşturma açılış Tebliği ve de
yerli üretim dalı tarafından yapılan başvurunun gizli olmayan özeti gönderilmiştir.
Buna karşılık, bahse konu iddia daha önce hiçbir firma tarafından gündeme
getirilmemiştir. Dolayısıyla, soruşturmanın nihai aşamasına gelinceye kadar
gündeme getirilmeyen bu iddia makul kabul edilmemiştir.
e) Diğer
ülkelerce uygulanmakta olan dampinge karşı önlemler
(1) Hindistan’a karşı AB
tarafından 28/11/2002 tarihinden itibaren %3,77 ile %7,9 arasında değişen
oranlarda dampinge karşı vergi uygulanmaktadır. Bu önlemler Hindistan’ın
sadece ülkemize değil diğer ülkelere de dampingli ihracat yaptığını ve
yukarıdaki değerlendirmelerin tutarlı olduğunu, önlemin yürürlükten kalkması
durumunda benzer eğilimin devam etmesinin muhtemel olduğunu ortaya
koymaktadır.
(2) Reliance firması nihai bildirime ilişkin yanıtında AB
tarafından Hindistan menşeli poliester tekstürize ipliklerin ithalinde dampinge karşı önlem
uygulanmasının Hindistan’ın diğer ülkelere de dampingli fiyatlarla ihracat
yaptığı anlamına gelemeyeceğini öne sürerek, kendisinin Türkiye dışında çok
sayıda ülkeye ihracat yaptığını bunların içerisinde sadece AB tarafından
dampinge karşı önlem uygulandığını belirtmiştir.
(3) Bununla
beraber, böyle bir değerlendirmenin ihracat yapılan ülke sayıları bakımından
değil dampingli fiyatlarla gerçekleştirilen ihracatın toplam ihracat
içerisindeki payı göz önüne alınarak yapılmasının daha anlamlı olacağı
düşünülmektedir. Bu bağlamda, AB’nin resmi istatistik kurumu olan EUROSTAT’tan alınan ve AB-15’in (Almanya, Fransa, İtalya,
İspanya, İngiltere, Portekiz, Lüksemburg, Belçika, Hollanda, Finlandiya,
Yunanistan, İsveç, Avusturya, Danimarka ve İrlanda) Hindistan’dan
gerçekleştirdiği soruşturmaya konu madde ithalatını gösteren veriler ile
Hindistan’ın Hindistan Ticaret ve Sanayi Bakanlığı’na bağlı Dış Ticaret Genel
Müdürlüğü’nün internet sitesinden temin edilen ihracat verileri 2000-2005 dönemi
için karşılaştırılmıştır.
(4)
EUROSTAT verilerine göre, AB tarafından alınan önlemin henüz yürürlüğe
girmediği 2000 ve 2001 yıllarında Hindistan’ın AB-15’e gerçekleştirdiği
soruşturmaya konu madde ihracatının, söz konusu ülkenin toplam ihracatı
içerisindeki payı %49,43 iken, 2001 yılında bu oran %95,89’a çıkmış, önlemin
yürürlüğe girdiği yıl olan 2002’de ise %81,44 olarak gerçekleşmiştir. Ancak,
söz konusu önlemin 2002 yılının sonunda alınmış olması nedeniyle etkilerinin
tam olarak gözlenebileceği dönem 2003 ve sonrasındaki yılları kapsamaktadır.
Bu bağlamda, 2003-2005 yılları arası dönemde AB-15’e gerçekleştirilen
ihracatın Hindistan’ın toplam ihracatı içerisindeki payı sırasıyla, %83,71,
%28,05 ve %15,31 olarak gerçekleşmiştir.
(5) Buna
karşılık aynı hesaplama için Hindistan’ın Hindistan Ticaret ve Sanayi
Bakanlığı’na bağlı Dış Ticaret Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinden temin
edilen ihracat verileri kullanıldığında ise AB tarafından alınan önlemin
henüz yürürlüğe girmediği 2000 ve 2001 yıllarında Hindistan’ın AB-15’e
gerçekleştirdiği soruşturma konusu ürün ihracatının, söz konusu ülkenin
toplam ihracatı içerisindeki payının 2000 yılında %56,25 iken, 2001 yılında
%53,48’e düştüğü, önlemin yürürlüğe girdiği yıl olan 2002’de ise %39,02
olarak gerçekleştiği görülmektedir. Bahse konu dampinge karşı önlemin 2002
yılı sonunda alındığı göz önüne alındığında etkilerinin 2003-2005 döneminde
tam olarak görülmesi muhtemeldir. Bu çerçevede, söz konusu yıllarda AB-15’e
gerçekleştirilen ihracatın Hindistan’ın toplam ihracatı içerisindeki payı
sırasıyla, %28,66, %22,80 ve %18,59 olarak gerçekleşmiştir.
(6)
Yapılan bu analizden de anlaşılacağı gibi, AB tarafından alınan önlem
çerçevesinde, 2001 yılında Hindistan’ın inceleme konusu üründeki toplam
ihracatının en düşük oran
alınsa bile %53,48’inin dampingli fiyatlarla yapıldığı şüphesi doğmaktadır.
Dolayısıyla, Hindistan menşeli ürünlerin ithalatında dampinge karşı önlem
uygulayan ülke sayısı az olarak görünse de önleme tabi ihracat miktarı göz
önüne alındığında Hindistan’dan dampingli fiyatlarla ihracat yapılması olasılığının
bulunduğu değerlendirilmektedir.
(7)
Bununla beraber, Türkiye ve AB haricinde ihracat yapılan diğer ülkelerde
dampinge karşı önlem uygulamasına gidilmemesinin birçok nedeni olabilir.
Böyle bir değerlendirmenin anlamlı olabilmesi için ihracat yapılan ülkelerde
inceleme konusu maddeyi üreten yerli sanayinin bulunup bulunmadığı, var ise
yerli sanayinin Hindistan menşeli ithalattan zarar görüp görmediği,
Hindistan’ın o ülkelere gerçekleştirdiği ihracat miktarının ihmal edilebilir
düzeyde olup olmadığı gibi hususların da incelenmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, Reliance firmasının bu konuda öne
sürdüğü iddia makul kabul edilmemiştir.
(8) Öte
yandan, AB tarafından alınan dampinge karşı önlemin yürürlüğe girmesinden
sonra Hindistan’ın bu bölgeye gerçekleştirdiği ihracatta önemli oranda düşüş
yaşandığı gözlenmektedir. Bu gelişmenin sonucu olarak Hindistan’daki üretici
ve ihracatçıların AB pazarına önlem öncesi dönemde olduğu kadar giremediği ve
soruşturma konusu ürünü ihraç etmek için yeni pazar arayışına girdikleri
düşünülmektedir. Bu durumda, Türkiye tarafından mevcut dampinge karşı
önlemlerin kaldırılmasıyla bu ülkeden gerçekleştirilecek ihracatta artış
olacağı değerlendirilmektedir.
Değerlendirme
MADDE 8- (1)
Yukarıdaki bilgiler ele alındığında, önleme tabi ülkelerin Türkiye’ye
yönlendirebilecekleri ciddi kapasite ve kapasite fazlalarının bulunduğu,
diğer ülkelerde artan rekabet ve kapasite fazlası nedeniyle fiyat arttırmada
zorlandıkları, diğer ihraç pazarlarındaki rekabet şartlarının Ç.H.C. gibi
ülkelerin yatırımlarını arttırmasıyla zorlaştığı, ihracatlarının azaldığı
veya artmadığı, Türkiye pazarının bu ülkeler için önem taşıdığı, söz konusu
ülkeler menşeli ithalata olan talebin temel nedeninin fiyatların seviyesi
olduğu, önlemin yürürlükten kalkması durumunda üretici ihracatçı firmaların
önlemin yokluğundaki davranışlarını en iyi yansıtacak göstergelerden biri
olan esas soruşturmadaki damping marjlarının önemli oranda olduğu da dikkate
alındığında, önlemin yürürlükten kalkması halinde dampingin devam etmesinin
veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olduğu değerlendirilmektedir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Zararın Devamı
veya Yeniden Meydana Gelmesi İhtimali
MADDE 9- (1) Önlemin yürürlükte olduğu dönemde,
yerli üretim dalında zarar durumu ve önlemin yürürlükten kalkması halinde
zarara etki edebilecek muhtemel gelişmeler incelenmiştir. Bu çerçevede,
ithalatın miktarı ve muhtemel gelişimi, fiyatlarının gelişimi ve muhtemel
fiyat baskısı ve potansiyeli ile yerli üretim dalının ekonomik göstergeleri
incelenmiştir. İthalat verileri incelenirken, önlemin etkisini ve önlem
sonrası duruma ilişkin eğilimleri görebilmek amacıyla GGD’yi
(2002–2004) de içine alan 1999–2005 dönemi ele alınmıştır.
BİRİNCİ BÖLÜM
Önlem Konusu
İthalatın Gelişimi
İthalatın
etkisinin toplu ve ayrı ayrı
değerlendirilmesi
MADDE 10- (1) Hindistan, Tayvan ve Güney
Kore menşeli önlem konusu ürünün kendi aralarında ve yerli benzer ürünle
rekabet ettiği tespiti esas soruşturmada yapılmış ve üç ülkeden gerçekleşen
dampingli ithalatın etkileri toplu değerlendirilmiştir.
(2) Bu soruşturmada ise
soruşturmaya eş zamanlı konu olan Hindistan, Tayvan ve Güney Kore’den yapılan
ithalatın etkileri hem ayrı ayrı hem de toplu
olarak değerlendirilmiştir.
Maddenin
genel ithalatı
MADDE 11- (1) Esas önlem yürürlüğe girmeden
önce 1999 yılında tekstürize ipliklerin genel
ithalatı 14.273 ton iken önlemin yürürlüğe girdiği 2000 yılında 20.347 tona
çıkmış 2001 yılında ise yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle 10.964 tona
gerilemiştir. GGD’ de ilk iki yıl ithalat artmış ve sırasıyla 37.534 ve
38.227 ton olarak gerçekleşmiş son yıl ise miktar azalarak 30.114 tona
gerilemiştir. 2005 yılında ise tekrar 57.885 tona çıkmıştır.
Maddenin
soruşturma konusu ülkelerden ithalatı
MADDE 12- (1) Soruşturma konusu ürünün
Güney Kore’den ithalatı önlem öncesi 1999 yılında 1.145 ton iken önlemin
yürürlüğe girmesiyle bir düşüş eğilimine girerek 2000 yılında 249 tona 2001
yılında ise yaşanan ekonomik
krizin de etkisiyle 218
tona gerilemiştir. GGD’ de (2002-2004) ise ithalatta bir toparlanma yaşanmış,
ithalat sırasıyla 248, 708 ve 1.147 tona çıkmıştır. 2005 yılında da artış
eğilimi sürmüş ve ithalat 1.561 ton olarak gerçekleşmiştir. 2001-2005 döneminde
ithalatta miktar bazında yaşanan artış %618 oranında olmuştur.
(2) Önlem konusu ürünün Tayvan’dan
ithalatı ise önlem öncesi 1999 yılında 2.218 ton iken önlemin yürürlüğe girdiği
yıl olan 2000’de 3.403 tona çıkmış, önlemin etkilerinin tam olarak görüldüğü
2001 yılında ise yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle ciddi oranda düşerek
580 tona gerilemiştir. Bununla beraber GGD’nin ilk
iki yılında ithalat tekrar artarak sırasıyla 2.893 ve 3.425 ton olarak
gerçekleşmiştir. 2004 ve 2005 yıllarında ise gerileyerek sırasıyla 1.582 ve
1.488 tona düşmüştür. 2001-2005 döneminde ithalatta miktar bazında yaşanan
artış %156 oranında olmuştur.
(3) Önleme tabi ürünün
soruşturmaya konu bir diğer ülke olan Hindistan’dan ithalatı ise önlem öncesi
1999 yılında 3.483 ton iken önlemin yürürlüğe girdiği yıl olan 2000’de 5.726
tona çıkmış, önlemin etkilerinin tam olarak görüldüğü 2001 yılında ise
yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle 1.403 tona gerilemiştir. GGD’ de dalgalı
bir seyir izleyen ithalat 2002 ve 2003 yıllarında sırasıyla 4.222 ve 5.399
tona çıkmış, 2004 yılında ise 1.600 tona düşmüştür. 2005 yılında ise tekrar
artan ithalat 3.339 ton olarak gerçekleşmiştir. 2001-2005 döneminde
ithalatta miktar bazında yaşanan artış oranı %138’dir.
(4) Soruşturma konusu
ürünün önleme tabi ülkelerden yapılan toplam ithalatı önlem öncesi 1999
yılında 6.846 ton iken önlemin yürürlüğe girdiği 2000 yılında 9.377 tona
çıkmış olup 2001 yılında ise gerek önlemin etkisinin tam olarak hissedilmesi
gerekse de yaşanan ekonomik krizin etkisiyle 2.201 tona gerilemiştir. GGD’ de
ise ilk iki yıl artarak sırasıyla 7.363 ton ve 9.533 tona çıkmış son yıl ise
tekrar azalarak 4.328 tona gerilemiştir. 2005 yılında ise tekrar artarak
6.388 ton olarak gerçekleşmiştir. 2001-2005 döneminde önlem konusu ülkelerin
toplam ithalatında miktar bazında yaşanan artış oranı %190
seviyesindedir.
(5) Diğer taraftan önlem konusu
Hindistan, Tayvan ve Güney Kore kaynaklı ithalatın toplam ithalat içindeki
payı incelendiğinde ise, 1999 –2001 döneminde sırasıyla, %48, %46,1 ve %20,1
olduğu, GGD’ de dalgalı seyir izleyerek sırasıyla %19,6, %24,9 ve %14,4
olarak gerçekleştiği görülmektedir. 2005 yılında ise bu pay %11’e
düşmüştür.
Önlem konusu
ithalatın pazar payı
MADDE 13- (1) Soruşturma konusu ürünün
yurtiçi tüketimi, yerli üretim dalının yurtiçi satışları ile soruşturma konusu
ipliklerin genel ithalatının toplanması suretiyle hesaplanmıştır.
(2) Bu çerçevede hesaplanan toplam tüketim
endeksi, 2002 yılında 100 iken 2003 yılında 111’e çıkmış, 2004 yılında ise
107’ye düşmüştür. Önlem konusu ülkeler menşeli soruşturma konusu poliester tekstürize ipliklerin
tüketim içindeki toplam payı ise 2002 yılında %4,1 iken 2003 yılında
%4,8’e çıkmış 2004 yılında ise %2,3’e gerilemiştir. Söz konusu ülkeler ayrı ayrı değerlendirildiğinde ise Güney Kore’nin 2002 yılında
%0,1 olan pazar payının 2003 ve 2004 yıllarında artarak sırasıyla %0,4 ve
%0,6’ya yükseldiği, Tayvan’ın pazar payının ise 2002-2004 döneminde sırasıyla
%1,6, %1,7 ve %0,8 olarak gerçekleştiği görülmektedir. Önleme tabi bir diğer
ülke olan Hindistan’ın ise 2002 yılında %2,4 olan pazar payının 2003 yılında
artarak %2,7’ye yükseldiği, 2004 yılında ise gerileyerek %0,8 olarak
gerçekleştiği görülmektedir.
Önlem konusu
ithalatın fiyatlarının gelişimi
MADDE 14- (1) TÜİK verileri esas alınarak,
önlemin yürürlükten kalkması durumunda oluşabilecek muhtemel fiyatların
tespiti için önleme tabi ülkelerin önlem öncesi ve sonrası birim fiyatları
incelenmiştir.
(2) Buna
göre, Güney Kore menşeli soruşturma konusu poliester
tekstürize ipliklerin ağırlıklı ortalama ithal
birim fiyatı, önlem öncesi 1999 yılında 1,53 ABD Doları/Kg iken önlemin
yürürlüğe girmesi sonrasında yükselerek 2000’de 3,43 ABD Doları/Kg’a ulaşmış 2001 yılında ise gerileyerek 3,11 ABD
Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. GGD’nin ilk
yılında 4,82 ABD Doları/Kg olan ithalat birim fiyatı 2003 ve 2004 yıllarında
sırasıyla 4,59 ve 5,70 ABD Doları/Kg olmuştur. 2005 yılında ise 5,75
ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir.
(3)
Tayvan menşeli ithalatın birim fiyatları ise, önlem öncesi 1999 yılında 1,38
ABD Doları/Kg iken önlemin yürürlüğe girmesi sonrasında yükselerek 2000 ve
2001 yıllarında sırasıyla 1,65 ve 2,06 ABD Doları/Kg olmuştur. GGD’ de
ithalatın fiyatları dalgalı bir seyir izlemiş sırasıyla 1,97, 1,74 ve 2,37
ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. 2005 yılında ise bir önceki yıla göre
artış göstererek 2,93 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir.
(4)
Hindistan menşeli ithalatın birim fiyatları ise, 1999 yılında 1,64 ABD
Doları/Kg iken önlemin yürürlüğe girmesi sonrasında yükselerek 2000 ve 2001
yıllarında sırasıyla 1,72 ve 1,75 ABD Doları/Kg olmuştur. GGD’ de ise dalgalı
bir seyir izleyerek sırasıyla 1,73, 1,64 ve 1,85 ABD Doları/Kg olarak
gerçekleşmiştir. 2005 yılında ise bir önceki yıla göre artış göstermiş ve
2,05 ABD Doları/Kg’a yükselmiştir.
(5) Indorama firması nihai
bildirime ilişkin yanıtında, nihai bildirimde ithalatın hacmine ve
fiyatlarına ilişkin istatistiksel verilerin yer almadığını, önleme tabi
ithalatın birim fiyatlarının yerli üretim dalının fiyatlarına etkisinin gösterilmediğini
ve yerli üretim dalında zararın sürdüğüne ilişkin nesnel istatistiksel
verilere değinilmediğini öne sürmüştür. Firma ayrıca, DTÖ kurallarınca önlem
konusu ülkeden gerçekleştirilen ithalatın hacminde üretim veya tüketime göre
önemli oranda mutlak veya nisbi bir artış olup
olmadığının da gösterilmesi gerektiğini ancak nihai bildirimde bu unsurlara
yer verilmediğini iddia etmiştir.
(6) Nihai bildirimde incelemeye konu ürünün önlem
konusu ülkelerden gerçekleştirilen ithalatındaki gelişim tarafların bilgisine
sunulmuştur. Ancak, bu soruşturmanın bir nihai gözden geçirme soruşturması
olması nedeniyle önleme konu ülkelerden gerçekleştirilen ithalatın normal bir
damping soruşturmasında olduğu gibi yorumlanması söz konusu değildir. İthalat
verileri dampinge karşı önlemin etkilerini, diğer bir ifadeyle ithal edilen
ürün tiplerinde, ithalatın miktarında ve birim fiyatlarında önlemden sonra
görülen değişiklikleri yansıtmaktadır. Bu nedenle, zararın devamı ya da tekrarının
muhtemel olup olmadığının değerlendirilmesinde önleme konu ülkelerden
gerçekleştirilen ithalatta mutlak veya nispi olarak artış olduğunun
gösterilmesi gerekmemektedir. Esasen damping önlemi sonrasında da dampinge
konu ülkeden yapılan ithalatın düşmesi beklenen bir sonuçtur.
(7) Buna karşılık, nihai bildirimde önleme tabi
olan ve olmayan ithalatın gelişimine ilişkin istatistiksel veri sunulmuş,
yine önleme tabi olan ve olmayan ithalatın tüketim içerisindeki payı GGD’nin içerdiği yıllar itibariyle değerlendirilmiştir.
Diğer taraftan, nihai bildirimde, önleme konu ülkelerden gerçekleştirilen
ithalatın birim fiyatlarının nasıl geliştiği ve yerli üretim dalının
fiyatları üzerinde nasıl bir etki yaptığı bahse konu ülkeler için tek tek fiyat baskısı hesaplanarak gösterilmiştir.
Dolayısıyla Indorama firmasının bu iddialarının
müspet bir temele dayanmadığı düşünülmektedir.
Fiyat
baskısı
MADDE 15- (1) GGD’de yerli üretim dalının yıllık ortalama satış
fiyatlarının yıllık ortalama maliyetlerinin altında kaldığı tespit
edildiğinden GGD’ye ilişkin verilere dayanılarak, uygulanan önlem dikkate
alınmadan fiyat baskısı hesaplanmıştır. Hesaplamada, önlem konusu ülkelerden
yapılan ithalatın birim fiyatına gümrük vergisi ve ithal masrafları eklemek
suretiyle önlem konusu ürünün Türkiye piyasasına giriş fiyatları bulunmuş ve
bu fiyat, yerli üretim dalının olması gereken satış fiyatlarını veren maliyet
artı makul kâr yöntemi ile bulunan fiyatlarla mukayese edilmiştir.
(2) Buna göre,
GGD’ de Güney Kore menşeli soruşturma konusu ürünün yerli ürünün satış
fiyatları üzerinde fiyat baskısı oluşturmadığı, Hindistan menşeli ithalatın
sırasıyla %1, %24 ve %28 oranında, Tayvan menşeli ithalatın ise sırasıyla
%-12, %16 ve %-1 oranlarında fiyat baskısı yarattığı tespit edilmiştir.
Bununla beraber, soruşturma konusu ülkelerin ITC’den
elde edilen 2004 yılı ihracat rakamları incelenerek bu ülkelerin, kendilerine
karşı herhangi bir önlem uygulamayan ülkelere daha düşük birim fiyatlardan
ihracat yaptıkları tespit edilmiştir. Bu yolla tespit edilen birim fiyatların
Türkiye’ye yapılan ihracatta da uygulanması halinde yerli üretim dalının
fiyatlarının potansiyel olarak ne yönde etkilenebileceği belirlenmeye
çalışılmıştır. Bu çerçevede, önlem konusu ülkelerin benzer fiyatlardan
Türkiye’ye ihracata başlamaları halinde yerli üretim dalının fiyatlarını
önemli oranda bastırma potansiyeline sahip oldukları görülmektedir.
(3) İthalatın
birim fiyatlarının yükselmesi,
temel olarak artan ham madde fiyatlarındaki artıştan kaynaklanmaktadır. İthalatçı
firmalardan gelen yanıtlar ve sunulan ithalat faturaları incelendiğinde,
önlemin etkisiyle, Güney Kore’den gerçekleştirilen önlem konusu ürün
ithalatında özellikle maliyeti yüksek ince tip özel ipliklerin ağırlıklı
olarak yer tuttuğu görülmektedir. Dolayısıyla bu ülkeden gerçekleştirilen
ithalatın birim fiyatları diğer ülke fiyatlarının da oldukça üzerinde
artmıştır. Bununla beraber, önlemin kalkması durumunda G. Kore’den ithalatın
diğer ürün tiplerini de kapsaması muhtemeldir.
(4) Reliance firması, yerli üretim dalının gizli olmayan
başvurusunda yer alan fiyat baskısı ve yıpranması tablosu ile yerli üretim
dalının ekonomik göstergelerinde yer alan fiyatların birbiri ile tutarlı
olmadığını iddia etmiştir. Ancak fiyat baskısı-yıpranması tablosunda yer alan
birim fiyatlar enflasyondan arındırılmamış cari fiyatlardır. Buna karşılık,
diğer tablo yerli üretim dalının ekonomik göstergelerindeki gelişmeleri
yansıtmak üzere hazırlanmıştır ve tabloda yer alan fiyatlar enflasyon
etkisinden Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) kullanılmak suretiyle
arındırılmıştır.
(5) Ayrıca Reliance firması yerli üretim dalının fiyatlarını
kırmadığını ve zarar vermediğini iddia etmektedir. Ancak, önlemin henüz
yürürlükte olmadığı esas soruşturmada Hindistan’ın, yerli üretim dalının
fiyatlarını %15 oranında kırdığı tespit edilmiş, yukarıda açıklanan
nedenlerle bu soruşturmada önleme konu ithalatın fiyatlarının etkisinin fiyat
baskısı yoluyla ortaya konulmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir.
(6) Reliance firması nihai bildirime ilişkin yanıtında
potansiyel fiyat baskısı hesaplanırken Hindistan’ın üçüncü bir ülkeye yaptığı
ihracatın birim fiyatlarının dikkate alınmış olmasına itiraz etmiştir.
Firma, Hindistan’dan Türkiye’ye yeterli miktarda ihracatın olduğunu,
Hindistan’ın Türkiye’ye ihraç fiyatlarının kabul edilmemesi için herhangi bir
nedenin bulunmadığını ve üçüncü bir ülkeye gerçekleştirilen ihracatın birim
fiyatlarının değerlendirmeye esas alınmasının yasal dayanağının olmadığını
öne sürmüştür. Firma yanıtında, yapılan incelemede dampingin ve zararın
devamı veya yeniden ortaya çıkması olasılığının değerlendirilmesi
gerektiğini, potansiyel fiyat kırılması veya baskısının bu değerlendirmeye
dahil olamayacağını belirtmiştir.
(7) Nihai
bildirimde Hindistan’ın üçüncü bir ülkeye gerçekleştirdiği poliester tekstürize iplik
ihracatında geçerli olan fiyatların yanında Hindistan’ın GGD’de
Türkiye’ye gerçekleştirdiği ihracatın birim fiyatları da fiyat baskısı
değerlendirmesinde kullanılmıştır. Ayrıca, nihai bildirimde, Hindistan’dan
gerçekleştirilen ithalattaki birim fiyatların geçersiz kabul edildiğine
ilişkin herhangi bir ifade yer almamaktadır.
(8) Diğer
taraftan, dampinge karşı önlemler, önleme tabi olan ülkelerden
gerçekleştirilen ithalattaki ürün kompozisyonunu ve dolayısıyla fiyat
yapısını etkileyebilmektedir. Yurtiçinde daha çok tüketilen, katma değeri
düşük ve özel niteliğe sahip olmayan ürünler dampinge karşı önlemlerin
etkisiyle farklı tedarikçi ülkelerden ithal edilebilmekte, buna karşılık
katma değeri yüksek ve özel nitelikli ürünler ise dampinge karşı önlemin
maliyetine katlanılarak önlem konusu ülkelerden tedarik edilebilmektedir.
Dolayısıyla, önleme tabi ithalatın yerli üretim dalının fiyatları
üzerindeki etkisi değerlendirilirken bu durum da dikkate alınmalıdır.
(9) Bu
bağlamda, incelemeye konu ülkelerin Türkiye’ye ihracatlarında geçerli olan
fiyatların yanı sıra bu ülkelerin kendilerine karşı herhangi bir önlem
uygulamayan ülkelere yaptıkları ihracatın birim fiyatları da incelenmiştir.
Böylelikle önlemin yürürlükte olmaması halinde katma değeri düşük ürünlerin
de ithal edilmesiyle oluşabilecek olası fiyat baskısı görülmeye
çalışılmıştır.
(10) Öte
yandan, ithalatın yerli üretim dalının fiyatları üzerindeki etkisinin
değerlendirilmesi zararın devamı veya yeniden ortaya çıkması olasılığının
ortaya konulabilmesi açısından önem arz etmektedir. Nitekim, potansiyel fiyat
baskısı, dampinge karşı önlemlerin yokluğunda önleme tabi ülkelerden
Türkiye’ye katma değeri yüksek olmayan, özel nitelik taşımayan ve dolayısıyla
birim fiyatı daha düşük olan ürün tiplerinin de ihraç edilebileceği varsayımı
altında, yerli üretim dalının fiyatlarının nasıl etkilenebileceğini göstermek
için hesaplanmıştır.
(11) Reliance firması bir diğer iddiasında da fiyat baskısı
hesaplanırken kullanılan yerli üretimin olması gereken fiyatının ticari
olarak gerçekçi olmadığını, belirlenen fiyatın çok yüksek olduğunu ileri
sürmüştür.
(12) Fiyat
baskısı yerli üretim dalının önleme konu ithalatın birim fiyatları karşısında
nasıl etkilendiğini göstermek amacıyla hesaplanmıştır. Bu hesaplama
yapılırken dünya standartlarında maliyet yapısı olan yerli üretim dalının
maliyet verileri temel alınmış, bu maliyetlere makul bir kâr marjının
eklenmesi suretiyle olması gereken fiyat tespit edilmiştir. Bu bağlamda,
olması gereken fiyat yapılan değerlendirmelerde kullanılmak üzere
oluşturulmuş bir fiyatı ifade etmektedir.
İKİNCİ BÖLÜM
Yerli Üretim
Dalının Durumu
Yerli üretim dalının ekonomik
göstergeleri
MADDE 16- (1) Önlem konusu ithalatın yerli
üretim dalı üzerindeki etkisinin belirlenmesinde, soruşturma konusu üründe
toplam Türkiye üretiminin önemli bir kısmını gerçekleştiren Korteks Mensucat
Sanayi ve Ticaret A.Ş., Polylen Sentetik İplik
Sanayi A.Ş., Sönmez Filament Sentetik İplik ve
Elyaf Sanayi A.Ş., Sifaş Sentetik İplik Fabrikaları
A.Ş. ve Nergis Tekstil Tic. San. A.Ş. ile
Polyteks Tekstil Sanayi Araştırma ve Eğitim A.Ş. firmalarının soruşturma
konusu ürüne ilişkin verileri esas alınmıştır.
(2) Öte yandan, eğilimin sağlıklı
bir şekilde incelenmesi amacıyla Türk Lirası bazındaki veriler için yıllık
ortalama ÜFE kullanılarak enflasyondan arındırılmış reel değerler esas
alınmıştır.
a) Üretim
(1) Yerli
üretim dalının ilgili üründe 2002 yılında 100 olan üretim miktar endeksi,
2003 yılında 107’ye çıkmış, 2004 yılında ise 105’e düşmüştür.
b)
Satışlar
(1) Yerli
üretim dalının ilgili üründe 2002 yılında 100 olan yurtiçi satış miktar
endeksi, 2003 yılında artış göstererek 114’e çıkmış, 2004 yıllında ise bu
seviyesini korumuştur.
(2) Aynı
dönemde satış hâsılatı reel olarak incelendiğinde 2002 yılında 100 olan
endeksin 2003 ve 2004 yıllarında azalarak 91’e gerilediği görülmüştür.
c)
İhracat
(1) Yerli
üretim dalının ilgili üründe 2002 yılında 100 olan ihracat miktar endeksi,
2003 ve 2004 yıllarında artarak sırasıyla 128 ve 137 olarak gerçekleşmiştir.
(2) Aynı
dönemde ihracat hâsılatı reel olarak incelendiğinde ise 2002 yılında 100 olan
endeksin 2003 ve 2004 yıllarında artarak 110 ve 113 olarak geçekleştiği
görülmüştür.
ç)
Yurtiçi Fiyatlar
(1) Yerli
üretim dalının ilgili üründe ağırlıklı ortalama yurtiçi birim satış fiyatı
endeksinin, 2002 yılı verileri 100 olarak alındığında, 2003 ve 2004
yıllarında azalarak 80’e düştüğü tespit edilmiştir.
d) Pazar
Payı
(1)
Soruşturma konusu ürünün yurt içi tüketimi 2002 yılında 100 olarak
alındığında 2003 yılında 111’e çıkmış 2004 yılında ise 107’ye düşmüştür.
Yerli üretim dalının ilgili üründe yurtiçi pazar payı ise 2002 yılında %79
iken 2003 yılında %81, 2004 yılında ise %84 olarak gerçekleşmiştir.
(2) Reliance firması yerli üretim dalının pazar payı artarken
Hindistan’ın pazar payının azaldığını iddia etmektedir. Bu durum dampingli
ithalata karşı alınan önlemin doğal sonucudur.
e) Stoklar
(1) Yerli
üretim dalının ilgili üründeki stok verileri incelendiğinde 2002 yılında 100
olan stok düzeyi endeksinin, 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla 112 ve 77
olarak gerçekleştiği gözlenmiştir.
f)
Kapasite ve Kapasite Kullanım Oranı (KKO)
(1) Yerli
üretim dalının 2002 yılında 100 olan kapasitesi 2003 ve 2004 yıllarında 110
ve 111’e çıkmış, KKO ise bir miktar düşerek aynı dönemde sırasıyla %78, %75
ve %74 olarak gerçekleşmiştir.
g)
İstihdam
(1) Yerli
üretim dalının ilgili üründeki çalışan toplam işçi sayısı endeksi 2002
yılında 100 kabul edildiğinde, 2003 ve 2004 yıllarında artarak sırasıyla 105
ve 102 olmuştur.
ğ)
Ücretler
(1) Yerli üretim dalının ilgili ürün üretiminde
çalışan işçilerinin aylık giydirilmiş brüt ücret endeksi 2002 yılında 100
olarak alındığında, 2003 ve 2004 yıllarında bir miktar artarak sırasıyla 102
ve 107 olarak gerçekleşmiştir.
h)
Verimlilik
(1) Yerli
üretim dalının ilgili ürün üretiminde çalışan işçi başına verimlilik endeksi
2002 yılında 100 iken, bir miktar artış kaydederek 2003, 2004 yıllarında
sırasıyla 102 ve 103 olarak gerçekleşmiştir.
ı)
Maliyetler
(1) Yerli
üretim dalının ilgili üründe ağırlıklı ortalama birim ticari maliyet endeksi
2002 yılında 100 iken, 2003 ve 2004 yıllarında azalarak sırasıyla 91 ve 90’a
gerilemiştir. Ticari maliyetin azalmasında sınaî maliyet, faaliyet gideri ve
finansman giderindeki azalmalar etkili olmuştur.
(2) Reliance firması yerli üretim dalının entegre üretim
yaparak ham madde olarak PTA ve MEG kullandığını, buradan ara ham madde olan POY’u kendi ürettiğini, POY’un
üretim maliyetinin piyasa satış fiyatının üzerinde olması sebebiyle
soruşturma konusu ürün maliyetlerini yükselttiğini öne sürmüş, yerli üretim
dalının POY’u üretmek yerine piyasadan tedarik
etmiş olması halinde maliyetlerin bu seviyede yükselmemiş ve de zararın
ortaya çıkmamış olacağını iddia etmiştir.
(3)
Firmaların entegre üretim yapma kabiliyetine sahip olmaları ölçeğe göre artan
getiri koşullarında maliyetleri düşürmekte ve dolayısıyla entegre üretim
yapmayan firmalara göre rekabet avantajı sağlayabilmektedir. Entegre üretim
yapan firmaların POY üretim maliyetlerinin POY’un
piyasa fiyatından yüksek olması ise geçici bir durum olarak değerlendirilmektedir.
Diğer ara girdilerde olduğu gibi POY’un piyasa
fiyatı da arz ve talep dengesine göre belirlenmektedir. Başka bir deyişle,
dönemsel olarak POY arzının arttığı durumlarda POY’un
piyasa fiyatının düşmesi olağandır. Bununla beraber, nihai ürün üretiminde
kullanmak üzere ihtiyaç duyduğu hammaddeyi bütünleşik üretim yapısı içinde
üreten bir firmanın söz konusu hammaddeyi her zaman dünya fiyatlarından imal
etmesi de mümkün olmayabilir. Burada söz konusu olan durum da kural olarak
kâr maksimizasyonunu hedefleyen bir firmanın dönemsel fiyat dalgalanmaları
nedeniyle oluşan geçici bir maliyet artışına katlanması olarak
değerlendirilmektedir.
(4) Buna
karşılık, Reliance firması nihai bildirime ilişkin
yanıtında bu değerlendirmeye karşı çıkmış, yerli üretim dalının POY
üretiminden kaynaklanan maliyet artışlarını ve bu artıştan kaynaklanan zararı
poliester tekstürize
iplik üretimine yansıttığını öne sürmüştür. Firma ayrıca, Türkiye’de poliester tekstürize iplik
üretiminde ihtiyaç duyduğu POY’u üretmeyerek
dışarıdan tedarik eden firmaların bulunduğunu ancak bu firmalara şikayette
yer verilmediğini belirterek CIRFS tarafından hazırlanan dünya tekstürize iplik üretimine ilişkin maliyet verilerini ve
tahminleri içeren 2004 tarihli “World Markets for Textured
Yarns to 2010” adlı
raporu iddialarına kanıt olarak sunmuştur. Söz konusu raporda Türkiye’de tekstürize iplik üretim maliyetlerinin 2001’den 2003
yılına gelirken önemli oranda arttığı belirtilmektedir.
(5)
Yürürlükteki önlemlere ilişkin nihai gözden geçirme soruşturması açılmadan
önce söz konusu önlemlerin yürürlükten kalkacağı Resmi Gazete’de yayımlanan
bir Tebliğ ile duyurulmuş, bahse konu Tebliğ aracılığıyla olası bir nihai
gözden geçirme soruşturmasında taraf olmak isteyen yerli üreticilere bu
olanak tanınmıştır. Ancak, başvuruda bulunan ve başvuruyu destekleyen
firmalar dışındaki yerli üreticiler tanınan imkanlara rağmen nihai gözden
geçirme soruşturması kapsamında işbirliğinde bulunmamışlardır.
(6) Öte
yandan, Reliance firmasının nihai bildirime ilişkin
yanıtında adını verdiği iki firmadan da incelemeye konu olan poliester tekstürize ipliklere
ilişkin üretim, satış ve maliyet bilgileri talep edilmiştir. Yanıt veren tek
firmanın maliyet verilerinin incelenmesi sonucunda bu firmanın ihtiyaç
duyduğu POY’u piyasadan tedarik etmesine rağmen poliester tekstürize iplikteki
birim maliyetlerinin 2004 yılı haricinde, entegre üretim yapan yerli üretim
dalından daha fazla olduğu görülmüştür.
(7) Diğer
taraftan, yerli üretim dalının üretim maliyetlerine ilişkin birincil kaynak
yine yerli üretim dalı tarafından sunulan veriler olacaktır. Nitekim CIRFS’ten “World Markets for Textured
Yarns to 2010” adlı
rapora ilişkin olarak alınan görüşte, söz konusu rapordaki maliyet
verilerinin kendilerince hazırlanmadığı ve Türkiye’ye ilişkin 2003 yılı
verilerinin şaşırtıcı derecede yüksek göründüğü belirtilmiş, rapordaki
verilerin kısmi ve kusurlu bulunduğu ifade edilmiştir. Rapora ilişkin görüşte
ayrıca, yerli üretim dalından temin edilecek maliyet verilerinin daha doğru
olacağı ve herhangi bir karar alınırken bu verilerin göz önüne alınması
gerektiği de vurgulanmıştır. Bu bağlamda, yerli üretim dalının poliester tekstürize ipliğin
birim sınai maliyetine ilişkin sunduğu veriler incelendiğinde 2002 yılında
100 olan endeksin 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla 95 ve 94’e düştüğü
gözlenmektedir. Bu çerçevede, poliester tekstürize ipliğin yurtiçi birim fiyatının, birim ticari
maliyetlerden nispi olarak daha fazla düşmesinin, yerli üretim dalının
kârlılığında görülen gerilemenin temel nedeni olduğu düşünülmektedir.
i) Kârlılık
(1) Yerli
üreticinin ilgili üründe ticari maliyetleri dikkate alınarak hesaplanan ürün
birim kârlılık endeksi 2002 yılında zarar olması sebebiyle (-)100 olarak kabul
edildiğinde, 2002 ve 2003 yılında zararın artması nedeniyle sırasıyla
(-)273 ’ve (-)274’e ulaştığı görülmüştür. Birim zararın artmasında, en
önemli etkenin % 10 düşen birim maliyetlere rağmen birim fiyatın %20 gibi
önemli oranda düşmesi olduğu anlaşılmaktadır.
j) Nakit
Akışı
(1) Yerli
üretim dalının ilgili ürün satışları ile yarattığı nakit akışı endeksi 2002
yılında 100 iken, bu rakam 2003 ve 2004 yıllarında negatife dönerek sırasıyla
(-) 1.220 ve (-) 1.325’e düşmüştür. Nakit akışının bozulmasında, nakit çıkışı
gerektirmeyen ürün amortismanında bir miktar artış olduğu da göz önüne
alındığında en önemli etkenin ürün birim kârlılığındaki düşüş olduğu
değerlendirilmektedir.
k) Özkaynakların Kârlılığı ve Yatırım Hasılatı
(1) Yerli
üretim dalının bütün faaliyetleri ile ilgili olarak, 2002 yılı itibariyle
%2,48 olan özkaynak kârlılığının (Kâr/Özkaynak), 2003 ve 2003 yıllarında azalarak sırasıyla
%1,57 ve (-)%1,01’e düştüğü görülmektedir.
(2)
Yatırım hasılatı (Kâr/Aktif Toplamı) oranına bakıldığında ise 2002 yılında
%0,58 olan oran, 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla %0,71 ve (-) %0,46
olarak gerçekleşmiştir.
l) Büyüme
(1) Yerli
üretim dalının bütün faaliyetleri ile ilgili olarak, aktif büyüklüğü reel
olarak 2002 yılında 100 iken, 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla 102 ve 103
olarak gerçekleşmiştir.
m)
Sermaye Artışı
(1) Yerli
üretim dalının bütün faaliyetleri ile ilgili olarak, 2002 yılında 100 olan öz
sermaye endeksi, 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla 196 ve 201 olarak
gerçekleşmiştir. Sermaye artışının kaynağı incelendiğinde, yerli üretim
dalının bütün faaliyetleri itibariyle elde ettiği kârın katkısının çok
sınırlı kaldığı, temel artışın 2003 yılı bilançolarında uygulanmaya başlanan
enflasyon muhasebesi nedeniyle yeniden değerlenen sermaye ve varlıklarda
oluşan olumlu farktan kaynaklandığı tespit edilmiştir.
n)
Yatırımlardaki Artış
(1) Yerli
üretim dalının yapmış olduğu tevsi yatırımları 2002 yılında 100 olarak
alındığında, 2003 yılında 110 çıkmış, 2004 yılında ise 1’e düşmüştür.
Yenileme yatırımları incelendiğinde ise 2002 yılı 100 olarak alındığında,
2003 yılında 1.598’e çıktığı, 2004 yılında ise 22’ye düştüğü
görülmektedir. Yatırımların mutlak değerleri incelendiğinde, 2002
yılında tevsi, 2003 yıllında ise önemli miktarda hem tevsi hem de yenileme
yatırımı yapıldığı görülmektedir.
Ekonomik göstergelerin değerlendirilmesi
MADDE 17- (1) Yerli
üretim dalının ekonomik göstergeleri incelendiğinde, yurt içi birim satış
fiyatlarındaki cari artışa rağmen reel fiyatların gerilediği görülmüştür.
Buna karşılık, ticari maliyetlerdeki artışların oranı fiyatlar genel düzeyinde
görülen artışa yakın seyretmiştir. Bu nedenle, ticari maliyetler reel olarak
yurt içi birim satış fiyatlarından daha az düşmüştür. Nitekim GGD’ de birim
ticari maliyetin reel olarak %10, yurt içi birim satış fiyatlarının ise reel
olarak %20 oranında düştüğü görülmektedir. Bunun neticesinde de yerli üretim
dalının ürün kârlılığı ve ürün nakit akışı gibi göstergeleri olumsuz bir
seyir izlemiştir. Yerli üretim dalının satışlarını arttırmasına rağmen GGD’
de nispeten düşük fiyatlarla artan ithalata karşı pazar payını koruyabilmek
amacıyla fiyatlarını düşürdüğü bu nedenle de ekonomik göstergelerinde
bozulmalar olduğu değerlendirilmektedir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Zararın Devam
Etmesi veya Yeniden Meydana Gelmesi İhtimaline
Yönelik
Değerlendirme
MADDE 18- (1) Yönetmelik’in
35 inci maddesi hükümleri gereğince, önlemin sona ermesi halinde zararın
devamı veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığı
değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, taraflarca ortaya konulan ve yapılan
araştırmalar sonucunda elde edilen veriler çerçevesinde; soruşturmaya konu
ithalatın muhtemel seviyesi ve fiyatları ile bunun yerli üretim dalının
fiyatları üzerinde etkisi, önlem konusu ülkelerdeki sektörün durumu ve
Türkiye’ye yönlendirebilecekleri fazla kapasitelerinin bulunup bulunmadığı,
Türkiye dışında bu ülkelere ticaret politikası önlemi uygulaması olup olmadığı,
önleme tabi ülkelerin diğer ülkelerde pazar bulma imkanları ile önlemin
yürürlükten kalkması durumunda soruşturmaya konu ithalatın yerli üretim dalı
üzerindeki muhtemel etkileri incelenmektedir.
a) Soruşturmaya konu ithalatın
muhtemel seviyesi
(1) Önleme tabi
ülkelerden yapılan soruşturma konusu ürün ithalatının, toplam Türkiye
tüketimi, toplam ithalatın seviyesi ve uygulanmakta olan önlemlerden
etkilendiği görülmektedir. Genel ithalat 2001 yılındaki ekonomik kriz sonucunda
yaşanan pazar daralması nedeniyle 2000 yılına göre %46 oranında daralırken
önleme konu ülkelerden yapılan ithalat önlemin de etkisiyle %76 gibi büyük
bir oranda azalmış ancak daha sonra genel ithalattaki artışa paralel olarak
bir sonraki yıl %235 seviyesinde artmıştır. Devam eden yıllarda önleme tabi
ülkelerden yapılan ithalatın seyri genel ithalatın seyri ile aynı yönde
dalgalanmıştır. Bu durum önleme rağmen söz konusu ülkelerden yapılan
ithalatın devam etmekte olduğunu ve önlemin yürürlükten kalkması halinde
artarak devam etmesinin muhtemel olduğunu göstermektedir.
b) Dampingli ithalatın muhtemel
fiyatları, fiyat kırılması ve talebe etkisi
(1) Önleme konu
ülkelerden yapılan ithalatın fiyatlarını, girdi maliyetleri özellikle de en
temel girdi olan petrol fiyatları, yurt dışı piyasalardaki rekabetin
yoğunluğu ve ürün tipleri belirlemektedir. Yapılan değerlendirmede önlem sonrasında
Güney Kore’den gerçekleştirilen ithalatın birim fiyatının hem önleme tabi
diğer ülkelere hem de genel ithalatın fiyatlarına göre önemli seviyede
yükseldiği gözlenmiş, ithalatçı yanıtları ve ithalat faturalarının
incelenmesi sonucunda da bu durumun önlemin ardından bu ülkeden özel tip
ürünlerin ithal edilmeye başlanması sonucunda ortaya çıktığı anlaşılmıştır.
Ancak ITC’den elde edilen Güney Kore’nin diğer
ülkelere yapmış olduğu ihracata ilişkin birim fiyat verileri incelendiğinde
bu ülkenin daha düşük fiyatlı ürün tiplerinde de ihracat kapasitesinin
varlığının devam etmekte olduğu ve önlemin ortadan kalkmasıyla birlikte önlem
öncesi fiyatlarla ihracat yapma potansiyelinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
(2) Benzer şekilde Hindistan’dan
gerçekleştirilen ithalatın birim fiyatlarının da önlemin etkisiyle katma
değerli ürünlerin tercih edilmeye başlanmasıyla yükseldiği gözlenmiştir.
Önlemin yürürlükten kalkması halinde, önleme tabi ülkelerden gerçekleştirilen
ithalatın birim fiyatlarının önlem öncesinde olduğu gibi nispeten daha düşük
fiyatlı ürün tiplerinin de ithaliyle düşmesinin muhtemel olduğu
değerlendirilmektedir.
(3) Diğer taraftan dünyada
oluşan kapasite fazlasının yol açtığı rekabet nedeniyle ham madde
fiyatlarının sabit kalması halinde fiyatların yukarı doğru hareket etmesi
muhtemel görünmemektedir. Ayrıca, mevcut önlemin yokluğunda, Güney Kore
dışındaki önlem konusu ülkeler menşeli dampingli ithalatın fiyatlarının,
yerli üretim dalının iç piyasa fiyatları üzerinde baskı oluşturacak düzeyde
bulunduğu, Güney Kore’nin diğer ülkelere yapmış olduğu ihracatın birim
fiyatları incelendiğinde ise fiyat baskısı yaratma potansiyelinin bulunduğu
tespit edilmiştir. Önlem konusu ürünün tekstil sektörünün bir girdisi olduğu
ve çok küçük fiyat avantajlarının tedarikçi tercihinde büyük önem taşıdığı
dikkate alındığında, önlemin yürürlükten kalkması durumunda bu ülkelerden
yapılan ithalatın artmasının muhtemel olduğu değerlendirilmektedir.
c) Önleme tabi ülkelerdeki
sektörün durumu ve kapasite fazlası
(1) Önleme tabi ülkelerde önlemin
yürürlükten kalkması durumunda Türkiye’ye yönelebilecek fazla kapasitelerinin
bulunup bulunmadığı incelenmiştir. Yapılan inceleme neticesinde, Tayvan’ın
dünyada çok önemli bir kapasiteye sahip olduğu, dünya ihracatında ilk sırada
yer aldığı, ancak düşen ihracatı ve iç piyasa talebi nedeniyle önemli
miktarda bir kapasite fazlasının bulunduğu tespit edilmiştir.
(2) Güney Kore’nin kapasite
fazlası olup olmadığı incelendiğinde, sektörde kapasitede azalmaya karşılık
üretimin de azaldığı ancak buna rağmen kapasite fazlasının sürdüğü,
kapasite kullanım oranında da azalma olduğu görülmektedir.
(3)
Hindistan’ın kullanabileceği fazla kapasitesinin bulunup bulunmadığı
incelendiğinde, bu ülkenin 2000–2005 döneminde hem poliester
filament iplik üretimini hem de kapasitesini
artırdığı, dönem sonuna gelindiğinde ise halen 270.000 ton kapasite
fazlasının bulunduğu, Chemical Fiber International Dergisinin 2004 Haziran sayısında poliester filament ipliğin
%90’ının tekstürize olduğu varsayımı dikkate
alındığında bu kapasite fazlasının önemli bir bölümünün tekstürize
ipliğe ait olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, Hindistan’ın yapacağı planlanmış
yatırımlarla üretimin 2010 yılında 1.800.000 tona çıkacağı öngörülmektedir.
Nitekim Hindistan, 2002 ve 2003 yıllarında Ç.H.C.’den sonra poliester tekstürize ürün
üretmekte kullanılan makineleri en çok satın alan ikinci ülke olmuştur. Tüm
bu veriler göz önüne alındığında, Hindistan’da poliester
tekstürize iplik üretiminde önemli bir kapasite
artışının söz konusu olduğu değerlendirilmektedir.
(4) Yukarıdaki
bilgiler ışığında önleme tabi ülkelerde Türkiye pazarına göre çok büyük
üretim kapasitelerinin ve kapasite fazlalarının bulunduğu, önlemin
yürürlükten kalkması durumunda bu kapasite fazlalığının Türkiye pazarına
yönlendirilmesi ve bunun sonucunda da yerli üretim dalında zararın devamı
veya yeniden meydana gelmesi ihtimalinin var olduğu değerlendirilmektedir.
ç) Önlem
uygulayan diğer ülkeler ve bunun etkileri
(1) Önleme tabi
ülkelerden Hindistan’a karşı AB tarafından dampinge karşı vergi ile sübvansiyona
karşı telafi edici vergi uygulaması devam etmektedir. Bu durum, AB pazarına
yakınlığı ve AB için önemli bir tedarikçi olması nedeniyle Türkiye’nin
Hindistan için önemini arttırmaktadır. Önlemin yürürlükten kalkması halinde
Hindistan’dan yapılacak ithalatta artış yaşanması muhtemeldir.
d) Önleme tabi ülkenin diğer
ülke pazarlarındaki durumu
(1) Tayvan’ın en çok ihracat
yaptığı ülkeler olan Hong Kong, Ç.H.C. ve
Brezilya’ya ihracatında önemli ölçüde azalma olmuş ve bu durum ciddi kapasite
fazlasının oluşmasına yol açmıştır. Bunda Ç.H.C.’nin
son zamanlarda yaptığı önemli seviyedeki kapasite artışları ile iç
piyasasındaki talebi kendisinin karşılamasına ilave olarak ihracatını da
artırmış olmasının etkisi vardır.
(2) Güney Kore’nin ihracat istatistikleri
incelendiğinde, 1997 yılında 40.595 ton olan ihracatın azalma eğilimine girerek
2005 yılında 12.243 tona gerilediği görülmektedir. Önleme tabi ülkenin önemli
dış pazarları olan Ç.H.C. Japonya gibi ülkelere olan ihracatında ciddi ölçüde
azalma tespit edilmektedir.
(3) Hindistan’ın önemli ihraç
pazarları arasında Brezilya, İspanya ve Amerika bulunmaktadır. Hindistan’ın
2004 yılında bu ülkelere yapmış olduğu ihracatı arttırırken ortalama birim
fiyatlarını düşürdüğü ve Türkiye’ye yapılan ihracatın birim fiyatlarının
altında kaldığı görülmektedir. Diğer taraftan ülkenin üretim kapasitesinin
büyüklüğü göz önüne alındığında 2004 yılındaki 24.607 tonluk ihracat miktarı
oldukça düşük bir seviye olmakla birlikte gerek mevcut kapasite fazlası
gerekse dış pazarlara açılma hedefi nedeniyle ihracat miktarının artması
muhtemeldir.
e) Soruşturmaya
konu ithalatın yerli üretim dalı üzerindeki muhtemel etkileri
(1) Yukarıdaki bilgiler dikkate
alındığında, önleme tabi ülkelerin büyük üretim kapasitelerine ve kapasite
fazlalarına sahip olduğu, Hindistan’a karşı halen dampinge karşı vergi ile
sübvansiyona karşı telafi edici vergi uygulandığı, mevcut önlem dikkate
alınmadığı takdirde Güney Kore dışındaki ülkelerden yapılan ithalatın yerli
üretim dalının fiyatlarını bastırdığı, Güney Kore’nin diğer ülkelere yaptığı
ihracatın birim fiyatları incelendiğinde bu ülke menşeli ithalatın da
bastırma potansiyelinin bulunduğu, söz konusu ülkeler kaynaklı ithalatın
belirli bir seviyeyi koruduğu, mevcut önlemin ortadan kalkması durumunda
dampingli ithalatın artarak devam edeceği ve zararın devamı veya yeniden
meydana gelmesi ihtimalinin var olduğu değerlendirilmektedir.
BEŞİNCİ KISIM
Nedensellik
Bağı ve Diğer Unsurlar
Dampingli
ithalatın etkisi
MADDE 19- (1) Önlemin ortadan kalkması durumunda
önleme konu ülkelerden gerçekleştirilen ithalatın yerli üretim dalının
fiyatları üzerinde fiyat baskısı oluşturmasının muhtemel olması, soruşturma
konusu ülkelerin Türkiye’ye yönlendirebilecek fazla üretim ve ihracat
kapasitelerinin bulunması, önlem konusu ülkelerdeki üretici-ihracatçıların Türkiye pazarını
çok iyi bilmeleri ve dağıtım kanallarına kolay ve hızlı biçimde nüfuz
edebilecek durumda olmaları nedeniyle
mevcut önlemin ortadan kalkmasının dampingli ithalatın devamı veya yeniden
meydana gelmesine ve bunun sonucunda yerli üretim dalında zararın devamına
veya yeniden meydana gelmesine yol açması muhtemeldir.
(2) Indorama
firması nihai bildirime ilişkin yanıtında söz konusu bildirimde yerli
üreticilerin Hindistan’dan gerçekleştirilen dampingli ithalat nedeniyle zarar
gördüğüne dair bir veri olmadığını öne sürmüştür. Bununla beraber, bir nihai
gözden geçirme soruşturması kapsamında dampingli ithalat nedeniyle yerli
üretim dalında bir zararın ortaya çıkması yanında dampingin ve zararın
yeniden meydana gelme olasılığının bulunup bulunmadığı da
değerlendirilmektedir.
Üçüncü ülkelerden ithalat
MADDE 20- (1) 1999–2005 döneminde üçüncü
ülkelerden yapılan ithalat incelendiğinde, önlem sonrasında 2001
yılındaki krizin de etkisiyle ithalatın düştüğü, 2002 yılında ise önleme tabi
ithalatta olduğu gibi önemli seviyede arttığı, 2003 ve 2004 yıllarında ise
düşüş gösterdiği görülmektedir. 2005 yılına gelindiğinde ise üçüncü
ülkelerden gerçekleştirilen ithalatta ciddi bir artış gözlenmektedir.
Türkiye’ye ihracatı artan ülkeler incelendiğinde bu ülkelerin önlem sonrası
ortaya çıkmaya başladığı, 2005 yılında ise önemli bir ihracat artışı
gerçekleştirdikleri görülmektedir. Ancak, bu ülkelerin dampinge karşı vergi
uygulaması sonrasında ortaya çıkması fiyat bazında rekabete işaret etmekte,
önlemin yürürlükten kalkması durumunda önlem konusu ülkelerden yapılan
dampingli ithalat nedeniyle yerli üretim dalında zararın devam etmesinin veya
yeniden meydana gelmesinin muhtemel olduğu tespitini desteklemektedir.
ALTINCI KISIM
Sonuç
Karar
MADDE 21- (1) Soruşturma sonucunda,
yürürlükteki önlemin ortadan kalkması durumunda dampingin ve zararın devam
etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olduğu tespit
edildiğinden, İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulu'nun kararı
ve Bakan’ın onayı ile aşağıda tanımı ve menşe ülkesi belirtilen eşyanın
Türkiye’ye ithalinde karşısında belirtilen oranlarda uygulanmakta olan
dampinge karşı verginin devamı uygun görülmüştür.
GTP
|
Madde Tanımı
|
Menşe Ülke
|
Firmalar
|
Dampinge Karşı Vergi (CIF %)
|
5402.33
|
Poliesterlerden
Tekstürize İplikler
|
Hindistan
|
Reliance Industries Ltd.
|
% 7,1
|
Modern
Petrofils –A Unit of
Modern Syntex (I) Ltd.
|
% 14,1
|
JBF
Industries Ltd.
|
% 6,8
|
Indo Rama Synthetics (I) Ltd.
|
% 8,7
|
Welspun Syntex Ltd.
|
DCL
Polyesters Ltd.
|
Rishab Special Yarns Ltd.
|
Supertex Industries Ltd.
|
Rajasthan Polyesters Ltd.
|
Raymond Synthetics Ltd.
|
Akai Impex Ltd.
|
Parasrampuria
Industries Ltd.
|
Sarla Polyester Ltd.
|
Diğerleri
(Hindistan)
|
% 20,3
|
Çin Tayvanı
|
Lea Lea Enterprise Co.Ltd.
|
% 9,9
|
Yi Jinn Industrial Co. Ltd.
|
% 28,6
|
(Far
Eastern New Century Corporation
|
% 18,9
|
Chung Shing Textile Co. Ltd.
|
Nan Ya Plastics Corp.
|
Zig Sheng Industrial Co.Ltd.
|
The E-Hsin International Corp.
|
Diğerleri
(Çin Tayvanı)
|
% 28,6
|
Güney Kore
|
Ülke
geneli için
|
% 33,7
|
Uygulama
MADDE 22- (1) Gümrük
idareleri, Karar maddesinde gümrük tarife pozisyon numarası, tanımı ve menşe
ülkesi belirtilen eşyanın ithalatında, karşılarında gösterilen tutarlarda
dampinge karşı vergiyi tahsil ederler.
Yürürlük
MADDE 23- (1) Bu Tebliğ yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 24- (1) Bu Tebliğ
hükümlerini Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakan yürütür.
21 Aralık 2006 PERŞEMBE
Resmî Gazete
Sayı : 26383
|